Etiket arşivi: İran

İranlı hacktivist grup ABD’de su idaresine sızdı

İranlı hacktivist grup ABD'de su idaresine sızdıİranlı hacktivist grup, Pensilvanya’daki bir su idaresine siber saldırı düzenleyerek kontrolünü ele geçirdi.

Cyber Av3ngers olarak bilinen siber grup, Aliquippa, Pa Belediye Su İdaresi’nde basınç düzenleyen uzak bir su istasyonunu ele geçirdi.

Su idaresinin genel müdürü Robert Bible, su varlığına yönelik herhangi bir tehdidin asla söz konusu olmadığı ve hack olayının farkına vardıklarında manuel operasyonlara geçtiklerini ifade etti.

Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı’nın siber güvenlikten sorumlu genel müdür yardımcısı Eric Goldstein ise ajansın izinsiz girişin “farkında” olduğunu ve “gelişen bu durumu anlamak ve gerekli destek veya rehberliği sağlamak için sektör ve kurumlar arası ortaklarla yakından ilgilendiklerini” belirtti.

Aliquippa Belediye Su İdaresi Yönetim Kurulu Başkanı Matthew Mottes ise hackerların, “Sistemimizin yüksek alanlarındaki basıncı düzenleyen bir pompa dışında gerçek su arıtma tesisimizdeki ya da sistemimizin diğer bölümlerindeki herhangi bir şeye erişmedi.” açıklamasını yaptı.

Mottes, hidrofor istasyonunun operatörlere bir alarm gönderdiğini ve operatörlerin de istasyonu manuel olarak kontrol altına aldığını söyledi.

ETKİLİ OLMASA BİLE SALDIRININ BAŞARILI OLMASI DÜŞÜNDÜRÜCÜ

Söz konusu saldırı, operasyonları ya da hizmetleri etkilememiş olsa da İran bağlantılı bilgisayar korsanlarının bir saldırı nedeniyle bir ABD su idaresini manuel operasyonlara zorlayabilmesi, kritik altyapı kuruluşlarını dijital ihlallere karşı güvence altına almanın zorluklarını vurguluyor.

Bununla birlikte, uzmanlar olayın öneminin abartılmaması konusunda uyarıda bulunuyorlar. Bunun sebebiyse Cyber Av3ngers’ın hem sofistike bir grup olmaması hem de sahte iddialar ortaya koyması.

Örneğin temmuz ayında hacktivist grup, İsrail’in en büyük petrol rafinerisine yapılan bir saldırının arkasında olduğunu iddia etmiş, ancak hedef alınan şirket iddiaların yanlış olduğunu söylemişti.

Eylül ayında aynı grup İsrail demiryolu altyapısına yeni saldırılar düzenlediğini iddia ederken geçtiğimiz ay da İsrail’in Dorad enerji tesisini hacklediğini iddia etmişti. Ancak gerçeklerin böyle olmadığı ortaya çıkmıştı.

GRUP İRAN DEVRİM MUHAFIZLARI ORDUSU’YLA BAĞLANTILI

Grubu tanıyan bir siber tehdit analisti, Cyber Aveng3rs’ın İran Devrim Muhafızları Ordusu bağlantılı olduğunu söyledi.

Grubun İDMO ile bağlantıları hakkında özgürce konuşabilmek için isminin açıklanmasını istemeyen analist, grubun Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısının ardından faaliyet gösteren İDMO bağlantılı Süleyman’ın Askerleri’yle de bağlantılı olduğunu ifade etti.

İsrailli siber güvenlik firması Check Point’ten Gil Messing, grubun “İran’ın İsrail’e karşı yürüttüğü siber kampanyayla bağlantılı olduğunu” ve su sistemlerinde kullanılan yazılımları tedarik eden Unitronics adlı bir İsrail şirket de dâhil olmak üzere çeşitli saldırılar gerçekleştirdiğini söyledi.

HEDEFTE İSRAİLLİ ŞİRKETLER VAR

Söz konusu su sistemi saldırısında grubun bir Unitronics denetleyicisine eriştikleri ve üzerinde şu ifadelerin yer aldığı bir görüntü gösterdikleri ifade edildi: “Hacklendiniz. Kahrolsun İsrail. ‘İsrail malı’ her ekipman Cyber Av3ngers’ın yasal hedefidir.”

CISA tarafından yapılan bir uyarıdaysa bilgisayar korsanlarının Pennsylvania’daki su tesisindeki zayıf güvenlik uygulamalarından yararlandığını, operatörlerin Unitronics cihazını internete ve zayıf şifreye maruz bıraktığı dile getirilirken Unitonics gibi İsrailli şirketlere saldırıların artabileceğini belirti.

ABD, siber casusluğa karşı özel sektörle iş birliğini artıracak

ABD, Ulusal İstihbarat Stratejisi gereği uluslararası tehditler, bulaşıcı hastalıklar, tedarik zinciri gibi konuların tespiti ve önlemi için casusluk şirketleriyle iş birliği yapma kararı aldı.

Söz konusu yeni stratejiyle ABD casusluk şirketleri de ABD şirketleri, sivil toplum kuruluşları ve akademi ile daha fazla istihbarat paylaşacak.

SON STRATEJİ TRUMP DÖNEMİNDE BELİRLENMİŞTİ

ABD hükûmeti son yıllarda yabancı hackerların ana hedefi olan ABD şirketleri, kamu hizmetleri ve diğerleriyle büyük miktarlarda siber tehdit istihbaratı ve sosyal medya şirketleriyle yabancı etki operasyonları hakkında bilgi paylaşmaya başladı.

Son Ulusal İstihbarat Stratejisi, Covid-19 salgını ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden önce, 2019 yılında Trump yönetimi altında yayımlanmıştı.

Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, kendisi ile ilgili yapılan bir röportajda yeni strateji anlayışı hakkında “Bilgi ve tahmin alışverişi konusunun yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Günümüz dünyasının tehdit ortamında değişen birçok şey var.” dedi.

GÜNÜMÜZ DÜNYASINDA TEHDİTLER DEĞİŞİYOR

Değişen tehditleri örnekleyen üst düzey bir ABD’li yetkili, Başkan Biden ve üst düzey danışmanları için hazırlanan günlük istihbarat brifinginin bir zamanlar terörizm ve Orta Doğu ağırlıklı olduğunu, şimdi ise düzenli olarak Çin’in yapay zeka çalışmaları, iklim değişikliğinin jeopolitik etkileri ve yarı iletken çipler gibi çok çeşitli konuları kapsadığını söyledi.

Haines, “Akademiden yerel yönetimlere kadar özel sektörle daha geniş bir yelpazede, daha kurumsal bir bilgi alışverişi oldukça mühim.” ifadelerini kullandı.

Kuzey Koreli siber casuslar, Rus füze sistemine sızdı

Yeni strateji, Haines’in çalışmalarını koordine ettiği yıllık yaklaşık 90 milyar dolar bütçeye sahip 18 ABD istihbarat kurumuna rehberlik etmeyi amaçlıyor.

Yeni stratejide istihbarat kurumlarının ABD’yi, Çin ve Rusya gibi otoriter hükümetlerle rekabetinde, özellikle de teknolojik alanlarda desteklemesi gerektiğini belirtiyor.

Mali krizler, uyuşturucu kaçakçılığı, tedarik zincirinin bozulması ve bulaşıcı hastalıklar gibi küresel tehditler konusunda ise söz konusu strateji, istihbarat kurumlarından, ABD hükûmetini yaklaşan tehditler konusunda uyarmak üzere kendi iç kapasitelerini güçlendirmeleri istiyor.

Daha fazla istihbarat paylaşımına yapılan vurgu, Biden yönetiminin izlediği gizliliğin kaldırılması yönündeki daha geniş bir eğilimin parçası olarak yorumlanıyor.

Son yıllarda ABD, Rusya’nın Ukrayna’daki planlarına ve Çin, İran ve Kuzey Kore’den silah arayışına karşı uyarıda bulunmak için daha önce benzeri görülmemiş düzeyde gizli istihbarat yayınlamıştı.

İranlı muhaliflerin hacker kampına operasyon!

Arnavutluk, İranlı muhaliflerin yer aldığı mülteci kampına “hacker merkezi” kurulduğu iddiasıyla baskın düzenledi

İran’a karşı siber saldırılar düzenleyen bir “hacker merkezi” kurdukları şüphesiyle İranlı muhalif Halkın Mücahitleri Örgütü (MEK) üyelerine ev sahipliği yapan bir mülteci kampına Arnavutluk’ta baskın düzenledi.

Batı Arnavutluk’taki Manez şehri yakınlarındaki bir kampı hedef alan baskınlarda iddialara göre bir MEK üyesi hayatını kaybetti.

MÜLTECİ KAMPI “HACKER MERKEZİ” HÂLİNE GELDİ

Arnavutluk’un Manez şehrinde 2013 yılında bölgeye yerleşen 3,000 MEK üyesine ev sahipliği yapan mülteci kampı, iddialara göre İran’a yönelik siber saldırıların kaynak noktası olarak görülüyordu.

Arnavutluk İçişleri Bakanlığı, MEK’in 2014 yılında Arnavutluk hükûmeti ile kampın sadece insani amaçlarla kullanılmasına dair yaptığı anlaşmayı bozduğunu söylemişti.

Ülkede yerel basına konuşan kaynaklar MEK’in kampı yabancı kurumları hacklemek için kullanılan sunucuları barındıran bir “hacker merkezi” olarak kullandığını söyledi.

SİYASİ MOTİVASYONLU SALDIRILAR DÜZENLENDİ

MEK tarafından organize edilen merkezin gerçekleştirdiği siber saldırılarla ilgili herhangi bir ayrıntı verilmese de büyük olasılıkla son zamanlarda artan İran karşıtı hacktivizm faaliyetleri baskınların ana motivasyonu oldu. 

Söz konusu saldırılar arasında İran Cumhurbaşkanlığı Ofisi, İran Dışişleri Bakanlığı’nın iç ağı ve Tahran’ın CCTV sisteminin hacklenmesi yer alıyor. 

İran muhalefeti hacktivism’i keşfetti: Hapishane kameralarından sonra ulusal kanal da hacklendi

İddiaları güçlendiren bir diğer olay da siber saldırı haberlerinin genellikle Tahran karşıtı çeşitli hacktivist gruplar için bir tür gayri resmî haber bülteni işlevi gören MEK’in web sitesinde yayınlanmış olması.

MEK’in web sitesinde genellikle MEK’in mevcut liderliğini öven ve İran halkını mevcut İran rejimine karşı ayaklanmaya çağıran sloganlar yer alıyor.

MANEZ KAMPI SİBER EĞİTİM ALMIŞ KİŞİLERE EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR

Eski bir MEK üyesi Arnavutluk haber kuruluşu SOT’a Manez kampının “siber eğitim almış ve teknolojide çok iyi olan” birçok MEK üyesine ev sahipliği yaptığını söyledi.

Arnavutluk yetkilileriyse bu saldırılardan MEK’i resmî olarak suçlanmasa da kampa gönderilen Arnavut polis güçlerinin saldırılarda kullanılan bazı sunucuları ele geçirdiği bildirildi. 

Bu da resmî bir suçlamanın yakında gelebileceği anlamına geliyor.

Söz konusu baskınlarda polis güçleri, MEK üyelerinin direnişiyle karşılaştı. Polisler ve MEK arasında yaşanan şiddetli çatışmaların ardından baskınlarda bir MEK üyesinin hayatını kaybettiğine dair iddialar ortaya atıldı. 

Arnavutluk İçişleri Bakanlığı ise internette yer alan bu söylentileri yalanladı.

KAMPA YÖNELİK BASKINI DOZU ARTIYOR

Arnavutluk hükûmetinin MEK kampına yönelik baskısı, Arnavutluk’un Eylül 2022’de İran ile diplomatik ilişkilerini kesmesinden dokuz ay sonra başladı.

Europium (Hazel Sandstorm) olarak bilinen İran devlet destekli bir bilgisayar korsanlığı grubunun Temmuz 2022’de Arnavutluk hükûmetinin çeşitli BT sistemlerine fidye yazılımı ve veri silicileri yerleştirmesinin ardından iki ülke arasındaki diplomatik bağlar koptu. 

Saldırıların etkileri aylarca sürdü ve başta sınır geçişleri olmak üzere hükûmet faaliyetlerini sekteye uğrattı.

Tahran rejimi, terör örgütü olarak sınıflandırdığı MEK’e, Arnavutluk’un güvenli bir sığınak sağladığını düşünüyor.

Arnavutluk’un MEK’e desteği büyük olasılıkla devam edecek. Ancak bu baskınlar MEK’in artan siber faaliyetlerini de engelleme girişimi olarak görülüyor.

Huawei ‘sattım’ dediği şirketler üzerinden ambargoyu delmeye devam etmiş

ABD’nin Çin ile sürdürdüğü soğuk savaşta gittikçe genişleyen bir cephe olan Huawei’yi Washington karşısında zor durumda bırakan bir takım iş bağlantıları ortaya çıktı.

Çinli teknoloji devi Huawei’nin aralarında finans müdürünün de yer aldığı üst yöneticilerine karşı ABD’de açılan davada şirketin Hong Kong’da bazı şirketler üzerinden ambargoyu delici bir takım iş bağlantıları kurduğu iddia edildi.  

ABD’li yetkililer dev teknoloji üreticisinin bu firmayı 2007-2014 yılları arasında İran’a yönelik Amerikan ekonomik yaptırımlarını delmek için kullandığını iddia etmişti. Huawei ise iddiaları reddederken söz konusu şirketi 2007 yılında sattığını ileri sürmüştü. 

Birleşik Arap Emirlikleri, Huawei’de ne görüyor?

Reuters haber ajansı, ise Çinli teknoloji devinin sattığını ileri sürdüğü şirketler üzerinden iş yapmaya devam ettiğini ortaya koyan bağlantıları açığa çıkardı. Bunlar Huawei ile Skycom Tech Co Ltd şirketi arasında Brezilya’da daha önce bildirilmeyen ve ABD’nin teknoloji devi ile finans müdürü ve kurucusunun kızı Meng Wanzhou’ya karşı açtığı davaya destek sağlayabilecek bağlantılar. Brezilya’nın Sao Paulo eyaletine sunulan kurumsal belgeler, Huawei’nin 2007 yılında Skycom’daki hisselerini elden çıkarmasının ardından beş yıl boyunca Huawei ve Skycom’un iş yapmaya devam ettiğini gösteriyor.

Brezilya ve Hong Kong’daki şirket kayıtlarına göre, 2007’nin sonlarına kadar diğer iki üst düzey Huawei yöneticisinin de Skycom ile yakın bağları bulunmaktaydı. Her iki isim de – Ken Hu ve Guo Ping – şu anda Huawei’nin başkan yardımcısı ve dönüşümlü olarak şirketin yönetim kurulu başkanı olarak görev yapıyor. Guo şu anda yönetim kurulu başkanlığı görevini yürütüyor.

HUAWEI KÖŞEYE SIKIŞTI

ABD’de görülen dava, Amerika’nın Çin ile sürdürdüğü soğuk savaşta gittikçe genişleyen bir cephe olan Huawei’nin gücünü kontrol etmek için Washington tarafından yürütülen çok yönlü, küresel bir kampanyanın parçası olarak düşünülüyor. Amerika Birleşik Devletleri, 5G olarak bilinen yeni nesil mobil telekomünikasyon sistemlerinde Huawei ekipmanlarını kullanmaktan kaçınmaları için müttefiklerine lobi yapıyor. Washington, Çin’in bu teknolojiyi kritik altyapılara saldırmak ve istihbarat paylaşımını tehlikeye atmak için kullanabileceğini savunuyor. Huawei ve Çin ise bu iddiaları şiddetle reddediyor.

Huawei’nin Skycom ile olan ilişkisi, ABD’de açılan davanın merkezinde yer alıyor. İddianameye göre Huawei Skycom’u İran’da ambargolu ABD bilgisayar donanımını elde ederek Amerikan yaptırımlarını delmek için kullanıyor. Huawei ve Meng, Huawei’nin bir zamanlar Skycom’un sahibi olmakla birlikte şimdilerde aralarında mesafeli bir ilişki olduğunu ileri sürüyor. Ancak Meng’in avukatları, davayla ilgili yakın tarihli bir mahkeme dosyasında Huawei’nin “Skycom üzerinde belli bir düzeyde kontrol sahibi olduğunu” kabul etti.

5G ve Huawei neden teknolojik soğuk savaşın merkezinde?

REUTERS’E GÖRE İŞ BAĞLANTILARI SÜRÜYOR

Reuters tarafından yeni ortaya çıkarılan bilgiler ise Huawei’nin Skycom üzerindeki kontrolünün Amerikalı savcıların iddia ettiğinden daha da güçlü olduğunu ortaya koymuş oldu. Kurumsal kayıtlar, savcılar tarafından adı geçen tek yönetici olan Meng’in yanı sıra iki Huawei yöneticisinin daha Skycom’a ait bir şirketi yönettiğini gösteriyor. Kayıtlar ayrıca Huawei’nin Skycom üzerindeki kontrolünün sadece İran’a değil Brezilya’ya kadar uzandığını ve Çinli teknoloji devinin %100 hissesini sattığını iddia etmesinden çok sonra uzun bir dönem sürdüğünü gösteriyor.

Huawei’den henüz konuyla ilgili bir açıklama gelmiş değil. Şimdiye kadar sadece Skycom’un İran’daki ticari faaliyetleri kamuoyunun dikkatini çekmişti. Ancak Sao Paulo’daki şirket kayıtları, Skycom’un 2002-2012 yılları arasında Brezilya’da da az bilinen bir varlığı olduğunu gösteriyor.

Belgeler, Skycom Huawei Brezilya’nın küçük bir hissesini satın aldığı Mayıs 2002’de Hu’nun Sao Paulo’da bulunduğunu ve o sırada burada yönetici olduğunu gösteriyor. Hu’nun LinkedIn profilinde o sıralarda Huawei’nin Latin Amerika bölgesinin başkanı olduğu da belirtiliyor.

Hu daha sonra Brezilya’dan ayrılıyor, ancak Skycom ile başka bir bağlantı daha kuruyor. Hong Kong şirket kayıtları, Hu ve Guo’nun 2007 yılında Skycom’un sahibi olan Huawei iştiraki Hua Ying Management Co Ltd’nin yöneticileri olduğunu gösteriyor. Hua Ying, Skycom’daki hisselerini o yıl başka bir şirkete devretmiş. Meng’in o dönemde Hua Ying’in kurumsal sekreteri olarak adı geçiyor. 

ABD ceza davasında Amerikalı yetkililer tarafından sunulan belgeler, hisse devrini esasen sahte bir işlem olduğunu ve Huawei’nin Skycom’u “resmi olmayan bir yan kuruluş” olarak kontrol etmeye devam ettiğini ortaya koyuyor.

Geçtiğimiz yıl ABD Ticaret Bakanlığı Huawei’yi ve Hua Ying de dahil olmak üzere çok sayıda bağlı kuruluşunu “Liste”ye ekledi. Bu hamle, ABD mallarının ve teknolojisinin Huawei’ye satışını kısıtlamış oldu. Washington, bağlı kuruluşların “ABD’nin ulusal güvenliğine veya dış politika çıkarlarına aykırı faaliyetlerde bulunma noktasında önemli bir risk teşkil ettiğini” söyledi.

İranlı hackerlar, rejimin nükleer programına ait kirli çamaşırları ortaya serdi 

İranlı hacker grubu Black Reward, İran’ın nükleer programına ait bir dizi belge yayımladı. İran’ın gizli nükleer planlarına ilişkin önemli bilgiler barındıran belgelerde İran Atom Enerjisi Üretim ve Geliştirme Şirketi’nin yerli ve yabancı ortaklarla yaptığı sözleşmeleri yer alıyor. Ayrıca Buşehr santralinin yönetim ve işletme programları ile şirket çalışanlarının kimlik bilgileri ve maaş bordroları da bulunuyor.

“Black Reward” İran’ın Nükleer Enerji Üretim ve Geliştirme Şirketinin dahili e-posta sistemini başarıyla hacklediklerini ve 50 GB’lık dosyayı internette yayınladıklarını duyurmuştu. Grup, Instagram kanalında “Bilgileri anonim olarak “yani anonfiles” adlı çevrimiçi dosya paylaşım hizmetine yükledikten sonra önümüzdeki birkaç saat içinde indirme bağlantılarını sırasıyla yayımlayacağız.” diye yazmıştı.

İran’da cezaevi kamerasına sızıldı: Hackerlardan Tahran’a “Siyasi mahkumları bırak!” mesajı

Dosyalar arasında “İran Atom Enerjisi Üretim ve Geliştirme Şirketi ile ilgili “ham sürüm ve yedekler”, “Yaklaşık 100 bin e-posta mesajıyla birlikte temizlenmiş ve tarayıcıda görülebilen sürüm” ve “belge ve bilgilerin ayrılmış ve sıralanmış sürümü” yer alıyor.

PROTESTOCULAR BIRAKILMAYINCA VERİLER İFŞA EDİLDİ

Grup, 24 saat içinde İslam Cumhuriyeti’nde ülke çapında devam eden protestolar sırasında gözaltına alınan siyasi mahkumları ve protestocuları serbest bırakmazsa,  “Molla rejiminin kirli nükleer projesini” sızdırmakla tehdit etmişti. Hacker grubu Twitter’da “İslam Cumhuriyeti için 24 saat başladı” diye yazmıştı.

İran’da geçtiğimiz ay,  başörtüsünü düzgün takmadığı için İran’ın “tesettür polisi” tarafından yakalanan Mahsa Amini’nin ölümünün ardından hükümet karşıtı protestolar patlak vermişti. 

Uluslararası Af Örgütü, güvenlik güçlerinin 30 Eylül’de güneydoğudaki Zahedan’da Cuma namazı sonrasında gerçekleştirdiği baskında en az 66 kişinin öldüğünü, Amini’nin ölümüyle alevlenen ve beş hafta süren protestolarda en ölümcül olaylardan bazılarının yaşandığını açıkladı.