Türkiye’nin siyasi gündemi içerisinde kaybolsa da, İstanbul geçen hafta internetin geleceği ile ilgili iki önemli toplantıya ev sahipliği yaptı. Bunlardan bir tanesi olan 9. İnternet Yönetişimi Forumu (Internet Governance Forum-IGF) 2-5 Eylül 2014 tarihleri arasında Harbiye’de düzenlenirken; Internet’i daha kritik bir perspektiften ele alan Internet Ungovernance Forum’da (IUF) İstanbul Bilgi Üniversitesinde aynı hafta içerisinde yapıldı. 2014’ten önce Mısır ve Çin gibi internet kısıtlamaları ile dünya gündemine gelen ülkelerde yapılan IGF’de, hükümet temsilcileri, sivil toplum mensupları, teknik uzmanlar ve özel sektörden katılımcılar Internet yönetişiminin nasıl olması gerektiği konusunda kafa yordular. Özellikle ABD ile ilişkili kurumların Internet yönetişiminde belirleyici olmasının diğer ülkerlerde oluşturduğu tepkiyi dindirmek için Washignton uzun zamandır Internet yönetişiminin daha geniş katılımlı bir yapıyla devam ettirilmesini savunuyor. Özellikle Edward Snowden vakasından sonra ortaya çıkan durum ABD’yi artık kaldıramayacağı bir baskı ile karşı karşıya kalmak üzere olduğunu bir kez daha gösterdi.
Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen bu forum, İnternet toplumunun sağlıklı bir şekilde gelişiminin sağlanması amacıyla düşüncelerin paylaşıldığı bir düşünce paylaşım platformu olarak işlev görüyor. Tüm paydaşların eşgüdüm içerisinde çalışmasını sağlamayı amaçlayan IGF’de, elde edilen sonuçların herhangi bir bağlayıcılığı olmasa da, bu sonuçlar orta ve uzun vade İnternet politikalarının şekillenmesinde önemli rol oynuyor. Herkese açık formatta gerçekleştirilen, tartışmaların çevrim-içi olarak tüm dünyaya İnternet üzerinden yayınlandığı forumun en önemli özelliğinden birisi de gelişen ve gelişmekte olan ülkelerin temsilcilerini buluşturması. Forumda ele alınan konuların bir kısmı gelişmekte olan ülkelerin problemlerine çözüm arıyor. Bir çok konunun ele alındığı bu yılki forumda, İnternet erişiminin artırılması ve İnternet içeriğinin global ve lokal düzeyde zenginleştirilmesi, İnternetin çok paydaşlı (multistakeholder) yönetişim yapısının geliştirilmesi, ağ trafiğinin yönetilmesinde her türlü trafiğe eşit davranılmasını öngören ağ tarafsızlığı (net neutrality) konuları öne çıktı. Internet yönetişiminde daha fazla ülkenin söz sahibi olmasını amaçlamak, 2008 küresel mali krizden sonra G-7’nin genişleyerek G-20 halini almasını hatırlatıyor. Sonuç olarak G-7’yi oluşturan ülkelerin belirleyici rolü eksilmese de, gelişmekte olan diğer 13 ülkeye de söz hakkı sunulmuş ve ahlaki bir zorunluluktan kurtulunmuş oluyor.
Internet’in 2008 krizi ise Edward Snowden’ın NSA belgelerini ortaya saçarak internette özgürlük güvenlik tartışmasını zirveye taşıması oldu. Tam da bununla ilgili olarak, Alterntif Bilişim Derneğinin öncülüğünde 4-5 Eylül tarihleri arasında Internet Yönetişimsizlik Forumu (IUF) düzenlendi. Forumun çıkış noktası Internetin yönetişiminde devletlerin ağırlığının olması ve bu durumun internet özgürlüğünü kısıtlaması. Devlet ve şirketleri internetin problemlerinin ana kaynağı olduğunu düşünen IUF ve Alterntif Bilişim Derneği, bu yapıların IGF’de gereğinden fazla temsil edildiğini savunuyor. Özgürlük-Güvenlik dengesini güvenlik lehine biraz daha değiştirilmesine karşılık, IUF internetin halkların, aktivistlerin ve sivil toplumun yönetiminde olması fikrinide. Diğer bir deyişle Özgürlük-Güvenlik ikileminde Özgürlüğün yanında duruyor. Internet Yönetişimi’ne ilgi duyanlar için eşsiz iki etkinliği geride bıraktık. Tartışmalardan aklımızda kalan sorular bu konunun daha çok su götüreceği yönünde. Alternatif Bilişim Derneği’nin çalışmaları sayesinde Internet Yönetişimi konusunda Türkiye sivil toplumun belirli bir duruşu olduğunu görmüş olduk. Peki devletin Internet Yönetişimindeki stratejisi nedir? Çok paydaşlı yapının neresinde durmayı menfaatlerine uygun buluyor? Yoksa Ankara sadece internet yasakları nedeniyle kritikleri gözrmezden gelip, web sitelerinin sonuna ‘istanbul’ eklentisinin gelmesiyle mi ilgileniyor?