Etiket arşivi: donald trump

ABD’den TikTok’a 15 gün ek süre

ABD ve Çin arasında  yaşanan gerginliğin merkezinde TikTok yer alıyor

Çin ve ABD arasında yaşanan TikTok gerginliğinde Hazine Bakanlığının kararıyla yeni bir aşamaya geçildi.

ABD, Çinli sosyal medya devi TikTok uygulamasının sahibi ByteDance’a  ülkedeki operasyonlarını elden çıkarmasına ilişkin karar için 15 gün mühlet daha verdi.

Hazine Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, milli güvenliğe ilişkin alınan kararla ilgili durumu çözmeleri taraflara ve Komite’ye 15 gün ek süre tanındığı belirtildi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın 14 Ağustos’ta Çinli teknoloji şirketi ByteDance’in ABD’deki operasyonlarını 90 gün içinde elden çıkarmasına yönelik kararname imzalamıştı.

TikTok’un sahibi Bytedance Trump’ı yalanladı: ABD’ye bağış yaptığımızdan haberimiz yok!

TİK TOK’LA İLGİLİ SÜREÇTE NELER YAŞANDI?

Trump, 3 Ağustos’ta ABD’deki temsilciliği bir Amerikan firmasına devredilmediği sürece 15 Eylül’den itibaren TikTok’un ülkede faaliyet yapmaktan men edileceğini kaydetmişti.

ABD Başkanı, 6 Ağustos’ta ise milli güvenliği muhafaza etmek için  ABD’li birey veya tüzel kişilerin TikTok’un yanısıra ve Çinli mesajlaşma yazılımı WeChat’i kullanmalarını yasaklamaya yönelik 2 kararnameyi onaylamıştı.

Kararname sonrası Microsoft’un TikTok’u devralmak için görüşmeler yaptığı öne sürülmüştü. Microsoft’la anlaşma sağlanamazken ByteDance firması Oracle-Wallmart ortaklığı ile anlaşmıştı. Sürecin uzamasının ardından Ticaret Bakanlığından yapılan açıklamayla TikTok’un 20 Eylül’den itibaren ülkede indirilmesinin yasaklanacağı duyurulmuştu.

Trump’ın satın alma işlemiyle ilgili yapılabilecek bir anlaşmayı imzalayacağını açıklaması sonrası, men kararı 27 Eylül’e ertelenmişti. Karar yürürlüğe gireceği gün de Washington’da bir federal mahkeme yasağını geçici olarak askıya almıştı.

Kaynak: Haber Global

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Tartışmaların odağındaki şirket TikTok hangi verileri topluyor?

ABD Başkanı Donald Trump’ın bir Amerikan firmasının satın almaması halinde TikTok uygulamasını ülkede yasaklayacağını duyurdu.

Peki uygulama, dünya çapında milyonlarca insanın ilgisini çekmeyi nasıl başardı?

Adele’in “Someone Like You” şarkısının kırmızı jelibon ayılara söyletildiği video dünya çapında milyonlarca insana ulaştı.

Aralık 2018’de yayımlanan aptalca, sevimli ama izlenebilir olan bu video acemi video uygulaması TikTok’a, milyonlarca pazarlama bütçesinden daha fazlasını hediye etti. Videonun diğer sosyal medya ağlarında da kısa sürede yayılması da cabası tabii.

Dünya o andan itibaren TikTok için gözlerini açtı. Ardındansa milyonlarca genç ve yaratıcı seyirci uygulamayı kullanmaya başladı.

ABD ordusunda TikTok yasağı

GARAJDA DOĞMADI

TikTok, diğer popüler sosyal medya ağlarının bilindik hikâyesinden daha farklı bir geçmişe sahip. Ebeveynlerinin garajında hayata geçirilen bir yazılımdan farklı.

Aslında hayatına üç farklı uygulama olarak başladı.

İlki Şangay’da başlatılan Musical.ly adlı bir uygulamaydı. Güçlü bir pazarda ABD’li iş bağlantıları olan ve sağlıklı bir kitleye sahip uygulamanın temelleri 2014 yılında atıldı.

2016 yılında Çinli teknoloji devi ByteDance, Çin’de Douyin adlı benzer bir hizmet başlattı. Bir yıl içinde Çin ve Tayland’da 100 milyon kullanıcıya sahip oldu.

ByteDance bu büyümeyle birlikte farklı bir marka altında genişlemek istedi. Böylece, 2018’de Musical.ly’yi satın aldı. Yeni uygulamanın adı da TikTok oldu ve uygulamanın küresel çaptaki büyüyüşünün ilk adımları atıldı.

ABD ve Çin arasında veri savaşı kızıştı: TikTok’a ulusal güvenlik soruşturması

ALGORİTMASI OLDUKÇA GÜÇLÜ

TikTok’un sırrı, müzik kullanımında ve kullanıcıların hangi içeriği görmek istediğini öğrenen olağanüstü güçlü algoritmasında yatıyor. Bu açıdan TikTok diğer pek çok uygulamaya göre daha hızlı.

Kullanıcılar videolarını çekerken geniş bir şarkı, filtre ve klip veri tabanından dudak hareketlerini uydurmaya kadar pek çok seçeneğe sahip.

TikTok, Lil Nas X’in ‘Old Town Road’ ya da Curtis Roach’un ‘Bored in the House’ gibi şarkılarına çekilen kliplerinin ilham kaynağı oldu.

Hatta BBC’nin koronavirüs haberlerinde kullandığı melodi dahi viral haline geldi.

Uygulamayı kullananlarının çoğu genellikle vaktini ‘Sizin İçin’ sayfasında geçiriyor. Bu sayfa, kullanıcı deneyimlerinden yola çıkan bir algoritma ile kullanıcıların neleri beğeneceklerini tahmin ettiği videoları gösterdiği yer.

Algoritma ayrıca viral olabileceğini düşündüğü içeriği de öne çıkarıyor. Fikir ve içerik iyi ise, içerik oluşturucunun takipçi sayısına bakmaksızın videoyu hızlı bir şekilde dolaşıma sokuyor.

Hoşlandıkları içerik türleriyle bir araya gelen TikTok toplulukları da ortaya çıktı.

LGBTİ ve fenomen olmayan içerik oluşturucuları da dahil olmak üzere pek çok kullanıcı, uygulamada kendileri gibi düşünen insanlara yönelik bilgilendirici ve eğlenceli içerikler üretiyor.

TikTok’un kardeş uygulaması Douyin de TikTok gibi hızlı bir şekilde büyüdü.

Geçen yıl Temmuz ayında iki uygulamanın da dünya çapında hali hazırda bir milyar indirme sayısı vardı. Uygulamaları indirenlerin 500 milyonu aktif kullanıcıydı.

2020’ye gelindiğinde ise iki milyar indirme ve yaklaşık 800 milyon aktif kullanıcıya ulaştılar.

Zoom, veri ihlali ve veri gizliliği açısından ne kadar güvenli?

DİPLOMASİNİN MERKEZİNE OTURDU

Uygulamanın hızlı büyümesi politikacıların da gündemine girdi. Bu gündemden çıkan soru ise “Bir Çin uygulamasının bu kadar hızlı bir şekilde modern yaşamın büyük bir parçası olması ne anlama geliyordu” oldu.

Suçlamalar doğrulanmamış olsa da, Hindistan ve ABD’nin TikTok’un, kullanıcılardan Çin hükümeti tarafından casusluk için kullanılabilecek hassas veriler topladığı konusunda endişeleri var.

İki ülke tarafından Çin menşeili büyük girişimlerin, iktidardaki Çin Komünist Partisi’ne karşı sorumlu, gizli bilgiler toplamakla görevlendirilen bir “hücre” olduğu iddia edildi.

Hindistan ilk olarak Nisan 2019’da pornografik görüntüleri yaydığı gerekçesiyle TikTok’u yasakladı. Mahkeme, AppStore ve Google Play’den TikTok’un kaldırılmasını emretse de bu karar daha sonra temyizde düşürüldü.

ABD hükümeti ise 2019’un sonlarında, Demokrat ve Cumhuriyetçi Kongre üyelerinin uygulamanın bir risk oluşturduğunu öne sürmelerinin ardından platform hakkında ulusal güvenlik incelemesi başlattı.

Daha yakın bir tarihte ise ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, TikTok’un “Çin Komünist Partisi’ne doğrudan veri aktaran” bir dizi Çinli uygulama arasında olduğunu iddia etti.

İngiltere Enformasyon Ofisi ve Avustralya istihbarat ajanslarının uygulamayı inceledikleri bilinse de söz konusu kurumların uygulamayı ne için araştırdıklarını açıklamadı.

Burada ülkeler arası diplomasilerde de her şeyin çok iyi olmadığını; ABD’nin ticari ilişkiler konusunda; Hindistan’ın sınır çatışmaları sebebiyle; İngiltere’nin ise Hong Kong’taki güvenlik yasalarına karşı çıkışı sebebiyle Çin ile ilişkilerinin kötü olduğunu hatırlatmak gerekir.

UYGULAMA HANGİ VERİLERİ TOPLUYOR?

TikTok’un verilerle tam olarak ne yaptığı bir tartışma konusu. Gizlilik politikasından, elde ettiğimiz bilgilere göre uygulamanın kullanıcılarından şu verileri topladığını biliyoruz:

  • Hangi videoların izlendiği ve yorumlandığı
  • Konum verileri
  • Telefon modeli ve işletim sistemi
  • İnsanlar yazarken tuş basışlarındaki ritimleri

Uygulamanın, tıpkı Reddit, LinkedIn ve BBC News uygulamaları gibi, kopyala yapıştır verilerini de okuyabildiği keşfedildi. Ancak buradan olumsuz bir sonuç çıkarılmadı.

Çoğu kanıt, TikTok’un veri koleksiyonunun Facebook gibi diğer veriye açık sosyal ağlarla karşılaştırılabilir olduğuna işaret ediyor.

Bununla birlikte, ABD merkezli rakiplerinin aksine, TikTok, veri toplama ve akışıyla ilgili bazı korkuları hafifletmek için benzeri görülmemiş bir şeffaflık seviyesi sunmaya istekli olduğunu söylüyor.

Kevin Mayer

Amerikalı eski bir Disney yöneticisi de olan TikTok’un yeni CEO’su Kevin Mayer, uzmanların algoritmalarının arkasındaki kodu incelemesine izin vereceğini söyledi. Bu açıklama, yazılım endüstrisinde veri ve kodun sıkı bir şekilde korunduğunu hesaba kattığımızda son derece önemli.

 

 

Tartışmalar bununla da son bulmuyor. Endişeler sadece hangi verilerin toplandığıyla ilgili değil; aynı zamanda Çin hükümetinin ByteDance’ı verileri teslim etmeye zorlayabileceği ile de bağlantılı.

Aynı endişeler Huawei için de gündeme gelmişti.

Çin’de 2017 yılında hazırlanan Ulusal Güvenlik Kanunu, herhangi bir kuruluşu veya vatandaşı “devletin istihbarat çalışmasını desteklemeye ve işbirliği yapmaya” zorlamakta.

Ancak Çinli telekom devi Huawei gibi TikTok yönetimi de böyle bir talebin gelmesi noktasında cevaplarının kesinlikle “Hayır” olacağını açıkladı.

“Uygurların toplandığı kamplarda gözetim sistemi kurdu” iddiası Huawei’nin başını derde soktu

SOSYAL AKTİVİZM VE SANSÜR

Diğer bir endişe ise sansür olasılığı üzerinde toplanıyor. TikTok, birçok gencin sosyal aktivizm içeriğini paylaşmak için başvuracağı ilk platformlardan birisi. Bu sebeple uygulamanın kamusal tartışmaları etkilemek için kullanılmasından endişe ediliyor.

TikTok, Mayıs ayında ABD’de George Floyd’un öldürülmesinin ardından dünya çapında başlayan #BlackLivesMatter (Siyahların Yaşamı Değerlidir) protestolarında bu etiketi bir trend olarak kullanıcılarına sundu. Ancak siyah kullanıcıların videolarını öne çıkarmadığı yönünde de eleştiri oklarının hedefi olmaktan kaçamadı.

TikTok’un algoritması, içeriğin seçilme şekli için ilk kez eleştirilmiyor.

The Intercept tarafından hazırlanan raporda, TikTok moderatörlerinin “çirkin ve fakir” sayılan kimselerin içeriklerinin önceliklerini azalttığını vurguladı.

Geçen yıl İngiliz Guardian gazetesi ise TikTok’un Tiananmen Meydanı protestolarının görüntüleri ve Tibet bağımsızlık talepleri de dahil olmak üzere siyasi olarak hassas kabul edilen birçok materyali sansürlediğini bildirdi.

Amerikan Washington Post gazetesi de uygulamanın Çin’deki moderatörlerin videoların onaylanıp onaylanmadığına dair nihai bir açıklama yapmasını istedi.

ByteDance, bu tür talimatların aşamalı olarak kaldırıldığını söyledi. Ve moderatörlerinin Pekin yönetiminden bağımsız olduklarının altını çizdi.

Microsoft, Uygur Türkleri için veritabanını sildi

Tüm bu tartışmaların ötesinde, Microsoft’un TikTok’un ABD operasyonlarını satın alma olasılığı üzerinde yapılan tartışmalar, uygulamanın yıllar içindeki en önemli teknoloji ürünlerinden biri olduğunu gösteriyor.

TikTok 25 yaşından küçükler için bir buluşma yeri olarak ortaya çıkarken, Twitter ve Instagram gibi uygulamalar genellikle daha yaşlı kullanıcılar için görülüyor.

Ancak seslerini duyurmak için TikTok’u kullananlar, uygulamanın ülkelerinde yasaklanma olasılığının kendileri için büyük bir kayıp olacağını söylüyor.

TikTok’un yasaklanma olasılığı kullanıcılar için TikTok’un rakipleri Byte ve Triller’a yönelik ilgiyi boş bir gemide yer kapmak için artırdı.

Ama görünüşe göre, birçok kullanıcı TikTok’ta son ana kadar devam edecek – eğer o an gelirse.

KAYNAK: BBC TÜRKÇE

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

Trump, İran’ın füze sistemlerine karşı siber saldırıyı onayladı

ABD Başkanı Donald Trump, İran’ın roket ve füze fırlatma sistemlerini kontrol etmek için kullandığı bilgisayar sistemlerini devre dışı bırakan bir siber saldırı emri verdi. Trump’ın bu hamlesi, İran’ın geçtiğimiz perşembe günü bir insansız Amerikan gözetleme aracını düşürmesine misilleme olarak konvansiyonel bir askeri saldırı düzenlemeyi ertelediği sırada geldi.

Konuya hakim kaynakların verdiği bilgiye göre, perşembe gecesi ABD Siber Komutanlığı personeli tarafından gerçekleştirilen siber saldırılar haftalardır planlanıyordu. Aynı kaynaklar Pentagon’un İran’ın bu ayın başlarında Umman Körfezi’nde iki petrol tankeri saldırısı yaptığı iddiasının ardından operasyonları başlatmayı önerdiğini belirtti.

Operasyonun oldukça hassas olması nedeniyle kimliğini açıklamak istemeyen kaynaklar, İslam Devrimi Muhafızları Birliği’ne yönelik saldırının, Ortadoğu’daki operasyonlardan sorumlu askeri örgüt olan ABD Merkez Komutanlığı ile koordine edildiğini söyledi.

ABD yönetimi, cumartesi günü sanayi temsilcilerini İran menşeli siber saldırılara karşı uyanık olmaları konusunda uyardı. ABD Siber Komutanlık yetkilileri gibi Beyaz Saray da yorum yapmaktan kaçındı.

BÜYÜYEN İRAN TEHDİDİNE KARŞI

Siber saldırılar ilk olarak Yahoo News tarafından duyuruldu. Trump yönetiminde eski bir Beyaz Saray siber güvenlik görevlisi olarak çalışan Thomas Bossert, “Bu operasyon, büyüyen İran siber tehdidine yönelik ancak aynı zamanda ABD’nin Hürmüz Boğazı’ndaki donanma ve nakliye  faaliyetlerinin savunmasını da içeriyor.” diyerek devam etti:

“ABD ordusu, gerektiğinde 24 saat içinde her İran Devrim Muhafızları Birliği gemisini boğazda batırabileceğini uzun zamandır biliyor. Bu da ABD Deniz Kuvvetleri’nin denizde kendini savunmak ve uluslararası nakliye yollarını İran’ın müdahalesinden uzak tutmak için yapması gerekenlerin modern versiyonu.”

Devrim Muhafızları’na yönelik gerçekleştirilen saldırılar, Siber Komutanlığın Mayıs’ta tam bir savaş komutasına yükseltilmesinden bu yana ilk önemli gövde gösterisi olma niteliğinde.

Amerika Birleşik Devletleri nisan ayında Devrim Muhafızlarını, Ortadoğu’daki istikrarsızlaştırıcı tutumuna cevap olarak yabancı bir terör örgütü olarak ilan etti.

İRAN’IN SİBER GÜÇLERİ BİR SÜREDİR AKTİF

İran Siber Güçleri, son birkaç yıldır Basra Körfezi bölgesindeki ABD donanma gemilerini ve navigasyon kabiliyetlerini hacklemeye çalışıyor.  Hürmüz Boğazı, günlük bazda dünya petrolünün beşte birinin geçtiği stratejik bir bölge.

Cumartesi günü Ulusal Güvenlik Bakanlığı, ABD sanayi temsilcilerini İran’ın petrol, gaz ve diğer enerji sektörlerini dahil kritik sektörlerdeki sistemleri tahrip etme potansiyeline sahip olduğu konusunda uyardı.

ABD İç Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Siber Güvenlik ve Alt yapı Güvenliği Ajansı Direktörü Christopher Krebs, “İran siber faaliyetlerinde bir artış olduğu konusunda hiç şüphe yok. İranlı aktörler ve onların yardımcıları, sıradan bir veri hırsızı değiller. Gelip evi yıkıp giden türden hırsızlar” dedi.

İRAN: ABD SALDIRISI BAŞARISIZ OLDU

İran, ABD’nin siber saldırısının başarısız olduğunu öne sürdü. Bilgi ve İletişim Teknolojileri Bakanı Muhammed Javad Azari-Jahromi Twitter hesabı üzerinden, “Çok denediler ama siber saldırılarında başarılı olamadılar” açıklamasını yaptı.

“Siber terörizm ile uzun zamandır mücadele ediyoruz” diyen Azari-Jahromi, İran’ın geçen yıl 33 milyon siber saldırıyı bertaraf ettiğini dile getirdi.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

ABD Huawei karşısına neden rakip çıkaramıyor?

Birleşik Krallık’ın 5G ağları için Huawei’ye ekipman tedariki izni verilmesi yönünde aldığı karar Washington’daki yetkilileri hayal kırıklığına uğrattı. Ancak aynı zamanda şu soruyu da gündeme getirdi: “Çinli şirkete rakip olabilecek bir ABD firması neden yok?”

Amerikalı diplomatlar ABD’nin müttefiklerini Çinli şirketin telekomünikasyon ekipmanlarını kullanmaya karşı uyarıyor zira bu ekipmanların Pekin tarafından casusluk için kullanabileceği iddia ediliyor.

Ancak aynı diplomatlar bir ABD şirketine bu konuda bir adım atması ve aynı ekipmanı tedarik etmesi noktasında herhangi bir öneride ya da teşvikte bulunmuyorlar.

Bir ABD telekomünikasyon şirketi yöneticisinin sözleri dikkat çekici: “Beyaz Saray sürekli Huawei’in yaptığını bizim yapamadığımızı ve bunu yapmamızın ne kadar zaman alacağını sorup duruyor.  Konuyu anlamamış görünüyorlar.”

PAZARIN YÜZDE 28’Sİ HUAWEİ’NİN ELİNDE

Huawei dünyanın en büyük telekomünikasyon ekipmanı üreticisi konumunda. Pazar araştırma şirketi Dell’Oro’ya göre Huawei, pazarın yüzde 28’ine sahip. Ayrıca dünyadaki diğer şirketlerden çok daha fazla 5G sözleşmesi bulunuyor. En yakın rakipleri Avrupalı şirketler Ericsson ve Nokia. Ancak ağ oluşturmak için cep telefonları ile kuleler ya da siteler arasında sinyal transferi yapmak için ekipman  üretebilen bir ABD şirketi bulunmuyor.

US Telecom’un siber güvenlik birimi başkan yardımcısı Robert Mayer, “Güvenlik kaygılarının çok daha görünür olmaya başlaması ile birlikte insanlar ‘Bu nasıl oldu?’ diye soruyorlar.” şeklinde konuşuyor.

Sabit hat telekomünikasyonun ilk zamanlarında, ABD dünya genelinde ağ ekipmanı tedarik eden eski Bell System tekelinin halefi konumundaki AT&T gibi şirketlerle piyasanın hakimi durumunda idi. Bell System şirketinin araştırma ekibi Bell Labs, ABD telekomünikasyon inovasyonundaki üstünlüğü yansıtan “fikir fabrikası” olarak biliniyordu.

AT&T Wireless’ın eski, Sprint’in şimdiki CEO’su olan Dan Hesse, “ABD’li  satıcıları eski sabit hat döneminde çok güç kazandılar. Fakat tam da bu yüzden, mobil ve internet geleceğine yönelik agresif ve hızlı bir şekilde değişim gerçekleştirebilmeleri zor oldu.” diyor.

1996’TAKİ YASA İŞLERİ DEĞİŞTİRDİ

Sektörün önde gelen isimleri, ABD’nin sektördeki üstünlüğünün 1990’larda hem hükümet hem de şirketlerin kendileri tarafından yapılan seçimler dolayısıyla kaybedildiğini belirtiyorlar.

1996 yılında ABD, piyasaya yeni girenlerin telaşlanmasına yol açan bir Telekomünikasyon Yasasını onaylamıştı. Ancak bazılarına göre akabinde yaşanan mücadele Lucent gibi dev ABD telekomünikasyon ekipman üreticilerini finansal açıdan zor durumda bıraktı ve bütün pazarı parçalanmış halde bıraktı.

Lucent’in eski direktörü ve telekomünikasyon analisti Tom Lauria şöyle konuşuyor:

“1996’daki Telekom yasasından sonra pazara yoğun bir şekilde yeni girişler oldu. Onların devam etmelerini sağlamak için, parayı geri ödemeye yetkin hale gelene kadar neredeyse aldıkları her şeyi finanse etmek durumundayız. Bu, sürdürülebilir bir durum değildi.”

Diğerleri, Avrupa’da şirketlerin tamamı mobil iletişimde tüm dünyada standart hale gelen GSM’i kullanırken, 1996 yasasının şirketlere kendi ağ teknolojilerini geliştirme ve kullanma izni verdiğine işaret ediyor. Lauria aynı zamanda Lucent gibi şirketlerin hızla büyüyen Çin pazarına satış yapmaya, gelirleri sabit tutmaya ama aynı zamanda Çin’in nihai egemenliği için hareket etmeye önem verdiklerini belirtiyor:

“Ne zaman Çinlilere satış yaptıysak, yerel olarak üretim yapmamızı ve teknolojiyi Çinli ortaklarımıza devretmemizi istediler. Batılı şirketlerin gelirlerinin artması gerekiyordu ve bu da oyunu onların kurallarına göre oynamamız gerektiği anlamına geliyordu.”

Neticede Lucent 2006’da Fransız Alcatel tarafından satın alındı. Nokia Siemens Networks,  2015’te Alacatel-Lucent’i satın almadan önce Motorala’nın network altyapı birimini 2011 yılında satın aldı.

CİN BİR KEZ ŞİŞEDEN ÇIKTI

Sektördeki bazı kişilerin ABD’li şirketlerin ticari bir hatası olarak değerlendirdiği bu durum, yakın zamana kadar siyasi bir sorun arz etmiyordu. Ancak 5G’nin beklenmeyen ortaya çıkışı ile Başkan Donald Trump’ın yönetiminde olan birçok kişi ABD’nin geri planda kalacağı endişesi yaşadı.

Sonuç olarak, bir takım çevreler, ABD hükümetinin bunun yerine 5G ağları kurmasını ve geliştirmesini sağlamak gibi çok olası olmayan çözümleri teşvik ediyor.

Temsilciler Meclisi’nin eski sözcüsü Cumhuriyetçi Newt Gingrich yakın zamanda Washington’da düzenlenen bir konferansta yaptığı açıklamada, “Amerika’da 5G’ye ulaşmak için savunma bakanlığına gitmeniz gerekiyor” demişti.

Bir diğer kesim ise Trump’a dünyadaki 5G ekipmanlarının çoğunun ABD dışında geliştirildiği gerçeğini kabul etmesi ve müttefikleri  ucuz Çin ürünleri yerine Avrupa ürünlerini kullanmaya zorlaması konusunda ısrar ediyor. Mayer’e göre, “Huawei ölçeğinde bir devi değiştirmenin maliyeti çok büyü olacaktır. Cin bir kez şişeden çıktı.”

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Yapay zeka yarışında geri kalmak istemeyen ABD’den yeni atılım

ABD Başkanı Trump, birçok uzmanın tüketici ürünlerinden sağlık hizmetlerine ve savaşa kadar her şeyin geleceğini belirleyeceğine inandığı yapay zekanın geliştirilmesi ve düzenlenmesini teşvik etmek amacıyla bir kararname imzaladı.

Sektördeki yapay zeka uzmanları, akademi dünyası ve hükümet uzun süredir Trump yönetiminden yapay zekanın geliştirilmesine öncelik verilmesini istiyordu. Geçtiğimiz bahar, ABD’nin Çin’e ve diğer ülkelere ayak uyduramadığı endişesiyle dönemin Savunma Bakanı Jim Mattis, cumhurbaşkanının yapay zeka konusunda ulusal bir strateji geliştirmesine ilişkin Beyaz Saray’a bir bildiri göndermişti.

Yeterince Cesur Değil

Trump söz konusu adım atsa da bir kesim, Amerikan Yapay Zeka İnisiyatifi’nin umulduğu kadar cesur olamayabileceğini düşünüyor.

Kararname, sahada çalışanları daha iyi eğitmeyi, bulut bilişim hizmetlerine ve yapay zeka sistemleri kurmak için gereken veriye erişimi iyileştirmek ve dış güçler ile işbirliğini teşvik etmeyi amaçlıyor.  Kararname, yapay zeka AR-GE’si için fon sağlamayı bir kenara itmezken, ABD yönetimi yeni politikalarının nasıl uygulamaya koyulacağı konusunda birkaç ayrıntı paylaştı.

Amerika Birleşik Devletleri, Çin ile giderek daha şiddetli bir ticari savaşın içine giriyor. Google ve Amazon gibi Amerikalı şirketler şimdilik yapay zeka konusunda lider olsalar da, konunun uzmanları, gözetleme sistemleri ve otonom silahların yanı sıra sürücüsüz otomobiller ve geniş internet hizmetlerini güçlendirecek teknolojilerin geliştirilmesinde Çin’in ABD’yi geçebileceğinden endişe duyuyor.

Çin’den 150 Milyar Dolarlık Yatırım

Çin Temmuz 2017’de, 2030 yılına kadar ekonomisinde 150 milyar dolar değerinde bir sanayi yaratmayı hedefleyerek yapay zekada dünya lideri olma planını açıklamış ve iki Çin şehri bu çabaya 7 milyar dolar yatırım yapma sözü vermişti. Güney Kore, İngiltere, Fransa ve Kanada dahil diğer hükümetler de büyük yatırımlar yapmaya başladı.

Amerika Birleşik Devletleri’nde, Savunma Bakanlığı yıllık bütçesinden 75 milyon doları bu teknolojileri geliştirecek yeni bir büroya kaydırarak yapay zekayı sahiplenme çabalarını hızlandırdı. Diğer devlet kurumlarının da önemli projeleri bulunuyor. Fakat bir çok yapay zeka uzmanı, ABD’deki en üst düzey yeteneklerin devlet kurumlarından uzaklaşmasından ve Google ve Amazon gibi şirketlere geçiş yapmasından endişe duyuyorlar.

Geçtiğimiz yıl Google, çalışanlarının üzerinde çalıştığı teknolojinin ölümcül amaçlarla kullanılmasını protesto etmesinin ardından Pentagon için yapay zeka kurma projesinden çekildiğinde bu endişeler artmıştı. Yapay zeka yetenekleri, ülkelerde etkinliklerini artırırken Google gibi şirketler Çin, Fransa ve Kanada’da operasyonlarını genişletiyor.

Üst düzey bir yetkili, geçen hafta gazetecilere yaptığı açıklamada, Beyaz Saray’ın bu alanda Amerikalı personel yetiştirme çabalarını artıracağını söyledi. Yönetim, sanayi ve akademi yoluyla eğitim çalışmaları yaratmak için Amerikan İşçi Ulusal Konseyi ile birlikte çalışmayı planlıyor ve devlet kurumlarını yapay zekaya ilişkin burs vermeye davet ediyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz