Etiket arşivi: whatsapp

Facebook kesintisi bir ülkeyi nasıl paniğe sevketti?

Facebook kesintisi bir ülkeyi nasıl paniğe sevketti?Nijerya’nın Lagos kentinde 21 yaşında bir girişimci olan Tomiwa Ibukunla, iki ay önce giyim ve aksesuar işine başladı. Ürünlerini tanıtmak ve müşterilerden gelen siparişleri karşılamak için WhatsApp’ı kullanıyor, genellikle günde 20 sipariş alıyordu. Ancak 5 Ekim’de, WhatsApp tüm dünyada sekiz saat boyunca kapatıldığında (diğer Facebook platformları ile birlikte), işi büyük bir darbe aldı. “Markamı yeni başlatmıştım ve WhatsApp’ı iş için kullanıyordum çünkü çok büyük kolaylık sağlıyordu. Ancak platforma erişemediğimde endişelenmeye başladım çünkü aldığım yeni eşyaları durumuma koymuştum ve müşterilerime de henüz birkaç tane göndermiştim” diyor Ibukunla. Günü sadece beş sipariş ile kapattığını söyleyen genç girişimci ekliyor: “Tüm müşterilerim buradan geldiği için WhatsApp kapanırsa tekrar nereden başlamam gerektiğini merak etmeye başladım.” 

WHATSAPP’A GÜVENİP İŞ YAPMAK NE KADAR DOĞRU? 

Facebook kesintisi ABD ve Avrupa’daki birçok kullanıcı için bir rahatsızlık oluştursa da dünyanın diğer bölgelerinde etkileri çok daha sert hissedildi. Nijerya’da, WhatsApp hem yurtiçinde hem de yurtdışında kullanıcıların aileleri ve yakınlarıyla iletişiminin en önemli aracı durumunda ve aynı zamanda iş için de kullanılıyor.

Nijerya’da 33 milyon sosyal medya kullanıcısının yüzde 95’inden fazlası platformu kullanıyor. Kesinti Nijerya’nın uygulamaya güvenmesinin felaket olabileceğini ve alternatifleri araştırmanın zamanının geldiğini gösteriyor.

Nijerya’da WhatsApp kapandığında, hizmetin asla geri gelmeyeceğine dair söylentiler eşliğinde büyük bir panik yaşandı. Umuahia’da yaşayan Nkechinyere Peters, “Kızıma bir mesaj gönderdim fakat iletilemedi.” deyip ekliyor: “Yeğenim bana akisini söyleyene kadar bunun bir ağ sorunu olduğunu düşündüm. Öğrenince endişelendim, çünkü WhatsApp bizim ana iletişim aracımız. Ya bir şey oluyorsa ve beni aramak istiyorsa? Ya da önemli bir konuda yardıma ihtiyacım olursa?” Daha da kötüsü, Peters WhatsApp’ın tamamen silineceğine dair duyumlar almış ve buna inandığını söylüyor ve çevresindeki herkes de inanmış. 

Anlık mesajlaşma uygulamasının dönüşü olmayacak şekilde kapandığı inancı, söylentinin gerçek olduğu ortaya çıkarsa, ne yapacaklarından ve nasıl iletişim kuracaklarından emin olmayan birçok kişinin endişelenmesine neden oldu.

WHATSAPP BİR NUMARALI İLETŞİM ARACI

Bu kişilerin uzakta olan aileleri ve yakınları da aynı korkuyu paylaşıyor. Benin’de yaşayan Nijeryalı Chiamaka Eze, “Büyükannem yaşlı ve hasta” diyor ve devam ediyor: “İlaçlarını almasına yardım etmek için ailem ya da personel etrafta olmadığında en sevdiği torunu olarak bazen beni görüntülü arar. Ama kesinti sırasında ona yardım edemedim ve evde yalnız olduğu için yanlış ilaçları alacağını düşünerek panikledim.”

Bunun gibi kesintiler sadece iletişimi durdurmakla kalmıyor, aynı zamanda platform üzerinden birçok önemli hizmet sunulduğu için insanları da riske sokuyor. Örneğin, WhatsApp, danışmanlık veya acil yardım isteyen kişiler için Mentally Aware Nigeria adlı kuruluş tarafından 24 saatlik bir yardım hattına ev sahipliği yapıyor. Geçen yıl BORGEN dergisi, 2016’dan bu yana 10 binden fazla kişinin bu kuruluş ile iletişime geçtiğini bildirdi.

Facebook kesintisi sırasında Türk Telekom neden çöktü?

İş söz konusu olduğunda ise WhatsApp, Instagram ve Facebook Marketplace’e göre daha çok tercih edilen bir platform. WhatsApp, müşterilerin ilgilendikleri ürün veya hizmetler hakkında bilgi edinmelerini sağlayan iş profillerini ve sanal katalogları destekliyor.

Müşteriler, ürünleri gerçek zamanlı olarak duruma eklendikçe görebildikleri için platforma güveniyorlar. Bu da platformun girişimciler arasında gittikçe popüler hale gelmesine yol açıyor. Moda tasarımcısı Orji Eke, “Özel bir alanda iletişim kurduğumuz için bir tür yakınlık oluyor.” diyor. Ancak, kesinti gerçekleştiğinde WhatsApp artık güvenilmez bir hale geliyor ve ona güvenen girişimciler zarar görüyor.

TÜM İLETİŞİMİ BÜNYESİNDE TOPLAYAN BİR ŞİRKET SAATLİ BOMBA GİBİ

Kullanıcıların ülkeler arasında para göndermesine yardımcı olan bir ödeme uygulaması olan Bitsika’nın CEO’su ve kurucusu ATSU DAVOH’a göre Facebook, WhatsApp, Instagram ve Facebook’u kontrol eden bir şirket, neredeyse yalnızca bu hizmetlere güvenenler için saatli bir bomba. “Geleceğe yönelik gerçek bir çözüm düşünmek istiyorsak, yerelleştirme yapılmalı.” diyor.

WhatsApp başarılı çünkü kullanıcı sayısı çok fazla. Ancak başka seçenekler de olmalı. Nijerya’da yaşayan insanlar için WhatsApp mesajlaşma uygulamasına alternatifler arasında Telegram veya Signal bulunuyor. Bu uygulamalar, WhatsApp’ta bulunmayan ve açık kaynaklı bir API’ye sahip gizlilik özelliklerine sahip. SoftTalk Messenger gibi ev yapımı uygulamalar da mevcut. SoftTalk, uygulama üzerinden doğrudan uluslararası aramalar yapmak için bir hizmet sunuyor ve ayrıca bir alışveriş özelliğine de sahip.

WhatsApp kesintisi, Nijeryalıların diğer uygulamalara geçmesi gerektiğini gösterdi, ancak bunun gerçekleşmesi için Nijeryalıların alışkın oldukları standardı karşılayan cazip seçenekler olması gerektiğinden bahsediliyor. Ayrıca yatırımcıların yerel uygulamaları ve henüz geliştirilmemiş uygulamaları finanse etmesinin zaruri olduğu düşünülüyor. Zira bu tür yatırımlar diğer seçeneklerin mevcut olmasını ve bir dahaki sefere kesinti gerçekleştiğinde iletişimin hala mümkün olmasını sağlayacak.

Facebook kesintisi sırasında Türk Telekom neden çöktü?

Facebook’ta yaşanan tarihi kesinti sırasında, Türk Telekom’da yaşanan bağlantı problemlerinin sosyal medya devininin dünya internet trafiğindeki rolünden ve yoğun talebe karşı alt yapı yetersizliğinden kaynaklandığı ortaya çıktı.

Facebook ve bağlı uygulamaları Instagram ile WhatsApp’a neredeyse 7 saat boyunca erişilemedi. Ayn esnada olarak internet servis sağlayıcılarında da benzer bağlantı sorunları yaşandı.

Türkiye’de ise bu sorunlara özellikle Türk Telekom kullanıcıları şahit olmuştu. Facebook’u sadece WhatsApp ve Instagram’ın sahibi ve sosyal medya hizmeti veren bir şirket değil. Pasifik Okyanusu’nun altına kendi internet kablolarını döşeyen bu şirket, dünya üzerindeki trafiğin büyük bölümünü kontrol ediyor.

Thousand Eyes tarafından yayınlanan bir analiz, Facebook’un çöküşüne dair önemli bilgiler içeriyor. Bu bilgiler, eş zamanlı olarak Türk Telekom kullanıcılarının yaşadığı bağlantı sorunlarını da açıklıyor. Türk Telekom ve diğer İnternet Servis Sağlayıcısı (İSS) şirketleri çöküntüden birkaç sebeple etkilendi.

Öncelikle Facebook, sadece sosyal medyanın değil; internet ağlarındaki trafiğin çoğunun da sahibi konumunda. 4 Ekim gecesi kullanıcılar, facebook.com ve şirket bünyesindeki diğer internet sitelerine (ve bağlı olan uygulamalara) girmeye çalışırken her zamanki gibi DNS sunucularına istek gönderdiler.

Gönderilen bu istekler, Facebook cephesinde yanıtsız kaldı; çünkü Facebook’un DNS sunucularına erişilemiyordu, şirket adeta internetten yok olmuştu. Türk Telekom ve diğer şirketler, kullanıcılar tarafından iletilen bu sorgulara, Facebook sunucularına erişemedikleri için olumsuz yanıt verdiler. Kullanıcılar da bu sorunu Chrome’da çıkan dinozor, yüklenmeyen Instagram postları, ulaşmayan WhatsApp mesajları şeklinde deneyimlediler ve sorunu internete bağlanmalarını sağlayan şirketlere mal ettiler.

YAŞANAN KRİZ, AFET DURUMUNA BENZİYOR

Türk Telekom ve diğer servis sağlayıcıları, kriz zamanlarındaki yoğun trafiğe alışkın değil. Facebook’un çöküş gecesinde yaşananları aslında doğal afetlerde de yaşanan ağ yoğunluğuna benzetilebilir.  Çöküş gecesinde kullanıcılar, tıpkı doğal afet krizlerinde olduğu gibi durumu anlamak için Facebook sunucularına normalden 4 kata kadar fazla istek gönderdiler. Bu sebeple ağdaki trafik yoğunluğu herhangi bir andaki trafiğin çok üzerine çıktı. Üstelik bu durum saatler sürdü. Kullanıcılar Facebook’un uygulamalarını kapatıp açarak, sayfayı yenileyerek bu isteklerin sayısını ciddi şekilde artırdılar.

Thousand Eyes’ın analizine göre Facebook’un CTO’su, yoğun istek nedeniyle ağdaki stresi teknik ekibine bildirmek durumunda kaldı. Ağlardaki bu yoğunluk, servis sağlayıcılarının da anormal taleple karşılaşmasına, zaman zaman da hizmetlerinde yoğunluk yaşanmasına sebep oldu.

Kaynak: WebTekno

Facebook’tan tarihi kesinti sonrası zorunlu açıklama: Sorun sistem yenilenmesinde, sızıntı yok

Facebook, 2019’dan bu yana yaşadığı tarihi kesinti sonrası sorunun teknik bir aksaklıktan kaynaklandığını ve kullanıcı bilgilerinin sızdırılmadığını açıkladı.

Üç büyük sosyal medya ve mesajlaşma programı Facebook, WhatsApp ve Instagram kullanıcılarının yaklaşık altı saat boyunca dünya genelinde yaşadığı erişim problemi sona erdi.

Facebook, sorunun sistem yenilenmesi sırasında yaşanan arızadan kaynaklandığını açıkladı.Firmaya ait olan bu üç platforma, Pazartesi günü Türkiye saatiyle 18:40’tan itibaren internet tarayıcılarından ya da telefon uygulamalarından erişilememişti.

SİSTEMDEKİ DAHİLİ ARAÇLARIN ETKİLENMESİ ÇÖZÜMÜ ZORLAŞTIRDI

Şirketten yapılan açıklamada, arızanın sistemin dahili araçlarını etkilediği ve bunun da sorunu çözme girişimlerini karmaşıklaştırdığı belirtildi.

Platform, “Bu kesinti süresinin bir sonucu olarak kullanıcı verilerinin güvenliğinin ihlâl edildiğine dair hiçbir kanıt bulunmadığını” ekledi.

Eski çalışanından çarpıcı itiraflar: “Facebook demokrasiye zarar veriyor”

Facebook kurucusu Mark Zuckerberg, kişisel hesabından daha önce yaptığı paylaşımda “Değer verdiğiniz insanlarla iletişim kurmak için hizmetlerimize ne kadar bel bağladığınızı biliyorum” dedikten sonra kesintiler için özür diledi.

2019’da yaşanan bir sunucu sorunu da Facebook’a 14 saat boyunca erişilememesine yol açmıştı.

Guardian gazetesi teknoloji editörü Alex Hern Twitter hesabından yaptığı bir paylaşımda “Arkadaşlarım Facebook’a ait her şeyin nasıl bir anda çöktüğünü basit bir şekilde anlatmamı istemişti, işte şöyle oldu” dedi ve şu mesajları paylaştı:

Facebook’ta tarihi kesinti devam ederken 1,5 milyar kullanıcının bilgileri satışa çıktı

“Facebook internetteki yönlendirme protokolüne, yanlışlıkla olduğunu varsaydığımız bir şekilde bir mesaj gönderdi. Bu mesaj özetle ‘Hey, artık bizim bir sunucumuz yok’ diyordu.”

“Normalde bunu düzeltmek kolaydır. Bir mesaj daha gönderip ‘Ah, kusura bakmayın. Bizim sunucularımız var ve işte şu adresteler’ dersiniz. Bazı şeyler bir süre düzgün çalışmayabilir, mesajın internetin tüm köşelerine yayılması zaman alır ama süründürse de öldürmez.”

“Fakat Facebook her şeyi yalnızca kendi sistemleri üzerinden yapıyor. Bu yüzden sunucuları internetten silindiğinde, o ikinci mesajı atacak imkanı bulamadılar. Sunucunun olduğu odaya girip müdahale etmek istediklerinde kapıda bir kartla açılan akıllı kilit de bu yüzden çalışmadı. Fiziksel güvenlik biriminin başındaki kişiye, akıllı kilit çalışmadığı için normal bir anahtarla başka bir noktadaki veri tabanını devreye sokmaları gerektiği mesajını iletecek sistem de aynı nedenle çalışmadı.”

Kaynak: BBC Türkçe

Kenya’da, dezenformasyonun arkasından influencerlar çıktı!

Kenya’da geçen mayıs ayında Twitter üzerinden  #AnarchistJudges (Anarşist Yargıçlar) ifadesi ile bir hashtag açıldı. Görünüşe göre bir dizi bot hesap tarafından yönlendirilen ve bazı kukla hesaplar tarafından retweetlenen tweet’lerin sayısındaki artış, 2021 tarihli Anayasa Değişikliği Tasarısını iptal eden Kenya Yüksek Mahkemesi yargıçlarının yeterliliği ve dürüstlüğü konusunda şüphe uyandırıyordu.

Yalan haberlerden oluşan tweetlerin büyük kısmı hakimlerin uyuşturucu ticareti, rüşvet ve siyasi partizanlıkla uğraştığını iddia ediyordu. Olay, kısa sürede ülkenin en trend konularından biri haline geldi. 

INFLUENCERLAR SİYASİ BİR OPERASYONUN PARÇASI MI?

Wired.com için konuyla ilgili bir makale kaleme alan Gazeteci Odanga Madung aynı zamanda Mozilla Vakfında görev yapan bir araştırmacı. Madung aynı vakıfta görev yapan meslektaşı Brian Obilo ile birlikte sosyal medyada hızla artan bu saldırılara ilişkin bir araştırma gerçekleştirdi.

Kötü niyetli bu kampanyalarda görev alan influencerlar ile bir dizi röportaj gerçekleştiren Madung ve Oblo, Kenya’da siyasi bir operasyon için tutulan bu sosyal medya askerlerinin masaya yatırdı. Kenyada sivil toplum üyeleri ve gazeteciler son zamanlarda kendilerini susturmaya, itibarlarını karalamaya ve bilgiye erişimlerini engellemeye çalışan dezenformasyon saldırılarına maruz kalıyorlar.

Ülkenin haber döngüsünü güçlü bir şekilde etkileyen ve “trend algoritması” gibi suiistimal edilebilir özelliklere sahip olan Twitter, bu operasyonların merkezinde yer alıyor. Karalama kampanyalarına dahil olan hesapların ve bireylerin çoğu, çeşitli politik ideolojileri yaymaya çalışıyor. Hatta Madung ve Oblo’ya göre birçok doğrulanmış hesap dahi bu kirli oyuna dahil oluyor.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI OLANLAR HEDEF ALINDI

Madung ve Oblo faillerin Twitter’da kullandıkları belirli hashtag’leri haritalayarak ve analiz ederek iki aylık dezenformasyon saldırısı verilerini (1 Mayıs-30 Haziran) takip etti. Araştırmada özellikle, Kenya’nın, o dönem tartışmalara yol açan Köprüler Kurma Girişimi (BBI) adıyla bilinen Anayasa Değişikliği Tasarısına odaklanıldı.

Araştırmacılar, Kenyalı aktivistleri ve yargı mensuplarını hedef alarak onlar hakkında kötü amaçlı içerik yayınlayan belirli hesapların haritasını çıkardılar.  Bu tweetlerin meta verilerindeki zaman damgaları güçlü bir senkronizasyon ortaya koymaktaydı: Çok kısa bir sürede mesajlarda meydana gelen keskin artışlar.

Toplamda, 11 hashtag altında 3 bin 742 hesap tarafından yayınlanan 23 bin 606 tweet ve retweeti işaretlediler. Araştırmacıların mercek altına aldığı kampanyalarının hedefinde doğrudan vatandaşlar ve anayasa değişikliğine şiddetle karşı çıkan önde gelen sivil toplum aktivistleri yer alıyordu. 

Twitter dezenformasyon savaşında AP ve Reuters’dan destek alacak

Kampanyada görev yapan hesaplar sivil toplum örgütlerini ve aktivistleri, Kenya’nın başkan yardımcısı William Ruto tarafından finanse edilen “kötü adamlar” olarak tasvir ederek itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Çok iyi koordine edilmiş saldırılar, radara yakalanmamak için WhatsApp grupları aracılığıyla idare ediliyordu.

Konuşmaları araştırmacılarla paylaşılan gruplarda yöneticiler, nelerin yayınlanacağı, kullanılacak hashtag’ler, hangi tweet’lerle etkileşime girileceği, kimin hedefleneceği ve gönderilerin trend olacak şekilde nasıl senkronize edileceği hakkında talimatlar bulunmaktaydı. Misilleme korkusuyla ismini açıklamak istemeyen bir influencer “Asıl amaç Twitter’da trend olmak” şeklinde konuştu. 

BU İŞTE PARA VAR 

Kaynaklar, günde üç kampanyaya katılmaları karşılığında 10 ila 15 dolar arasında ödeme aldıklarını söyledi. Diğerlerinin ise ayda 250 dolara kadar çıkabilen bir gelire sahip olduğu belirtiliyor. Bu, birçok kişinin günde 1 dolar kazandığı ülkede oldukça yüksek meblağlar olarak değer görüyor.

Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, bu kampanyaların en sık görülen üç kurbanı Kenyalı gazeteciler, hakimler ve aktivistlerdi. Örneğin, Köprüler Kurma Girişimi karşıtı Linda Katiba kampanyasının önde gelen bir üyesi olan Jerotich Seii’ye yapılan saldırıların çoğunda Seii ya da Seii’nin babası gibi davranan hesaplar, girişimlerinin William Ruto tarafından finanse edildiğini iddia ediyordu.

Seii, araştırmacılara yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Şahsıma yönelik saldırılar o kadar karalayıcı ve etkili ki zamanımın büyük bir kısmını, vatansever kimliğimi savunmak için harcamak zorunda kalıyorum.” Diğer bazı aktivistler ise oto sansüre başvurdular.

Araştırma üzerine Twitter, Kenya’da platformun manipülasyon ve spam politikalarını ihlal eden 100’den fazla hesabı kaldırdı. Bir Twitter sözcüsü ise şunları kaydetti: “Bazı hesaplar, takipçileri veya retweetleri (yalnızca gözlemlediklerimizden politik temalara değil) kazanmaya çalışmak için sahte davranışlara dayanmaktaydı ancak raporda belirtilen hashtag’lerle ilişkili tweetlerin çoğu (örneğin #Anarşist yargıçlar) meşru idi”

Türkiye’den WhatsApp’a 1 Milyon 950 bin TL’lik kişisel veri cezası!

Kişisel Verileri Koruma Kurulu (KVKK), WhatsApp’a kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmemesi için gerekli teknik ve idari tedbirleri almadığı için 1 milyon 950 bin TL  para cezası verdi. İrlanda’dan gelen 225 milyon avroluk rekor cezadan sonra bu kararın gelmesi dikkati çekti.

Açıklamada idari para cezasına ilişkin ayrıntılar şöyle verildi:

“WhatsApp LLC (WhatsApp/veri sorumlusu) tarafından, WhatsApp uygulamasını kullanmak isteyen kullanıcıların kişisel verilerinin işlenmesine ve yurtdışında bulunan üçüncü taraflara aktarılmasına açık rıza verilmesini içerecek şekilde Hizmet Koşullarının ve Gizlilik İlkesinin güncellendiği, bu kapsamda açık rıza vermeyen kullanıcıların uygulamayı kullanamayacağına ve hesaplarının silineceğine dair bilgilendirme iletildiği tespit edilmiştir.

Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 12.01.2021 tarihli ve 2021/28 sayılı Kararı ile 09.02.2021 tarihli ve 2021/120 sayılı Kararı çerçevesinde, yurtdışına veri aktarımı, hizmetin açık rıza şartına bağlanması ve genel ilkelere uygunluk hususları başta olmak üzere WhatsApp hakkında 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun (Kanun) 15’inci maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında resen inceleme başlatılmasına karar verilmiş ve konuya ilişkin WhatsApp’tan alınan savunma yazıları ve bununla bağlantılı olarak WhatsApp Hizmet Koşullarının ve Gizlilik İlkesi metinlerinin incelenmesi neticesinde; temel olarak veri sorumlusu tarafından kullanıcılara sunulan Hizmet Koşullarının kullanıcı ile yapılan bir sözleşme olarak tanımlandığı, Gizlilik İlkesinin ise şeffaflığı sağlamaya yönelik bir metin olarak, hangi verilerin hangi amaçlarla işleneceğini göstermekle birlikte esasen Hizmet Koşullarının bir parçası olarak ifade edildiği ayrıca Hizmet Koşullarına onay verilmeden sözleşmenin yürürlüğe giremeyeceğinin belirtildiği görülmüştür.

Kişisel verilerde şeffaflığa uymayan WhatsApp’a 225 milyon avro ceza

 

Bu kapsamda; Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun 03.09.2021 tarih ve 2021/891 sayılı Kararı ile;

  • Veri sorumlusu tarafından söz konusu uygulama kapsamında çeşitli kişisel veri işleme faaliyetleri bakımından farklı veri işleme şartlarına dayanıldığı ve kişisel veri işlemeye yönelik açık rıza şartının ise istisna olarak başvurulan bir şart olduğu belirtilse de Hizmet Koşullarının kullanıcı ile yapılan bir sözleşme olarak tanımlaması nedeniyle sözleşmeye onay verilmesi suretiyle ilgili kişilerin açık rızasının alınması yoluna gidildiği, bu çerçevede kullanıcılardan kişisel verilerinin işlenmesine ve yurtdışında yerleşik üçüncü taraflara aktarılmasına seçimlik hak sunulmaksızın tek bir açık rıza alındığı, sözleşmeye aktarıma ilişkin hüküm koymak suretiyle işleme ve aktarım faaliyetlerinin, tek metinde birbirinden ayrılmaz bir biçimde ilgili kişiye sunulduğu dikkate alındığında, açık rızanın “özgür iradeyle açıklanması” unsurunun zedelendiği,
  • Veri sorumlusu tarafından Hizmet Koşulları ve Gizlilik İlkesinde yer alan “aktarım”a ilişkin ifadelerin müzakereye kapalı nitelikte sunularak ilgili kişilerin sözleşmeye bir bütün olarak onay vermeye zorlandığı, bu suretle açık rızanın saf dışı bırakılmaya çalışıldığı, uygulamanın kullanılmasının aktarım şartına bağlandığı, bu kapsamda ilgili kişilerin çıkarları ve makul beklentileri göz önüne alınmaksızın hareket edildiği dikkate alınarak veri sorumlusunun bu uygulamasının Kanunun 4’üncü maddesinde yer alan “Hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma” ilkesine aykırılık teşkil ettiği,
  • İşlenen tüm kişisel verilerin aktarımına ilişkin açık rıza istenildiği, ancak bu verilerin işlendikleri amaçla orantılı ve sınırlı bilgiler olmadığı gibi hangi verinin hangi amaçla aktarılacağının da bahse konu metinlerde net olarak ortaya konulmadığı, bu hususta veri sorumlusunca Kanunun 4’üncü maddesinde yer alan “belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme” ve “işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma” ilkelerine aykırı hareket edildiği,
  • WhatsApp tarafından kişisel verilerin işlenmesinin sözleşmenin bir parçası haline getirilmek suretiyle ilgili kişilerden sözleşmeye onay vermelerinin istenildiği ve sonrasında “Bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması” şartı başta olmak üzere diğer kişisel veri işleme şartlarına dayanılarak kişisel verilerinin işlendiğinin beyan edildiği ancak görünen işlem sözleşmeye onay verme olsa da asıl yapılan işlemin kişisel verilerin işlenmesine açık rıza alınması niteliğinde olduğu, bu bakımdan sözleşmenin içerisine derç edilerek hizmetin bir koşulu olarak dayatılması suretiyle alınan açık rızanın, “özgür iradeyle açıklanması” unsurunun zedelendiği,
  • Veri sorumlusunun Türkiye’de bulunan ilgili kişilerden elde ettiği kişisel veriler üzerinde, bu verileri elde ettikten sonra yapmış olduğu kaydetme, depolama, değiştirme, aktarma gibi her türlü işleme faaliyetinin, sunucuları Türkiye’de bulunmadığı sürece kişisel verilerin yurt dışına aktarımı anlamına geldiği, dolayısıyla söz konusu aktarımın, Kanunun “Kişisel verilerin yurt dışına aktarılması” başlıklı 9 uncu maddesine uygun olarak yapılmasının zorunluluk arz ettiği ancak veri sorumlusu tarafından aktarım faaliyetleri için hiçbir şekilde açık rızaya başvurulmadığının beyan edildiği, bununla birlikte veri sorumlusunca Kurulumuza bir taahhütname başvurusunda da bulunulmadığı dikkate alındığında, veri sorumlusu tarafından Kanunun 9 uncu maddesine uygun hareket edilmediği,
  • Veri sorumlusu tarafından, profilleme amacıyla çerezler aracılığıyla yapılacak kişisel veri işleme faaliyetine ilişkin olarak ilgili kişilerden açık rıza alınmadığı, bu kapsamda yürütülen kişisel veri işleme faaliyetinin de hukuka uygun olmadığı

anlaşıldığından Kanunun 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri almadığı tespit edilen veri sorumlusu hakkında Kanunun 18 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca 1.950.000 TL idari para cezası uygulanmasına,

Ayrıca veri sorumlusunun;

  • Uygulamaya konulmadığı belirtilen 04.01.2021 tarihli Hizmet Koşulları ve Gizlilik İlkesi metinlerinin, halihazırda kullanıcılara geçerli sürüm olarak sunulduğu anlaşıldığından, ilgili kişilerin doğru bilgilendirilmesi için söz konusu metinlerin üç ay içerisinde Kanuna uygun hale getirilmesi,
  • Gizlilik İlkesinin, aydınlatma metni yerine kullanıldığı ve geçerli bir aydınlatmanın unsurlarını taşımadığı anlaşıldığından, Kanunun 10’uncu maddesi ve Aydınlatma Yükümlülüğünün Yerine Getirilmesinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ hükümlerine uygun bir aydınlatma yapılması

ve söz konusu işlemlerin sonucundan Kurula bilgi verilmesi hususunda talimatlandırılmasına karar verilmiştir.”