Trablusgarp Savaşı’na veya dünya harp tarihindeki adıyla İtalyan-Türk savaşına lise kitaplarından aşinayız. Mustafa Kemal’in yerel halkı örgütleyerek İtalyanlara karşı gayri nizami harp örneği sergilediği savaş hiçbir şekilde sıradan değildi ve birçok ilk bu savaşta gerçekleşmişti. Öyle ki, dünyanın en büyük stratejik siber güvenlik konferansı olan CyCon’un bu seneki açılış konuşmasına konu oldu.
Konferansın organizatörü Müşterek Siber Savunma Mükemmeliyet Merkezi’nin (CCD COE) ilk sivil direktörü olan Sven Sakkov konuşmasının hemen başında 1911’deki savaşta kritik bir ismi anıyor; İtalya saflarında savaşan ve ilk kez hava bombardımanı yapan Giulio Gavotti.
İlgili yazı >> NATO’nun ilk sivil siber güvenilk direktörü: Sven Sakkov
Gavotti bir hava görevi sırasında komutanından izinsiz olarak tek motorlu uçağına 4 el bombası alıyor. Keşif için Osmanlı Ordusu’nun kamp yaptığı yerlerin üzerinden geçerken bombaları aşağıya bırakıyor. Olay sonunda herhangi bir yaralanma ya da ölüm meydana gelmiyor ama Gavotti ilk hava saldırısını yapan asker olarak tarih geçiyor. Bu hadisenin günümüz siber güvenlik tartışmalarına birinci benzerliği tam da burada. Gavotti de günümüz hackerları gibi otoriteyi sevmiyor, kural dışına çıkmakta fayda görüyor, konvansiyonel olmayan yolların asimetrik etki oluşturacağına inanıyor.
İlgili haber >> FBI otçu hackerlara muhtaç mı kaldı?
Olay sonrasında Osmanlı uluslararası hukuka başvuruyor. Savaş hukukunu düzenleyen 1899 Lahey Konvansiyonu’na göre hava saldırılarının hukuk dışı olduğunu savunuyor. Buna karşın İtalyan tarafı söz konusu dokümanın sadece ‘balonlar’ (Kapadokya’dakiler gibi) tarafından yapılan hava saldırılarını hukuk dışı olduğunu savaş hukukunun henüz uçakla yapılan hava saldırılarıyla ilgili bir hükmünün olmadığını karşı tez olarak masaya koyuyor. Alın size siber alan ve Trablusgarp Savaşı ile ilgili ikinci benzerlik. Mevcut savaş hukukunu siber alanın ortaya çıkardığı yeni sorunlarla başa çıkmak için yoğun çalışmalar yapılsa da siber alandaki değişime uluslararası hukukun yetişmesi mümkün değil. Bunu ABD seçimlerini etkileyen siber operasyonların uluslararası hukukta bir karşılığının olmamasıyla da bir kez daha fark ettik. Bu arada şunu not etmekte fayda var, CCD COE siber savaş hukuk adına yaptığı çalışma olan Tallinn Manuel’in ikinci versiyonu da çok sayıda uzmanın katılımıyla hazırlandı ve 2 Şubat’ta yayınlandı.
Gavotti’nin 1911 yılında düzenlediği saldırı, havacılık tarihinde bir çığır açıyor. Hava kuvvetlerinin düşmana karşı sağlayacağı üstünlük bazı askeri yetkililer de o kadar büyük bir heyecana neden oluyor ki, ABD Hava Kuvvetleri’nin babası sayılan Billy Mitchell kara ve deniz kuvvetlerini daha önemli görerek hava kuvvetlerine yeterli yatırım yapmayan komutanlarını ‘ihanet’le suçluyor. Eleştirinin dozunu ayarlayamayan Mitchell hava kuvvetlerine daha fazla yatırım yapılması için adeta savaşıyor. Eleştirinin dozunu kaçırmış olacak ki, rütbesi tuğgenerallikten albaylığa düşürülüyor. Bir süre sonra ordudan ayrılan Mitchell öldükten sonra(!) ödüle boğuluyor.
Mitchell’in düşüncesine göre hava kuvvetleri ordular içerisinde o kadar büyüyecekti ki, kara ve denizin yerini alacaktı. Öyle olmadı ayrı bir muharebe alanı olarak diğerlerinin yanından yerini aldı. Tıpkı şimdilik siber alan gibi. Takip edenlerin bileceği gibi ‘siber savaş’ kavramına yönelik akademik meydan okumalardan biri olan ‘Cyber War Will Not Take Place’ kitabının yazarı Thomas Rid, günümüzde yaşanan siber operasyonların geleneksel savaş kavramına oturmadığından ‘siber savaş’ adlandırmasını reddederek yaşananların ancak sabotaj seviyesinde olabileceğini savunuyor. Fakat günümüzün Billy Mitchell’ları siberin diğer muharebe alanlarına girintili olduğunu, yani deniz kara ve hava araçlarının siber alandan kontrol edildiğini- belirterek diğer alanları domine edeceğini ileri sürüyor.
Sakkov’un konuşmasının uyandırdığı düşünceler bunlar. Tabi Trablusgarp savaşı demişken, Mustafa Kemal ve Enver Paşa gibi önde gelen komutanların yerli halka gerilla eğitimi vererek teknolojik ve askeri açıdan daha üstün olan İtalyanlara ağır kayıp verdirmesi de pekala siber alana uyarlanabilecek bir örnek. Büyük devletler için siber alan stratejilerindeki yumuşak karın teknolojik ve askeri anlamda daha zayıf fakat siber kabiliyetlerini geliştirmiş ülkelerle nasıl mücadele edileceği. ABD’nin bugün her alanda üstünlük sağladığı İran ve Kuzey Kore’ye siber alanda kimi olaylarda yenik düşmesi bu durumun göstergesi. Diğer mesele ise, gerilla eğitiminden geçmiş milis kuvvetlerin oluşturacağı oyun değiştirici etki.
Bunlar üzerinde düşünce üretilmesine ciddi şekilde ihtiyaç var; sadece Türkiye’de değil dünyada da…
CyCon 2016’da yapılan tüm sunumları buradan izleyebilirsiniz https://ccdcoe.org/cycon/2016/
Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz
[wysija_form id=”2″]