Etiket arşivi: Google

Chrome’da kritik güvenlik açığı: Milyonlarca kullanıcı tehdit altında

Dünyadan en sık kullanılan web tarayıcılarından biri olan Chrome’da kritik güvenlik zafiyeti bulundu. Chrome kullanıcıları, herhangi bir siber saldırıya hedef olmaması için tarayıcılarının en güncel versiyonunu yüklemeleri konusunda uyarıldı.
Windows, Mac ve Linux işletim sahip bilgisayarlarda yüklü Chrome tarayıcılarını etkileyen güvenlik açığından etkilenmemeleri için Chrome 78.0.3904.87 versiyonunu çıkardı. İki güvenlik açığının yamalanmasını sağlayan güncel versiyonun kapattığı açıklıklardan birinin saldırganlar tarafından aktif şekilde istismar edildiği bildirildi.
2016’da Google’un açıkladığı rakamlara göre dünyada 2 milyardan fazla Chrome kullanıcısı bulunuyor. Şirket son iki yıldır Chrome kullanıcıların rakamlarını açıklamıyor.
[the_ad id=”9259″]
Google’dan yapılan açıklamada, Chrome’u etkileyen sıfırıncı gün açıklıkları ile ilgili teknik ayrıntılar yer almazken, CVE-2019-13720 açıklığı tarayıcının ses bileşenlerini etkilediğini diğer açıklık olan CVE-2019-13721’nin de PDFium kütüphanesinde yer aldığı belirtildi.

GÜVENLİK AÇIĞINI KASPERSKY ORTAYA ÇIKARDI

Siber güvenlik firması Kaspersky’nin ortaya çıkardığı ses bileşeninin istismar edildiği güvenlik açığı ilk olarak Korece bir haber portalında bulundu. Web sitesine yerleştirilen istismar kodu ile web sitesini ziyaret eden kullanıcının bilgisayarı hacklenebilir hale geliyor.
Operation WizardOpium adı verilen saldırının arkasında hangi grubun olduğu bilinmiyor. Korece bir web sitesinde bulunduğu için şüpheler Kuzey Kore devleti ile birlikte çalışan Lazarus grubu üzerinde yoğunlaşmış durumda.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Huawei’nin Kızıl Elması: Android programlarını çalıştıracak bir yazılım

Yedi yıl önce Çin’in Shenzhen şehrindeki göl manzaralı bir villada, Huawei’nin üst yöneticilerinden oluşan küçük bir grup, şirketin kurucusu Ren Zhengfei’nin liderliğinde günler süren gizli bir toplantı gerçekleştirdi.

Toplantının amacı, Huawei’nin Google’ın Android akıllı telefon işletim sisteminin (OS) –ki bu kendi telefon cihazlarında kullandığı yazılım-yükselişine nasıl cevap vermesi gerektiğine dair beyin fırtınası yapmaktı.

Altta yatan endişe, Android işletim sistemine bağımlı olmanın şirketi gelecekte yaşanabilecek bir ABD yasağına karşı savunmasız bırakabileceği düşüncesiydi.

Konuya aşina olan ve kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir takım kişilere göre, bu grup Çinli şirketin Android’e alternatif olarak özel bir işletim sistemi kurması gerektiği konusunda anlaştı.

Aynı kaynaklar, bu buluşmanın daha sonra  ‘göl kenarı toplantıları’ olarak adlandırıldığını ve toplantıya ilişkin belgelere erişimin yüksek ölçüde kısıtlandığını açıklamışlardı.

YAZILIM ÇALIŞMASI GİZLİ OLARAK BAŞLADI

Görüşmeler ve üst yönetimden yapılan yönlendirmelerin ardından, Huawei’nin üç eş başkanından biri olan Eric Xu Zhijun’in de dahil olduğu üst yönetim tarafından idare edilen uzman bir OS ekibi kuruldu ve ekip sıkı gizlilik koşulları altında bir işletim sistemi üzerinde çalışmaya başladı.

Ekip çalışmalarını oldukça gizli bir ortamda gerçekleştirdi. OS ekibi için Huawei’nin merkezinde kapısında korumaların durduğu özel bir bölge oluşturuldu. Sadece işletim sistemi ekibi personelinin özel kartları ile içeri girilmesine izin veriliyor ve kişisel cep telefonlarının içeri sokulmasına müsaade edilmiyordu.

OS projesi, şirketin inovasyon, araştırma, teknoloji geliştirme kuvvetleri olan ‘Huawei 2012 Laboratuvarları’nın önemli bir parçası haline geldi.

Huawei uzmanları ve araştırmacılarını içeren laboratuvar, en yeni inovasyonu teşvik etmeyi amaçlıyordu. OS projesi dahil laboratuvardan çıkan birçok ürün ve hizmet kamuoyu tarafından henüz bilinmiyordu.

Tabii 2012’den bu yana çok şey değişti. Akıllı telefon pazarına sınırlı bir uluslararası marka grubunun hükmettiği ve Huawei’in küresel pazarın yüzde 5’inden daha az pay sahibi olduğu zamanlar geride kaldı.

Şimdilerde dünyanın en büyük ikinci akıllı telefonu tedarikçisi olan Huawei, Uluslararası Veri Kuruluşu IDC’nin verilerine göre 2018’de toplam 206 milyon akıllı telefon tedarik etti ve bu rakamın neredeyse yarısı yurtdışı pazarlara gitti.

Bir Huawei sözcüsü www.scmp.com’a e-posta ile yaptığı açıklamada şu sözleri kullandı: “Ortaklarımızın işletim sistemlerine desteğimiz tam, onları kullanmayı seviyoruz ve müşterilerimiz de onları kullanmayı seviyorlar. Android ve Windows her zaman bizim birinci alternatifimiz olarak kalmaya devam edecek; bu arada müşterilerimizin çıkarlarını korumak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. ”

İLK İŞARETİ FİŞEĞİ, MART’TA ATILDI

Huawei’nin özel işletim sistemine sahip olacağı yönündeki tartışmalar, bu yıl Mart ayında, Huawei’nin mobil şefi Richard Yu Chengdong’un, bir Alman basın kuruluşuna,  şirketin ABD tarafından sağlanan mevcut sistemlerin kullanılamaması halinde devreye sokulabilecek, hem akıllı telefonlar hem de bilgisayarlar için kendi işletim sistemlerini geliştirdiğini söylemesi ile gündeme geldi.

Yu’nun bu açıklaması ABD’nin Huawei’ye baskıyı artırmaya başlamasından sonra geldi. ABD, Huawei’nin küresel 5G ağ dağıtımlarına katılımından dolayı müttefiklerine Çin şirketinin ekipmanının ulusal güvenlik riski taşıdığı konusunda uyarıyordu.

Dünyanın en büyük telekomünikasyon ağı ekipmanı tedarikçisi, şu anda ticari sırları çalmak, ekonomik yaptırımları ihlal etmek ve İran ile ticari işlemlerini gayri resmi bir iştirak aracılığıyla gizlemek dahil olmak üzere ABD’nin bir dizi suçlamasıyla karşı karşıya.

Huawei, ise delil yetersizliğini öne sürerek ABD’nin ortaya attığı iddiaları kesin bir dille reddediyor. Huawei’nin kendine ait işletim sistemi meselesi, mayıs ortasında ABD hükümetinin Huawei ve iştiraklerini kara listeye dahil etmesinin ardından aciliyet kazandı. Kara liste, kapsadığı şirketleri ABD şirketlerinden hizmet ve ekipman almasını kısıtlıyor.

Huawei’nin akıllı telefonları, tabletleri ve dizüstü bilgisayarlarında büyük ölçüde güvendiği Android ve Windows yazılımlarının sahibi olan Google ve Microsoft, yeni Huawei cihazlarına erişimi askıya aldı.

Bütün bu gelişmelerin akabinde Çinli şirket nihayet alternatif bir işletim sistemi için uzun süredir gündeminde olan gizli planlarını kabul etmek zorunda kaldı.

YENİ OS, BİR MİKRO ÇEKİRDEĞE DAYANIYOR

Huawei İşletim Sistemi (OS) konuya hakim uzmanlara göre, hafif ve ayarlamalara ve batch’lere (yığın) hızlı bir şekilde tepki verebilen bir mikro çekirdeğe dayanıyor.

OS projesinde görev yapan Huawei mühendislerinin sistemi geliştirirken Android ve Apple’ın iOS’lerini yakından incelediği belirtiliyor.

Kaynaklar, geliştirilmekte olan Huawei işletim sistemi için en büyük teknik zorluklardan birinin Android ile uyumluluğu olduğunu söyledi.

Uyumluluk, kendi işletim sistemine sahip bir Huawei telefonunu Android uygulamalarını sorunsuz bir şekilde indirmesine ve çalıştırmasına imkan sağlamakta… Android ile başarılı bir uyumluluk katmanına sahip olmak aynı zamanda tüm dünyadaki uygulama geliştiricilerinin Huawei’in işletim sistemi için ekstra kod geliştirmelerine gerek kalmayacağı anlamına da gelmekte.

ÖNCEKİ DENEMELER BAŞARISIZ OLDU

Huawei, akıllı telefon şirketlerinin kendi işletim sistemini kurma girişimlerinde ilk değil. Geçmişte bazı diğer şirketlerin Android’e alternatif oluşturma yönündeki girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı.

Microsoft, Windows işletim sistemi üzerinde Android uygulamalarını çalıştırabilecek bir katman geliştirmeye çalıştı; ancak Amerikan yazılım devi tüm Android uygulamaları sorunsuz bir şekilde çalıştıramadığından başarısız oldu. Samsung, akıllı telefonlardaki Android’i Tizen İşletim Sistemi ile değiştirmeye çalıştı, ancak bu çaba da başarısız oldu.

Benzer şekilde Huawei İşletim Sistemi de Android uygulamalarını çalıştırmayı başaramazsa, bu Çinli şirketi zor günler beklediği anlamına geliyor.

Huawei geçtiğimiz yıl ‘Huawei Hongmeng’ ismini tescil ettirmişti. İsim ‘İlkel Dünya’ anlamına geliyor. Şirket bunun yanısıra mayıs ayı sonunda Avrupa Birliği Telif Hakları Dairesi aracılığıyla ‘Huawei Ark OS’ ismi için de başvuruda bulundu.

Yu’nun 21 Mayıs’ta Securities Times’da yayınlanan bir haberde çıkan açıklamalarına göre Huawei’nin kendi geliştirdiği işletim sistemi, kendi ekosistemi içindeki akıllı telefonlar, bilgisayarlar, tabletler, TV’ler, otomobiller ve akıllı giyim de dahil olmak üzere, tüm Android uygulamaları ve mevcut web uygulamaları ile de uyumlu olacak bir dizi ürünü ve sistemi destekleyebilecek.

Yu’nun, bir WeChat grup tartışmasında, yaptığı, “Huawei OS, bu sonbaharda, en geç ilkbaharda piyasaya çıkacak gibi görünüyor” şeklindeki açıklamasının ekran görüntüsü Çin medyasında geniş çapta yayılsa da Huawei bilgileri doğrulamayı reddetti.

Huawei’nin iki akıllı markalarından biri olan Honor’ın Başkanı Zhao Ming, geçtiğimiz ay Şangay’da gazetecilere verdiği demeçte, “Yu’nun sözlerinin ötesinde daha fazla bilgi veremiyorum” dedi.

Potansiyel kullanıcı deneyimi sorunları ve yurtdışındaki müşterilerin popüler Google uygulamalarının olmadığı bir telefon isteyip istemeyecekleri yönündeki sorular henüz cevap bulmuş değil.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Huawei’ye ağır Google darbesi

ABD Başkanı Donald Trump’ın, ulusal güvenlik riski teşkil ettiğine inanılan yabancı telekomünikasyon şirketlerinin Amerikalı firmaların teknolojilerini kullanmasını yasaklayan kararının ardından Google, Çinli Huawei şirketi ile anlaşmasını sınırlandırdı.

Google’ın çatı şirketi olan Alphabet, Huawei ile yazılım, donanım ve teknik servis hizmetlerini içeren anlaşmanın kapsamını daralttığını duyurdu.

Alphabet’in aldığı karar gereği bundan sonraki Huawei telefonlarında Google’ın geliştirdiği Android işletim sistemi güncellenemeyecek.

Gmail ve YouTube çalışmayabilir

Google’ın aldığı karar şimdilik Huawei telefonuna sahip olan kişileri etkilemiyor. Ancak Android işletim sisteminin güncellemesi yapıldığında Huawei kullanıcılarının yeni sisteme erişimi olmayacak.

Google’ın sanal uygulama mağazası Google Play, e-mail hizmeti Gmail ya da YouTube uygulamalarının da Android güncellemesi sonrası Huawei telefonlarda çalışmayabileceği ifade ediliyor.

Huawei’den ilk açıklama: Kullanıcılar mağdur olmayacak

Google’dan gelen adım sonrası Huawei, yazılı bir açıklama yaptı. Şirket açıklamada şunları söyledi:

HUAWEI, Android’in dünyadaki gelişimine ve büyümesine önemli katkılarda bulunmuştur. Android’in en önemli küresel iş ortaklarından biri olarak hem kullanıcılara hem de sektöre fayda sağlayan bir ekosistem geliştirmek için açık kaynaklı platformlarıyla yakın bir şekilde çalışmaktadır.

HUAWEI, tüm dünyada bugüne kadar satılan ve halihazırda stokta bulunan tüm HUAWEI ve Honor akıllı telefon ve tablet ürünleri için kullanıcılarına güvenlik güncellemeleri ve satış sonrası hizmetler sunmaya devam edecektir.

Dünya çapında tüm kullanıcılara en iyi deneyimi sunmak amacıyla güvenli ve sürdürülebilir bir ekosistem kurmaya devam edeceğiz.

Çip üreticileri de satışlarını durdurdu

Huawei’ye bir kötü haber de çip üreticilerinden geldi. Euronews’in haberine göre, Intel Corp., Qualcomm, Broadcom Inc. ve Alman Infineon firması Çinli teknoloji devi Huawei’ye çip satışını durdurdu. Ancak Huawei’nin üç aylık çip ihtiyacını depoladığı da gelen haberler arasında…

Huawei’ye 90 Günlük Muafiyet

Google ve çip üreticilerin kısıtlamaları ardından ABD Ticaret Bakanlığı, kara listeye alınan Çinli Huawei şirketine uygulanan ticari kısıtlamaların kimilerini 90 günlüğüne askıya aldığını açıkladı.

Geçiş süreci boyunca Çinli şirket, dünya çapındaki operasyonlarının etkilenmemesi için ABD’de üretilen kimi ürünleri satın almaya devam edebilecek.

ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross, tanınan bu geçiş süreci boyunca Huawei teknolojisine dayanan telekomünikasyon şirketlerine başka anlaşmalar yapmaları için imkan tanınmış olacağını söyledi.

19 Ağustos’a kadar bu müddetin tanınacağı belirtilirken sürenin uzatılıp uzatılmayacağı henüz karara bağlanmış değil.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

İnternette veri güvenliğini sağlamak için 5 ipucu

Facebook, Google ve diğer mobil uygulamalar kullanıcıların verilerini toplarken bunlara karşı nasıl koyabileceğinizi merak ediyor musunuz? Şu 5 adımı takip ederek internetin hem keyfini sürebilir hem de veri güvenliğinizi korumuş olursunuz.

Facebook’un kendisi kullanıcıları hakkında hemen her şeyi biliyor. Sosyal ağ, coğrafi konumdan eğitim seviyesine, gelirden, kredi kartı bilgileri ve kıyafet tercihlerinize kadar 98 çeşit bilgi topluyor. Facebook, Google ve diğer birçok sosyal ağ için temel bilgi kaynağının cep telefonları olduğuna şüphe yok. Her zaman yanımızda taşıdığımız ve internete erişmek için kullandığımız akıllı telefonlar bu özellikleri itibariyle 21. yüzyılın en iyi izleme cihazı haline geldi ve kullanıcılar bilinçli bir şekilde attıkları her adımı 3. tarafların izlemesine izin vermiş oldu.

Peki neden bu şirketler veri topluyor?

Alışveriş merkezine adımınızı atar atmaz büyük indirimlerle ilgili SMS aldığınız oldu mu? Ya da yakınlarından geçtiğiniz restoranla ilgili reklamların aniden telefonunuzda belirdiği oldu mu? Bunlar asla birer tesadüf değil. Telefonlar hareketleriniz hakkında veriler iletiyor ve bu şekilde reklamlar tam zamanında ekranınıza düşüyor.

Telefonunuz coğrafi konumunuzu, internetteki gezinti geçmişinizi, alışveriş geçmişinizi, izlediğiniz filmleri aktarır ve tüm bunlar belirli zaman damgalarına bağlıdır. Kişi, bu bilgilere sahip olmakla bütün hareketlerinizi ayrıntılı olarak izleyebilir ve öğle yemeği için ne kadar zaman harcadığınızı, o öğle yemeğini nerede yediğinizi ve ne sipariş verdiğiniz gibi bilgilere sahip olabilir.

Kişisel bilgileri ele geçiren işletmeler, reklam aracını daha etkili bir şekilde kullanabilir. Yakın gelecekte neye ihtiyacınız olacağını tahmin edebilir, kullanıcıların davranışlarını analiz edebilir ve hizmetlerini iyileştirebilirler. Bir yandan, bu tür şeyler hayatı kolaylaştırırken, diğer yandan korunmasız hissetmemize yol açar.

Bu uygulamalar neden ücretsiz?

En popüler uygulamaların neden ücretsiz olduğunu hiç düşündünüz mü?  Reklamlardan para kazanıyor olmaları bir gerçek. Ancak, reklam göstermeyen birçok ücretsiz uygulama da var ve pratikte çok daha popülerler. İşte bu tür uygulamaları kullanırken dikkatli olmakta fayda var.

Zira ücretsiz olmaları karşılığında kişisel bilgilerinizi topluyor olmaları muhtemel. Bu şu demek oluyor: Facebook, Google Mail, Google Fotoğraflar gibi “ücretsiz” hizmetler aslında ücretsiz değil. Bu tür hizmetlerin oluşumu ve desteklenmesi için büyük bir bedel ödemekteyiz: Kişisel verilerimiz. Dolayısıyla insanlar Google’ın müşterisi değil, Google’ın birer ürünü olduğunu anlamak durumunda.

Kullanıcılar çoğu zaman telefonlarına uygulama yüklerken, kullanım şartlarını bile okumazlar. Böylece uygulamalar tüm kişisel bilgilere erişebilir.

VPN: Girdiğiniz siteleri kayıt eder

Son zamanlarda, çok popüler hale gelen birçok ücretsiz VPN servisine ne demeli? Kısaca özetlemek gerekirse VPN, sizin ve ziyaret etmek istediğiniz web sitesi arasında bir katman, bir proxydir. Bir Netflix dizisi izlemek istediğinizi ancak uygulamanın ülkenizde yasaklı olduğunu varsayalım. Bir VPN servisinin yardımıyla, isteğiniz Netflix sunucularından veri isteyeceği Kaliforniya’da bir yere gider ve ardından size geri döner. Oldukça güvenli görünen bu durumun bazı tuzakları olduğuna şüphe yok. Bir VPN servisi bütün bunları bedavaya yapmaz.  Tüm günlükleri tutarlar ve hangi siteleri ziyaret ettiğinizi bilirler.

Hackread.com’daki haberi kaleme alan David Balaban adlı kişi bu noktada harika diye bahsettiği bir uygulamadan örnek veriyor. Getcontact adlı uygulama isminizin arkadaşlarınızın rehberlerine nasıl yazıldığını bilmenizi sağlıyor. Çok özel bir bilgi içermeyen bu uygulama bir eğlenceden ibaret ancak uygulamayı geliştiren kişi, sizden aldığı tam yetki ile ‘kişiler’iniz hakkında bilgi toplama konusunda iyi bir iş çıkarmış durumda. Öyle ki, dilerse daha sonra bu cep telefonu numarası veri tabanını üçüncü taraflara satabilir. Bu şekilde, hiç kullanmadığınız taksi hizmetleri, indirimler hakkında size SMS uyarıları göndermiş olur.

Facebook seçimlerinizi etkiliyor

Facebook’ta ne kadar zaman geçirirseniz hakkınızda o kadar bilgi toplandığını unutmayın. Ve Google bu bilgileri 3. taraflara satar. Facebook hakkınızda çok şey bilir. Post okumaya ve gönderi paylaşmaya ne kadar zaman ayırdığınızı, linklere nasıl tıkladığınız ve nasıl iletişime geçtiğinizi bilir.

Facebook’un adının karıştığı skandaldan haberiniz vardır mutlaka. Şirketin tarihindeki en büyük veri sızıntısına ilişkin skandalda yaklaşık 50 milyon kullanıcıya ait bilgiler, ABD başkanlık seçimleri sırasında bir şirket tarafından siyasi propaganda için kullanılmıştı. Facebook, hakkınızda bilgi toplayıp bunları işlemek suretiyle gerekli haberleri okumanıza, ülkeyi yönetecek kişiyi seçmenize, değerler oluşturmanıza ve paranızı harcamanıza yardımcı olur. Veri analizi ve psikoloji insanlara çok şey yaptırabilir. Örneğin gereksiz ürünleri size sunmak suretiyle her yıl akıllı telefonunuzu değiştirmenize yol açabilir.

Google daha da kötü

Google’ın dünyadaki en geniş bilgi dizisini toplayan kuruluş olduğu kesin. Hatta muhtemelen CIA’dan daha fazlasını biliyor. Google’ın birçok uygun hizmeti ve kendine ait işletim sistemi bulunmakta: Android. Ayrıca Chrome, Takvim, Posta, Google Foto, Google Pay, vb. uygulamalarla hakkınızda büyük ve karmaşık veri dizileri topluyor.

Bugün Google, fotoğraflarınızı tarihe, yere ve hatta fotoğraftaki kişilere göre albümlere ayırabiliyor. Youtube ilginç videolar önerebiliyor. Gmail otomatik olarak diş hekimi randevunuz için hatırlatıcı oluşturabiliyor. Google Haritalar size yakınlarda iyi bir Tayland restoranı olduğunu söyleyebiliyor. Google Pay, sizi ödeme kartı bilgilerinizi tekrar tekrar girme zahmetinden kurtarıyor. Ve işin ilginç tarafı Google bunu tamamen sizin izninizle ve gizliliğe yer bırakmadan yapıyor.

Ayrıca Google her ne kadar bunu yapmaktan vazgeçeceğini iddia etse de her bir e-postayı analiz ediyor. Aksi halde, bir mesajı izlemeniz veya yanıtlamanız veya bununla ilgili bir hatırlatıcı oluşturmanızı önermesi nasıl mümkün olabilir?

Peki bütün bunlar arasında kendinizi nasıl korursunuz?

Modern teknolojilerin hakkınızda veri toplamasına izin vermemek için yapmanız gerekenler:

  1. Asla ücretsiz ve doğrulanmamış hizmetlerden yararlanmayın.
  2. Uçtan uca şifreleme kullanın. Bu özellik, bazı uygulamalarda, varsayılan ayar olarak devre dışıdır ve ayrı bir sohbet oluşturulması gerekir. Örneğin, Telegram’daki gizli sohbet.
  3. Mümkün olduğunca az bilgi paylaşmak istiyorsanız, Google Chrome’u DuckDuckGo gibi diğer tarayıcılarla değiştirmeli ve asla Google hizmetlerine giriş yapmamalısınız.
  4. Uygulamanın neye erişmek istediğini okumak önemlidir. Bazı uygulamalar sizi gerekli olduğuna ikna etmeye çalışabilir. Facebook Messenger, henüz arkadaşlarına eklemediğin kişileri bulmak için kişilere erişmeni isteyecek.
  5. Günlük bazda ve özellkle halka açık Wi-Fi ağları ile VPN servislerini kullanmayın.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Türk yapay zeka şirketine büyük onur!

Türk yapay zeka şirketi Cbot, Google’ın ilk kez Mobile World Congress’te (MWC) duyurduğu RCS (Zengin İletişim Servisi) projesi üzerinde uygulama geliştiren dünyadaki ilk 20 şirketten biri oldu.

Cbot’un İş Bankası için geliştirdiği Türkiye’nin yapay zeka tabanlı ilk FAQ chatbotunun Google’ın SMS uygulamalarını daha fazla özellik ekleyerek zenginleştiren RCS platformu üzerinden hizmet vereceği MWC’de düzenlenen özel bir lansmanla duyuruldu.

Cbot Kurucu ve CEO’su Mete Aktaş Google’ın RCS platformunda tamamı Türk mühendislerden oluşan yapay zeka şirketi olarak geliştirdikleri çözümle yer almaktan gurur duyduklarını aktararak şunları söylüyor: “Şirketimizin Ar-Ge yatırımlarının güzel ve heyecan verici bir çıktısını daha almaktan mutluluk duyuyoruz. Projemizi Google ile Mobile World Congress’te tüm dünyaya duyurmak ise apayrı bir deneyimdi. Bu proje ile kullanıcıların bir bankanın hizmetlerine ulaşabilmesi için uygulamasını indirme ya da web sayfasına gitme zorunluluklarını ortadan kaldırıyoruz. Artık müşteriler SMS uygulamaları üzerinden mesaj atarak bankalara ulaşabilecek ve sorularına anında cevap alabilecek.”

Başta Amazon, eBay, İş Bankası, ING Bank, Türk Telekom, Anadolu Hayat Emeklilik ve n11 olmak üzere pek çok şirkete sunduğu sohbet bazlı yapay zeka teknolojileriyle lider konumda bulunan Cbot, hem Türkiye’de hem de global arenada başarılı işlere imza atmaya devam ediyor.

Şirket son olarak Google’ın SMS ve MMS uygulamalarına yeni özellikler ekleyerek zenginleştiren RCS (Zengin İletişim Servisi) platformu üzerinden hizmet veren chatbotlarını hayata geçirdiğini duyurdu. Cbot, Mobil Dünya Kongresi’nde Google’ın lansman için özel oluşturduğu standında yer alması için seçtiği 20 şirketten biri oldu. Cbot ve Google işbirliği Türkiye’deki şirketlerin müşteri deneyimini iyileştirme noktasında çığır açıyor.

“Markalar kullanıcıların bir mesaj kadar yakınında olacak”

Geliştirdikleri proje sayesinde markaların müşterileriyle daha yakın bir ilişki içerisinde olacağının altını çizen Cbot Kurucu ve CEO’su Mete Aktaş: “Markalar müşterilerinin hizmetlere ulaşımını kolaylaştırmak için şubeler ve ATM’ler açıyor, web sayfası hazırlıyor veya mobil uygulamalar geliştiriyor. Bu proje uygulama indirmeye ya da web sayfasına girmeye ihtiyaç olmadan, kullanıcıların bir arkadaşına mesaj atar gibi markaya ulaşmasını ve hizmet almasını sağlıyor.

“Cbot olarak Google işbirliğiyle geliştirdiğimiz teknolojiyi ilk olarak İş Bankası için hayata geçirdik. Bu doğrultuda, Türkiye’nin yapay zeka tabanlı ilk FAQ chatbotu, Google’ın SMS ve MMS uygulamalarını daha fazla özellik ekleyerek zenginleştirdiği RCS platformu üzerinden hizmet vermeye hazır hale getirildi. Sahip olduğumuz bu yeni teknoloji ile bankalar, yapay zeka platformumuzun da sayesinde hızlı, güvenilir ve düşük maliyet ile müşteri memnuniyetini arttırıyor. RCS üzerinden hizmet veren chatbotlarımız sayesinde bankalar müşterilerine sadece bir mesaj uzaklıkta olacak.” diyor.

Proje ile ilk etapta kullanıcı memnuniyetinin artırılması beklenirken sonraki yıllarda şirketlerin web ya da mobil uygulamaların yanında bu gibi asistanlara yönelmesi ve grafiksel arayüzlerin yerini diyalog bazlı arayüzlerinalması bekleniyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz