Son 4-5 senenin popüler konseptlerinden biri olan STEM, hatta STEAM, tartışma ve araştırmaların ötesine geçerek eğitim sistemleri ve modellerinin temel odaklarından biri haline geldi. Değişen ve gelişen teknoloji eğitime nasıl adapte edilmeli sorusuna yanıt bulabilmek amacıyla pek çok çalışma ve araştırma yürütüldü, yürütülmeye de devam ediyor ve edecek. Peki Türkiye olarak biz bu değişim sürecine nasıl dahil oluyoruz?
Başta Finlandiya olmak üzere farklı ülkelerin geliştirmiş olduğu yeni eğitim modelleri uzun zamandan beri konuşuluyor ve takip ediliyor. Bu eğitim modellerini incelediğimiz zaman her şeyden önce, hatta teknoloji ve bilimin adapte edilmesinden bile önce, çok temel bir ortak odak noktası fark ediliyor: Eğitimin tanımını ve eğitime olan bakış açısını baştan oluşturmak. Yaklaşık 3 sene önce yayınlanmış olan “I Sued the School System!(Okul/eğitim sistemini dava ettim!)” adlı bir video bu durumu çok güzel açıklamış(https://www.youtube.com/watch?v=dqTTojTija8).
Video temel olarak şu soruyu soruyor: Hayatımızda yeri olan herhangi bir ürün, yöntem, hizmet birkaç yılda ve hatta zaman zaman sadece birkaç ayda bile baştan aşağı evrim geçirip yenilenir, değişirken, nasıl olur da eğitim gibi en önemli ihtiyaçlarımızdan biri yüzyıllardır değişmeden kalabilir? Örnek olarak gösterilen eğitim modellerine baktığımızda ise tam olarak bu soruya verilmeye çalışan cevaplar görüyoruz. Eğitim sadece öğrencilerin bir araya gelip önceden belirlenmiş şeylerin öğretilmesinin ötesine taşınmaya çalışılıyor. Öğrencileri çağın getirdiği yenilikler ve araçlarla bir araya getirerek kendi öğrenme deneyimlerini inşa etmeleri hedefleniyor. Bulunduğumuz ve hazırlanmakta olduğumuz çağın içerisinde her bireyin kendini keşfetmesi ve kendi yol haritalarını çizebilmelerine olanak sağlayan sistemler kuruluyor. Bu tür bir süreç başlatabilmek için de elbette ki çağımızı ve bizi bekleyen geleceği iyice analiz edebilmek, anlayabilmek, özümseyebilmek ve bunların sonucunda da adapte olabilmek gerekiyor.
Kolay Erişim
DİJİTALLEŞME VE KODLAMA
Üzerine çalışılan bu yeni eğitim kurgularına olanak sağlayan en önemli unsur tabi ki de dijitalleşme. Dijitalleşmenin beraberinde getirdiği şeylerden biri de doğal olarak kodlama oluyor. Programlama öğrenmenin önemi yıllardır konuşulan ve kabul edilmiş bir durum. Pek çok ülke programlamayı ilkokul seviyesinden itibaren özel müfredatlar aracılığıyla eğitim sistemlerine adapte etmişken, Türkiye olarak maalesef biz ilk adımlarımızı daha yeni yeni atmaya başladık. Bu konuyla ilgili ilk resmi ve büyük çaplı gelişmeyi duymanın heyecanını yaşarken de ne yazık ki heyecanımız kursağımızda kalmış oldu.
DELPHI LİSTEDE YOK
Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığının bir milyon öğrencinin erişimine sunmak üzere Delphi programlama diliyle ilgili bir protokol imzaladığını öğrendik. Peki nedir Delphi’yle olan derdimiz? Bu soruya cevap vermek için öncelikle bazı istatistikleri gözden geçirelim. Herhangi bir yazılımcının en çok yararlandığı kaynaklardan ve platformlardan biri olan ve her ay yaklaşık 50 milyon yazılımcının ziyaret ettiği Stack Overflow geçtiğimiz günlerde 2019’a dair özet niteliğinde bir anket sonucu yayınladı. Özellikle 2012 yılından beri gümbür gümbür bir yükselişte olan Python, %41.7’lik bir oranla en çok tercih edilen 4. programlama dili oldu (https://insights.stackoverflow.com/survey/2019#technology).
25 maddelik listeye baktığımızda ise göremediğimiz bir dil var, Delphi. Peki 30 senelik bir geçmişi olan Python’ın aniden yükselişe geçmesini sağlayan unsurlar ve 2008’de geliştirilmiş olan daha yeni ve genç Delphi’nin ilk 25’te bile olmasının sebepleri neler? Aslına bakacak olursak, bu sorunun cevabı da eğitim modelleriyle ilgili sorduğumuz soruların cevaplarıyla benzerlik gösteriyor, “çağa adapte olabilmek.” Python yıllardır sürekli olarak kendini yenileyerek ve geliştirerek yazılım dünyasında inanılmaz bir yer edindi. Pek çok yetkili ve yazılımcı tarafından öğrenmesi ve kullanması en kolay dil olarak gösterilen Python, erişimi oldukça kolay ve kapsamlı bir kütüphaneye sahip.
DELPHI: MERAKI KÖRELTMEK İÇİN İDEAL
Delphi’ye baktığımızda ise pek çok yazılımcıyı ya da yazılımla uğraşma hevesine sahip insanı programlamadan nefret ettirecek derecede bıktırdığı sonucunu görüyoruz. Sebebi ise oldukça basit, kullanımının zor olması ve aynı zamanda kullanım alanlarının da bir o kadar sınırlı olması. Bir başka deyişle, programlamaya merak salmış genç bir bireyin merakını köreltmek için ideal. Bütün bunları göz önünde bulundurunca başta Python olmak üzere pek çok farklı, kullanışlı ve faydalı programlama dili -üstelik ücretsizler- mevcutken, Delphi gibi bir tercih yapıyor olmamız gerçekten de akıl dışı, bilim dışı bir durum oluyor. Bahsettiğimiz tüm eğitim sistemleri öğrencilerin farklı alanlara olan ilgisini, merakını ve haya lgüçlerini tetiklemek üzerine kuruluyken, Türkiye olarak attığımız her adımda bunun tam tersi yönde ilerliyor olmamız eğitim üzerine olan endişeleri doğal olarak daha da çok arttırıyor.
Bizler hala daha bilim ve teknoloji trenine dahil olmaya çalışıyoruz. Fakat o tren bir rokete dönüşeli çok oldu. Çağa adapte olmaya çalışırken hep birkaç adım geride kalmış olan gelişmeleri takip ediyoruz, dolayısıyla da geleceği değil geçmişi anlayan, geçmişe adapte olan bir durumda kalıyoruz. Yaklaşık 5 senedir robotik ve kodlamayla uğraşan 19 yaşındaki bir genç olarak sormak isterim sizlere, sizce de geçmiş yerine geleceği şekillendirmeye başlamamızın zamanı gelmedi mi?
Bence Delphi hakkında biraz daha araştırma yapıp ondan sonra yazmalısın.
Önce wiki de okuduğun Delphi hakkındaki yazının tamamını oku bence.
Özellikle hangi programlama dilini temel olarak kullandığını bi araştır, bu dilin ne zaman çıktığını, delphi nin ne zaman çıktığını, neler yapılabileceğini araştır.
Kullanımının zormu/kolaymı olduğunu da ücretsiz dağıtılan community versiyonunu kurarak kendin bir dene, Basit bir form tasarlayıp bunu ne şekilde derlediğini, hangi işletim sistemlerine derlediğini bir gör, kısaca önce bir incele ondan sonra yukarıda yazdıklarını bir kez daha oku, sonrada bu yazıma yorum yaz.
son olarak : 20 yıldan fazladır delphi kullanan biri olarak sormak isterim sizlere, sizce de gençlerimizi düzgün eğitme zamanı gelmedimi?
Ne güzel söylemiş;
Cumhuriyet sizden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller ister.
Sevgili Berk kardeşim. Delphi’nin ilk sürümü 1995 yılında piyasaya çıkmıştır. Çıktığı yıl Rapid Development alanında çığır açmıştır. Delphinin omurga dili olan Pascal ise 1970 yılında ortaya çıkmıştır ve C dilinden daha eskidir. 2008 yılını nerden öğrendğinizi merak ediyorum. Stackoverflow sitesinden örnek vermeniz çok güzel ve o konuda size katılıyorum. Ama ardından objektif olmayan (ve hatta saldırgan) “MERAKI KÖRELTMEK İÇİN İDEAL” şeklinde bir ifade kullanmanız Stackoverflow argümanınızı da önemsizleştirmiş.