Etiket arşivi: Siber Diplomasi

Çin’in Siber Güç Olmasında Amerikan Katkısı

Tam 20 yıl önce bugün, Microsoft başkanı Bill Gates ve Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri Jiang Zemin bir araya geldi. Bu toplantı, Çin’in siber gücünün gelişiminde Amerikan etkisini derinleştirmek için yapılan bir dizi toplantının ilkiydi. Son yıllarda siber güvenlik konusunda ABD ve Çin’de görülen milliyetçi teknoloji söylemlerini bir tarafa bırakırsak, her iki ülke de 20 yıldan fazla süredir ICT sektöründe derinleşen ve artan bir ilişki içinde bulunuyor.

Pekin yönetimi 2050 yılına kadar ileri seviye bir bilgi toplumu olma idealine sahip. ABD ile yakın bir ilişki içinde olmadan bu amacını gerçekleştirmesi mümkün değil. Ayrıca önde gelen Amerikan şirketleri de Çin’i kendi geleceklerinin bir parçası olarak görüyor. Microsoft’un 1998’de kurulan Asya Pasifik Ar-Ge Laboratuarı şu an ABD dışındaki en büyük araştırma geliştirme merkezi durumunda. Fakat Çin’in ABD’ye olan bağımlılığı, ABD’nin Çin’e olan bağımlılığından daha yüksek. ABD’nin iyi niyeti ve yüksek teknoloji ürünlerinde Çin’le sürdürdüğü açık ticaret olmasaydı, Çin günümüzde siber güç olarak çok daha geri bir ülke olacaktı. Tüm bunlara rağmen, iki ülke arasında siber dünyada sürdürülen bu bağımlılığın analiz edildiği çalışmalar çok sınırlı sayıda. Bu ikili ilişki sadece satmak ve almaktan ibaret değil. İlişkinin içinde ayrıca teknoloji transferini yöneten iş düzeni, hukuki yapılar ve uluslararası normlar da bulunuyor. Bu açıdan Çin’in ABD şirketlerinin ticari sırlarına yönelik düzenlediği siber casusuluk operasyonları çok önemli bir konu olsa da büyük resmin sadece bir parçası. ABD’nin Çin’e bilgi ve teknoloji transferi oldukça zorlu süreçlerden geçti ve hala geçiyor. Sadece 2014 yılında, Microsoft Çin içinde çeşitli idari ve hukuki kısıtlamalara maruz bırakıldı.

Pekin’de, Çin’in ABD firmalarıyla bu alanda işbirliğini etkileyen ve bazı çevreler dışında pek fazla bilinmeyen bir organizasyon bulunuyor. İki ülke ilişkisinin başarısının somut bir göstergesi olarak gösterilen bu kurum, Çin’de 1995 yılında resmi olarak ticari olmayan bir kurum olarak kayıt altına alınan ABD Bilgi Teknolojisi Ofisi (The United States Information Technology Office). Bu kurum, üyelik esasına dayanan bir yapıya sahip ve ABD’den dört sanayi grubunu (semiconductors, bilgi teknolojisi, yazılım ve iletişim) ve ayrıca Çin ICT sektöründe çıkarları bulunan 50 bireysel şirketi içeriyor. Temel amaçlarından biri, Çin piyasasının ABD teknolojisine açılmasının yanı sıra, Çin’in açık ticarete ve entellektüel telif haklarına riayet eden bir ülke olarak gelişimini desteklemek. USITO, Çin iç hukuku hakkında sıklıkla yorumlar yayınlıyor ve ABD ICT sektörü ile Çin’li taraflar arasında bir arabulucuk vazifesi de görüyor. Çin Kamu Güvenliği Bakanlığı ile kriptografi ve kaynak kodları konusunda hassas bir işbirliği sürdüren USITO, web sitesinde bulunan “güvenilir bir organizasyon olma” misyonunu benzer şekillerde sürdürüyor.

Bu hafta Çin’in yakında kendi işletim sistemini geliştireceği ve bu şekilde ülkedeki yabancı kaynaklı teknolojileri yenileyeceği haberleri, Çin’in ABD’ye olan teknoloji bağımlılığını azaltmaya yönelik milliyetçi bir hareket olarak yankı buldu. Fakat aynı zamanda Çin Telekom ve IBM arasında yeni bir ortaklık kurulması yönünde haberler de basına yansıdı. BM 2012 verilerine göre, (Hong Kong dahil) Çin, bilgi teknolojileri ihracatında tüm dünyayı geride bıraktı (%41). Bu veriler içinde bir çok detay ve muğlaklık barındırıyor. Siber güç sadece bu sektördeki üretim veya ticaret hacmiyle açıklanamaz. Siber güç, bir çok sektörde (sağlık, tarım, ulaşım, uzay vb.) bulunan bilgisayar teknolojilerine bağlı bir kavram ve bu alanlar bilgi teknoloji ticaret istatistiklerine dahil edilmiyor. Dahası, IBM – Çin Telekom anlaşması, Çin’in modernleşmesi için ABD’den Çin’e yapılan ithalatın hala önemli olduğunu gösteriyor. Xi Jinping’in kurumun genel sekreteri olduğu Şubat 2014’te söylediği gibi, “bilgiselleşme olmadan modernleşme olamaz”

Siber alan yönetimi konusunda ABD ve Çin arasında çok önemli siyasi tercih farklılıkları bulunmasına rağmen, iki ülkenin teknoloji ilişkisi (bilgi, ekipman ve altyapı açısından) çok daha iyi anlaşılmayı bekliyor. Bu ay çıkan Çin’de Siber Politika (Cyber Policy in China, Polity Press, Cambridge, UK) kitabımda iddia ettiğim üzere, Xi Jinping’in hükümeti, ABD’ye olan bağımlılığı artırmaya ihtiyaç duyabilir ve daha “bilgi dostu” değerleri benimseyebilir. Siber gücünü artırmak için bu, hayati önem taşıyor.

 

Bu yazı 4 Eylül 2014’de China Focus websitesinde İngilizce olarak yayınlanmıştır.

 

İsrail’den Hindistan’a Siber İşbirliği Teklifi

 

BM Zirvesi için New York’da bulunan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Hint meslektaşı Narenda Modi ile yaptığı görüşmede siber tehditlere karşı İsrail’in kurduğu siber savunma birliğinde beraber çalışma teklif etti.

Hindistan medyasında çıkan haberlerde , İsrail teklifinin Hindistan’ın İngiltere ve ABD yönetimleri ile ülkenin siber savunma kapasitesini güçlendirme için görüşmeler yaptığı bir dönemde gelmesine dikkat çekildi. Mondi’nin ABD Başkanı Obama ile yaptığı görüşmede de terörizmle mücadele ve siber tehditlerin ön plana çıktığı öğrenildi.

Siber güvenlik alanında sivil ve askeri birimler arasında eşgüdümü sağlayacak bağlantıyı kurmakla görevlendirilmesi düşünülen siber savunma birliği, bu alanda çalışma yapan araştırmacılar için de küresel bir platform olacak. Netanyahu, Mondi’ye bu birime Hintli araştırmacıların katkılarından memnun olacağını söylediği belirtildi.

“Siber güvenlik İsrail’in ciddi çalışmalar yürüttüğü bir alan. Geleceğe yönelik bir geniş vizyon belirlemişler.” ifadelerini kullanan Hintli bir resmi yetkili, hükümetinin Tel Aviv yönetimi ile işbirliğine sıcak baktığını söyledi.

İsrail’de devlet kurumları arasında siber güvenlik çalışmalarını organize etmekle sorumlu olan İsrail Milli Siber Bürosu ile beraber çalışacak olan siber savunma birimi daha sivil bir yapıda olacak. İsrail Başbakanına bağlı olarak çalışan Büro milli güvenlikten, ekonomiye, kritik altyapılardan vatandaşların kişisel bilgilerinin korunmasına kadar birçok alanda siber tehditler üzerine çok boyutlu faaliyetler yürütüyor.

 

Baltık Ülkeleri Rus Siber Tehdidine Karşı Önlem Peşinde

Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimin siber alana yansıması ve Ukrayna sistemlerini hedef alan saldırılar Baltık ülkelerini harekete geçirdi. ‘Snake’ (spying virus, 5-6 yaşında) adlı yazılımla Ukrayna sistemlerine 2010’dan bu yana 14 kez saldırı düzenleyen Rus hackerların aynı yazılımla Litvanya’ya da saldırdıkları ortaya çıktı.

 

Estonya saldırısından sonra Letonya ve Litvanya kamu kurumlarının siteleri de siber saldırıya uğramıştı. Baltık ülkelerinden bölgesel siber ittifak kurulması konusunda haerkete geçme sinyalleri geliyor. Bölgesel bir ittifak oluşturmaya yönelik Letonya’nın ABD büyükelçisi ilk ağızdan böyle bir gerekliliği dile getirdi. Hemen ardından Finli siber stratejist de böyle bir girişimin olumlu olacağına dair basına açıklama yaptı. Böyle bir siber ittifak kurulursa, siber diplomasinin anlamının da netleşmesi beklenebilir.

İsrail-ABD Arasındaki En İyi İşbirliği Siber Güvenlikte

 

ABD’nin Tel Aviv Büyükelçisi Dan Shapiro bilişim sektörünün birçok alanında İsrail ve ABD arasındaki işbirliğin geçtiğimiz yıllara oranla geri gittiğini belirterek, en etkili ortaklıkların siber güvenlik alanında gerçekleştiğini ifade etti.

İsrail Reut Enstitüsünde katıldığı bir konferansta konuşan Amerikalı diplomat, iki ülke arasındaki ilişkinin hükümetler arasında olmaknın ötesine geçerek özel sektörün etkili bir rol oynadığı bir ilişki biçiminde olduğunu söyledi. “Bilim ve Teknolojide devlet sadece teşvik edici bir role sahiptir. Asıl işi ypan özel sektördeki bireylerdir.” Diyen Shapiro, internet teknolojileri ile devletlerin ticari üstünlüklerini kısa zaman içerisinde kaybedebilecekleri uyarısını yaptı.

“Siber dünyanın bütünlüğüne yönelik tehditler ekonomimize yönelik tehditlerdir.” diyen Shapiro, siber güvenlik alanında ABD ve İsrail arasındaki işbirliğin geliştirilmesi için atılan son adımları takdirle karşıladığını da sözlerine ekledi.

Tel Aviv  ve Washington yönetimleri siber güvenlik alanında ciddi bir işbirliği içerisindeler. Amerikan meşeli şirketlerin İsrail’de güvenlik laboratuvarları açmaları için maddi kolaylıklar sağllanırken, bu işbirliği ordular arasında da gelişmeye devam ediyor. İran’ın nükleer programını yavaşlatmayı amaçlayan Stxunet adlı virüsün İsrail ve ABD tarafından gerçekleştirildiği iddia ediliyor.

İngiltere Çin ile siber ilişkileri geliştirme peşinde

ABD’nin siber espiyonaj nedeniyle Çin ile gerginlik yaşadığı bir dönemde, İngiltere’nin Pekin yönetimiyle siber güvenlik konusunda ilişkileri geliştirmek için çalıştığı öğrenildi. The Guardian’ın haberine göre, İngiliz ve Çinli kolluk kuvveti yetkilileri arasında bu amaçla geçtiğimiz altı ay içerisinde iki gizli toplantı yapıldı. İki ülke arasında siber suçlara karşı 7/24 iletişim noktası kurulması kararlaştırıldı.

İngiltere’nin Çin’den kaynaklanan siber espiyonaj tehdidi altında olduğunu belirten uzmanlar, Çin’e karşı ABD gibi sert adımlar atılması gerektiğini belirtirken, Çin ile işbirliğine gidilmesini eleştirdi.

2014 Şubat ayında yapılan ilk toplantıda İngiliz delegasyonu arasında emniyet görevlilerinin yanı sıra siber güvenlik uzmanlarının da bulunduğu belirtildi. İşbirliği imkanlarının konuşulduğu toplantının ikincisi ise mayıs ayında Londra’da gerçekleştirildi.

İngiltere’nin ABD ile birçok konuda olduğu gibi siber güvenlik meselelerinde de birlikte çalışmasının ardından, ABD’nin İngiltere-Çin yakınlaşmasına nasıl tepki vereceği merak ediliyor. İngiltere’nin böyle bir açılım yapmasının arkasında İngiltere ve Çin arasında giderek artan ticaret hacmi olduğu düşünülüyor.