“Savaş” kavramının algısal düzeyi, tarih boyunca fiziki unsurların çarpışması olarak karşımıza çıkmıştır. Artık kara, deniz, hava ve uzay ortamının yanında siber uzayda yapılan savaşlar dikkat çekici boyutlarda ele alınıyor ve etkilediği yön siyasi, kültürel ve ekonomik unsurlarla da daha çetin bir hal alıyor. Beşinci bir savaş ortamı olarak görülen bu düzey uluslararası güvenlik alanındaki çalışmalara da yeni bir konsept eklemektedir.
Uluslararası ilişkiler cephesinde ise “Jus Ad Bellum”, belirli bir durumda belirli bir nedenle savaşa başvurmanın gerekli olup olmadığını sorgulamaktadır. Bu kavramsal ilkeyle beraber savaşın haklılığına ilişkin parametreler ele alınırken, geçmişten günümüze tartışılan “Haklı Savaş (Just War)” gibi kavramlar yasal ve askeri nitelikteki unsurlara, pratikteki boyuta atıflar yapmamızı sağlıyor. Hal böyle olunca savaşanların hukuku veya hukuksal durumu gibi tartışma başlıkları egemenlerin çarpıştığı uluslararası alanda beşinci savaş ortamı olan siber savaşların da bir hukuku olur mu ya da olmalı mı gibi soruları karşımıza çıkarıyor.
VAHİT GÜNTAY’IN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYIN
Özellikle uluslararası anlamda, hukuksal olarak siber alana ilişkin temel sorunlardan bir tanesi bu beşinci boyut içindeki yargılama yetkisi sorunudur. Devletler özelinde sahip olunan yetkisel özellikler ve gücün baskınlaştırılmaya çalışıldığı ortam, yasa dışı gruplarla işbirliğini de karşımıza çıkarmaktadır ve hukuksal olarak ele alınabilecek boyut kısır bir döngüye dönüşebilmektedir. En temel sorunların başında yargısal anlamda devletlerin ya da diğer uluslararası aktörlerin suçun aidiyeti anlamında taraf gösterilmesiyle beraber yaşanılan belirsizlik gelmektedir. Beşinci savaş ortamına dönüşen siber uzay alanının küresel yapısı hakkında şu husus net bir şekilde söylenmelidir ki, silahlar dünyanın herhangi bir ucundan diğer ucuna saldırı ve suç işleme boyutunda doğrultulabilmektedir ve anlık olarak gerçekleşmektedir. Harekat boyutunun anlık etki doğurması ve hatta daha sonrasında bu boyutun yönüne ilişkin belki de izlerinin kalmaması hukuksal olarak ispatı zor duruma dönüştürmektedir. Hukuksal bir sonuç doğuracaksa da müeyyide kısmında sorunlar başgösterecektir.
Diğer önemli hususlardan birisi de suç oluşturabilecek, uluslararası arenada devletleri zora sokacak gelişmelerin sorun teşkil ettiği noktada, failin ve mağdurun farklı sınırlarda bulunması sorunudur. Hatta bilindiği gibi siber alandaki savaşın boyutu küresel bir alana etki edebilir, hukuksal durumu tüm dünyayı etkileyebilir ve trajikomiktir ki mağdur tüm küresel alan olabilmektedir. Hukuk kime, nereye göre ve nasıl işletilecektir. Uluslararası arenada savaş boyutu olarak ele alınan siber savaşlar ile ilgili gelişmelerde failler nerede nasıl gözaltında tutulacak ve hangi normlarla yargılanacaktır. Bu türden ilginç sorular alanın geleceği ve kapsayıcılığı açısından ortak bir bütün oluşturmayı ve kararların uygulanabilmesi açısından fiziki unsurların devreye sokulmasını da gerekli kılabilecektir.
Temel olarak bakacak olursak; siber suçların mücadelesi hususundaki temel sorunların başında siber uzay diye bahsettiğimiz alanın bir sınırının olmaması gelmektedir. Uluslararası hukukun temelinde yatan sorunlardan birisi zaten güven ve samimiyet ikilemi iken bir de böyle bir sınırsızlığın mevcut olması bu duruma ilişkin karamsarlığı ikiye katlamaktadır. Siber savaşlara ilişkin hukuksal sorunsalda, siber saldırı unsurlarının klasik konvansiyonel savaşlara destek olarak uygulanabilmesi ve klasik anlamda savaş suçlarına ilişkin gelişmelerin boyutunu arttırabilecek nitelikte olması, daha büyük bir problematik çerçeveyi karşımıza çıkarmaktadır. Özellikle uluslararası aktörler arasındaki güç mücadelesinde kritik altyapılara ilişkin saldırılar ve dengelerin değiştirilmesine yönelik adımlar da hukuksal anlamda tartışmalı alanın çerçevesini genişletmektedir.
HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ
[wysija_form id=”2″]