Etiket arşivi: NATO

Rusya kaynaklı dezenformasyon aktörlerinin Avrupa’da güven ortamını sarsmayı hedeflediği ortaya çıktı

Rusya kaynaklı dezenformasyon aktörleri Avrupa'da güven ortamını sarsmayı hedefliyorRusya kaynaklı bir dezenformasyon kampanyasında, İsveç ve Avrupa’da güvensizlik yaratmayı hedeflendi. Kampanyada yalan haberleri çevrimiçi yaymak için manipüle edilmiş görüntüler ve uydurulmuş internet kişilikleri kullanıldı.

Tehdit istihbarat şirketi Recorded Future, İsveç’in ulusal yasama organı olan Riksdag’ın web sitesinde ortaya çıkmış gibi duran, üzerinde photoshop ile oynanmış bir ekran görüntüsünü içeren girişimin arkasında “büyük olasılıkla” Secondary Infektion olarak bilinen propaganda çalışmalarının olduğunu bildirdi.

Secondary Infektion, en az iki yıl öncesine dayanan bir operasyon. Araştırmacılar, şüpheli Rus operasyonunu sahte belgeler oluşturmakla, sosyal medya aracılığıyla toplumda öfke oluşturmakla ve Ukrayna gibi ülkelerde NATO çevresinde olumsuz duygular yaratmakla suçluyorlar.

Araştırmacılar, yabancı hükümetleri istikrarsızlaştırmaya yönelik çabalar için dijital araçları kullanan bir siyasi savaş örneği olarak Secondary Infection’a işaret ediyor.

İSVEÇ NATO’YA KATILACAK İDDİASI İLE TEPKİ OLUŞTURMAYA ÇALIŞTILAR

Son olayda, Recorded Future araştırmacıları, popüler bir İsveç forumu olan Flashback’te “İsveç-Ukrayna NATO üyeliği” hakkında bir makale yayınlayan bir hesap tespit ettiler.” Kullanıcı, İsveç’in yakında 1949’te Sovyetler Birliği’ne karşı Batı siperi olarak kurulan ittifaka katılacağını öne sürdü ve şunları kaydetti: “Zira saldırgan komşumuz Rusya’nın tehditlerine tek başına dayanabilecek hiçbir ülke yok.”

Aynı kullanıcı, İsveç’in Liberal Halk Partisi Liberalna’lı milletvekili Fredrik Malm’ın, İsveç’in Ukrayna ile birlikte NATO’ya katılması gerektiğini savunarak, “İsveç’in NATO’nun müşterek savunmasından yararlanabilmesi için” sunduğu teklife dair bir ekran görüntüsüne işaret etti. 

Rusya’nın sinyal krallığı ile İsrail’in siber casusluk şirketleri arasında Türk İHA’ları

 

Recorded Future araştırmacıları, ekran görüntüsünün sahte olduğunun neredeyse yüzde yüz olduğunu kaydetti. Liberalna, İsveç NATO üyeliğini savunuyor, ancak ekran görüntüsünde resmi hükümet belgelerinde rastlanması muhtemel olmayan birtakım dilbilgisi hataları bulunuyor. 

MAKİNE ÇEVİRİSİ KULLANAN EKİP YAKAYI ELE VERDİ

Öte yandan, Malm’ın teklifinde dikkati çeken bir başka şey de yapay zeka çevirisi olduğu belli olan “son derece zayıf İsveççe” den oluşuyor olması. 

Araştırmacılar, uydurulmuş haberin çevrimiçi ortamda dikkat çekici bir ilgi yaratmadığını belirtti. Secondary Infektion’ın girişimleri, Moskova’nın siyasi hedefleri ve Rusya’nın daha önceki eylemleri ile tutarlılık oluşturuyor.

Secondary Infektion, daha önce Müslüman toplulukları Kovid-19’u yaymakla suçlayarak koronavirüs temalı dezenformasyonu güçlendirerek ABD’deki aşırı sağcı siyasi toplulukları etkilemeye çalışmıştı. Bu çaba, sosyal medya trollerinin uğrak yeri olan 4chan aracılığıyla ilgi çekmeye çalışmak için kişisel yayın yapan siteleri kullandı, ancak geniş çaplı bir ilgi toplayamadı.

Hayalet Yazar olarak bilinen Rus kaynaklı başka bir şüpheli, 2020’de Letonya’da bulunan Kanadalı askerlerin Doğu Avrupa üzerinden Kovid-19 salgınının nedeni olduğuna dair yalan önermelerde bulunan sahte siyasi belgeler yayımladı. FireEye araştırmacıları, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e dayandırılan yalan haberin bazı haber sitelerinde yayımlanmak için yeterli olduğunu söyledi.

Recorded Future, “Bu aktörlerin, bir bilgi savaşı kampanyasının düşük maliyetli, potansiyel olarak yüksek getirili bir çaba olduğu inancıyla hedef kitleleri başarılı bir şekilde aldatma umuduyla yanlış haberlere ve dezenformasyona devam edeceğine inanıyoruz.” diyor.

NATO yapay zeka alanında ilk stratejisini yayımladı

NATO, yapay zekanın sorumlu bir şekilde kullanımını teşvik eden ilk stratejisini yayımladı.

NATO savunma bakanları yapay zeka teknolojisinin geliştirilmesini ve sorumlu bir şekilde kullanılmasını destekleyen ilk strateji planını paylaştı.

Stratejinin ana ilkeleri şu başlıklar altında sıralandı:

A. Yasallık: Yapay zeka uygulamaları, uluslararası hukuka uygun olarak geliştirilecek ve kullanılacak.

B. Sorumluluk ve Hesap Verebilirlik: Yapay zeka uygulamaları, yeterli düzeyde muhakeme ve özenle geliştirilecek ve kullanılacak. Hesap verebilirliği sağlamak için net insan sorumluluğu geçerli olacak.

C. Açıklanabilirlik ve İzlenebilirlik: Yapay zeka uygulamaları, inceleme metodolojileri, kaynakları ve prosedürleri de dahil olmak üzere uygun şekilde anlaşılabilir ve şeffaf olacak. Bu, bir NATO ve/veya ulusal düzeyde doğrulama, değerlendirme ve onaylama mekanizmalarını kapsar.

Türkiye’nin Ulusal Yapay Zeka Stratejisi tanıtıldı: Kapsayıcı bir yasal uyum süreci işletilmeli

D. Güvenilirlik: Yapay zeka uygulamaları açık ve iyi tanımlanmış kullanım durumları olacak. Uygulamaların emniyeti, güvenliği ve sağlamlığı, yerleşik NATO ve ulusal sertifikasyon süreçleri de dahil olmak üzere tüm yaşam döngüleri boyunca bu kullanım durumlarında test ve güvenceye tabi olacak.

E. Yönetilebilirlik: Yapay zeka uygulamaları, amaçlanan işlevlerine göre geliştirilecek ve şu yöntemlerle kullanılacak: Doğru insan-makine etkileşimi; istenmeyen sonuçları tespit etme ve önleme yeteneği ve bu tür sistemler istenmeyen davranışlar gösterdiğinde sistemlerin devre dışı bırakılması.

F. Önyargıyı Azaltma: Yapay zeka uygulamalarının ve veri setlerinin geliştirilmesinde ve kullanılmasında herhangi bir istenmeyen önyargıyı en aza indirmek için etkin adımlar atılacak.

Çinli hackerlar İranlı gibi davranarak İsrail’e saldırdı

Pekin destekli hackerların İran kaynaklı hareket ettikleri izlenimi vererek İsrail’e siber saldırılar gerçekleştirdiği iddia edildi.

ABD’li siber güvenlik şirketi FireEye’ın İsrail ordusu ile birlikte gerçekleştirdikleri bir araştırmaya göre, UNC215 adlı Çin menşeli olduğundan şüphelenilen bir casus grubu güvenilir üçüncü tarafların kimlik bilgilerini çalmak için Uzak Masaüstü protokolleri (RDP) kullandıktan sonra İsrail hükümetinin ağlarına siber saldırı düzenledi. RDP’ler, bir hacker’ın bir bilgisayara uzaktan bağlanmasını ve uzak aygıtın “masaüstünü” görmesine olanak tanıyor. 

Rapora göre, İsrail Savunma Ajansı tarafından paylaşılan bilgilerin yanı sıra FireEye verileri, Ocak 2019’dan başlayarak UNC215’in “İsrail devlet kurumlarına, BT sağlayıcılarına ve telekomünikasyon kuruluşlarına karşı” bir dizi eşzamanlı saldırı gerçekleştirdiğini ortaya koyuyor.   

İRANLI KILIĞINA GİREN ÇİNLİ HACKERLAR   

FireEye’ın raporu, ABD, Avrupa Birliği ve NATO’nun Çin’i yabancı hükümetlerden dünya çapındaki özel şirketlere kadar çeşitli kuruluşlara yönelik “kötü niyetli bir siber faaliyet modeli oluşturmak” ile suçlayan 19 Temmuz tarihli ortak açıklamasından kısa bir süre sonra geldi.    

2019 ve 2020’de, hackerların İsrail hükümetinin ve teknoloji şirketlerinin bilgisayarlarına girdiği iddia edildiğinde, araştırmacılar siber saldırıların sorumlularını bulmak için ipuçları aramaya başladı. İlk kanıtlar doğrudan İsrail’in jeopolitik rakibi İran’a işaret ediyordu. Zira hackerlar genellikle İranlılarla ilişkili araçları kullandılar ve Farsça dilini kullandılar.   

Ancak Orta Doğu’daki diğer siber casusluk davalarından elde edilen kanıtların ve bilgilerin ayrıntılı olarak incelenmesinden sonra, araştırmacılar bunun bir İran operasyonu olmadığını fark etti. Kanıtlar saldırıların İranlı hacker kılığına giren Çinli ajanlar tarafından gerçekleştirildiğini öne sürdü.  

FireEye’deki tehdit istihbaratından sorumlu Başkan Yardımcısı John Holtquist, VOA’ya yaptığı açıklamada, Fireeye’nin sahip olduğu bir siber güvenlik operasyonu olan Mandiant’ın “bu kampanyayı Çin hükümeti adına faaliyet gösteren Çinli casusluk operatörlerine bağladığını” söyledi.

İRAN KELİMESİNİ İÇEREN DOSYA KONUMU KULLANDILAR

Araştırmaya göre, hackerların kullandığı taktikler arasında “İran” kelimesini içeren bir dosya konumu kullanılması yer alıyor. Aynı zamanda saldırganlar ele geçirilmiş bilgisayarlarda bıraktıkları adli delilleri en aza indirmek ve İsrail bilgisayarlarına girmek için kullandıkları altyapıyı gizlemek suretiyle gerçek kimliklerini saklamak için her türlü çabayı gösterdiler.  

Washington’daki Çin Büyükelçiliği sözcüsü Liu Pengyu, Cyberscoop web sitesine verdiği röportajda FireEye’ın kanıt olarak sunduğu bulgulara meydan okudu. Pengyu, “Siber alemin sanal doğası ve izlenmesi zor olan her türlü çevrimiçi aktör olduğu gerçeği göz önüne alındığında, siber saldırılarla ile ilgili olayları araştırırken ve tanımlarken yeterli kanıta sahip olmak önemlidir.” dedi. 

Apple’ın açığını bulan Ünüver: Elimizde henüz bildirmediğimiz zafiyet var

Washington merkezli bir Araştırma Enstitüsü olan Orta Doğu Enstitüsü’ndeki (MEI) Siber Program Başkanı Chris Kubecka ise FireEye’ın saldırılardan Pekin destekli hackerların sorumlu olduğu sonucunu çıkarmasının çok aceleci bir yaklaşım olabileceğini öne sürdü ve ekledi: “FireEye saldırıyı bir yere bağlayacak pozisyonda değil. Bu pozisyona ancak uygun bir soruşturmadan sonra hükümetler sahip olabilir.” 

ORTADOĞU’YU BÖLME OYUNUNUN BİR PARÇASI

Kubecka, VOA’ya yaptığı açıklamada, Çin hükümetinin siber saldırılardan sorumlu olması durumunda, bunun Orta Doğu’yu altyapı ve ticaret anlaşmaları yoluyla siyasi olarak bölme oyununun parçası olabileceğini söyledi. Çin hükümetinin, geliştirme maliyetlerini düşürerek Çinli işletmelere ve nihayetinde Çin ekonomisine fayda sağlamak amacıyla teknoloji edinme ve kopyalama iştahı gösterdiğini söyledi. 

Donald Trump yönetimi sırasında ABD, Çinli şirketleri ve çalışanları Amerikan teknolojisini ve ticari sırlarını çalmakla suçlamıştı. 2019’da Çinli teknoloji devi Huawei, ABD savcıları tarafından T-Mobile’dan ticari sırları çalmakla suçlandı. 

BİR KUŞAK BİR YOL PROJESİNİN ZEMİNİNDE GERÇEKLEŞTİ

Washington merkezli Doğu-Batı Merkezi Araştırma Örgütü’nün kıdemli üyesi Denny Roy, VOA’ya bunun Çin’in ulusal kalkınma stratejisinin bir parçası olarak siber hırsızlığa olan bağlılığının bir göstergesi olduğunu söyledi ve şunları ekledi: “Pekin Çin’in dünya açısından ekonomik öneminin onu neredeyse her şeyden kurtulmasına izin verdiğini düşünüyor. Çin ne kadar küresel bir büyük güç olmayı hedefliyorsa, dış politikasında kendisini aynı anda hem İsrail hem de İran’a dost olarak göstermeye çalışmak gibi çelişkili baskılarla o kadar çok karşılaşacaktır.” 

FireEye’den Holtquist, bu siber casusluk faaliyetinin Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesi (Tarihi İpek Yolu’nu canlandırarak Pekin’den Londra’ya kadar kesintisiz bir ticaret yolu oluşturma hedefi) ile ilgili milyarlarca dolarlık yatırımının ve İsrail’in teknoloji sektörüne olan ilgisinin zemininde gerçekleştiğini savundu.   

FBI ve Europol İtalya’da aşılamayı etkileyen siber saldırı için devreye girdi

İtalya‘da Kovid-19 aşılamasının da organize edildiği bilgisayar sistemine düzenlenen siber saldırıyla ilgili soruşturma genişliyor. FBI ve Avrupa Birliği’nin güvenlik birimi Europol soruşturmaya destek verecek.

Geçen hafta sonundan bu yana çözülemeyen siber saldırı nedeniyle bölgede Kovid aşıları da dahil sağlık sisteminin yönetiminde aksaklıklar yaşanıyor. Yaklaşık 6 milyon nüfuslu Lazio bölgesinde yaşayanlar günlerdir Kovid aşısı randevuları, testleri ve muayene işlemlerine internet üzerinden ulaşamıyor.

Lazio bölge yönetimi dün yaptığı açıklamada, aşı randevularının 72 saat içinde yeni bir platform üzerinden yeniden başlayacağını duyurdu.

Lazio bölgesi başkent Roma’yı da kapsadığı için çok sayıda kritik roldeki ismin kişisel verilerinin siber tehdit unsurlarının eline geçmesinden endişe ediliyor.

İtalya’da açılan soruşturmaya terörle mücadele savcılığı da dahil olurken, FBI ve Europol de soruşturma için devreye girdi.

NATO DA DEVREYE GİREBİLİR

İtalya Parlamentosu Cumhuriyetin Güvenliği Komisyonu siber saldırıyı gündemine aldı. Parlamento Komisyonu Başkanı Adolfo Urso, saldırının yabancı bir ülkeden kaynaklandığı şüphesinin teyit edilmesi halinde NATO’nun da devreye girebileceğini söyledi.

Urso, “Bunu yapan bir suç örgütüyse meseleyi polis ele alır. Ama bir devletin parmağı varsa Savunma Bakanlığı devreye girer. Ayrıca NATO da siber ortamı (hava, kara, deniz ve uzaydan sonra) 5. savaş alanı olarak tanımlıyor. Yani Kuzey Atlantik Antlaşması’nın 5. maddesi (bir NATO üyesine saldırının, tüm üye ülkelere yapılmış sayılması) uygulanabilir.” dedi.

HASTANE ÇALIŞANININ ÇOCUĞUNUN BİLGİSAYARINA SIZILDI

İtalyan basınına göre siber saldırı, tehdit aktörlerinin Lazio bölgesinde görevli bir çalışanın çocuğunun kullandığı bilgisayarla sisteme sızmasıyla gerçekleşti. Bu haberi değerlendiren uzmanlar, pandemi nedeniyle dijitalizasyon ve evden çalışmanın yaygınlaşmasının siber saldırılara karşı güvenlik açığını artırdığını belirtti.

Parlamento Cumhuriyetin Güvenliği Komisyonu Başkanı Urso da, “Pandemi nedeniyle dijital sistemlere geçişin hızlanması siber sistemlerin savunmasızlığını önemli ölçüde artırdı.” dedi.

İtalyan basınında yer alan diğer haberlere göre halen üzerinde durulan ihtimallerin başında siber saldırının arkasında bir yabancı devletin bulunduğu şüphesi geliyor. Ancak saldırının, Kovid belgelerini (yeşil pasaport) kopyalayarak kullanıcıların bilgilerini satmayı amaçlayan korsanlarca düzenlenmiş olabileceği de değerlendiriliyor.

İtalya’da siber saldırı aşı randevu sistemini felç etti

60 milyon nüfuslu ülkenin en kalabalık ikinci bölgesi olan ve başkenti de kapsaması nedeniyle özel önem taşıyan Lazio bölgesine siber saldırı, İtalyan hükümetinin Kovid belgelerini zorunlu kılma kararının ardından yaşandı.

Ülkede 6 Ağustos’tan itibaren birçok mekan ve etkinliğe giriş için “yeşil pasaport” olarak anılan Kovid sertifikası sunmak gerekecek.

Kullanıcının en az bir doz aşı yaptırdığını, son altı ay içinde Kovid-19’a yakalanıp iyileştiğini ya da son iki gün içinde yaptırdığı test sonucunun negatif olduğunu gösteren belgeler Kovid-19 sertifikası olarak kabul edilecek.

Kovid sertifikası şartı kararı sonrası ülkede aşı randevularında büyük artış yaşanmış ancak bazı kesimler bu zorunluluğa karşı çıkarak protesto gösterileri düzenlemişti.

Kaynak: BBC Türkçe

“Bilgi Düzensizliği ile Mücadele Eğitimi” Projesi: Dezenformasyon Eğitimi çevrimiçi aracı açıldı

NATO Kamu Diplomasisi tarafından desteklenen “Türkiye’de Bilgi Düzensizliği ile Mücadele Etmek: Eğitici Temelli Program” başlıklı proje, bilgi düzensizliğine neden olan ve bu yolla bilgi ekosistemine derinden zarar veren faktörlerin neler olduğu, neden ve nasıl meydana geldiği ve hangi kanallarla engellenebileceği konusunda eğitim yaklaşımıyla farkındalık yaratmayı ve Türkiye’de “bilgi güvenliği” üzerine düşünen ve tartışan bir topluluğun oluşmasını hedefliyor.

Projenin koordinatörlüğünü Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emel Parlar Dal ve İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Erdoğan yürütüyor. Projede ayrıca Şaban Çaytaş, Ayda Sezgin ve Sude Karahasan da görev yaptı.

Projenin ilk iki aşaması Haziran ayında Eğitici Eğitimi Programı ve Kursiyer Eğitimi Programı ile tamamlandı. Bu aşamada bilgi düzensizliği konusuyla ilgilenen 20 eğitici, proje koordinatörleri tarafından gerçekleştirilen iki günlük bir eğitimden geçerek bu konuda detaylı olarak bilgilendirildi.

Bir sonraki aşamada eğiticiler yaklaşık ikişer saatlik çevrimiçi derslerle günümüz bilgi ekosistemi, yanlış bilginin dijital ortamda yayılımı, yanlış bilgiyle mücadele, küresel politikada dezenformasyon gibi konularda eğitimler verdiler; bu eğitimlere toplamda 300’den fazla katılımcı katılarak sertifika almaya hak kazandı.

Son olarak www.dezenformasyonegitimi.org internet sitesinde dileyen herkesin ücretsiz bir şekilde her an ulaşabileceği açık erişimli bir ders tasarlanarak Dezenformasyon Eğitimi başlığıyla kamuoyunun erişimine açıldı.

Türkiye’de bu konuda ilk defa hazırlanan bu açık erişimli çevrimiçi eğitim yanlış bilgi ile ilgili temel kavramları, yanlış bilgilerin dijital platformlarda nasıl yayıldığı, yanlış bilgilerden kaçınmak için hangi araçların kullanılabileceği, küresel politikada enformasyonun ve dezenformasyonun rolü gibi konuları içeriyor.

Bilgi düzensizliği ile mücadele etmek amacıyla hazırlanan Dezenformasyon Eğitimi dersine çevrimiçi olarak erişebilir, ders videolarını izleyebilir, bilgi düzensizliği ile ilgili çeşitli okuma ve linklere ulaşabilir, eğitimleri tamamlayarak sertifikanızı alabilirsiniz.

Bu çevrimiçi araçta katılımcılar aşağıdaki derslere katılabilirler.

  • Dezenformasyon: Temel Kavramlar – Prof. Dr. Emre Erdoğan
  • Güvenlik Sorunu Olarak Dezenformasyon – Dr. Gökçe Gezer
  • Yanlış Bilginin Yayılımı: Platform Mimarileri – Doç. Dr. Akın Ünver
  • İnfodemi – Prof. Dr. Emre Erdoğan
  • Yanlış Bilginin Psikolojisi – Doç. Dr. Sinan Alper
  • Yanlış Bilgiyle Mücadele Araçları – Koray Kaplıca
  • Dezenformasyon ve Dayanıklılık – Doç. Dr. Suncem Koçer
  • Yanlış Bilginin Yayılımı: Dijitalleşme – Doç. Dr. Bilge Narin
  • NATO ve Yanlış Bilgi – Prof. Dr. Emel Parlar Dal
  • NATO, Rusya ve Güvenlik – Dr. Ziya Meral