Etiket arşivi: teknoloji

2021 yılında ek BT harcamaları tavan yaptı

2021 yılında ek BT harcamaları tavan yaptıGeçtiğimiz 2021 yılında firmaların ek BT harcamalarının tavan yaptığı ortaya çıktı.

KPMG ve Harvey Nash tarafından hazırlanan dünyanın en büyük BT araştırmasının sonuçlarına göre, 2020 yılında küresel çapta pandemi sürecinde ortalama ek BT harcamaları yüzde 5 arttı. Türkiye’deki ortalama ek BT harcamaları ise 2021 yılı boyunca yüzde 12 artış kaydetti.

Denetim, vergi, kurumsal finansman ve danışmanlık alanında teknoloji temelli hizmetler sunan KPMG ile işe alım danışmanlığı ve BT dış kaynak hizmeti sağlayıcısı Harvey Nash’in CIO Araştırması, birçok farklı sektörden ve coğrafyadan 4.200’ün üzerinde BT liderinin katılımıyla gerçekleştirildi. Kapsamlı BT araştırması, pandemi sürecinde ortalama ek BT harcamasının yüzde 5 arttığını gösterirken CIO’ların operasyonel önceliklerine bakıldığında; verimlilik, müşteri bağlılığı ve iş gücünü etkin kullanmak öne çıkıyor.

Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 86’sı pandemi sonrası iş gücünü uzaktan çalışmaya geçirdi. CIO’lar yarısından fazlası uzaktan çalışmanın devam edeceğini öngörüyor. Pandemiyle ortaya çıkan ilk beş beceri eksikliği; siber güvenlik (yüzde 35), organizasyon değişim yönetimi (yüzde 26), kurumsal mimari (yüzde 22), teknik mimari (yüzde 22) ve ileri analitik (yüzde 22) olarak sıralanıyor.

Pandeminin başlangıcındaki yatırım öncelikleri arasında siber güvenliğin ilk sırada yer alması da bu yanıtları teyit ediyor. Araştırmaya katılan küresel CIO’ların yüzde 61’i teknoloji liderlerinin pandemi süresince etkisini artırdığını; yüzde 71’i de krizin ekip ve kurum arasındaki iş birliğini pekiştirdiğini düşünüyor.

TÜRKİYE’DEKİ EK BT HARCAMALARI 2021’DE YÜZDE 12 ARTTI

Araştırmanın Türkiye sonuçlarına bakıldığında ise 2021 yılı süresince ortalama ek BT harcamalarında yüzde 12’lik bir artış gözleniyor. CIO’lar, 2022 yılı için bütçelerinde yüzde 80’lik ve çalışan sayısında yüzde 70’lik bir artış öngörüyor.

Araştırmaya katılan BT liderlerinin tamamı, yapılan yatırımların olumlu geri dönüşü olacağını belirtiyor. 2020 yılında siber güvenlik yatırımları ön plana çıkarken 2021 yılında müşteri deneyimi ve iç görü sistemlerinin öncelik kazandığı gözlemleniyor.

Global sonuçlara benzer şekilde, Türkiye’den araştırmaya katılan CIO’ların da neredeyse tamamı, pandeminin teknoloji liderlerinin etkinliği artırdığı konusunda hemfikir ve bu süreçte ekip ve kurum arasında iş birliğinin arttığını düşünüyor.

BT liderlerinin yüzde 52’si ekipte çeşitliliğin önemine dikkati çekerken yalnızca yüzde 26’lık bir kesim teknoloji ekibi bünyesinde kapsayıcı bir kültür oluşturduğunu düşünüyor.

Türkiye’de siber suçlar 2021’de patladı: 436 bin kişinin bilgileri çalındı

 

Araştırmanın Türkiye sonuçlarında şu başlıklar öne çıktı:

  • Enerji ve altyapı hizmetleri, kamu, sağlık hizmetleri ve teknoloji sektörlerindeki kurumlar yoğun bir şekilde yatırım yaparken kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, eğlence ve eğitim sektörlerindeki kurumların ise yatırımlar konusunda frene bastığı gözleniyor.
  • En başarılı dijital iş stratejilerine sahip on kurumdan üçüne; yani yüzde 30’una tekabül eden dijital liderlerin, krizle başa çıkmak için gereken altyapıyı büyük ölçüde önceden oluşturdukları ve yeni teknolojilerin hayata geçirilmesi konusunda ilerleme kaydettikleri belirlendi. Kriz ortaya çıktığında, emsalleri harcamaları azaltırken dijital liderler yatırım yapmaya devam etti.
  • Teknoloji liderlerinin yüzde 38’i çalışanlarının yarısından fazlasının ağırlıklı olarak evden çalışmaya devam edeceğini öngörüyor ve kurumlar lokasyonsuz bir dünyanın ne kadar farklı olduğunu fark etmeye başlıyor. İşe alımlarda potansiyel yetenek havuzu tüm dünya geneline yayılmış durumda.
  • Çalışanların ruh sağlığı önemli sorunlardan biri olarak öne çıkıyor. Araştırmaya katılan teknoloji liderlerinin yüzde 84’ü ekipleri için endişelendiklerini belirtti. Ancak bu duruma yönelik uygulamaların hayata geçirildiği gözleniyor.
  • Kadınların teknoloji dünyasına katılımını sağlamak üzere tasarlanmış özel programlardan faydalanılsa da teknoloji liderliği alanında kadınların oranı hala düşük seyrediyor. Araştırma çeşitlilik içeren ekiplerin daha başarılı iş performansı elde ettikleri hususunda ilave kanıtlar ortaya koyuyor. Ayrıca uzaktan çalışmanın esnek yapısının daha fazla katılımı teşvik edebileceği de dolaylı sonuçlardan biri olarak ortaya çıkıyor.
  • Teknoloji liderleri pandemiyle birlikte ortaya çıkan krizin merkezinde yer aldı. Araştırmaya katılan her 10 kişiden 8’i kriz sonucunda kendini daha etkili hissettiğini belirtti. Ancak araştırma, bu durumun henüz yönetim kurulu üyeliğine yansımadığını gösteriyor. CIO’lar için 2017’de yüzde 71 olan oran günümüzde yüzde 61’e geriledi. Bu düşüş endişe verici bir durum olarak görülmüyor.

Teknoloji dünyasını sarsan çip krizi uzun yıllar sürebilir

Piyasadaki yarı iletkenlerin sayısındaki düşüş, arabalardan oyuncaklara kadar her şeyin üretimini aksattı. Üretimin artırılmasına yönelik planlar yapılıyor olsa da bunun uzun yıllar süreceği düşünülüyor. 

Yılın en önemli teknolojisi Mark Zuckerberg’in Metaverse’i, Jack Dorsey’in blockchain’i ya da Elon Musk’un dans eden robotu değil. Teknolojinin parlayan yıldızı, aynı zamanda teknoloji endüstrisinde on yıllardır ilerlemeyi teşvik eden şey. Makinelerin bilgi üzerinde her yıl daha hızlı ve daha verimli bir şekilde değişiklik ve manipülasyon yapmasına izin veren bir teknolojiden bahsediyoruz. Yani silikon çiplerden.

Web, sosyal medya ve uygulamalar ön plana çıktıkça yarı iletkenlerin önemi son dönemde azalmış gibi görülebilir. Silikon Vadisi, Intel’in en yeni çipinden ziyade Google’ın arama motoru, Amazon’un e-ticaret imparatorluğu veya Facebook’un FOMO’su ile eş anlamlı olarak kullanılıyor. Ancak geçen yıl, çiplerin aslında her zamankinden daha önemli olduğuna dair birçok bulgu ortaya kondu

ÇİP YETERSİZLİĞİ  BİRÇOK ŞEYİN ÜRETİMİNİ DURAKSATTI

Pandemi ve jeopolitik gerilimlerle birlikte yeni müşterilerden gelen çip taleplerinin artması, 2021’de hem basit hem de gelişmiş bilgisayar işlemcilerinin arzı üzerinde olağanüstü bir baskı yarattı ve bu da otomobillerden oyun konsollarına kadar her şeyin üretiminde sıkıntıya neden oldu. Gelişmiş silikon üretimi üzerindeki kontrol, dünyanın iki baskın süper gücü arasındaki rekabeti ve çatışmayı şekillendiriyor. Ve birçok hükümet, üretim kabiliyetlerini güçlendirmek için büyük meblağlar dökmeye hazırlanıyor.

Özel çip tasarımları, yapay zeka, sürücüsüz otomobiller ve 5G gibi gelişmekte olan alanlar için hayati önem taşıyor. Bu özel mimarilerin genel amaçlı çiplerden ziyade, inovasyonun gidişatını şekillendirmeye yardımcı olacağı düşünülüyor.

MIT’de ileri mikroelektronik üzerine dersler veren Profesör Jésus del Alamo,” Silikon çipte gerçekten  mütevazi olarak düşünülebilecek bir gidişat yok” diyor ve ekliyor: “Her şeyin kalbindeler ve topluma inanılmaz faydaları olan çok değerli yerlerde çok kritik şeyler yapıyorlar.”

Beyaz Saray, çip sorunu için yeni şeffaflık yasası çıkaracak

Del Alamo, çiplerin artık şaşırtıcı bir ürün yelpazesinde yer aldığını, mutfak aletlerini, endüstriyel cihazları ve hatta ampul gibi sıradan nesneleri dahi bağlı ve programlanabilir hale getirdiğini belirtiyor.

PANDEMİ ÇİPLERİN HAYATİ ÖNEMİNİ ORTAYA KOYDU

Pandemi, çiplerin ekonomi için nasıl da hayati öneme sahip olmaya başladığını hızlı bir şekilde ortaya koydu. Otomobil üreticileri 2020’nin başlarında fabrikaları kapattıklarında, ekonomik yavaşlama beklentisiyle, motorlarda, güvenlik sistemlerinde ve bilgi-eğlence ekranlarında giderek daha fazla ihtiyaç duyulan düşük maliyetli çip siparişlerini iptal ettiler. 

Gazla çalışan bir otomobilde bile şu anda 100’den fazla çip bulunurken, en yeni model elektrikli araçlarda bu sayı binden fazla olabiliyor. Otomobil satışları beklenmedik bir şekilde artınca, üreticilerin yeterli çipinin olmadığı anlaşıldı ve üretimi durdurmak zorunda kaldılar. Bu da birçok ülkede ekonomiyi zora soktu. 

Endüstriyel robotlardan tıbbi cihazlara kadar her şeyin bilgisayarlaştırılması, çip eksikliğinin oldukça yoğun bir şekilde hissedildiği anlamına geliyordu. Bu arada, yeni çip tesisleri inşa etmenin yüksek maliyeti ve endüstrinin döngüsel doğası, ekonomideki durgunluğun devam etmesine yol açtı. Elektronik teknolojisindeki gelişmeleri takip eden araştırma firması Gartner’ın Başkan Yardımcısı Gaurav Gupta,” Şirketler artık yarı iletkenlerin alaka düzeyini fark ediyor” diyor ve ekliyor:  “Artık herkes yarı iletkenlerin tedarikine odaklanmalı ve buna göre strateji geliştirmeli.” 

ÇİP KRİZİ ABD-ÇİN GERGİNLİĞİNİ TETİKLEDİ

Çip krizi, ABD ve Çin arasındaki gerginlikle daha da şiddetlendi. Trump yönetimi, hükümetle yakın ilişkili olmakla veya Sincan eyaletindeki Müslümanlara yönelik insan hakları ihlallerine yardım etmekle suçlanan Çinli şirketlere en gelişmiş bilgisayar çiplerinin satışını yasaklamıştı.

Biden yönetiminin devam ettirdiği bu yasak, çiplerin giderek ekonomik ve askeri rekabetin anahtarı olarak görülen yapay zekâ, 5G ve robotik gibi alanlarda ilerleme için çok önemli olduğunun bilincini de yansıtıyor. Çin’in kendisi için en gelişmiş çipleri üretme kapasitesine sahip olmaması nedeniyle, bir zamanlar akıllı telefon satışlarında dünyaya liderlik eden Huawei gibi önde gelen teknoloji şirketleri, işlerinin bir kısmının aksamaya başladığını fark etti. Bazı Çinli firmaların yasak beklentisiyle çip stokladıkları bildirildi.

Gelişmiş çip üretiminin önemi, daha az bilinen bazı şirketleri jeopolitik kavgaya sürükledi. Hollandalı ASML firması, mini boyutlu özellikleri silikon çiplere eklemek için gereken 150 milyon dolarlık aşırı ultraviyole litografi makinelerinin dünyadaki tek üreticisi konumunda. ABD ASML’nin de Çin’e ihracat yapmasını engelleyerek ülkenin yerli çip endüstrisini etkin bir şekilde engellemiş oldu.

Ancak Washington’un çip oyunu Amerika’nın zayıf yönlerini yansıtıyor. Son yıllarda, atom ölçeğinde özelliklere sahip en hızlı ve en verimli çipleri üretmek inanılmaz derecede karmaşık ve pahalı hale geldi. Şu anda dünyada sadece üç şirket en gelişmiş bileşenleri üretebiliyor. Bunlar,  Tayvan’lı TSMC, Güney Kore’li Samsung ve ABD’li Intel. Ancak Intel, TSMC ve Samsung’un gerisinde kalmış durumda ve bir endüstri grubu olan Semiconductor Industry Association’a (SIA) göre, ABD’nin küresel çip üretimindeki payı bu yıl yüzde 12’den 1990’da yüzde 37’ye geriledi.

Tayvan’ın pandemiyi hackleyen Dijital Bakanı: Audrey Tang

Haziran ayında ABD Senatosu, ABD yarı iletken endüstrisini canlandırmayı amaçlayan 52 milyar dolarlık bir tasarıyı onayladı. ABD’li çip şirketleri tarafından desteklenen SIA’nın CEO’su John Neuffer, paranın ABD’nin avantajı yeniden ele geçirmesine yardımcı olacağını ve aynı zamanda otomotiv endüstrisi için daha az gelişmiş çiplerin sağlam bir şekilde tedarik edilmesini sağlayacağını söyledi. Neuffer, mevcut eğilimler karşısında “Hareketsizlik bir seçenek değil. Her şeyin kalbindeler ve topluma inanılmaz faydaları olan çok değerli yerlerde çok kritik şeyler yapıyorlar.” ifadelerini kullandı.

Diğer ülkelerin çip endüstrilerini desteklemek için benzer şekilde yatırım yapmaları muhtemel olarak görülüyor. Güney Kore, üretimini güncellemek ve genişletmek için önümüzdeki üç yıl içinde 55 milyar dolardan fazla yatırım yapacağını söyledi. Avrupa Birliği ülkeleri 25 milyar ila 35 milyar dolar arasında yatırım yapmayı planlıyor ve 2030 yılına kadar küresel çip üretiminin yüzde 20’sini kapmak amacıyla vergi ve diğer teşvikleri uygulamaya koyacaklar. Çin hükümeti, çip üretiminin kendi kendine yetecek seviyeye ulaşması için önümüzdeki 10 yıl içinde 150 milyar dolar harcayacağının sinyalini verdi.

Sanal gerçeklik, sinir hastalıklarının tedavisinde kullanılabilir mi?

İngiltere’de yapılan araştırmalar, sanal gerçekliğin (VR) acı ve anksiyete gibi sinir sistemini ilgilendiren rahatsızlıkları azaltmada etkili olduğunu ortaya koydu.

Ülkedeki hükümet yetkilileri VR teknolojilerinin terapi ve bakım için dönüştürücü olabileceğini  Acıyı dindirme ve fobiler üzerinde sanal gerçeklik kitleriyle yapılan testlere göre, bu teknolojinin Ulusal Sağlık Sistemi’ne (NHS) her yıl 2 milyon sterlin kazandırabileceği belirtildi.

Hipoksik beyin hasarı yaşadıktan sonra tam zamanlı bakıma ihtiyaç duyan Sarah Hill sanal gerçeklik kitleriyle ilgili, “Yürüyemiyorum ama yürüyebildiğimi hissediyorum. Denize dalabilirsiniz, tüm şu balıklara bakın. Bu benim anksiyetemi azaltıyor. Sanal gerçeklik kiti çok yardımcı olabilir” diyor.

Fizyoterapisti Pamela Hicken ise VR kitinin Hill’in hareket etme cesaretini ve etkileşime geçme isteğini arttırdığını söylüyor ve ekliyor: “Daha önce konuşamayan hastalarım şimdi videodaki insanlarla ve hayvanlarla konuşuyor”.

SAĞLIK SEKTÖRÜNDEKİ DEĞERİ 1,2 MİLYAR DOLARA ULAŞABİLİR

VR küresel sağlık sektöründe hızla büyüyor ve endüstrinin küresel değerinin 2024’te 1,2 milyar dolar olması bekleniyor.

Galler hükümetinden uzman bilim insanlı Cari-Anne Quinn de, üç boyutlu teknolojilerin geleceğin sağlık ve sosyal bakım sistemine çok yardımcı olacağını söylüyor.

Microsoft’tan Pentagon’la 22 milyar dolarlık dev anlaşma: Firma, ABD ordusuna ‘artırılmış gerçeklik’ gözlüğü satacak

Ruh sağlığı servisinde bu konu üzerine çalışan Oxford VR’ın kurucusu Prof. Daniel Freeman BBC’ye, “Şu an gördüğümüz olumlu sonuçlara bakıldığında, bana göre bu teknoloji gelecekte büyük bir rol oynayacak” dedi.

Galler merkezli biyo-teknoloji şirketi Rescape Innovation’dan Matt Wordley de, NHS’in şimdiye kadar bir VR bütçesinin olmadığını ancak Covid-19 pandemisinin üç boyutlu teknolojinin sağlık sektörüne adaptayonunu hızlandırdığını söyledi.

Kaynak: BBC Türkçe

İngiltere Başbakanı Johnson’dan 5G itirafı: “Teknolojiyi geliştirmemenin bedelini ödedik”

İngiltere Başbakanı Boris Johnson, “5G‘yi geliştirmek için özel bir çaba göstermedik ve bunun bedelini ödedik.” dedi.

Daily Telegraph gazetesine bir makale yazan Johnson, “Yapmazsak, yapacak başkaları da var. Örneğin 5G’yi geliştirmek için özel bir çaba göstermedik ve bunun bedelini ödedik. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez, en büyük Batılı demokrasiler önemli bir yeni iletişim teknolojisi yarışında geride kaldı. Bu, düzeltilmesinin pahalı olduğu kanıtlanan bir hataydı ve bunun gibi bir tane daha yapmak istemiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Johnson ayrıca “Kovid deneyimi bize bir şey öğrettiyse, o da hükümetin talepte bulunmada, bilimin karşılayabileceğini umduğumuz zorlukları açıkça ortaya koymada bir rolü olduğudur.” ifadelerini kullandı.

Hükümetin baş bilim danışmanı Patrick Vallance ise, yeni kurulacak Bilim ve Teknoloji Stratejisi Ofisi’nin bilim ve teknolojiyi karar alma mekanizmasının tam merkezine” koyacağını söyledi.

STRATEJİK AVANTAJ İÇİN TEKNOLOJİ KULLANILACAK

Vallance, “İngiltere için stratejik avantaj sağlayan en son araştırma ve teknolojilerin” belirlenmesine yardımcı olmayı dört gözle beklediğini de sözlerine ekledi.”

NATO 5G’yi askerler için güvenli hale getirme amacıyla çalışma başlattı

 

Johnson, araştırma bütçesinin kamu yararı için nasıl kullanılacağına dair strateji belirlemek üzere kurulacak olan Ulusal Bilim ve Teknoloji Konseyi’ne başkanlık edecek.

Vallance ise yeni Bilim ve Teknoloji Stratejisi Ofisi’ne liderlik ederek, şu anki görevinin yanı sıra ulusal teknoloji danışmanı rolünü de üstelenecek.

Kaynak: BBC Türkçe

Yapay zekada yeni bir dönüm noktası: Robotların ikna etme gücü seçimleri bile etkileyebilir

Yapay zeka teknolojilerinde kaydedilen ilerlemeler  “Robotların istemediğimiz şeylere de ikna etme gücü var mı?” “Siyasi partiler seçmeni etkilemek için robotların ikna etme gücünü kullanabilir mi?” gibi soruları beraberinde getiriyor.

Son yapılan br deney yapay zekanın etkisi üzerinde büyük tartışmaları başlatacak nitelikte.  Geçen yıl İngiltere’de araştırmacıların gerçekleştirdiği ve sonuçlarını yeni paylaştığı deney “Robot zorla yaptırdı: İnsan – robot etkileşimi ve risk alma davranışları.” adını taşıyor.

Deneyde öğrencilere sanal bir balona sanal olarak üflemeleri istendi. Hedef, balonu patlatmadan maksimum miktarda şişirmekti. Öğrencilerin yarısı bu dijital deneyde kendi başlarınayken, diğer yarısına Pepper isimli bir robot eşlik etti.

RİSK ALMA DAVRANIŞLARINA ROBOTLARIN ETKİSİ OLDU

Öğrenciler, her sanal üfleme için küçük bir parça para ödülü kazanıyordu. Balonu patlatan öğrenciler ödülü kaybediyor, patlatmadan “Bu kadar yeter” diyenler ise ödülü cebe atıyordu.
Pepper’ın “Neden bir kez daha üflemiyorsun”, “Bence daha patlamasına çok var” gibi teşvik edici cümleleri işe yarıyor. Robot eşliğinde deneye katılanların balon patlatma miktarı, yalnız başına katılanlara göre yüzde kırk daha fazla çıktı. Yani Pepper’ın teşvik edici cümleleri, öğrencilerin risk alma davranışları üzerinde etkili oldu.
Pepper’ın balon patladığında “Sorun değil, başka balonlarımız var.” demesi veya “Zaten bu balon da iyi bir balon değilmiş.” şeklinde suçu balona atması, aynı öğrencinin ikinci deneyişte de fazla risk almasını kolaylaştırdı.
ROBOTLARIN İKNA ETME GÜCÜ REHABİLİTASYONDA İŞE YARAYABİLİR
Çalışmanın lideri Yaniv Hanoch, bu araştırmadan olumlu dersler çıkarmanın mümkün olduğunu söylüyor. Örneğin robotlar, cesaretlendirici sözleri ile rehabilitasyon gruplarında insanları problemlerinden kurtulmaya teşvik edebilir. Hatta daha güncel bir örnek, kapalı bir alanda maske takma oranlarını artırabilir.
İşin bir de negatif tarafı var tabii. Örneğin yapay zeka, kolayca etkilenen insanları kendi yargı ve değerlendirme becerilerini görmezden gelmeye zorlayabilir; tehlike içeren riskleri alma davranışlarını etkileyebilir.
Hanoch, “Mahalle baskısının daha yüksek risk alma davranışına yol açabileceğini biliyoruz. İnsanlar ve teknoloji arasında hem internet üzerinden hem de fiziksel olarak etkileşimin iyice arttığı günümüzde, makinelerin de mahalle baskısı yapıp yapamayacağı konusunda daha fazla bilgi sahibi olmamız çok önemli.” değerlendirmesinde bulundu

İKNA ETME GÜCÜ İLE ROBOTLARIN SEÇİMLERİ DE MANİPÜLE ETMESİ MÜMKÜN

Robotların seçimlerde insanların oy verme kararlarını etkilenmesi de başka bir endişe kaynağını oluşturuyor.
Birçok ülkede ortaya çıkan dezenformasyon çalışmaları, siyasi partilerin robotların ikna etme gücünü de kullanarak seçmen davranışını etkileyebilecek potansiyelde olduğunu gösteriyor.
Şimdilik yapabileceğimiz tek şey, kulağımıza ikna edici sözler fısıldayan robotlara karşı uyanık olmak.
Kaynak: Redbull Blog