Etiket arşivi: Trump

ABD’den bağımsız Siber Komutanlık yolunda önemli adım

ABD Siber Komutanlığı sessiz sedasız bir şekilde hiyerarşik kademesine yeni bir yapılandırmaya gitti. ABD Başkanı Trump’ın bir süredir Siber Komutanlığı, NSA’dan bağımsız daha güçlü bir örgüt olmasını istediği biliniyordu. Bu düşünce ile Siber Komutanlığın yönetim kademesine ‘ikinci yardımcı’ (second deputy) adıyla yeni bir pozisyon eklendi.

İsmini vermek istemeyen bir generalin fifthdomain.com sitesine verdiği bilgiye göre bu pozisyon komutanlık dahilinde ikinci bir yardımcıyı içeriyor. Sözkonusu değişiklik, kongre direktifiyle Donald Trump’ın başkan seçilmesinin ardından gerçekleşti. Söz konusu düzenlemenin aynı zamanda Siber Komutanlığın ve NSA’nın başında bulunan Michael Rogers’ın bu bahar beklenen emekliliği ile de ilgisi olduğu düşünülüyor.

İlgili haber>> ABD Siber Komutanlığın statüsü yükseldi, 10. müşterek komutanlık oldu

Fifthdomain.com sitesinin edindiği bilgiye göre yeni örgütlenmenin sonucunda Deniz Piyade Korgenerali William Mayville, ikinci komutan yardımcısı olarak görev yapacak. Savunma Bakanlığı geçtiğimiz yıl haziran ayında, daha önce Savunma İstihbarat Ajansı’nın başkanlığını yapan Deniz Piyade Korgenerali Vincent Stewart’ın Siber Komutanlık’ta komutan yardımcılığına aday gösterildiğini açıklamıştı. Stewart başkan yardımcısının yaptığı rutin günlük görevlere odaklanacak iken Mayville ise terfi için gerekli işlere odaklanacak.

Kimliğini açıklamak istemeyen bir kongre görevlisinin açıklamasına göre bahsi geçen örgütsel değişiklik, komutayı nihayetinde NSA’dan ayırma amacına hizmet ediyor. Ancak söz konusu pozisyonun geçici olduğu kongrenin de yapı içerisinde iki başlı bir yönetim istemediği belirtiliyor. Yine de, Siber Komutanlığı NSA’dan ayırma girişimi Savunma Bakanlığı ve Kongre yetkilileri tarafından çok önemli bir girişim olarak değerlendiriliyor.

Ruslar, ABD Demokratlarının her adımını takip etmiş!

Siber Güvenlik uzmanı Robert Johnston, Rusya’nın Hillary Clinton’a karşı Trump’ın kazanmasına yönelik  yürüttüğü iddia edilen siber saldırıları ortaya çıkaran kişi. Konuyla ilgili ilk kez konuşan Johnston, daha önce de ABD Deniz Piyade Kolordusu’nun siber savaşçısı konumunda görev almış bir isim ve Rusya’nın daha önce de Pentagon’a karşı benzer bir saldırı gerçekleştirdiğini iddia ediyor.

ABD Deniz Piyade Kolordusu’nun siber savaşçısı Robert Johnston, Rusların, Demokrat Parti alt kanadı olan Ulusal Komite’yi (DNC) hacklediğini keşfetmesinden bir yıl kadar önce de Rusların benzer bir saldırıyı Genelkurmay Başkanlığı’na da yaptığını öğrendi.

BuzzFeed’in haberine göre, 2016 Mayısı’nın bir sabahında Demokrat Parti’nin alt kanadı Ulusal Komite’nin liderleri bir masasının etrafından toplanmış Robert Johnston’a dik dik bakıyorlardı. Deniz Piyade Kolordusu’nun eski askerlerinden biri olan Johnston, duygusallıktan uzak bir askeri netlikle brifing veriyordu. Fakat söylediği şey, o kadar sinir bozucuydu ki, yüksek rütbeli bir DNC yetkilisi oturduğu sandalyede bir korku filmi izliyormuş gibi tortop olmuştu.

Johnston 30’lu yaşlarında, ordunun elit kolu olan ABD Siber Komutanlığı’ndan yeni ayrılmış başarılı bir sanal dedektifti. Johnston o sırada Rusların ABD ordusunun en üst rütbelerine karşı giriştiği bir siber saldırıyı durdurmaya destek veriyordu. Daha sonra buradaki görevinden ayrılarak özel bir siber güvenlik şirketinde çalışmaya başlayan Johnston, DNC’ye bir brifing vermesi gerekiyordu. Zira tehlikelerle dolu bir seçim kampanyası sırasında Johnston DNC’nin bilgisayar ağında şüpheli bir hareketlilik keşfetmişti.

  • EN KÖTÜ GÜNLERİYDİ

Demokrat Parti yetkililerinin tepkisini tam anlamıyla ‘şok hali idi’ sözleriyle anlatıyor Johnston ve ekliyor: “Bu onların en kötü günüydü.”

DNC’ye yönelik siber saldırı her ne kadar kamuoyu tarafıdan biliniyor olsa da epeyce soru işareti barındıran ayrıntıları gizemini koruyordu.  DNC, siber saldırıyı nasıl oldu da ıskalamıştı? Neden FBI değil de özel bir güvenlik uzmanı DNC’nin sunucularını denetliyordu? Her şeyden önce DNC Johnston’un şirketi CrowdStrike’ı nasıl bulmuştu?

Johnston’un burada ilk kez anlattığı ve FBI, DNC ve Savunma Bakanlığı’ndan 15 kaynakla yapılan görüşmelerle doğruluğu teyit edilen raporu, soruların bazılarının cevabını veriyor.

İlgili haber>> ABD’nin Rusya’ya yaptırımları havada kaldı

Dışarıdan bir isim olarak bu işi tesadüfen alan Johnston, siber saldırının doğasını ve kapsamını belirleyen baş araştırmacıydı ve söz konusu hackleme faaliyetinin küstah bir ele geçirmeden ziyade gizli bir soygun olarak değerlendiriyordu. Merkezi bir rolü olmasına rağmen Johnston, Rusların müdahalesini soruşturan araştırmacılarla hiç konuşmadı.

Johnston büyük ölçüde kendi başına hareket ediyordu. Demokrat Parti, FBI yerine  CrowdStrike’i bu konuda görevlendirmişti ve FBI bu zamana kadar hiç DNC’nin sunucularına giriş yapmamıştı. DNC yetkilileri bu konuda özel bir şirketle çalışmayı seçmişlerdi çünkü kampanyanın tam ortasında operasyonlarının kontrolünü kaybetmekten korkuyorlardı. Üstelik FBI, Hillary Clinton’ın özel e-posta sunucusunun kullanımını da araştırıyordu. DNC işleri özel olarak ilgilenilmesinin daha iyi olacağını düşündü.

  • HER ESPRİ; HER KELİME, HER HECE…

Siber güvenlik uzmanları Johnston’ın bulduklarını geniş ölçüde kabul etmiş olsalar da bu, soruşturma hakkındaki şüphelere gölge düşürecek bir karardı.

O gün toplantı odasında, bulduğu bilgileri Demokrat Parti yetkililerine açıklarken, partinin genel başkanı Debbie Wasserman Schultz da hoparlörden dinliyordu. Johnston, bilgisayar sistemlerinin gizliliğinin bir kez değil iki kere ihlal edildiğini açıkladı. İlk saldırıdaki zararlı yazılım bir yıl boyunca DNC’nin siteminde bulundu. İkinci sızma ise sadece bir kaç aylıktı. İki sızma da Rus istihbaratı ile ilişkiliydi. Daha rahatsız edici olan durum ise hackerlar bütün e-postaların bir kopyasını toplayıp, bir yerlere ya da birilerine yollamışlar. Her bir DNC personelinin yazdığı her bir e-posta izlenmiş. Her espri, her kelime her hece…

  • WİKİLEAKS SERİ HALDE YAYINLADI

O dönemde hala Rusya’nın Trump’ın yararı için müdahale etmiş olabileceğine dair uyarılar olmadığından, DNC yetkilileri Johnston’u soru yağmuruna tutmuşlardı. Yetkililer Johnston’a şu soruları yönelttiler: “Bu kadar bilgi ile ne yapabilirler? Saldırganlar bu bilgilerle ne yapabilir?”

Johnston bilmiyordu. FBI da bilmiyordu. Cevaplar, çalınan e-postaların Wikileaks tarafından bir seri olarak yayınlanması ile gelmiş oldu: Rus hükümeti Hillary Clinton’a karşı Donald Trump’ın kazanmasını sağlamak için aktif bir şekilde çalışmış olabilir.

İlgili haber>> Rusya’nın siber saldırıları, KGB’den miras bir anlayış

Johnston 2015’in ilk bahar aylarında ABD Deniz Kolordu Komutanlığında çalışıyorken, Maryland’daki Cyber Protection Team 81 adlı bir birimi yönetiyordu.  Bir gün cep telefonundan acil bir çağrı aldı. Telefon birlik komutanından geliyordu ve komutan “Washington’a ne kadar hızlı gelebilirsin?” diye soruyordu. Sonrasında aynı kişi şöyle devam etti: “Hemen oraya git ve diğerleriyle buluş, sana anlatacaklar”

Acil durumun sebebi ABD Başkanı’na önerilerde bulunan ordunun en üst rütbeli subayların yönelik bir siber saldırı kuşkusu idi. Zararlı yazılım 5 saat içinde 5 rütbeli askerin dizüstü bilgisayarlarına ve genelkurmay başkanının dizüstü ve masaüstü bilgisayarına yayılmıştı. Çok kısa sürede Johnston ve ekibi zararlı yazılımı tespit etti. Sözkonusu siber saldırı aracının APT 29 adlı, Rusya’nın federal güvenlik servisi FSB ile bağlantılı olduğu bilinen bir hacker grubu tarafından kullanıldığı anlaşıldı.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Rusya saldırılarına karşı FBI yetkilileri uyarmamış

ABD Federal Soruşturma Bürosu’nun (FBI), Rusya’nın siber saldırılarına maruz kaldıklarını tespit etmesine rağmen birçok Amerikalı yetkiliyi uyarmadığı bildirildi.

Amerikan Associated Press (AP) haber ajansı, Rusya’nın siber saldırılarıyla ilgili yeni bir bulguyu kamuoyu ile paylaştı. Buna göre, FBI, Rusların, çok sayıda Amerikalı yetkilinin Gmail hesaplarına siber saldırı düzenlediğini kanıtlarıyla tespit etmesine rağmen söz konusu yetkililere uyarıda bulunmadı.

İlgili haber>> Uluslararası hukuk açısından Rusya’nın ABD seçimlerine müdahalesi

Aynı haberde, Kremlin’e yakın olduğu iddia edilen Fancy Bear adlı “siber ajanlık” grubunun 2015 yılında yaklaşık 80 ABD’li yetkiliyi hedef aldığı, FBI’ın ise sadece 2 yetkiliyi saldırılar konusunda uyardığı belirtildi. Rus siber saldırılarına maruz kaldıklarını AP’nin haberiyle öğrendiklerini dile getiren bazı yetkililer, bu tür saldırılar söz konusu olduğunda bunu FBI’dan öğrenmiş olmaları gerektiğini vurguladı.

Eleştirilere maruz kalan FBI ise yazılı açıklama yaparak, “FBI potansiyel tehdit altında olan kişi ve kurumları rutin olarak uyarmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu. Rusya’nın 2016 yılındaki ABD başkanlık seçimlerine siber saldırılar yoluyla müdahale ettiği iddiaları üzerine başlatılan Rusya soruşturmaları, ABD Kongresinde ve Özel Yetkili Savcı Robert Mueller’ın uhdesinde devam ediyor.

Siber Bülten mail listesine abone olmak için formu doldurun

Günlüğü 10 dolar olan ‘klavyeli askerler’ demokrasiye tehdit

ABD, 2016 başkanlık yarışına Rus müdahalesini araştırırken, Washington merkezli sivil toplum kuruluşu Freedom House, seçimlere sanal sabotaj konusunda tüm ülkelere uyarı niteleğinde bir rapor yayınladı. “İnternette özgürlük: 2017” adlı rapor, özellikle sosyal medyanın insanların siyasî tercihlerine etki edecek şekilde manipüle edilerek demokratik sürecin zayıflatıldığını vurguluyor.

Rapor, sosyal medyadaki dezenformasyon bombardımanının sadece ABD başkanlık seçimlerinde değil, geçtiğimiz bir yıl içinde sandık başına gidilen Kolombiya, Ekvador, Fransa, Almanya, İtalya, Güney Kore ve İngiltere gibi ülkeler başta olmak üzere 17 ülkede daha seçimleri etkilemek üzere sistemetik olarak kullanıldığını belirtiyor.

Raporda, “Manipülasyon ve dezenformasyon taktikleri, geçtiğimiz yıl en az 17 ülkede yapılan seçimler sırasında vatandaşların liderlerini gerçekçi haberlere ve tartışmalara dayalı olarak seçme yeteneğine zarar vererek seçimlerde önemli bir rol oynadı.” deniliyor. Ancak bilgi kirliliği taktiğinin özellikle hükümetler tarafından kendi ülkelerinde kullanıldığı ifade ediliyor.

İlgili haber>> Uluslararası hukuk açısından Rusya’nın ABD seçimlerine müdahalesi

Freedom House, “Bazı hükümetler, Rusya’nın ABD ve Avrupa’da yaptığı dezenformasyon kampanyaları gibi, menfaatlerini desteklemek ve yurtdışında nüfuzlarını genişletmek için çaba sarf etseler de, çoğu durumda bu yöntemleri kendi sınırları içinde kendi iktidarlarını korumak için kullandı.” diyor. Örgüt, bu çerçevde özellikle Filipinler, Venezuela ve Türkiye’yi zikrediyor.

‘KANAAT ŞEKİLLENDİRME ORDULARI’ İŞBAŞINDA

Dünyadaki internet kullanıcılarının yüzde 87’sinin yaşadığı 65 ülkede internet üzerindeki yasakları ve kısıtlamaları inceleyen rapor, Haziran 2016- Mayıs 2017 dönemini ele alıyor. Buna göre 30 ülkede hükümetler, “seçimlere müdahale etmek, anti-demokratik gündemlerini ilerletmek ve vatandaşlarına baskı uygulamak üzere” sosyal medyayı manipüle etti. Hükümetler bunun için de Freedom House’un ifadesiyle ‘kanaat şekillendirme ordularını’ kullanıyor.

Söz konusu 30 ülkede çok sayıda kişinin, ‘para aldıklarını saklayarak, dijital bilgi platformlarını hükümete destek sağlamak için çarpıttığını, manipüle ettiğini gösteren güçlü bulgular’ mevcut.  Devletler, insanların fikirlerini şekillendirmek, rakiplerine itibar suikastı yapıp kendilerine olan desteği artırmak üzere maaşlı yorumcular ve troller çalıştırıyor, propaganda merkezleri, botlar (tek merkezden kontrol edilen hesaplar) ve yalan haber siteleri oluşturuyor.

İlgili haber>> 100 bin dolar verin, Facebook ile seçim sonucu değişsin!

Raporda, 2016’da 23 ülkede hükümetlerin ‘astroturfing’e (sahte kamuoyu oluşturma) başvurduğu, bu yöntemin son bir yılda daha yaygın hale geldiği kaydedilerek, “Son zamanlarda bu uygulama, sosyal medyayı istismar eden botlar, propaganda üreticileri ve sahte haber kanalları, yüksek görünürlük sağlayan arama algoritmaları ve güvenilir içeriğin içine kusursuz entegrasyon ile daha yaygın ve teknik açıdan sofistike hale geldi.

Bu hızla yayılmakta olan tekniklerin demokrasi ve sivil aktivizm üzerindeki etkileri potansiyel olarak yıkıcı. Yetkililer bu yolla, vatandaşların çoğunun kendi saflarında olduğu şeklindeki sahte algıyı güçlendirerek siyasi muhalefet üzerindeki baskıları meşru gösterebilir, gerçek bir tartışma yapılmaksızın yasalar ve kurumlarda anti demokratik değişiklikleri ilerletebilir.” uyarısında bulunuluyor.

GÜNLÜĞÜ 10 DOLARA KLAVYELİ ASKER

Raporda çeşitli ülkelerden manipilasyon taktiklerine yer veriliyor.  Örneğin Filipinler lideri Rodrigo Duterte’nin devlet başkanlığı seçimlerini kazandığı geçen yılki sandık yarışında “bir klavye ordusu” kurduğu aktarılıyor. Günlük 10 dolara çalışan bu klavyeli askerlerin, Duterte’nin seçimi kazanması için sosyal platformları manipüle ettiğine işaret ediliyor. Bu ‘ordu’nun, seçim sonrasında da Duterte’nin uyuşturucu satışına karşı giriştiği kanlı mücadeleye destek verdikleri  anlatılıyor.

“TÜRKİYE’DE 6 BİN KİŞİLİK MAAŞLI TROL”

Freedom House’un bir diğer örneği ise Türkiye’den. Raporda, “Türkiye’de iktidar partisi  sosyal medyada tartışmaları manipüle etmek, gündemi yönlendirmek ve muhaliflere karşılık vermek için 6 bin kişi tuttu.” deniliyor.

SUDAN’DA ‘SİBER CİHATÇI’LAR

Freedom House, Sudan’da ise hükümetin daha direkt bir yaklaşım benimsediğini söylerken, “Hükümet politikalarına destek vermek ve eleştirel gazetecileri jurnallemek için sahte hesaplar oluşturmak üzere istihbarat teşkilatı içinde özel bir birim kuruldu.” bilgisine yer veriyor. Bu birimdeki kişilere ‘siber cihatçılar’ denildiğini yazıyor.

Freedom House’un “İnternette Özgürlük” projesinin direktörü Sanja Kelly, son dönemde hükümetlerin artan oranda sosyal medyayı manipüle etmeleri konusunda önemli uyarılarda bulunuyor.

Bu tür müdahalelerin internetin ‘özgürleştirici teknoloji’ nosyonuna yönelik büyük bir tehdit olduğunu vurgulayan Kelly, “Hükümetler şimdi muhalefeti bastırmak ve anti-demokratik gündemlerini ilerletmek için sosyal medyayı kullanıyor. Zor olan sadece bu manipülasyonu algılamak değil, web sitesi engelleme gibi diğer sansür türlerine göre mücadele edilmesi de zor. Çünkü dağınık ve bunu yapmak için de çok sayıda insan ve bot istihdam ediliyor. Sosyal medya üzerinden hükümet politikalarına taban desteği sağlanması, rejimin kendisini onayladığı, bağımsız grupları ve sıradan vatandaşları dışarıda bıraktığı kapalı bir döngü oluşturuyor.” uyarısını yapıyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Ruslar, House of Cards izleyip propaganda yapmışlar

Rusların ABD’deki seçim sonuçlarını etkilemeye yönelik gizli girişimlerine dair çok ilginç detaylar ortaya çıkıyor.

Rus lider Vladimir Putin’in seçimlere müdahale kampanyası kapsamında hayata geçirilen ve ‘Trol fabrikası’ diye adlandırılan ekipte çalışan Rusların ünlü Amerikan dizisi ‘House of Cards’ı izlemek zorunda oldukları ortaya çıktı.

Ajanların diziyi Amerikalıların kendi hükümetlerine karşı gelmelerini sağlayacak mesajları elde etmek için izledikleri iddia ediliyor. İddiayı dile getiren kişi ise bahsi geçen troll fabrikasının eski çalışanlarından biri.

İlgili haber>> 400 bin dolarınız varsa seçimleri manipüle edebilirsiniz

Rus bağımsız TV kanalı Rain’de yayınlanan röportajda eski ajanın anlattıkları, eski adıyla İnternet Araştırma Ajansı olarak bilinen Trol fabrikasının nasıl çalıştığına dair fikir veriyor. Buna göre sözkonusu ekibin çalışanları, New York Times ve Washington Post gibi gazetelerde yayınlanan haberlerin altına Amerikalılar tarafından yazılmış süsü verilen provokatif yorumlar yazıyorlar.

Mesajların ana temasını eşi döneminde gerçekleşen eski skandalları, kişisel servetini, özel bir e-mail sunucusu kullanmasını gündeme getirerek Hillary Clinton’ı şeytan gibi göstermek oluşturuyor.

Sözkonusu bilgileri veren kişi Maksim kod adıyla biliniyor. Röportajda yüzünü gizleyen Maksim, trol fabrikasının elit tabir edilen ‘İngilizce Dil Departmanı’nda çalışıyor.

Maksim, seçimden bir yıl önce, 2015 yılı boyunca sözkonusu birimde çalıştığını belirtti ve şu sözleri kaydetti: “Ana mesaj şuydu; ‘Amerikalı kardeşim, Clinton’lardan artık bıkmadın mı?’”

Maksim ayrıca kendisinin ve çalışma arkadaşlarından sürekli Clinton’ların geçmişteki yolsuzluk skandallarına vurgu yapmalarının istendiğini ifade etti.

Rus gizli servisinin yerel departmanlarında çalışan kişilerden daha önce basına çıkanlar olduysa da Maksim’in verdiği röportaj sözkonusu İngilizce departmanından birinin verdiği ilk röportaj olması itibariyle önem arz ediyor. Geçtiğimiz seçimlerde sonuçları etkilemek adına Facebook’ta gizli 3 bin mesaj yayınlayanların da aynı birimden olduğu söyleniyor.

Rain TV kanalı, Maksim’in söyediklerinde inandırıcı olduğunu çünkü ajanın yaklaşık bir yıl boyunca Internet Araştırma Birimi’nde çalıştığına dair belgelere sahip olduğunu ifade etti. Söz konusu birim Putin’in Şefi olarak bilinen servet sahibi oligark Evgeny Progozhin’e ait olduğu düşünülüyor.

Ajanların ‘House of Cards’ dizisini izlemeleri, çalışanların gerçekçi mesajlar üretmek için Amerikan politikasını iyi anlamaları gerekçesine dayanıyor. Bunun için de Amerikan politikasına dair çok çarpıcı detaylar sunan dizi seçilmiş.

Netflix’in popüler dizisi başkan olmak için her şeyi göze alan acımasız politikacı Güney Carolina Kongre Üyesi Frank Underwood’un hikayesine odaklanıyor. Kevin Spacey’nin canlandırdığı karakter, yolsuzluk yapmak, siyasi rakibi hakkında yalan hikayeler uydurmak ve arkasında iz bırakmamak adına kongre üyesi arkadaşını ve bir gazeteciyi öldürtmek gibi oldukça acımasız yöntemlere başvuran bir kişi.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz!