* KUBİLAY ONUR GÜNGÖR
Siber dünyayı tanımlarken bir çok kaynak, bağlı cihazların, oluşturduğu topluluk olarak bahseder genel anlamda. Bu yeterli bir tanım değildir. Çünkü çoğunlukla bu cihazların arkasında insanlar da olduğundan, insan makine etkileşimini de siber dünyanın içerisine katmak gerekir. Katmanın da ötesinde, önemli bir bileşeni olduğunu kabul etmek gerekir.
Makinelerin birbirleri ile etkileşimleri, sosyal toplum çerçevesinde insanı taklit etmekle birlikte, etkileşen makinelerin insanlarla etkileşimi ile birlikte sistem taklitin ötesine geçmiş ve kendine özgü bir dünya oluşturmaya başlamıştır.
Siber dünyanın ilk oluşum evresinde kalabalık olarak adlandıracağımız topluluklar, kendi jargonlarını, kurallarını ve iletişim biçimlerini oluşturdukça, kalabalıktan farkında topluluklar haline dönüşmüştür. Basitçe örnek vermek gerekirse, Facebook üzerinde beğenilen paylaşılan bir yazı yada görsel ‘like’lanırken, Twitter üzerinde retweet edilir. Bu aslında markaların oluşturduğu toplulukların kendine has jargonu olması anlamına gelmektedir. Pazarlama ve marka yönetimi açısından olduğu kadar, gerçekten sosyal bir topluluk oluşumunda da önemli bir aşamadır.
Konu dilbilim çerçevesinde ele alındığında, her dönem yeni nesil tarafından dillerin yok edildiğine yönelik endişeler dile getirilmiştir. İletişimin en önemli bileşeni olan dil üzerindeki değişimler bozunma olarak adlandırmak yüzeysel bir tanımlama yapmaktan ileri gitmez. Dilin kendi tekniği içerisinde bozunma olarak adlandırılan değişimler, esasında iletişim çerçevesinde önemli bir değişimi temsil ediyor olabilir. Buna örnek olarak internet üzerinde iletişim dahilinde sıkça kullanılan ‘LoL’ sözcüğü gösterilebilir. Başlarda çok komik şeyleri ifade etmekte kullanılan bu sözcük zamanla değişim göstererek, iletişim kanalı içerisinde bir empati durumunu gösterir duruma gelmiştir. Bu noktada dilin kaybına odaklanmaktan ziyade, iletişim kanalı içerisinde optimizasyon yahut yetersiz noktaların kapanması doğrultusunda evriminden söz etmek mümkündür.
İnsan makine etkileşimli oluşan sosyal gruplar ve onlara ait aktiviteleri de kapsayarak bir siber dünyadan söz edilebileceği yukarıda belirtilmiştir. Toplulukların oluşumu ile birlikte, otomatik olarak kalabalık yönetimi, agresyonlar, kurallar, jargonlar gibi ek olgular oluşmaktadır.
Buna ek olarak etkileşimli makinelerin oluşturduğu dünyada, bu makinelere ulaşım kolaylaştıkça, bilgiye ulaşım da bu ölçüde kolaylaşmıştır. Bu gün siber dünyada, herhangi bir haberin yayılma hızı 8 dakika civarındadır. Bu dünya genelinde önemli bir bilginin yayılması açısından şaşkınlık yaratacak kadar hızlı bir yayılımdır. Bununla birlikte ulaşına bilgi aslında çoğunlukla bu bilgiyi sunan makinenin ardındaki insana ve onun algısına da ulaşım demektir.
Bu yüksek makine etkileşimi, nicelik ve nitelik olarak altyapı ve cihazların artışı ile siber dünyada bilgi kirliliği konusunda eleştiriler yükselmektedir. Bu noktadaki eleştirileri tıpkı dilin yok olmasındaki endişe gibi görmek mümkündür. Zira belli bir kontrol süzgecinden geçerek sunulan bilgi ile herkesin gelişigüzel sunduğu bilgi arasında bir fark olduğunu düşünmek anlamsızdır. Bu tıpkı ders kitaplarının kimin tarafından nasıl yazıldığını bilmeden onları öğrenme eğilimi ile benzer bir özellik taşır.
Yoğun bilgi sunumu sırasında, veri üzerinde analoji ve korelasyon kurarak bilgi elde etme bireyin sorumluluğundadır.
Bilgiye rahat erişim aynı zamanda bilginin rahat sunumu anlamına gelmektedir. Geçmişte gazeteler, broşürler, sonralarında radyo ve televizyonun da dahil olduğu bu sunuş, günümüz dünyasındaki hızın gerisinde kalmıştır. Bu nedenledir ki, pek çok gazetenin yine siber dünyada anlık yayın yaptığı haber siteleri bulunmaktadır.
Aşağıdaki tabloda toplumlar için önemli paradigmaların zaman içerisinde nasıl değişim gösterdiği açıkça gösterilmiştir.
Paradigma | Modernite Öncesi | Modernite Dönemi | Modernite Sonrası |
Kontrol Mekanizması | Din | Zeka | Sezgi |
Güç | Dini organizasyon | Devlet | Dünya Toplulukları |
Bağımsızlık Kaynağı | Kutsal Kitaplar | Bilim | Ekonomi |
Bilginin Analizi | Mistik | Analitik Düşünce | Karmaşık |
Rejim | Insan/Insan Top. | Demokrasi | Konfederasyon |
Stratejik Karar Alma | Düşük Risk | Kabul Edilebilir Risk | Yüksek Risk |
Bilgi | Kontrol Altında | Eğitime açık | Herkese açık |
Caydırıcılık | Asker Sayısı | Silah Gücü | Bilgi, Algı,Ekonomi |
Tablodan kolayca incelenebileceği gibi, iletişimin yorumlanması, bilginin analizi karmaşıklaşmıştır. Buna bağlı olarak bilgiye maruz kalma oranı ciddi ölçüde yükselmiştir. Bilginin ve uyaranların yoğunluğu caydırıcılık kavramı üzerinde de etkili olmuş ve psikolojik harekat, algı yönetimi gibi saldırı vektörleri, genel anlamda kanaat değiştirme ve algı oluşturma sürecinde çok önemli bir hale gelmiştir.
Siber dünyanın hızlı büyümesi ve sosyolojik paradigmaların değişimi arasında korelasyon kurulduğunda, kanaat oluşturma ve değiştirme çabalarının büyük ölçüde siber dünyaya kayması normal olarak değerlendirilebilir.
Siber dünya, kanaat değiştirme çabaları için biçilmiş kaftandır denebilir. Aşağıdaki temel özellikleri ile siber dünya psikolojik harekatın yeni ve en güçlü alanı olarak öne çıkmaktadır.
- Siber dünyada polis yoktur
- İstenilen veri kolayca sunulur
- Bilginin kontrol mekanizması birey odaklı olduğundan, bilginin insana nüfuzu güçlüdür
- Bilgiye yönelik manipülasyon araçları çeşitlidir
- Duyurulması gereken metnin duyurulma sürecinde maliyet oldukça düşüktür
- Kaynak kolayca kaydedilebilir ve çoğaltılabilir. Nihayetinde kaynak kolayca kalabalık arasında kaybedilebilir
- İnkar yahut suçu aktarma oldukça kolaydır
Siber dünyada meydana gelen aktivitelerden hangilerinin kanaat değiştirme çabaları içerisinde değerlendirileceğinin anlaşılması için, psikolojik harekatta kullanılan temel faktörlerin incelenmesi ve bunların siber dünyada nasıl uygulandığının anlaşılması gerekmektedir.
Kolay Erişim
Kalıplaşmış İmajların Kullanılması
Algı oluşturulma sürecinin önemli bir parçası, insanların bir arada olması yahut bir arada olan insanların belirli imajlara dönüştürülmesidir. Esasında bu insan açısından doğal bir eğilimdir. Yalnızca belirli bir toplumun yahut kalıbın parçası olarak düşünen insan, bu çerçeveden düşündükçe gerçek durum hatırlanmaz olur.
Söz gelimi politikacıların, belirli bir durum karşısında yalan söylemesi ve daha sonra yalanlarını unutup verdikleri beyanatın tersinde bir söylemde bulunması, hitap ettikleri kitleleri etkilemez. Çünkü taban belirli bir kalıp içerisinde ilgili kitlenin yarattığı atmosferden kendisini çıkaramaz. Bu noktada gerçek kaybolur.
Gerek gerçek bir kitlenin siber uzantısı olsun gerekse salt siber bir oluşum olsun kendi kitlesinin atmosferi içerisinde tutma eğilimi gösterecektir.
İsimlerin Lakap ile Değiştirilmesi
Algı ancak gönderilen verinin temel duyu organlarına ulaşması ile etkinlik kazanacaktır. Bu nedenle propagandacı lehte yahut alehte kullanacağı metinler için deyimler seçer. Seçilen bu deyimlerin duygusal çağrışımlar yapması önemlidir. Duygusal çağrışımlar doğrudan duyu organlarına hitap edebileceği gibi, düşünüldüğünde yada maruz kalındığında bir çağrışım yapacak şekilde de olabilir.
Örneğin, komünist soviyet ordusu için Kızıl Ordu teriminin kullanıması basit bir algı oluşturma eğilimidir. Lehte yapılan bu propaganda, bir yandan kalıplaşmış bir imajın kullanılmasına yardımcı olduğu gibi, aidiyet hissini de artırmıştır.
Bütün içinden Uygun Olanı Seçme
Propaganda yapan kişi, karmaşık gerçekler içerisinden sadece amaca uygun olanı seçerek onu yüceltme yönüne gider. Belirli durumlarda propagandanın bu asamasına toplumsal stres de eşlik eder. Zira pskiolojik açıdan değerlendirildiğinde seçiçi soyutlama (selective abstraction) bir ayna efektine sahiptir. Yani propagandacı hedefe uygun olanı seçerken, tabanı ise propagandacının yaptığı hatalar için bir temelendirme ve mantık bulma eğilimindedir.
Temelde sahibini ısıran kopek için, sahibinin mantıklı bir açıklama getirme çabası, gerçek içinden amaca uygun olanı seçme eğilimidir. Yahut yolsuzluk suçlamalarına karşın geliştirilen taban refleksi olan ‘herkes soyuyor, en azından bunlar hizmet ediyor’ önermesi seçiçi soyutlamaya örnek olarak gösterilebilir.
Seçiçi Soyutlama ve amaca uygun olanı seçme süreci, kalıplaşmış imajların kullanılması ile daha uygun zemine oturtulur. Kitle atmosferi ile hareket eden topluluklar için gerçeğin içerisinden uygun olanı yüceltmek tenefüs edilen atmosfer içerisinde hızla dağılacağı için, kolaylıkla kanaat yönlendirilebilir.
İlgili sürece genellikle, keyfi çıkarsama, aşırı genelleme, olduğundan büyük yada küçük gösterme eşlik eder.
Toplumsal tansiyonun eşlik ettiği Gezi olayları çerçevesinde biro lay analizi gerçekleştirilecek olursa, Camii içerisine ayakkabı ile girmek karmaşık gerçeğin içerisinden amaca uygun olanın yüceltilmesi konusunda çarpıcı bir örnek teşkil eder. Yüceltilen bu eylem, yalnızca karmaşık olay içerisinden uygun olanı seçmenin dışında, eylemi gerçekleştirenleri bir kalıba sokar ve kolayca bir lakap ile değiştirilmelerine olanak tanır. Marjinal Grup, Gezici gibi çağrışımlar bu duruma örnek verilebilir. Bu noktada tabana yönelik başarılı bir psikolojik harekat faaliyeti olarak düşünülebilir.
Tümüyle İnkar Etme
Yalanlama ve inkar, propagandanın ortaya çıktığı en ilkel dönemlerden beri, propagandacının en önemli silahlarından olmuştur. Yalan doğrudan kanaat değiştirme çabasının ana unsuru olabileceği gibi, yukarıda belirtilen faaliyetlerin bileşeni şeklinde de ortaya çıkabilir. Söz gelimi, istenmeyen bir durum bir hedefe yönlendirilirken, kalıplaşmış imajlara yalan kolayca eşlik edebilir.
Inkar ve yalanlama ajitasyon sürecinin de önemli parçalarındandır. Ajitasyon, vicdan süzgecinden geçeceğinden dolayı kanaat değiştirme çabaları içerisinde önemli bir hedef olarak her daim yerini almıştır.
Tekrar
Propagandacı genel anlamda istediği metni sürekli tekrarladığında muhakkak taban tarafından özümseneceğini bilir. Tekrarlama, seçici soyutlama ve bütün içerisinden uygun olanı seçme sürecini doğrudan destekler. Sloganların kullanımı teknik içerisinde önemli yere sahip olduğundan, solganları kalıplaşmış imajlara dönüştürme konusunda da önemli bir yöntemdir.
Tekrar olumlu yönde kullanılabileceği gibi olumsuz çağrıştırma çerçevesinde de kullanılabilir.
İkinci Dünya Savaşı sırasında NAZİ hava kuvvetleri tarafından sürekli atılan bildiriler önemli bir örnek olarak gösterilebilir.
Yine, ‘Yeni Türkiye’, ‘Rabia’ gibi sloganlar tekrar çerçevesinde değerlendirilebilecek örnekler arasındadır.
İddia
Propaganda yapan kişilerin tartışırken görülmeleri imkansız gibidir. Propagandacı nadiren tartışır. Buna karşılık gündem belirleme, iddia ileri sürme konusunda ısrarlıdır. Buna karşın iddia da bulunduğu hiç bir konuda doğrudan tartışma içerisinde bulunmaz.
İddia süreci genelde yukarıda anlatılan faktörlerin, kanaat değiştirme sürecinde kullanımı sırasında destekleyici bir yöntem olarak kullanılır. Bu noktada propagandacı kendisine yöneltilen ithamlarla ilgilenmez, ithamlara yeni iddialar ile karşılık verir.
Schopenhauer doğru olarak adlandırdığı bu süreci, saçma bulma, şiddetle karşı çıkma, kabullenme olarak sınıflara ayırmıştır.
Tehdidin Tanımlanması
Tehdit tanımlaması, propaganda sürecinin belki de en önemli parçasıdır. Bir tehditin varlığı, tabanı bir arada tutma konusunda önemli yardım sağlamakla birlikte, duyu organlarına kolayca ulaşabildiğinden, toplumu kanaat oluşturmaya yatkın kılar.
Tehdit algı oluşturmada her daim var olmuş ve bu sayede hedef toplumun algılarını açık tutmuştur. Tehdit toplumsal stres yaratmanın yanı sıra, yukarıda belirtilen tüm faktörlerin uygulama safhasında kolayca özümsetilmesine ciddi ölçüde yardımcı olur.
Yunanistan ekonomik buhran ile boğuşurken, toplumsal patlamalardan en çok korkulduğu dönemde, Ege Denizi ve Türk tehditi gündemde sıcak tutulmuştur. Bu sayede ekonomik düzeyde ayrışma ve çatlama yaşayan toplum, milli tehdit unsurlarının kullanılması bile bağlı tutulmaya çalışılmıştır.
Otoritenin Teyidi
Otoriteye sığınma eğilimi telkinin tabiatında vardır. Kendisine sığınılan otorite, tanınmış politik güce sahip bir kişi olabileceği gibi, din ve bilim gibi yine bağımsız güç kaynakları da olabilir.
On sekizinci yüzyıl toplumu inançlar üzerine kuruludur. İnsanların ilgilerinde doğal bir ahenk vardır. On dokuzuncu yüzyıl ortalarından itibaren ise yeni fikirlerin etkisi ile görüşler çeşitlilik göstermeye başlamıştır. Bu noktada
- Politik hayatta gerçekten önemli konuları karara bağlama noktasında uzmanların gerekli olduğu varsayımı
- İnsanın mantık dışı olduğu inancı
- Rousseu’nun tüm halkın egemenliği yani kitle demokrasisi doktrini
- Marks ve Engels tarafından sınıf mücadelesinin keşfi
Gibi konular özellikle ortaya çıkmıştır. Wright Mills’in belirttiği gibi ‘Siyasal lider konuşmasını uygun kişilere temas kurarak milli bir yayın ağı ile yapar ve bu konuşmaı liderin hiç bir zaman görmediği ve görmeyeceği milyonlar izler. Bu fikir işi içerisinde kamu yönlendirilir.’
Otoritenin teyidi sırasında, otorite olarak görülen kaynak doğrudan bir teyid sağlayabileceği gibi, örnekleme içerisinde de teyid algısı yaratılabilir.
Soma’da yaşanan trajik maden kazasına yönelik, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde de buna benzer kazaların olabildiğinin vurgulanması, dolaylı olarak otoritenin teyidi konusunda örneklenebilir.
Siber Mücadele
Yukarıda temel anlamda kanaat değiştirme ve toplumsal algı oluşturmaya yönelik faktörler belirtilmiştir. Bu faktörler genel bir şekilde bir bütün olarak incelendiğinde, her bir faktör için, hedef kitleye ulaşmanın hayati bir öneme sahip olduğu kolayca görülebilmektedir.
Bu noktada siber dünya başka hiç bir iletişim kanalının yapamayacağı ölçüde açık alan sağlar. Bununla birlikte siber dünya sayesinde propaganda sürecine katılan bir diğer durum ise, propagandaya maruz kalan bireylerin, propaganda sürecine doğrudan etkisidir.
Maruz kalan bireyler, kendi sosyal ağları ve siber çevresi ile birlikte, kendisine yöneltilen propagandanın yeni alt bir kaynağı olarak bilgiyi yayar.
Bu çerçeveden düşünüldüğünde, özümsenmesi istenen veri kitle içerisinde ulaştığı her nokta, yeni bir propaganda kaynağı olacaktır. Bu aslında propagandanın kimi zaman en önemli problemini oluşturabilen kaynağın saklanması konusunda da ciddi bir avantaj sağlayabilir.
Her noktanın ayrı bir propaganda merkezine dönüştüğü bir yapı içerisinde, gerçek kaynağı bulmak oldukça güçleşir. Kaynağın kolayca saklanabildiği süreç içerisinde kanaat değiştirme çabaları da gittikçe kolaylaşacaktır.
Yapılan bir deneyde, deneklere en yakın arkadaşlarının önereceği pizzacı ile internette tanımadığı kişiler tarafından yüksek oy almış bir pizzacı arasında seçim hakkı sunulmuştur. Denekler seçim haklarını en yakın arkadaşları yerine, tanımadıkları insanlar tarafından oylanmış pizzacılar yönünde kullanmışlardır.
Bu örnekten yola çıkılarak, aynı propagandanın aslında ulastığı tabanda yeniden yeni propagandaya dönüşüyor olmasının gücü açıkça anlaşılmaktadır.
Yine yapılan başka bir deneyde, deneklere üç ayrı fotoğraf gösterilmiştir. Kendisinden once cevap verecek olan ve deneyin parçası olan kişilere tek bir cevap vermeleri yönünde telkinde bulunulmuştur. En son sırada sıra kendisine geldiğinde denek, kendi seçimi yerine önünde deneyin parçası olan insanların yaptığı seçimi yapma eğilimine gitmiştir.
Bu iki örnek de hem hedeflenen bilginin nüfuzu, hem de sonrasında nasıl yönlendirileceğine ilişkin çarpıcı deneylerdir.
Siber mücadele içerisinde algı yönetiminin yerini güvenlik çerçevesinde iki açıdan ele almak mümkündür. Ulusal siber güvenlik, global marka güvenliği.
Söz gelimi bir firmanın web sitesinin hacklenmesi ile bir firmanın web sitesine rakip firmaya yönelik pozitif pazarlama vektörleri bırakmak arasında büyük fark vardır.
Twitter üzerinde firmalara yönelik ağır eleştirel yazıların kolayca binlerce kişiye ulaşması aslında markanın siber güvenlik stratejisi içerisinde yer almalıdır. Bu anlamda yeni yeni bazı firmalar tarafından sosyal medya takibi uygulansa da, markalara yönelik siber dünyada yapılan psikolojik harekat yahut kanaat oluşturma çabaları henüz siber güvenlik çerçevesinde değerlendirilmekten çok uzaktır.
Ulusal güvenlik çerçevesinde de konu temel anlamda farklı değildir. Günümüzde siber dünya üzerinde, milli unsurlara yönelik gerçekleştirilen psikolojik harekat faaliyetleri, henüz ülkeler tarafından siber güvenlik çerçevesinde değerlendirilmemektedir.
Psikolojik savaş, soğuk savaş dönemine kadar, silahlı mücadele için zeminin uygun hale getirilmesine yönelik gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Bununla birlikte soğuk savaş dönemi ve sonrasında, savaşın nizami olmayan bir hal alması ile birlikte psikolojik faaliyetler ayrı bir harekat şekli olarak düşünülmeye başlamıştır.
Faaliyetler çeşitlilik gösterebilmekte, milli unsurlar üzerinde etki yaratan doğrudan bir harekat olabileceği gibi, örneğin terörist faaliyetlerin desteklendiği aktiviteler halinde de ortaya çıkabilir.
Bu noktada medyayı kontrol altında tutmak hem yerel propagandacı ki, genelde hükümet yahut iktidar hedefi olan partiler olarak düşünülebilir, hem de uluslarası ilişkiler çerçevesinde ulusal güvenlik açısından önemlidir.
Jülev’in sözünü ettiği medyayı tekel altına alma durumunu Goebbels iktidara gelemden önce şu ifadelerle anlatmaktadır; ‘Radyo ve basın artık bizim emrimizdedir. Paramız da var. Tek gülük radyo örgütünü kurabilmektir. Ama bunu başaracağız. Führer’in her gün radyosu olan bir kente konuşmasına karar verdik. Onun mesajlarını bütün halka duyuracağız.’ O dönemde kitle iletişim araçlarının propagadanda üzerindeki tartışılmaz üstünlüğü kesin bir dille ifade edilmiş olduğu görülebilmektedir.
Günümüzde siber dünyanın getirdiği avantajlara, ne bir radyo ne de televizyon sahip değildir.
Bu açıdan değerlendirildiğinde, gökyüzü hava kuvvetleri için ne anlam ifade ediyorsa, propagandacı için siber dünya benzeri bir alan sağlamaktadır.
Benzeri şekilde ulusal güvenlik çerçevesinde sürecin dikkatlice incelenmesi ve siber dünya üzerinde yürütülen psikolojik harekat faaliyetlerinin farkındalığı, ek olarak bu faaliyetlere yönelik karşı stratejilerin üretilmesi oldukça önemlidir. Elbette bunun yolu asla, bu alana yönelik erişim kısıtlamaları değil, aksine alan üzerinde aktif bir şekilde karşı faaliyetlerin yürütülmesinden geçmektedir.