Birleşik Krallık Parlamentosu ülkenin nükleer denizaltı silah sistemi ‘Trident’i yenilemeyi geçen yıl onaylamıştı. Şimdiyse uzmanlar bu sistemin siber saldırılara karşı dayanıklılığını tartışıyor: Ya bir kaza gerçekleşirse?
Londra merkezli think-tank kuruluşu olan ‘Basic’in yaptığı kapsamlı araştırmaya göre 90’ların başından bu yana kullanılan ve hedeflenebilir savaş başlıkları taşıyan bu yıkıcı gücün saldırıya açık olabileceği görüşünde.
Trident’in sahip olduğu en önemli avantaj, denizde bulunduğu müddetçe iletişimin zorlaşıp tek yönlü olması. İnternet bağlantısı olmayan ve uydu sinyallerinin oldukça zayıf olduğu bu sistem de siber saldırı ihtimalini azaltan etkenlerden biri. İngiliz devletinin sistematik olarak tasarladığı bu donanım, füzelerin güvende olmasına olanak veriyor.
İlgili haber >> Siber saldırılar yeni bir Fukuşima’ya sebep olur mu?
Ancak ‘Basic’ bunun “kayıtsızca” ve “yanlış” yapılmış bir önlem olduğu görüşünde. Raporda geçen olası bazı senaryolarsa oldukça ürkütücü: Bu sisteme yapılan başarılı bir siber saldırı füzelerin ateşlenmesini önleyebilir, ya da erken infilak ettirebilir veya reaktörlere zarar vererek imha edebilir.
İleri teknolojinin bu tarz büyük askeri projeleri kolaylıkla geçerek gelecekte denizaltı savunmasıyla sanal korsanlar arasında ciddi bir dengesiz rekabete yol açacak gibi görünüyor.
Günümüzdeki tehditlere dönersek; rapor, hava boşluğundan faydalanıp gemilere etki edebilecek saldırganlardan, denizaltılara yüklenebilecek ‘sıfırıncı-gün’lerden ve Trident’in sistemine sızarak zararlı yazılım yüklenebileceği gibi daha pek çok olası senaryodan bahsediyor.
İlgili haber >> Alman Silahlı kuvvetlerinin altyapı güvenliği General Dynamics’e emanet
Deniz donanması güvenliğiyle ilgili kaygıların yükselmesine en çok etki eden kişi olan askeri muhbir William McNeilly de sistemdeki boşlukların çok rahat kullanılmaya müsait olduğunu dile getirmişti.
Ancak tüm bu olasılıkların ışığında tehditleri abartmamak gerekiyor çünkü ‘tek bir mouse tık’ıyla dizleri üstüne çökertilen ülke’ benzetmesi konuyu kavramamıza yardımcı olmuyor. Raporun sunduğu ve siber güvenlikte değişmez olan kaidelerden biri olan ‘Her an gerçekleşebilecek olan siber saldırılardaki riskler iyi bir koruma programıyla azaltılabilir ancak hiçbir zaman tamamen yok edilemez.’ Demek, Trident’i farklı bir soru düzleminde incelemeye mecbur bırakıyor: Trident’in riskleri amacına uyuyor mu? İşte bu soru bütün bu denizaltı drone ve nano-korsanlık teknolojisine rağmen delil yetersizliğinden gizemini koruyor.
Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz!