Etiket arşivi: istihbarat

Macron, İsrail’den Pegasus açıklaması istedi

Macron, İsrail'den Pegasus açıklaması istediCasus yazılım Pegasus‘la dinlendiği iddia edilen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İsrail‘den konuya ilişkin açıklama istedi.

Macron’un, İsrail merkezli “NSO Group” şirketinin ürettiği “Pegasus” isimli casus yazılım konusunda İsrail Başbakanı Başbakanı Naftali Bennett’ten resmi açıklama talep ettiği bildirildi.

İsrail Kanal 12 televizyonunun haberine göre, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile Bennett telefonda görüştü.

Görüşmede, Macron’un Bennett’e konuyla ilgili duyduğu rahatsızlığı ifade ettiği ve resmi açıklama istediği kaydedildi. Bennett ise Macron’a konunun en üst düzeyde soruşturulacağı ve istenen sonuçların yakında açıklanacağı sözünü verdi.

Bennett ayrıca, söz konusu olayın kendi başbakanlığı döneminden önce gerçekleştiğini ve mevcut hükümetin bu olayı basında yer alan haberlerden öğrendiğini dile getirdi.

Pegasus yazılımıyla Fransa Cumhurbaşkanı Macron da mı dinleniyor?

İsrail gazetesi Yediot Ahronot ise Fransa’nın, “İsrail’in, casus yazılım programları konusunda uzman NSO Group adlı şirketle ilgili fiili olarak soruşturma açıp açmadığını ve yazılımın satışı konusunda usulsüzlükler yapıldığının tespit edilmesi durumunda ise şirket aleyhinde tedbir alma niyetinde olup olmadığını bilmek istediği” bilgisine yer verildi.

Fas istihbarat servisinin, mart 2019’da Macron’un 2017’den bu yana kullandığı ve çoğunlukla gazetecilerle iletişimde bulunduğu akıllı telefonlardan birini Pegasus programı ile takip etmeye çalıştığı ileri sürülmüştü.

Macron’un yanı sıra Fransa’da aralarında eski Başbakan Edouard Philippe ile hükümetin üst düzey isimlerinin ve gazetecilerin de yer aldığı 100’den fazla kişinin telefonuna sızma girişiminde bulunulduğu iddia edilmişti.

Kaynak: T24

Pegasus casus yazılımıyla Dubai prensesleri de takip edilmiş

İsrailli NSO şirketi tarafından geliştirilen casus yazılım Pegasus ile takip edilen isimler arasında iki Dubai prensesinin de olduğu ortaya çıktı.

Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) Dubai Emiri’nin kızı olan Latife’nin ülkeden kaçışı dünya kamuoyu tarafından takip edilmişti.

Prenses Latife, Şubat ayında kaydettiği bir videoda “rehin alındığını” ve hayatından endişe ettiğini söylüyordu.

Onunla birlikte, sızan telefon listesinde, Dubai Emiri’nin Londra’ya kaçan eşi Prenses Haya’nın da yer aldığı bildiriliyor.

Veri sızması sonucu elde edilen 50 bin telefonluk liste, Uluslararası Af Örgütü ve 15’ten fazla basın kuruluşu tarafından inceleniyor.

ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ: “NSO İNSAN HAKLARINI İHLAL EDİYOR”

Bu 50 binden fazla kişinin, her birinin telefonuna yazılım yüklenip yüklenmediği bilinmiyor ama listede olmak bu kişinin olası hedef olduğunu gösteriyor.

Birleşik Arap Emirlikleri de bu casus yazılımı kullanan ülkeler arasında sayılıyordu.

Uluslararası Af Örgütü, iki prensesin telefonlarının listede bulunması ile ilgili iddiaya ilişkin, yazılımın geliştiricisi NSO grubu hedef aldı ve “insan haklarını ihlal etmekle” suçladı.

Örgüt, kontrolsüz durumdaki istihbarat endüstrisinin için de düzenleme getirilmesi çağrısında bulundu.

Çin’in siber gücü “ABD’nin en az 10 yıl gerisinde” çıktı

Çin’in siber gücünün zannedildiği kadar yüksek seviyelerde olmadığı ve ABD’nin en az 10 yıl gerisinde bulunduğu ortaya çıktı.

Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü (IISS) adlı düşünce kuruluşunun Financial Times gazetesinde yayımlanan araştırmasına göre, Çin sanıldığı kadar büyük bir siber güce sahip değil.

Çalışmada Pekin yönetiminin zayıf güvenlik ve istihbarat analizi kapasitesi Çin’in siber gücünü azaltıyor ve tahminlere göre ülkenin siber dünyadaki kabiliyeti, en az bir 10 yıl daha ABD’nin seviyesine erişemeyecek. 

Geçen Aralık ayında ABD’li yetkililer Rus dış istihbarat servisi SVR’nin Washington’daki Ticaret ve Hazine Bakanlıkları dahil hükümet hedeflerine sızmak için SolarWinds yazılımına girdiğini ortaya çıkartmıştı.

Üç ay sonra da, Çin hükümeti tarafından desteklendiğinden şüphelenilen saldırganların Microsoft’un e-posta yazılımı Exchange’e girip, ABD’deki sivil toplum ve düşünce kuruluşları hakkında araştırma yaptıkları belirlenmişti. 

Çin Apple zafiyeti ile Uygur Türklerini hedef aldı

IISS araştırmacıları, ülkeleri dijital ekonomilerinin güçlerinden, istihbarat ve güvenlik faaliyetlerinin olgunluğuna ve siber faaliyetlerin askeri operasyonlarla ne kadar entegre olduğuna kadar çeşitli siber kabiliyetleri değerlendirip, sıralama yaptı. 

İKİNCİ KLASMANDAKİ ÇİN’İ RUSYA VE İNGİLTERE TAKİP EDİYOR

Kuruluşa göre “Çin de Rusya gibi, saldırgan siber operasyonlarda uzmanlaştı, internet üzerinden casusluk, fikri mülkiyet hırsızlığı ve ABD ile müttefiklerine karşı dezenformasyon kampanyalarına girişti.”

Ancak her iki ülke de rakiplerine kıyasla gevşek siber güvenlikleri nedeniyle geride kaldı.

Sonuç olarak 15 ülkenin değerlendirildiği çalışmada siber güçte ilk sırada ABD gösterilirken, ikinci klasmandaki ülkeler Çin, Rusya, İngiltere, Avustralya, Kanada, Fransa, İsrail olarak sıralandı.

Üçüncü klasmanın ise Hindistan, Endonezya, Japonya, Malezya, Kuzey Kore, İran ve Vietnam’dan oluşuyor.

Kaynak: BBC Türkçe

Çin’in veri tuzağı: Kovid-19 laboratuvarları

Uygur Türklerini sokakta tespit eden teknoloji için Çin’li şirket Huawei’nin patent başvurusunun ortaya çıkmasının ardından, Pekin yönetimi bir başka kişisel veri ihlaliyle gündeme geldi.

Geçtiğimiz yıl Kovid-19 vakaları tırmanışa geçtiği sırada, Çinli bir şirket bazı ABD eyaletleriyle  iletişime geçerek, test laboratuvarları kurmayı teklif etmişti. Beijing Genomics Institute, (Pekin Genomik Enstitüsü) adlı şirket, muhtemelen bu yolla test edilenlerin DNA’sına erişmeyi planlıyordu. 

Çinli firmanın dile getirdiği şey, oldukça yeni olan bir virüse karşı kendi test laboratuvarlarını kurma noktasında hareket eden eyaletler için cazip bir teklifti. Ancak ABD Ulusal Güvenlik yetkilileri, Çin’in Amerikalılar hakkında toplanan kişisel verileri kullanabileceğine dair endişeleri gerekçe göstererek eyaletlerden teklifi reddetmelerini istedi. 

Ulusal İstihbarat Direktörlüğü Dairesi’ne bağlı Ulusal Karşı İstihbarat ve Güvenlik Merkezi Başkanı Mike Orlando, “Ortaklarımızı ve kamuoyunu Çinlilerin teklif ettiği bu testlere ilişkin riskler olduğu konusunda bilgilendirdik ve kendilerinden bu testi yaptırmamalarını istedik.” dedi. Orlando, bilgisi dahilinde tüm eyaletlerin bu teklifi geri çevirdiğini ifade etti. 

ÇİN 18 ÜLKEDE KOVID TEST LABORATUVARI KURUP, DNA TOPLUYOR

Öte yandan, genomik araştırma sektöründe önemli bir küresel oyuncu olan Pekin Genomik Enstitüsü’nün, en az 18 ülkede laboratuarlar kurduğu ve 180 ülkeye Kovid test kitleri sağladığı bildirildi. Bazı durumlarda, şirket Çin elçilikleri ile iş birliği içinde test malzemelerini bağışladığı da gelen bilgiler arasında.

Çin, ABD ve başka yerlerde biyoteknoloji şirketleri rutin DNA verilerini toplayıp bunları dünya çapında fayda sağlayabilecek modern ilaçlar geliştirme noktasında kullanıyorlar. 

UYGUR TÜRKLERİNİ DE DNA İLE TAKİP EDİYORLAR

Çinli şirket de, faaliyet gösterdiği ülkelerdeki mevcut tüm yasalara uyduğunu ileri sürüyor. Ancak insan hakları grupları, Çin hükümetinin Çin’in batısındaki kamplarda gözaltında tutulan Uygur Türklerini takip etmek gibi güvenlik amaçlarıyla DNA testini kullandığını iddia ediyor.

“Uygurların toplandığı kamplarda gözetim sistemi kurdu” iddiası Huawei’nin başını derde soktu

New York Times’ın geçen yıl verdiği bir habere göre, Çin polisi, nüfusun en çok suç işlemeye meyilli kısmını takip etmeye yardımcı olması için ülkedeki erkek nüfusundan (yaklaşık 700 milyon olan) DNA örnekleri toplamak için çalışıyor.

ABD’li yetkililer, Çinli şirketlerin DNA toplamasının, şeffaf ve yasal olarak yapılsa dahi, ABD vatandaşları hakkında milyonlarca kaydı elde etmeye yönelik kapsamlı bir çabanın parçası olarak görülmesi gerektiğini ekliyor. Yetkililer ayrıca Çinliler tarafından gerçekleştirilen birçok girişimin ABD yasalarını ihlal ettiğini söylüyor.

KİŞİSEL VERİ TOPLAMANIN ARDINDA CASUSLUK FAALİYETLERİNİ DESTEKLEME MOTİVASYONU VAR

Ulusal Güvenlik Ajansı’nda görev yapan “Siber Mahremiyet: Verileriniz Kimlerin Elinde ve Neden Dikkat Etmelisiniz?” adlı kitabın yazarı April Falcon Doss, “Birçok Amerikalının verilerinin güvenliği muhtemelen Çin hükümetinin siber istihbarat birimleri ve Çin askeri istihbaratı tarafından ihlal edildi.” diyor. Falcon Doss, Çin’in ekonomisini güçlendirmek, teknolojisini ilerletmek ve casusluk faaliyetlerini desteklemek için çeşitli nedenlerle büyük ölçekte ayrıntılı kişisel bilgiler topladığını söylüyor ve ekliyor: “Çin, yapay zekada hakimiyet elde etmeye yönelik girişimlerini stratejik hedeflerinden biri olarak belirlemiş durumda.” 

Öte yandan ABD ve Çin’in agresif bir şekilde birbirlerine karşı casusluk faaliyetleri gerçekleştirdiği biliniyor.  Çin’in son yıllarda artan oranda Amerikalılar hakkındaki kişisel verileri takip etmesi bu rekabetin çarpıcı bir özelliği olarak dikkati çekiyor. 

EQUIFAX VE MARRIOTT’TAN DA VERİ ÇALDILAR

2014’ten bu yana, Çin büyük çapta veri hırsızlığı içeren bir dizi siber suç vakalarıyla suçlanıyor.  Bunlar arasında kredi ajansı Equifax (145 milyon bilgi), otel zinciri Marriott (400 milyon), Sağlık Sigortası Anthem (78 milyon) ve ABD Personel İdare Ofisi’nden (21 milyon) elde edilen parmak izi ve güvenlik soruşturması gibi kişisel veriler yer alıyor. Adalet Bakanlığı, bu ve diğer vakalara ilişkin olarak çok sayıda Çin vatandaşına dava açtı, ancak bunların çoğunun Çin’de ve ABD kolluk kuvvetlerinin erişemeyeceği bir yerde bulunduğu biliniyor. Sanıklardan bazıları ise Çin ordusunda görev yapıyor.

Çin ise söz konusu siber saldırılarla ilgili iddiaları kabul etmiyor. Öte yandan Pekin, büyük çapta veri toplama ve bu bilgileri ayıklama noktasında yapay zeka kullanmada dünya lideri olmak istediğini reddetmiyor.

2020’nin en büyük hack olayı FireEye saldırısıyla ilgili bilmeniz gereken 8 şey

ÇALINAN VERİLERLE AMERİKAN İSTİHBARAT AJANLARI HAKKINDA BİLGİ TOPLANABİLİR

Amerikalı yetkililer, Çin’in hacklenmiş verileri ne ölçüde kullanabildiğini tam olarak belirlemenin zor olduğunu belirtiyorlar. Ancak olasılıkların sınırsız olduğu konusunda hemfikirler. Eski Başkan Barack Obama yönetimindeki Ulusal Güvenlik Ajansı Direktörü Emekli General Keith Alexander, bu durumun onlara Amerikalıların kim olduğuna dair büyük erişim sağladığı görüşünde. Örneğin, Personel İdare Ofisinden elde edilen kayıtlar, Çin’in ABD istihbarat subaylarını tanımlamasına yardımcı olacak nitelikte. Equifax’tan elde edilen kredi bilgileri ise, maddi  sorunları olan ve mali yardım karşılığında Çin için casusluk yapmaya hazır olabilecek kişileri tespit edebilir. 

ABD ve Çin, 2015 yılında hiçbir hükümetin diğer ülkedeki özel şirketlerden fikri mülkiyet hırsızlığı yapmayacağını öngören bir anlaşma imzalamıştı. Ancak Alexander, bu anlaşmanın Çin’in ABD şirketlerini hacklemesi üzerinde sadece sınırlı bir etkisi olduğunu düşünüyor. Amerikan teknolojisi ve verilerine yönelik devam eden hırsızlığın Çin’e büyük bir ekonomik güç sağladığını düşünen Alexander, bunun ABD’ye büyük zarar verdiğini söyleyerek ekliyor: “Çin, bu ekonomik motoru ateşlemek için fikri mülkiyete erişime ihtiyaç duyuyor. Bu hırsızlık, tarihteki en büyük servet transferidir.”

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Avrupa’da Huawei karşıtı dalga büyüyor

Huawei’in de dahil olduğu Çinli telekomünikasyon devlerini Avrupa’da zor günler bekliyor.

ABD’nin ardından Almanya ve İsveç başta olmak üzere Avrupa ülkelerinden de Çinli telekomünikasyon şirketlerinin hizmetlerinin yasaklanmasına yönelik adımlar geldi. Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer, Sydney Morning Herald gazetesine yaptığı açıklamada, “Bize sunulan teknoloji kusursuz değilse, kullanılamaz. Bunun siyasi sonuçları çok ağır olacaktır.” ifadelerini kullandı.

BİZ AVRUPALILAR SADECE GÜVENECEĞİMİZ TEKNOLOJİLERİ KULLANIRIZ

Alman bakanın değerlendirmesi, ABD’li meclis üyeleri ve yetkililerin Çin yapımı 5G kablosuz teknolojisinin bir istihbarat krizi oluşturduğuna dair yaklaşık iki yıldır devam eden uyarılarının ardından, Çin ile ilgili Atlantik ötesi iş birliğinin önemli bir zaferi olarak değerlendiriliyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Huawei ve diğer Çinli teknoloji devlerinin açık bir şekilde yasaklanmasına uzun süredir direniyordu.

Almanya Savunma Bakanı Kramp-Karrenbauer, Çin’e sert çıktı

Kramp-Karrenbauer ise açıklamalarının devamında şunları kaydetti:

“Çin, IT ağlarının ve veri akışının politik bir boyutu olduğunun gayet farkında olan bir ülke. Pekin’deki mevkidaşlarımızın biz Avrupalıların sadece güvenebileceğimiz teknolojileri kullanacağımızı anlayacaklarına eminim.”

Avustralya, yabancı bir devletin kanun dışı talimatlara tabi olma olasılığını” öne sürerek Huawei ve ZTE’yi beşinci nesil kablosuz teknoloji altyapısından 2018’de çıkarmıştı. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da Avrupalı müttefikleri, Huawei ile yapılacak herhangi bir ortaklığın ülkeleriyle ABD arasındaki askeri iş birliğini tehlikeye atabileceği konusunda uyarmıştı.

Pompeo Haziran ayında yaptığı açıklamada, “Dalga Huawei aleyhine dönüyor” derken şu ifadeyi kullanmaktan da geri durmadı: “Ülkelerin, şirketlerin ve vatandaşların en hassas verileri konusunda kime güvenmeleri gerektiği sorusunun cevabı her geçen gün daha fazla netlik kazanıyor. Sorunun cevabı kesinlikle Çin Komünist Partisi değil.”

5G ve Huawei neden teknolojik soğuk savaşın merkezinde?

İNGİLTERE DE YASAKLAMIŞTI

Pompeo’nun bu değerlendirmesi başlangıçta İngiliz yetkililerin Pompeo’nun itirazlarını geri çevirmelerine rağmen Huawei’yi Birleşik Krallık’ın 5G ağlarından yasaklayacaklarını açıklamasından sadece birkaç hafta önce geldi.

Çinli yetkililer, Pompeo’yu teknoloji şirketinin Çin istihbarat servisleriyle bağları konusunda yalan söylemekle ve Amerikan liderliğini takip eden ülkelere ekonomik misilleme tehdidinde bulunmakla suçluyor.

Kramp-Karrenbauer’in açıklaması Almanya’nın Çin ile derin ekonomik bağlarının ve Merkel’in ekibi ile Trump yönetimi arasında belli dönemlerde ortaya çıkan anlaşmazlıkların dahi Huawei’i korumaya yetmeyeceğini gösteriyor. ABD başkanlık seçimlerinin sonucu ne olursa olsun Batı’nın Pekin ile ilişkilerde birlik olup olamayacağı konusunun önemli olacağını söyleyen Savunma Bakanı,: “Atlantik boyunca her zaman çekişmelerimiz oldu. Bu değişmeyecek. Önemli olan büyük meseleleri doğru bir şekilde üstesinden gelmek.  Çin de büyük bir mesele.” şeklinde konuştu.

İSVEÇ ORDUSU ‘ÇİN EN BÜYÜK DÜŞMAN’ DEDİ, HUAWEI YASAKLANDI

Öte yandan İsveç de Huawei ve ZTE’yi  5G ağı altyapısında Huawei ve ZTE ekipmanlarının kullanılmasını güvenlik gerekçesiyle yasakladığını duyurdu.

İsveç Posta ve Telekom Müdürlüğü (PTS), İsveç Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik servisi tarafından verilen Çin’in İsveç’in en büyük düşmanlarından biri olduğu yönündeki tavsiyeler doğrultusunda Çinli Huawei ve ZTE firmalarına yasak getirildiğini duyurdu.

İsveç, Avrupa’nın önde gelen telekom ekipmanı tedarikçilerinden biri olan ve Huawei’nin en büyük rakibi olarak bilinen Ericsson ERICb.ST’ye ev sahipliği yapıyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz