Siber güvenlik perspektifi ve alana ilişkin çalışmalar, uluslararası ilişkiler temelinde yeni bir boyutu ortaya çıkarmıştır. Farklı yaklaşımlarla tartışılan boyut, siber saldırı ve savunma teknikleriyle gelecek açısından bir vizyon oluşturmaktadır. Teorik bir zemine de oturtulmaya çalışılan siber güvenlik ve devletlerin bu yöndeki algıları politik alanda geliştirilmeye oldukça müsait gözükmektedir. Sunulan veriler de bu durumun devletlere ilişkin yönünü gözler önüne sermiştir.
İlgili TED >> ABD Ordusu sivil hacker çalıştıracak
Siber güvenlik çalışmalarının uluslararası güvenlik perspektifine kattıkları yanında, uygulama alanına ilişkin yaptığı katkı önemli gözükmektedir. Uluslararası ilişkiler ve güvenlik ile ilgili temel yaklaşımlarda, Soğuk Savaş’ın bitimiyle birlikte, büyük güçlerin çatışma alanlarının azalacağı gibi bir tutumun siber alanın ele alındığı bütünlük içerisinde anlamsız olduğu ortaya konulmuştur.
11 Eylül olaylarının yeni tehditleri beraberinde getirdiği yaklaşımda, hem siber güvenlik anlayışındaki hem de siber alandaki çeşitlilik benzer çalışmaların da konseptini oluşturmuştur. Siber alandaki savunma ve saldırı çeşitliliği güçlü ülkelerin her an tetikte olmaları gerektiğini göstermiştir. Birçok devlet için ise Soğuk Savaş’ın bitimi, güvenlik sorunları bağlamında çözümleri zor paradoksları oluşturmuştur. Siber kapasiteye dayandırılan unsurlar için ekonomik çıkar ve düşmanı zarara uğratma gibi arayışlar kendini hissettirmeye başlamıştır.
İlgili haber >> ABD, İsrail drone’larını Kıbrıs’tan izlemiş
Siber güvenlik kavramının dahil olduğu uluslararası güvenlik temelinde, nükleer caydırıcılığın hala ulusal güvenlik konusunda en büyük tehlike olduğu ortadadır. Nükleer, kimyasal ve biyolojik kitle imha silahlarının yaygın olduğu sorunlarla birlikte, farklı sorunların devletleri meşgul ettiği süreçte güvenlik yaklaşımı ve yaklaşımın çeşitlendiği siber alandaki tehditsel durum her geçen gün artmakta ve bu durum politik girişimlerin rasyonelliğinin tartışılmasını gerekli kılmaktadır. Farklı alanlarda olduğu gibi devletler güvenlik temelindeki tehlikeleri bertaraf etmek için rasyonel olduklarını zannettikleri birçok konuda, çoğu zaman ittifak arayışlarına girmektedir. Tartışmaları da alevlendiren husus, uluslararası alanda ortak güvenlik oluşturulacaksa, bu anlayışın samimiyeti ve tarafsızlığı yönündeki atıflar olmaktadır. Ortak bir uluslararası aklın ortaya çıkamamasındaki temel nedenler zaten karmaşıkken siber güvenlik gibi bir konunun alana dahil olması kartları çeşitlendirmiştir.
Sürecin geldiği boyut farklı şekilleriyle anılırken güvenlik temelinin birçok noktasıyla Soğuk Savaş ile ilişkilendirilmesi, dönüşümü devletler bazında kısır bir noktaya sıkıştırmaktadır. Süreç kendi içerisinde, teknolojik gelişmelerle ortaya çıkan farklı imgeleri özgün bir şekilde alana ilişkin olarak üretmiştir. Bu sürecin hissedildiği nokta 11 Eylül olmuş, fakat dinamikler kendini özgün nitelikleriyle kurgulamıştır. Siber güvenliğin geldiği noktada devletlerin illegal yapılarla iş birliği içerisinde olması ve güvenlik algısının şaşırtıcı alt başlıklar halinde çeşitlenmesinde bu neden etkili olmuştur.
İlgili haber >> Siber alanda devletler terör gruplarından daha kolay caydırılabilir
Uluslararası ilişkiler adına farklı teorik yaklaşımlar ve bu yaklaşımların uluslararası düzenin başdöndürücü bir şekilde artan başlıklarına ilişkin yorumları kendi içerisinde tutarsızlaşmaya başlamıştır. Devletlerin uluslararası sistemde dış politika toplamı olarak ele alınmadığı gerçeği, kendi geleceğini garanti altına almakla sorumlu devlet yaklaşımıyla çok yönlü bir sorunsala dönüşmüştür. Sistemin kurallarını belirleyebilme yetisinden çıkan devletler çıkar mücadelesini kaotik bir sürece sürüklemiştir.
Uluslararası alandaki ilişkilerin sadece çatışmacı bir ortamda ilerlemediği günümüzde, siber alanda yaşanan atılım hegemonun dikte ettiği bir üretim ve tüketim algısını beraberinde getirmiştir. Bu algı, aktörler düzeyindeki karmaşık ilişkiyi uluslararası ilişkiler boyutuna, siber güvenlik düzeyine çatışmacı boyutta taşımıştır. Siber alanının çatışmacı boyutunu açıklamaya ilişkin oluşturulacak uluslararası politikada, inşacı yaklaşım daha rasyonel bir perspektif sunmaktadır. Bireysel ve toplumsal beklentiler, dalgalanmalar siber güvenlik alanındaki strateji düzeyinde çoğu zaman belirleyici olabilmektedir.
Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz
[wysija_form id=”2″]