KVKK

Kurumsal e-postalardaki yazışmalar işten çıkarılmak için delil olabilir mi? 

Geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi (AYM), dijital mahremiyet ile ilgili kritik bir karar verdi. Olayda, bir avukatlık ortaklığında çalışanlar arasındaki uyuşmazlığın çözülmesi için başlatılan iç soruşturmada çalışanının kurumsal e-postalarına erişim sağlandı. İçeriği inceleyen şirket, yazışmaları gerekçe göstererek çalışanının iş akdini feshetti.

İşten çıkartılan kişi özel hayatın korunması hakkı kapsamında kişisel verilerinin korunmasını isteme hakkı ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği gerekçesiyle konuyu iç hukuk yollarını tükettikten sonra AYM’ye taşıdı. AYM, 14 Ekim’de Resmi Gazete’de yayınlanan kararında başvurucuyu haklı buldu. Mahkeme başvurucunun Anayasanın 20. maddesinde güvence altına alınan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ve Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine hükmetti. 

YÖNETİM HAKKINDA BİLGİLENDİRME VE ŞEFFAFLIK KRİTİK

AYM’nin veri gizliliğini ve özel hayatın mahremiyetini önceleyen kararının ardından kurumların çalışanlarına sağladığı kurumsal e-posta, araç ve telefon gibi imkanların nasıl kullanıldığının kurum tarafından sorgulanmasında bireysel mahremiyetin sınırlarının nasıl belirleneceğine dair bir tartışma başladı. 

Kararı Siber Bülten için yorumlayan Kavlak Avukatlık Bürosundan Avukat Deniz Mina Küpana, iş hukuku düzenlemelerinin işverene bir yönetim hakkı verdiğini ve çalışana sağlanan imkanları denetleme hakkı bulunduğunu belirttikten sonra uyarıyor: “Tabi ki bunlar mahremiyet gözetilerek yapılmalı.” 

Kurumların çalışanlarına sunduğu iletişim araçlarının yönetim hakkı çerçevesinde denetlenirken iki önemli noktaya dikkat edilmesi gerektiğini belirten Küpana, şeffaflık ve ölçülülüğün altını çiziyor: 

“Kurumların farkında olması gereken bir gerçek var. İş ilişkisi müdahaleyi gerektiriyorsa minimumda ilerlenmeli. Eğer çalışanın özel hayatına daha az müdahale etme imkanı var ise bu yöntemler tercih edilmeli.  En önemlisi müdahaleyi gerçekleştirirken şeffaf olmak gerekiyor. Kişiye öncesinde haber verilmesi ve Kanun’a uygun bilgilendirmenin yapılması çok önemli.”

BİLGİLENDİRMENİN ÖNEMİ: BARBULESCU KARARI

AYM’nin verdiği karara benzer şekilde Avrupa’da da özel hayatın gizliliği ve yönetim hakkı arasında bir denge kurulduğu durumlar mevcut. Bunlardan en bilineni Romanya vatandaşı Bogdan Mihai Barbulescu ile ilgili olan ve Barbulescu kararı olarak da anılan AİHM kararı. 

Karara konu olayda, işyerinde mühendis olarak çalışan Barbulescu’nun işveren tarafından açılan e-posta hesabının  başvurucuya bilgi verilmeksizin denetlenmesi söz konusudur. Bu denetlemeye istinaden iş sözleşmesi feshedilen başvurucu iç hukuk yollarından sonra AİHM’e başvurmuş ve Mahkeme de AİHS 8.maddenin ihlal edildiğine karar vererek önemli bir hususun altını çizmiştir. Buna göre AİHM, yaşadığımız iletişim çağında işverenin yönetim hakkı ile işçinin mahremiyetinin dengesinin iyi kurulmasının önemine dikkat çekerek işçiye yapılacak açık ve anlaşılır bilgilendirmenin önemini vurgulamıştır. 

MAHREMİYET VE YÖNETİM HAKKI DENGESİ

Kurumların çalışanlarına verdiği olanaklar arasında kurumsal e-posta dışında cep telefonu, cep telefonu hattı ve araç da bulunuyor. Küpana, işverenlerin yönetim hakkı kapsamında çalışana sağladıkları bu imkanları denetleme hakkı olduğunu fakat bu noktada makul müdahaleler ile  tüm bu süreçlerin açık ve anlaşılır şirket politikaları ile çalışana sunulması gerektiğini belirtiyor. 

“Konuya iki taraf açısından da bakmak gerekir. Şöyle ki çalışan kendisine işin yapılması maksadı ile sunulan bu ekipmanları iş ile bağlantılı olarak kullanmalı işveren de çalışana tahsis edilen ekipmanlar ile ilgili gözetim hakkını kullanırken makul ve ölçülü hareket etmelidir. Burada en önemli nokta ise iki taraf da uyması gereken usulleri veya yapılabilecek olası müdahaleleri şeffaf bir şekilde karşı tarafa sunmalı ve bunu şirket iç metinleri de destekliyor olmalıdır. ” 

AVRUPA’DAKİ DÜZENLEMELER İLE PARALELLİK BULUNUYOR

AYM’nin kararında uluslararası mahkemeler ve sözleşmelere atıf yapması Türkiye’de kişisel verilerin korunması ve özel hayatın dijital ortamda da gizliliğine saygı duyulması açısından Avrupa’daki düzenlemeler ile paralellik içerisinde olduğunu gösteriyor. 

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi başta olmak üzere Avrupa Birliği Veri Koruma Tüzüğü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesinin ilgili maddeleri AYM’nin kararına dayanak olarak gösterilen uluslararası hukuk düzenlemeleri olarak göze çarpıyor. Mahkeme kararında AİHM’nin özel hayat kavramının geniş bir şekilde tanımlanmasına dikkat çekti.

Kişisel verilerin korunması ile ilgili çalışmalarıyla bilinen Av. Mina Küpana, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin özel hayatla ilgili düzenlemelerin bulunduğu 8. Maddesine AYM kararında özellikle belirtildiğini hatırlattı. Küpana “8. Maddeye göre çalışanın iş hayatında geçirdiği süre özel hayatını kapsayan bir süreçtir. Bu saatler esnasında da kişinin mahremiyetine saygı duyulmalı. Yönetim hakkından doğan müdahaleler en minimal şekilde yapılmalı. Ancak zorunluysa bir sonraki aşamaya geçilmeli.” ifadelerini kullandı. 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

  

Hiçbir haberi kaçırmayın!

E-Bültenimiz ile gelişmelerden haberdar olun!

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Merhabalar ;

    Bu konu ile ilgili yargıtayın 2009/447 E sayılı açıklamasında işverenin kendisine ait bilgisayar ve eposta adresleri ile bu adreslere gelen epostaları her zaman denetleme yetkisi bulunmaktadır. İfadesi yer almaktadır. Bu karar ile Anayasa kapsamındaki kişisel veri mahremiyetinin olmadığı sonucuna varılabilir mi ? yada çalışanlara bu süreçler için ayrı bir aydınlatma metni mi imzalatmak gerekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Başa dön tuşu