Etiket arşivi: Efsane hackerlar

UFO seven hacker: Gary McKinnon

Tüm zamanların en büyük askeri hacking eylemini gerçekleştirerek haklı bir üne kavuşan Gary McKinnon, nam-ı diğer Solo, Amerikan ordusunun başına gelmiş en büyük siber belalardan biri olarak anılıyor. 11 Eylül saldırılarından kısa bir süre sonra ABD’nin kritik askeri savunma sistemlerine yaptığı saldırılar sebebiyle başı belaya giren efsane hacker, sıradışı hayat hikayesi ile Pink Floyd şarkılarına konu olmayı başarıyor.

1966 yılında Glasgow’da dünyaya gelen İskoç hackerda, kısa bir süre sonra Asperger sendromu baş gösterdiği anlaşılır. Otizme benzeyen ve bulunduğu kişilere oldukça kısıtlı sosyal kabiliyetlere karşı ortalamanın çok üzerinde zihinsel beceri kabiliyeti veren bu sendrom, McKinnon’ın daha çok küçük yaşta hızla gelişen bilgisayar becerilerine sahip olmasına yardımcı olur. İlk bilgisayarına 14 yaşında sahip olan efsane hacker, aynı yıl içerisinde bilgisayar programları yazmaya başlar. 17 yaşındayken okuldan ayrılıp kuaför olarak çalışmaya başlayan McKinnon, arkadaşlarının da teşvikiyle, 1990’ların başında bir bilgisayar kursunu tamamlayarak bu alanda bireysel çalışmalar yapmaya devam eder.

Efsane hackerın 1990’ların sonuna doğru hacking kabiliyetlerini yakından ilgi duyduğu bir konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için kullanmaya karar vermesi, hikayesinin çok ilginç bir hale gelmesine yol açacaktır. Zira McKinnon’ın ilgi duyduğu konu UFO’lardır. İzlediği filmlerin ve okuduğu kitapların etkisiyle Amerikan hükümetinin UFO’larla ilgili kritik bilgileri gizlediğine inanan McKinnon, bu bilgilere ulaşmayı kafasına koymuştur. Yıllar sonra BBC’ye verdiği bir röportajda, “Derdim uçan daireleri ve içlerindeki küçük yeşil adamları keşfetmek değil. İnsanların haberi olmadan etrafta uçan uzay araçları olduğuna inanıyorum,” diyordu. ABD’nin ele geçirdiği uzay araçlarında yer çekimine karşı gelebilen bir tahrik sistemi bulduğunu, fakat bunu gizli tuttuğunu iddia eden McKinnon, bahsi geçen gizli bilgileri halkın bilgisine sunarak insani bir misyonu yerine getireceğine inanıyordu. Hastalığının da etkisiyle UFO merakı kısa sürede bir saplantı halini alan McKinnon, Londra’daki kız arkadaşının halasının evinde bulunan bir bilgisayarı “Solo” takma ismiyle kullanarak, Şubat 2001’den Mart 2002’ye kadar Pentagon ve NASA’daki 97 askeri bilgisayarı hackler ve böylelikle tüm zamanların en geniş çaplı askeri hacking eylemine de imza atmış olur. Orduya ait 950 şifreyi çalan, Amerikan donanmasına ait 300 bilgisayarı kullanım dışı bırakan, böylelikle 800 bin dolarlık zarara yol açan McKinnon, ABD otoriteleri tarafından “teröristten farksız” sözleriyle nitelendirilmişti.

EFSANE HACKER DİZİSİNİN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ

13 ay boyunca üzerinde pijamalarıyla evden çıkmadan Amerikan ordusuna ait bilgisayarlara girip “Siber güvenliğiniz berbat” mesajı bırakan ve kritik bilgilere ulaşmaya çalışan efsane hackerın kimliği, Amerikan ordusunun Washington’da bulunan 2 bin bilgisayarlık ağının 24 saat kullanım dışı kalmasına yol açtıktan sonra hızlıca tespit edilir. 19 Mart 2012’de İngiltere’nin Ulusal İleri Teknoloji Suç Birimi tarafından sorgulanır. 3 yıl boyunca akıbeti tartışma konusu olan McKinnon, sonuç olarak 70 yıl hapis cezasına çarptırılır. ABD tarafından yargılanması talep edilen McKinnon’ın ABD’ye iade talebi ise büyük yankı uyandırır. Ünlü rock grubu Marillion’un, McKinnon’ın ABD’ye iade edilmeme mücadelesine katkı sunmak için bir konser organize edeceğini duyurması üzerine Sting, David Cameron, Peter Gabriel gibi ünlü isimler de McKinnon’u desteklediklerini duyurur. İskoç girişimci Luke Heron’ın McKinnon’ın hukuki süreç boyunca yapacağı harcamalar için 100 bin pound ödemesi, eski Pink Floyd üyelerinden David Gilmour’un McKinnon için Dünyayı Değiştir isimli bir şarkı bestelemesi de kampanyayı uluslararası boyuta taşır. Bu desteğin en büyük nedeni, efsane hackerın tüm hacking girişimini insanların daha fazla bilgiye erişebilmesi gibi iyi niyetli bir yaklaşımla yaptığına inanması ve verilen cezanın çok fazla bulunmasıydı. 2010 yılında Obama ile Cameron’ın Beyaz Saray’da yaptıkları bir basın toplantısında gazeteciler McKinnon davasının nasıl sonuçlandırılacağını sormuşlar ve iki liderin bu konuya uygun bir çözüm bulmaya çalıştıkları cevabını almışlardı. Dolayısıyla McKinnon iki ülke ilişkilerinin önemli bir meselesi haline gelmişti.

ABD’ye iade edilmemek için verdiği yaklaşık 10 yıllık mücadeleyi kazanan efsane hacker, şimdilerde sık sık ABD ordusuna ait bilgisayarlarda bulduğu gizli UFO ve uzay bilgilerini basınla paylaşarak hacker dünyasının en ilginç isimlerinden biri olmayı başarıyor.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ULAŞMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

Hacker Dünyasının Ağır Ablası: Raven Alder

Tüm zamanların en yetenekli bilgisayar korsanlarından biri olarak kabul edilen Raven Alder, yeni jenerasyon kadın hackerlara ilham vermeyi başaran bir bilgisayar dehası. 1992’den bu yana düzenlenen, dünyanın en eski ve prestijli hacking konferansı DefCon’da konuşma yapan ilk kadın unvanıyla hacker dünyasına adını altın harflerle yazdıran Alder, siber alandaki kabiliyetleri ve bir başarı öyküsü olan hayatıyla kendine hayran bırakıyor.

Alder, 1976 yılında ABD’nin Mississippi eyaletinde dünyaya geldi. İlk bilgisayarı, dokuz yaşında sahip olduğu, evde kurulan ve oldukça basit bir bilgisayar modeli olan Intel 8088’di. 14 yaşında liseden, 18 yaşında üniversiteden mezun olmasını sağlayan üstün zekası, henüz dokuz yaşında edindiği bilgisayarıyla da dünya çapında ses getirecek işler yapmasını sağlayacaktı. Üniversite eğitiminin ardından kendine oldukça ilginç bir kariyer yolu çizen Alder dövüş sanatları ustası oldu. Fakat bu tercihi Alder’in siber dünyaya olan ilgisini sekteye uğratmayacaktı. Virginia Tech’te okurken teknik kabiliyetlerini geliştirmeye devam eden Alder, mezuniyet sonrası hayatına bir yandan dövüş sanatları dersleri vererek bir yandan internet hizmet sağlayıcısı mühendisliği yaparak devam etti; ta ki hacker dünyasının ünlü isimleri arasına girmesini sağlayacak altın vuruşunu yapana kadar.

Alder’in mühendislik yaptığı zamanlarda, henüz sıfırıncı gün güvenlik açıklarıyla ilgili tartışmalar gündemde değildi. Çalışmalarını özellikle güvenlik açıkları üzerine yoğunlaştıran Alder bir gün, o zamana kadar hiç kimsenin güvenliğinden şüphe etmediği Apple bilgisayarını uzaktan hackleyebildiğini fark etti. Alder, genel kanının aksine, 0. gün açığı saldırılarının herkesin başına gelebileceğini iddia edip durumu yöneticilerine bildirdiğinde ise olumsuz bir tutumla karşılaştı. Bulduğu güvenlik açığının nasıl kolayca istismar edilebileceğini kodlarıyla birlikte yetkililere iletmeye çalışsa da, hiç kimse güvenliği sorgulanmayan bir Apple ürününün saldırılara açık hale gelebileceği gerçeğine inanmak istemiyordu. Üstelik iletişime geçtiği Apple yetkilileri de Alder’in uyarılarına kulak asmamış ve herhangi bir tedbir almamışlardı. Çalıştığı şirket tarafından, eğer bu meseleyi duyurmaya devam ederse aleyhinde “birkaç milyon dolarlık” tazminat davası açılacağı tehdidine uğrayan Alder, konuyla ilgili sessiz kalmaya zorlansa da gösterdiği çabalar netice vermiş ve dünyanın en prestijli hacking konferanslarından biri olan DefCon’a davet edilen ilk kadın hacker olmuştu.

EFSANE HACKERLAR DİZİSİNİN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Kendisinden önce isminin gittiği her yerde, Alder’in o zamanlarda alışık olunmayan “kadın hacker” kimliği, kendisine konuyla ilgili birtakım rahatsız edici soruların sorulmasına neden oluyordu. Öyle ki; “Hem kadın hem hacker olmak nasıl bir duygu?”, “Sizce kadın hackerlar erkek hacklerla mı flört etmeli?” benzeri sorulara sıkça maruz kalan Alder, kendisiyle yapılan her mülakatta bu tutumdan duyduğu rahatsızlığı dile getiriyordu. DefCon’a henüz katılmadan kendisinden “seksi hacker”, “piliç hacker” gibi uygunsuz tamlamalarla bahsedildiğini duyan Alder, yaptığı konuşmanın başlığını “Hackerlar Kötü İnsanlar Değildir” koymuş ve bu konuşmada kadın hackerları hedef alan cinsiyetçi ve ayrımcı tutumu da eleştirmişti. Böylelikle hem var olan negatif tutumun yumuşamasını sağlamış hem de kendisinden sonra siber alanda büyük işler yapacak kadın hackerların da önünü açmış oluyordu.

Beyaz şapkalı bir hacker olarak tüm kabiliyetlerini siber alanın daha güvenli bir yer olması için kullanmaya adayan efsane hacker, konuyla ilgili yayınlara ve konferanslara katkı sunmaya devam ediyor. Dünyanın farklı yerlerinde siber güvenlik üzerine dersler veren ve saygın şirketlere danışmanlık yapan Alder, kriptografiden Linux güvenliğine kadar geniş bir yelpazede çalışmalarını sürdürüyor.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

Porsche’li Hacker: Kevin Poulsen

 

 

 

 

 

 

Tüm zamanların en yetenekli bilgisayar korsanlarından biri olan Kevin Lee Poulsen, nam-ı diğer Karanlık Dante, hacker dünyasının çocuk dehalarından biri olarak anılıyor. 10 parmağında 10 marifet olan efsane hacker, farkında olmadan dünyanın ilk siber casusluk eylemini gerçekleştirmiş ve hacklediği bir radyo programı sayesinde Porsche kazanarak ismini hacker dünyasının unutulmaz isimleri arasına yazdırmayı başarmıştı.

1965 yılında ABD’nin Kaliforniya eyaletinde dünyaya gelen Poulsen, henüz çocuk yaşta bilgisayarını dünyanın merkezine koymuş, fakat bilgisayar kullanımını yalnızca oyun ve bilgi edinme amaçlarıyla sınırlı tutmuştu. Poulsen’ın bilgisayar dünyasına duyduğu tutku ve sonu gelmez yazılım merakı, zaman içerisinde onu iflah olmaz bir bilgisayar korsanına dönüştürecek ve siber dünyada başına açtığı belalar, Poulsen’ı FBI’ı en çok aradığı hackerlardan biri haline getirecekti. Öyle ki kendisiyle aynı dönemde yaşayan hackerlar bile onu “Yazılım konusunda akıl almaz derecede yetenekli”, “Risk almaktan asla çekinmeyen bir deli” ve “24 saat hacker” gibi tanımlamalarla anacaklardı.

EFSANE HACKERLAR DİZİSİNİN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ

Poulsen’ın en büyük ilgisi, hükümete ya da askeri savunma birimlerine ait olan ve güvenliğinden şüphe duyulmayan sistemlerin açıklarını bulmak ve bu sistemlere sızmaktı. Henüz 17 yaşındayken oldukça basit işlevler görebilen TRS-80 adlı renkli bilgisayarıyla, ABD Savunma Bakanlığı’nın Arpanet isimli (Amerikan Gelişmiş Savunma Araştırmaları Dairesi Ağı) ağına sızmayı başardı. En büyük hayali savunma endüstrisinde güvenlik danışmanı olmak olan Poulsen’a hayallerinin ötesinde bir iş teklifi gelmiş ve bir anda Pentagon’un güvenlik sistemlerini korumakla görevlendirilmişti. Böylelikle Poulsen gündüzleri işini iyi yapan, güvenilir bir güvenlik uzmanı gibi hükümetin siber alandaki sırlarını korumaya devam ediyor, geceleri evindeki bilgisayarıyla gittikçe daha tehlikeli ve gizli sistemlere sızarak bilgi toplayan iflah olmaz bir bilgisayar korsanına dönüşüyordu.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

Poulsen’ın isminin her zaman hatırlanmasını sağlayacağı vaka ise Los Angeles merkezli KIIS FM adlı radyo istasyonuna yaptığı siber saldırı oldu. KIIS FM her Cuma Porsche yarışması düzenliyor ve istasyonu arayan 102. dinleyici Porsche kazanıyordu. Poulsen istasyonun bütün bilgisayarlarının ve 25 telefon hattının tamamının kontrolünü ele geçirdi ve yapılan aramaların tümünü engelledi. Aramaları tamamen kendi kontrolüne alan Poulsen 102. arayan oldu ve Porsche 944 S2 kazandı.

Poulsen’ın maceraları uzun sürmedi. 23 yaşında olan ve FBI’da güvenlik danışmanı olarak görev yapmaya devam eden efsane hacker’ın, FBI’a ait bir veri tabanına sızdığı ve zamanın Filipinler Devlet Başkanı Ferdinand Marcos’dan Hollywood aktrislerine kadar birçok ünlü isimle ilgili federal soruşturmaların detaylarına eriştiği tespit edildi. Bunun üzerine harekete geçen FBI, Poulsen’ın daha önce de yabancı konsolosluklara ve Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği’ne ait sayısız ses kaydını da ele geçirdiğini fark etti. Poulsen bununla da kalmamış, ABD’ye ait en üst düzey yasal yaptırımların gizli detaylarını bile ele geçirmişti. FBI’ın “Bilgisayar Suçlarının Hannibal Lecter’ı” adını verdiği Poulsen, 37 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 17 ay boyunca kaçak yaşayıp teslim olmayan efsane hackerın cezası, daha sonra 51 ay hapis ve 56.000 dolar para cezasına çevrildi.

SİBER LİDERLER DİZİSİNİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Az zamanda çok ve oldukça tehlikeli işler yapan Poulsen, yaşadıklarından ders çıkaran ve tecrübeleriyle bilgisayar dünyasına hatırı sayılır katkılar sunan bir efsane artık. Wired dergisinde yardımcı editör olarak görev alan Poulsen’ın Çince, İspanyolca, İtalyanca gibi farklı dillerde yayınlanmış kitapları ve sayısız ödülü bulunuyor. Kendisi gibi efsane hacker olan Aaron Swartz’la SecureDrop projesini hazırlayan Poulsen, The New Yorker gibi projelerle siber dünyadaki girişimlerine devam ediyor.

Hacker Dünyasının Beyefendisi: Charlie Miller

Tam adı Charles Alfred Miller olan efsane hacker, siber dünyanın “elit” isimleri arasında gösterilen oldukça yetenekli bir bilgisayar korsanı. 2008 yılında katıldığı Pwn2Own yarışmasında yalnızca 2 dakika içerisinde Leopar tabanlı bir MacBook Air’i Safari’de bulduğu bir açıklık sayesinde hacklemeyi başaran Miller, Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) yanı sıra Twitter gibi dünyanın saygın kuruluşlarına siber güvenlik danışmanlığı yapmaya devam ediyor.

 

 

 

 

 

 

 

ABD’nin Missouri eyaletinde doğup büyüyen Miller’ın hayat hikâyesi, siber dünyanın diğer efsane hackerlarından çok da farklı sayılmaz. Miller 7 yaşındayken, kanser hastası olan annesini kaybeder ve kısa zaman sonra kız kardeşi evden ayrılır. Polis olan babası ise aynı zamanda birçok işi bir arada götürmektedir ve bu nedenle eve nadiren uğrar. Çocukluğunu tek başına geçirmek zorunda kalan Miller’ı mutlu eden tek şey, evlerindeki 8 bitlik Commodore 64’te oynadığı oyunlardır. 1982 yılında piyasaya sürülen ve tüm zamanların en çok satan kişisel bilgisayarı ünvanına sahip olan Commodore 64’teki oyunlar, bir zaman sonra yerini Atari 400’e bırakır ve Miller günlerini tutkuyla bağlı olduğu sanal oyunları oynayarak geçirir. Liseyi bitirdikten sonra Truman Eyalet Üniversitesi’nin Bilgisayar Bilimi bölümüne kayıt olan Miller, üniversitenin bilgisayarlarını çok yavaş bulduğu için Matematik Bölümü’ne geçer. Aynı zamanda üniversitenin Felsefe Bölümü’nde yan dal yapan Miller akademik hayatına devam eder ve doktorasını Notre Dame Üniversitesi’nin Matematik Bölümü’nde fiber optiklerin denklemleri üzerine yazdığı tezle tamamlar.

EFSANE HACKERLAR DİZİSİNİN DİĞER BÖLÜMLERİ İÇİN TIKLAYINIZ

Kariyerine akademisyen olarak devam etmek istemeyen Miller, NSA’de kriptograf olarak çalışmaya başladı. Bilgisayar yetenekleri sayesinde kısa sürede NSA’in siber güvenlik uzmanlarından biri olmayı başaran Miller’in hacking dünyasına adım atması, 2005 yılında komisyoncu bir finans firmasında çalışmaya başlamasıyla oldu. NSA’de yaptığı işi gizli tutmak zorunda olan efsane hackerımız, bu kez bilgisayar dünyasında özgürce hareket etme şansına sahipti ve kısa sürede Linux’un işletim sistemindeki daha önce keşfedilmemiş bir sıfırıncı gün güvenlik açığı buldu ve bu açığın bilgisini ABD hükümetine 50 bin dolara sattı. Miller’in bilgisayar dünyasındaki altın vuruşu ise, 2007 yılında iPhone’u hacklemeyi başararak yaptı. Güvenliğinden neredeyse şüphe edilmeyen iPhone’un hacklenmesi, bilgisayar ve iletişim dünyasında büyük ses getirdi. Miller 6 ay sonra katıldığı Pwn2Own yarışmasında sergilediği performans sayesinde ise dünyanın en etkili 10 bilgisayar korsanı arasında gösterilmeye başladı. Pwn2Own, her yıl düzenlenen ve farklı ülkelerden hackerları bir araya getiren oldukça prestijli bir hacking yarışması. 2008 yılında Kanada’da yapılan yarışmaya katılan Miller, Leopar tabanlı bir MacBook Air’i 2 dakika içerisinde hacklemeyi başardı. İlgi alanı genelde android ürünler ve özelde Apple ürünleri olan Miller, 2009 yılında herhangi bir iPhone’a gönderilen özel bir metin mesajı sayesinde telefonun nasıl ele geçirilebileceğine dair farklı yöntemler geliştirdi. Herhangi bir MacBook’u güç adaptörü vasıtasıyla rahatlıkla ele geçirebilen Miller’ın, Apple’ı tehlikeye sokabilecek birçok iOS uygulaması açıklığını tespit ettiği için kendisine Apple Program Geliştiricisi lisansı verildi.

Son olarak Google’ın Bouncer programında tespit ettiği zararlı bir yazılımı tespit eden ve bu nedenle Samsung, Nokia gibi android üreticilerinin takdirini kazanan Miller, dünyanın en saygın siber güvenlik uzmanlarından biri olarak kabul ediliyor. Siber kabiliyetlerini açıkların tespit edilmesi ve düzeltilmesi için kullanan efsane hacker, 3 yıl önce transfer olduğu Twitter’ın güvenlik danışmanlarından biri olarak çalışmaya ve dünyanın farklı yerlerindeki siber güvenlik konferanslarında deneyimlerini paylaşmaya devam ediyor.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

Trollerin Atası: Andrew Auernheimer

Tam adı Andrew Alan Escher Auernheimer olan efsane hacker, nam-ı diğer Weeve, 1985 yılında Amerika’da dünyaya geldi. “Gri şapkalı” hacker olarak kabul edilen Auernheimer kazandığı ünü, çoğu kez Amazon ve AT&T gibi dünyanın saygın firmalarının internet sistemlerine karşı gerçekleştirdiği siber saldırılara borçlu. 2011 yılında FBI tarafından yakalanan ve örgüt üyeliğinden uyuşturucu bulundurmaya kadar sayısız suçla yargılanan Auernheimer, hakkında “trol” nitelendirmesinin ilk kez kullanıldığı hacker olarak biliniyor ve eleştirel siyasi duruşunu siber saldırılar üzerinden yansıtması nedeniyle dikkat çekiyor.

Auernheimer’in bilinen en önemli eylemlerinden biri, 2009 yılının Nisan ayında Amazon’un websitesine yaptığı siber saldırı olarak kabul ediliyor. Amazon’a yapılan saldırı, dünyanın ilk ve en büyük online alışveriş sitesine yapılmasından daha ilginç kılan detay ise, Auernheimer’ın saldırıyı yapma nedeni; yani Amazon’un geyler üzerine yazılmış kitapları pornografi sınıflandırmasıyla satıyor olması. Amazon saldırıyı gerçekleştirenin Auernheimer olmadığını iddia etse de, şüpheler Auernheimer ve Auernheimer’ın üyesi olduğu The Organization (Örgüt) isimli hacker grubu üzerinde yoğunlaşmıştı. Yaptığı bir açıklamayla saldırıyı üstlenen Auernheimer, Amazon’un iddialarını da çürümüş oldu. Times’ın Auernheimer’ı tanıtan ve politik tepkisini siber saldırılar yoluyla göstermesinden bahseden bir yazı yayınlamasıyla, Auernheimer ABD’nin ünlü hackerlarından biri haline gelmişti.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Auernheimer, bilgisayar uzmanlarından oluşan Goatse Security isimli bir grubun üyesiydi. Grup dünyanın önde gelen telefon şirketlerinden biri olan AT&T’nin sisteminde bir açık bulmuş ve 114 bin IPad kullanıcısının maillerinin bu açık sebebiyle ortaya çıktığını tespit etmişti. AT&T’yi bilgilendirmeden önce Gawker Media’ya bu konu hakkında açıklama yapan grup, bu açığı kullanarak pek çok ünlü ismin yanı sıra siyasetin ve ordunun önde gelen yetkililerinin kişisel bilgilerini de ele geçirmişti. Goatse Security uzmanlarının bu girişimi, “Bilgisayar sistemlerindeki açıklar ifşa edilmeli mi?” tartışmalarını yeniden alevlendirmiş ve AT&T’nin itibarını zedeleyen bir duruma yol açmıştı. Auernheimer ise medya vasıtasıyla yaptıklarının doğruluğunu savunuyor ve “Biz iyi çocuklar olmaya çalışıyoruz” şeklinde açıklamalar yapıyordu. Tartışmalar devam ederken, FBI Ocak 2011’de Goatse Security ve Auernheimer hakkında soruşturma açtı.

FBI soruşturmasının başlatılmasından kısa bir süre sonra, Auernheimer’ın evi FBI ve yerel polis güçleri tarafından arandı ve Auernheimer gözaltına alındı. Fakat ünlü hackerın göz altına alınma nedeni AT&T soruşturması değil, evinde bulundurduğu sayısız uyuşturucu maddeydi. 3 bin dolar kefaletle serbest bırakılan Auernheimer, kısa bir süre sonra AT&T davası nedeniyle yeniden tutuklama kararıyla karşı karşıya kaldı. Üstelik mahkeme Auernheimer’ın işlediği iddia edilen birçok internet üzerinden kimlik dolandırıcılığı suçu nedeniyle ünlü hackerı zorlu bir dava sürecine sokmuştu. Sosyal medya üzerinden var gücüyle AT&T davasında haklı olduğunu savunan Auernheimer, kendini Aaron Swartz’la özdeşleştiriyor ve “Eğer biz de toplumun ayrıcalıklı sınıfında olsaydık, örneğin Arkansas’ta bir harabede yaşamıyor olsaydım, başımıza bunlar gelmeyecekti,” diyordu. Kasım 2012’de Wired’da yayınladığı makalede ise ceza sistemini eleştiriyor ve “Bu durumda hackerlar sistemdeki açıkları kimseyle paylaşmamalı,” sözleriyle sitem ediyordu. 18 Mart 2013 tarihinde 41 ay hapis cezasına ve 73 bin dolar para cezasına çarptırılan Auernheimer’ı, George Washington Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Orin Kerr gönüllü olarak savunuyordu. Auernheimer, 11 Nisan 2014 tarihinde, şifre dolandırıcılığı yapmadığı, yalnızca sistem açıklıklarını tespit ettiği göz önünde bulundurularak serbest bırakıldı.

EFSANE HACKER DİZİSİNİN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ

LiveJournal’da blog yazıları yazan Auernheimer, sık sık etnik ve kültürel konularla ilgili eleştirilerini kaleme alıyordu. Auernheimer Amerikalı Gey Zenciler adlı anti-blog trol grubunun başkanlığını yapıyordu. Childish Gambino mahlaslı ünlü rapçi Donald Glover’ın Because the Internet adlı albümünde The Biggest Troll (Andrew Auernheimer) isimli bir şarkıyla desteklediği Auernheimer, Rolling Stones gibi birçok ünlü grubun ve şarkıcının söylediği şarkılardaki homofobik ve ırkçı ifadeleri bulup blog yazılarında eleştirmeye ya da diğer bir değişle “trollemeye” devam ediyor.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]