Hillary Clinton’ın başkanlığa aday olup kampanya başlatmasaydı, ne bakanlık yazışmalarında güvenlik zafiyeti olduğu ne de bu yazışmaların ulusal güvenlik için tehdit oluşturduğu bilinecekti. Clinton’ın yazışmalarının, Kremlin’in veya diğer karşıt istihbarat teşkilatlarının eline geçmesi, ABD için görüp görülebilecek en büyük felaketlerden birine yol açacaktır. Daha önce Russia Today, Sidney Blumenthal’ın Clinton’a gönderdiği e-mailleri yayınlamıştı. Sunucusunun güvenliğini arttırması için bir ikaz niteliği taşıyan bu olayın tekrarlanması durumunda ise, Vladimir Putin bu yılki başkanlık seçiminin akıbetini belirleme fırsatını ele geçirecek ve Clinton’ın başkanlığına gölge düşürecektir. Tabii ki Clinton’ın güvenlik konusundaki bu aldırışsız tutumunun ulusal güvenlik açısından yaratacağı sonuçlar da, bu tutumun yasal sonuçlarından daha ön planda olacaktır.
İLGİLİ HABER >> CLINTON’U TRAFİK CEZASINDAN AVLAMAYI DENEMİŞLER
2013 yılında, Romanyalı hacker Guccifer, Blumenthal’ın bazı siyasi kişilere attığı Libya ve Bingazi konulu dört emailini dağıtıma sunmuştu, yazışmaları paylaşan ise Russia Today’di. Medyanın sessiz kalarak memnuniyetini gösterdiği bu durum, Kaddafi’nin devrilmesinden memnun olmayan Putin’in de, CIA’in Libya’daki hareketlerini herkese göstermek istediğine dair mesajlar veriyordu.
İki yıl süren sessizlikten sonra 2015 yılında, bu kez New York Times, Hillary Clinton’ın Dışişleri Bakanı olarak şahsi email adresini kullandığını açıklarken, resmi işleri yürütmek için bu yolu seçen ilk veya tek devlet yetkilisi veya Dışişleri Bakanı olmadığını dile getirdi. Bir yandan da Clinton’ın bu işi herkesin böyle yaptığı şeklindeki savunmasını desteklemiş oldu.
Bu olayın peşi sıra, yayınlanan kongre ve bilgi edinme özgürlüğü talepleriyle ilgili emailler skandalı adım adım besledi. Clinton’ın ekibi, konuyu siyasete ve bilgi gizliliğine çekmeye çalıştı, siyasi düşmanların karalama çalışması olduğunu iddia etti. Fakat bir dışişleri bakanı, üç sene boyunca hiç gizli belge almamış veya göndermemiş midir?
İLGİLİ HABER >> RUSYA SİBER ALANDA NEDEN SALDIRIYOR
Kremlin, dünyanın en gelişmiş siber savaş sistemlerine sahipken, uzmanların Clinton’ın güvenliği zayıf emaillerine erişmeye çalışması kaçınılmaz olurdu. Bu da yaklaşık 32 bin emaille dünyanın görüp görebileceği en büyük dışişleri yazışma arşivini ortaya çıkarırdı.
Putin, Clinton’ın tüm e-maillerine sahip olsa, bilgi ifşası üzerine aldığı KGB eğitimi sayesinde elindekilerle ne yapacağını bilirdi. KGB ajanıyken bu konuda çekirdekten yetişen Putin, Hillary’nin dosyasını en etkin biçimde nerede, ne zaman ve nasıl kullanacağına dair kafa yorardı; Kremlin’e kadar izi sürülemeyecek ve onun adaylığını sarsacak suçlayıcı bilgiler yayınlardı veya ABD müttefiklerine ve düşmanlarına, Clinton’ın başkanlığı süresince ABD’nin elini zayıflatacak bilgiler verirdi. Ancak, Kremlin’i bilenler, Putin’in Clinton’ın başkanlığını sabote etmek için yazışmalarına ihtiyacı olmadığını da bilirler. Tek gereken, insanların yazışmaların Putin’de olduğuna inanmasıdır.
Kremlin, daha önce ABD’nin Sibirya’yı çalacağını duyurmuştu. Putin’in IT uzmanları, her türlü senaryoyu yazabilir, Clinton bunları görmezden gelip inkar da edebilir. Fakat buradaki esas fikir, yazışmaların Putin’in elinde olmasının bu senaryoyu destekleyecek olmasıdır. Sürekli söylenen yalanlara inanıldığı gibi, kaynağı belirsiz bir senaryo da nihayetinde gerçek olacaktır. Hillary Clinton’ın başkanlığını lekelemek için tezgah kurulacağını kim bilebilir ki?
Skandalı gülerek karşılayan Clinton’ın ve Amerikan halkının, emaillerin gerçekten ele geçirilmesi durumunda ulusal güvenliğin tehlikeye girdiğini fark etmesi gerekiyor. Bir de Clinton başkan seçilirse, tehlike daha da artacaktır.
(Paul Roderick Gregory, Forbes)
HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ
[wysija_form id=”2″]