Rus ajanlarının sosyal medya araçları üzerinden dünyadaki seçimleri manipüle etmeye çalıştığına dair iddiaların arkası kesilecek gibi değil. Sosyal medya üzerinden Amerika ve Almanya seçimlerinde açık bir şekilde manipülasyon yaptığına dair güçlü iddialar bulunan Kremlin’in aynı mecraları kullanarak Fransa seçimlerine de müdahale ettiği bir süredir dile getirilen bir iddia.
Üstelik Fransa seçimlerinde diğer ülkelerde yaptığından farklı bir yöntem kullanmış Rusya. İddialara göre Rus ajanları Emmanual Macron’un yakınlarıyla Facebook üzerinden arkadaş olarak Fransa Cumhurbaşkanının seçim kampanyası hakkında el altından bilgi almaya çalışmış.
The Times’ta yer alan habere göre ajanlar iki düzen kadar sahte Facebook hesabı kullanmak suretiyle Macron’un yakın çevresi ile arkadaş olup kampanya hakkında haber toplama girişiminde bulundu.
ABD’li bir kongre üyesi ve istihbarat kaynakları Reuters’a yaptığı açıklamada Facebook çalışanlarının Rus ajanlarının çabalarını Nisandaki seçimlerin ilk raundu öncesinde fark ettiklerini ve girişimlerin Rusya askeri istihbarat teşkilatı GRU ile bağlantılı olduğunun tespit edildiğini ifade etti.
Facebook da Fransa seçimlerinde çalışan casus hesapları tespit eder etmez devre dışı bıraktıklarını doğruladı. Facebook ayrıca ABD’li yetkililere Rusların seçimlere zarar verecek kadar Macron’un yakın çevresine sızdığını düşünmediklerini ifade ettiler.
Facebook Nisan ayında yaptığı açıklamada yalan haber ve reklam yaymak suretiyle seçimleri etkilemeye çalıştığından şüphelenilen Fransa kaynaklı 30 bin hesabı dondurduklarını söylemişti.
Macron’un kampanya yürütücüleri ve Fransız yetkililer seçimlerden önce yaptıkları açıklamalarda Kremlin’in gizlice, aşırı sağcı Marine Le Pen ve Cumhuriyetçiler partisi lideri ve Rusya yanlısı François Fillon’un adaylıklarına destek verdiğini ileri sürmüştü.
Macron’un dijital kampanyasını Mounir Mahjoibi, Rusların bilgisayarları hacklemenin yanı sıra sosyal medyada binlerce bot hesabı kullanarak Macron karşıtı sahte ya da taraflı haber yaydıklarını söylüyor.
Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz
Dünya, Almanya’da Nazi yanlısı aşırı sağcı AfD’nin meclise girmesinin şokunu henüz atlatamamışken, Washington Post’ta konuya farklı bir açıdan bakan oldukça ilginç bir makale yayınlandı.
Gazetenin yayın kurulu tarafından kaleme alınan makalede, aşırı sağcı partiyi meclise taşıyan başarılı seçim kampanyasının ardında Rusya’nın parmağı olduğu ileri sürüldü. Rusya’nın bir soğuk savaş taktiği olarak şimdilerde sosyal medyayı kullandığı ve ABD’deki seçimlerin sonucunu etkileyecek düzeyde Facebook reklamları satın aldığı tartışmaları hala sıcaklığını korurken ortaya çıkan bu yeni iddia kafa karıştıran türden.
Washington Post’un haberine göre Rus kaynaklı sahte sosyal medya hesapları, AfD’nin seçim kampanyalarına destek verdi.
Gazete makalesinde, “Almanya için Alternatif Partisi, diğer adıyla AfD, açık bir şekilde göç ve Yunanistan gibi borcu yüksek Avrupa Birliği üyelerine ekonomik yardım yapılmasına karşıtlığıyla biliniyor. Aynı zamanda çok kısa bir süre önce dördüncü dönem için yeniden seçilen Angela Merkel karşıtı bir parti. Yunanistan’a yapılan mali yardımı protesto amaçlı 4 yıl önce kurulan kurulan ve Almanya’ya mülteci akınına karşı çıkan parti geçtiğimiz pazar günü yapılan seçimlerde yüzde 12,6 oranında oy alarak ilk kez Alman meclisinde sandalye sahibi olmayı başardı.
Parti, Rusya’nın daha önce başka ülkelerde kullandığı türden sosyal medya kampanyaları ile desteklendi. ‘Bot’ hesaplar olarak tabir edilen, kimliği belirsiz hesaplar tarafından sürekli destek mesajları atıldı. Bir kez daha Kremlin’in demokrasiye zarar verme, Batı’yı bölme ve kurallara dayalı liberal uluslararası düzeni erezyona uğratma arayışı, bu kez Almanya’da zemin bulmuş olabilir.
Almanya’daki seçim gözlemcilerine göre, Rusya geçen yılki ABD’deki seçimlerde gerçekleştirdiği türden bariz bir müdahaleden kaçındı fakat AfD’yi desteklemek için elinden geleni yaptı. Atlantik Adli Bilişim Araştırmaları Laboratuvarı Konseyi’ne göre (Atlantic Council’s Digital Forensic Research Lab) kampanyanın son saatlerinde AfD’nin online destekçileri üstlerini olası bir seçim yolsuzluğuna yönelik uyarmaya başladı ve online alarmların, kimliği belirsiz troll hesaplar tarafından verildi ve Rusça kaynaklı botnet’ler (bir siber saldırı türü) tarafından desteklendi. Daha önceden de Rusya ile bağlantılı troller AfD’ye destek niteliğinde göç karşıtı mesajlar atıyorlardı. Rusya devlet medyası da sık sık partinin liderlerine yer veriyordu.
AfD’nin başarısı Merkel’i koalisyon kurmak için iki küçük parti ile müzakere etmeye zorlayacak. Merkel’in pozisyonunun zayıflamasında, mülteciler konusundaki tutumunun etkili olduğu biliniyor. Bu aynı zamanda Avrupa’da parçalı bir siyasi ortamı yansıtıyor. Bu da AfD ve diğer bağnaz partilere zemin hazırladı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de bundan istifade etmek için hiç zaman kaybetmedi. Putin, Merkel’in Rusya’nın Ukrayna’yı ilhakına ve Kırım’ı işgaline karşılık olarak uygulanan yaptırımları kararlılıkla savunması karşısındaki tahammülsüzlüğünü gizlemedi. Almanya’nın Avrupa’nın temel direği olduğu konusunda belirsizlik, şüphe yaratmak ise Putin’in en iyi bildiği şey. Açık toplumlarda kaos oluşturmak ve topluma zarar vermekten zevk alan bir yapısı var. Son olayda ise aşırı sağcı AfD’yi desteklemeleri, Nazileri yenmek uğruna milyonlarca Rus’un öldüğü düşünüldüğünde oldukça gülünç kaçıyor” dedi.
Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurun
Avrupa Birliği’nin motor ülkesi Almanya’daki kritik seçime iki aydan az bir süre kaldı. Yüzeysel olarak bakarsak ülke normal bir seçim kampanyası süreci geçiriyor. Parti programları açıklandı, adaylar hararetli bir şekilde seçim bölgelerinde kampanya yürütüyor, seçim tartışmaları vergiler, sosyal yardımlar ve kamu yatırımları gibi klasik konular üzerinden yapılıyor. Ancak derinde ise bu seçimi diğerlerinden ayıran bir sorun var: Rus müdahalesi.
ABD’de başkanlık, Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerine siber saldırılarla müdahale ettiğine kesin gözüyle bakılan Rusya’nın Avrupa’nın dinamo ülkesindeki seçim yarışına da etki etmeye çalışacağına şüphe yok.
Mesele Rusya’nın nasıl ve ne zaman Alman seçimlerine kendini enjekte edeceğinde. O kadar ki Almanya İçişleri Bakanlığı, Moskova’nın seçim öncesi muhtemel siber saldırıları ve dezenformasyon propagandası konusunda kamuoyunu açık bir dille uyardı. Kremlin’in heybesinde ne sakladığı şimdilik meçhul. Ancak uzmanlara göre kesin olan bir şey var ki Rusya, Alman demokrasisini raydan çıkarmayı deneyecek.
Peki Rusya, Şansölye Angela Merkel’in dördüncü kez başbakanlık koltuğuna oturmak için yarışacağı seçimlere neden müdahela isteyebilir.
Saygın Amerikan dergisi Foreign Policy’ye göre Moskova’yı harekete geçirecek sebepler şöyle:
1.BERLİN’İN, RUS SALDIRGANLIĞINA KARŞI LİDER ROLÜ
Dergiye göre Moskova’nın Alman seçimlerini hedef almasına itecek saiklerinden en büyüğü, Avrupa’nın ABD ile koordineli bir şekilde Rus saldırganlığı ve revizyonizmine karşı ilkesel tepki vermesinde Berlin’in oynadığı kilit rol. Rusya, Kırım’ı ilhak ettiğinde Berlin, Kiev’e açık destek vermiş, Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımlar getirilmesinde öncü rol oynamıştı. Aynı şekilde Rusya’nın, Sovyet bakiyesi doğu Avrupa ülkelerine yönelik rahatsız edici adımlarının ardından Merkel hükümeti, Baltık ülkeleri üzerindeki NATO hava devriyesine katılmış, asker ve ekipman göndermiş ve İttifak’ın Litvanya’daki askeri misyonuna liderlik etmişti. Dolayısıyla Almanya’nın Rusya’nın eylemlerine karşı Avrupa’nın tek vücut halinde tepki vermesindeki kararlı tutumu, Kremlin için bela oldu.
2. MERKEL FAKTÖRÜ
Kremlin’deki Almanya kızgınlığının arkasındaki bir diğer sebep de Şansölye Angela Merkel. Merkel, Avrupa’nın Rusya karşıtı ortak tutumunda öncü aktör oldu, ülkesinde iş ve siyaset dünyasında Rusya yanlısı sesleri sürekli kontrol altına tuttu, Ukrayna’daki savaşı bitiren Minsk anlaşması için Kremlin’i zorlamıştı. Bu anlaşma barış getirmede pek başarılı olamasa da Rus ekonomisini vuran müeyyideler için temel oluşturmuştu.
3.PUTİN’İN ŞAHSİ MESELESİ
Uzmanlara göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, kensidinden daha akıllı görülen Merkel’le şahsi bir hesaplaşması söz konusu. Kremlin’nin sopa-havuç politikalarına karşı direnen Merkel, aynı zamanda makamında dördüncü dönemi hedeflemesi yönüyle de Putin’e rakip. Putin’in gerçekleştirmesi pek mümkün gözükmese de Mekel’in düşüşünü istediğine şüphe yok. Rus lider, Merkel yerine rakibi Sosyal Demokrat Parti lideri Martin Schulz’u Almanya başbakanı olarak görmeyi tercih eder. Ancak son anketlere göre Merkel’in Hıristiyan Demokrat Partisi, Schulz’un Sosyal Demokrat Partisi’nden 18 puan önde. Analistlere göre Merkel’in koltuğunu kaybetmesi pek mümkün değil. Ancak Kremlin en azından seçimlere gölge düşürerek Merkel’in meşruiyetini zayıflatmak ve muhtemel koalisyon pazarlıklarını zorlaştırmak için çalışacak.
ALMANYA’NIN DEFOLARI
Peki, Rusya’nın muhtemel müdahalesine karşı Almanya’nın zaafları var mı? Rusya’nın Alman enerji, otomativ ve inşaat devlerini cezbettiği sır değil. Sol yelpazedeki ana partiler Sosyal Demokratlar ve Sol Parti’nin 1970’lerdeki Sovyetler’e karşı yumuşama politikası Ostpolitik dönemine kadar dayanan geleneksel bir Rus sempatizanlığı var. Almanya’da sayıları 3 milyonu bulan Rusça konuşanlar toplumunun da haberleri Kremlin kontrolündeki medyadan takip ettiği unutulmamlı. Aynı şekilde Rusya’nın sivil toplum, think-tank kuruluşları ve sosyal medya üzerinden propaganda gücü mevcut. Rus hackerlar, dev Alman şirketlerine, Alman parlamentosu ve bazı resmi kuruluşların sunucularına yönelik siber saldırılar düzenleyip bilgi çalmıştı. Yani, Almanya’nın siber güvenliği yeterli sevide değil, saldırılara açık.
HACKLENEN BELGELER SEÇİM ÖNCESİ SERVİS EDİLEBİLİR
Foreign Policy’ye göre Rusya’nın en büyük kozu, Merkel ve partisi hakkında dezenfarmasyon kampanyası olabilir. Rus hackerların, Alman parlamentosunun sunucularını hackleyip çaldığı bilgilerin eylüldeki seçimlerin hemen öncesinde piyasaya sürülmesi bekleniyor. Merkel ve Hıristiyan Demokratları halkın gözünden düşürmek için bazı belgeler ortaya saçılabilir. Halkın şikayetçi olduğu mülteci akını ve terör saldırıları konusunda faturayı Merkel’e kesen analizler yayınlanabilir. Merkel’in Almanya’da popüleretisi diplerde gezen ABD Başkanı Trump ile yakın ilişki içinde olduğuna dair hikayeler yayılabilir. Rusça konuşan Alman vatandaşlarına yönelik Kremlin propaganda dozu artırılabiir. Aşırı sağ ve sol partiler anti-Amerikanizm, NATO ve statüko karşıtlığı üzerinden Merkel’e karşı birleştirilmek istenebilir. Mülteci, eşcinsel evlilik, terörizm ve savunma gibi konularda Merkel karşıtı propaganda yapan Moskova, ülkede yükselişte olan Amerikan karşıtlığını da Alman seçimleri üzerinde etki oluşturmak için kullanabilir.
MOSKOVA AMACINA ULAŞABİLİR Mİ?
Peki, Rusya karşıtı olarak görülen Hillary Clinton’ın başkanlık yarışında Donald Trump’a yenildiği ABD’deki 2016 seçimlerine gölge düşürmeyi başaran Rusya, kendi adına aynı başarıyı Almanya’da tekrarlayabilir mi? Foreign Policy’de yer alan analize göre bu sorunun cevabı ‘hayır’. Muhtemel tüm bu senaryolara rağmen Rusya’nın seçim üzerindeki etkisinin çok az olacağı düşünülüyor. Dergiye göre Almaya’da devlet kurumları, istihbarat teşkilatı ve medya Rusya’nın muhtemel müdahalesine karşı daha önce de mücadele etti ve bu kez daha uyanık.
Foreign Policy’e göre Rus etkisini en az indirecek faktörler şöyle:
ŞOK ETKİSİ YAPACAK ‘SÜRPRİZ’ KAÇTI
Birincisi ve belkide en önemlisi, ‘sürpriz unsuru’ artık ortadan kalktı. Alman kamuoyu bir yıl öncesine göre Rus müdahalesi konusunda daha hassas. Alman toplumu, Rusya’nın ABD ve Fransa seçimlerini manipüle etme çabalarından haberdar ve aynısını kendi ülkelerinde deneyebileceğinin farkında. Rusya’nın Alman medyası, iş dünyası, siyasi partileri ve hükümeti hedef alan siber saldırılar gerçekleştirdiği biliniyor. Alman hükümeti, muhtemel Rus manipilasyonuna karşı sürekli uyarı yapıyor. Dolayısıyla, Almanya Moskova’nın müdahalesine karşı hazırlıklı.
RUSYA’NIN İMAJI DÜŞÜŞTE
Özellikle Rusya’nın Kırım’ı ilhakı ve Doğu Ukrayna’daki müdahalesinin ardından Almanlar arasındaki Rusya algısı bozuldu. Almanların yüzde 75’i artık Rusya’ya şüphe ile bakıyor. Bu da seçimlere yönelik Rus etkisine karşı bağışıklığı kuvvetlendiriyor.
MERKEL’E DESTEK YÜKSEK
Ülkede, statükonun devamına dair ezici bir destek var. Büyüyen ekonomi, mülteki krizi ve terörizmle ilgili habelerin artık manşetlerden düşmesiyle Merkel yönetimine güven arttı. Değişikilik taraftarları azınlıkta.
ÇOK PARTİLİ MECLİS ARİTMETİĞİ
Almanya’nın çok partili meclis aritmetiği Rus müdahalesini zorlaştırıyor. Anketlere göre meclise altı parti girecek, bunların ikisi veya üçü bir araya gelerek koalisyon hükümeti kuracak. Bu da iki kutuplu bir siyasi sistemin (Demokratlar-Cumhuriyetçiler) olduğu ABD’nin aksine Kremlin’in manipüle edemeyeceği dinamikler ortaya çıkarıyor.
MEDYA KALKANI
Çok sesli Almanya medyası, Rus müdahalesine karşı önemli bir kalkan görevi üstleniyor. Televizyon ve gazeteler, dengeli, kaliteli habeleri, kutuplaştırıcı yayınlara prim vermeyen haber diliyle halkın güvenini kazanmış durumda. Medyanın, Türkiye’dekinin aksine ayrıştırıcılığa ve sansasyonelizme boyun eğmemesi takdir ediliyor. Dolayısıyla seçimleri lekeleyecek düzeyde bir dezenformason yapmak zor olacak.
Alman demokrasisinin, muhtemel Rus manipilasyon girişimini geri püskürtmesi kuvvetle muhtemel. Ancak Amerika’da görüldüğü gibi seçim sonrası için herhangi bir garanti yok. Almanya’nın seçimleri atlattıktan sonra da uyanık ve ihtiyatlı olmasında fayda var.
Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz!
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya’yla ortak siber güvenlik birimi kurulması önerisi getirmesinin ardından Cumhuriyetçi Parti’den gelen tepkiler üzerine geri adım attı.
Donald Trump G20 Zirvesi’nde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ortak bir siber güvenlik birimi oluşturmayı teklif ettiğini açıklamasından saatler sonra Pazar akşamı Twitter üzerinden yeni bir açıklama yaptı. Trump, “Başkan Putin ve benim siber güvenlik birimi kurulmasını konuşmuş olmamız bunun gerçekleşeceği anlamına gelmez. Bu gerçekleşemez” ifadelerini kullandı.
Bu tür bir ortaklık fikri Cumhuriyetçi Parti’in önde gelen bazı üyeleri arasında tepkiye yol açmıştı. Partinin senatörlerinden Marco Rubio, Trump’ın girişiminin, ABD’nin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile kimyasal silahlar konusunda işbirliği yapmasına benzediğini söylemişti.
Bir diğer Cumhuriyetçi senatör Lindsey Graham, “Trump’ın önerisi bugüne kadar duyduğum en aptalca fikri değil. Ancak muhtemelen buna çok yakın” demişti.
Başkan Trump, Putin ile Almanya’daki G20 zirvesinde ilk kez yüz yüze görüştükten sonra bu öneriyi getirdiğini açıklamıştı. Trump, “Putin ve ben sızmanın mümkün olmadığı bir siber güvenlik birimi kurmayı konuştuk böylece seçimlere müdahale engellenerek korunacak” demişti.
‘Rusya müdahale etti iddiası’ soruşturuluyor
ABD’de özel bir savcı Trump’ın çevresindeki kişilerin Rusya’nın 2016 ABD seçimlerine müdahale etmesiyle bağı olup olmadığını araştırıyor.
Hem Trump hem de Putin ikili görüşmelerinde bu iddiaların gündeme geldiğini söyledi. Trump bu konuda Putin’e baskı yaptığını ancak Putin’in ABD seçimlerine müdahale ettiği iddiasını net bir dille reddettiğini belirtti. Putin ise Trump’ın Moskova’nın seçimlere müdahale etmediği yönündeki güvencelerine inandığını kaydetti.
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ise 2016 yılında seçimlere müdahale etmesinin Rusya ile iyi ilişkiler önünde engel oluşturduğunu söylemiş, ABD’nin BM Büyükelçisi Nikki Haley de “ABD Rsuya’ya güvenemez, Rusya’ya asla güvenmeyecek” şeklinde açıklama yapmıştı.
Kaynak: BBC Türkçe
Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz!
