Etiket arşivi: Çin

ABD’den TikTok’a 15 gün ek süre

ABD ve Çin arasında  yaşanan gerginliğin merkezinde TikTok yer alıyor

Çin ve ABD arasında yaşanan TikTok gerginliğinde Hazine Bakanlığının kararıyla yeni bir aşamaya geçildi.

ABD, Çinli sosyal medya devi TikTok uygulamasının sahibi ByteDance’a  ülkedeki operasyonlarını elden çıkarmasına ilişkin karar için 15 gün mühlet daha verdi.

Hazine Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, milli güvenliğe ilişkin alınan kararla ilgili durumu çözmeleri taraflara ve Komite’ye 15 gün ek süre tanındığı belirtildi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın 14 Ağustos’ta Çinli teknoloji şirketi ByteDance’in ABD’deki operasyonlarını 90 gün içinde elden çıkarmasına yönelik kararname imzalamıştı.

TikTok’un sahibi Bytedance Trump’ı yalanladı: ABD’ye bağış yaptığımızdan haberimiz yok!

TİK TOK’LA İLGİLİ SÜREÇTE NELER YAŞANDI?

Trump, 3 Ağustos’ta ABD’deki temsilciliği bir Amerikan firmasına devredilmediği sürece 15 Eylül’den itibaren TikTok’un ülkede faaliyet yapmaktan men edileceğini kaydetmişti.

ABD Başkanı, 6 Ağustos’ta ise milli güvenliği muhafaza etmek için  ABD’li birey veya tüzel kişilerin TikTok’un yanısıra ve Çinli mesajlaşma yazılımı WeChat’i kullanmalarını yasaklamaya yönelik 2 kararnameyi onaylamıştı.

Kararname sonrası Microsoft’un TikTok’u devralmak için görüşmeler yaptığı öne sürülmüştü. Microsoft’la anlaşma sağlanamazken ByteDance firması Oracle-Wallmart ortaklığı ile anlaşmıştı. Sürecin uzamasının ardından Ticaret Bakanlığından yapılan açıklamayla TikTok’un 20 Eylül’den itibaren ülkede indirilmesinin yasaklanacağı duyurulmuştu.

Trump’ın satın alma işlemiyle ilgili yapılabilecek bir anlaşmayı imzalayacağını açıklaması sonrası, men kararı 27 Eylül’e ertelenmişti. Karar yürürlüğe gireceği gün de Washington’da bir federal mahkeme yasağını geçici olarak askıya almıştı.

Kaynak: Haber Global

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Çin’den e-ticaret devlerini üzen düzenleme: Bir günde 200 milyar dolar kaybettiler

Çin’de e-ticareti domine eden şirketler yeni düzenlemeyle büyük kayıp yaşadı

Çin hükümeti, ülkedeki e-ticaret şirketlerini ekonomik gücünü sınırlayan bir düzenlemeye imza attı. İnternet alışveriş sitlerinin sektörde oluşturduğu hegemonyayı kırmak isteyen Pekin yönetimi, koyduğu yeni kurallarla Alibaba, Ant Group, Tencent ve yemek sipariş sitesi Meituan’ı derinden sarsması bekleniyor.

Çin’de kabul edilen tasarı ülkede internet üzerinden en fazla alışverişin yapıldığı gün olan “Bekarlar Günü’nden (11.11- 11’inci ayın 11’inci günü) hemen önce açıklanmasıyla e-ticaret şirketlerinin hisselerinin değeri hızla düşüşe geçti. Hisselerdeki düşüş bugün de devam ederken Alibaba, JD.com, Tencent, Xiaomi ile Meituan’ın hisselerinin toplam değerinin 200 milyar dolardan fazla azaldığı bildirildi.

Bloomberg Haber Ajansı, toplam piyasa değeri 2 trilyon doların üzerinde olduğu tahmin edilen Alibaba, Ant Group ve Tencent’in Çin’deki kamu bankalarından Bank of China’nın değerinin çok üzerinde olduğu bilgisini paylaştı.

Bulut bilişim, Türkiye’de 130 bin kişiye istihdam yaratacak!

Çin Piyasa Düzenleme Kurumu (SAMR), online alışveriş devlerine el attı

TASARIDA NELER YER ALIYOR?

Piyasa Düzenleme Kurulu (SAMR) tarafından hazırlanan 22 sayfalık taslak düzenleme, teknoloji sektöründe rekabet karşıtı uygulamaları tanımlamaya yönelik ilk girişim olarak değerlendiriliyor.

Yeni kurallar, şirketlerin hassas tüketici bilgilerini paylaşmasını ve küçük rakipleri ortadan kaldırmak için iş birliği yapmasını önlemeyi amaçlıyor. Yeni düzenlemelerle büyük şirketlerin küçük işletmelere yönelik uyguladığı özel anlaşma dayatmasının engellenmesi amaçlanıyor.

Alibaba, küçük şirketler ve rakipleri tarafından bu şekilde davranmakla suçlanıyordu. SAMR, ay sonuna kadar tekelin önlenmesine yönelik düzenlemeler konusunda kamuoyundan görüş bildirmesini istedi.

Çin’deki perakende piyasasında büyük bir hakimiyet kuran Alibaba ve JD.com ,ülkede e-ticaretin yaklaşık üçte ikisini elinde bulunduruyor. Alibaba’nın aktif mobil kullanıcı sayısı, Eylül başında 881 milyona ulaştı.

Nüfusu yaklaşık 1 milyar 400 milyon olan Çin’de, yüzde 33’ü Alibaba’ya ait olan Ant Group, geçen hafta halka arz kararını ertelemişti. Şirket dünyanın en büyük halka arzını gerçekleştirmeye hazırlanıyordu.

Ant Group bu kararını, düzenleyici kurumların internet üzerinden kredi sağlayan şirketlerin artan gücünün mali sisteme olası etkileri konusunda kaygılarını bildirmesinden sonra almıştı. Çin’in en büyük dijital ödeme sistemi olan Alipay’i de çatısı altında bulunduran Ant’ın yaklaşık 1,3 milyar kullanıcısı bulunuyor. Dünyanın en büyük oyun şirketi Tencent’in de Alipay’e rakip bir ödeme sistemi bulunuyor.

Kaynak: BBC Türkçe

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Avrupa’da Huawei karşıtı dalga büyüyor

Huawei’in de dahil olduğu Çinli telekomünikasyon devlerini Avrupa’da zor günler bekliyor.

ABD’nin ardından Almanya ve İsveç başta olmak üzere Avrupa ülkelerinden de Çinli telekomünikasyon şirketlerinin hizmetlerinin yasaklanmasına yönelik adımlar geldi. Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer, Sydney Morning Herald gazetesine yaptığı açıklamada, “Bize sunulan teknoloji kusursuz değilse, kullanılamaz. Bunun siyasi sonuçları çok ağır olacaktır.” ifadelerini kullandı.

BİZ AVRUPALILAR SADECE GÜVENECEĞİMİZ TEKNOLOJİLERİ KULLANIRIZ

Alman bakanın değerlendirmesi, ABD’li meclis üyeleri ve yetkililerin Çin yapımı 5G kablosuz teknolojisinin bir istihbarat krizi oluşturduğuna dair yaklaşık iki yıldır devam eden uyarılarının ardından, Çin ile ilgili Atlantik ötesi iş birliğinin önemli bir zaferi olarak değerlendiriliyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Huawei ve diğer Çinli teknoloji devlerinin açık bir şekilde yasaklanmasına uzun süredir direniyordu.

Almanya Savunma Bakanı Kramp-Karrenbauer, Çin’e sert çıktı

Kramp-Karrenbauer ise açıklamalarının devamında şunları kaydetti:

“Çin, IT ağlarının ve veri akışının politik bir boyutu olduğunun gayet farkında olan bir ülke. Pekin’deki mevkidaşlarımızın biz Avrupalıların sadece güvenebileceğimiz teknolojileri kullanacağımızı anlayacaklarına eminim.”

Avustralya, yabancı bir devletin kanun dışı talimatlara tabi olma olasılığını” öne sürerek Huawei ve ZTE’yi beşinci nesil kablosuz teknoloji altyapısından 2018’de çıkarmıştı. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da Avrupalı müttefikleri, Huawei ile yapılacak herhangi bir ortaklığın ülkeleriyle ABD arasındaki askeri iş birliğini tehlikeye atabileceği konusunda uyarmıştı.

Pompeo Haziran ayında yaptığı açıklamada, “Dalga Huawei aleyhine dönüyor” derken şu ifadeyi kullanmaktan da geri durmadı: “Ülkelerin, şirketlerin ve vatandaşların en hassas verileri konusunda kime güvenmeleri gerektiği sorusunun cevabı her geçen gün daha fazla netlik kazanıyor. Sorunun cevabı kesinlikle Çin Komünist Partisi değil.”

5G ve Huawei neden teknolojik soğuk savaşın merkezinde?

İNGİLTERE DE YASAKLAMIŞTI

Pompeo’nun bu değerlendirmesi başlangıçta İngiliz yetkililerin Pompeo’nun itirazlarını geri çevirmelerine rağmen Huawei’yi Birleşik Krallık’ın 5G ağlarından yasaklayacaklarını açıklamasından sadece birkaç hafta önce geldi.

Çinli yetkililer, Pompeo’yu teknoloji şirketinin Çin istihbarat servisleriyle bağları konusunda yalan söylemekle ve Amerikan liderliğini takip eden ülkelere ekonomik misilleme tehdidinde bulunmakla suçluyor.

Kramp-Karrenbauer’in açıklaması Almanya’nın Çin ile derin ekonomik bağlarının ve Merkel’in ekibi ile Trump yönetimi arasında belli dönemlerde ortaya çıkan anlaşmazlıkların dahi Huawei’i korumaya yetmeyeceğini gösteriyor. ABD başkanlık seçimlerinin sonucu ne olursa olsun Batı’nın Pekin ile ilişkilerde birlik olup olamayacağı konusunun önemli olacağını söyleyen Savunma Bakanı,: “Atlantik boyunca her zaman çekişmelerimiz oldu. Bu değişmeyecek. Önemli olan büyük meseleleri doğru bir şekilde üstesinden gelmek.  Çin de büyük bir mesele.” şeklinde konuştu.

İSVEÇ ORDUSU ‘ÇİN EN BÜYÜK DÜŞMAN’ DEDİ, HUAWEI YASAKLANDI

Öte yandan İsveç de Huawei ve ZTE’yi  5G ağı altyapısında Huawei ve ZTE ekipmanlarının kullanılmasını güvenlik gerekçesiyle yasakladığını duyurdu.

İsveç Posta ve Telekom Müdürlüğü (PTS), İsveç Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik servisi tarafından verilen Çin’in İsveç’in en büyük düşmanlarından biri olduğu yönündeki tavsiyeler doğrultusunda Çinli Huawei ve ZTE firmalarına yasak getirildiğini duyurdu.

İsveç, Avrupa’nın önde gelen telekom ekipmanı tedarikçilerinden biri olan ve Huawei’nin en büyük rakibi olarak bilinen Ericsson ERICb.ST’ye ev sahipliği yapıyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

ABD seçimlerine müdahale operasyonları hakkında bilmeniz gereken 4 şey

Gündem her ne kadar COVID-19 haberleri ile işgal edilmiş olsa da tüm dünyanın sonucunu merakla beklediği ABD seçimlerine yabancı aktörlerin müdahalesi kritik bir öneme sahip. 2016 seçimlerinde olduğu gibi bu seçimlerde de dünyanın farklı ülkelerinden süreci baltalamaya yönelik girişimler olduğu iddia ediliyor. İstihbarat yetkilileri bu girişimlerin daha da artacağı konusunda uyarıyor. Digitalshadows.com sitesinde yayınlanan bir blog yazısında ABD seçimlerine müdahale noktasında bilinmesi gereken dört temel çıkarıma vurgu yapıldı. İşte bu çıkarımlar: 

 

RUSYA BAŞ AKTÖR

 

Rus devleti, dezenformasyon kampanyaları yürütme konusunda en başarılı aktörlerden biri. Rusya adına faaliyet gösteren iyi eğitimli siber suçlular 2020’de etki operasyonlarını gerçekleştirmiş durumda. Bu kampanyalar, devlete ait geleneksel medya, bot hesaplar, “hack ve sızma” operasyonları ve organize suç grupları ile Rus hükümet kurumları arasındaki ilişki ile mümkün olabiliyor. ABD’li ve İngiliz istihbarat toplulukları tarafından ortaya çıkarılan operasyonlar, Rusya’nın Dış İstihbarat Servisi (SVR) ve Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı istihbarat örgütü GRU ile ilişkilendiriliyor. Sıradan bir internet kullanıcısının sosyal medya akışlarında karşılaşabileceği dezenformasyonu tetikleyenler ise onların adına faaliyet gösteren iyi eğitimli, sofistike siber suçlular.

PEACE DATA’DAN YANLIŞ, YALAN VE UYDURMA HABERLER 

Eylül 2020’de Facebook fake haberler yayınladığı bilinen haber kuruluşu Peace Data’ya bağlı grupları ve hesapları kapattı. Ancak seçimleri etkileyebilecek yüzlerce haber paylaşılmıştı bile. Peace Data yanlış anlaşılan ya da tamamen yanlış olan aşırı sol içerikli haberleri yayınlamasıyla bilinen bir kuruluş.  FBI’a göre, söz konusu dezenformasyonu yaymaktan daha önce IRA ile bağlantılı kişiler sorumluydu. Peace Data için çalışan troller, Amerikalı serbest gazetecileri kandırarak Peace Data için haber yazmaya ikna ettiler ve bu kişilerin bilmeden Amerikalıları daha da bölmeye yönelik bir Rus kampanyasının aktörü haline gelmelerine neden oldu. 

 

 

QANON’DAN ÇOCUK KAÇAKÇILIĞI VE COVID İLE İLGİLİ DEZENFORMASYON 

Sosyal medya şirketleri dezenformasyon yayan grupları ve makaleleri kaldırsa da aşırı QAnon gibi kuruluşlar, yalan haber yaymanın ve takipçi kazanmanın yollarını buldu. Twitter, Temmuz 2020’de en tehlikeli QAnon hesaplarını kaldırdıklarını duyurdu, ancak bazı tahminlere göre, QAnon ile bağlantılı 93 binden fazla hesap Twitter’da kalmaya devam etti. Facebook ve Youtube da Ekim ayına kadar QAnon içeriğini yasakladı. Ancak teknoloji devleri dezenformasyonu bastırmaya çalışmadan önce, Rus siber suçlular boş durmadı ve QAnon’un ürettiği komplo teorileri yayma noktasında yardımcı faaliyette bulundu. Komplo teorilerini “ABD dağılıyor, bakın ne kadar bölünme var” tarzı haberlere uydurmak için kullandılar. Rusya’nın IRA’sına kadar uzanan hesaplar “QAnon”etiketi ile çocuk kaçakçılığı ve COVID-19 ile ilgili yanıltıcı veya yanlış haberlerin yayılmasına yardımcı oldu. RT ve Sputnik gibi Rus hükümetinin desteklediği medya kuruluşları da QAnon’un etki düzeyini artırdı. 

 

 

İRAN DA DEZENFORMASYONDAN FAYDALANDI 

 

Seçimler öncesinde ABD’li yetkililer, İran’ın ABD’nin demokratik kurumlarını baltalamayı ve ülkeyi bölmeyi planladığını iddia etti. İranlı siber suçlular, sosyal medyadaki dezenformasyon kampanyalarından yararlanarak ve Amerikan karşıtı içeren paylaşımları teşvik ederek çevrimiçi etki operasyonlarına odaklanıyor gibi görünüyor. ABD Ulusal Karşı İstihbarat ve Güvenlik Merkezi (NCSC) Direktörü William Evanina’ya göre, İran, ABD’nin demokratik kurumlarını baltalamayı ve ülkeyi 2020 seçimlerinden önce bölmeyi hedefliyor. Evanina hatta İran’ı seçimler için “ilk üç” tehditten biri olarak adlandırıyor. İranlı siber suçlular daha çok sosyal medyadaki dezenformasyon kampanyaları ve Amerikan karşıtı içeriğin paylaşılması dahil çevrimiçi etki operasyonlarına odaklanıyor. Bu operasyonlar, Ekim ayı başında Amerika Birleşik Devletleri Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan ve İran’ın İslam Devrim Muhafızları’nın ABD iç ve dış politikasını etkilemek için ABD’yi hedef aldığını doğrulayan bir raporda açıkça görülüyordu. 

 

 

ÇİN TWITTER VE YOUTUBE HESAPLARI İLE KAMUOYUNU ETKİLİYOR

 

Çin Halk Cumhuriyeti, Çin Komünist Partisi lehine olan paylaşımları yaymak ve ABD’deki tartışmalı güncel olaylara vurgu yapmak için kullanılan Twitter ve YouTube hesapları aracılığıyla kamuoyunu etkilemeye çalışıyor. Bu yılın başlarında, Twitter ve Google’daki siber güvenlik ekipleri, başta Twitter ve YouTube olmak üzere çeşitli sosyal medya platformlarında Çinli siber suçluların geniş kapsamlı bir kampanya yürüttüğünü gözlemledi. Twitter’da, ele geçirilen hesaplar Çin Komünist Partisi’nin propagandasını yapan paylaşımları yaydı ve Hong Kong’daki siyasi dinamikler hakkında haberler çıkardı. YouTube’da, siber saldırganlar mevcut hesapları ele geçirdi ve bir kısmı hayvanlar, müzik veya yiyeceklerle ilgili zararsız içerikler olmakla birlikte çoğu Twitter’daki propaganda içeriklerine benzer paylaşımlar yaptı. Ayrıca, protestolar, orman yangınları ve COVID-19 dahil ABD’deki tartışmalı güncel olaylara vurgu yapıldı. 

 

ÇIKARLARINA HİZMET EDEN BAŞKAN ADAYINA DESTEK 

 

İstihbarat yetkilileri, düşman ülkelerin kendi ulusal çıkarlarına veya dış politikalarına daha iyi hizmet edebilecek cumhurbaşkanı adayını destekleme eğiliminde olduğu konusunda uyarıyor. Bu unsurlar siber saldırılar gerçekleştirerek amaçlarına ulaşmaya çalışıyor. Tüm girişimleri başarılı olmasa da seçimi baltalama niyetleri bariz bir şekilde hissediliyor. Dolayısıyla ulus devlet aktörlerinin taktiklerinden biri, Joe Biden ve Donald Trump başkanlık kampanyalarını hedefleyen hack ve sızıntı operasyonları.

Eyalet aktörlerinin kampanya çalışanlarına kimlik avı e-postaları gönderildiği ve böylece dahili ağlara ve gizli bilgilere erişilmeye çalışıldığı gözlemlendi. Rusya’nın “Fancy Bear ” (APT28) adlı hacker grubunun siyasi kampanyalar, destek grupları, partiler ve siyasi danışmanlar dahil olmak üzere 200’den fazla örgüte saldırdığı biliniyor. Çin devletiyle ilişkili bir APT grubu olan “Judgment Panda” (APT31 olarak da bilinir) ise Demokratların (Joe Biden) kampanyasından bazı yüksek profilli kişilerin e-posta hesaplarına saldırdı.

İran ile bağlantılı bir APT grubu olan “Charming Kitten”ın (APT35 olarak da bilinir) ise Cumhuriyetçilerin (Donald Trump) kampanyasıyla bağlantılı kişilerin kişisel hesaplarına saldırmak için birçok girişimde bulunduğu biliniyor. Tüm girişimler başarılı olmasa da bu saldırılar demokratik süreci bozma ve etkileme niyetini bariz bir şekilde gösteriyor. Zira bu saldırılar yoluyla elde edilen bilgiler gelecekteki dezenformasyon kampanyalarında veya kimlik avı saldırılarında kullanılabilir. 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Beyaz Saray’dan siber analistlere talimat: “Rus operasyonlarını örtbas edin, İran ve Çin’e odaklanın”

Dört yıl önce Demokratik Parti Ulusal Komitesi’ne saldı düzenleyen Rus askeri istihbarat birimininABD’de yaklaşmakta olan seçimler öncesinde yine işbaşına geçtiği iddia edildi. Rus hackerların  şimdilerde hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçilerle bağlantılı kampanya çalışanları, danışmanlar ve düşünce kuruluşlarını hedef alan bir dizi yeni ve oldukça sinsi saldırılarla geri döndüğü ileri sürülüyor. Bu iddia, geçtiğimiz perşembe günü Microsoft tarafından açıklandı. Microsoft’un elde ettiği bulgularhükümete  yakın kimliği belirsiz bir kişinin Beyaz Saray yöneticilerine yönelik ilginç bir iddiayı dile getirmesinden hemen sonra ortaya atıldı. İddiaya göre Beyaz Saray ve Ulusal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri Rusya’nın devam eden müdahalesine ilişkin istihbaratı “başkanı kötü gösterdiği gerekçesiyle” örtbas ettiği ve hükümet analistlerine bunun yerine Çin ve İran’ın müdahalelerine odaklanmaları talimatını verdi.  

Uluslararası hukuk açısından Rusya’nın ABD seçimlerine müdahalesi

ÇİN’İN TERCİHİ BIDEN 

Microsoft’un elde ettiği bulgular, Çinli ve İranlı hackerların Başkan Trump ve yardımcılarının sıklıkla ileri sürdüğü şekilde olmasa da oldukça aktif olduğunu ortaya koyuyor. Federal yetkililer, Microsoft’un ortaya çıkardığı bulguların ‘Rusya, Çin ve İran’ın seçim kampanyalarından bilgi toplamaya çalışan ve büyük olasılıkla sonucu etkilemeye çalışan üç ülke olarak zikredildiği kendi uyarılarıyla tutarlı olduğu konusunda ısrarcı. Ancak ulusal istihbarat direktörü tarafından geçen ay yapılan son değerlendirmede Çin’in 2020 seçimlerini Eski Başkan Yardımcısı Joseph R. Biden Junior’ın kazanmasını tercih ettiği belirtildi. 

Microsoft’un değerlendirmesi bu bulguyu daha karmaşık hale getirmiş olabilir, zira söz konusu değerlendirme, Çinli hackerların saldırılarında özellikle Biden’ın kampanya çalışanlarının yanı sıra akademideki ve Atlantic Council ve Stimson Center gibi ulusal güvenlik kurumlarındaki diğer önde gelen kişilerin özel e-posta hesaplarını hedef aldığını tespit etti. Microsoft tarafından tespit edilen Çin hedeflerinden yalnızca biri, Trump ile bağlantılıydı. Microsoft’un ismini vermeyi reddettiği bu kişi Beyaz Saray yönetimi ile çalışan eski bir yetkiliydi.  

Microsoft, Uygur Türkleri için veritabanını sildi

Microsoft ve Google gibi firmalar, küresel ağlara hükmeder pozisyonda olduklarından şüpheli faaliyetleri önceden görme imkanına sahipler. Bu durum müşterilerini uyarmak adına bu şüpheli faaliyetleri kamuoyuna açıklama motivasyonlarını artırıyor. Neticede hükümet istihbarat yetkilileri, kendi bulgularının yanı sıra özel sektörden gelen bu uyarıları dikkate almak durumunda kalıyorlar.  

Trump’ın seçim kampanyasının ulusal basın danışmanı yardımcısı Thea McDonald, “Biz büyük bir hedefiz, bu nedenle kampanyaya veya çalışanlarımıza yönelik kötü niyetli faaliyetlerin olması bizi şaşırtmıyor” diyor. McDonald, bu tehditleri azaltmak için iş ortaklarımız, Microsoft ve diğerleri ile yakın bir işbirliği halinde çalıştıklarını ifade ediyor.  

Biden tarafından ise, Microsoft’un kampanya ile ilişkili kişilerin kampanya harici e-posta hesaplarına erişmek için yabancı bir aktörün başarısız girişimlerde bulunduğuna ilişkin ortaya attığı bulguların farkında oldukları ifade edildi. Ayrıca önümüzdeki haftalarda kaçınılmaz olarak gerçekleşecek saldırılara hazırlıklı oldukları bilgisi verildi.  Kampanya yetkilileriMicrosoft’un bulgularını doğrulamasa da, birkaç hafta önce yayınlanan ve Çinli liderlerin Trump’ın yerine Biden’ı tercih ettiğine ilişkin değerlendirme tartışma konusu olmuş.  

RUS HACKERLAR KİMLİKLERİNİ GİZLEMEK İÇİN TOR KULLANMIŞ 

Microsoft’un soruşturması ayrıca, 2016 yılında Hillary Clinton’ın kampanyasına ait e-postaların kamuoyuna sızdırıldığı  operasyonları idare eden Rus askeri istihbarat birimi G.R.U. ile bağlantılı hackerların, izlerini kaybettirmek için her yola başvurduğu sonucuna vardı. Buna göre hackerlar saldırıların bir kısmını, saldırganların nerede ve kim olduğungizleyen ve hackeları belirleme çabasını sekteye uğratan bir hizmet olan Tor üzerinden yönlendiriyorlar. 

Akıllı akvaryumu hackleyip kumarhaneyi soydular

Microsoft yetkilileri, bu yıl içerisinde hackleme girişimlerinin başarılı olduğuna dair şimdiye kadar hiçbir kanıt bulamadıklarını belirtirken, Rusya’nın operasyonlarına ilişkin genel olarak kısıtlı bir görüş açısına sahip olduklarını ifade ediyorlar. Herhangi bir materyalin çalınıp çalınmadığı ya da Rusya’nın  motivasyonunun ne olabileceğine ilişkin net bir açıklama ise yapamadıklarını söylüyorlar.  

Microsoft’un ortaya attığı bulgular, Ulusal İstihbarat Direktörü  John Ratcliffe’in bundan böyle istihbarat kuruluşlarının seçim müdahalesi hakkında Kongre’ye  ayrıntılı, yüz yüze brifing vermesine izin vermeyeceğini açıklamasından yalnızca iki hafta sonra geldi. Ratcliffe söz konusu kısıtlamaların sızıntılardan kaynaklandığını söyledi. 

Ulusal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Kurumu’nu yöneten Christopher Krebs yaptığı açıklamada, “Microsoft’un yaklaşan seçimlerle bağlantılı olarak çalışan kişi ve kuruluşların e-posta hesaplarının gizliliğini ihlal etme girişimlerini tespit ettiğinin farkındayız” dedi. Trump yönetimine dahil olmadan önce Microsoft’ta yönetici olan Krebs, müdürü olduğu kurumun yakın zamanda “hesapların gizliliğini ihlal etmeye ilişkin saldırılara karşı siber savunma mekanizmalarını  iyileştirme kılavuzu” yayınladığını söyledi. 

ÇİN RUSYA’DAN DAHA BÜYÜK BİR TEHDİT OLABİLİR Mİ? 

Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert C. O’Brien ve Başsavcı William P. Barr’ın geçen hafta verdikleri  röportajlarda söylediği üzere, Microsoft’un değerlendirmeleri, Beyaz Saray’ın  ‘Çin’in ABD seçimlerine müdahale noktasında Rusya’dan daha büyük bir tehdit olduğu şeklindeki genel söylemini karmaşık hale getirdiği  konusunda hiçbir şüphe yok. 

Hazine Bakanlığının seçim müdahalelerine yönelik yeni yaptırımlar ilan etmesinden saatler sonra,  Trump’ın bir seçim mitinginde şu sözleri ifade etmesi, başkanın Moskova’nın müdahalesinin bir aldatmaca olduğunu iddia ediyor gibiydi:  “Peki ya Çin ne olacak? Ya diğer ülkeler? Sürekli Rusya, Rusya, Rusya”  

Microsoft’un raporunda, Rus askeri istihbarat biriminin saldırılarını, ABD’nin yürürlüğe koyduğu bir dizi mali yaptırım, Rus istihbarat görevlilerinin iddiaları ve 2018 ara seçimlerinden önce Birleşik Devletler Siber Komutanlığı tarafından misilleme amaçlı düzenlenen siber saldırılardan sonra bile hızlandırdığı sonucuna varılıyor. 

ABD seçimlerinin hacklenmesi iddianamesi ortaya çıktı: Ruslar hedef tahtasında

Microsoft’un araştırmacıları, çeşitli sektör araştırmacıları tarafından Fancy Bear, APT 28 veya Strontium olarak da bilinen G.R.U.’nun hackleme biriminin, her iki siyasi kanadın politikacılarının, kampanya çalışanlarının ve danışmanların kişisel e-posta hesaplarına agresif bir şekilde siber saldırı düzenlediği sonucuna vardı.  

18 Ağustos ile 3 Eylül arasındaki iki hafta içinde, grup, Tor aracılığıyla saldırıları gizleyerek 28 kuruluşa ait 6,912 e-posta hesabını hedef aldı.