Makale & Analiz

Veri skandalları 2018’e damgasını vurdu

2018 yılı teknolojik gelişmelerin birbirini izlediği, bunun yanında skandalların özellikle de veri skandallarının yaşandığı bir yıl oldu. 2018’in ilk aylarına dönecek olursak, Cambridge Analytica şirketinin milyonlarca Facebook kullanıcısının verilerini usulsüz kullandığının ortaya çıkması pek çok eleştiri almıştı. Facebook yöneticileri de sık sık ifade vermeye çağrılmıştı.

Mark Zuckerberg, Nisan ayında ABD Senatosu ve Mayıs ayında Avrupa Parlamentosu ile karşı karşıya kalmıştı. Yakın zamanda ise Washington DC Başsavcılığı, sosyal medya platformu Facebook’a kullanıcıların verilerini uygunsuz bir şekilde paylaştığı gerekçesiyle dava açtı. Başsavcı Karl Racine, yaptığı yazılı açıklamada Facebook’u kullanıcılarını kişisel verilerine kimlerin erişebildiği ve nasıl kullanıldığı konusunda da yanıltmakla suçladı. ( https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46628697) Normal bir yılda bu olaylar inanılmaz kabul edilecekken, yılın devamında yaşananlar bunları biraz gölgede bıraktı diyebiliriz.

Bu yıl en çok tartışılan ve gündemde kalan konularından biri Amerika’da gerçekleşen Uber kazası idi. Tempe kentinde meydana gelen kazada, Uber’in Volvo SC 90 model aracı sokakta karşıdan karşıya geçen birine çarpmış ve kişi hayatını kaybetmişti. Kaza anında aracın direksiyonunda bir sürü otursa da aracın “otomatik sürücü modunda” olduğu görülmekteydi. Dolayısıyla konuyla ilgili uzun zamandır tartışılan hukuksal tartışmalara yönelik ilk somut olay gerçekleşmiş oldu. Uber olay sonrası sürücüsüz araçlara yönelik olan test çalışmalarını durdurduğunu açıklamıştı. (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43500904)

Gündemde olan diğer tartışmalar ise büyük çapta güvenlik ve mahremiyet üzerine idi. IBM’in NY polis departmanı ile gizlice çalıştığı ve New York sokaklarında binlerce insanın polis kamerasını kullanarak, ırk temelli yüz tanıma için “etnik köken tespiti” özelliği geliştirdikleri ortaya çıkmıştı. Bu durum, başta Amerika olmak üzerine devletlerin ve teknoloji şirketlerinin elde ettikleri verileri etik dışı kullandığı tartışmalarını artırmıştı. (https://theintercept.com/2018/09/06/nypd-surveillance-camera-skin-tone-search/)

 VERİ, 2018’E DAMGA VURDU

2018 yılının konusu ise kesinlikle “veri” idi. Özelikle yüksek riskli alanlarda kullanılan yapay zekâ sistemleri pek çok hak ihlaline sebep oldu. Mayıs ayında, İngiltere’de göç sahteciliğini tespit etme amacıyla tasarlanan bir ses tanıma sistemi binlerce vizeyi iptal etti ve bunun sonucunda birçok insan yanlışlıkla sınır dışı edildi. Temmuz ayında ise IBM Watson’ın “güvenli olmayan ve hatalı” kanser tedavisi önerileri ürettiği bildirildi.

Öte yandan Amazon’un kullandığı makine öğrenim sisteminin son zamanlarda kadınlara karşı ayrımcılık yaptığı, hatta sadece “kadın” kelimesini içeren özgeçmişleri aşağı sıralara çektiği ortaya çıktı. IBM, Facebook ve Microsoft gibi şirketler yapay zekâ sistemlerinde önyargı sorunlarının hafifletilmesine yardımcı olmayı vaat etmesine rağmen, yaşanan bu olaylar, bu sistemleri kullanan şirketlerin hesap verebilirliklerine yönelik eleştirilerin dalga dalga yayılmasına sebep oldu.  (https://medium.com/@AINowInstitute/ai-in-2018-a-year-in-review-8b161ead2b4e)

YAPAY ZEKÂ: BÜYÜK BİR SORU İŞARETİ

Birleşmiş Milletlerin yayımladığı raporda, yapay zekânın insanlığın en acil ihtiyaçları ile uyumlu olacağının garantisi bulunmadığı söylendi. Raporda ayrıca, YZ sistemlerinin “insan duygularını manipüle etmek ve yanlış bilgi yaymak ve hatta nefreti yaymak” ve “mevcut önyargıları ve dışlanma biçimlerini pekiştirme riskini üstlenmek” için daha fazla kullanıldığı belirtiliyordu. (https://www.un.org/development/desa/dpad/wp-content/uploads/sites/45/publication/WESS2018_full_web.pdf )

Üst üste yaşanan bu skandalları teknoloji şirketlerinin sektöre yönelik etik kodlar yayınlaması takip etti. Google YZ ilkeleri bunların en önemlisi olmuştu. (https://www.blog.google/technology/ai/ai-principles/) Bu ilkelerin dikkat çekenlerinden bazıları ise şöyle idi: Yapay zekâ;

  1. Toplumsal fayda sağlamalıdır.
  2. Ön yargıların doğmasına veya artmasına neden olmaktan kaçınmalıdır.
  3. Güvenli bir şekilde geliştirilmeli ve güvenliği test edilmelidir.
  4. İnsanlara hesap verebilir olmalıdır.
  5. Gizlilik ilkelerine uygun tasarımda olmalıdır.

 Verinin artan önemi karşısında bazı yasal düzenlemeler de 2018’in önemli gelişmeleri arasında yer aldı. Bunlardan en önemlisi şüphesiz 25 Mayıs’ta yürürlük kazanan, Avrupa Birliği ve Avrupa Ekonomik Bölgesi içindeki tüm bireyler için veri koruma ve mahremiyet ile ilgili düzenlemeler içeren AB Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) idi. Bunu takiben, Kaliforniya, ABD’deki en güçlü gizlilik yasasını yürürlüğe koydu.

TERMİNATÖRLERE HAYIR

Askeri alanda robotik teknolojilerin kullanımının yaygınlaşmaya başlaması karşısında artan tepkiler de 2018 gündeminde idi. Ağustos ayında BM nezdinde gerçekleşen ve 70’ten fazla ülkenin temsilcisinin katıldığı görüşmelerde biri kez daha bu teknolojinin askeri alanlardaki kullanımının kısıtlanmasının altı çizildi. Akabinde AB Parlamentosu da bu teknolojilerin askeri alanlardaki artan kullanımını desteklemediğine yönelik görüşlerini açıklamıştı. (http://www.europarl.europa.eu/news/en/press-room/20180906IPR12123/european-parliament-speaks-out-against-killer-robots)

AB 2018 yılı boyunca yapay zekâ konusunda pek çok çalışma gerçekleşti. En önemlisi Nisan ayında yayınlanan Yapay Zekâ Bildirisi olmuştu. (https://robotic.legal/ab-yapay-zeka-bildirgesi/) Bu bildiri çerçevesinde şu hususların altı çizildi:

  • Yapay zekâ kullanımında sorumluluğu temin etmek için, yapay zekâ ile ilgili etik ve yasal çerçeve konusunda görüş alışverişinin yapılması,
  • Avrupa düzeyinde yoğun bir Dijital İnovasyon Merkezi ağının kurulmasına katkıda bulunulması,
  • Şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi prensiplerin yanı sıra kişisel verilerin gizliliği ve korunması da dahil olmak üzere, AB temel hak ve değerlerini temel alan yeterli yasal ve etik bir çerçeve sağlanması,
  • İşgücü piyasasının dönüşümü ve AB vatandaşlarının becerilerinin artırılması da dahil olmak üzere Avrupa’daki eğitim ve öğretim sistemlerinin modernize edilmesi gibi sosyo-ekonomik zorlukların ele alınması.

Bu bildiri sonrasında ise AB, Aralık ayında yapay zekâ ve etik konusunda yeni bir rehber yayınladı.( https://robotic.legal/guvenilir-yapay-zeka-icin-taslak-etik-esaslar/)  Bu rehberde “güvenilir yapay zekâ” için bir çerçeve oluşturmak amaçlanıyor. Bu rehbere göre güvenilir yapay zekanın iki bileşeni vardır: (1) Etik bir amaç sağlayacak şekilde temel haklara ve uygulanabilir düzenlemelere, muhtemel ilke ve düzenlemelere saygı göstermelidir. (2) Teknik olarak sağlam ve güvenilir olmalıdır, çünkü iyi niyetli olsa bile teknolojik hakimiyet eksikliği istenmeyen zararlara sebep olabilir.

DUPLEX: BÜYÜK TARTIŞMALARI TETİKLEDİ

Her ne kadar skandallar yılı olarak özetleyebilsek de teknolojik gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu 2018. Örneğin, Haziran ayında Google’ın geliştirdiği Duplex büyük ses getirdi. Sesli asistan özelliğine sahip olan Google Duplex, karşıdakinin gerçek bir kişiyle konuştuğunu hissedecek kadar doğal görüşmelere girilebilmekte, hatta “hmm” gibi düşünce ifadeleriyle konuşmaya gerçekçilik katabilmekte.(https://ai.googleblog.com/2018/05/duplex-ai-system-for-natural-conversation.html)

Öte yandan, Ford, Waymo, General Motors ve Tesla gibi şirketlerin araç teknolojisi ile ilgili çalışmaları da ses getirdi. SpaceX şirketinin ürettiği Falcon Heavy isimli roket, Elon Musk’ın Tesla spor arabasıyla beraber Florida eyaletindeki Kennedy Uzay Üssü’nden uzaya fırlatıldı. (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-42980048)

 TÜRKİYE’DE YAPAY ZEKÂ VE ROBOT POPÜLERLİK KAZANDI

Dünyada yaşananların paralelinde Türkiye’de de birtakım gelişmeler olduğunu söylemek mümkün. Yapay zekâ ve robot konuları 2018’de her kesim için popüler hale gelmeye başladı. Deep Learning Türkiye ekibinin Ekim ayında düzenlediği DeepCon konferansı şüphesiz en çok ses getiren etkinliklerden biri olmuştu.

Öte yandan Ocak ayında İstanbul Barosu’nda da yapay zekâ ve robotlar hukuksal boyutuyla tartışıldı. Yılın ilerleyen aylarında da sürücüsüz araçlar ve hukuk üzerine ikinci konferans düzenlendi ve bu konferansta da hem teknik hem de hukuksal tartışmalar üzerinde duruldu.

Bu yıl edebiyatta da robotların izlerini görmeye başladık. Sevgili Ayşe Acar’ın Türk edebiyatına kazandırdığı Bay Binet romanının devamı olan “Yeşil Adam” bu yıl okuyucusuyla buluştu. Yılın ilerleyen aylarında ise Prof. Cem Say’ın yapay zekâ konusunda oldukça sade bir dille yazılmış ve teknik alt yapısı olmayan kişilerin de kolayca okuyabildiği “50 Soruda Yapay Zekâ” kitabı yayınlandı.

Türkiye ve dünyada 2018, teknolojik gelişmelerin yaşandığı bir yıl olsa da büyük çapta veri konusunda yaşanan skandallarla geçen bir yıl oldu diyebiliriz. Bu da bize bireyleri koruyan yasal gelişmelerin teknolojinin hızına yetişmesi gerektiğini gösteriyor. 2019 yılının büyük teknolojik gelişmelere ve bunu takip eden akılcı yasal düzenlemelere sahip olması ümidiyle…

Hiçbir haberi kaçırmayın!

E-Bültenimiz ile gelişmelerden haberdar olun!

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Başa dön tuşu