Geçtiğimiz cumartesi günü bugüne kadar hiç katılmadığım bir siber güvenlik etkinliğine katılma şansı buldum. Klavye delikanlıları‘nın düzenlediği siber güvenlik meet-up çeşitli yönleriyle diğer etkinliklerden farklıydı.
Klavye Delikanlıları 6 ay gibi kısa bir süre içerisinde sektörün tanınan isimlerini konuk ederek siber güvenlik ile ilgili 12 podcast çekmiş bir grup. Grubu Mustafa Yalçın ile kuran Ziyahan Albeniz sadece faydalı bir iş yapmak için giriştikleri bu projenin ses getirmesinden cesaret alarak bir siber güvenlik meet-up’ı düzenlemeye karar verdiklerini söylüyor. Cumartesi günü Kadıköy’deki bir kafede samimi bir ortamda gerçekleşen organizasyonun bir çok açıdan faydalı olduğunu söyleyebilirim. Bir yandan sunumlarda bilgi paylaşımı yapılırken, aralarda yeni tanışan siber güvenlik meraklılarının yeni fikirler üzerinde tartıştıklarını görmek heyecan vericiydi.
Bir kafede düzenlenmesinin yanında benim için başka bir ilki daha barındırıyordu siber güvenlik buluşması. Katıldığım etkinliklerde teknik sunumlar ağır basar, sosyal bilim ve siber alanın kesişme noktalarına değinen genelde bir kişi olurdu. Bu sefer ise ilk sunumun Cenk Esiner’in antropoloji bitirme tezi olan ‘Armağan Ekonomisi ve Hacker Etiği’ üzerine olması açıkçası beni çok mutlu etti. Ben de sunumumda siber alanın devletler tarafından beşinci muhabere alanı olarak ilan edilmesini ele almaya çalıştım, umarım teknik donanımlı arkadaşlara yaptıkları işin uluslararası ilişkilere dair bir boyutu olduğu konusunda kulaklarına biraz su kaçırmışızdır. (Eğer sunumu isteyen olursa bana bir mail atması yeterli: [email protected] )
Organizasyon boyunca aldığım birkaç önemli notu paylaşmakta fayda görüyorum. Bunlardan ilki Cenk Esiner’in sunumu sırasında bahsettiği ‘Bir Matematikçinin Savunması’ kitabı. Kitapta bir ünlü matematikçinin matematik konusundaki yeteneğinin zamanla nasıl kaybettiğine dair hikayesinden bahsediliyor. Cenk’in hayatının bir döneminde hackerlığa girişmesini bu benzerlikle sunması oldukça hoştu.
Minhac Çelik’in bütün yazılarına ulaşmak için tıklayınız
Bir başka önemli bilgiyi ise Netsparker’dan Onur Yılmaz’dan edindim. Filistinli direnişçi ‘yoldaki mühendis’ kod adıyla bilinen Abdullah Galib Bergusi’nin hayatının anlatıldığı kod adıyla aynı isimli ‘Yoldaki Mühendis’ kitabında bir mühendisin İsrail’e karşı verdiği mücadelenin ayrıntıları bulunabilir.
Laf açılmışken, bu yazıyı okuyanlara ben de küçük bir öneri de bulunayım. Mühendisleri Türkiye’nin siyasi ve sosyal yapısında oynadıkları rolü ve geçirdikleri değişimi anlama adına Nilüfer Göle’nin doktora tezi olan ‘Mühendisler ve İdeoloji’ kitabının mühendisleri anlamamda çok yardımcı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Özellikle Şehir Üniversite’sinde verdiğim Stratejik Siber Güvenlik dersinden sonra tekrar okuduğum bu kitap, bazı sonuçların muhtemel sebeplerini anlamamı kolaylaştırmıştı.
Sunum aralarından birinde Black Hat müdavimi Mert Sarıca ile ayak üstü sohbet etme fırsatı buldum. Bu seneki konferanstan da yeterince tatmin olmuş olarak geri döndüğü anlaşılıyor. Ve tabi ki, ‘neden bizde bu tür büyük organizasyonlar olmuyor?’ sorusu gündemimizin ön sıralarındaki yerini alıyor.
Sarıca, Black Hat’teki sponsorlardan ve sunum yapmak için başvuran ‘efsanevi araştırmacıların’ red yemesinden bahsetti. Ülkemizde bir hacker kültürü ve güçlü bir güvenlik camiasına sahip olmak için kaliteli içeriklerin sunulduğu konferanslara, özel sektörün omuz çıkması en temel iki şart olarak öne çıkıyor. Fakat maalesef ‘ben bu konferansa sponsor olacağım parayla iki müşterime Boğaz’da balık yediririm, şirketime daha fazla geri dönüşü olur.’ gibi kısa vadeli vizyon yoksunu çözümlerden kurtulamıyoruz.
İLGİLİ YAZI >> BLACK HAT’TE HACKERLARIN UYKUSUNU KAÇIRTACAK 5 HACK
Black hat ve DefCon’un kurucusu aynı zamanda ABD Anayurt Bakanlığı Güvenlik Konseyi üyeliği de yapmış olan Jeff Moss’un DefCon’a başlama hikayesi aslında Klavye Delikanlıları’nın bugün başladığı noktaya oldukça benziyor. Çoğunluğunu hacker ve güvenlik araştırmacısı olan arkadaşlarına bir parti veren Jeff Moss bu tür bir araya gelmelerin yararlı olacağına karar veriyor ve 1993’de hackerlara verdiği eğlence partileri bugün tüm dünyanın dikkatle izlediği DefCon’a dönüşmüş durumda. O gün Moss’un yanında 100 kişi vardı, bu hafta sonu da Klavye Delikanlıları’nın yanında ise 40 kişi.
Sunumumdan sonra dinleyicilere Türkiye’de siber güvenliğin gelişmesi için ne yapılabilir diye sordum. Gelen cevaplardan biri ‘Klavye Delikanlıları sahaya inmeli.’ oldu.
Neden olmasın?
Siber Bülten haftalık raporuna abone olmak için formu doldurunuz
[wysija_form id=”2″]