Etiket arşivi: covid-19

ABD, siber casusluğa karşı özel sektörle iş birliğini artıracak

ABD, siber casusluğa karşı özel sektörle iş birliğini artıracakABD, Ulusal İstihbarat Stratejisi gereği uluslararası tehditler, bulaşıcı hastalıklar, tedarik zinciri gibi konuların tespiti ve önlemi için casusluk şirketleriyle iş birliği yapma kararı aldı.

Söz konusu yeni stratejiyle ABD casusluk şirketleri de ABD şirketleri, sivil toplum kuruluşları ve akademi ile daha fazla istihbarat paylaşacak.

SON STRATEJİ TRUMP DÖNEMİNDE BELİRLENMİŞTİ

ABD hükûmeti son yıllarda yabancı hackerların ana hedefi olan ABD şirketleri, kamu hizmetleri ve diğerleriyle büyük miktarlarda siber tehdit istihbaratı ve sosyal medya şirketleriyle yabancı etki operasyonları hakkında bilgi paylaşmaya başladı.

Son Ulusal İstihbarat Stratejisi, Covid-19 salgını ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden önce, 2019 yılında Trump yönetimi altında yayımlanmıştı.

Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, kendisi ile ilgili yapılan bir röportajda yeni strateji anlayışı hakkında “Bilgi ve tahmin alışverişi konusunun yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Günümüz dünyasının tehdit ortamında değişen birçok şey var.” dedi.

GÜNÜMÜZ DÜNYASINDA TEHDİTLER DEĞİŞİYOR

Değişen tehditleri örnekleyen üst düzey bir ABD’li yetkili, Başkan Biden ve üst düzey danışmanları için hazırlanan günlük istihbarat brifinginin bir zamanlar terörizm ve Orta Doğu ağırlıklı olduğunu, şimdi ise düzenli olarak Çin’in yapay zeka çalışmaları, iklim değişikliğinin jeopolitik etkileri ve yarı iletken çipler gibi çok çeşitli konuları kapsadığını söyledi.

Haines, “Akademiden yerel yönetimlere kadar özel sektörle daha geniş bir yelpazede, daha kurumsal bir bilgi alışverişi oldukça mühim.” ifadelerini kullandı.

Kuzey Koreli siber casuslar, Rus füze sistemine sızdı

Yeni strateji, Haines’in çalışmalarını koordine ettiği yıllık yaklaşık 90 milyar dolar bütçeye sahip 18 ABD istihbarat kurumuna rehberlik etmeyi amaçlıyor.

Yeni stratejide istihbarat kurumlarının ABD’yi, Çin ve Rusya gibi otoriter hükümetlerle rekabetinde, özellikle de teknolojik alanlarda desteklemesi gerektiğini belirtiyor.

Mali krizler, uyuşturucu kaçakçılığı, tedarik zincirinin bozulması ve bulaşıcı hastalıklar gibi küresel tehditler konusunda ise söz konusu strateji, istihbarat kurumlarından, ABD hükûmetini yaklaşan tehditler konusunda uyarmak üzere kendi iç kapasitelerini güçlendirmeleri istiyor.

Daha fazla istihbarat paylaşımına yapılan vurgu, Biden yönetiminin izlediği gizliliğin kaldırılması yönündeki daha geniş bir eğilimin parçası olarak yorumlanıyor.

Son yıllarda ABD, Rusya’nın Ukrayna’daki planlarına ve Çin, İran ve Kuzey Kore’den silah arayışına karşı uyarıda bulunmak için daha önce benzeri görülmemiş düzeyde gizli istihbarat yayınlamıştı.

Siber tehlike arttıkça güvenlik şirketlerinin değeri rekor kırıyor

Siber güvenlik açısından zor bir dönem olan 2021, güvenlik start-upları açısından ise rekorlara imza atılan bir yıl olarak tarihe geçti. Geçen yıl 30’un üzerinde girişim 1 milyarın üzerinde değere ulaştı.

Güvenlik sektöründe finansal danışmanlık yapan Momentum Cyber’den alınan son verilere göre, siber güvenlik girişimleri geçen yıl 29,5 milyar dolarlık “rekor kıran” bir risk sermayesi topladı. Bu rakam 2020’de toplanan 12 milyar doların iki katından fazla. 2021 yılında toplanan meblağ önceki iki yılın toplamını aşmış durumda.

Para musluklarının açıldığı binden fazla anlaşmadan 84’ünün bütçesi 100 milyon dolardan fazla. Bunların arasında, endüstriyel siber güvenlik girişimi Dragos’un aldığı 200 milyon dolarlık D Serisi yatırımı, Claroty’nin halka arz öncesi topladığı 140 milyon dolarlık ve parolasız kimlik doğrulama şirketi Transmit Security’nin topladıüı 543 milyon dolarlık A Serisi yatırımı bulunuyor.

Türk adli bilişim girişimi Binalyze’ın yatırım başarısı sırrı: “Hız hayati önem taşıyor”

SİBER GÜVENLİK ENDÜSTRİSİ 2022’DE DAHA DA BÜYÜYECEK

İnovasyon teşvikleri ve siber tehditlerdeki pandemi kaynaklı patlamanın sebep olduğu bu tarihi yatırım hacminin bir sonucu olarak, 2021’de rekor sayıda güvenlik girişimi 1 milyar doların üzerinde değere ulaştı. Bir önceki yıl 6 firmanın ulaşabildiği sınır 2021’de 30’dan fazla girişim tarafından aşıldı.

Momentum Cyber ve NightDragon Security’nin Kurucusu ve Genel Müdürü Dave DeWalt, istatistiklerle ortaya konan büyümeyi “siberin altın çağını” yaşadığımızın göstergesi olarak kabul ediyor. Momentum, artan tehdit ortamının bir sonucu olarak endüstrinin “daha da büyüyeceği” bir 2022’ye hazırlandığı görüşünü ifade ediyor.

Küresel çip krizi 2024’e kadar devam edebilir

Bütün dünyada teknoloji üretimini derinden sarsan çip krizinin en az 2 yıl daha sürebilebileceği belirtiliyor.

Syracuse Üniversitesinde tedarik zinciri sistemi profesörü olan Patrick Penfield, çip krizi için “Şu an küresel bir tedarik zinciri krizi var. Daha önce hiç bu kadar büyük bir şeyin bizi etkilediğini görmemiştik.” değerlendirmesinde bulundu.

Nissan, çip kıtlığı sebebiyle 500.000 araç eksik üreteceğini söylüyor. Yarı iletken çip eksikliği sebebiyle açık kamyonet üretiminin bir bölümünü kesmek zorunda kalan Genel Motors, üretimi tamamlanan fakat ihtiyaç duyulan çipleri henüz bulunmayan binlerce taşıtı bekletiyor. Apple CEO’su Tim Cook ise Temmuz ayında çip kıtlığının telefon ve tablet satışlarını etkileyeceğini söyleyerek uyarıda bulunmuştu.

Intel başkanı Pat Gelsinger, arzın talebi bir ya da iki yıldan önce karşılayamayacağını tahmin ediyor. Uzmanlar, alışverişe çıktığımızda alışık olduğumuz çeşitlilik ve seçenekleri göremeyebileceğimizi söylüyor.

Peki küresel çip kıtlığı nasıl yaşandı ve ne zaman sona erebilir?

ÇİPLERİN YAPISINDA NELER BULUNUYOR?

Genelde yarıiletken ve bazen de mikroçip şeklinde adlandırılan çipler, elektronik cihazlarımızın beyinleri gibi davranıyor. İçlerinde milyarlarca transistör barındıran bu cihazlar küçük birer teknoloji harikası. (Transistörler, elektronların geçişine izin veren veya onları engelleyen küçük birer kapıya benziyor.) Fakat boyutları değişiklik gösterebiliyor. Üretim süreçleri birçok adım, gün ve uzman gerektiriyor. Örneğin IBM’in en yeni çipi, iki nanometrelik tırnak boyutundaki bir alana 50 milyar transistör sığdırıyor.

Northeastern Üniversitesinde elektrik ve bilgisayar mühendisliği profesörü olan Matteo Rinaldi, “Dünya çapında her gün 100 milyardan fazla çip kullanıldığını düşünüyorum. Gündelik yaşamlarımızda ne kadar transistör ve yarıiletken kullandığımızı düşünün.”

Bu çipler, çağdaş toplumun can damarı. Fakat çip talebi, salgından önce bile arzı geçmiş durumdaydı. Bu yıl yarıiletkenlerin “yeni petrol” olduğunu belirten iktisatçı Rory Green, günümüzde çip üretiminde aslan payını Tayvan ve Kore’nin kaptığını belirtiyor. Bu çipler her ne kadar Amerika’da icat edilse de, çip üreten ABD’li üreticilerin sayısında ciddi bir düşüş görülmüş. CSIS Stratejik Teknolojiler Programı’nın başkan yardımcısı James Lewis, 1990 yılında çiplerin yüzde 37’sinin ABD’de üretildiğini söylüyor. 2020 yılında bu rakam sadece yüzde 12’de kalmış.

Intel’in eş kurucusu Gordon Moore’un 1965 yılında yaptığı bir tahmin, teknoloji endüstrisine onlarca yıl boyunca yön vermiş. Bu tahmine göre bir çipe yerleştirilen transistör miktarı, her 24 ayda bir hemen hemen iki katına çıkıyor. Yıllar yılı sürekli küçülen bu çipleri üretebilen bir fabrikanın kurulması ise 10 milyar doları bulabiliyor. Bu meblağ, çoğu şirket için imkansız boyutta.

ÇİP KRİZİ NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Dünyanın Kovid-19 salgını sebebiyle kapanması, beraberinde birçok fabrikanın da kapanmasına neden oldu ve çip üretimi için gereken tedarik malzemelerine aylarca ulaşılamadı. Tüketici elektroniğinde yaşanan talep artışı, tedarik zincirini sarsan değişimlere sebep oldu. Üreticiler artan talep seviyelerine yetişmek için yeterli miktarda çip üretmeye çalışırken, siparişler birikti. Yığılmalar başladı ve giderek büyüdü.

Ford gibi araba şirketleri, arabaları üretmek için gerekecek çip miktarını tahmin ederek önceden sipariş vermek zorunda kaldı. An itibariyle Penfield, bir çip siparişinin en az yarım yıl sonra alınabileceğini söylüyor. Mevcut çip talebi, üreticilerin bu noktada karşılayamayacağı kadar fazla. Dolayısıyla tüketiciler, yakında daha az ürün ve daha yüksek fiyatlar görecek.

Tayvan’ın pandemiyi hackleyen Dijital Bakanı: Audrey Tang

Fakat sorun sadece üretimle ilgili değil. COVID salgını Asya’da ilerlerken, limanlar bazen aylarca kapalı kaldı. Dünya’daki elektronik cihazların yaklaşık yüzde 90’ı, Çin’in Yantian limanından geçiyor. Limanın kısa süre önce kapanması, yüzlerce konteyner gemisinin limana yanaşmak için beklemesine yol açtı.

Limanlar yeniden açıldığında ise taşınmayı bekleyen ürünlerin birikmesi yüzünden darboğazlar ortaya çıktı. Nakil tedarik zincirinin birçok bölümü, oluşan birikmeyle başa çıkabilecek kapasiteye sahip değil. Bunun yanısıra işgücü açıklarının meydana gelmesi, tedarik zinciri krizinin daha da büyümesine sebep oldu.

ÇİP KRİZİNİN KAYNAĞI

“Kötü kararlar, kötü şans ve sonrasında artan talep. Bu üçünü birleştirdiğinizde, bir kıtlık ortaya çıkıyor.” diyor Lewis. Salgın, cihazlarda patlayıcı bir talep yükselişine sebep oldu. İnsanlar evlerinde kalıp hiç olmadığı kadar fazla tablet, telefon ve diğer yayın cihazları kullandılar. Ortaya çıkan ihtiyaç, üreticilerin yetişemeyeceği kadar arttı.

Otomobil endüstrisinin verdiği kötü kararlar da kıtlığı büyüttü. Lewis, Kovid-19 salgını başladığında pek çok şirketin ekonominin uzun süre darbe alacağını düşündüğü için çip siparişini iptal ettiğini söylüyor. Siparişleri özellikle araba şirketleri iptal etmiş. Dolayısıyla çip şirketleri, salgının sebep olduğu patlayıcı talebe yetişmeye çalışarak tüketici ürünleri için çip üretmeye geçmiş. Tesisler araba yerine tüketici ürünlerine yönelik çip üretimi için uyumlu hale getirilince, araba çipi kıtlığı patlak vermiş.

Dünyada fazla çip üretim tesisi bulunmuyor. Salgın sırasında çalışmayı sürdüren az miktarda tesis ise, üretim sürecini daha da geciktiren bir dizi talihsiz hava olayına maruz kalmış. Dünya çapındaki arabalarda kullanılan çiplerin yaklaşık üçte birini üreten Japonya’daki Renesas tesisi, yangın sebebiyle ciddi zarar görmüş. Teksas’ta meydana gelen kış fırtınaları ise Amerika’nın az sayıdaki çip tesisinde üretimin durmasına yol açmış. Bu çiplerin üretilmesi fazla miktarda su da gerektirdiğinden, Tayvan’da gerçekleşen şiddetli kuraklık da üretime darbe vurmuş.

ÇİP KRİZİNDE ÇİN’İN NASIL BİR KONUMU BULUNUYOR?

Jeopolitik endişeler bu çip krizinin ana sebebi olmasa da, devam eden bir endişe de Tayvan’ın Çin ile olan gerilimli ilişkisi. Tayvan dünyanın önde gelen çip üreticisi. Çin ve Tayvan arasındaki kuramsal savaş olasılığı, Amerika’nın çip endüstrisine erişiminde muhtemel bir tehlike yaratıyor. Bu durum, bel bağladıkları çipleri alamayacak pek çok endüstri için felaket olabilir.

ABD Başkanı Joe Biden, çip endüstrisine 50 milyar dolarlık bir yatırım yapılmasını isteyerek Amerika’daki çip üretimine yatırım çağrısı yapıyor. ABD Senatosu, çip üreticileri için vergi kredileri ve diğer teşvikler sunan bir yasa geçirdi.

Amerikan çip üreticisi Intel, çip üretimini artırmayı planladığını duyurdu. Tayvan Yarıilekten Üretim Şirketi ve Samsung ise Amerika’da kurmayı planladıkları fabrikalar için yer arayışında. Bu planlar umut verici olsa da, söz konusu fabrikaların üretim seviyelerini artırabilmesi yıllar alacak.

ÇİP KRİZİNİN OLUMSUZ SONUÇLARI NELER?

Harvard Üniversitesi İşletme Fakültesinde çalışan ve Intel yönetim kurulunda neredeyse otuz yıl hizmet vermiş olan Profesör David Yoffie, “Fiyatlar, yarıiletken gerektiren birçok cihazda kesinlikle yükselecek.Bazı ürünler kelimenin tam anlamıyla gönderilemeyecek veya gecikecekler.” ifadelerini kullandı.

Otomobil endüstrisi de büyük bir darbe alıyor. Bazı tahminlere göre ABD’li üreticiler bu yıl en az 1,5 ila 5 milyon daha az araba üretecek. Ford ve General Motors, halihazırda üretimlerini sınırlandırmış durumda. Tesla, üretim seviyelerini sürdürmek için alternaif çip sağlamak amacıyla kendi yazılımını yeniden elden geçirdi.

Apple ve Samsung gibi tüketici elektroniği şirketleri çipleri önceden stoklamaya başlayıp bunları otomobil endüstrisinin karşı karşıya kaldığı muazzam gecikmelerden korumuşsa da, Apple geçenlerde çip kıtlığı sebebiyle iPhone üretiminin gecikmesinin beklendiğini ve krizin halihazırda iPad ve Mac’lerin satışını etkilediğini duyurdu. Xbox’lar ve PlayStation’larda da kıtlık yaşanıyor.

KRİZ DAHA UZUN SÜRE ETKİSİNİ SÜRDÜREBİLİR

Kıtlığın biteceği zamana yönelik değişik görüşler var. Çip üreticisi STMicro’nun CEO’su, kıtlığın 2023 başlarında sona ereceğini tahmin ediyor. Otomobil üreticisi Stellantis’in CEO’su ise kıtlığın “2022’de de görüleceğini” belirtiyor. Intel CEO’su Patrick Gelsinger, kıtlığın en az iki yıl daha devam edebileceğini söylüyor.

Lewis, “Muhtemelen 9-10 ayı daha var.Bekleyebilirseniz, fiyatlar düşecek.” ifadelerini kullandı.

Yoffie’nin tahmini, önümüzdeki 6 ila 12 ayda talebin biraz düşmeye başlayacağı yönünde. Fakat arz talebe yetişene ve dengeye ulaşılana kadar iki yıl geçebileceğini düşünüyor.

Yoffie, “Sonraki nesil teknolojiden bahsettiğimiz seviyeler olan üç ile iki nanometreye ulaştığınızda, bu artık roket bilimidir ve roket bilimi bir nanosaniyede çözülen bir şey değildir.Sabırlı olmanız gerekecek.” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: Popular Science

Siber dolandırıcılar İngiltere’de sahte aşı sertifikası satıyor

Siber dolandırıcıların Facebook’ta yaptıkları paylaşımlarla İngiltere’de aşı olmayanları deep web üzerinde sahte aşı sertifikaları sattıklarını söyleyen sitelere yönlendirdiği ortaya çıktı.

Ülkede bazı yerlere girebilmek ya da yurt dışından dönüşte karantinadan kaçınmak için aşı olduğunu belgelemek gerekiyor. Ancak Facebook’ta aşı olmayanlar için sahte sertifika satanların ilanlarına rastlanıyor.

İlanlarda, bu sertifikaların insanların işlerini korumalarına, çeşitli faaliyetlere katılmalarına ve seyahat etmelerine yardımcı olacağı ifade ediliyordu. Bu paylaşımların bazıları Facebook tarafından birkaç gün içinde kaldırıldı, ancak konuya ilişkin başka gönderi ve yorumlar henüz silinmedi.

Intelligent Sanctuary adındaki siber soruşturma şirketinin yöneticisi Jonathan Benton, internette, sahte geçiş izinleri, sertifikalar, kartlar ve aşı kartları bulunduğunu, hatta bunların bazılarında karta hangi aşının yazılmasını istediğinizin bile sorulduğunu belirtiyor.

Eski bir dedektif olan Benton, internette satılan kartların bazılarının yanlış bilgilerle doldurulmuş gerçek kartlar, bazılarının ise tamamen sahte belgeler olduğunu kaydediyor.

Siber dolandırıcılar krizi fırsata çevirmeye çalışıyor: Dark Web’de sahte PCR sonucu satılıyor!

Kovid sertifikaları, tıpkı uyuşturucu madde, silah ve çalıntı mallar gibi deep web’de satılıyor. Pek çok satıcı, aralarında ABD ve Avrupa Birliği üyeleri de bulunan ülkelere ait belgeler sattıklarını iddia ediyor.

Satıcılardan biri, Portekiz, Fransa, Yunanistan, İspanya, Avustralya, Letonya, Fas ve İngiltere de dahil, tam 22 ülkeden aşı sertifikası verebileceğini belirtmiş. Sadece kağıda basılı belge değil, elektronik kodları içeren Covid uygulamaları da sattıklarını, zira sağlık hizmetlerinde çalışan tanıdıkları aracılığıyla bu bilgileri veri tabanına işleyebildiklerini öne sürüyorlar.

Benton, “Maalesef bu iddia, kulağa doğru geliyor” diyor. Eski dedektife göre, satışların ardında kimlerin bulunduğunu bilmek zor, ancak internet ortamında faaliyet gösteren suçluların arttığı bir dönemde, organize suç örgütleri tarafından yürütülüyor olması mümkün.

Kaynak: BBC Türkçe

Dark Web’de skandal paylaşım: Sızdırılmış HES kodları ile aşısız kişiler sınırlamaları aşıyor

Covid-19 pandemisi ülkemizde devam ederken, aşı karşıtları veya tercih sebebiyle aşı olmayanların çeşitli sağlık tedbirlerini ‘atlatmasına’ imkan sağlayan yeni yöntemler geliştiriliyor. Dark webdeki bir platformda anlatılan yeni yöntem, sızdırılmış HES kodlarını kullanarak kısıtlamaları ‘atlatmaya’ yarıyor.

SIZDIRILMIŞ HES KODLARI KULLANILIYOR

HES uygulaması, seyahatlerden iş yerlerine, kamu kuruluşlarından toplu taşıma araçlarına kadar geniş bir yelpazede tedbir amaçlı kullanılıyor. HES uygulamasıyla alınan kod, kontrollü sosyal hayat kapsamında vatandaşların ulaşımdan iş yerlerine kadar zorunlu tutulmuş her alanda ‘koronavirüs’ açısından herhangi bir risk taşıyıp taşımadığının takibine yarıyor. 

Aşı pasaportuyla toplanan verilerin güvenliği nasıl sağlanacak?

Günümüzde çeşitli alanlara girişlerde istenen HES kodu veya aşı bilgilerini atlatmak için geliştirilen yeni yolda, halihazırda sızdırılmış HES kodları kullanılıyor. Bu HES kodları, E-Devlet üzerinden sorgulanıyor. Sorgu ekranı sonucunda sorgulanan HES kodu sahibinin aşı durumu, HES kodunun geçerlilik zamanı, kişinin risk durumu, geçirilmiş hastalığı ve son 48 saatteki negatif test durumu yer alıyor. 

Yapılan paylaşımda sızdırılmış HES kodlarını kullanarak aşılı kişilerin kodlarına ulaşan ‘aşısız kişilerin’, ‘kimlik bilgileri sorulmayan’ bazı yerlerde söz konusu sızdırılmış HES kodlarını kullanabileceği iddia ediliyor. 

İSTANBUL’DA BAZI SAĞLIK ÇALIŞANLARININ 3 BİN TL’YE SAHTE AŞI BELGESİ DÜZENLEDİĞİ İDDİA EDİLDİ

Kimlik bilgisi sorulan yerlerde kullanılması için de sahte aşı ve kimlik belgeleri hazırlanabiliyor. 

Üstelik forumda yapılan paylaşımda İstanbul’da bazı sağlık çalışanlarının 3 bin TL gibi bir fiyatla aşısız kişileri aşılı gösterecek sahte aşı kartları hazırladığı ileri sürülüyor.

Okurlarımıza not: Toplum sağlığını ilgilendiren bir konu olduğundan habere kaynaklık eden paylaşımı yayınlamıyoruz.