Etiket arşivi: Google

Microsoft’un ABD ordusuyla yaptığı anlaşma çalışanları ayaklandırdı

Google çalışanlarının, ABD ordusu ile şirketin yaptığı anlaşmayı protesto etmesinin bir benzeri Microsoft-ABD Ordusu cephesinde yaşanıyor.

Seattle merkezli şirket, 480 milyon dolarlık anlaşma çerçevesinde şirketin savaş alanında kullanılması için artırılmış gerçeklik başlıkları tedarik etmesini kapsıyor.

Hükümetin proje tanımına göre anlaşma kapsamında kullanıcıların görüş alanına holografik görüntüler yansıtan bu başlıklar, tespit etme, karar verme ve düşmandan önce harekete geçme özelliklerini benimseyerek ölümcüllüğü artırmaya uyarlanacak. Microsoft bu projeyi içeren anlaşmaya Kasım ayında imza attı.

Bunun karşısında Microsoft çalışanları şirket içi mesaj panosunda yayınladıkları ve e-posta üzerinden diğer çalışanlara ulaştırdıkları bir mektup yayınladı. Mektupta şu ifadeye yer verildi:

“Biz, Microsoft çalışanlarının küresel koalisyonuyuz ve savaş ve zulüm için teknoloji üretmeyi reddediyoruz. Microsoft’un ABD Ordusuna silah teknolojisi sağlamak için çalışması ve oluşturduğumuz araçları kullanarak bir ülkenin hükümetine ‘ölümcüllüğü artırma’ konusunda yardımcı olması konusunda endişeliyiz. Bizler bu işe silah geliştirmek için başlamadık ve çalışmalarımızın kullanılma şekline dair bir söz hakkı talep ediyoruz.”

Microsoft CEO’su Satya Nadella’ya ve şirketin yasal işerinden sorumlu Brad Smith’e hitaben yazılan mektup, şirketin daha önce HoloLens’in eğitimlerde kullanılması dahil olmak üzere orduya teknoloji lisansı verdiğini belirtiyor. Buna rağmen Microsoft’un daha önce hiç çizgiyi aşarak silah geliştirmeye yönelmediği de ekleniyor.

Haber devamı için: Webrazzi

Apple, Facebook ve Google’u cezalandırdı

Son günlerde FaceTime uygulamasındaki açık nedeniyle zor günler geçiren Apple, Facebook ve Google’u cezalandırdı.

Bu iki dev şirket, kullanıcıları izleme programı düzenliyordu. Facebook, yaşları 13 ile 35 arasında değişen kullanıcılara “Facebook Araştırma Uygulaması” kurmaları karşılığında ayda 20 dolar ödüyordu. Bu uygulama Facebook’a “neredeyse sınırsız erişim izni” veriyordu.

Facebook, kullanıcıların telefonlarındaki:

  • Mesajlaşma uygulamalarındaki videolar ve fotoğraflar da dâhil bütün içeriklerine
  • E-posta içeriklerine
  • İnternet tarama bilgisine
  • Hangi uygulamaların nerede ve ne zaman kullanıldığına
  • Kullanıcının devamlı ve canlı konum bilgisine
  • Ve kullanım verilerine ulaşabiliyor.

Şirket, bunun bir piyasa araştırması olduğunu ve bütün katılımcıların onaylarının alındığını, 18 yaş altı kullanıcıların da ebeveyn izinlerinin alındığını belirtti.

Fakat, bu program Apple’in gizlilik politikasını ihlal ettiği için kaldırıldı.

GOOGLE’A DA FATURA KESTİ

Apple, Google’un da benzer bir program uyguladığını fark edince benzer bir cezayı da internet devine kesti. Google şirkette çalışanlarına özel bir aplikasyon sunuyordu. Bunun Apple’in gizlilik politikasını ihlal ettiğini fark etmesi üzerine şirket, Google’un yetkisini elinden aldı.

 

İnternet devleri artık devletlere vergi ödeyecek

İnternet devlerinin vergi ödemesi için 127 ülkenin prensipte anlaştığı ortaya çıktı. Anlaşmanın 2020 yılında yürürlüğe girmesi bekleniyor.

Kısaca GAFA olarak adlandırılan Google, Apple, Amazon ve Facebook gibi internet devlerinin vergi ödemesi için prensipte anlaştı. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), 127 ülkenin “dijital devlerin faaliyette bulundukları ve kâr ettikleri yerlerde vergilendirilmesi” prensibi üzerinde anlaştığını duyurdu. OECD, G-20 zirvesine kadar konunun yasal netliğe kavuşturulması ve 2020’de uygulanması hedefleniyor.

Merkezi Paris’te bulunan OECD’den Salı günü yapılan yazılı açıklamada, “Uluslararası toplum bu alanda son derece önemli bir aşama kaydetmiştir. 2020 yılına kadar uzun vadeli bir çözüm somutlaştırılana kadar çok taraflı olarak bu konuda çalışmaya devam edecektir” denildi.

TÜKETİCİ SAYISI VE KONUMUNA BAKILACAK

Reform, bu grupların vergi kriter ve miktarlarının belirlenmesi için “firmaların bulunduğu ülke” kriteri yerine, “tüketici sayısı” ve “tüketici konumu” gibi yeni objektif kriterler geliştirmeyi amaçlıyor. Böylece kuzeyden güneye, doğudan batıya, bu devlerin bütün ülkelerdeki pazarlarında vergi paylarının, “rasyonel ve eşit bir şekilde tespit edilmesi” planlanıyor.

2020’DE HAYATA GEÇECEK

Yıl boyunca çalışmasını sürdürecek olan OECD’nin, çalışmalara ilişkin ilk raporu 13-14 Mart’ta Paris’te toplanacak Dijital Ekonomi Düşünce Grubu toplantısında yayınlanacak. Ardından reformun son hali 2019’da toplanacak G-20 zirvesine sunulacak.

OECD’nin planladığı bu yeni GAFA vergilendirme sistemi G-20 zirvesinde onaylandıktan sonra, bu anlaşma, bazı ülkelerin tek tek uyguladığı vergi düzenlemelerinin yerini alacak. İngiltere ve Singapur GAFA devlerine vergi uygularken, Fransa, AB içinde uzlaşma sağlanamazsa, Mart ayından itibaren düzenleme yapmaya hazırlanıyor.

Haberin devamı için: VOA 

Haber bültenine abone olarak güncel siber gelişmeleri epostanızdan da takip edebilirsiniz:

2018’de öne çıkan 12 veri sızıntısı

2018 yılı, veri sızıntılarının gündemi meşgul ettiği bir yıl oldu. Veri sızıntılarıyla ilgili haberlerin oldukça rutin hale gelmesi nedeniyle vakalar her seferinde çok hızlı şekilde unutulsa da 2018, şirketlerin ciddi veri sızıntılarıyla hasar gördüğü ve masum kullanıcıların kişisel bilgilerinin risk altına girdiği pek çok vaka ile geride kaldı.

8 dolara 1 milyar kişinin bilgisi

Hindistan’daki Tribune gazetesi, siber suçluların ülkenin biyometrik veritabanını WhatsApp üzerinden sattığını raporladığında, yılın daha ilk günleri yaşanıyordu. Habere göre gazetenin muhabirleri yaklaşık 8 dolara, 1 milyardan fazla kişinin ismine, mail adresine, telefon numarasına ve posta koduna erişim sağlayabilmişti. Daha da kötüsü, fazladan beş dolar ödeme karşılığında kendilerine benzersiz bir Hint kimlik kartı teklif edilmişti. Aadhaar Card olarak bilinen bu kart, bedava okul yemekleri ve yakıt giderleri gibi devlet hizmetleri için kullanılabiliyordu.

FedEx bilgileri kime teslim etti?

Şubat’ta global kargo şirketi FedEx, güvenliksiz bir Amazon AWS sunucusu nedeniyle kullanıcı bilgilerini açığa çıkartan pek çok şirketten biri olarak gündeme geldi. Güvenlik araştırmacıları halka açık bırakılmış sunucunun, isimleri, adresleri, telefon numaralarını, pasaport fotoğraflarını, sürücü belgelerini ve faturaları içeren 119 bin doküman içerdiğini tespit etti. Güvenlik zafiyeti bulunan diğer bulut parçaları gibi, hackerlerin hassas verilere erişim kazanması için bir şifre girmesine bile gerek kalmamıştı.

Facebook skandalı gündemi sarstı

Çevrimiçi gizliliği gündeme getiren Mart, teknoloji şirketlerinin kullanıcı verilerini nasıl dikkatsiz bir şekilde açığa çıkardığını tüm halkın ilgisini çeken Cambridge Analytica vakasıyla gösteren bir ay oldu.

Bu vakada Facebook’ta bulunan bir kişilik testini çözen 270 bin kullanıcının ve bu kişilerin toplam 50 milyon arkadaşının kişisel bilgileri çalınmıştı. Normalde Facebook uygulama geliştiricilerinin kullanıcıların verilerini üçüncü partilerle paylaşmadığı düşünülse de test ile toplanan veri, Cambridge Analytica ile paylaşıldı.

Facebook verilere erişildiğini fark edince, verilerin yok edilmesini talep etse de karşı taraf sözünü tutmadı. Teknik olarak düşünüldüğünde bu bir Facebook veri sızıntısı yerine bir veri politikası açığı olarak düşünülebilir ancak sonuçları pek çok veri sızıntısından daha kötü oldu.

Sağlık derken bilgiler gitti

Nisan ise MyFitnessPal uygulaması kullanıcılarının zarar gördüğü bir dönem olarak 2018’de yer aldı. Hackerlerin kullanıcı adları, mail adresleri ve şifreleri çalmasının ardından 150 milyon kullanıcı, kişisel bilgilerinin ele geçirildiğini fark etti. Bu vaka, kırılması zor şifreler seçme ve aynı şifreyi birden fazla web sitesi veya uygulamada kullanmama gibi basit kuralların önemini bir kez daha gösterdi.

GDPR yürürlüğe girdi

25 Mayıs 2018’de Avrupa’nın GDPR yasasını devreye koyması ve bu sayede şirketlerin kullanıcıların özel bilgilerine karşı dikkatsiz olmasının daha çok engellenmeye başlanması ile Mayıs, veri güvenliği için iyi bir ay oldu.

GPDR ile devletler ilk kez, güvenliği zayıf şirketlere ciddi maddi cezalar verme gücü kazandı. Ancak tabii ki GDPR gibi yeni veri koruma kanunlarının hiçbiri veri sızıntılarının sonunu getirmedi.

Facebook’a bağlı “myPersonality Facebook” uygulamasına kayıtlı altı milyon kullanıcının özel, hassas verilerinin GitHub’da dört sene boyunca açık olarak görülecek şekilde yayınlandığı ortaya çıktı. Facebook, profillere dair çok fazla bilgi depoladığı için bu ve başka 200 uygulamanın çalışmasını askıya alsa da, tam bir çözüm geliştiremedi.

Bilet devi bilgileri çaldırdı

Yılın yarısı geride kaldığında, veri sızıntıları ardı arkası kesilmemeye devam ediyordu. Haziran, Ticketmaster vakasıyla çalkalandı. Kötü niyetli bir kodun Ticketmaster sitesine yerleştirildiğini fark eden yetkililer, isim, adres, mail adresi, telefon numarası, giriş ve ödeme detayları gibi kullanıcı bilgilerinin sızdırılmış olabileceğini duyurdu.

Sorunun Ticketmaster’in ödeme sayfasına yerleştirdiği üçüncü parti kodundan kaynaklandığı ortaya çıktı. Dijital bir banka olan Monzo, Ticketmaster ile Nisan ayında iletişime geçerek websitelerinin sızıntıya uğramış olduğuna inandıklarını belirtmiş ancak Ticketmaster problemin gerçekliğini Haziran’a kadar doğrulamamıştı.

10 milyon kişinin bilgileri sızdı

İngiltere’deki popüler mağazalardan Currys PC World, Carphone Warehouse ve Dixons Travel’in yaklaşık 10 milyon kullanıcısı, ödeme bilgileri ve kişisel kayıtların hackerler tarafından çalındığı bir veri sızıntısından etkilendi. Bu şirketler Temmuz ayını kullanıcıların tepkisi nedeniyle alarm halinde geçirdi.

Air Canada: 1,7 milyon kişi şifresini değiştirmek zorunda kaldı

Ağustos’un veri sızıntısı gündeminin merkezine Air Canada oturdu. Bu vakada hackerler, kullanıcı isimleri, telefon numaraları, mail adresleri, Air Canada hesap numaraları, tüm pasaport detayları, cinsiyet, ikamet edilen ülke ve doğum yıllarına erişim kazandı.

Hackerlerin 20.000 hesabı ele geçirdiği duyurusunun ardından Air Canada’nın mobil uygulamasını kullanan 1,7 milyon kişi, şifrelerini değiştirmek zorunda kaldı. Bu bilgilerin sigorta şirketleri, mobil operatörler ve bankalarla paylaşılması ihtimali nedeniyle durum oldukça korku yarattı.

Tekrar Facebook gündemde

Eylül ayında Facebook tekrar gündeme geldi. Facebook, ciddi bir güvenlik zafiyeti nedeniyle hackerlerin hesaplara ve giriş için Facebook’u kullanan üçüncü parti uygulamalara dair bilgilere erişebilmesine neden olan bir güvenlik zafiyetinin varlığını kabul ederek yaklaşık 50 milyon hesaba ulaşıldığını bildirdi. Başkasının Gözünden Gör (“View As”) güvenlik sızıntısı olarak bilinen bu sorunun kurbanları arasında kurucu Mark Zuckerberg’in ve Facebook operasyon müdürü Sheryl Sandberg’in bile bulunduğu söylendi.

Bu sefer Pentagon

Ekim’de 30.000 askeri çalışan ve sivil personelin kredi kartı ve kişisel bilgileri, Pentagon’a yönelik bir güvenlik sızıntısında açığa çıktı. Veri sızıntısı, Savunma Bakanlığı’na seyahat yönetimi hizmetleri veren, ismi açıklanmayan bir üçüncü parti sağlayıcıdan dolayı gerçekleşti. En gizli olarak kabul edilen bilgilerin durumdan etkilenmemiş olduğu duyurulsa da, bilgileri hackerlerin eline düşen kullanıcıların içi rahatlatılamadı.

Marriott Otel, 500 milyon kişinin bilgisini çaldırdı

Şimdiye kadarki en geniş kapsamlı veri sızıntılarından biriyle Kasım ayında Marriott Hotel yüzleşti. Otelin açıklamasına göre, ziyaretçi rezervasyon veri tabanındaki 500 milyon kişinin bilgileri risk altına girdi.

Bu bilgiler, isim, mail adresi, telefon numarası, pasaport numarası, hesap bilgisi, doğum tarihi, cinsiyet, giriş ve çıkış bilgileri ile rezervasyon tarihiydi. Bazı kullanıcılara göre kart bilgileri ve kartların son kullanma tarihleri de çalınmıştı. 2013’te Yahoo’nun yaşadığından sonra bu veri sızıntısı tarihteki en büyük ikinci sızıntı vakası olarak kaydedildi.

Ve kapanış Google Plus ile…

Sorunun Mart ayında keşfedilmesinin ardından Google, Ekim 2018’de Google+ sosyal ağında gizlilik hakkında ciddi bir eksikliğin olduğunu kabul etti.

Bu durumun karşılığında şirket, Google+’yı Ağustos 2019 sonunda kapatmaya karar verse de 2018’de Google’ın yaşadığı veri gizliliği problemleri bununla bitmedi.

Google Aralık ayında bu sefer de yaklaşık 52 milyon Google+ profil bilgisinin açığa çıkmasıyla sarsıldı. Açıklamaya göre ara yüzdeki bir zafiyet, üçüncü parti uygulamaların ve geliştiricilerin kullanıcıların kişisel bilgilerine izinsiz erişmesine yol açtı.

Veri skandalları 2018’e damgasını vurdu

2018 yılı teknolojik gelişmelerin birbirini izlediği, bunun yanında skandalların özellikle de veri skandallarının yaşandığı bir yıl oldu. 2018’in ilk aylarına dönecek olursak, Cambridge Analytica şirketinin milyonlarca Facebook kullanıcısının verilerini usulsüz kullandığının ortaya çıkması pek çok eleştiri almıştı. Facebook yöneticileri de sık sık ifade vermeye çağrılmıştı.

Mark Zuckerberg, Nisan ayında ABD Senatosu ve Mayıs ayında Avrupa Parlamentosu ile karşı karşıya kalmıştı. Yakın zamanda ise Washington DC Başsavcılığı, sosyal medya platformu Facebook’a kullanıcıların verilerini uygunsuz bir şekilde paylaştığı gerekçesiyle dava açtı. Başsavcı Karl Racine, yaptığı yazılı açıklamada Facebook’u kullanıcılarını kişisel verilerine kimlerin erişebildiği ve nasıl kullanıldığı konusunda da yanıltmakla suçladı. ( https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46628697) Normal bir yılda bu olaylar inanılmaz kabul edilecekken, yılın devamında yaşananlar bunları biraz gölgede bıraktı diyebiliriz.

Bu yıl en çok tartışılan ve gündemde kalan konularından biri Amerika’da gerçekleşen Uber kazası idi. Tempe kentinde meydana gelen kazada, Uber’in Volvo SC 90 model aracı sokakta karşıdan karşıya geçen birine çarpmış ve kişi hayatını kaybetmişti. Kaza anında aracın direksiyonunda bir sürü otursa da aracın “otomatik sürücü modunda” olduğu görülmekteydi. Dolayısıyla konuyla ilgili uzun zamandır tartışılan hukuksal tartışmalara yönelik ilk somut olay gerçekleşmiş oldu. Uber olay sonrası sürücüsüz araçlara yönelik olan test çalışmalarını durdurduğunu açıklamıştı. (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43500904)

Gündemde olan diğer tartışmalar ise büyük çapta güvenlik ve mahremiyet üzerine idi. IBM’in NY polis departmanı ile gizlice çalıştığı ve New York sokaklarında binlerce insanın polis kamerasını kullanarak, ırk temelli yüz tanıma için “etnik köken tespiti” özelliği geliştirdikleri ortaya çıkmıştı. Bu durum, başta Amerika olmak üzerine devletlerin ve teknoloji şirketlerinin elde ettikleri verileri etik dışı kullandığı tartışmalarını artırmıştı. (https://theintercept.com/2018/09/06/nypd-surveillance-camera-skin-tone-search/)

 VERİ, 2018’E DAMGA VURDU

2018 yılının konusu ise kesinlikle “veri” idi. Özelikle yüksek riskli alanlarda kullanılan yapay zekâ sistemleri pek çok hak ihlaline sebep oldu. Mayıs ayında, İngiltere’de göç sahteciliğini tespit etme amacıyla tasarlanan bir ses tanıma sistemi binlerce vizeyi iptal etti ve bunun sonucunda birçok insan yanlışlıkla sınır dışı edildi. Temmuz ayında ise IBM Watson’ın “güvenli olmayan ve hatalı” kanser tedavisi önerileri ürettiği bildirildi.

Öte yandan Amazon’un kullandığı makine öğrenim sisteminin son zamanlarda kadınlara karşı ayrımcılık yaptığı, hatta sadece “kadın” kelimesini içeren özgeçmişleri aşağı sıralara çektiği ortaya çıktı. IBM, Facebook ve Microsoft gibi şirketler yapay zekâ sistemlerinde önyargı sorunlarının hafifletilmesine yardımcı olmayı vaat etmesine rağmen, yaşanan bu olaylar, bu sistemleri kullanan şirketlerin hesap verebilirliklerine yönelik eleştirilerin dalga dalga yayılmasına sebep oldu.  (https://medium.com/@AINowInstitute/ai-in-2018-a-year-in-review-8b161ead2b4e)

YAPAY ZEKÂ: BÜYÜK BİR SORU İŞARETİ

Birleşmiş Milletlerin yayımladığı raporda, yapay zekânın insanlığın en acil ihtiyaçları ile uyumlu olacağının garantisi bulunmadığı söylendi. Raporda ayrıca, YZ sistemlerinin “insan duygularını manipüle etmek ve yanlış bilgi yaymak ve hatta nefreti yaymak” ve “mevcut önyargıları ve dışlanma biçimlerini pekiştirme riskini üstlenmek” için daha fazla kullanıldığı belirtiliyordu. (https://www.un.org/development/desa/dpad/wp-content/uploads/sites/45/publication/WESS2018_full_web.pdf )

Üst üste yaşanan bu skandalları teknoloji şirketlerinin sektöre yönelik etik kodlar yayınlaması takip etti. Google YZ ilkeleri bunların en önemlisi olmuştu. (https://www.blog.google/technology/ai/ai-principles/) Bu ilkelerin dikkat çekenlerinden bazıları ise şöyle idi: Yapay zekâ;

  1. Toplumsal fayda sağlamalıdır.
  2. Ön yargıların doğmasına veya artmasına neden olmaktan kaçınmalıdır.
  3. Güvenli bir şekilde geliştirilmeli ve güvenliği test edilmelidir.
  4. İnsanlara hesap verebilir olmalıdır.
  5. Gizlilik ilkelerine uygun tasarımda olmalıdır.

 Verinin artan önemi karşısında bazı yasal düzenlemeler de 2018’in önemli gelişmeleri arasında yer aldı. Bunlardan en önemlisi şüphesiz 25 Mayıs’ta yürürlük kazanan, Avrupa Birliği ve Avrupa Ekonomik Bölgesi içindeki tüm bireyler için veri koruma ve mahremiyet ile ilgili düzenlemeler içeren AB Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) idi. Bunu takiben, Kaliforniya, ABD’deki en güçlü gizlilik yasasını yürürlüğe koydu.

TERMİNATÖRLERE HAYIR

Askeri alanda robotik teknolojilerin kullanımının yaygınlaşmaya başlaması karşısında artan tepkiler de 2018 gündeminde idi. Ağustos ayında BM nezdinde gerçekleşen ve 70’ten fazla ülkenin temsilcisinin katıldığı görüşmelerde biri kez daha bu teknolojinin askeri alanlardaki kullanımının kısıtlanmasının altı çizildi. Akabinde AB Parlamentosu da bu teknolojilerin askeri alanlardaki artan kullanımını desteklemediğine yönelik görüşlerini açıklamıştı. (http://www.europarl.europa.eu/news/en/press-room/20180906IPR12123/european-parliament-speaks-out-against-killer-robots)

AB 2018 yılı boyunca yapay zekâ konusunda pek çok çalışma gerçekleşti. En önemlisi Nisan ayında yayınlanan Yapay Zekâ Bildirisi olmuştu. (https://robotic.legal/ab-yapay-zeka-bildirgesi/) Bu bildiri çerçevesinde şu hususların altı çizildi:

  • Yapay zekâ kullanımında sorumluluğu temin etmek için, yapay zekâ ile ilgili etik ve yasal çerçeve konusunda görüş alışverişinin yapılması,
  • Avrupa düzeyinde yoğun bir Dijital İnovasyon Merkezi ağının kurulmasına katkıda bulunulması,
  • Şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi prensiplerin yanı sıra kişisel verilerin gizliliği ve korunması da dahil olmak üzere, AB temel hak ve değerlerini temel alan yeterli yasal ve etik bir çerçeve sağlanması,
  • İşgücü piyasasının dönüşümü ve AB vatandaşlarının becerilerinin artırılması da dahil olmak üzere Avrupa’daki eğitim ve öğretim sistemlerinin modernize edilmesi gibi sosyo-ekonomik zorlukların ele alınması.

Bu bildiri sonrasında ise AB, Aralık ayında yapay zekâ ve etik konusunda yeni bir rehber yayınladı.( https://robotic.legal/guvenilir-yapay-zeka-icin-taslak-etik-esaslar/)  Bu rehberde “güvenilir yapay zekâ” için bir çerçeve oluşturmak amaçlanıyor. Bu rehbere göre güvenilir yapay zekanın iki bileşeni vardır: (1) Etik bir amaç sağlayacak şekilde temel haklara ve uygulanabilir düzenlemelere, muhtemel ilke ve düzenlemelere saygı göstermelidir. (2) Teknik olarak sağlam ve güvenilir olmalıdır, çünkü iyi niyetli olsa bile teknolojik hakimiyet eksikliği istenmeyen zararlara sebep olabilir.

DUPLEX: BÜYÜK TARTIŞMALARI TETİKLEDİ

Her ne kadar skandallar yılı olarak özetleyebilsek de teknolojik gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu 2018. Örneğin, Haziran ayında Google’ın geliştirdiği Duplex büyük ses getirdi. Sesli asistan özelliğine sahip olan Google Duplex, karşıdakinin gerçek bir kişiyle konuştuğunu hissedecek kadar doğal görüşmelere girilebilmekte, hatta “hmm” gibi düşünce ifadeleriyle konuşmaya gerçekçilik katabilmekte.(https://ai.googleblog.com/2018/05/duplex-ai-system-for-natural-conversation.html)

Öte yandan, Ford, Waymo, General Motors ve Tesla gibi şirketlerin araç teknolojisi ile ilgili çalışmaları da ses getirdi. SpaceX şirketinin ürettiği Falcon Heavy isimli roket, Elon Musk’ın Tesla spor arabasıyla beraber Florida eyaletindeki Kennedy Uzay Üssü’nden uzaya fırlatıldı. (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-42980048)

 TÜRKİYE’DE YAPAY ZEKÂ VE ROBOT POPÜLERLİK KAZANDI

Dünyada yaşananların paralelinde Türkiye’de de birtakım gelişmeler olduğunu söylemek mümkün. Yapay zekâ ve robot konuları 2018’de her kesim için popüler hale gelmeye başladı. Deep Learning Türkiye ekibinin Ekim ayında düzenlediği DeepCon konferansı şüphesiz en çok ses getiren etkinliklerden biri olmuştu.

Öte yandan Ocak ayında İstanbul Barosu’nda da yapay zekâ ve robotlar hukuksal boyutuyla tartışıldı. Yılın ilerleyen aylarında da sürücüsüz araçlar ve hukuk üzerine ikinci konferans düzenlendi ve bu konferansta da hem teknik hem de hukuksal tartışmalar üzerinde duruldu.

Bu yıl edebiyatta da robotların izlerini görmeye başladık. Sevgili Ayşe Acar’ın Türk edebiyatına kazandırdığı Bay Binet romanının devamı olan “Yeşil Adam” bu yıl okuyucusuyla buluştu. Yılın ilerleyen aylarında ise Prof. Cem Say’ın yapay zekâ konusunda oldukça sade bir dille yazılmış ve teknik alt yapısı olmayan kişilerin de kolayca okuyabildiği “50 Soruda Yapay Zekâ” kitabı yayınlandı.

Türkiye ve dünyada 2018, teknolojik gelişmelerin yaşandığı bir yıl olsa da büyük çapta veri konusunda yaşanan skandallarla geçen bir yıl oldu diyebiliriz. Bu da bize bireyleri koruyan yasal gelişmelerin teknolojinin hızına yetişmesi gerektiğini gösteriyor. 2019 yılının büyük teknolojik gelişmelere ve bunu takip eden akılcı yasal düzenlemelere sahip olması ümidiyle…