Teknoloji platformlarının uçtan uca şifreleme kullanmalarına yönelik eleştirilerini artıran İngiliz hükümeti, uluslararası topluma da radikallerin bu hizmeti kullanmalarının önüne geçmek için işbirliği yapmaya çağırdı. İngiltere, radikallerin bu alanı “güvenli alan” olarak kullanmalarını önleyecek şekilde İnternet kullanımında düzenleme yapılması çağrısında bulundu.
Mart ayından bu yana üç kez terör saldırısına hedef olan İngiltere’nin Başbakanı Therasa May ve İçişleri Bakanı Amber Rudd, bu çağrılarını Londra Köprüsü’nde meydana gelen üçüncü ve son saldırıdan sonra giderek artırma başlamışlardı.
Saldırıdan sonra Downing Sokak’ta konuşan Başbakan May, parmağını sallayarak büyük teknoloji firmalarını suçladı ve bu büyük platformları radikallere kendi nefret mesajlarını yayabilecekleri “güvenli bir alan” sağlamakla eleştirdi.
SALDIRGANLARIN YOUTUBE’U KULLANDIĞI ORTAYA ÇIKMIŞTI
Saldırıların ardından yapılan ilk araştırmalarda saldırganların radikal içeriklere ulaşmak için Youtube’u kullandıkları ortaya çıkmıştı.
May, “Bu ideolojinin beslenmek için ihtiyaç duyduğu güvenli alanlara izin veremeyiz. Evet, bu tam da İnternet’in ve İnternet tabanlı hizmet sağlayan büyük şirketlerin sunduğu şey. Radikal ve terörist planların yayılmasını önlemek için siber alanları düzenleyen uluslararası anlaşmalar sağlamak için müttefik ve demokratik hükümetlerle çalışmamız gerek. Ve çevrimiçi terörden kaynaklanan riskleri azaltmak için ülkemizde elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Radikallerin elinden bu güvenli alanları almalıyız.” diye konuştu.
İlgili haber >> ‘İstihbarat servisleri WhatsApp mesajlarını okuyabilmeli’
Bir televizyon programında konuşan İçişleri Bakanı Rudd, Başbakan May’in açıklamalarını daha da ileri taşıdı ve gençlerin çevrimiçi radikalleşmeye olan ilgilerini durdurmak için hükümetin daha fazla şey yapmak istediğini belirtti. Buna teknoloji firmalarının radikal unsurları kaldırmasını sağlamanın ve uçtan uça şifrelemeye erişimi sınırlamanın da dâhil olduğunu ekledi.
TEKNOLOJİ FİRMALARINDAN KENDİ ARAÇLARINI GELİŞTİRMESİ İSTENİYOR
Rudd, Westminster saldırılarından sonra Google, Facebook, Twitter gibi firmalarla radikal içeriklerin otomatik olarak tespit edilmesi için teknoloji araçları bir toplantı gerçekleştirse de şirketlerin uçtan uca şifreleme politikalarını eleştirdi. May, G7 zirvesinde de teknoloji firmalarının, radikal içeriklerin tespiti ve kaldırılmasına yönelik araçlar geliştirmelerini istediklerini dile getirmişti.
Bu konu henüz uluslararası arenada gerekli karşılığı bulmuş değil, baskı daha çok Avrupa’da hissediliyor. Örneğin Almanya, bu tür içerikleri kaldırmayan firmalara 50 milyon Euro ceza verilmesini gündemine almıştı. Geçen ay da İngiliz Parlamentosu komitesi de benzer bir yaklaşımı benimsemişti.
İlgili haber >> Google e-posta şifreleme eklentisinden vazgeçti
Ancak İngiltere’nin bu tür tedbirleri bir uluslararası anlaşmaya dönüştürme çabası biraz hayal gibi gözüküyor. İngiliz hükümetinin saldırıların hemen ardından gündeme getirdiği bu açıklamalar da politik eleştirileri savuşturma çabası gibi yorumlanıyor.
İngiliz hükümetinin bu çabalarını değerlendiren Uluslararası Siyasal Şiddet ve Radikalleşme Araştırmaları Merkezi Direktörü Peter Neumann, sosyal medya platformlarını suçlamanın siyasi açıdan uygun ama entelektüel açıdan ağır olduğunu düşünüyor. Ona göre “Birçok cihatçı, Telegram gibi uçtan uça şifrelemeli mesajlaşma uygulamalarını kullanıyor. Bu sorunu çözmüyor, sadece farklılaştırıyor.”
Facebook’un İngiltere direktörü Simon Milner de “insanların kendilerini güvenli hissettikleri bir hizmet sağlamak istediklerini” dile getiriyor. Facebook’un “teröristler için düşman bir ortam olmasını sağlamaya çalıştıklarını belirten Milner, terörist içerikleri kaldırmak için çabaladıklarını kaydediyor. Milner, çevrimiçi radikalleşme ile ancak güçlü işbirlikleri sayesinde mücadele edilebileceğini aktaran Milner, bunun için politika yapıcıları, sivil toplum ve teknoloji dünyasındaki diğerleri ile işbirliği yaptıklarını ve birlikte çalışmalarının önemli olduğunun altını çiziyor.
FACEBOOK VE TWITTER DA DESTEKLİYOR
Facebook, özellikle radikal içerik konusunda en çok eleştiri alan platformların başında geliyor. Şirket, içerikleri inceleyen birime 3 bin yeni eleman alarak bu sayıyı 7 bin 500’e çıkarmıştı.
Twitter’ın İngiltere sorumlusu Nick Pickles da “Terör içeriğinin Twitter’da yeri yok” açıklamasını yaptı. Pickles, bu tür içeriklerin tespit edilmesi ve kaldırılmasına yönelik teknoloji geliştirmeyi sürdürdüklerini dile getirdi. Twitter, kendi araçlarını kullanarak bu tür içeriklerin nasıl tespit edildiği ve kaldırıldığını detaylı bir şekilde açıklamıştı.
İlgili haber >> Teröristin kriptolu WhatsApp mesajları çözüldü
Öte yandan İngiltere’de yeni seçilen muhafazakâr hükümetin uçtan uca şifrelemeyi sınırlandırma konusunu öne alabileceği de konuşuluyor. Sun gazetesine göre bu konuda bir yasal düzenleme zaten mevcut; şimdi İngiltere’de yeni parlamentonun sadece bu yasal düzenlemeye birkaç yeni yetki tanıması yeterli olacak.
İngiliz hükümetinin daha önceki açıklamalarına bakılırsa da uçtan uca şifrelemeyi sınırlandırmak, muhafazakâr bir İngiliz hükümetinin tercih edeceği bir yol olacak.
SINIRLAMA, ÇEVRİMİÇİ GÜVENLİĞİ TEHLİKEYE ATABİLİR Mİ?
Ancak izlenecek bu yolu eleştirenler de bulunuyor. Şifreleme uzmanı Bruce Schneier, Techrunch sitesine yaptığı açıklamada olası bir sınırlamanın “çevrimiçi güvenliği tehlikeye atacağını” dile getiriyor. Ona göre İngiliz hükümetinin sahip olmak istediği erişim, “herkesin güvenliğini tehdit edecek.”
Son olarak, İngilizlerin kendi ülkelerinde alacakları bir yasal düzenleme, uçtan uca şifrelemenin küresel kullanımı etkilemeyebilir. Mesela Telegram gibi servisler, merkezleri İngiltere’de olmadığı için İngiliz yasaları tarafından sınırlandırılmayabilir.