Etiket arşivi: sansür

Rusya, Ukrayna’daki işgalini dezenformasyonla sürdürüyor

Rusya'nın Ukrayna’daki işgalini dezenformasyonla sürdürüyorRusya ve Ukrayna arasındaki savaş sahada ve siber alanda dezenformasyonun gölgesinde devam ediyor.

Üst düzey bir Ukraynalı siber güvenlik yetkilisi, Rus kuvvetlerinin telekomünikasyon altyapısını bombalarken dahi işgal altındaki Ukrayna’daki internet ve telefon ağları üzerindeki kontrolü ele geçirmeye yönelik faaliyetlerde bulunduğunu söyledi.

Rus medya kuruluşu The Moscow Times’ın geçtiğimiz hafta yayımladığı habere göre, Rus birliklerinin işgal ettiği doğu Ukrayna bölgelerinde, Rus telekom devi MTS’nin yan kuruluşu olduğu ileri sürülen + 7 Telecom tarafından işletilen bir telekomünikasyon şirketinin Ukrayna mobil hizmetlerinin yerine geçti.

Haber ajansı, Ukraynalıların bu ele geçirme sonrası zayıf bağlantı ve internet sansüründen şikâyet ettiklerini belirtti. 

Ulusal Güvenlik Konseyi’nin Rusya başkanlığını da yapan Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nın dezenformasyon uzmanı Gavin Wilde, + 7 Telekom’un sahneye çıkarak Ukraynalı telekom operatörlerinin yerini almasının arkasında Rus telekom devi MTS’nin olduğunu gösteren bir dizi dolaylı kanıt olduğunu söyledi. Rus kuvvetlerinin, yeni işgal edilen Donbas’taki bilgi altyapısının altını oymaya çoktan başladığı dile getiriliyor.

Ukrayna’nın Rusya ile dijital savaşı tahmin edilenden daha başarılı

Sahibi bir oligark olan MTS’nin ağlarının, Rus hükümetine bağlı olan ve uzun zamandır Rusya içindeki muhalif sesleri araştırmak ve susturmak için kullanılan Operasyonel Soruşturma Faaliyetleri (SORM) ile bağlantılı olduğu biliniyor.

AMAÇ DEZENFORMASYON VE PANİK YAYMAK

Ukraynalı üst düzey bir siber yetkili olan Victor Zhora, Ukraynalı ISP’lerin (internet servis sağlayıcıları) işgal altındaki bölgelerdeki interneti yaklaşık iki hafta öncesine kadar kontrol edebildiklerini ancak Rusların ağları yeniden yapılandırdığını ve trafiği Kırım’dan Rusya’ya yönlendirdiğini söyledi.

Ukrayna siber güvenlik ajansı Devlet Özel İletişim Servisi (SSSCIP) başkan yardımcısı Zhora, CyberScoop’a verdiği röportajda bu saldırıların yıkıcı niteliğinin aktif savaştan çok daha az olduğunu amacın dezenformasyon, panik ve istikrarsızlık tohumları ekmek olduğunu ifade etti.  

Zhora, Ukrayna ağ yönetim merkezinin sıkıyönetim altında olması nedeniyle durumun daha da zorlaştığını sözlerine ekledi.

Rus birlikleri geçen ay bir internet servis sağlayıcısının Kherson bölgesindeki ofislerini basmış ve şirketin yöneticilerini Rus ağlarına zorlamıştı.

İnternet trendlerini izleyen Cloudflare Radar, 13 Haziran’da Ukraynalı hizmet sağlayıcısı Khersontelecom’un Rusya kontrolündeki dijital servis sağlayıcıları Miranda ve Rostelecom aracılığıyla internet trafiğini yönlendirdiğini bildirdi. Wired’a göre SSSCIP, savaşın başlamasından bu yana Ukrayna telekom altyapısının yaklaşık yüzde 20’sinin hasar gördüğünü veya tahrip edildiğini açıkladı.

ABD Siber Komutanlığı’nın eski bir üst düzey lideri, Rusların Ukraynalıların siber alanını ve fiziksel alanını aynı anda daralttığını söyledi. Siber Komutanlığın 2018’e kadar siber görev misyonunu üstlenen ve sonrasında Filo Siber Komutanlığı’na liderlik eden TJ White, Rusya’nın bilgi operasyonlarına odaklanmaktan geri durmadığını ifade etti. 

UKRAYNALILAR SANSÜRÜ VPN İLE YENİYOR

Ancak White, Rus bilgi savaşı hedeflerinin Elon Musk’un Starlink uyduları ve birçok Ukraynalının sanal özel ağlara (VPN’ler) sahip olması nedeniyle büyük ölçüde sekteye uğratıldığını söyledi. 

Geçen hafta Savunma İnovasyon Birimi’ndeki uzay portföyü direktörü Tümgeneral Steve Butow, Politico’ya verdiği demeçte, Starlink uydularının “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bilgilendirme kampanyasını tamamen yok ettiğini” söyledi ve ekledi: “Bu güne kadar hiçbir zaman [Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodymyr] Zelensky’yi susturamadı.”

150 BİN UKRAYNALI HER GÜN STARLINK KULLANIYOR

Ukrayna’nın dijital bakanı Mykhailo Fedorov geçen ay yaklaşık 150 bin Ukraynalının günlük olarak Starlink kullandığına ilişkin tweet attı. Dünya çapında VPN kullanımını araştıran Top10VPN kuruluşu, Şubat ortası ile Mart sonu arasında Ukrayna’da VPN kullanımının yüzde 609 oranında arttığını söyledi.

Zhora, Rusların bilgi savaşından vazgeçmediğini söylüyor. Yetkili, Rusların propagandalarının geniş olduğunu ve işgal altındaki Ukrayna’nın işgale direnme kabiliyetini yenmek amacıyla bölgelere göre özelleştirildiğini söyledi.

Zhora, Rusya’nın Ukraynalıları araştırmak ve haberleri sansürlemek için hem Operasyonel Soruşturma Faaliyetleri Sistemi (SORM) gözetim ağını hem de derin paket inceleme teknolojisini kullandığını söyledi. DPI, ağ trafiğini incelemek ve yönetmek için gelişmiş bir yöntem.

Rus araştırmacı gazeteci Andrei Soldatov’a göre, Rusya’nın Ukrayna’da interneti kontrol etmesinin çeşitli nedenleri bulunuyor. Soldatov, SORM’un gözetleme yeteneklerinden yararlanmanın, Rusya’nın Ukraynalıları Rus ağlarına zorlama çabası için şüphesiz büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu söyledi. Bu gözetim Ruslara ihtiyaç duydukları siyasi kontrol gücü sağlayacak ve aynı zamanda Rus ordusuna güç verecek.

Soldatov, “Rusların Ukraynalı sivillerin internet trafiğini izleme ve takip etmeleri gerekiyor zira Ukraynalılar Rus askeri birliklerinin hareketlerini Ukrayna ordusuna rapor ediyorlar.” dedi.

Zhora gibi Soldatov da Rusların Ukraynalıların internet içeriğini filtrelemek için DPI kullandıklarına inanıyor. Ancak Soldatov, filtrelemenin uzaktan iyi çalışmadığını, yani Rusya’nın DPI teknolojisini Ukrayna’ya getirmesi gerektiğini söyledi ve ekledi: ”Batı’da veya belki İsrail’de bir yerlerde bazı DPI ekipmanlarının geliştirilebileceğinden şüpheleniyorum, çünkü bu ülke (İsrail) DPI cihazlarını Rusya’ya satmakta son derece aktif, bu yüzden belki de işgal altındaki bölgelerde bir tür yabancı ekipman bulunabilir.” 

Dezenformasyon uzmanlarına göre bir VPN veya Starlink bağlantısından faydalansalar dahi ortalama bir Ukraynalı’nın bilgi akışının keskin bir şekilde zayıfladığı açıkça görülüyor. Ancak Stanford Üniversitesi’nden bir dezenformasyon uzmanı olan Herb Lin, Rusların ülkenin demokratik mirasını elinden alamayacağı için Ukraynalıların çoğunun propagandadan etkilenmeyeceğini söyledi.

Tor Projesinden internet özgürlüğüne destek çağrısı

Tor Projesi, Tor röleleri ve Tor köprülerinin sayısında önemli bir düşüş gözlemlenmesinin ardından bir Tor sunucusu kuracak kullanıcıları ödüllendirecek.

Tor, kullanıcılarına anonim iletişim imkânı sağlayan bir ağ ve yazılım projesi. Kullanıcıların gerçek kimliklerini gizleyerek şifreli bir şekilde internete erişmelerine imkân sağlaması itibariyle takip edilme riskini azaltıyor.

Tor köprüleri ise genelde tor bağlantılarını kısıtlayan ve engelleyen ülkelerde Tor ağına erişmek için kullanılıyor. Tor ağı engellendiğinde, kullanıcılar sansürü aşmak için bir köprü ediniyor. 

Köprüler, kullanıcıların sansürü atlamasına izin veren özel Tor röleleri ve Çin, Belarus, İran ve Kazakistan gibi Tor bağlantılarını kısıtlayan ülkelerde önemli bir görev üstleniyor.  Projenin yöneticileri Ocak ayından bu yana Tor köprülerinin sayısının azaldığını duyurdu. Bu nedenle kullanıcıları yeni sunucular kurmaya çağırıyorlar. Yapılan duyuruda şu ifadeler yer aldı: 

ABD, hacking araçlarının otoriter rejimlere ihracını yasaklayacak

 “Şu anda 900’ü obfs4 olmak üzere gizleme protokolünü destekleyen yaklaşık 1.200 köprümüz var. Ne yazık ki, bu rakamlar bu yılın başından bu yana azalmaktadır. Çok fazla köprüye sahip olmak yeterli olmayabiliyor. Zira sonunda hepsi kendilerini blok listelerinde bulabiliyorlar. Bu nedenle, henüz hiçbir yerde kısıtlanmamış bir yeni köprü akışına ihtiyacımız var. Tam da bu noktada yardımınıza ihtiyaç duyuyoruz.”

Tor Projesi, kullanıcıların desteğiyle bu yıl sonuna kadar 200’den fazla obfs4 köprüsünü çevrimiçi hale getirmeyi hedefliyor. Projenin yürütücüsü kendilerine bu konuda destek verecek kullanıcılara özel Tor ödül setleri vaat ediyor. Bir yıl boyunca 10 obfs4 köprüsü işletecek olan kullanıcılara 1 Tor kapüşonlu sweatshirt, 2 Tor tişört ve çıkartma paketi içeren Golden Gate köprüsü seti verilecek.

 TOR PROJESİ’NİN ÖDÜL PROGRAMI 

 

  1. Golden Gate köprüsü (10 kit ile sınırlı)

1 yıl boyunca 10 obfs4 köprüsü çalıştırma.

Ödül seti: 1 Tor kapüşonlu sweatshirt + 2 Tor T-shirt + sticker paketi.

  1. Helix köprüsü (20 kit ile sınırlıdır)

1 yıl boyunca 5 obfs4 köprüsünü çalıştırma

 Ödül seti: 1 Tor T-shirt + sticker paketi.

  1. Üniversite köprü seti (10 kit ile sınırlıdır)

 Üniversitenizde 1 yıl boyunca 2 obfs4 köprüsü çalıştırma

 Ödül seti: 1 Tor T-shirt + sticker paketi.

  1. Rialto köprüsü (rastgele 10 yeni köprü operatörü seçimi)

 1 Yıl boyunca 1 obfs4 köprüsü çalıştırmak 

Proje kapsamında ayrıca özgür interneti savunmaya destek olanlara minnettarlığın bir göstergesi olarak Tor tişörtü vermek üzere rastgele 10 yeni köprü operatörü seçilecek. Teklif 7 Ocak 2022 tarihine kadar geçerli olacak.

Litvanya’dan vatandaşlarına uyarı: Çin malı telefonlar kullanmayın!

Litvanya, vatandaşlarına sansüre zemin hazırlayacağı gerekçesiyle Çin malı telefonları kullanmamaları yönünde uyardı.

Savunma bakanlığı, büyük bir Çinli marka tarafından yapılan cep telefonunun içerisinde yerleşik bir sansür mekanizması tespit eden rapora referans vererek vatandaşlarına Çin yapımı akıllı telefonlarını çöpe atmalarını tavsiye etti.

Litvanya Ulusal Siber Güvenlik Merkezi (NCSC) salı günü yaptığı açıklamada, Çinli üretici Xiaomi tarafından yapılan Mi 10T 5G telefonunun “Özgür Tibet”, “Tayvan bağımsızlığı” ve “demokrasi hareketi” gibi ifadeleri algılayıp sansürleyebildiğini duyurdu.

NCSC raporuna göre, Mi internet tarayıcısı gibi telefona önceden yüklenmiş uygulamalar, düzenli aralıklarla Xiaomi tarafından derlenen yasaklı kelimelerin listelerini alıyor.

NCSC, Avrupa’da satılan telefonlarda işlev devre dışı bırakılsa da, kullanıcının bilgisi olmadan etkinleştirilme potansiyeline sahip olduğunu söyledi.

SANSÜR İÇİN KULLANILABİLİR

Merkezin inovasyon başkanı Tatuvydas Baksys yaptığı açıklamada, “Litvanya’da satılan Xiaomi telefonlarının içerik filtreleme işlevinin devre dışı bırakıldığını ve içeriği sansürlemediğini, ancak sansürlü anahtar kelime listelerinin periyodik olarak gönderilmeye devam ettiğini gördük” dedi.

Baksys, “Cihaz, kullanıcının izni olmadan herhangi bir zamanda işlevselliği uzaktan etkinleştirmek ve indirilen içeriği sansürlemeye başlamak için teknik olarak etkinleştirilebilir” diye de ekledi.

Litvanya Ulusal Savunma Bakan Yardımcısı Margiris Abukevicius ise NCSC raporunu açıkladığı bir sunumda gazetecilere, tüketicilerin Çinli üreticilerden telefon satın almamaları gerektiğini söyledi. “Tavsiyemiz, yeni Çin telefonları satın almamak ve daha önce satın alınmış olanlardan mümkün olduğunca hızlı bir şekilde kurtulmaktır” dedi.

XIAOMI’DEN ZORUNLU AÇIKLAMA

Litvanya’da kullanıcılara yapılan uyarının ardından Xiaomi’den bir açıklama geldi. Reuters’a gönderilen açıklamada “cihazlarımız kullanıcıların iletişimini sansürlemiyor ve hiçbir zaman da sansürlemeyecek.” denildi.

Kaynak: Euronews

İçerik moderasyonu aşırı sağ söylemlere karşı ne kadar etkili?

İstenmeyen aktörlerin platformlardan kaldırılması anlamına gelen içerik moderasyonu, YouTube gibi sosyal medya platformlarında yaygınlaşmış durumda.

Ana akım internet platformları “uygunsuz” olduğu düşünülen içerikleri ve kanalları platformdan kaldırma yoluna giderken bu uygulamanın aşırı söylemlerin ya da uygunsuz içeriklerin etkisini azaltmada ne kadar etkili olduğu konusu henüz bilinmiyor. 

“Deplatforming” de denilen içerik moderatörlüğüne ilişkin yapılmış araştırma sayısı henüz yeterli bir sayıya ulaşmış değil. Ulusal Tayvan Üniversitesi’nden Adrian Rauchfleisch ile Harvard Üniversitesi’nden Jonas Kaiser konuya ilişkin “Aşırı Sağın Platformlardan Kaldırılması- YouTube ve BitChute Üzerine Bir Analiz” başlıklı bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırma sonuçlarının yayımlandığı 15 Haziran 2021 tarihli makalede deplatforming uygulamasının platformdan kaldırılan içerikler ve kanallar üzerindeki etkilerine dair bulgular yer alıyor.  

YOUTUBE’DAN İÇERİK KALDIRMA AŞIRI SAĞ SÖYLEME KARŞI  ETKİLİ

Çalışmada, içerik moderasyonunun aşırı sağ söyleme sahip kanallar üzerindeki etkisi ölçülmeye çalışıldı. Bunu yapmak için iki veri kümesi analiz edilerek 2018- 2019 yılları arasında 11 bin 198 YouTube kanalının hangilerinin kaldırıldığı ve hangi nedenle kaldırıldığı kontrol edildi. Daha sonra platformdan kaldırılan aşırı sağ kanalların alternatif video platformu Bitchute’da kendilerine yeni bir yer bulup bulmadığı araştırıldı.

Analiz, içerik moderasyonunun dezenformasyon ve aşırı sağ söylemlerine erişimini en aza indirmede etkili olduğunu gösterirken bu tür içeriğe izin verecek alternatif platformların YouTube’dan kaldırılmış olmanın olumsuz etkisini hafifletemediğini ortaya koydu. 

POLİTİK KANALLAR EN ÇOK AŞIRI SAĞ SÖYLEM NEDENİYLE PLATFORMDAN KALDIRILIYOR

Çalışma genel olarak aşırı sağ söyleme sahip içerik oluşturucuların başarısının YouTube platformuna güçlü bir şekilde bağlı olduğunu gösteriyor. 11 binden fazla kanalın analiz edildiği çalışmada politik kanalların en çok aşırı sağ söylemler nedeniyle kaldırıldığını, müzik kanallarının ise en çok “kimliğini gizleme” nedeniyle kaldırılma ihtimalinin olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, YouTube’un platformdan çıkarma nedenlerinin keyfi olmadığını, sezgisel bir mantığı takip ettiğinin kanıtı. İkinci olarak platformdan kaldırılan aşırı sağ kanalların BitChute üzerinde YouTube’da olduğu kadar etkili olamadığı sonucu çıktı.

Analiz edilen tüm kanallara ilişkin olarak ise şu sonuç ortaya çıkmış: YouTube, bu kanallara Bitchute’dan daha fazla görüntüleme ve etkileşim sağlıyor. Üçüncü olarak ise platformdan atılan en büyük üç kanal üzerinde gerçekleştirilen analizin sonuçları dikkat çekici. Buna göre YouTube tarafından platformdan kaldırıldıktan sonra BitChute içindeki görüntüleme sayılarını bir miktar da olsa artırabilecekleri görülüyor.

Amerikalı radyo programı sunucusu ve aşırı sağcı komplo teorisyeni olarak bilinen Alex Jones bu kısa vadeli artışı Bitchute’da da sürdürse de görüntüleme sayısı Youtube’daki görüntüleme sayısıyla karşılaştırılamayacak seviyede. 

DİĞER PLATFORMLAR YOUTUBE KADAR ETKİLİ DEĞİL

Bu anlamda içerik moderasyonu, aşırı sağ söylemlerini en aza indirmede oldukça etkili bir araç olarak dikkati çekiyor. Öte yandan bu tür içeriğe izin verecek alternatif platformlar, YouTube’dan atılmanın olumsuz etkisini tam olarak hafifletemiyor.

Alex Jones’un YouTube’da 2,4 milyondan fazla abonesi varken, Jones’un sahip olduğu ve aşırı sağ komplolarının yer aldığı haber sitesi Infowar’ın Haziran 2021’deki Bitchute varlığı yaklaşık 125 bin abonede kalmış. Bu, platformdan kaldırılan aşırı sağ aktörlerin “genişleme gücünü ” kaybettiğinin bir kanıtı. Öte yandan YouTube’un içerik oluşturucular için katma değerinin yalnızca teknik altyapısından değil, ayda 2 milyar aktif kullanıcısı olmasından kaynaklandığını gösteriyor.  

Ayrıca, YouTube’un aşırı sağ söylemler ve dezenformasyona karşı koyma politikasındaki değişiklikle birlikte 2018 ve 2019 yılları arasında aşırı sağ kanalların kaldırılma nedeni ile ilgili net bir bağlantı görülebiliyor. Siyasi kanallar, en çok aşırı sağ söylemler nedeniyle kaldırılma riski ile karşı karşıya.

Çalışmadan daha genel manada, ana akım sosyal medya platformlarının ABD’de aşırı sağcılar için önemli bir işlev gördüğünü ve yalnızca alternatif platformlara dayanan kanal yaratıcılarının daha küçük topluluklarla sınırlı olduğunu ve dolayısıyla daha az erişime sahip olduğunu ve daha az etkiye sahip olduğu sonucu çıkıyor. 

Birçok aşırı sağ kanalı Anti-Semitik, ırkçı ve / veya kadın düşmanı içeriğe sahip ve bu nedenle doğal olarak platformun hizmet şartlarıyla çelişmekte. Öte yandan platformdan kaldırma uygulamasının potansiyel olarak bu kaldırılan platformların daha fazla radikalleşmeye ittiği gerçeği değişmiyor. 

YOUTUBE’UN PLATFORMDAN KALDIRMA POLİTİKASI SANSÜR MÜ?

Bununla birlikte, araştırmanın ortaya koyduğu bulgular, deplatforming ve sansüre ilişkin genel sorunun varlığını zayıflatmıyor. Deplatforming’in istenmeyen sesleri kısmasının etkileri ve etikliği tartışmaya açık bir konu. Özel platformların ağa bağlı kamusal alan üzerinde bu güce sahip olup olmaması gerektiği sorusu ister istemez akıllara geliyor.

Makaleyi kaleme alanlar “Ne yazık ki, bu soruya iyi bir cevabımız yok.” diyor. Platformdan kaldırmanın platformdan kaldırılanlar üzerindeki etkisine ve daha geniş anlamda ABD’deki aşırı sağcılar için ana akım ve alternatif platformların rolüne katkıda bulunmayı amaçlayan çalışma önemli sonuçlar ortaya koysa da bu alanda daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğu kesin. Zira bu uygulamadan hem diğer siyasi toplulukların nasıl etkilendiğini hem de alternatif platformların deplatformingi nasıl tamponlayabildiğini ve son olarak deplatformingin daha aşırı bir söyleme katkıda bulunup bulunmadığını anlamak gerekiyor.

Öte yandan bu çalışmada esas olarak sadece Youtube’daki ABD aşırı sağına odaklanılmış. Makaleyi bizzat kaleme alanların görüşü gelecekteki çalışmaların aşırı sağın yanı sıra platformdan kaldırılan diğer siyasi kanalları da masaya yatırılması ve kapsamlarını ABD dışında genişletilmesi gerektiği yönünde.

Çalışmayı gerçekleştirenlerin dile getirdiği bir başka husus da bu çalışmanın YouTube’un her bir kanal için platformdan kaldırma gerekçelerinin geçerliliğine dair herhangi bir yorum getirmediği. İkiliye göre, nitel araştırmalar bu konuya ışık tutabilir ve YouTube’un nedenlerinin meşru veya abartılı olup olmadığını açıklamaya yardımcı olabilir. 

ABD, dezenformasyon yaptığı için İran destekli web sitelerine el koydu

ABD’nin haziran ayının sonlarında İran’ın destek verdiği 36 web sitesine dezenformasyon ve propaganda suçlamasıyla el koyması ifade özgürlüğü ve devlet egemenliğinin ihlaline ilişkin yeni bir tartışma başlattı. 

22 Haziran’da ABD Adalet Bakanlığı yaptığı açıklama ile 36 websitesinin kontrolünü ele geçirdiğini duyurdu. İran İslami Radyo ve Televizyon Birliği (IRTVU) Iraklı Şii paramiliter grubu Haşdi Şabi’nin bir parçası olan Hizbullah Tugaylarına (Kata’ib Hizballah) ait web sitelerine yönelik operasyon mahkeme kararıyla ve ABD yaptırımlarının ihlal edildiği gerekçesiyle yapıldı. 

Kapatılan web sitelerinin medya organizasyonu görünümü altında İran hükümetinin emrinde çalıştıkları dezenformasyon ve etki operasyonları ile ABD’yi hedef aldıkları ifade edildi. 

ABD, IRTVU’yu geçtiğimiz yıl İran Devrim Muhafızlarının özel kuvvetler gücü olan Kudüs Gücü tarafından kontrol edildiği gerekçesiyle yaptırımların kapsamına dahil etmişti. Kuruma yönelik suçlamalar arasında ABD Başkanlık Seçimlerinde Amerikalı seçmenleri yönlendirme amaçlı online dezenformasyon kampanyası yürütme de bulunuyor.  

Amerikan kolluk kuvvetleri daha önce de dark web’deki siber suç forumları ile ilişkili olan web sitelerini ele geçirmişti. 

GEREKÇE ABD’DEN DOMAİN HİZMETİ ALMAK

Yaptırım kapsamında yer alan kurumların özel bir lisansa (OFAC lisansı) sahip olmadan ABD’den web site ve domain hizmetleri de dahil olmak üzere herhangi bir hizmet almaları yasak. IRTVU’nun kontrolünde olan 33 web sitesinin bir ABD’li firmadan domain hizmeti aldığı fakat bu kurumun OFAC lisansına sahip olmadığı belirlendi. 

İran devletinin sahibi olduğu İngilizce yayın Press TV ve Arapça yayın yapan Al-Alam TV başta olmak üzere birçok İran bağlantılı web sitesine girenler, sitenin FBI ve ABD Ticaret Bakanlığı tarafından ele geçirildiğini gösteren bildirile karşılaştı. Kapatılan web sitelerinin bir kısmı açıkça İran propagandası yapsa da Press TV gibi medya kurumlarının da operasyondan etkilenmesi dikkat çekti. İngilizce yayın yapan ve daha çok dış politika konularına yer veren Press TV geçtiğimiz günlerde İran ile P5+1 ülkeleri arasındaki nükleer müzakerelere katılmış diplomatlar ile röportajlar yayınlamıştı. 

ABD, İranlı dezenformasyon sitelerini tespit edip ele geçirdi

Amerikan dış politikasını eleştiren bir tutum sergileyen Press TV, daha önce de Google, Instagram ve Twitter gibi platformlarda benzer sansür uygulamalarına maruz bırakıldığını açıklamışı.

DEVLET EGEMENLİĞİ İHLALİ SAYILIR MI?

Beyrut merkezli yayın yapan Al-Masirah sitesi de ABD tarafından ele geçirilen web siteleri arasında yer alıyor. Al-Masirah, Yemen’de faaliyet gösteren İran destekli Huti milisleri lehine yayınlar yapıyordu. ABD’nin üçüncü bir ülkede yayın yapan web sitesini ele geçirerek yayınlarını terör propagandası yapması gerekçesiyle durdurması başka bir devletin egemenlik alanındaki siber bir varlığa operasyon yapmasının ne kadar hukuki olduğuna dair soru işaretlerini de gündeme getirdi. 

Öte yandan Haşdi Şabi’nin bir kolu olan Hizbullah Tugayları’nın yönetimindeki 3 web sitesi de ABD tarafından benzer gerekçelerle ele geçirildi. İran’ın Irak’ta faaliyet gösteren Haşdi Şabi’ye destek verdiği biliniyor. Irak’ta konuşlu Koalisyon Güçleri ve Irak güvenlik güçlerini hedef alan terör saldırılarını düzenleyen Haşdi Şabi, ABD tarafından 2009 yılında yaptırım listesine eklenmişti. Hizbullah Tugayları’na ait web sitelerinin de ABD’li bir firmadan domain hizmeti aldığı tespit edildi.