AB üyeleri arasında siber güvenlik yatırımlarını artıran ülkeler arasına Danimarka’da katıldı. Geçtiğimiz hafta İngiltere’nin siber bütçesini yayınlamasının ardından, Danimarka’da taarruzi siber kabiliyetlerini güçlendirmek için 2017’ye kadar 75 milyon dolar ayırdığını açıkladı.
Danimarka hükümetinin böyle bir adım atmasında siber alanda ulusal güvenliğe yönelik tehditlerin artması ve bu yönde gelen saldırılara etkin karşılık verme stratejisinin etkili olduğu vurgulandı. Özellikle kritik altyapıları hedef alan siber saldırıların ülkede yaşamı olumsuz etkileyeceği de belirtildi.
Yakın zamanda yayımlanan bir rapora göre, Danimarka hükümeti siber güvenlik birimlerinde savunmanın yanı sıra taarruzi önlemler de alacak yeni bir strateji benimsemeye hazırlanıyor. Bu sayede sadece ülkeye ait milli ağların korunması güçlendirilmekle kalmayacak, aynı zamanda gerektiğinde düşman ülkelerden gelen siber saldırılara da karşılık verilmesi sağlanacak. Danimarka 2014 yılı içerisinde oldukça karışık DDoS saldırılarına hedef olmuştu.
Danimarka hükümeti milli ağlara yönelik saldırıları engellemesi için bir siber güvenlik birimi kursa da, ülke parlamentosunda saldırıyı yemeden önce hangi tedbirlerin alınabileceğine ilişkin hukuki bir tartışma devam ediyor. Parlamento bu konuda tüm alternatifleri ve yasal prosedur hakkında bilgi almak için çeşitli uzmanları görevlendirdi. Bu uzmanlardan biri olan Anders Henriksen iki farklı bakış açısı olduğunu ortaya koyuyor: “Eğer savaşa girersek, parlamento savaşı ilan eder ve ordu gerekeni uygulamaya koyar. Fakat Savunma Bakanı Nicolai Wammen farklı düşünüyor. Ona göre parlamentoyu (siber saldırılarla ilgili konularda) işin içine dahil etme konusundaki anayasal gereklilikler duruma, şartlara ve operasyonun uygulanması ile güvenliğine göre değişebilir.”
Danimarka’dan başka bir ülkeye yapılacak siber saldırı emrinin parlamentoda alınıp alınmayacağı tartışılırken, bu konunun nihayet erdirildiği ülkelerden ABD’de taarruzi siber saldırı emri verme yetkisi sadece başkana ait.
Kaynak: Security Affair