Etiket arşivi: YouTube

Deep fake kullanan Rus dezenformasyon grubu, Putin muhaliflerini hedef alıyor

Deep fake kullanan Rus dezenformasyon grubu Putin muhaliflerini hedef alıyorMoskova destekli olduğu düşünülen bir dezenformasyon grubunun, deep fake kullanarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e muhalif kişileri hedef aldığı belirlendi.

Proofpoint siber güvenlik şirketi araştırmacıları Vladimir Kuznetsov ve Alexei Stolyarov adlı iki üyeden oluşan TA499 adlı grubun, Rus yanlısı dezenformasyon yayarak içerik ürettiğini ortaya çıkardı.

Tehdit grubu, Putin’in işgaline karşı çıkan ABD’li ve Avrupalı politikacıları, önde gelen iş adamları ve ünlüleri hedef alarak Putin ve rejim karşıtı yorumları itibarsızlaştırmaya çalışıyor.

Araştırma ekibi TA499 adlı, kamuoyunda Vovan ve Lexus olarak tanınan iki kişilik grubun faaliyetlerini ortaya çıkardı. Vladimir Kuznetsov ve Alexei Stolyarov’dan oluştuğu düşünülen TA499 grubu, yüksek profilli kişileri hedef alıyor. 

Rusya, Ukrayna’daki işgalini dezenformasyonla sürdürüyor

Grup, hedefledikleri kişilere, önceden verdikleri Kremlin karşıtı demeç ve açıklamaları itibarsızlaştırıp ağızlarından çelişkili ifadeler alabilmek için tasarladıkları kandırmaca soruları soruyor.

İstediklerini elde ettiklerinde bunları YouTube ve RuTube aracılığıyla paylaşan grup söz konusu demeçleri Putin ve Rusya lehine kullanıyor.

Grubun Rus hükûmetiyle ne kadar yakından bağlantılı oldukları bilinmese de operasyonları “vatansever motivasyona sahip, Rus devletiyle uyumlu” olarak sınıflandırıyor.

Proofpoint araştırmacıları, grubun 2021’in başından beri aktif olduğunu ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından Şubat 2022’nin sonlarında faaliyetlerini aniden artırdığını ortaya koydu.

JK ROWLING VE ELTON JOHN’U BİLE HEDEF ALDILAR

TA499’un hedef aldığı yüksek profilli kişiler arasında Viyana, Varşova, Budapeşte, Berlin ve Madrid gibi çeşitli şehirlerin belediye başkanları, Ukrayna Başbakanı Denys Shmyhal veya Ukrayna Halk Milletvekili Oleksandr Merezhko gibi önde gelen siyasi figürler, ABD’li ve Avrupalı politikacılar, önde gelen iş adamları ve ünlüler bulunuyor. 

Grup daha önce JK Rowling ve Elton John gibi ünlüleri de hedef almıştı.

Amaçlarının dezenformasyon kampanyalarıyla Kuzey Amerika ve AB’deki Rusya karşıtı duyguları kırabilmek olduğu düşünülüyor. 

Avrupa Parlamentosu’nda hâlihazırda Ukrayna yanlısı her türlü faaliyete karşı çıkan çok sayıda üye bulunsa da Rusya bunu artırmaya çalışıyor.

YAKIN ZAMANDA DEEPFAKE KULLANABİLİRLER

Raporda grubun sahte e-postalar yoluyla hedeflerine ulaşmaya çalıştığı yer alıyor.

Buna göre grup, sosyal mühendislik yemleriyle hedeflerine ulaşmaya çalışıyor. Hedeflerine ulaşınca onlarla telefonla bağlantı veya görüntülü görüşme yapmak için çabalıyor.

Grubun faaliyetlerine örnek olarak daha önce Birleşik Krallık Savunma Bakanı Ben Wallace 17 Mart 2022’de şu tweet’i atmıştı: “Bugün Ukrayna Başbakanı olduğunu iddia eden bir sahtekâr benimle konuşmaya çalıştı. Birkaç yanıltıcı soru yöneltti. Şüphelendikten sonra aramayı sonlandırdım.”

Hedefleriyle telefonda konuşup üzerinde oynayabilecekleri demeçler almaya çalışan grup bunu başardığında, görüşme kayıtlarını içerik hâline getirip YouTube ve RuTube’da yayınlıyor.

Raporda, “Hedef konuyla ilgili bir açıklama yaptığında, video maskaralıklara dönüşüyor ve hedefi utanç verici yorumlarda veya eylemlerde yakalamaya çalışıyor.” ifadeleri yer alıyor.

TA499 hafife alınacak bir tehdit olmadığını dile getiren araştırmacılarsa, “TA499’un Putin yanlısı propagandasına katılmak için kandırılmak, bir kişinin veya şirketin markasına ve itibarına zarar verebilir ve aynı zamanda ikilinin dezenformasyon kampanyalarını güçlendirir.” uyarısında bulunuyor.

Hâlihazırda deepfake teknolojisi kullanmasalar da araştırmacılar, yakın zamanda kullanabileceklerine dair uyarılarda da bulunuyor.

Facebook tarihinde dönüm noktası: Günlük aktif kullanıcı sayısı azaldı!

Facebook, 18 yıllık tarihinde ilk kez günlük aktif kullanıcı sayısının azaldığını açıkladı. 

Meta Networks, Facebook günlük kullanıcı sayısının Aralık ayının sonuna kadarki üç aylık dönemde 1 milyar 929 milyona düştüğünü açıkladı. 2021’in bir önceki çeyreği için bu sayı 1 milyar 930 milyondu.

TikTok ve YouTube rekabeti karşısında gelir artışının yavaşladığı uyarısında bulunan şirketin platformundaki reklam verenler de harcamalarını azaltıyor. Meta’nın CEO’su Mark Zuckerberg, genç kullanıcılar başta olmak üzere hedef kitlelerinin rakiplerine yönelmesi nedeniyle şirketin satışlarındaki büyümenin yavaşladığını söyledi.

Google’dan sonra dünyanın en büyük ikinci dijital reklam platformuna sahip olan Meta, Apple’ın işletim sisteminde yaptığı gizlilikle ilgili değişikliklerinden de etkilendiğini söyledi. Meta’nın CFO’su Dave Wehner’e göre, değişiklikler markaların Facebook ve Instagram’daki reklamlarını hedeflemesini ve ölçmesini zorlaştırdı. 

FACEBOOK HİSSELERİ YÜZDE 20’DEN FAZLA DEĞER KAYBETTİ

Meta’nın hisseleri bu açıklamalardan sonra New York’ta borsanın kapanışından sonraki işlemlerde yüzde 20’den fazla değer kaybetti.

Meta’nın hisse fiyatındaki düşüş, şirketin borsa değerinden yaklaşık 200 milyar dolar erimesine neden oldu.

Twitter, Snap ve Pinterest dahil olmak üzere diğer sosyal medya platformlarındaki hisseler de uzun vadeli işlemlerde keskin bir düşüş yaşadı. Meta’nın büyük bir kısmı reklam satışlarından oluşan toplam geliri, bu dönemde piyasa tahminlerini kıl payı geçerek 33.67 milyar dolara yükseldi.

Facebook kesintisi bir ülkeyi nasıl paniğe sevketti?

Gelecek çeyrek için gelir beklentisini de paylaşan şirket, 27 milyar ila 29 milyar dolar gelir öngörüyor. Bu, analistlerin beklediğinden daha düşük bir seviye. Şirket, Çinli teknoloji devi ByteDance’in sahibi olduğu TikTok ile rekabet edebilmek için video alanına yatırım yapıyor. Ancak bu yatırımların geri dönüşü, Facebook ve Instagram’daki kadar yüksek olmuyor.

Buna karşın Zuckerberg, video ve sanal gerçekliğe yapılan yatırımların, mobil reklamcılık ve Instagram hikayelere yapılan önceki yatırımlar gibi karşılığının alınacağından emin olduğunu söyledi. Ancak firmanın önceki strateji değişiklikleri sırasında büyük bir rakiple mücadele etmek zorunda olmadığını kaydetti.

Zuckerberg, “Ekipler oldukça iyi performans gösteriyor ve ürün çok hızlı büyüyor. Burada farklı olan şey, TikTok’un şimdiden çok büyük bir rakip haline gelmesi ve oldukça hızlı bir oranda büyümeye devam etmesi.”

Kaynak: BBC Türkçe

Google’dan iklim değişikliği fikrini reddeden içerikler için reklamı yasağı

Google reklam ekibi, Youtube’da iklim değişikliği fikrini reddeden videolara artık reklam verilmeyeceğini açıkladı. Kararın alınmasında reklam verenlerin kaygılarının etkili olduğu kaydedildi.
Dünyanın en çok kullanılan arama motoru Google, yine dünyanın en ünlü video paylaşım platformu Youtube üzerinden yayınlanan ve ‘iklim değişikliği konusunda yanlış bilgiler veren’ içeriklere artık reklam verilmeyeceğini duyurdu. ABD merkezli küresel şirket, bu kararında reklam verenlerin endişelerinin etkili olduğunu belirtti.
Yasak, “iklim değişikliğinin varlığı ve sebepleri konusundaki bilimsel fikir birliği” ile çelişen içeriklerin reklam almasını ve bu içerikler aracılığıyla gelir elde etmenin önüne geçecek. Yasağın uygulanması ise otomatik araçlar ve kişilerin değerlendirmesi ile gerçekleştirilecek.Google’ın reklam ekibi tarafından yapılan açıklamaya göre, söz konusu yasağın uygulanacağı içerikler şöyle sıralanıyor:
* İklim değişikliğinden bir aldatmaca veya tezgah şeklinde bahsedenler,
* Küresel iklimin ısındığını reddedenler,
* Sera gazı emisyonlarının veya insan faaliyetlerinin iklim değişikliğine sebep olduğunu reddedenler.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ İNKAR EDENLERE SOSYAL MEDYADA İLK HAMLE

Uygulanacak olan yasak, artık içerik üreticilerinin YouTube’da iklim değişikliği fikrini sorgulayan içeriklerden reklam geliri elde edemeyecekleri anlamına geliyor. Ancak içeriklerin platforma var olmaya devam etmesi konusunda şimdilik bir yasak açıklanmış değil.
Google’ın aldığı yasaklama kararı, iklim değişikliğini sosyal medyada inkar edenleri caydırmaya yönelik ilk adımlardan biri olarak yorumlanıyor. Yasakların genişleyerek iklim değişikliğini reddeden içeriklerin kullanıcılara önerilmediği ya da daha az önerildiği bir algoritmaya evrilmesi ihtimaller arasında görülüyor.
İklim değişikliği gibi konularda çalışmalar yapan ABD’li kar amacı gütmeyen kuruluş Avaaz’ın 2020 tarihli bir raporu, YouTube’a “para kazanma programı aracılığıyla iklimle ilgili yanlış bilgilendirme içeriğini teşvik etme” suçlaması getirmişti.

Youtube aşı karşıtı hesapları kapatacak

Video paylaşım platformu YouTube, yayındaki aşı karşıtı içerikleri sileceğini ve ilgili hesapların kapatılacağını duyurdu.

Firmadan yapılan açıklamada, aşılarla ilgili yanlış bilgiler veren ve aşı karşıtlığı yapan hesapların kapatılacağı kaydedildi. YouTube Baş Ürün Sorumlusu Neil Mohan ise, bununla ilgili bir milyondan fazla videonun kaldırıldığını söyledi

Youtube, Kovid-19’a dair yanlış bilgi veren içeriklere ek olarak aşıların kronik sağlık sorununa neden olduğunu iddia eden ya da aşıların içindeki maddelere dair yanlış bilgi veren içerikler de dahil olmak üzere tüm aşı karşıtı içerikleri engelleyeceğini açıkladı.

The Washington Post’ın Youtube’un Başkan Yardımcısı Matt Halprin’e dayandırdığı habere göre, Alphabet Inc’in sahip olduğu çevrimiçi video şirketi ön plana çıkan aşı karşıtı aktivistleri de engelleyerek platformdaki birkaç kanalı kapatacak.

Söz konusu aktivistler arasında aşı karşıtı hareket içerisinde halk tarafından tanınan Robert F. Kennedy Jr, Joseph Mercola gibi isimler yer alıyor. Youtube ve teknoloji devleri Facebook Inc ve Twitter gibi şirketlerin sağlıkla alakalı yanlış bilgilerin yayılmasını engelleme konusunda yeterli adım atmadıklarına dair eleştirilmelerinin ardından şirket böyle bir adım attı.

DEZENFORMASYON YAPN 1 MİLYONDAN FAZLA HESAP KAPATILDI

YouTube Baş Ürün Sorumlusu Neil Mohan, şirketin sitesinden yaptığı açıklamada, şirketin, 2020 yılı Şubat ayından beri, “salgının sahte olduğunu iddia ederek ya da hastalığa sahte çareler önererek tehlikeli biçimde dezenformasyon yapan” bir milyondan fazla videoyu kaldırdığını belirtti.

YouTube’un politikasının temelinde gerçek dünyada zarar verebilecek içeriği kaldırmak olduğunu vurgulayan Mohan, dezenformasyonu tespit edebilmek için açık doğrulara ihtiyaçları olduğunun altını çizdi.

Mohan, Kovid-19 konusunda bilimsel gelişmeleri takip edebilmek için Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezleri (CDC) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gibi uzman kurumların fikir birliğine güvendiklerini ifade etti.

Kaynak: Independent Türkçe

YouTube, kullanıcıları radikalleştiriyor mu?

Şu hepimizin başına gelmiştir: YouTube‘da bir video izleriz ve karşımıza çıkan öneriler birden değişmeye başlar. Google’ın algoritmaları, izlediğimiz videonun konusu sanki hayatımızda büyük bir yere sahipmiş düşüncesine dayalıdır. Birdenbire, size sunulan tüm videolar, aynı konuya ilişkin hale gelmiştir.

Yeni yapılan bir araştırma, söz konusu çevrimiçi radikalleşme hikayelerinin münferit olaylar mı yoksa büyük bir eğilimi temsil eden olaylar mı olduğunu inceliyor. Veriler çevrimiçi radikalleşmenin varlığını dışlamasa da bunun kesinlikle çok yaygın bir eğilim olmadığını gösteriyor. 

Normalde, böyle bir çalışma yapmanın zorluğu, insanların video izleme alışkanlıklarına ve davranışlarının bu alışkanlıklara göre değişip değişmediğine dair veri elde etmenin güçlüğünden kaynaklanmakta. Araştırmacılar, insanların ne izlediğini takip eden Nielsen şirketinden veri alarak bu soruna geçici bir çözüm buldular. İnsanlar Nielsen’e video izleme alışkanlıklarını takip etmesi noktasında izin vermekte, firma da ortaya çıkan verileri anonimleştirmekte. Bu çalışma için ise araştırmacılar, 2016’dan 2019’un sonuna kadar devam eden bir dönemde YouTube’da 21 milyondan fazla videoyu toplu olarak izleyen 300 binden fazla izleyiciden veri topladı.

ANTI-WOKE AKIMI DA ARAŞTIRMAYA DAHİL EDİLDİ

Bu videoların çoğunun siyasetle hiçbir ilgisi bulunmamaktaydı, bu nedenle yazarlar, daha önceki araştırmaların en sol kanattan en sağ kanata kadar politik eğimlerine göre etiketlediği bir yığın youtube kanalını tanımlamak için literatür taraması yaptılar. Bu listeye araştırmacılar “anti-woke” (siyaseten doğruculuk karşıtı) olarak adlandırdıkları bir kategori eklediler. Bunlar aleni bir şekilde politik olmasalar da gittikçe artan bir kanallar dizisi “ilerici sosyal adalet hareketlerine muhalefet” konusuna odaklanıyordu. Bu kanallar sağ kanadın çıkarlarıyla uyuşma eğiliminde olsa da fikirler genellikle videoların sahipleri tarafından bu şekilde lanse edilmiyor.

Araştırmacıların kategorize ettiği kanallar (1000’in biraz altında) bu dönemde toplam video görüntülemelerinin yalnızca yüzde 3,3’ünü oluşturdu. Ayrıca bu videoları görüntüleyenler tek bir içerik türüne bağlı kalma eğilimindeydiler. Yani, 2016’da sol eğilimli içerikleri izlemeye başladıysanız, araştırmanın sona erdiği 2020’de hala bu içerikleri izliyor olma ihtimaliniz bulunmaktaydı. Hatta, video başına harcanan zamana dayanarak, belki de Trump yıllarının tartışmalı ortamının bir ürünü olarak, 2020’de bu içeriğin daha da fazlasını izlemeniz çok muhtemeldi.

YOUTUBE GİDEREK GELENEKSEL MEDYANIN YERİNİ ALMA EĞİLİMİNDE

Uç fikirlerin dışındaki hemen hemen tüm içerik türleri hem toplam izleyici hem de bu kanallarda video izlemek için harcanan süre açısından (istisna en sol ve en sağ içerik) bu dönemde artış gösterdi. Bu bulgu, eğilimlerin en azından bir kısmının YouTube’un giderek geleneksel medyanın yerini aldığını yansıttığını ortaya koymakta.

İzleyiciler çoğunlukla tek bir içerik türü izlediğinden, bunların farklı gruplar oluşturduğunu düşünmek en kolay yoldur. Araştırmacılar, her gruba ait kişi sayısını ve dört yıllık süre boyunca video izlemek için harcadıkları zamanı takip ettiler.

Dezenformasyonun farkına var: Özgürlüğünü yalana karşı koru!

Bu süre zarfında ana akım sol, diğer gruplar kadar büyüktü; bunu “orta yolcular” izledi. Ana akım sağ ve “anti-woke” hareketi, aşırı sağ ile yaklaşık aynı seviyede idi. Fakat hepsi farklı eğilimler gösterdi. Aşırı sağ izleyicilerin toplam sayısı sabit kaldı, ancak video izlemek için harcadıkları süre arttı. Buna karşılık, ana akım sağ izleyicilerin toplam sayısı arttı, ancak izlemek için harcadıkları zaman aşırı sağdan çok farklı değildi.

Anti-woke izleyicileri, herhangi bir grubun en yüksek büyüme oranını gösterdi. Dönemin sonunda, sayıları daha düşük kalsa bile, video izlemeye harcadıkları süre “orta yolculardan” daha fazla oldu.

İKİ UÇ NOKTADA DA DİKKAT ÇEKİCİ BİR ARTIŞ YOK

Peki bunlar, herhangi biri radikalleşmeyi temsil ediyor mu? İki uç noktada dikkat çekici bir artış olmaması, insanları aşırı sola veya aşırı sağa iten büyük bir YouTube izleme eğilimi olmadığını gösteriyor. Hatta araştırmacılar, sağ uçtaki insanların çoğunun YouTube’u, içinde bulundukları ekosistemin bir parçası olarak kullandıklarına dair bulgular elde etti. (Yine, sol uçtaki kişi sayısı analiz edilemeyecek kadar küçüktü.) Aşırı sağ videoları izleyenlerin, başka bir videodan ziyade sağcı web sitelerinden gelen bağlantılar nedeniyle onlara ulaşma olasılıkları daha yüksekti.

Ayrıca, herhangi bir ivme belirtisi de bulunmuyor. YouTube’un algoritmaları insanları daha aşırı videolara yönlendirmeye devam ediyor olsaydı, aşırı sağ videoların sıklığı bir görüntüleme oturumunun sonuna doğru artıyor olmalıdır. Böyle bir şey olmadı-hatta tam tersi oldu.

KENDİNE DAHA ÇOK BAĞLIYOR AMA RADİKALLEŞTİRMİYOR

Ancak araştırmacılar, aşırı sağcı izleyici topluluğunun önemli ölçüde büyümemesine rağmen, aşırı sağ içeriğin izleyicilerin daha fazla zaman harcaması nedeniyle biraz daha bulaşkan olduğunu belirtti. Anti-woke içerikleri daha bulaşkandı ve izleyici sayılarında o zamana kadarki en büyük büyümeyi gördü. Ayrıca, bir oturumda birkaç anti-woke videosu görüntüleyen kişilerin gelecekte onları izlemeye devam etme olasılıkları daha yüksekti.

İçerik moderasyonu aşırı sağ söylemlere karşı ne kadar etkili?

Anti-woke videoları kendilerini alenen politik olarak göstermese de, izleyicileri sağcı web sitelerinin daha büyük ekosistemiyle entegre olmalarına dayanarak onları sağcı olarak görme eğilimindeydi. Bununla birlikte, bu radikalleşmeye yol açmadı—bir başka deyişle daha fazla anti-woke izleyiciye sahip olmak sonuçta daha fazla aşırı sağ izleyici üretmedi.

Araştırmacılar YouTube’un radikalleştirici olduğuna dair herhangi bir kanıt bulmamış olsa da, araştırmanın bir takım sınırları olduğu bilinmesi gereken bir nokta. Birincisi, araştırma yalnızca masaüstü tarayıcı kullanımını izledi, bu nedenle mobil görüntülemeyi kaçırdı. Araştırmacılar ayrıca YouTube’un algoritmalarının gerçekte ne önerdiğini belirleyemediler, bu nedenle yalnızca genel davranışa dayalı önerilere verilen gerçek yanıtı çıkarabildiler. Ve her zaman olduğu gibi, kullanıcıların ortalama davranışları bazı belirgin istisnaları gizleyebilir.

Araştırmacıların belirttiği gibi, “Neredeyse 2 milyar kullanıcısı olan bir platformda, hemen hemen her tür davranışın örneklerini bulmak mümkün”.