Şu hepimizin başına gelmiştir: YouTube‘da bir video izleriz ve karşımıza çıkan öneriler birden değişmeye başlar. Google’ın algoritmaları, izlediğimiz videonun konusu sanki hayatımızda büyük bir yere sahipmiş düşüncesine dayalıdır. Birdenbire, size sunulan tüm videolar, aynı konuya ilişkin hale gelmiştir.
Yeni yapılan bir araştırma, söz konusu çevrimiçi radikalleşme hikayelerinin münferit olaylar mı yoksa büyük bir eğilimi temsil eden olaylar mı olduğunu inceliyor. Veriler çevrimiçi radikalleşmenin varlığını dışlamasa da bunun kesinlikle çok yaygın bir eğilim olmadığını gösteriyor.
Normalde, böyle bir çalışma yapmanın zorluğu, insanların video izleme alışkanlıklarına ve davranışlarının bu alışkanlıklara göre değişip değişmediğine dair veri elde etmenin güçlüğünden kaynaklanmakta. Araştırmacılar, insanların ne izlediğini takip eden Nielsen şirketinden veri alarak bu soruna geçici bir çözüm buldular. İnsanlar Nielsen’e video izleme alışkanlıklarını takip etmesi noktasında izin vermekte, firma da ortaya çıkan verileri anonimleştirmekte. Bu çalışma için ise araştırmacılar, 2016’dan 2019’un sonuna kadar devam eden bir dönemde YouTube’da 21 milyondan fazla videoyu toplu olarak izleyen 300 binden fazla izleyiciden veri topladı.
Kolay Erişim
ANTI-WOKE AKIMI DA ARAŞTIRMAYA DAHİL EDİLDİ
Bu videoların çoğunun siyasetle hiçbir ilgisi bulunmamaktaydı, bu nedenle yazarlar, daha önceki araştırmaların en sol kanattan en sağ kanata kadar politik eğimlerine göre etiketlediği bir yığın youtube kanalını tanımlamak için literatür taraması yaptılar. Bu listeye araştırmacılar “anti-woke” (siyaseten doğruculuk karşıtı) olarak adlandırdıkları bir kategori eklediler. Bunlar aleni bir şekilde politik olmasalar da gittikçe artan bir kanallar dizisi “ilerici sosyal adalet hareketlerine muhalefet” konusuna odaklanıyordu. Bu kanallar sağ kanadın çıkarlarıyla uyuşma eğiliminde olsa da fikirler genellikle videoların sahipleri tarafından bu şekilde lanse edilmiyor.
Araştırmacıların kategorize ettiği kanallar (1000’in biraz altında) bu dönemde toplam video görüntülemelerinin yalnızca yüzde 3,3’ünü oluşturdu. Ayrıca bu videoları görüntüleyenler tek bir içerik türüne bağlı kalma eğilimindeydiler. Yani, 2016’da sol eğilimli içerikleri izlemeye başladıysanız, araştırmanın sona erdiği 2020’de hala bu içerikleri izliyor olma ihtimaliniz bulunmaktaydı. Hatta, video başına harcanan zamana dayanarak, belki de Trump yıllarının tartışmalı ortamının bir ürünü olarak, 2020’de bu içeriğin daha da fazlasını izlemeniz çok muhtemeldi.
YOUTUBE GİDEREK GELENEKSEL MEDYANIN YERİNİ ALMA EĞİLİMİNDE
Uç fikirlerin dışındaki hemen hemen tüm içerik türleri hem toplam izleyici hem de bu kanallarda video izlemek için harcanan süre açısından (istisna en sol ve en sağ içerik) bu dönemde artış gösterdi. Bu bulgu, eğilimlerin en azından bir kısmının YouTube’un giderek geleneksel medyanın yerini aldığını yansıttığını ortaya koymakta.
İzleyiciler çoğunlukla tek bir içerik türü izlediğinden, bunların farklı gruplar oluşturduğunu düşünmek en kolay yoldur. Araştırmacılar, her gruba ait kişi sayısını ve dört yıllık süre boyunca video izlemek için harcadıkları zamanı takip ettiler.
İçerik moderasyonu aşırı sağ söylemlere karşı ne kadar etkili?
Bu süre zarfında ana akım sol, diğer gruplar kadar büyüktü; bunu “orta yolcular” izledi. Ana akım sağ ve “anti-woke” hareketi, aşırı sağ ile yaklaşık aynı seviyede idi. Fakat hepsi farklı eğilimler gösterdi. Aşırı sağ izleyicilerin toplam sayısı sabit kaldı, ancak video izlemek için harcadıkları süre arttı. Buna karşılık, ana akım sağ izleyicilerin toplam sayısı arttı, ancak izlemek için harcadıkları zaman aşırı sağdan çok farklı değildi.
Anti-woke izleyicileri, herhangi bir grubun en yüksek büyüme oranını gösterdi. Dönemin sonunda, sayıları daha düşük kalsa bile, video izlemeye harcadıkları süre “orta yolculardan” daha fazla oldu.
İKİ UÇ NOKTADA DA DİKKAT ÇEKİCİ BİR ARTIŞ YOK
Peki bunlar, herhangi biri radikalleşmeyi temsil ediyor mu? İki uç noktada dikkat çekici bir artış olmaması, insanları aşırı sola veya aşırı sağa iten büyük bir YouTube izleme eğilimi olmadığını gösteriyor. Hatta araştırmacılar, sağ uçtaki insanların çoğunun YouTube’u, içinde bulundukları ekosistemin bir parçası olarak kullandıklarına dair bulgular elde etti. (Yine, sol uçtaki kişi sayısı analiz edilemeyecek kadar küçüktü.) Aşırı sağ videoları izleyenlerin, başka bir videodan ziyade sağcı web sitelerinden gelen bağlantılar nedeniyle onlara ulaşma olasılıkları daha yüksekti.
Ayrıca, herhangi bir ivme belirtisi de bulunmuyor. YouTube’un algoritmaları insanları daha aşırı videolara yönlendirmeye devam ediyor olsaydı, aşırı sağ videoların sıklığı bir görüntüleme oturumunun sonuna doğru artıyor olmalıdır. Böyle bir şey olmadı-hatta tam tersi oldu.
KENDİNE DAHA ÇOK BAĞLIYOR AMA RADİKALLEŞTİRMİYOR
Ancak araştırmacılar, aşırı sağcı izleyici topluluğunun önemli ölçüde büyümemesine rağmen, aşırı sağ içeriğin izleyicilerin daha fazla zaman harcaması nedeniyle biraz daha bulaşkan olduğunu belirtti. Anti-woke içerikleri daha bulaşkandı ve izleyici sayılarında o zamana kadarki en büyük büyümeyi gördü. Ayrıca, bir oturumda birkaç anti-woke videosu görüntüleyen kişilerin gelecekte onları izlemeye devam etme olasılıkları daha yüksekti.
İçerik moderasyonu aşırı sağ söylemlere karşı ne kadar etkili?
Anti-woke videoları kendilerini alenen politik olarak göstermese de, izleyicileri sağcı web sitelerinin daha büyük ekosistemiyle entegre olmalarına dayanarak onları sağcı olarak görme eğilimindeydi. Bununla birlikte, bu radikalleşmeye yol açmadı—bir başka deyişle daha fazla anti-woke izleyiciye sahip olmak sonuçta daha fazla aşırı sağ izleyici üretmedi.
Araştırmacılar YouTube’un radikalleştirici olduğuna dair herhangi bir kanıt bulmamış olsa da, araştırmanın bir takım sınırları olduğu bilinmesi gereken bir nokta. Birincisi, araştırma yalnızca masaüstü tarayıcı kullanımını izledi, bu nedenle mobil görüntülemeyi kaçırdı. Araştırmacılar ayrıca YouTube’un algoritmalarının gerçekte ne önerdiğini belirleyemediler, bu nedenle yalnızca genel davranışa dayalı önerilere verilen gerçek yanıtı çıkarabildiler. Ve her zaman olduğu gibi, kullanıcıların ortalama davranışları bazı belirgin istisnaları gizleyebilir.
Araştırmacıların belirttiği gibi, “Neredeyse 2 milyar kullanıcısı olan bir platformda, hemen hemen her tür davranışın örneklerini bulmak mümkün”.