Etiket arşivi: NATO

Siber güvenlik stratejisinin 17. maddesi dile gelse de konuşsa…

Türkiye siber güvenlik stratejisini açıklayalı yaklaşık bir buçuk yıl oldu. 2016-2019 yılları için hazırlanan stratejide belirtilen hedeflere ulaşmak için verilen zamanın neredeyse yarısı doldu. Hangi adımların atıldığı konusunda açık kaynaklarda net bir bilgi bulunmuyor. Böyle bir bilgi yoksunluğu ise bizi hayal gücümüzü kullanmaya itiyor.

Mesela ‘Stratejik Siber Güvenlik Amaçları ve Eylemleri’ başlığının 17. maddesinde bahsedilen ‘proaktif siber savunma yeteneklerinin geliştirilmesi’ ne ola ki diye düşünüyoruz. Bahsedilen yetenekleri geliştirmenin yollarından biri herhâlde ‘siber tatbikat düzenlenmektir’ deyip başlıyoruz araştırmaya…

İlk örnek Polonya’dan, ülkedeki siber güvenlik farkındalığını artırmak için kurulan Siber Güvenlik Derneği, enerji, finans ve telekomünikasyon sektörlerinde siber tatbikatlar düzenliyor. 2012’de ilk tatbikatını enerji sektöründe yapan dernek faaliyetlerini genişleterek 2015’de finans sektöründe maliye bakanlığının da katıldığı en geniş siber tatbikatını düzenledi.

Sektörel bazda takdire şayan bir başka örnek ABD’den. HITRUST Alliance adlı kar amacı gütmeyen kuruluş, sağlık sektöründe siber tehditlere karşı önlem almak ve yöneticileri karşılaşılacak siber krizlere karşı hazırlıklı hale getirmek için düzenli tatbikatlar düzenliyor. Anladığım kadarıyla ‘her şeyi devletten beklemek olmaz’ diyerek yola çıkan kuruluş üyeleri arasında siber tehditler konusunda bilgi paylaşımı da gerçekleştiriyor.

Avrupa’ya geri döndüğümüzde karşımıza Yunanistan çıkıyor. Yunan Savunma Bakanlığının özel sektör ve kamunun katılımıyla 2010 yılından bu yana düzenlediği Panoptes siber güvenlik tatbikatını diğerlerinden ayıran önemli bir özelliği var. Özel sektörden sadece kritik altyapı temsilcileri değil, iş dünyasının değişik aktörleri -mesela bir tekstil holdingi- de tatbikata katılabiliyor. Bu sayede tecrübe paylaşımını hedefliyorlar. Yunan Genelkurmayının liderliğini yaptığı insiyatifin amaçlarından biri de ‘ülkedeki siber uzmanları bir veri tabanında toplamak ve gerektiğinde operasyonel hale gelecek siber birimlerin oluşmasını sağlamak’ yani bir siber kriz anında devreye girecek siber milis birlikleri…

Örnekler çoğaltılabilir ama Lockedshileds’den bahsetmeden olmaz. CCD COE tarafından her sene daha başarılı şekilde düzenlenen tatbikatın bu seneki basın brifinginde bazı şirketlerden özellikle bahsedilmesi dikkat çekti: Threod Systems, Cyber Test Systems, Clarified Security, Iptron, Bytelife, BHC Laboratory.

Birçoğu Estonya merkezli olan bu şirketlerin (sitemizin takipçilerinin bildiği üzere CCD COE Estonya’dadır ve bu ülkenin girişimiyle kurulmuştur) NATO’nun en geniş çaplı siber tatbikatının düzenlenmesinde yer almalarının onlara küresel bir görünüm kazandıracağından şüphe yok. Başarılı bir ekosistem. Siyasi liderlik bir NATO merkezinin kurulmasına ön ayak oluyor. Siber güvenlik şirketleri ile birlikte çalışan merkez hem tatbikatı onlarla birlikte hazırlıyor hem de Eston şirketler NATO vitrinine çıkmış oluyor. NATO demişken, İttifak’ın siber güvenliğin dahil olduğu iki büyük tatbikatı daha var: Cyber Coalition ve Crisis Management Exercise (CMX)

Tren kaçmak üzere ama henüz kaçmış değil. Peki, Türkiye’deki siber güvenlik şirketleri ile devlet birlikte bir siber güvenlik tatbikatı düzenleyemez mi?

Ankara’nın geçen yıl yayınladığı strateji belgesindeki hedeflere ulaşması sadece kamu kaynaklarıyla zor gözüküyor. İlk adım olarak siber tatbikat konusunda özel şirketler ile ortak adım atılması, hatta tüm organizasyonun ve altyapının işletilmesinin şirketlere devredilmesi çok önemli bir adım olarak değerlendirilmeli. Orta vadede Türk şirketlerinin düzenlediği ulusal bir siber tatbikatın uluslararası boyuta taşınması ürün geliştiren siber güvenlik firmalarımızı yabancılarla buluşturacak etkili bir platforma dönüşmesini sağlaması işten bile değil.

Kısa not: Hollanda ve İngiltere gibi ülkelerin aksine, Türkiye’de açıklanan stratejinin üzerinden makul bir süre geçtikten sonra kaydedilen ilerleme ile ilgili bir bilgilendirme yapılmadığı için stratejide belirtilen hedeflere ne kadar ulaşıldığını bilmiyoruz. Ayrıca son açıklanan stratejinin eylem planı da henüz kamuoyu ile paylaşılmadığını da eklemek gerek.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurun

 

NATO’nun ilk kadın siber güvenlik direktörü: Merle Maigre

1 Eylül 2017’den itibaren resmen Talinn merkezli NATO CCD COE direktörlüğü görevini Sven Sakkov’dan devralan Merle Maigre, merkezin güvenlik camiasında kazandığı saygınlık göz önünde bulundurulduğunda iyi analiz edilmesi gereken bir siber lider olarak önem kazanıyor. Sakkov’un veda konuşmasında dikkat çeken bir nokta var; “dijital yaşam tarzımız, siber güvenlik ve savunma el ele gitmesi gereken konular, eğer savunmaya yatırım yapmazsanız, diğerlerinin kalıcı olmasını bekleyemezsiniz” diyor. Savunma özelindeki bu vurgu, kariyeri boyunca savunma odaklı çalışan Maigre’nin uzmanlık alanına bir gönderme niteliği taşıyor.

İlgili yazı >> NATO’nun ilk sivil siber güvenlik direktörü: Sven Sakkov

2012 yılından bu yana Estonya Cumhurbaşkanı’nın güvenlik danışmanlığı görevini yürüten yeni direktörün, öncesinde de Brüksel’de NATO Genel Sekreteri General Anders Fogh Rasmussen’e politika danışmanlığı yaptığı biliniyor. Direktörün akademik geçmişi, bize tam bir sosyal bilimci olduğunu söylüyor: Tartu Üniversitesi’nde Tarih okuduğu dönemde üç yıl süreyle Amerika’daki Middlebury College’da uluslararası çalışmalar yürüten Maigre, King’s College London’da Savaş Çalışmaları alanında yüksek lisans sahibi. Ancak Maigre’in özgeçmişi ve bugüne kadarki kariyeri, siber güvenlik çerçevesinde çalışmamış olduğunu hemen hissettiriyor.

Kanımca Merle Maigre’in bu göreve seçilmesinin ardında, sahip olduğu geniş uluslararası ilişkiler kontak ağı, NATO’nun siyasi işleyişini iyi anlayıp, yönetebiliyor olması ve en önemlisi Rusya karşıtı, Batı yanlısı söylemleri yatıyor. Okuma imkânı bulduğum siyasi analizlerinde kabaca fark edilen bu tutum, özellikle Rusya’nın Ukrayna ve Estonya üzerinde uyguladığı hibrid savaş yöntemlerinden bahsettiği bir yazısında büsbütün gözleniyor. Rus ordusunun hibrid savaş kapsamında enerji ablukası, bilgi savaşı, finansal yaptırım ve siber saldırılardan sıklıkla yararlandığını belirten Maigre, Rusya’nın tüm bu unsurları neredeyse mükemmele yakın bir koordinasyonla uyguluyor olmasını oldukça etkileyici ve bir o kadar da korkutucu buluyor.

İlgili yazı >> Hibrid savaş ve siber uzay 

Yazılarında öne çıkan “liberal demokrasi” ve Batı değerleri yanlısı kimliğe rağmen, Avrupa’nın bu koordine hibrid saldırılar karşısında akut bir zafiyete sahip olmasını açıkça eleştirebiliyor. Avrupa’nın aşina olduğu, baskı, etkileme ve istikrarsızlaşma için Rusya tarafından uygulanan hibrid yöntemlere yenilerinin eklendiğini savunan Maigre, yeni unsurların birleşimiyle ortaya çıkan iki büyük tehdidi, “sürpriz etkisi” ve beraberinde gelen “muğlaklık” olarak betimliyor. Böyle zamanlarda NATO ve AB gibi çok uluslu organizasyonların yaşadığı akıl tutulması sonucu net bir duruş ve eylem ortaya koyamaması, sanırım Maigre’in bahsettiği “akut zafiyet” kapsamında daha bir anlam kazanıyor.

SİBER LİDERLER DİZİSİNİN TÜM YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYIN

Büyük resme baktığımızda yeni direktörün kariyeri, uluslararası siyasetçi kimliği ve Rus karşıtlığı, bir önceki yönetici Sakkov’un kariyeriyle bir hayli benzerlik gösteriyor. Bu arada bir dip not vermek gerekirse: Sven Sakkov’u değerlendirdiğim 2015 tarihli yazıdaki öngörülerimin, bu yıl Talinn Manual 2.0’ın yayınlanması ve CCD COE’nin ev sahipliğindeki en geniş ve en karmaşık teknik siber savunma egzersizinin Sakkov yönetiminde gerçekleşmesiyle doğrulandığını söyleyebilirim.

Bu kapsamda Maigre dönemine yönelik hislerim bana merkezin icraatlarında, Sakkov’un inşa ettiği uluslararası hukuk ve diplomasi ekseninden, savunma ve güvenlik eksenine bir kayma olacağını söylüyor. Merle Maigre, bu tabloda Rusya kaynaklı tehdit algısı yüksek, Batılı kimliği gelişmiş ve hem teknik, hem güvenlik camiasına kendini kanıtlaması beklenen bir kadın yönetici olarak karşımıza çıkıyor. Sakkov’a kıyasla daha katı bir tutum takınabileceğini düşündüğüm yeni direktör önderliğinde  siber güvenliğin siyasi ve askeri açılımlarına daha fazla vurgu yapan, yeri geldiğinde proaktif politikalar geliştirip, uygulayabilecek bir CCD COE görebiliriz.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz

AB Savunma Bakanlarına siber güvenlik tatbikatı

Artan siber tehditlere karşı ortak savunma arayışındaki Avrupa Birliği, bu konuda önemli bir adım atıyor. AB savunma bakanları, eylül ayında siber savunma tatbikatı yapacak.

AB dönem başkanlığını yürüten Estonya’nın organize ettiği tatbikatta, siber saldırı sonrası yönetim stratejileri ve bakanların genel istidatları test edilecek. Estonya’nın başkenti Talinn’de 7 Eylül’de gerçekleşecek tatbikat, bu seviyede düzenlenen ilk tatbikat niteliğinde.

İlgili haber >> Almanya-Rusya arasında siber atışma

Stratejik ‘EU CYBRID 2017’ adlı tatbikata dair bilgi veren Estonya Savunma Bakanı Jüri Luik,  böyle bir tatbikatın şu an, her zamankinden daha fazla acil olduğunu belirtti. NATO ve AB ülkelerinin siber alemde daha mütecaviz tehditlere karşı karşıya olduğunu vurguladı.

Bu girişimin arkasındaki motivasyonlardan birinin AB ile NATO arasındaki işbiriliğini artırmak olduğunu söyleyen Luik, “İnternette ülkeler ve teşikalatlar arasında bir sınır yok. Siber tehditlere karşı koymak için AB ile NATO arasındaki işbirliğine yöelk bariyerler kaldırılmalı.” dedi.

Tatbikatın, AB içinde savunma işbirliğinin geliştirilmesine yönelik gişirimlerin olduğu bir dönemde gerçekleşmesi de ayrıca önem arz ediyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz!

Türkiye’nin siber güvenlik yönetişimine dair bir Rum torunundan mülhem tavsiyeler

James Stravridis, NATO’nun siber alanı muharebe alanı olarak tanımlamasında liderlik yaptı.

Siber güvenlik ile ilgili okuyup yazmaya yeni başladığım zamanlar ‘Acaba bu konuyu ben mi abartıyorum?’, ‘Aslında sandığım kadar kritik bir mesele değil mi?’ diye şüphe dolu düşünceler zihnimi meşgul ederdi. Kopenhag Okulu bakış açısıyla siber alanın ‘güvenlikleştirilmesi’ (securitization) süreci üzerine çalışırken NATO’nun başlı başına siber alanı askerileştirmesini (militarization), güvenlikleştirme sürecinin ilk adımı olarak kabul eden çeşitli makalelere rastlamıştım. O zamanlar NATO Kuvvetler Komutanı olan James Stravridis (Dedeleri Anadolu’dan göç etmiş Rumlardandır) emekli olup görevden ayrılmadan önce siber güvenliği İttifak’ın öncelikleri arasına katma konusunda attığı adımlar ve veda konuşmasında siber alanın güvenliğine dair vurgusu şüphelerimi dağıtmaya yetmişti.

İki hafta önce Foreign Policy dergisinde emeklilik günlerini Tufts Üniversitesi bünyesindeki Fletcher School of Law and Diplomacy bölümünün dekanlığını yaparak geçiren Stravridis’in ABD’nin siber güvenlik stratejisine dair önemli bir yazısı yayınlandı. Eski komutanın stratejiyi hedef alan eleştirileri, Türkiye’de şikayet edilen konuların neredeyse hepsinin aslında dünyada da çözülemediğini gösteriyor. Bu yüzden son zamanlarda sıklaşan siber güvenlik eğitimleri kadar siber güvenlik yönetişimine dair de ciddi mesai ayrılmalı ve akademik çalışmalar düzenlenmelidir. Bu açıdan eski NATO komutanına kulak vermekte fayda var.

  1. Stravridis’in eleştirilerinin başında siber güvenlik ile ilgili kurumların daha iyi bir şekilde organize edilmesi bulunuyor. FBI, NSA ve Anayurt Güvenliği siber güvenlikte başı çeken kurumlar. Görünüşte bir koordinasyon olsa da siber güvenlikle ilişkili 6 farklı merkezin hiçbiri liderliği üstlenmiyor. Stravridis’e göre daha da kötüsü ‘tarım ve ulaşımla ilgili bakanlar olmasına rağmen kabinede siber güvenlikle ilgili tek bir ses yok.’ Türkiye’deki durumda AFAD’dan TSE’ye kadar birçok kurum siber güvenlik filinin bir tarafını tutmuş gözüküyor, lakin iyi niyetli bu gayretlerden daha verimli sonuçlar alınması için yönetişim şart.
  1. Amerikalı komutan orduda derhal bir ‘Siber Kuvvetler Komutanlığının’ tesis edilmesini öneriyor. Mevcut Siber Komutanlık altında yer alacak bu birimde ilk etapta 5-10 bin kişi istihdam edilmesi ve merkezinin Silikon Vadisi’nde bulunması gerekiyor. ABD’nin şimdiki ‘siber ordusunun’ toplama bir ekip olduğunu eleştiren Stravridis, tamamen kendini bu konuya vakfetmiş kadroların toplanmasının acil ihtiyaç olduğunu söylüyor. Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde Siber Savunma Komutanlığı’nda eminim çeşitli çalışmalar yapılıyordur. Sitemizin dikkatli takipçileri arasında yer alan subaylarımızın gözünden kaçmaması için Stravridis’in orijinal bir önerisini buraya ekliyorum: “Oluşturulacak siber kuvvetin çalışma mantığı Sahil Güvenlik gibi olabilir çünkü hem kolluk kuvveti hem de silahlı kuvvet gibi operasyon yapabilme yetki ve kabiliyetine sahipler.” Böylece siber suçlarla mücadele ederken kazanılan teknik tecrübe uluslararası siber çatışmalarda kullanılabilir. Günümüzde özel şirketlerin giderek daha fazla politik hedef haline geldiği düşünülürse, Türkiye için de uygulanabilir bir öneri gibi duruyor.
  1. Stravridis ABD’de yıllardır tartışılan NSA ve Siber Komutanlığın ayrılmasını da listeye eklemiş. Görevlerin farklı olması ve kontrol edilecek yetkilerin genişliği bir kişinin taşıyabileceğinden fazlasını içerdiği için böyle bir kanıya varmış eski komutan. Türkiye’nin siber yönetişimi için böyle bir sorun henüz bulunmuyor.
  1. Güçlü bir kamu özel sektör iş birliği Stravridis’e göre de şart. Sanırım komutanı Savunma Bakanlığının Silikon Vadisinde bir ofis açması kesmemiş ki daha fazlasını istiyor. Türkiye’de geleceğe yönelik umut verici haberler geliyor. Bu sene ülkemizin katılmadığı Lockedshields’te geçen sene Türkiye içerisinde bir özel şirketin de bulunduğu ekip ile yer almıştı. Siber güvenlik stratejisinin gerçekleştirilmesinden, BotNet çökertme operasyonlarına kadar kamu özel sektör iş birliği görülüyor. Bu iş birliğinin istihdam konusunda da yeni bakış açılarıyla genişletilmesi Türkiye gibi siber güvenlik uzmanı ciddi seviyede olan bir ülke için ihtiyaçtan da ötesi.
  1. Bu madde adeta ciğerleri dağlıyor: Eğitim. En zayıf halka insan deyip duruyoruz, ama ne yapıyoruz? Siber güvenlik eğitimini uzmanlık eğitimi ve farkındalık eğitimi olarak ikiye ayırıp ‘Ben sızma testi eğitimi değil, ortaokul çocuklarına farkındalık eğitimi vereceğim.’ diyen bir babayiğit STK çıkmasını umuyoruz artık. Stravridis de der ki, ‘Güçlü parolalar, oltalama saldırılarına karşı uyanıklık gibi önlemler zafiyetlerimizi önemli ölçüde azaltacaktır.’
  1. Son madde siber caydırıcılık ve taruzi siber operasyonların çerçevesini belirleyecek olan doktrin, siyasa ve stratejinin oluşturulması ile ilgili. Siber silahlar evrilerek çoğalıyor ve siber tehditler ulusal güvenliği daha fazla hedef alıyor. Buna karşı koyacak strateji sadece ‘Siber güvenlik ulusal güvenliğin bir parçasıdır’ ifadesini tekrarlamak olmamalı. ‘Türkiye’nin siber caydırıcılığını nasıl ölçümlemeliyiz?’, ‘Bu konudaki iletişim stratejisi nasıl olmalı?’, ‘Uluslararası örgütler, antlaşmalar ve BM nezdindeki çalışmalarda Türkiye nasıl bir rol oynamalı?’ gibi soruların cevapları bugün düşünce merkezlerinin öncelikli soruları arasında yer almalı.

 

 

 

NATO Eski Komutanı: ABD Rusya’nın siber saldırılarına siberle cevap verirse kaybeder

NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Eski Komutanı Philip Breedlove, Rusya’nın ABD seçimlerine müdahale etmeye yönelik yaptığı siber saldırı girişimlerine Amerika hükümeti tarafından farklı yollarla karşılık verilmesi gerektiğini belirtti.

Atlantic Council’da konuşan Breedlove, bu siber saldırılar göz ardı edildiği ve müsamaha gösterildiği takdirde Amerikan hükümetinin kötü niyetli davranışlara ödül veriyormuş gibi olacağının altını çizdi. Amerika’nın karşılık olarak istihbarat üzerinden, diplomatik, askeri ve ekonomik yollarla dengeli bir karşılık vereceğine inandığını söyleyen eski komutan yeni hükümetin iki ülke arasındaki gerilimi yapıcı diyalog ve işbirliği çerçevesinde adımlar atarak yatıştırması için umutlu olduğunu ekledi.

Amerika’nın siber alanda çok aktif olduğunu ve daha önce siber güvenlik uzmanlarının ülkenin zayıflıkları konusundaki uyarılarını tekrarlayan Breedlove “Bu konuda duyarsız ve tepkisiz kalmayı bir çözüm yolu olarak görmüyorum. Amerika’nın bu şekilde kötü bir durumu ödüllendirmemesi gerektiğine inanıyorum” dedi.

[ilink url=”https://siberbulten.com/uluslararasi-iliskiler/rapor-12-nato-ulkesi-kritik-bilgi-altyapilarini-nasil-duzenliyor/” style=”tick”]RAPOR: 12 NATO ülkesi kritik bilgi altyapılarını nasıl düzenliyor?[/ilink]

Siber güvenlik uzmanlarının Rusya ile göze göz, dişe diş girilecek bir siber çatışma ortamından Amerika’nın zararlı çıkabileceğini söylediğini belirten Breedlove, Rusya merkezli siber saldırı girişimlerine diplomatik, istihbarat yolu ile, askeri ya da ekonomik yollarla karşılık verilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Amerika İstihbarat Topluluğu, geçtiğimiz ay seçimleri etkilemeye yönelik Amerika’daki bireylere ve kurumlara yönelik yapılan siber saldırılar sonrasında resmi olarak Rusya hükümetini suçladı. Bunun üzerine Beyaz Saray Rusya’ya “orantılı” bir karşılık vereceğini açıkladı.

[ilink url=”https://siberbulten.com/strateji-guvenlik/cia-baskani-liseli-hacker-kurbani/” style=”tick”]CIA Başkanı liseli hacker kurbanı[/ilink]

The Washington Free Beacon sitesinde çıkan habere göre Breedlove, Rusya’nın Amerika tarafından eşit olarak görülmek ve dünyadaki büyük güçlerden biri olarak kabul edilmek gibi bir amacı olduğunu belirtti. Bu süreçte Rusya’nın kendisini süregelen bir güç çatışmasının merkezinde ve hatta Amerika seçimlerinin merkezinde bir tartışma konusu olarak gördüğünü ekledi.

2016 yılının başlarında, Rus siber saldırganlar ile ilişkilendirilen DC Leaks tarafından Breedlove’un özel e-postaları yayınlanmıştı.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

[wysija_form id=”2″]