Etiket arşivi: gözetleme

İzlenmeyi engelleyen araçlarla takip edildiğinizi öğrenmek çok kolay!

İzlenmeyi engelleyen araçlarla takip edildiğinizi öğrenmek çok kolay!Son yıllarda insanların aile içi tacizciler, stalkerlar ya da devlet destekli casusluğun karanlık dünyasındakiler tarafından izlenebilmesine yol açan yöntemlerde adeta bir patlama yaşandı.

İnsanların telefonlarına doğrudan yüklenebilen takip yazılımları ve casus yazılımlar saldırganlara tüm konum verilerinize, mesajlarınıza, fotoğraflarınıza, videolarınıza ve daha fazlasına erişim sağlayabiliyor. Ancak bu takip sistemlerini tespit edecek anti-izleme sistemlerine erişim ise oldukça kısıtlı. 

Son 21 yıldır İç Güvenlik Bakanlığından federal ajan olarak görev yapan Matt Edmondson, geçen yıl tam da bu konuda bir yardım çağrısı aldı. Devletin başka bir kritik departmanında görev yapan bir arkadaşı bir terör örgütüyle bağlantısı olan gizli bir muhbirle buluştuklarında birilerinin onları takip ediyor olabileceğinden endişeleniyordu. Endişesinin doğru çıkması, kaynağının kimliğinin açığa çıkması anlamına gelebilirdi ve bu ihtimal Edmondson’a göre kelimenin tam anlamıyla bir ölüm kalım meselesiydi. 

CİHAZ RASPBERRY PI İLE ÇALIŞIYOR

Bir hacker ve dijital adli tıp uzmanı olan Edmondson, kendisine bu konuda yardımcı olabilecek herhangi bir araç bulamayınca kendi anti-izleme aracını oluşturmaya karar verdi. Raspberry Pi ile çalışan ve arabada taşınabilen sistem, yakındaki cihazları tarıyor ve aynı telefon son 20 dakika içinde birden fazla kez tespit edilirse sizi uyarıyor. Bir başka deyişle sistem sürekli aynı şeyi fark etmeye devam ederse, size bir uyarı gönderiyor. Edmondson sistemi toplamda yaklaşık 200 dolara mal olan parçalar kullanarak inşa etti ve araştırma projesini bu hafta Las Vegas’ta düzenlenecek Black Hat güvenlik konferansında sunacak. Edmondson ayrıca temel kodunu da açık kaynaklı hale getirdi.

Son yıllarda insanların aile içi tacizciler, stalkerlar ya da devlet destekli casusluğun karanlık dünyasındakiler tarafından izlenebilmesine yol açan yöntemlerde büyük bir artış meydana geldi. İzleme yazılım ya da donanım tabanlı olabiliyor. İnsanların telefonlarına doğrudan yüklenebilen takip yazılımları ve casus yazılımlar saldırganlara tüm konum verilerinize, mesajlarınıza, fotoğraflarınıza, videolarınıza ve daha fazlasına erişim sağlarken, Apple’ın AirTag’leri gibi fiziksel takip cihazları da insanların gerçek zamanlı olarak nerede olduklarını izlemek için kullanılmakta. (Eleştirilere yanıt olarak Apple, AirTag’lere bazı izleme karşıtı araçlar ekledi).  

Apple, güvenlik eleştirileri sonrası AirTag ayarlarına müdahale etti

TAKİP VE GÖZETLEME ARAÇLARINDA PATLAMA YAŞANIYOR, “ANTI-TRACKİNG” İZLEME ARAÇLARI İSE ÇOK AZ

İnternette hızlı bir arama yapıldığında, satın alınması kolay çok sayıda izleme aracı bulmak mümkün. Edmondson, “İnsanları gözetlemek için çok fazla uygulama ve cihaz var ancak gözetlenip gözetlenmediklerini merak eden insanlara yardım edecek çok az şey var.” diyor.

Ev yapımı sistem, çevresindeki kablosuz cihazları tarayarak ve ardından son 20 dakika içinde mevcut olup olmadığını görmek için log’ları da kontrol etmek suretiyle çalışmakta. Sistem insanlar hareket halindeyken kullanılmak üzere tasarlandı. Örneğin bir kafede otururken değil, zira burada çok fazla yanlış sinyal alabilir.

Ayakkabı kutusu büyüklüğünde bir çantanın içine yerleştirilebilen takip önleme aracı birkaç bileşenden oluşuyor. Raspberry Pi 3 yazılımını çalıştırıyor, bir Wi-Fi kartı yakındaki cihazları arıyor, küçük bir su geçirmez kılıf onu koruyor ve taşınabilir bir şarj cihazı sisteme güç sağlıyor. Dokunmatik bir ekran da cihazın ürettiği uyarıları gösteriyor. Her uyarı, takip edildiğinize dair bir işaret olabilir.

ÇEVREDEKİ WI-FI YA DA BLUETOOTH BAĞLANTILI CİHAZLARI TARIYOR

Cihaz, bir kablosuz ağ dedektörü olan Kismet’i çalıştırıyor ve çevresinde Wi-Fi veya Bluetooth bağlantısı arayan akıllı telefon ve tabletleri tespit edebiliyor. Kullandığımız telefonlar, daha önce bağlandıkları ağların yanı sıra yeni ağlar da dahil olmak üzere sürekli olarak çevrelerindeki kablosuz ağları arıyor.

Edmondson, Kismet’in bir cihazı ilk kez gördüğünde ve ardından en son ne zaman tespit edildiğinin kaydını tuttuğunu söylüyor. Ancak anti-izleme sisteminin çalışması için, Kismet’in zaman içinde tespit ettiği şeylerin listelerini oluşturmak üzere Python’da kod yazması gerekiyordu. Son beş ila 10 dakika, 10 ila 15 dakika ve 15 ila 20 dakika içinde tespit edilen cihazlar için listeler bulunuyor. Bir cihaz iki kez görünürse, ekranda bir uyarı yanıp sönüyor. Sistem bir telefonun MAC adresini gösterebilir, ancak bu adres rastgele ayarlanmışsa pek bir işe yaramaz. Ayrıca, çevresindeki cihazların aradığı Wi-Fi ağlarının adlarını da kaydedebilir – Örneğin Langley adlı bir Wi-Fi ağına bağlanmaya çalışan bir telefon, sahibi hakkında bazı ipuçları verebilir. “Üzerinizde bir cihaz varsa, onu görmeliyim” diyor. Edmondson WIRED’e bir cihazın SAMSUNGSMART adlı bir ağı aradığını gösterdi.

Gözetleme endüstrisinde casusluk skandalına rağmen talep patlaması yaşanıyor

SİSTEM KENDİ CİHAZINIZI YA DA YAKINLARINIZIN CİHAZINI YOK SAYIYOR

Sistemin kendi telefonunuzu veya sizinle birlikte seyahat eden diğer kişilerin telefonlarını algılamasını engellemek için bir “yok sayma” listesi de bulunuyor. Cihazın ekran düğmelerinden birine dokunarak “daha önce gördüğü her şeyi yok saymak” mümkün. Edmondson, gelecekte cihazın ekranda göstermek yerine bir metin uyarısı gönderecek şekilde değiştirilebileceğini söylüyor. Ayrıca, yakındaki araçların yinelemesini gösterebilecek lastik basıncı izleme sistemlerini tespit etme kabiliyeti eklemekle de ilgileniyor. Bir GPS ünitesinin de eklenebileceğini, böylece izlendiğiniz sırada nerede olduğunuzu görebileceğinizi söylüyor.

Edmondson, “Bu sistem size birkaç dakika önce gördüğünüz bir şeyi şimdi de gördüğünüzü söylemeye çalışmak için tasarlandı” diyor. “Bu, insanları herhangi bir şekilde, biçimde veya formda takip etmek için tasarlanmadı.” Hacker, çöl yakınlarında yaşadığını, bu nedenle sistemi arabasında kimsenin olmadığı yerlerde dolaşırken test ettiğini ve yanında araç tarafından tespit edilebilecek birden fazla telefon taşıdığını söylüyor. Edmondson sözkonusu cihazın etkili olabileceğine inandığını söylerken ekliyor: “Hükümet için çalışan casuslar bile hala cihaz taşıyor. Hala cebinizde telefonunuz var.  Telefonunuz hala yanınızdaki koltukta ya da orta konsolda duruyor.”

Edmondson’ın cihazı ticari bir ürün haline getirme planı yok, ancak tasarımın biraz teknik bilgisi olan herkes tarafından kolayca kopyalanabileceğini ve yeniden kullanılabileceğini söylüyor. İlgili parçaların birçoğunu elde etmek kolay veya teknoloji topluluklarındaki insanların evlerinde bulunabilir.

Nihayetinde, teknoloji topluluğunun teknoloji destekli izleme ve takibi daha ciddiye alması gerektiğini söylüyor. “İnsanları gözetlemek için kullanılan araçlar ile gözetlenmemenize yardımcı olacak araçların oranına bakmak gerçekten cesaret kırıcı ve iç karartıcıydı,” diyor ve geçmişte kendisine yakın bir kişinin bir sapığın kurbanı olduğunu ekliyor. 

Komşuda casus yazılım skandalı: Yunan istihbarat şefi istifa etti!

Yunanistan’da muhalif siyasetçinin casus yazılımla dinlendiği ortaya çıkınca istihbarat şefi istifa etmek zorunda kaldı.

Başbakanlıktan yapılan açıklamada, yasal dinleme prosedürlerinde casus yazılımların usulsüz bir şekilde kullanıldığı ve bunun üzerine de İstihbarat Şefi Panagiotis Kontoleon’un istifasını sunduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca Başbakan Kyriakos Miçotakis’in istifayı kabul ettiği duyuruldu.

Gözetleme endüstrisinde casusluk skandalına rağmen talep patlaması yaşanıyor

Muhalefet partisi PASOK lideri Nikos Androulakis, geçtiğimiz hafta telefonunun casus yazılım Predator aracılığıyla dinlendiğini iddia ederek Yunanistan Yüksek Mahkemesi’ne başvurmuştu. Androulakis casus yazılımla takip edildiğini Avrupa Parlamentosu yetkililerinden öğrendiğini açıklamıştı.

SKANDALI AVRUPA PARLAMENTOSU’NUN HİZMETİ ORTAYA ÇIKARDI

Avrupa Parlamentosu daha önce İsrailli Pegasus casus yazılım skandalının ortaya çıkmasının ardından milletvekillerine telefonlarındaki casus yazılım durumunu kontrol etmeleri için özel bir hizmet sunmuştu.

Predator casus yazılımı bulaştırıldığı telefonda tehdit aktörlerinin kişisel verileri ele geçirmesine, görüntü ve ses kaydı yapmasına olanak tanıyor.

Yunan hükümeti ise söz konusu iddiaları reddetmiş ve casus yazılımın kullanılmadığını açıklamıştı.

Apple’ın kayıp bulma aracı AirTag, yanlış ellerde tehlikeli bir cihaza dönüşebilir

ABD’li teknoloji devi Apple’ın ürettiği AirTag cihazları kayıp nesneleri bulmak için kullanılıyor. Ancak kötü niyetli tehdit aktörlerinin de söz konusu cihazı kullandığına yönelik şikayetler artmaya başladı.

BBC’nin haberine göre Amber Norsworthy, dört çocuğuyla birlikte Mississippi’de yaşıyordu. 27 Aralık’ta eve döndüğünde telefonuna bir bildirim geldi. “Telefonum daha önce hiç duymadığım bir ses çıkardı” diyor.

Bildirimde, bilinmeyen bir cihazın onun hareketlerini takip ettiği belirtiliyordu.

2 yaşındaki Amber, iPhone’unda ‘Bul’ uygulamasına baktı.

İzlediği tüm rotayı orada görmüş, “Cihaz sahibi, bulunduğunuz yeri en son 15:02’de gördü” ifadesiyle karşılaşmıştı.

Polisi aradı; ne yapılabileceğine dair bir fikirleri yoktu. İzleme cihazının arabasında bir yerde olduğunu düşünmüş ama bir şey bulamamıştı. Apple’ın destek hattı, bunun bir AirTag olduğunu söyledi. “Artık çevremi çok yakından izliyorum” diyor Amber.

Düğme boyutundaki cihazlar, kayıp nesneleri bulmak için Apple’ın ‘Bul’ ağıyla birlikte çalışacak şekilde tasarlanmış. Ancak ABD’de bunların insanları izlemek için kullanıldığına dair çok sayıda bildirim var.

Apple’dan yapılan açıklamada ise “Müşteri güvenliğini çok ciddiye alıyoruz ve AirTag’in gizliliğine ve güvenliğine önem veriyoruz.” ifadeleri yer aldı.

Çin Apple zafiyeti ile Uygur Türklerini hedef aldı

Şirket ayrıca AirTag’lerin rakip ürünlerden daha iyi güvenlik özelliklerine sahip olduğunu söylüyor. Ancak, ABD genelinde suç faaliyetleri için kullanıldığına dair artan kanıtlar var.

KÖTÜ NİYETLİ KİŞİLER İSTİSMAR EDEBİLİR

Apple, AirTag’i Nisan ayında piyasaya sürdü. Bu küçük yuvarlak cihazlar, piyasadaki Tile gibi diğer izleme ürünlerinden esinlendi.

Bu cihazlar bavul, anahtar gibi kaybedilebilecek her şeye takılabiliyor. Bir nesne 3 cm’ye kadar doğruluk payıyla takip edilebiliyor. Ancak yanlış ellerde farklı amaç için kullanılmaları da mümkün.

Dijital haklar kuruluşu Electronic Frontier Foundation’da siber güvenlik direktörü Eva Galperin, “Çalınan nesneleri bulmaya yarayan bir nesne yarattığınızda, aynı zamanda takip için de mükemmel bir araç yaratmış olursunuz” diyor.

Apple, AirTag’leri piyasaya sürmeden çok önce bunların suç işleme amaçlı kullanılabileceğinin farkındaydı. Ancak bunları piyasaya sürerken, “AirTag’lerin insanları değil nesneleri izlemek için tasarlandığını” söyledi.

İnsanları takipten koruyacak bir dizi güvenlik önlemi oluşturduklarını açıkladı.

Kayıtlı olmayan bir AirTag yanlarında hareket ediyorsa, iPhone sahipleri uyarılır. Ayrıca AirTag’ler, sahibinden ayrıldığında bir süre bip sesi çıkarıyor. Aralık ayında Apple, Android kullanıcılarının indirebileceği bir uygulamayı da piyasaya sürdü. Tracker Detect, iOS işletim sisteminde olmayan kullanıcıların kayıtsız bir AirTag’den haberdar edilmesini sağlıyor.

Kaynak: BBC Türkçe

Gözetleme endüstrisinde casusluk skandalına rağmen talep patlaması yaşanıyor

İsrail’de bir süredir casus yazılım skandalının getirdiği şok etkisi yaşanırken, bu yazılımları üreten firmalara otoriter devletlerin talebi ise her geçen gün artıyor.

On yıldan fazla bir süredir dünyanın dört bir yanındaki hükümetlere casus yazılım araçları satan milyar dolarlık İsrailli şirket NSO Group, bir dizi kamu skandalından sonra yoğun bir soruşturmaya tabi tutuluyor. Şirketin krizde olması bir yana geleceği de sis bulutlarının arasında görünüyor.

NSO Group’un geleceği belirsiz olsa da hükümetler, NSO ile görünürlüğü artan gözetleme/casusluk sektöründen siber araçlar satın alma konusunda daha istekli bir görüntü çiziyor. Gözetleme/casusluk sektöründeki firmalar tabiri caizse ‘talep patlaması’ yaşıyor.

Endüstrinin son on yılına bakıldığında, yeni gelişen bir endüstri olmaktan ziyade dünya üzerindeki devletlerin önemli bir güç aracı hâline geldiği görülüyor. NSO Group gibi büyük bir şirketin potansiyel başarısızlığının bile söz konusu büyümeyi yavaşlatması imkansız görünüyor.

Sadece bu yılın Aralık ayındaki örnekte Facebook, dünyanın dört bir yanından yedi gözetleme şirketinin kendi platformlarını kullanarak 50 bin kişiyi hedef aldığını bildirmişti. Facebook’un yayımladığı raporda Çin, Hindistan ve Kuzey Makedonya’nın yanı sıra dört İsrailli şirket öne çıkmıştı. Yayımlanan raporda NSO Group’tan bahsedilmemesi bile, söz konusu endüstrinin, halkın görebileceğinden çok daha geniş olduğunu gösteriyor.

GÖZETLEME ŞİRKETLERİNİN BAŞARISIZLIĞI GELECEKLERİNİ ETKİLEMİYOR

NSO Group, yıllardır çeşitli iddialar ve suçlamalarla karşı karşıya. Örneğin 2016 yılında Birleşik Arap Emirlikleri, iPhone’ları hacklemek ve cihazların kontrolünün NSO Group müşterilerine devretmek için çeşitli zafiyetlerden yararlanan bir casus yazılımı olan Pegasus’u kullanarak insan hakları aktivisti Ahmed Mansur’u hedef aldığı ortaya çıkmıştı. Bu olayda BAE hükümeti suçlu olarak görülürken NSO ise herhangi bir ceza almadan kurtuldu. Tabii bu arada Mansur, hâlâ ülkenin rejimini eleştirme suçlamasıyla hapiste.

2021 yılındaysa NSO Group’un batılı hükümetleri izlediğine dair yeni raporlar ortaya çıktı. Şirket, kasım ayında ABD tarafından yaptırıma uğrarken, aralık ayında Reuters, ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin Pegasus kullanılarak gözetlendiğini bildirdi.

ABD, Pegasus casus yazılımını üreten İsrailli NSO’yu kara listeye aldı

Bugünlerde NSO Group, Facebook ve Apple tarafından açılan kamu davalarıyla karşı karşıya kalırken şirket, çeşitli borç, moral bozukluğu ve geleceğine yönelik temel tehditlerle birlikte “casusluk endüstrisinin altın çocuğu” olarak varoluşsal bir krizin içerisinde bulunuyor.

Geçmişte de benzer bir durum yaşanmıştı. Gözetleme/casusluk endüstrisinin ilk adımlarında var olan İtalyan firması Hacking Team, 2014 yılında “izi bulunamayan” casus yazılımının insan hakları veya gizlilik ihlallerine bakılmaksızın düzinelerce ülkeye satmakla suçlanmıştı. Hacking Team’in Türkiye’ye de casus yazılım sattığı biliniyor.

Hacking Team, gözetleme amacıyla bilgisayarlara girmek için dünyanın her yerinde güçlü araçlar alıp satan küresel bir endüstrinin ilk durağıydı. Ancak ortaya çıkan skandallar kendi sonunu getirdi. Şirket, araçlarını yasal olarak uluslararası alanda satma yeteneğini kaybetti. Hacking Team, satılmasına rağmen okyanusa benzeyen gözetleme endüstrisinin içerisindeki küçük balığa benzer şekilde marka değiştirerek aynı ürünleri satmaya devam etti.

Hacking Team ile birlikte endüstride yaşananlarla ilgili Leiden Üniversitesi Güvenlik ve Küresel İlişkiler Enstitüsü’nde yardımcı doçent olan James Shires, “Hacking Team’in yok oluşu, sektörde köklü bir değişikliğe yol açmadı. Aynı dinamik ve talep hâlâ var.” yorumunu yapıyor.

HEDEFLER ÇEVRİMİÇİLEŞTİKÇE HÜKÜMETLERİN İŞTAHI ARTIYOR

Söz konusu endüstrinin ilk müşterileri, internet aracılığıyla dünya çapında güç gösterisine hevesli küçük bir grup ülkeydi. Bu durum bugün çok daha karmaşık. Artık birçok ülke, hem uluslararası hem de kendi sınırları içinde düşmanları anında hackleme yeteneği için para ödüyor. Bu araçlara milyarlarca dolar harcansa da hükümetler tarafında çok az şeffaflık ve hatta daha az hesap verebilirlik hüküm sürüyor.

Gözetleme yeteneği sağlayan firmaların kamuoyu denetimi artarken, saldırgan siber yeteneklere yönelik küresel talep de artıyor. 21’inci yüzyılda, hükümetler tarafından hedef alınan kişi veya kitleler daha fazla ‘çevrimiçi’ hâle geldikçe, casusluk/gözetleme de hedeflere ulaşmanın en etkili yolu oluyor.

Hâl böyle olunca karmaşık casusluk/gözetleme operasyonları geliştirmek için büyük meblağlar harcamaya istekli ülkeler giderek artıyor. Hükümetler için siber dünyaya yatırım yapmak, rakip ülkelerle rekabet etmenin ve güçlü iç kontrol araçları geliştirmenin nispeten ucuz ve etkili bir yolu olarak görünüyor.

“GERİDE KALMAK İSTEMİYORLAR”

BAE Systems’in baş tehdit istihbarat analisti Saher Naumaan, “Özellikle son beş yılda siber yetenekler geliştiren ülkelerin sayısında artış var.” ifadelerini kullanıyor. Üstelik bu ülkelerin çoğu dışarıdan yardım arıyor. Naumann, “Ülkenizdeki insanların becerilerini veya yeteneklerini kullanamıyorsanız, ancak dış kaynak sağlayacak maddi gücünüz varsa, neden para verip o yeteneği satın almıyorsunuz? Bu, birçok farklı endüstride bir seçenek. Bu şekilde, kendin inşa etmeyeceğin bir şey için para ödüyorsun.” diyerek örneğin Basra Körfezi’ndeki petrol zengini ülkelerin siber faaliyetlerini geliştirmek için gereken teknik kapasiteden yoksun olduğunu ancak maddi kaynaklarını bu alana ayırdığının altını çiziyor. Naumann, “Geride kalmak istemiyorlar” yorumunu yapıyor.

Özel gözetleme/casusluk şirketlerinin sattığı ürünlere olan talep bitmiyor. Güvenlik araştırmacısı ve Atlantic Council üyesi Winnona DeSombre, “Sektör bugün on yıl öncesine göre hem daha büyük hem de daha görünür durumda.” diyor. DeSombre ayrıca “Talep artıyor çünkü dünya teknolojik olarak daha bağlantılı hâle geliyor.” ifadelerini kullanıyor.

EN ANLAMLI ETKİ ŞİRKET GELİRLERİNİN DÜŞMESİYLE OLABİLİR

Sektörün artan etkisine dikkat çeken dünya çapındaki otoriteler, yaptırımlar, iddianameler ve ihracatla ilgili yeni düzenlemelerle sektörün geleceğini şekillendirmeyi hedefliyor. Buna rağmen, araçlara olan talep artıyor.

Sonuç olarak en anlamlı değişiklik, şirketlerin gelirleri üzerinde bir etki olduğunda ortaya çıkabilir. Son raporlar, NSO Group’un borç yükü altında olduğunu gösteriyor.

James Shires, “Sonuçta bu ticari bir endüstri. Girişim sermayesi firmaları ve büyük kurumsal yatırımcılar bunu riskli bir bahis olarak görürlerse çekilmeyi seçeceklerdir. Her şeyden çok bu durum sektörü kökten değiştirebilir.” diyerek gözetleme endüstrisinin gelişimine ket vurabilecek tek seçeneğin ekonomilerindeki gelir düşüklüğü olduğunun altını çiziyor.

İsrail, Türkiye’ye casus yazılım satmaya devam edecek mi?

İsrail’in casus yazılım satışına izin verdiği ülkeler arasında Türkiye’ye yer vermemesi konuya ilişkin iş birliğinin devam edeceği konusunda şüphelere neden oldu.

İsrail Savunma Bakanlığı´nın geçtiğimiz perşembe günü paylaştığı rapora göre, casus yazılım firması NSO Group´a karşı oluşan olumsuz kanılardan dolayı İsrailli şirketlerin 65 ülkeye siber teknoloji ihracını yasakladı.

Raporda, İsrail’in yeni müttefikleri Fas ve Birleşik Arap Emirlikleri de dahil olmak üzere İnsan Hakları Kaydında ağır ihlalleri olan ülkelere siber teknoloji satışının kaldırıldığı açıklandı. Listeden kaldırılan ülkeler arasında NSO’nun müşterilerinden Bahreyn ve Suudi Arabistan da bulunuyor. Daha önce 102 ülkenin bulunduğu listedeki ülke sayısı 37’ye kadar düştü.

Listede halihazırda, Avustralya, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Kanada, Hırvatistan, Kıbrıs Rum Kesimi, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, İzlanda, Hindistan, İrlanda, İtalya, Japonya, Letonya, Lihtenştayn, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, Norveç, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya, Güney Kore, İspanya, İsveç, İsviçre, Hollanda, Birleşik Krallık ve ABD bulunuyor.

WhatsApp’ı hackleyerek telefonlara sızan NSO zor durumda: Satın alanlar hapse atıldı

Ülke sayısının azaltılması nedeniyle İsrail’in siber teknoloji endüstrisinin ciddi şekilde etkilemesi bekleniyor.

NSO Group, hükümetlerin casusluk yapmasına yardımcı olduğu iddiaları nedeniyle birçok ülke kamuoyundan tepkiyle karşılaşmıştı. Firmanın casus yazılımı Pegasus, belirlenen bir kişinin telefonunun kontrolünü ele geçirme, cihazdaki tüm verileri indirme, kamerasını veya mikrofonunu etkinleştirme olanağı sağlıyor.

ABD Ticaret Bakanlığı, NSO’yu kara listeye aldığını duyurmuş, geçtiğimiz salı günü de ABD’li teknoloji devi Apple, cihazlarını kullanan kişileri hedef aldığı için NSO’ya dava açmıştı.

NSO ise Pegasus yazılımının ihraç edilen ülkelerde sadece terörle mücadele için kullanıldığını iddia ediyor.