Etiket arşivi: Cyber command

ABD Siber Komutanlığın statüsü yükseldi, 10. müşterek komutanlık oldu

ABD Ordusuna bağlı olarak ofansif siber operasyonlar yürüten Siber Komutanlığın (Cyber Command) statüsü yükseltilerek ordudaki 10. müşterek komutanlık halini aldı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın geçen cuma günü yaptığı açıklamayla netlik kazanan durum sonucunda 2009’da kurulan ve Stratejik Komutanlık’ın altında faaliyet gösteren Siber Komutanlığın liderliğini aynı zamanda NSA Başkanı olan Micheal Rogers yapmaya devam edecek.

İlgili yazı >> İstihbarata doymayan adam Micheal Rogers

Uzmanlar bu adımın ABD’nin siber alandaki varlığını güçlendireceğini savunuyor. 2009’da Stratejik Komutanlığın 2 alt biriminin birleştirilmesiyle oluşan Siber Komutanlık ile ilgili kararın, yeni bir sürecin başlangıcı olduğu değerlendiriliyor. Süreç sonunda Siber Komutanlığın NSA bünyesinden ayrılması hedefleniyor.

Müşterek komutanlık haline gelen bir askeri birimin başındaki komutanın hem yetkisi hem de bütçe talep etme barajı yükseliyor. ABD Ordusu içerisindeki önemli müşterekkomutanlıkların başında Merkezi Komutanlık (Central Command) geliyor. Merkezi Komutanlık ABD’nin Orta Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki operasyonlarından sorumlu olarak görev yürütüyor.

Siber Komutanlığın statüsünün yükselmesi ile birlikte ofansif siber operasyonların karar verilme sürecinde ciddi bir tasarruf söz konusu olacak. Kurulma amacı orduya ait bilgisayar ağlarının siber saldırılardan korunması olan Siber Komutanlık geçtiğimiz dönemde bir misyon değişikliği yaşamıştı. Eski Savunma Bakanı Ashton Carter’ın emriyle Siber Komutanlık IŞİD’e karşı bir dijital saldırı kampanyası başlatmıştı.

İlgili haber >> ABD IŞİD’i sanal alemde neden yenemiyor? 

Amerikan basınına yetkililerden yapılan açıklamalarda NSA ve Siber Komutanlığın ayrılması durumunda Siber Komutanlığın başına bir sivilin gelebileceği ihtimali üzerinde duruluyor. Halen Fort Meade’de bulunan NSA karargahında çalışmalarını yürüten Siber Komutanlığın ‘bağımsızlığını ilan etmesi’ durumunda istihbarat toplama ve ofansif siber operasyon yapma misyonları arasında oluşacak gerilimin nasıl yönetileceği önemli soru işaretlerinden birini oluşturuyor. Komutanlığın teknolojik altyapı olarak NSA’e ‘göbekten bağlı’ olması ‘bağımsızlığın’ önündeki en büyük engellerden biri olarak değerlendiriliyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz!

ABD Siber Ordusunun Mimarı: Keith Alexander

 

“I believe it is in the nation’s best interest to put all the phone records into a lockbox that we could search when the nation needs to do it.” – Gen. Keith Alexander, 2013

Keith Alexander, post-9/11 dünyasının Amerikan toplumu üzerinde yarattığı korku ve paranoya kültürünün tam da göbeğinde kariyerini şekillendirmiş, 30 yılı aşkın ordu istihbaratı tecrübesini siber alana taşımış bir isim. Dört yıldızlı general, mülakatlarda kendisine ‘asıl patronun kim?’ sorusu sorulduğunda ‘eşim’ cevabını verip, dört kızı ve on altı torunundan mutlaka her konuşmasında bahsederken babacan yanını ortaya koysa da, 11 Eylül sonrası değişen Amerikan istihbarat anlayışının en büyük ve belki de en cesur mimarlarından biri. 1974’de Askeri Akademi’den mezun olmasıyla başlayan aktif sinyal istihbaratı kariyerinin, teknolojiye bu alanda üç yüksek lisans yapacak kadar duyduğu yakın ilgiyle birleşimi, 2005 yılında Alexander’ın Amerikan NSA başkanlığına atanması kararını elbette ki pekiştirdi. Alexander, en uzun süre görevde kalan NSA yöneticisi olmakla kalmayıp (2005-2013), başkanlığı süresince siber alanı ulusal güvenlik stratejileri içinde tanımlayan ve Amerika’nın en çok yankı uyandıran siber adımlarından biri olan US Cyber Command (USCYBERCOM) biriminin kurulmasında ve kumandanlığında büyük söz hakkına sahip oldu. 2001 terörü sonrası yerleşen ‘bir daha asla’ anlayışının gölgesinde tüm ulusal güvenlik birimlerinde köklü değişikliklere gidilmesi, ‘bilgi çağı istihbaratı’ olarak adlandırdığı radikal gereksinimi gerçekleştirmenin sinyallerini veren bir ismi elbette ki tepeye taşıyacaktı.

Aslında Keith Alexander, Edward Snowden’ın açığa çıkardığı PRISM programına ek olarak, Amerikan toplumunun son yıllarda sıklıkla tartıştığı, iletişim bilgilerini dijital data formatında büyük veri depolama merkezlerinde saklanması anlamına gelen ‘bulk metadata’ ve şüphe duyulması halinde kişinin iletişimde olduğu kişilerin de tespitine olanak tanıyan ‘reasonable articulable suspicion’ gibi Amerikalıların özel hayatını ihlal ettiğine inanılan yeni kavramların temellerini Irak savaşı esnasında atmıştı. O dönemde Alexander, öncüsü olduğu, yeni ve gelecek vaadeden bir sinyal istihbaratı yazılımı ile ülke içerisinde terörist olmasından şüphe duyulan isimlerin tüm e-mail, telefon ve mesaj akışını, sınırlı bir ölçekte de olsa, gerçek-zamanlı takip edebiliyordu.

 

 

NSA direktörlüğü şüphesiz ki ona bu teknolojiyi yıllar içinde global düzleme taşımanın kapılarını araladı. General, her ne kadar ‘metadata’ teknolojisinin, ulusal güvenliği terörizme karşı yenilmez yapma yolunda önemini belirtirken, iletişim bilgilerinin detayının asla izlenmediği, yalnızca arama yapan-yapılan numaralar, konuşma süresi ve aramanın tarih bilgilerinin kayıt altında tutulduğunu her mülakatta ısrarla vurgulasa da, Snowden olayını takiben gelen emeklilik duyurusu gerek kitlelerin, gerek politik figürlerin ‘her şeyi kaydet’ stratejisinden hoşnut olmadığını gösterdi. Ofisteki son aylarında Alexader, NSA ve USCYBERCOM’un Amerika’nın çıkarlarını koruma adına verilerin kullanımında kısıtlamaya tabi tutulmaması adına siber mevzuat (cyber legislation) düzenlemelerinin yapılması, devlet-özel sektör işbirliğinin üst düzeyde icra edilmesi adına ciddi çaba vermiş olsa da, Alexander sonrası dönemde NSA, şüphesiz mevcut serbestliğini kaybedeceği, gerek içte gerek dışta saygınlığını geri kazanması, şeffaflığa kavuşması gereken zorlu bir yol izleyecek.

Yeni direktör Micheal S. Rogers’ın, Alexander’ın neredeyse her konuşmasında güvenlik tehditlerinin boyutundan bahsederken sergilediği ‘Amerika’ya çok kötü şeyler olacak, hissediyorum’ tavrından uzaklığı, NSA’in yeni dönemde gündemini sessiz ve olabildiğince hukuk sınırları içerisinde takip edeceğinin en büyük habercisi.

ABD Siber Komutanlığı 6000 Yeni Uzman Alacak

2009 yılında ABD Ordusunun Stratejik Komutanlığı altında kurulan Siber Komutanlık kapasitesini geliştirmek için 6 bin yeni uzman işe alacağını açıkladı. Geçtiğimiz çarşamba, Parlamento İstihbarat Komisyonu Sözcüsü Mike  Rogers, ABD’nin siber alanda daha taarruzi stratejiler geliştirebilmesinin önününü açmak için çalışıldığını belirterek Pentagon, istihbarat kurumları ve hukuk ile ilgili kurumların beraber çalışarak ofansif siber önlemler geliştirmesinin gerektiğini söyledi.

Bu açıklamanın ardından ABD Siber Komutanlığı (USCYBERCOM) 6000 siber güvenlik uzmanını istihdam etmek ve bu uzmanlardan ülke çapında 133 ekip oluşturarak  Pentagon’a ülke siber altyapısını koruma konusunda yardımcı olmalarının planladığını açıkladı.

İki açıklamanın peş peşe gelmesi yeni alınacak uzmanların taarruzi siber güvenlik kabiliyetlerinin güçlendirilmesi için alınacağı izlenimi uyandırdı. Ülke çapında 133 ekibin oluşturma planı ise, Siber Komutanlığın önceden belirtildiği gibi ‘Savunma Bakanlığının sistemlerinin korunması’ misyonunu genişleterek Amerikan sistemlerinin korunması sorumluluğunu almaya hazırladığını akla getirdi.

 

Rogers, konuşmasında, “Siber politikamızı henüz kesinleştirmedik.  Federal hükümet seviyeinde, değişik seviyelerde siber ofansif  kabiliyetlerimiz bulunuyor.” dedi. 133 ekibin askerlerden ve sivillerden oluşması ve tüm ABD ordu hiyerarşisinde bulunması bekleniyor. Siber  kabiliyetlerin şimdiye kadar farklı düzeylerde ve birbirinden bağımsız  kurumlarca düzenlenmesi yerine, bu tür bir organizasyon düzenine  geçilmesi planlanıyor. Plan kapsamında ayrıca bölgesel teknoloji  şirketlerinin ABD’yi siber tehditlerden koruyacak yatırımlara öncelik  vermesi sağlanmaya çalışılacak.

ABD Siber Ordusu saldırılara mı başlayacak?

Kurulduğu ilk yıllarda ABD Savunma Bakanlığı’nın ağlarını koruma misyonuyla hareket eden fakat zamanla taarruzi siber operasyonlar yapabilecek kapasiteye gelen ABD Ordusundaki Siber Komutanlığın geleceği ile ilgili tartışmalar artarak devam ediyor. Politoco dergisinde konuyla ilgili çıkan yazıda, bu ay onaylanan savunma bütçesinde siber komutanlığa ciddi şekilde yatırım yapıldığına dikkat çekildi. Bütçede 68 milyon doların gizli operasyonlara, 14 milyon doların ise Hava Kuvvetleri’nin taarruzi siber operasyonları için ayrıldığının altı çizildi. ABD’de birçok politikacının ayrılan bütçeye rağmen Siber Komutanlığın yaptığı işlerden tatmin olmadığı ve artık ordunun bilgisayar ağlarının savunmasının ötesine geçerek daha fazla operasyon yapmasını istedikleri belirtiliyor.

Fakat bu konudaki belirsizlik devam ediyor. Elindeki siber araçları nasıl kullanacağı, sadece saldırılara mı cevap vereceği yoksa ilk saldıran olmasının mümkün olup olmadığı gibi sorular henüz yanıtsız kalıyor. Politico’ya konuşan güvenlik kaynaklarına göre, Pentagon’da siber silahların kullanımına ilişkin detaylı bir angajman çalışması yapılıyor. Yazıda Keith Alexander’ın emekliliğinden sonra NSA ve CybCom’un ayrılması söz konusu olsa bile, Beyaz Saray’ın bu iki kurum arasındaki bağlantıyı tamamen kesme niyetinin bulunmadığına da yazıda değinilmiş.