Etiket arşivi: siber kariyer

Siber Güvenlikte Kamu-Özel Sektör İşbirliği Mümkün mü?

Siber güvenlik yalnızca ülkemizin değil tüm dünyanın da gündeminde. Bu çerçevede, 14-17 Şubat tarihlerinde Avusturya’nın başkenti Viyana’da benim de katılma şansı bulduğum “Viyana Siber Güvenlik Haftası” düzenlendi. Etkinlik boyunca, dijital dönüşümün güvenliği gibi popüler ve küresel ölçekteki konular öne çıkarken etkinlikte en yoğun katılımın görüldüğü tematik alanlardan biri ise “Enerji, Kalkınma ve Siber Güvenlik” üzerineydi.

Avusturya Ulusal Güvenlik Akademisinin ev sahipliği yaptığı ve enerjinin siber güvenlik ayağının irdelendiği paneller boyunca, uluslararası işbirliğinin, siber tehditlere karşı kapasite geliştirme metodolojisinin yolları masaya yatırıldı. Ancak çoğu zaman göz ardı edilen ancak bütüncül bir siber güvenlik stratejisinin geliştirilmesi için temel taşlardan birini oluşturan “kamu-özel sektör işbirliği (PPP)” paneli oldukça verimli tartışmalara sahne oldu.

İlgili haber >> ABD memurlarına özel sektöre staja gönderiyor

Enerji sektörünün siber güvenliği dendiği zaman, kamu-özel sektörün kuracağı verimli bir işbirliği gerçekten de stratejinin bölünmez bir parçasını oluşturuyor. Nitekim, enerji sektörü kamu aktörleri, yatırımcılar ve iş camiası, teknoloji tedarikçileri, hizmet sağlayıcılar gibi çok paydaşlı bir kitlenin gözbebeği. Hal böyle olunca da, farklı paydaşların zaman zaman da birbiri ile çakışabilecek çıkarlarının uyuşturulması ya da faydanın maksimize edilmesi önemli bir noktayı teşkil ediyor. Öte yandan, enerji altyapılarının sınır tanımayan doğaları, bu işbirliğine uluslararası aktörlerin dahil edilmesini de şart koşuyor.

Avrupa Birliği ve ABD’deki uygulamalara bakıldığında, kamu-özel sektör işbirliği modellerinin siber güvenlik için uygulamaları gündemi epeyce meşgul eden bir konu. Örneğin Temmuz 2016’da Avrupa Komisyonu siber güvenlik için yeni bir işbirliği modeli ortaya koymak istediğini dile getirirken, AR-GE faaliyetlerinin teşvik edilebilmesi ve rekabetçiliğin sağlanması için yaklaşık 450 milyon dolarlık bir yatırım başlattı. Komisyona göre, kamu ve özel sektörün uyumlaştırmasına yönelik bu yatırımlar 2020 yılında 1,8 milyar dolarlık bir getiri sağlayacak.

İlgili haber >> ‘ABD siber ordu için Silikon Vadisi ile çalışıyor’

ABD’deki uygulamalar ise, oldukça geniş bir yelpazede değişmekle beraber, 2009’da faaliyete başlamış Ulusal Siber Güvenlik İletişim ve Entegrasyon Merkezi gibi çatı kurumlar, kamu-özel sektör arasında siber güvenliğe ilişkin köprülerin güçlendirilmesi anlamında önemli görevler üstleniyor. Benzer şekilde, ülkemizdeki uygulaması USOM (Ulusal Siber Olaylara Müdahale Ekipleri) olan ekiplerin koordine edildiği ve bilgi paylaşımının sağlandığı CERT CC (Computer Emergency Response Team Coordination Center) uzmanlar arasındaki faydalı bir bilgi ağı olarak görülüyor.

Yine de altını çizmek gerekir ki, yegâne ve her sektör için geçerli bir kamu-özel sektör işbirliği modeli tanımı ya da uygulaması mevcut değil. Bu işbirliğini tanımlayan ifadeler doğru zamanda, doğru insanları, doğru işler yapmak için bir araya getirmek olarak düşünülebilecekken, kamu-özel sektör işbirliği platformları gerçekten de ulusal siber güvenlik stratejisinin güçlenmesinde oldukça işlevsel. “Peki nereden başlamalıyız” sorusu için önerilebilecek güzel bir okuma ENISA (European Network Information Security Agency)’nin yayınladığı, kamu-özel sektör iş birliği yol haritası kılavuzu olarak örneklendirilebilir. Bu kılavuz, var olan işbirliği modelleri üzerinde çalışmış ve bu bağlamda kamu-özel sektör işbirliği mekanizmalarının yaşadığı sorunları ve bu bağlamdaki çözüm önerilerini yansıtmış. Temel olarak bahsedilecek olunursa, aslında siber güvenlik için doğru bir kamu-özel sektör işbirliği modelinin kurulması sırasıyla beş temel sorunun cevaplanmasıyla mümkün: Bu işbirliğine neden ihtiyacımız var (1), bu işbirliğine kimler dâhil olmalı (2), bu işbirliği nasıl yönetilmeli (3), bu işbirliği hangi temel servisleri sunmalı (4) ve işe ne zaman başlamalıyız (5)?

Siber Güvenlik için Kamu-Özel Sektör İşbirliği Methodolojisi

Neden İhtiyacımız Var? Kimler Dâhil Olmalı? Nasıl Yönetilmeli? Hangi Hizmetler Sunulmalı? Ne Zaman Aksiyon Alınmalı?
Tehditlerin tespit edilmesi Ulusal seviye Yönetimin belirlenmesi Araştırma ve analiz Yukarıdan aşağıya yaklaşım (top-down approach)
Tehditlere karşı savunma Sektör düzeyinde Rollerin ve sorumlulukların belirlenmesi Erken uyarı sistemleri İhtiyaçlar üzerine, tabandan gelen talep (bottom-up approach)
Caydırıcılık Tematik Gelir kaynaklarının yaratılması Farkındalık çalışmaları  
Tehditlere cevap vermek Uluslararası İletişim standartlarının belirlenmesi Eğitim ve uygulamalar  
İyileşme ve geri dönüş süreci Bölgesel   Kullanıcı yol haritaları  

 

Her ne kadar doğru soruları sormak ve sistematik bir çalışma yapmak kamu-özel sektör işbirliği modellerinin kurulmasında oldukça faydalı da olsa, bir takım engellerin de aşılması şart görünüyor. Öncelikle meselenin birden fazla paydaşı kapsaması, taraflar arasında güven eksikliğini ortaya çıkarırken bu güvensizlik bilgi paylaşımının ve aksiyon alım sürecinin de önünü tıkamış oluyor.

İkincisi, böyle bir işbirliği modelinin kazan-kazan felsefesine dayandırılması yani tüm paydaşlar açısından ölçülebilir faydalar sağlaması farklı çıkarların uyuşturulması açısından şart. Eylem planlarının muhakkak ortak olarak geliştirilmesi gerekirken, hemen hemen her konuda olduğu gibi üst yönetimin desteği bu platformların yaşaması ve sürdürülebilir olmasında hemen hemen belirleyici faktör olarak öne çıkıyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

[wysija_form id=”2″]

 

 

HackerOne Pentagon’u hackledi, 40 Milyon Dolarlık yatırımı kaptı

Facebook, Microsoft ve Google gibi dev firmalar tarafından kurulan HackerOne adlı kurumsal zafiyet ve ödül avcılığı (bug bounty) platformu, geçen yıl Birleşik Devletler ordusu tarafından kullanılan en hassas yazılımlardan birindeki zafiyetleri bulmaya çalışıyordu. Savunma Bakanlığı ise Birleşik Devletler hükümetinin ilk bug bounty yarışması Hack the Pentagon için HackerOne’ı seçti. Yarışmanın hayata geçmesi 150 bin dolara mal oldu, fakat platformda çalışan hackerların bulduğu 138 zafiyet ile Savunma Bakanlığı 1 milyon doların üzerinde tasarruf sağladı.

İlgili haber >> 18 yaşındaki hacker Pentagon’u hackledi

30 Kasım ile 21 Aralık arasında düzenlenen ikinci yarışma Hack the US Army’de 118 zafiyet bulan HackerOne, Savunma Bakanlığı tarafından 3 milyon dolar ile ödüllendirildi.

Synack ve Bugcrowd gibi birkaç startup’tan biri olan HackerOne, kurumlara bug bounty hizmeti vermek için güvenlik araştırmacılarıyla çalışıyor ve hackerlar kurumlara verdikleri hizmet karşılığında firmadan para ödülü kazanıyor.

HackerOne 8 Şubat tarihinde yayımladıkları bir basın bülteni ile Dragoneer Investment Group’un teknoloji gelişimi, pazar alanının arttırma ve dünyanın en büyük hacker grubunu güçlendirme amacıyla kendilerine 40 milyon dolar yatırım yaptığını açıkladı. HackerOne’ın diğer müşterileri arasında ise Adobe, Yahoo, Uber, GitHub, Twitter, Slack, Nintendo, General Motors, Airbnb ve Qualcomm bulunuyor.

HackerOne’ın CEO’su Marten Mickos yaptığı açıklamada mükemmel yazılım diye bir şey olmadığını ve bug bounty programlarının yazılımlardaki güvenlik zafiyetlerini bulma açısından en etkili ve uygun maliyetli çözüm olduğunu söyledi.

EFSANE HACKERLARIN BİYOGRAFİLERİNİ KAÇIRMAYIN

Platformda şu anda zafiyet bulmak için çalışan 100 binin üzerinde hacker kayıtlı. Şimdiye kadar 700’ün üzerinde müşteriye hizmet veren hackerlar, 37 binin üzerinde güvenlik sorununu çözüme ulaştırdı. HackerOne’ın hackerlara verdiği ücretler ise diğer firmalara göre hayli yüksek. Bug bounty için şimdiye kadar 13 milyon dolar harcayan şirket, bu ödüllendirmelerin 7 milyon dolarını 2016 yılında yaptı.

İlgili yazı >> Ponemon Enstitüsü siber güvenlik çalışmaları hakkında neler diyor?

Ponemon Enstitüsü tarafından 2016 yılında yapılan bir araştırmaya göre bir veri ihlalinin ortalama toplam maliyeti 4 milyon dolarken, bu rakam Amerika’da 7 milyon doları buluyor. HackerOne gibi bug bounty programlarına karşı bazı şüpheler mevcut olsa bile, güvenlik analistleri ve bug bounty programlarının kurucuları bu sistemin siber güvenlik açısından sihirli bir çözüm olduğunu düşünüyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

[wysija_form id=”2″]

 

İngiltere 13 yaşındaki kızları siber güvenlik için yarıştıracak

İnternet’te veya sosyal medyada uzun zaman geçiren genç kızlar, İngiltere’nin gelecekteki casusları olabilir. En azından İngiliz istihbaratı öyle umuyor.

İngiliz devletinin siber saldırılara ve tehditlere karşı korumak amacıyla hükümet tarafından görevlendirilen güvenlik ve istihbarat ajansı GCHQ, daha fazla genç kızın siber güvenlik alanında kariyer yapmasını teşvik etmek için bir yarışma düzenliyor.

Yaşları 13 ile 15 arasında değişen genç kızlar, mantık ve kodlamadan, ağ ve kriptolojiye kadar farklı alanları kapsayan bir sınavda yarışacaklar.

Ajans, kadınların halen küresel siber iş gücünün yalnızca % 10’unu oluşturduğunu belirtiyor.

Yarışma, Kasım 2016’da ilan edilen beş yıllık Ulusal Siber Güvenlik Stratejisinin bir parçası ve yeni Ulusal Siber Güvenlik Merkezi (NCSC) tarafından denetlenecek.

İlgili haber >> İngiltere alarmda: Tanrı Kraliçe’nin maillerini korusun

Genç kızlar dört kişiden oluşan ekiplerle çalışarak çevrimiçi görevleri okul bilgisayarlarından uzaktan tamamlayacak ve her aşama bir önceki aşamaya göre daha da zorlaşacak.

En yüksek puana sahip olan 10 grup, karmaşık bir siber tehdidi araştırmak için Londra’daki CyberFirst yarışma finaline davet edilecek.

CyberFirst’in kazanan ekibine, okulları için 1.000 £ değerinde bilgisayar donanımı ve bireysel ödüller verilecek.

İlk Adımlar

 NCSC, İngiltere’de ulusal düzeyde siber güvenlik ana organı olarak kuruldu.

Ulusal siber güvenlik olaylarını yönetiyor, gerçek zamanlı tehdit analizi yapıyor ve tavsiyelerde bulunuyor. Bir NCSC sözcüsü, “Kadınlar siber güvenlik konusunda büyük bir fark yaratabilir ve yapabilir – bu yarışma, bu dinamik ve tatmin edici kariyere ilk adımı atmaları için daha fazla ilham kaynağı olabilir.” dedi.

GCHQ Genel Müdürü Robert Hannigan da şunları söyledi: “İngiltere’yi her türlü çevrimiçi tehditten korumaya yardım eden gerçekten parlak kadınların yanında çalışıyorum. CyberFirst Kızları yarışması, genç kızların bu heyecan verici dünyayı bir anlığına görmelerini ve yeni becerilerini kullanmak için mükemmel bir fırsatı sağlıyor.”

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

[wysija_form id=”2″]

Kritik rapor: Türkiye’nin jeopolitik durumu siber casusları cezbediyor

Siber güvenlik firması olan Fireeye tarafından hazırlanan yeni bir istihbarat raporuna göre, Türkiye’nin – kısmen modern ama alarm verici seviyede güvensiz olan – İnternet altyapısı adeta kötü amaçlı yazılım kaynıyor.

Amerikalı bir şirket olan Fireye bünyesindeki E-Posta ve Ağ koruması servisleri, 2016 yılında Türkiye’de bütün Avrupa’da meydana gelenden daha fazla “hedefli kötücül yazılım” olduğunu tespit etti. Fireye sözcüsüne göre bu kategorideki sızmalar; muhtemelen devlet destekli, gelişmiş ve bilinen hackerların aktiviteleri ile aynı karakteristiklere sahip.

İlgili haber >> Türkiye’nin müşterisi olduğu Cellebrite hacklendi

Güvenlik ve dış politika uzmanlarının CyberScoop’a yaptıkları değerlendirmeye göre; Türkiye’dekileri hedef alan bu kompleks siber saldırıların çok büyük kısmı, teğetsel olarak birbirlerine bağlı faktörler yüzünden devam ediyor. Bu faktörler arasında artık kullanılmayan sistemler, umutsuz jeopolitik durumlar, hükümetteki yandaşçılık ve genel olarak zayıf BT yönetimi bulunuyor.

Eski NSA analisti Blake Darche, “Ortadoğu, çoğu zaman eski işletim sistemlerinden dolayı dünya genelinde en çok kötü amaçlı yazılım istilasını yaşıyor.” diyor. Ardından da “Coğrafi olarak Ortadoğu girişinde yer alan Türkiye’yi saldırıların ana hedefi olarak görmek şaşırtıcı değil. G-20 ve üzerindeki ülkeler, Türkiye’nin mülteci krizini ele almasıyla son derece yakından ilgileniyorlar. Ve bu doğrudan G-20 ülkelerinden hedefli saldırılara dönüşüyor.” diye ekliyor.

Son birkaç yıldır, Türk şirketleri ve hükümet yetkilileri sürekli olarak siber suçların ve siber casusluğun kurbanı oldu. İki yıl önce, Anonymous, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın çalışanlarına ait e-postaları ve diğer iletileri çaldığını iddia etti.

İlgili yazı >> Anonymous maskesi ardında kim var?

iSight’ın casusluk analizi direktörü John Hultquist, “Türkiye’de ve çevresindeki jeopolitik durum, daha büyük siber casusluk ve APT gruplarını cezbetti.” ifadelerini kullanıyor. “Bizim gördüğümüz, Türk şebekelerinde gizlenen en gelişmiş hacker gruplarından bazıları, bu da büyük oranda Suriye’den kaynaklanıyor … [Türk] siyasi gruplar, finansal kurumlar, sivil toplum, hepsini hedef alıyor.” şeklinde konuşuyor.

İlgili yazı >> Suriye Elektronik Ordusu hakkında bilmemiz gereken 10 şey

Altı ay önce, isimsiz bir hacker, yaklaşık 50 milyon Türk vatandaşının kişisel verileri olduğu ortaya çıkan 1.4 gigabayt büyüklüğünde dosyayı bir web sitesinde yayınladı. Bu büyük miktardaki veri sızıntısı, vatandaşların adlarını, adreslerini, ebeveynlerinin ilk adlarını, doğum yerlerini, doğum tarihlerini ve Türk hükümetince belirlenen ulusal kimlik numaralarını içeriyordu.

Hultquist, “Şu anda [Türkiye’de] kimlik avı e-postalardan, dezenformasyon kampanyalarına kadar her şeyden bir parça görüyoruz.” diye belirtiyor. “Bazıları sadece ISIS, Suriye ve mülteci statüsü tarafından yönlendiriliyor … Bu çatışmaya tahsis edilen kaynak miktarının gerçekten az olduğunu gösteren hiçbir bilgi yok.” diye ekliyor.

Komşu Sorunları

Küresel bir araştırma, siyaset ve işletme danışmanlık firması olan Sidar Global Advisors’un CEO’su Cenk Sidar, Türkiye’nin en güçlü iki komşusu İran ve Rusya ile tartışmalı ilişkisinin, hedefli ve karmaşık siber saldırıların öne çıkmasına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu belirtiyor.

Çalıştığı şirket, Fortune 100 şirketlerine, yatırım fonlarına ve özel sektörün denizaşırı operasyonlarına ve yatırımlarına danışmanlık yapan bir Türk vatandaşı olan Sidar, “Rusya’nın ve İran’ın sahip olduğu ve yatırım yaptığı siber yetenekleri düşündüğünüzde Türkiye’de bu yaşananlar tesadüf değil.” diye açıklıyor.

Sidar, hafif bir kıkırdamayla “ABD’nin seçimlerinde neler yapabileceklerini gördünüz. Bu tür bir şeyin şu an Türkiye’de gerçekleşmediğini mi düşünüyorsunuz, bugün için Rusya ile ilişkiler daha mı iyi?” diye vurguluyor.

Symantec firmasında güvenlik istihbaratı üst düzey yöneticisi olan Orla Cox ise; kötü amaçlı yazılımların genellikle bölgesel veri ihlallerinin sadece bir işareti olduğunu ve genellikle bir saldırı zincirinin sonuncusu olduğunu dile getiriyor. Yani zincirin ilerisinde engellenen saldırıları veya diğer dijital müdahaleleri yansıtmıyor. FireEye’ın Türkiye için verdiği bilgilerin firmanın müşteri tabanı nedeniyle bir miktar bozulması muhtemel.

Symantec’in en son İnternet Güvenlik Tehdit Raporu’na göre Türkiye, 2016 yılında Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’nın tüm zararlı yazılım tespitlerinin toplamının % 3.4’ünü oluşturuyordu.

Daha Yüksek Bağlantı, Daha Düşük Güvenlik

FireEye İstihbarat Üretimi Bölümü Üst Düzey Yöneticisi Nick Rossman, Türkiye’nin korsanlar tarafından neden yoğun olarak hedeflendiği konusunda jeopolitik gerginliklerin önde gelen faktörlerden biri olduğunu aktarırken, daha başka nedenlerin de bulunduğunu belirtiyor.

Mike, Türkiye’nin nispeten üstün iletişim sistemleri ve dijital güvenlik konusunda geniş çaplı bir yatırım yapılmamasının da bu konuda suçlanması gereken başka unsurlar olduğunu kaydediyor.

İlgili yazı>> Uluslararası hukuk açısından Türkiye siber saldırılara karçı ne yapabilir?

Rossman, “Türkiye, Ortadoğu’daki en iyi internet altyapılarından birine sahip ve korsanların trafik rotasının oradan çıktığını daha önce gördük. Bağlantı önemli ve Türkiye, Ortadoğu, Rusya ve İran’a da hizmet eden birçok finans kurumuna ev sahipliği yapıyor… Gerçekten de bu alanlara yaygın bir şekilde sızma var.” diye konuşuyor.

Türk gazeteci Efe Kerem Sözeri, Türkiye’nin iktidar sınıfı tarafından alınan kararlar nedeniyle bilgisayar korsanlarının Türk internet sistemlerine karşı başarı sağladığını söylüyor.

Sözeri, “[Bence] Asıl sorun – .tr DNS’den açıkça görüldüğü üzere – kötü yönetim ve [siber güvenlikte] yatırım eksikliği. Bu zayıf noktaların her ikisi de halen Türkiye’yi kolay bir hedef yapıyor. Yanlış yönetimin ve zayıf altyapının arkasında hükümet kontrolü var. İnşaat gibi diğer sektörler nispeten açıkken ve küçük işletmelerin rekabet gücü varken, medya ve iletişim sektörü hükümet partisinin sıkı kontrolü altında.” şeklinde ekliyor.

Türkiye’nin resmi alan adı sunucuları Aralık 2015’te büyük çapta hizmet engelleme saldırılarına maruz kaldı ve bu durum ülkenin İnternetinde yaygın bir aksaklığa neden oldu. Türkiye genelinde, ülkenin eşsiz iki harfli ülke koduyla biten alan adlarının, Ankara’daki NIC.tr olarak bilinen bir idari makam tarafından kayıt edilmesi gerekiyor. NIC.tr çok sayıda .tr uzantılı alan adına bakıyor ve hizmet veriyor.

Türkiye internetinin büyük kısmı bu şekilde merkezileştirildiğinden, bunun sonucunda NIC.tr’deki siber saldırılar milyonlarca Türk vatandaşını, hizmetini ve işletmesini etkileyebiliyor.

İlgili yazı >> Sizce Rus hackerlar şimdi ne yapıyordur?

Sözeri, “Kişisel güvenlik, ülke çapında altyapı kadar zayıf görünüyor.” ifadelerini kullanıyor ve şöyle devam ediyor: “Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın e-posta sızıntısından, bazı yetkililer ve Erdoğan ailesi de dâhil olmak üzere hükümetteki kilit kişilerin gerekli tedbirleri almadığını da biliyoruz, iletişimi sağlamak için Gmail kullanıyor, kritik bilgiler için şifreleme yok.”

Geçtiğimiz haftalarda, hackleme operasyonlarının ve yanlış bilgilendirme kampanyaları NATO ülkelerini hedef aldığına dair çok sayıda rapor yayınlandı. Bu hackleme saldırıları ve siber casusluk kampanyalarının bir kısmı, özel güvenlik firmaları tarafından APT28’le bile ilişkilendiriliyor. APT28, Amerikan istihbarat topluluğu tarafından hazırlanan raporlara göre, Ulusal Demokratik Komitesi’nin hacklenmesinden sorumlu olan grup olarak biliniyor.

Sidar, “Gerçek şu ki, bizim her zaman Rusya ile hassas bir ilişkimiz oldu, 200 ya da 300 yıldır da devam ediyor. Rusların çıkarları, etkileri, Türkiye’de devam edecek… siber alanda yaşananların bazıları sadece bundan ibaret.” diye kaydediyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

[wysija_form id=”2″]

İngiliz istihbaratı desteklediği siber güvenlik şirketlerini açıkladı

İngiltere istihbarat kurumlarından Government Communications Headquarters (GCHQ) tarafından desteklenen yeni bir iş geliştirme merkezi İngiltere’de kapılarını açtı. Üç aylık bir hızlandırma programı düzenleyeceklerini açıklayan yetkililer, programa katılacak ilk yedi start up şirketi belirledi.

Geçtiğimiz yıllarda İngiliz Hükümeti siber güvenliğe büyük önem verirken 2020 yılında hayata geçmesi planlanan bir ulusal siber güvenlik stratejisine 1.9 milyar pound yatırıyor. İstihbarat bürosunda çalışan siber güvenlik çalışanlarını güçlendirme, uzmanlığı arttırma amacıyla bir ulusal siber güvenlik merkezi kurma ve hükümetin güvenlik teknolojisi tedarik edişini genişletme de dahil pek çok girişime açılan fon, güvenlik üzerine çalışan start up’lara yatırım yapma amacı da taşıyor.

İlgili haber >> GCHQ 1900 YENİ ELEMAN ALACAK

Ulusal sınırlar içinde siber güvenlik fikir ve yeniliklerine yön vermeyi amaçlayan bu stratejinin bir parçası olan GCHQ destekli hızlandırma programı, yeni açılan Cheltenham Siber İnovasyon Merkezi bünyesinde çalışıyor. Merkez çalışanları ve uzmanlarının kolay ulaşabileceği şekilde yerleştirilen seçilmiş start up takımlarından, kapasitelerini arttırıp fikirlerini geliştirerek ve son teknoloji ürünler üreterek var olan ve ileride ortaya çıkacak tehditleri savuşturmaları bekleniyor.

İlgili haber >> NSA SİBER GÜVENLİK ŞİRKETLERİNİN ÖNÜNÜ NASIL AÇTI

İngiltere Kültür, Medya ve Spor Bakanlığı’nın 50 milyon pound yatırım yaptığı ve ikincisi bu yılın sonunda Londra’da açılacak merkezin yürüttüğü program, GCHQ tarafından doğrudan maddi destek görmese de ciddi bir mentor desteği alıyor. Program tamamlandığında GCHQ ile anlaşmalar yapılabileceğini açıklayan program yetkilileri, hızlandırma programını yürüten Wayra UK’in katılımcı start up şirketlere beş bin Pound değerinde kaynak sağlayacağını belirtti.

Katılımcı start up firmalar arasında ise CounterCraft, Cyberowl, Cybersmart, FutureScaper, Spherical Defence, StatusToday ve Verimuchme bulunuyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

[wysija_form id=”2″]