Etiket arşivi: ABD siber güvenlik stratejisi

Amerikan ordusu siber güvenlik stratejisini güncelliyor

Siber uzayın kritik bir savaş alanı olarak ortaya çıkmasıyla birlikte Amerikan ordusunun liderleri,  ağ güvenliği adına eski alışkanlıkları ve doktrini terk etmeye zorlandı. Ordunun siber güvenlik direktörü Essye Miller, modern savaşları kazanmak ve küresel krizlere karşılık vermek için ordunun planlarını ve eylemlerini bir yöne döndürmeyi içeren bu ağır görevlerin, dijital çağın yeni standartlarını adapte etmenin parçası olduğunu söylüyor.

Ordu, siber çözümler ve politikaların icra edilmesi gibi bir takım meydan okumalarla karşı karşıya.  Miller, stratejik durumun güçlendirilmesi için pazardaki yeni teknolojilerden doğru araçları edinme ve geniş kapsamlı bir planlama gerektiğini ifade ediyor.  Liderler, siber riskleri azaltmak ve bu saldırılara karşı zararı en aza indirmek için çalışırken askerler de açık tanımlar ve birleşmiş bir yasal çerçeveden yoksun siber dünyada  mücadele ediyor- ki mali zorlukların yaşandığı bir dönemde tüm bunlar zor görevlerdir.

İLGİLİ HABER >> ABD IŞİD’E KARŞI SİBER SAVAŞ İLAN ETTİ

Miller, ordu kendi siber güvenlik stratejisini oluştururken, liderlerin de askerin hedeflerini gerçekleştirmesi için politikalar, süreçler, insanlar ve teknolojilerin uyumunu sağlamak üzere bazı endüstri çerçevelerini değiştirdiğine işaret ediyor.  Miller, “Bu bir stratejik kaygı. Çünkü, kesinlikle ticareti inkıtaa uğratmak veya bir saldırı gerçekleştirmek için fırsat kollayan düşmanlarımız var. Dolayısıyla her yerde daha fazla dikkatli olmak zorundayız.” diyor.

En ileri yıkıcı teknolojileri, bulut hizmetlerini, mobil araçları kucaklayan ve iş gücünü uygun siber hijyen konusunda eğitmek için uğraşan  –ki bu, yıllardır ilerletilmesi için yapılan gayretlerin ardından hala bir sorun- orduya  yeni stratejik belgeler paketi  yol gösteriyor.  Miller, ABD Kara Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreteri Eric Fanning’in önceliklerini hatırlatarak,  “Yeni Genel Sekreterimiz, daha yakın zamanda siber kabiliyetlerimizi hızlandırmamızın ehemmiyetine ve ağımızın korunmasına vurgu yaptı. Çünkü küresel tehdidin gelişmeye devam edeceğini biliyoruz. Sonuç olarak, bu mesele ordudaki kilit liderler için ana odak alanı.” diye konuşuyor.

Savunma Bakanlığı bunun için parasını riske ederken Miller, ordunun, bütçesini yeni siber önceliklere göre ayarladığını söylüyor.  2017 mali yılında savunma bütçesinde siber operasyonlar için 6.7 milyar dolar ayrılması isteniyor. Bu da 2016 ile karşılaştırıldığında 900 milyon dolarlık bir artış demek.  Miller paketin, bilgi güvenliği için ana belge olan ordu yönetmeliğinin 25-2 maddesinin, siber güvenliğe ve personelin Savunma Bakanlığı bilgi teknolojileri sistemlerini nasıl koruması gerektiğine odaklanması için yeniden gözden geçirilmesini içerdiğini de ekliyor. ABD’li yetkili, “Potansiyel riskleri nasıl tespit edeceğimize, bunları nasıl saptayacağımıza ve herhangi bir durumda nasıl karşılık vereceğimizi ve nasıl kurtaracağımıza odaklanıyoruz. Her zaman ağda(networkte) bazı risk düzeyi veya faaliyetin mevcut olduğunu  farz etmek zorundayız.” dedi.

İLGİLİ HABER >> İNGİLTERE VE ABD’DEN SİBER İTTİFAK

Miller, bir diğer politika değişikliğinin de ağ akımı korumalarının risk yönetimi çerçevesine uygunluğuna taşınmasını ve uzmanların siber risklere karşılık vermelerine odaklanılmasını içerdiğini ifade ediyor. Miller, “Örneğin, bir sistem onayı ve ağ üzerinde akreditasyon için belgeler ve maddelerden oluşan bir kontrol listesi olan Savunma Bakanlığı Bilgi Güvenliği Sertifikasyonu ve Akreditasyon Süreci’ne (DIACAP) odaklanmaya alışmıştık. Şimdi ise risk yönetimi çerçevesine doğru hareket ettikçe nerede açığımız bulunduğunu tanımlamak için bakacağımız bir güvenlik kontrolleri serimiz var. Bunun ardından da bir sistemi ağa koyduğumuzda ne kadar risk taşıdığımızı belirlemeye veya riski azaltmaya bakacağız.”  diye konuşuyor.

Miller, ordunun yeni siber güvenlik stratejisinin,  kritik altyapının geliştirilmesi için Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST) çerçevesi ve Savunma Bakanlığı’nın tanımlama, tespit, koruma, karşılık verme ve düzeltme garantileriyle birleştirildiğini aktarıyor. Buna ek olarak, ordunun kesin sonuçlara ulaşmak için kendi ağlarını yakınlaştırma, uzaktaki personelini entegre etme ve sistemleri birleştirme gibi devasa bir vazifeyi üstlendiğini söylüyor.  Bu, İhtiyat (yedek) Kuvvetleri ağını Ordu İşletme Ağı’na yıktı. İstihkam Sınıfı ve Ulusal Muhafızlar ağları ise birleşiyor. Daha sonra da sıhhıye  ve levazım sınıfları da aynı şeyi yapacak.  Miller, “Proje boyunca kendimizi daha iyi görme kabiliyetini geliştirmek zorundayız. Ben, networkte uygun bir şekilde yapılandırıldım  ve bağlandım mı? Hangi parçaların ağa bağlanacağını biliyor muyum? Hareketleri tespit edebilmek adına kullanıcılarımın kim olduğunun biliyor muyum? Uygunluk perpektifi açısından kendimi işletmede nasıl görüyorum?: hardware, software ve tümü?” şeklinde konuşuyor.

İLGİLİ HABER >> ABD SİBER SALDIRILARLA MÜCADELEDE KESENİN AĞZINI AÇTI

“Tüm orduda Windows 10’a geçilmesi bizim için büyük bir hamleydi. Bu da güvenlik durumumuzu yükseltecek.” diyen Miller, Savunma Bakanlığı’nın güvenli bir ana bilgisayar temeli için yatırım yaptığını ifade etti. Ordunun bu konuda ilerleme kaydetmesine rağmen Savunma Bakanlığı’nın 2017’nin ilk dönemi için koyduğu uygulama mühletinin gerisinde kalınacağına dikkat çekiyor. Bu hizmetin görücüye çıkması kısmen veri sistemleri sayısının işletme sistemleri ile uyumlu olmaması sebebiyle güçleşti. Miller, “Ordunun altyapısının büyüklüğü ve ehemmiyeti göz önüne alındığında bunun biraz daha uzun sürmesini bekliyoruz. Ancak önemli olan şu ki ilerliyoruz.” diyor.

Miller’ın karşılaştığı diğer bir büyük zorluk da siber güvenlik hijyeni ve iş gücünü  güvenlik konusunda daha bilinçli olmaları için eğitmek. Siber güvenlik, sadece personelin sorumlu olduğu  bir bilgi tenolojisi değil. Miller, “Bu gerçekten herkesin sorumluluğu. Eğer bir ağ çalıştırıyorsak bir somluluğumuz var demektir. Siber hijyen bizim için büyük bir odak alanı. Siber güvenlikteki rolümüzü anlamak için üst düzey liderlerden servis sağlayıcılarına kadar herkesi eğitiyoruz.” şeklinde konuşuyor.

Uzmanların yıllardır ‘iyi bir siber güvenlik hijyeni’  sözünü tekrar tekrar telkin etmesine rağmen güvenlik açıkları bir problem olarak kalmaya devam ediyor. Hükümet artan saldırıları bastırmak için bölük pörçük girişimlerle belgeler, planlar, düzenlemeler ve eylemler için çabalıyor. 2004 yılından bu yana ekim ayı Ulusal Siber Güvenlik Farkındalık Ayı olarak kutlanıyor.Bu derme çatma çabaların kayıtsızlık sorununa katkıda bulunmuş olabileceğini ifade eden Miller, “Çok uzun bir süre bu konuya yılda bir kerelik iş olarak baktık. Enformasyona odaklandık, bir test yaptık ve iyiyiz dedik. Fakat ortam değiştiği için bu konu, artık her gün odaklanılması gereken bir düzeye geldi. Artık daha fazla dikkatli olmalıyız. İşte bu kilit nokta. İnsanlar ne yapacaklarını biliyor. Bizim ise sadece halkın hareketlerinde dikkatli olmasını sağlamamız gerekiyor.” diyor.

Miller, ordunun siber revizyonunun bir diğer parçasının da endüstri ve hükümet temsilcileriyle güvenin ve ortaklığın artırılması olduğunu kaydediyor. Bu noktada, ticari amaçlı kurulu Alabama’daki Redstone Arsenal’inde yakından takip edilen hibrit bulut pilot programını örnek veriyor. Redstone’da, pilot uygulamaya sunucu sağlayacak 11 ordu veri merkezi tesisi bulunuyor. Eğer proje başarılı olursa  bu plan, ek bulut taşıma çabalarının önünü açabilir.

Ordu, kendisini Nesnelerin İnterneti’nden (loT) büyük veri saldırılarına karşı hazırlarken, aynı zamanda ağlarını  emniyete alıp analizlerden de potansiyel faydalar sağlamanın yollarını araştırıyor. Miller, “Bu, düşmanlarımıza karşı teknolojik üstünlüğü korumamız için ehemmiyetli. Çok fazla veri toplama yönünde eğilimimiz var. Data toplarken de ne aradığımızı  [bir problem olduğunu gösteren anormal bilgiyi çekip çıkarmak]  tam olarak bilmemiz gerekiyor. Neler olup bittiğini anlamak için modelleri ve ilintileri nasıl yakalarım?” diye konuşuyor.

Miller, loT ortamının hayata geçirilmesini adapte etmek için sadece teknik çözümler uygulamanın değil,  kültürel ve zihinsel değişim gerektiğine işaret ederek şu örneği veriyor:  “Geleneksel olarak bir binadaki klima sistemi üzerinde nasıl risk değerlendirmesi yaptığımıza bakmayız. Fakat klima bir ağa bağlıysa burada bir şeyler yapmak zorundayız.  İşte bu, tesisler perspektifinden ve ağ perspektifinden baktığımız alanlardan biri.”

Yine de ordu, kendi sivil siber iş gücünü düzgün bir şekilde inşaa etmede başarısız olursa tüm bu çabalar suya düşebilir. Miller, ordunun, özel sektörün kabiliyetli insanları yüksek maaşlarla çektiği bir dönemde aktif görevde olan siber savaşçı birliğini geliştirmede ilerleme göstermeye çalıştığını ifade ediyor.  Miller, “Endüstriden ihtiyacım olanla organik yetenekler arasında iyi bir denge bulmamız gerek. Bir ordu siber sivil personeli neye benzer?Bunları nasıl alırız? Nasıl eğitiriz ve orduda kalmalarını nasıl sağlarız? Bu da bireylere düşüyor. Bireyler ne arıyor? Savunma Bakanlığı’nda çalışan birinin yapabileceği, diğer endüstri ortaklarımızın ise yapamayacağı bazı şeyler var. İşte bunlar, adam alma konusunda kullanacağımız kilit şeyler olacak:  orduda hizmet etme arzusu, koruma vazifesi  ve normal temelde muhtemelen maruz kalmayacakları bir ortamda yüksek teknik yeteneklerini kullanma arzusu”

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

 

“Pentagon’u Hackle”meye 500 kişi talip oldu

Pentagon’un websitesindeki bugları bulmak için başlattığı crowdsourcing girişimine yaklaşık 500 araştırmacı başvurdu. HackerOne’ın yaptığı açıklamaya göre, güvenlik araştırmacıları ve hackerlar güvenlik açıklarını bulmaya başladı ve program başarıyla ilerliyor. Mart ayında devlet sistemlerindeki güvenlik açıklarını bulmayı hedefleyen “Pentagon’u Hacklemek” adlı pilot program, özel sektörden crowdsourcing desteği alan ilk program olmuştu.

150 bin dolar değerindeki devlet destekli ilk bug ödülü programı ise iki hafta önce başladı ve iki hafta daha devam edecek. Pentagon veya HackerOne henüz bir sonuç açıklamadı, fakat HackerOne CTO’su Alex Rice kimsenin büyük bir açık bulmaması durumunda sonucun istatiksel bir outlier olacağını açıkladı.

İLGİLİ HABER >> ABD’DEN HACKERLARA AÇIK DAVET: PENTAGON’U HACKLE!

BugCrowd CEO’su ve kurucusu Casey Ellis’e göre, yazılımlardaki ve sistemlerdeki açıkları bulmak için çok sayıda güvenlik uzmanı çalışırken, sadece bir hacker tek bir açık bulabiliyor. Rice, en iyi güvenlik uzmanlarıyla çalışılsa bile, olası her açıdan yaklaşılmadığı sürece güvenliğin etkin biçimde sağlanamayacağını açıkladı.

HackerOne’ın açıklaması, Savunma Bakanlığı programının çoğu ticari girişimden daha büyük ölçekli olduğunu gösteriyor. Diğer girişimler daha az sayıda güvenlik uzmanı kullanırken, Pentagon’a göre hackerların sayısıyla orantılı olarak daha çok açık tespit edileceği için program başarıyla sonuçlanacak.

Savunma Bakanlığı, Dijital Servis’in yürüttüğü bu girişimi Ulusal Siber Hareket Planı’nın bir parçası olarak değerlendiriyor. Devleti, ulusal ağların savunmasına öncelik vermeye davet eden ABD Savunma Bakanı Ash Carter, çalışmaları teşkilatın networklerini hedefleyen saldırıları durdurma yolunda bir adım olarak nitelendirdi. Çalışanlarını daima Pentagon’un duvarları dışında düşünmeye teşvik ettiğini belirtirken, hackerları siber güvenliklerini sınamaya davet etti.

İLGİLİ HABER >> PENTAGON KENDİ AĞLARINI HACKLEYECEK ŞİRKET ARIYOR

Devlet sistemlerine sızmak bazı hackerlerı heyecanlandırıp bazılarında endişe yaratırken, program şirketlerin sponsor olduğu kapalı bug avlarından daha farklı ilerliyor. Güvenlik araştırmacıları ve hackerlar normalde böyle programlara katılmadan önce incelenirken, Pentagon teşkilatın sistemlerine erişim sağlayacak bu kişiler için daha kapsamlı bir özgeçmiş taraması yapıyor.

Veri analiz şirketi Splunk Siber Araştırma Direktörü olan Monzy Merza’ya göre, güvenlik açıklarının bulunması ve onarılması önem arz ettiği kadar, insanlara yeteneklerini test etme şansı veren bu program sayesinde potansiyel güvelik uzmanlarının keşfedilebilecek olması da bir avantaj sağlıyor.

Rice, aslında güvenlik alanında plansızca yapılan çok fazla yatırım olduğunu, program sonunda şirketlerin güvenliğe daha planlı bir şekilde daha fazla yatırım yapacaklarını açıkladı.

18 Nisan tarihinde başlatılan bug ödül programı 12 Mayıs’ta sona erecek. HackerOne, Savunma Bakanlığı’nın tahsis ettiği toplam 150 bin dolar değerindeki ödüllerini 10 Haziran tarihine kazananlara teslim edecek.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

Amerika “ultra güvenli” mesajlaşma programı istiyor

Popüler mesajlaşma programlarının ardı ardına daha güvenli şifrelemeye geçtikleri bir dönemde Amerika Savunma Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan DARPA, ultra güvenli mesajlaşma programının peşine düştü.

DARPA’nın aşırı güvenli mesajlaşma programını istediği, federal yönetime bağlı bir foruma verdiği ilanla ortaya çıktı.

DARPA, WhatsApp veya Signal programlarının kullandığı şifreleme taktiklerini ve güvenlik özelliklerini barındıracak programın ayrıca merkezi olmayan bir yapıya sahip olmasını istiyor.

İLGİLİ HABER >> DARPA’NIN ÇAĞ ÖTESİ PROJESİ PLAN X: HAYALLER GERÇEK Mİ OLUYOR?

Bu şekilde siber korsanların saldırılarına ve casusluğa karşı da önlem almayı hedefliyor.

Uzmanlar, mesajlaşma programının merkezi bir yapıya sahip olmamasının pek çok avantajı beraberinde getirdiğini bu şekilde korsanların saldıracakları bir ağ olmayacağına dikkat çekti.

Signal adlı mesajlaşma programının yazılmasına yardım eden Frederic Jacobs, bu çeşit bir yapının gizliliği artıracağını ancak geniş kitlelere hitap etmesinin zor olacağını savundu. 

Jacobs, insanların bu programı kullanmaya başlaması halinde “kişiye gönderilen mesajları adreslerini bulmasında” zorluk yaşanabileceğine dikkat çekti.

DARPA’nın sözcüsü yaptığı açıklamada, ultra güvenli mesajlaşma programını üç aşamada yapılacağını söyledi. Birinci aşamada, merkezi olmayan bir yapıya sahip programın modelleneceğini, ayrıca şifreleme taktiklerinin de bu aşamada test edileceğini belirtti.

İkinci aşamada, programın yazım aşamasına geçileceğini ve çeşitli testlerden geçirileceğini belirtildi. Üçüncü aşamada, programın geniş kitlelere ulaşması için piyasaya sürüleceğini kaydedildi.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

Amerika siber saldırılara karşı mücadele edecek personel bulamıyor

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ulusal Güvenlik Bakanlığı şu aralar artış gösteren siber saldırı tehditlerine karşı mücadele edecek personel bulma sıkıntısı çekiyor.

Bakan Jeh Johnson, bakanlığın yüksek önem taşıyan altyapı sistemlerini hedef alan siber saldırılara karşı mücadele edebilecek kalifiyede personel bulamamasının nedenini bakanlığın özel sektöre kıyasla daha az ücret vadetmesi ve de istihbarat ajansları kadar cazibesinin olmaması olarak açıklıyor.

İLGİLİ HABER >> SİBER GÜVENLİK BÜTÇELERİ TEHDİTLERE KARŞI YETERSİZ

Geçtiğimiz ay senatörlerle yapılan bir oturum esnasında konuşan bakana göre, bakanlığın ulusal güvenlik departmanıyla alakalı hiçbir şüphe taşımayan siber yeteneklere ihtiyacı var.

“Lakin bizim de bakanlığın şu an [siber güvenlik alanında] gereken yerde ve kapasitede olmadığına dair şüphemiz yok,” diyen Johnson, olası siber tehditlerin 23 Aralık’ta Ukrayna’da bir güç nakil şebekesinin hacklenerek 225 bin vatandaşın elektrik kesintisi yaşamasının ardından daha fazla arttığını söyledi.

Ukrayna hükümetine olayın incelenmesi konusunda yardım eden bakanlık, son zamanlarda Tahran hükümetiyle bağlantısı olduğu iddia edilen İranlı hackerların New York’ta bir baraja siber saldırı düzenlediğine ilişkin açığa çıkan bilgiler nedeniyle huzursuz.

İLGİLİ HABER >> ABD SİBER SALDIRILARLA MÜCADELEDE KESENİN AĞZINI AÇTI

Yetkililere göre, 2013 yılında New York’un 32 km kuzeyinde bulunan baraja düzenlenen siber saldırı, hükümeti yabancı hackerların ulusal altyapı sistemlerini hedef aldığı gerçeğiyle yüzleştiren endişe verici bir gelişme.

İran Devrim Muhafızları teşkilatı adına çalıştığı söylenen yedi kişilik bir ekip, baraja yönelik düzenlenen siber saldırı için sorumlu tutuluyor.

Eski bir bilgisayar sistemine sahip olan baraja düzenlenen siber saldırı, ayrıca şebeke sistemlerine, hava trafik kontrol sistemlerine ve boru hatlarına yapılabilecek benzer saldırı tehditlerini de akıllara getirdi.

Amerikan hükümetine göre, 2012 yılında 200 altında olan altyapıları hedef alan yıllık siber saldırı sayısı 300’e çıktı.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

 

Robot korsanlar geliyor!

Bir robot düşünün. Hem düşman bilgisayar ağının açıklarını bulup saldırı düzenlesin hem de sizin sistemin açıklarını bulup yamalasın. Ayrıca bunları kendi sistemine ek bir yük getirmeden gerçekleştirsin.

Şimdilik biraz bilim kurgu gibi gözükse de ABD Ordusu’nun ileri araştırma proje ajansı DARPA, yedi farklı mühendis grubunun katılacağı bir yarışma düzenlemiş durumda.

İlk elemeleri geçen yedi grup, 750 bin doları ceplerine indirip Ağustos ayında düzenlenecek büyük yarışma için kolları sıvamış durumdalar. Yarışmayı kazanan grubun cebine atacağı para ise dudak uçuklatacak cinsten: 2 milyon dolar.

İLGİLİ HABER >> ABD ORDUSUNUN EN ZEKİ HACKERLARI ASLINDA İNSAN DEĞİL

Kalifornia Üniversitesi’nden bilgisayar profesörü Giovanni Vigna, “Otomatik bilgisayar korsanlığı, artık son nokta. İnsanlar sistemde zayıf noktalar bulabiliyor ama milyonlarca programı inceleyemiyor” dedi.

Vigna ayrıca robot korsan yarışmasına katılacak gruplardan birinin kurucusu.

“Bilgisayar korsanları dediğiniz insanlar, bir ekran önünde bir sürü şey yazan yorgun biri. Filmlerdeki gibi çekici birşey değil aslında. Korsanlığı, ya birilerine saldırıp savunma programlarını aşıp bir boşluk değerlendirmek için yaparız ya da eğlenceli olduğu için…” diyor Vigna.

Vigna, robot korsanların sistemleri koruma noktasında çok yararlı olacağını savunuyor.

Darpa’nın düzenlediği yarışmanın yanı sıra başka gruplar da bu konu üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.

BT Americas’ın Teknoloji Müdürü Konstantinos Karagiannis, robot hacking sistemleri üzerinde çalışıyor. Karagiannis, yazdığı bir yapay zeka programının Süper Mario Dünyası oyununu 34 denemede çözdüğünü söyledi.

İLGİLİ HABER >> YAPAY ZEKA ASKERİYENİN HİZMETİNDE

Robot korsanların yararlı olabileceği ifade edilirken bir yandan da bu robotların yanlış kişilerin eline geçebileceğinden de endişe ediliyor.

Güvenlik şirketi HackerOne’dan Alex Rice, bu tür sistemlerin “iki tarafı keskin kılıç” olduğuna dikkat çekerek suçluların bu tür sistemleri kullanabileceğine dikkat çekti.

Rice, insanlarla robotların bir arada hareket edeceği sistemlerine daha güvenilir olacağını da belirtti.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]