İngiltere-Galler sınırına yakın Gloucestershire şehrine bağlı Cheltenham, yaklaşık 100 bin nüfuslu şirin bir kasaba. Normal şartlarda birçok İngilizin varlığından dahi haberdar olmayacağı bu küçük kasaba ilginç bir şekilde ‘boyundan büyük işlerle’ anılıyor. Sebebi, İngiltere’yi siber saldırılardan korumak gibi çok önemli bir misyonu yerine getiren GCHQ’ya ev sahipliği yapması. Oldukça hassas bir görev icra eden bu kuruluş, sadece misyonuyla değil ilginç mimari yapısıyla da Cheltenham’a değer katıyor. Üstten bakınca yanyana konulmuş iki ‘donut’ı andıran dev yapı, bünyesinde ülkenin en iyi hackerlarını ve siber casuslarını isitihdam ediyor.
İngiltere’yi siber saldırılardan korumak amacıyla kurulan GCHQ’nun şifre kırıcılıktan kritik bir savunma kurumuna dönüşmesinin öyküsü çarpıcı. Şeklinden ötürü ‘Donut’ olarak adlandırılan Cheltenham’daki 180 metre çapındaki dev bina, İngiltere’nin Güvenlik ve İstihbarat Dairesi GCHQ’ya ev sahipliği yapıyor. Burası ülkenin en iyi hackerları, teknoloji meraklıları ve ajanlarının casusluk icra ettikleri yer. Tahmin edileceği üzere medya ziyaretleri çok sık gerçekleşen bir durum değil. National Geographic, merkeze kabul edilen az sayıdaki medya kuruluşundan biri. Ekip doğal olarak, Gloucestershire banliyölerinin ‘Checkpoint Charlie’si olarak nitelendirilen merkezde çok katı bir güvenlik protokolüne tabi tutuluyor.
Kolay Erişim
BİTMEK BİLMEYEN GÜVENLİK KONTROLLERİ
National Geographic GCHQ’ya yaptıkları ziyaretin ardından bir haber kaleme aldı. Yazıyı kaleme alanlar binaya girişlerinden itibaren maruz kaldıkları güvenlik kontrollerini şu sözlerle anlatıyor: “Ana girişte kimliklerimiz kontrol edilir edilmez salyangoz hızında üç ayrı güvenlik kapısından geçirilerek ziyaretçi girişi önünde aracımızı park ediyoruz. Burada hem kendimiz hem çantalarımız x-ray cihazına girdikten sonra giriş kartlarımız için fotoğraflarımız çekiliyor. Kendimizi ana binada bulmadan önce bunun gibi birçok aramaya daha tabi tutuluyoruz. Şu bir gerçek ki, en sinsi suçluların dahi buraya girmesi mümkün değil.” 24 saat mesai yapan bu ‘güvenlik halkası’ ofis çalışanlarının her türlü ihtiyacını barındırıyor.
National Geographic’e brifing veren kişi ajansın gözü pek emektarlarından biri olan Paul. Güvenlik gerekçesiyle burada müdürlerden mütevellit bir avuç görevlinin dışında herkes sadece ilk isimleri ile anılıyor. Paul, ısrarla istihbarat toplamanın “yasal ve etik olması ve yersiz yere yapılmamasının’ önemine vurgu yapıyor. GCHQ tarafından kişisel verilerin ve haberleşmelerin kitlesel bir şekilde takip edildiğini açığa çıkaran Edward Snowden’ın bu konuda hemfikir olduğunu söylemek zor olabilir.
DONUT’TA ÇALIŞTIĞINI GİZLEMEK KOLAY DEĞİL
Paul, GCHQ personelinin kimliklerini düşük profilde tutmayı kabul etmesi gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Örneğin, sosyal medyada var olan çok az kişi kendilerini “memur” olarak nitelendiriyor. Ancak ajans, Gloucestershire’daki geniş ölçekli tek işveren konumunda olduğu için, yerel halk genellikle komşularının Donut’ta çalışıp çalışmadığını biliyor. Çalışanlardan birinin bu konuyla ilgili yorumu şöyle: “Çalıştığımız yer gizli değil; gizli olan yaptığımız şey. “
Dönemin başbakanı Margaret Thatcher’ın parlamentoda GCHQ’dan ilk kez söz ettiği tarih olan 1982’de ajansın varlığı resmen kabul edilmiş oldu. O zamana kadar Britanya’nın casusluk ajanslarının kamuoyundaki bilinirliği Ian Fleming, Graham Greene ve John Le Carré gibi romancıların eline bırakılmıştı. Romancılar dışındaki yazarlara ise fazla müsamaha gösterilmiyordu. Örneğin Amerikalı bir gazeteci “1976 yılında ajans hakkında bir ifşa yayınladıktan hemen sonra ulusal güvenliğe tehdit oluşturduğu gerekçesiyle sınırdışı edilmişti.
Tabi şimdilerde devir değişti. Son on yılda daha çok bilinir hale gelen GCHQ, şu anda iş gücünü çok daha çeşitlendirmiş durumda. Merkezinin Cheltenham’ın burjuva ortamında olması çok iyi bir şey değil. Ajansın kısa süre önce Manchester’da yeni bir istasyon açmasının nedenlerinden biri de farklı geçmişlere sahip çalışanları kendisine çekmek istemesi. Ajans, muhtemelen farklı sosyal sınıf, ırk, dil ve nörolojik çeşitliliğin casuslukta daha etkili olabileceğini düşünmekte.
Bu durum ajansın gittikçe daha esnek bir yapıya kavuştuğu anlamına gelmiyor. National Geographic ekibi yöneticilerin toplantı odasından çıkıp, kıdemli operasyon sorumlusu Caroline’ın, personelin terörist saldırılar veya adam kaçırma gibi krizlere müdahaleyi koordine etmeye hazır bir şekilde günde 24 saat çalıştığını anlattığı “Etkinlik Yönetim Merkezi”ne gidiyor.
İngiltere’nin genç hackerlarını yetiştiren askeri üste sıradışı bir gün
İÇERİSİ AYRI BİR ŞEHİR GİBİ
Ekibin GCHQ ziyareti aşağıda devam ediyor. Donut, aralarında ‘The Street’ adı verilen kapalı bir geçitin bulunduğu iki daire şeklindeki binadan oluşmakta. Bu, çalışanların binanın içinde olabildiğince hızlı hareket etmelerine olanak tanıyan bir tasarım. Amaç her bir çalışanın herhangi bir meai arkadaşının masasına en fazla beş dakikalık bir mesafede olmasının sağlanması.
The Street denilen alanda Greggs, Costa Coffee, Starbucks, süpermarket, kantin gibi çalışanların ihtiyaç duyabileceği tüm olanakların sunulduğu ve tüm vardiyalar boyunca güvenlik çemberinin içinde kalmalarını sağlayacak yerler bulunmakta. Ayrıca İkinci Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin Bletchley Park’taki Alman kodlarını deşifre etmesine yardımcı olan Enigma makinesi ve Birinci Dünya Savaşı sırasında Almanya ile Meksika arasında askeri bir ittifak öneren ve İngilizler tarafından durdurulduktan sonra ABD’nin savaşa girişini hızlandıran Zimmermann Telgrafı gibi kötü şöhretli güvenlik öğelerini barındıran küçük bir müze de yer alıyor.
GCHQ’nun tam merkezinde, Royal Albert Hall’u barındıracak kadar büyük bir açık hava bahçesi bulunmakta. Burada çimlere dağılmış bir düzine kadar şezlong, yağmur yağarken oturulabilecek bir cam bölme ve bir sigara içme odası bulunmakta. Daha uzakta, üzerinde görev sırasında ölen GCHQ çalışanlarının adının yazılı olduğu bir anıt var.
SİBER İSTİHBARAT MÜZESİ TARİHE TANIKLIK EDİYOR
Kimliği soyadı ile birlikte açıklanan bir avuç çalışandan biri GCHQ’nun yeni atanan tarihçisi Dr. David Abrutat. Yönetici Jeremy Fleming ile birlikte yasal olarak yüzünü ve tam adını kamuya açıklamasına izin verilen az sayıdaki personelden biri.
Eski bir Kraliyet Deniz Komandosu ve tarih yazarı olan Abrutat, askeri tarih tutkusu dolayısıyla bu işe alınmış bir isim. Görevi kendisine ajansın tüm tarih arşivine hatta halkın asla öğrenemeyeceği çok gizli şeylere dahi erişim hakkı veriyor. İşini ‘bir hazine’ olarak tanımlayıp ekliyor: “Benim için bu âdeta bir şekerci dükkânına girmek gibi”
GCHQ tarafından saklanan sırların bazıları üzerinden 30 yıl geçtikten sonra halka açıklanabiliyor. 20 yıl önce gerçekleşen bir trafik kazasının ardından tekerlekli sandalyeye bağımlı hale gelen görevli, nispeten daha az hassas olan bilgi ve nesneleri gururla sergiliyor. Arşivdeki en eski öğe, denizaşırı diplomatlara iletişimlerini nasıl şifreleyeceklerini açıklayan 1809 tarihli bir Dış işleri Bakanlığı parşömeni.
Bir başka belge ise İngiliz Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan Kraliyet Donanması’na gönderilen ve Amerika Birleşik Devletleri’ni 1. Dünya savaşına sürükleyen olay olarak bilinen İngiliz okyanus gemisi RMS Lusitania’nın Almanlar tarafından batırıldığını haber veren 1915 tarihli telegraf.
- Dünya Savaşı’ndan kalma, kurşun kaplıbir Kraliyet Donanmasışifre kitabını gösteren Abrutat, kitabın garip bir şekilde ağır olduğunu belirtirken ekliyor: Kitap, düşmanların gemiye binmesi durumunda kaptanın onu hızla denizin dibine atabileceği şekilde tasarlandı.
Müzedeki en küçük şey ise GCHQ’nun ilk başkanı Alastair Denniston’un günlüğü. Abrutat, 8 Aralık 1941’de Denniston’ın büyük harflerle sadece bir kelime yazdığı girişe dikkat çekiyor: “JAPONYA” ve ekliyor: “Bu Pearl Harbor saldırılarından sonraki gündü”
GCHQ’DA GÜNEŞ ASLA BATMAZ
GCHQ, İngiltere’yi güvende tutmakla görevli bir kuruluş. Yaklaşık 10 bin kişiyi istihdam eden merkez, Londra’da bulunan Ulusal Siber Güvenlik Merkezi’ni de kapsamakta. Çalışanların yaklaşık yarısı Cheltenham’daki Donut’ta, diğer yarısı Londra, Manchester, Bude (Cornwall’da), Scarborough ve RAF Menwith Hill (Kuzey Yorkshire’da), RAF Digby (Lincolnshire’da) istasyonlarında çalışıyor. Ajans kabul etmese de yaygın söylentilere göre kurumun İngiltere’nin Denizaşırı Toprakları ve yabancı ülkelerde de istasyonları bulunmakta. Bir çalışan, bu durumu “GCHQ’da güneş asla batmaz” sözleriyle anlatıyor.
Ajansın web sitesinde, yönetici Jeremy Fleming kurumun temel işlevini şu sözlerle açıklıyor: “Ülkemizin siber güvenliğine ve düşmanlarımızın haberleşme yolları üzerine odaklanıyoruz: Birleşik Krallık’ın düşmanlarının haberleşme kaynaklarına nasıl erişilir, bunlar nasıl analiz edilir ve hatta gerektiğinde nasıl engellenir konusuna odaklanmış durumdayız”
Fleming, görev alanlarını ise şöyle açıklıyor: “Terörist saldırıları önlemek, hassas ve organize suçları engellemek, silahlı kuvvetleri desteklemek, siber güvenlik ve ‘düşman devletlerden gelen tehditleri yönetmeyi, İngiltere’nin refahını artırmayı ve uluslararası ortamı şekillendirmeyi’ içeren stratejik avantajlar yaratmak”
İngiliz istihbaratının en genç direktörü siber savaş ve makine öğrenmesine odaklanacak
BİR YILDA 19 TERÖRİST SALDIRI ÖNLENDİ
Peki, tüm bunların gerçek dünyadaki karşılığı ne? National Geographic ekibinin ajanstan biraz daha ayrıntılı bilgi istemesinin karşılığı ser verip sır vermeme noktasında kalıyor. Ancak şu örnekleri vermekten de geri durmuyorlar: “2018 ile 2019 arasında 19 terörist saldırının engellenmesine yardım edildi, yaklaşık 1,5 milyar sterlin vergi kaçırılması önlendi. Seks suçluları Matthew Falder ve James Alexander’ın tutuklanmasına katkıda bulunuldu; 2018’de IŞİD’e karşı “örgütün saldırıları koordine etme ve savaş alanındaki koalisyon güçlerini koruma kabiliyetlerine ket vuran” bir siber kampanya yürütüldü; 2020’de Rusya’nın koronavirüs aşılarının geliştirilmesine yönelik saldırıları ifşa edildi”
Diğer önemli çalışmalar arasında ise İngiliz vatandaşlarını, işletmeleri ve kurumları siber saldırılardan korumak ve ülkeyi zaman zaman provokatif Rusya, Çin, İran ve Örneğin Kuzey Kore gibi ülkelerin saldırılarından korumak bulunuyor.
GCHQ, bir asırdan fazla bir süredir varlığını sürdürüyor. Bu, casusluk dünyasından birçok belge ve hatıra toplamak için oldukça geniş bir zaman. Teşkilatın kökeni Birinci Dünya Savaşı sırasında ordunun elektronik istihbaratının başarısının ardından, Londra’nın merkezindeki Watergate House’da Devlet Kod ve Şifre Okulu adlı yeni bir istihbarat biriminin kurulduğu Kasım 1919’a dayanıyor.
Kuruluş, İkinci Dünya Savaşı sırasında Buckinghamshire’daki Bletchley Park’a taşınıyor ve adını GCHQ olarak değiştiriyor. Londra banliyölerindeki Eastcote’taki kısa bir aranın ardından, operasyonlar 1951’de Cheltenham’a taşınıyor. 2003 yılında GCHQ, şu anki merkezi olan Donut’a taşınıyor.
Abrutat, halkı GCHQ’nun ulusal güvenlikteki rolü hakkında bilgilendirmenin önemi üzerinde duruyor. Zaman zaman kendisi ve diğer çalışanlar okul çocuklarına ve seçkin davetlilere müze turları düzenliyor. Ayrıca, Ekim 2020’de yayınlanacak olan ajansın resmi geçmişi konusunda bir yazarla görüşmelere de devam ediyor.
Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz