Etiket arşivi: istihbarat

İstihbarat yanlışlıkla sızdırdı: 50 milyon kişinin verileri hackerların elinde!

İstihbarat yanlışlıkla sızdırdı: 50 milyon kişinin verileri hackerların elinde!Bangladeş’teki Ulusal Telekomünikasyon İzleme Merkezi, veri tabanlarını yanlışlıkla sızdırdı.

Sızdırılan veri tabanları pasaport detaylarından parmak izi fotoğraflarına kadar uzanırken, araştırmacılar tutulan verilerin istihbarat teşkilatı tarafından tutulan bir veri tabanına bağlı olduğunu belirtti.

SIZDIRILAN VERİLER İSTİHBARAT BİLGİLERİ

Bangladeş’te cep telefonu ve internet faaliyetlerini toplayan bir istihbarat kurumu olan Ulusal Telekomünikasyon İzleme Merkezi’nin (NTMC), sistemlerine bağlı güvenli olmayan bir veri tabanı aracılığıyla yurttaşların kişisel bilgilerini aylardır sitelerinde yayınladığı fark edilmişti.

Geçtiğimiz hafta ise kimliği belirsiz bilgisayar korsanları bu veri tabanına saldırarak verileri çaldığını iddia etmişti. Söz konusu veriler için fidye talep eden tehdit aktörleri ödeme yapılmazsa verileri yayımlayacaklarını belirtmişti.

Sızan veriler arasında isim, kimlik numarası, cinsiyet, ebeveyn ismi, kan grubu, telefon numarası, doğum kaydı, meslek, çağrı kaydı ve süresi, araç kaydı, pasaport detayı, parmak izi fotoğrafı, sınav bilgisi, e-posta adresi, ev adresi, IMEI kaydı, SMS bilgisi, Twitter bilgisi, finans bilgisi gibi kişisel tanımlanabilir bilgiler yer alıyor.

Türkiye’de yaşayan milyonlarca vatandaşın verileri sızdırıldı mı?

 

Kasıtlı olarak yapılmayan bu ifşa, NTMC’nin gizli dünyasına ve yurttaşlar arası iletişimin nasıl ele geçirilebileceğine dair geniş bir bakış açısı sunuyor.

TEHLİKELİ BİLGİLER YER ALIYOR

Toplanan bilgilerin tam niteliği ve amacı belirsiz olsa da veri tabanını inceleyen güvenlik danışmanı ve Security Discovery’nin kurucularından Jeremiah Fowler, “Böyle bir şeyi ilk kez görüyorum.” açıklamasını yaptı.

Güvenli olmayan veri tabanını geçtiğimiz aylarda güvenlik araştırmacısı Viktor Markopoulos keşfetmişti.

Veri tabanının muhtemelen bir yanlış yapılandırma nedeniyle açığa çıktığını söyleyen Markopoulos, veri tabanında, her birinde farklı günlüklerin saklandığı 120’den fazla veri dizini bulunduğunu, dizinler arasında “uydu telefonu”, “sms”, “doğum kaydı”, “ehliyet” ve “Twitter” gibi isimler yer aldığını, bu dosyalardan bazılarının çok az giriş içerirken, bazısının da on binlerce giriş içerdiğini belirtmişti.

NTMC veri tabanında ifşa edilen verilerin büyük çoğunluğunu meta veriler oluşturduğunu söyleyen araştırmacılar, her ne kadar meta veri olsalar da bu tarz verilerin insanların davranışlarındaki kalıpları ve kimlerle etkileşime girdiklerini göstermek için geniş çapta kullanılabileceğini ifade ediyorlar.

İstihbarat birimiyle bağlantılı veriler hakkında Fowler, “Gördüğüm en tehlikeli şey bir grup IMEI numarasıydı. Bunlarla cihazı takip edebilir ya da cihazı klonlayabilirsiniz.” yorumunu yaptı.

Sızan verilerde kendini arayan çoğu kişi, bilgilerin kendisine ait olduğunu doğrularken çok az kişi de bilgilerin hatalı olduğunu söylüyor.

NTMC, toplanan verilerin amacı ve miktarı da dâhil olmak hiçbir soruyu yanıtlamadı. Bangladeş hükûmeti de yorum taleplerine yanıt vermedi.

BİLGİSAYAR KORSANLARI VERİLERİ ELE GEÇİRDİ

Markopoulos, söz konusu veri tabanının bir saldırgan ya da saldırganlar grubu tarafından ele geçirildiğini ve kuruma bir fidye notu bırakıldığını belirtti.

Saldırganlar fidye için 0.01 Bitcoin ödenmesi talep ederken, fidyenin ödenmemesi hâlinde verileri kamuya açıklayacaklarını belirtti.

Bu sırada Markopoulos, veri tabanında yeni girişlerin görünmeye başladığını ve bunların sistemin hâlâ kullanımda olduğunu gösterebilecek bir “arama günlüğü” dizini içerdiğini ifade etti.

NTMC, İSRAİL’DEN GÖZETLEME TEKNOLOJİSİ SATIN ALDI

Kendisini 167 milyon nüfuslu Bangladeş’teki “yasal şekilde iletişim dinleme” sağlayan bir kuruluş olarak tanımlayan NTMC, 2013 yılında kurulmuştu.

Son raporlara göre 30’dan fazla kurum NTMC’ye bağlı ve NTMC’nin elinde mobil operatörler, pasaportlar, göçmenlik hizmetleri ve diğer kurumlardan kayıtlar bulunuyor.

Ocak ayında ise NTMC’nin İsrailliler tarafından yönetilen şirketlerden gözetleme teknolojisi satın aldığı belirtilmişti.

NTMC BÜYÜK HACİMLERDE VERİ TOPLUYOR

NTMC’de çalışan eski bir telekom uzmanı, NTMC’nin “yasal dinleme merkezi” olarak çok büyük hacimlerde veri toplayabildiğini iddia etti. Anonim kalmak isteyen eski uzman, “Sadece mobil şirketlerden arama veri kayıtlarını toplamakla kalmıyorlar, aynı zamanda internet sağlayıcılarından da günlükleri ve ayrıntılı kayıtları, oturum geçmişini topluyorlar.” iddiasında bulundu.

Bangladeş’in Avrupa’nın katı veri koruma yasalarına paralel yasal düzenlemelere sahip olmamasına atıfta bulunan eski çalışan, “Yaptıkları gözetleme türü Avrupa ülkelerinden daha güçlü.” ifadelerini kullandı.

Bangladeşli bir araştırmacıysa, Bangladeş’te gelecek yıl yapılacak seçimler öncesinde bireylerin daha fazla gözetlenmesini ve hedef alınmasını beklediklerini ifade etti.

Çin menşeli gizli takip cihazının İngiliz makam araçlarında ne işi var? 

İngiltere’de hükümete ait araçta bulunan gizli Çin takip cihazı ulusal güvenlik endişelerine yol açtı. Kendisi de güvenlik görevlisi olan bir kaynak, hükümete ait ve diplomatik araçlarda yapılan bir taramada konum verilerini iletebilen en az bir SIM kartın tespit edildiğini doğruladı. 

İstihbarat yetkililerinin casus yazılımlarla ilgili artan endişelere yanıt olarak araçları geri çekmesinin ardından bir Birleşik Krallık Hükümet aracında gizli bir Çin takip cihazı bulunduğu öne sürüldü.

Kaynağa göre coğrafi konum belirleme fonksiyonuna sahip cihazın, Çin’deki bir tedarikçiden ithal edilen ve araç üreticisi tarafından monte edilen bir parçanın içinde bir araca yerleştirildiği belirtiliyor.

Çinli yetkililer söz konusu iddiaları “asılsız ve tamamen söylenti” olarak nitelendirerek reddetti ve ekledi: “Normal ekonomik ve ticari iş birliği üzerinde siyasi manipülasyon yapılmasına ya da Çinli işletmelerin karalanmasına kesinlikle karşıyız.”

Söz konusu keşif, Çin istihbaratının yol açtığı “tehdit” konusunda acil bir inceleme yapılması için üst düzey siyasetçilerden gelen taleplerin arttığı bir ortamda ciddi ulusal güvenlik kaygılarını gündeme getirdi.

İki istihbarat kaynağına göre yetkililer İngiliz Hükümeti’ne ait araçları parçalamış ve Birleşik Krallık’ın düşman devletlerin casusluk faaliyetlerine karşı savunmasını güçlendirmek amacıyla kasıtlı olarak Çin takip SIM’leri için tarama yapmışlar. Söz konusu araçlar bakanları ve diplomatları taşımak için kullanılıyor.

Bir istihbarat görevlisi, aramalar sırasında en az bir gizli SIM kart bulunduğunu söyledi. Araçların hareketlerini takip edebilen ve verileri Çin’deki devlete ait tedarikçilere geri gönderebilen bu tür kartlar aramalar sırasında tespit edildi.

Yetkili, araçların istihbarat çalışanları tarafından “son somun ve cıvatasına kadar cerrahi olarak söküldüğünü” ve “oldukça rahatsız edici şeyler” bulunduğunu söyledi.

Bu takip uygulamalarının, uzun süreler boyunca hükümeti araştırma, faaliyetleri takip etme olanağı verdiğini belirten kaynak, “Bunu çok çok uzun bir süre boyunca yavaş ve metodik olarak yapabilirsiniz. Güvenlik açığı budur.” şeklinde konuştu.

ÇİN VE RUS İSTİHBARATÇILAR İNGİLİZ BAKANLARI HEDEF ALMIŞTI

Aramaların, Çin ve Rus istihbarat servislerinin İngiliz bakanları hedef aldığı yönündeki korkuların arttığı bir dönemde gerçekleştirilmiş olması dikkat çekti.

Muhafazakar Parti’nin kıdemli milletvekili Sir Iain Duncan Smith inews.co.uk’ye yaptığı açıklamada “İngiltere’nin Çin’in hepimiz için oluşturduğu tehdit hakkında daha ne kadar bilgiye ihtiyacı olduğunu bilmiyorum.” şeklinde konuştu.

ÜRETİCİLERİN BİLGİSİ DIŞINDA YERLEŞTİRİLEBİLİYOR

Kaynağa göre coğrafi konum belirleme cihazları, Çin’deki tedarikçilerden alınan parçaların içine gizlendikten sonra üreticilerin bilgisi olmadan araçlara yerleştirilebiliyor.

Kaynak bir aracın motorunun sorunsuz çalışmasından sorumlu olan ve ağırlıklı olarak Çin’den temin edilen Elektronik Kontrol Ünitelerinin (ECU’lar), otomobil üreticilerine mühürlü bileşenler olarak gönderilmeden önce SIM kartlarla gömüldüğünü bildirdi.

Kaynak, üreticilerin çeşitli garanti ve ticari anlaşmalar nedeniyle parçaları açmadan araçlara taktığını söyledi. İstihbarat kaynakları cihazların keşfinin bakanların araçlarını hedef almaktan ziyade Çin’in Batı’yı dinlemeye yönelik geniş yaklaşımının bir göstergesi olduğuna inanıyor. Bununla birlikte, eğer çalışır durumdaysa, Çin’e bir bakanın hareketlerini takip etme olanağı da sunuyor. 

Bir başka kaynak ise, devlete ait makam araçlarında gömülü SIM’lerin bulunmasının, Çin’in büyük otomobil üreticilerinin tedarik zincirlerine nüfuz etmesinin bir göstergesi olduğu uyarısında bulundu.

Eski bir GCHQ analisti ise inews.co.uk’ye şunları söyledi: “Bu belirli bir şeyden ziyade miktarla ilgili.” “Amaç mümkün olduğunca çok sayıda araca takip cihazı yerleştirmek ve daha sonra ilgilendikleri yerleri tespit etmek.”

Eski bir üst düzey istihbarat yetkilisi potansiyel tehdidin “çok büyük” olduğunu zira yabancı istihbarat servislerinin Çin teknolojisi ile “arka kapılardan” faydalanmaya çalıştığını söyledi ve ekledi: “Çinliler isterlerse politikacılarımızı takip edebilirler mi? Evet. Ruslar isterlerse politikacılarımızı takip edebilirler mi? Evet. Arabalarda ne yaptıklarını dinleyebilirler mi? Eğer onları takip ediyorlarsa ve bunu yapmak istiyorlarsa, elbette yapabilirler.”

SIM KARTLAR NASIL KULLANILIYOR

Araçlarda yaygın olarak bulunan SIM kartlar genellikle araç üreticileri tarafından bağlantı amacıyla ya da sadece aracın performansı hakkında veri sağlamak için takılıyor. Çoğu araçta en azından 2G bağlantısı bulunuyor. Ancak istihbarat yetkilileri bu durumun düşman devletlerin gizli dinlemelerine karşı daha fazla güvenlik açığı yarattığı konusunda uyarıyor.

Ticari takip cihazlarının çoğu aslında bataryalara takılı SIM kartlar olarak işlev görüyor. Hücresel bir ağ üzerinden veri gönderen her coğrafi konum takip cihazı bir SIM karta ihtiyaç duyuyor. Bir arabada bulunan ve canlı trafik güncellemeleri verebilen dahili bir navigasyon sistemi, bir sinyale bağlanmak için bir SIM karta ihtiyaç duyar.

Ancak Çinli şirketler tarafından ECU’lara yerleştirildiği iddia edilen SIM’ler, otomobil üreticilerinin bilgisi dışında yerleştirilmiş olup Çinli tedarikçilere otomobile bağlanma ve nerede olduğu, belirli bir yerde ne kadar süre durulduğu ve hatta aracın nasıl sürüldüğü de dahil olmak üzere veri toplama imkanı veriyor gibi görünüyor.

Sözkonusu ifşa, güvenlik kaygılarını artırdı. Bakanların yanında çalışmak üzere işe alınan kişilerin bundan böyle Çin gibi “düşman devlet aktörleri” ile bağlantılarının incelenmesi bekleniyor.

ABD’nin siber komutanı, bilgi operasyonları için ayrı bir komutanlık fikrine soğuk

ABD Ulusal Güvenlik Ajansı Direktörü General Paul Nakasone, bilgi operasyonları için ayrı bir komutanlık fikrine soğuk olduğunu söyledi.

Nakasone, bilgi operasyonları alanında eğitim almış daha fazla personeli siber ekiplere entegre etmek istediğini belirtti. Üst düzey bir savunma yetkilisine göre, ABD Siber Komutanlığı’nın kendisine adanmış bir alt komutanlığa değil bilgi operasyonları alanında eğitim almış daha fazla personele ihtiyacı bulunuyor.

General Nakasone, milletvekillerine yaptığı açıklamada bilgi operasyonlarına odaklanan özel bir alt komutanlığa sahip olmanın savunma önceliklerini birleştirme noktasında en iyi çözüm olduğunu düşünmediğini ifade etti. Nakasone, taktiksel bilgi toplama ve propaganda kampanyalarını da içerecek şekilde bilgi operasyonları alanında eğitim almış uzman işgücünü artırmak istediğini söyledi

Nakasone, 17 Mart’taki İstihbarat ve Özel Harekatlarla ilgili bir Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi duruşması sırasında yaptığı açıklamada, “Bunun birleşik bir komutanlığa uygun bir çözüm olduğundan emin değilim. Onun yerine komutanlığımızda görev yapacak, bilgi operasyonu konusunda eğitimli daha fazla personele ihtiyacımız var. Daha fazla eğitimli bilgi operasyon uzmanlarını işe alalım. Onları ekiplerimize entegre edelim.” ifadelerini kullandı.

‘Bütün önemli savaşları kazanan’ ABD’li komutan, NSA’nın başına geçiyor

BIDEN NSA’YI VE SİBER KOMUTANLIĞI BÖLECEK Mİ?

NSA ve Siber Komuta kontrolünün bölünüp bölünmeyeceği konusunda uzun süredir devam eden tartışma, Nakasone’nin konunun nihayetinde hala düşünülmekte olan “politik düzeyde” bir tartışma olduğunu söylemesiyle 17 Mart duruşmasında da gündeme geldi. 

Ancak 4 yıldır bu pozisyonda görev yapan Nakasone, söz konusu düzenlemenin “Ulusal Güvenlik Ajansı ve ABD Siber Komutanlığı’nın çalışmalarını seçimler, fidye yazılımları ve şu anda devam eden Rusya Ukrayna krizi gibi çok çok zor sorunlar üzerinde yoğunlaştırabilmemizi ve odaklayabilmemizi sağladığını” söyledi. 

“YÖNETİM BÖLÜNMEYİ DÜŞÜNÜYOR”

İstihbarat ve güvenlikten sorumlu savunma müsteşarı Ronald Moultrie, milletvekillerine idarenin bölünmeyi düşündüğünü ve bunu yaparken yapıya “zarar vermemeyi” amaçladığını söyledi. Moultrie, “Savunma Bakanlığı açısından, General Nakasone’nin son dört yıldır oynadığı çift pozisyonlu rolünün ve son 12 yıldaki Siber Komuta ve NSA’nın rolünün değerini kesinlikle kabul ettiğimizi söyleyebilirim. Bu çifte görevin bu yönetim tarafından sadece nasıl bir katma değer sağladığını, aynı zamanda etkilerin ne olduğunu anladığımızdan emin olmak için tekrar kontrol edileceğine inanıyorum.” dedi.

İkili yapıyı destekleyen Cumhuriyetçi Don Bacon ise Siber Komuta ekiplerinin çoğunun NSA’lılardan oluşması nedeniyle böyle bir örgütsel bölünmenin operasyonları etkileyebileceğini ve çatışmalara yol açabileceğini belirtti. 

Kuzey Koreli hackerlar, 2021’de 400 milyon dolarlık kripto para çalmış

Kuzey Koreli siber tehdit aktörlerinin, 2021’de düzenledikleri saldırılarda 400 milyon dolar değerinde kripto parayı ele geçirdikleri ortaya çıktı.

Blockchain analiz firması Chainalysis, Kuzey Koreli hackerların geçen yıl kripto paraların alınıp satıldığı platformlara en az 7 siber saldırı düzenledini öne sürdü. Firmaya göre saldırıları gerçekleştiren bilgisayar korsanları, yaklaşık 400 milyon dolar değerinde kripto para çaldı.

Chainalysis’ın raporunda, siber saldırılarda öncelikle yatırım firmalarının hedef alındığı belirtildi.

Raporda, “2020’de, kripto paralara yönelik Kuzey Kore kökenli siber saldırıların sayısı dörttü. Bu sayı geçen yıl yedi oldu. 2021’de, çalınan kripto paraların değeri yüzde 40 fazlaydı.” ifadelerine yer verildi.

İnternetsiz Kuzey Kore siber saldırılar ile nasıl döviz elde ediyor?

Chainalysis, geçen yılki siber saldırıların çoğunun muhtemelen Lazarus Grubu tarafından düzenlendiğini düşünüyor.

Grubun Kuzey Kore İstihbarat Servisi’nin kontrolünde olduğuna inanılıyor. ABD, Lazarus Grubu’na yaptırım uyguluyor.

BM, SİBER SALDIRILAR KONUSUNDA KUZEY KORE’Yİ UYARMIŞTI

Birleşmiş Milletler de daha önce Kuzey Kore’yi, uluslararası yaptırımlardan kaçınarak nükleer ve balistik füze programlarını finanse etmek için siber saldırılar düzenlemekle suçlamıştı.

Kuzey Koreli bilgisayar korsanları 2016 yılında Bangladeş Merkez Bankası’ndan yaklaşık 81 milyon dolar çalmış, 1 milyar dolar çalmanın da eşiğine gelmişlerdi.

2014’te film yapım şirketi Sony Pictures’a düzenlenen siber saldırılarla, 2017’de 150’den fazla ülkeyi etkileyip hastaneleri, şirketleri ve bankaları milyarlarca dolar zarara uğratan WannaCry siber saldırısından da Kuzey Kore sorumlu tutulmuştu.

Pyongyang yönetimi ise siber saldırılarla ilgili suçlamaları reddediyor.

Kaynak: BBC Türkçe

İngiliz istihbarat şefine göre MI6 dışarıdan teknoloji desteği almalı 

                                     MI6 Başkanı Richard Moore

Birleşik Krallık’ın Askeri İstihbarat Ajansı MI6’in Başkanı Richard Moore, başında bulunduğu kurumun savunma teknolojileri konusunda rakiplerinin gerisinde kaldığına ilişkin uyarılarda bulundu.

Konuyla ilgili alışılmışın dışında bir konuşma yapan Moore, Çin, İran ve Rusya’nın rakiplerini istikrarsızlaştırmak için bilgi teknolojisini kullanırken başında bulunduğu kurumun İngiltere’nin kendisini savunması gereken teknolojileri geliştirme noktasında iç kaynaklarla sınırlı kalamayacağını ifade etti. 

GİZLİ KALMAK İÇİN DAHA ŞEFFAF OLMALIYIZ

MI6 Başkanı Richard Moore, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde yaptığı bir konuşmada öncelikle alılşılagelmedik şekilde kamuya açıklama yapmasının nedenlerini anlattı. Moore, “Karşılaştığımız tehditlerin değişen doğası gereği modern bir istihbarat teşkilatı olarak daha şeffaf olmalıyız” dedi ve ekledi: “Yani gizli kalmak için daha açık olmamız gerekiyor.”

Moore, buna ihtiyaç olduğunu zira MI6’nın yaygın dijital teknoloji ve artan yapay zeka  kullanımı gibi birçok yeni zorlukla karşı karşıya olduğunu sözlerine ekledi. Suçlular, teröristler ve düşman devletlerin bu durumun gayet farkında olduğunu ve bu yüzden de söz konusu teknolojiyi suistimal etmeye çalıştıklarını belirten Moore, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Bazı değerlendirmelere göre, önümüzdeki on yıl içinde sanayi devrimine eşit yıkıcı bir etkiyle geçen yüzyıla göre daha fazla teknolojik ilerleme yaşayabiliriz. Toplum bunun ne anlama geldiğini henüz idrak etmemiş olabilir, ancak MI6 için oldukça hassas bir nokta.”

Teknolojinin tehditlerdeki artan rolüne rağmen Moore, MI6’nın işe alım ve diğer ülkelerdeki gizli ajanlarla devam eden etkileşim gibi insan zekâsı konusundaki uzmanlığının kritik bir istihbarat aracı olmaya devam ettiğini savundu.

İngiltere drone saldırısının intikamını siber saldırı ile alabilir

Bahsi geçen uzmanlığın Çin özelinde bu ülkenin diğer ulusları nasıl etkilemeye çalıştığına dair daha iyi bir anlayış geliştirmek anlamına geldiğini belirten Moore sözlerine şu şekilde devam etti:

“Çin küresel tartışmaları manipüle etmek için sosyal medyayı kullanıyor, sınırları içinde gözetim teknolojisini kullanıyor, yöntemlerini diğer ülkelere ihraç etmeye çalışıyor ve dünya çapında güvenlik kameraları gibi potansiyel olarak gizliliği ihlal edilmiş milyonlarca ürünü ihraç ediyor.” 

Rusya özelinde ise Vladimir Putin rejiminin SolarWinds saldırıları gibi gizli operasyonlar yürütmekten çekinmediğini söyleyen MI6 Başkanı, İran konusunda ise söz konusu ülkenin benzer şekilde bilgi güvenliği yetenekleri olduğunu ve bunları Orta Doğu, Kuzey Amerika ve Avrupa’daki hedeflere saldırmak için kullandığını ileri sürdü.

Moore, bu düşmanlarla mücadele etmek için MI6’in sorunlarımızı çözmek adına dünya standartlarında teknolojiler geliştirmeye yardımcı olacak teknoloji topluluğuyla ortaklıklar kurduğunu söyledi. 

KÜRESEL TEKNOLOJİLERE YETİŞEMİYORUZ

Moore, “Küresel teknoloji endüstrisinin boyutuna ve kaynaklarına yetişemiyoruz, bu yüzden buna kalkışmamalıyız. Bunun yerine, yardımlarını istemeliyiz.” şeklinde konuştu. Moore, normalde ulusal güvenlikle çalışmayacak kuruluşlarda yetenekli olan kişilere ulaşan Birleşik Krallık’ın Ulusal Güvenlik Stratejik Yatırım Fonu’nun buna bir örnek olduğunu söyledi ve şu itirafta bulundu:

“Bond filmlerindeki Q’nun aksine, her şeyi içerden halledemeyiz” 

Bu tür bir iş birliğinin MI6’nın “kültür, ahlak ve çalışma biçiminde muazzam bir değişimi” temsil ettiğini söyleyen Moore, “Zira geleneksel olarak gizli kalmamız ve misyonumuza karşı sunmamız gereken dünya standartlarında teknolojileri geliştirmek için öncelikle kendi yeteneklerimize güvenmekteyiz. Bugün, yukarıda belirtilen türdeki iş birlikleri ise oldukça gereklidir.” Moore, başında bulunduğu istihbarat ajansının ihtiyaçları ve sürdürdüğü çalışmalarla ilgili samimi açıklamalarının daha fazla insanın görev için hazır olmaya teşvik etmesini umduğunu söyledi.