Etiket arşivi: Barack Obama

Fidye yazılımların yeni ekran yüzü Obama

Fidye yazılımlar söz konusu olduğunda siber suçluların kurbanlara şantaj yaparken FBI ve kolluk kuvvetlerini araç olarak kullanması olağan bir durum.

Eski bir devlet başkanının fidye yazılımın ekran yüzü olması ise çok sık görülen bir durum değil.

MalwareHunterTeam’in tweetinde paylaştığı şekliyle ‘Barack Obama’nın Ebedi Mavi Şantaj Virüs Fidye Yazılımı’ bu yılın en tuhaf fidye yazılımlardan biri olabilir.

Obama fidye yazılımı, bilgisayarda yalnızca .EXE uzantılı dosyaları şifreliyor. Daha sonra eski başkan Obama’nın fotoğrafının bulunduğu bir ekran çıkıyor ve şifrenin çözülmesi için gereken bahşişi Obama bizzat kendi istiyor. Windows tabanlı zararlı yazılım, spam ve e-dolandırıcılık olarak bilinen phishing saldırıları ile yayılıyor.

Fidye yazılımı genellikle, sahiplerinden belgelerini kurtarmak için fidye isteyebilecekleri dökümanları ve medyaları şifreliyor. Bu zararlı kod türünün sistem dosyaları ya da işlemleri, virüslü bir bilgisayara geri dönülmez bir zarar vermesine yol açacak şekilde bozması çok sık rastlanan bir durum değil. Ancak Obama fidye yazılımında durum farklı.

Buradaki zararlı yazılım, Windows klasörlerinde bu tür bir zarara yol açabilecek EXE uzantılı dosyaları arıyor. Zararlı yazılım taramasını tamamlayıp dosyaları şifreledikten sonra, eski ABD başkanının mesajı ekranda beliriyor: “Merhaba, bilgisayarın benim tarafımdan şifrelendi. Bu demek oluyor ki, EXE uzantılı dosyan açılmıyor. Çünkü şifreledim. Şifreyi çözebilirsin. Ancak biraz bahşiş vermelisin.”

Fossybytes, fidye yazılımın ayrıca geri getirme işlemini zora sokacak şekilde virüslü Windows makinelerinden tüm gölge kopyaları sildiğini de ileri sürdü. Gölge Kopya, istemcisinin anlık görüntülere erişme biçimini en iyi duruma getirmek için tasarlanmış bir güncelleştirme. Virus Total’e göre fidye yazılımı, 68 antivirüs programının 45’i tarafından tespit edildi.

Uzmanlar, kurbanları bu tür olaylarla karşılaştıklarında hemen fidye ödememe konusunda uyarıyorlar. Nitekim, siber güvenlik firmaları, ücretsiz şifre çözme anahtarlarını sürekli olarak piyasaya sürüyorlar. Uzmanlara göre şantajlara fidye ödeme sureti ile karşılık vermek fidye yazılım endüstrisini beslemekten başka bir işe yaramıyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

ABD’nin hala bir siber güvenlik doktrini yok

ABD’nin düşman ülkelerin kendisine bir siber saldırı düzenlemesi halinde ne yapılacağına dair ulusal bir siber güvenlik doktrini bulunmuyor.

Axious.com sitesinde Shannan Vavra imzasıyla yayınlanan bir yazıda bu konu masaya yatırıldı. Peki güvenlik doktrininin olmamasının sakıncaları ne? Vavra’ya göre kapsayıcı bir doktrini olmadan bir ülkenin başka bir ülkeye karşı koyma kabiliyeti sınırlı oluyor.  ABD’de yaklaşan kongre ara seçimleri ve Rusya’nın hackleme girişimlerinin peşine düşeceğine dair bir sinyal vermemesi endişeleri artırıyor.

İlgili haber>> Ruslar elektronik savaşa hazırlanıyor

ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Will Hurd, axiuos.com sitesine yaptığı açıklamada, “Stratejiniz ya da doktrininiz yoksa caydırıcılık bakımından üstünlük sağlayamazsınız” ifadelerini kullandı. Bağımsız Senatör Angus King ise seçim güvenliği konusunda yapılan oturumda yaptığı konuşmada, “Endişemiz Rusların seçim sistemimize müdahale etmiş olmaları üstelik hiçbir bedel ödemediler” dedi.

Devletin ABD seçimlerine yönelik siber saldırılar ve hacklemelere karşı cevap vermede yetki sınırlarının belirsiz olması geçtiğimiz ay Senato İstihbarat Komitesi oturumunun önemli konularından biriydi. ABD Ulusal Güvenlik Bakanlığı, FBI ve Dışişleri Bakanlığı ABD’yi siber dünyada savunmak için roller üstleniyor. İç Güvenlik Bakanlığı sivilleri ve seçimler de dahil olmak üzere kritik alt yapıyı koruyor. FBI ise siber suçların araştırılması ve siber saldırı girişimlerini bertaraf etme görevlerini üstlenmiş durumda.

ABD eski Başkanı Barack Obama’nın siber politikalar alanında müsteşarlarından Robert Silvers’a göre Savunma Bakanlığı ve istihbarat örgütleri ağırlıklı olarak deniz aşırı yerlere gitmeye başlandığında rol üstleniyorlar. İç Güvenlik Müsteşarı Kirstjen Nielsen yönetimin kimde olduğunun açıklığa kavuşmasının en büyük savunucularından biri olduğunu ifade ediyor. Vavra’ya göre Beyaz Saray’ın gerçek bir doktrin olmaksızın yaptığı şey ise şu: “Trump yönetimi geçen yıl göreve başlamasının ardından 90 gün içinde bir siber politika belirleyecekti ama eyleme geçmesi ertelenmiş oldu.”

Trump mayıs ayında bir kararname çıkararak devlet kurumlarının özel sektörün siber güvenlik pratiklerini kullanmasını önermişti. Ancak bu bir doktrin değildi. Trump ayrıca federal hükümetin tamamını kapsayan bir dizi siber güvenlik değerlendirmesi oluşturmuştu.

ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Will Hurd’e göre Siber güvenlik doktrininin cevap vermesi beklenen sorular şunlar:

“Bir kırmızı çizgi olmalı mı?”

“Saldırılara verilecek cevap neyi harekete geçirmeli?”

“ABD bir siber saldırıdan bireyi mi sorumlu tutmalı yoksa hangi ‘devlet kuruluşu’ olduğunu belirlemek yeterli midir?”

“Saldırıya cevap ne olmalı?” Hurd’e göre ‘ne tür saldırılar dijital bir cevap vermeyi hak ediyor ve hangileri; yaptırımlar, iddianameler, seyahat yasakları hatta fiziksel saldırıları tetikler’ sorularının cevabını belirlemek, konuyu karmaşık hale getiriyor.

Güvenlik şirketi Carbon Black’in Siber Güvenlik Direktörü Tom Kellerman, ABD tarafından yürütülen yaptırımlara Rusya’dan bir ‘siber cevap’ geleceği konusunda endişeli olduğunu belirtiyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

ABD, IŞİD’i sanal alemde neden yenemiyor?

ABD, müttefikleriyle birlikte IŞID’e karşı Ağustos 2014’ten bu yana Irak ve Suriye’de operasyonlar gerçekleştiriyor.

‘One mission, Many Nations’  (Tek misyon, Çok Millet) mottosu ile yürütülen operasyonda kaç sortinin gerçekleştirildiği, kaç hedefin vurulduğu gibi detaylar resmi olarak açıklanıyor. Ancak ABD, IŞİD’e karşı sadece konvansiyonel savaş yürütmüyor. Bu terör örgütüne karşı bir de sanal cephe açılmış durumda.

Bir yılı aşkın bir süre önce açılan sanal cephedeki amaç, IŞİD’in internet üzerinden mesaj vermesini önleme, sosyal medyadan propaganda yapıp saflarına yeni elemanlar devşirmesini engelleme, savaşçılarına para transferini kesme, web üzerinden saldırı talimatları vermesinin önüne geçme ve  örgütün gizli iletişimini baltalama. Peki hava operasyonlarıyla IŞİD’in ilerleyişini durduran ve gerileten ABD, siber savaşta ne kadar başarılı?

New York Times gazetesine konuşan ABD’li yetkililere göre siber askerlerin ve siber silahların hızla artırılmasına rağmen sonuç, tam kelimeyle hayal kırıklığı. Siber savaşçıları ile İran’ın nükleer santrifüjlerini berhava eden, Kuzey Kore’nin füze denemelerini sabote eden ABD, aynı başarıyı IŞİD’e karşı gösterebilmiş değil.

İlgili haber >> İkinci Stuxnet’in hedefi Kuzey Kore füze sistemi mi oldu?

İngiltere’de son birkaç ayda düzenlenen saldırılar ve en son İran’daki bombalı saldırı örgütün hâlâ adam devşirebildiğini ve elemanlarıyla iletişime geçebildiğini gösterdi. Mart ayına kadar ABD Uusal Güvenl Konseyi’nde terörle  mücadeleden sorumlu üst düzey direktör olarak görev yapan Joshua Geltzer, New York Times’a yaptığı açıklamada, “Siber operasyonların IŞİD’e büyük bir darbe indirmedeki kabiliyeti konusunda genel olarak hayal kırıklığı hissi var.” değerlendirmesinde bulunuyor.

TELEGRAM’LA MESAJLAŞIYORLAR

ABD Siber Komutanlığı (USCYBERCOM) tarafından yürütülen operayonlarda örgütün interneti kullanmasını engellemek üzere IŞİD teröristlerinin bilgisayarlarına sızılsa da, bilgileriyle oynansa da örgüt hızlı bir şekilde yeniden yapılanabiliyor. İşte siber savaştaki en büyük engel de burada yatıyor. İran ya da Kuzey Kore’nin aksine IŞİD’in ajandası ve taktikleri bu örgütü siber savaş açısından zorlu bir düşman yapıyor.

Çünkü IŞİD, bilgisayarları ve sosyal medyayı silah sistemleri geliştirmek için değil, adam devşirmek, para toplamak ve saldırıları koordine etmek için kullanıyor. Bu tür aktiviteler de İran’ın santrifüjleri gibi bir yere bağlı değil. Teröristler gelişmiş, düşük maliyetli kriptoloma teknolojlerini kullanmanın avantajına sahip. IŞİD mensuplarının  büyük oranda özellikle şifreli mesajlaşma sistemi Telegram’ı kullandıkları biliniyor.

İlgili haber >> İngiltere, uçtan uca şifrelemeyi sınırlandırmak istiyor

SİBER SAVAŞTA YENİDEN YAPILANMA

IŞİD’e karşı verilen siber savaşta istenilen sonucun elde edilememesi sebebiyle Amerikalı yetkililer, ilk olarak nükleer tesisler gibi sabit hedeflere göre belirlenen siber savaş tekniklerinin, interneti silah olarak kullanmaya başlayan terörist gruplara karşı  yeniden değiştirilmesini düşünüyor. Geltzer, IŞİD’e karşı siber operasyonların uygulamada insanların düşündüğünden daha zor olduğunu ifade ederken bunun, bir sisteme girip dataları yok etmek kadar kolay olmadığını söylüyor.

ABD’YE UÇUŞLARDA TABLET YASAĞININ PERDE ARKASI

Örgüte karşı yürütülen siber savaşta elbette bazı başarılar elde edilmiş. Siber operatörler, birkaç ay önce Suriye’de örgütün bomba yapım hücresine sızarak örgütün, laptop veya tablet bataryası gibi görünüp havalimanlarındaki X-ray cihazlarından yakalanmadan geçebilecek patlayıcılar üzerinde çalıştığını tespit etti. İsrail’den gelen bu istihbarat üzerine geçtiğimiz mart ayında aralarında İstanbul’un da bulunduğu 8 ülkedeki 10 havalimanından ABD’ye doğrudan sefer yapacak uçaklarda yolcu kabinine cep telefonundan büyük elektronik cihaz sokulmasına yasak getirildi.

‘YANAN SENFONİ OPERASYONU’

ABD’li yetkililere göre IŞİD’e karşı şimdiye dek en sofistike siber operasyon geçtiğimiz kasım ayında örgütün online video ve propogandasını sabote etmeye yönelik oldu. ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) ve ‘askeri kuzeni’ ABD Siber Komutanlığı tarafından yürütülen ‘Glowing Symphony (Yanan Senfoni) Operasyonu’nda bazı IŞİD liderlerinin hesap şifreleri ele geçirildi ve bunlar, örgüt mensuplarının bloke edilmesi ve içeriğin silinmesi için kullanıldı.

İlgili haber >> FBI, IŞİD’in dijital takımını tek tek avladı

Propaganda videolarının silinmesi ilk etapta başarı gibi görülse de bu tür operasyonlar  kalıcı bir çözüm olmadı. Oysaki ABD’nin ‘Olimpiyat Oyunları’ kod adıyla İran’ın Natanz nükleer tesislerine yönelik siber operasyonda 1000 civarında santrifüj kullanılamaz hale getirilmiş, nükleer programında Tahran’a en az bir yıl kaybettirilirken diplomatik müzakerler için de kapı aralamıştı.

IŞİD’e yönelik siber operasyonlar örgüt elemanlarının yerlerinden çıkıp daha az güvenli yerlere geçerek onları daha  az savunmasız hale getirse de hareket halinde olmaları,  teçhizatlarının kolay bulunabilir şeyler olması sayesinde iletişimi yeniden kurmaları ve yeni sunuculara materyalleri girmeleri çok zor olmuyor. ABD’li istihbarat yetkilileri, hatta bazı dataların şifreli olarak web tabanlı bulut depoloma servislerinde muhafaza edilerek istenildi zaman  kolaylıkla indirildiğini ifade ediyor.

OBAMA NSA DİREKTÖRÜNÜ NEDEN GÖREVDEN ALMAK İSTEDİ?

Eski ABD Başkanı Brack Obama’nın, NSA Direktörü ve Siber Komutanlık Komutanı Amiral Michael S. Rogers’ı görevden alma çabalarının arkasında da IŞİD’e karşı yürütülen siber savaşta başarısızlığın yattığı belirtiliyor. New York Times’a konuşan eski Obama yönentimi yetkilileri, bu iki kurumun geleneksel casusluk metodlarına çok fazla odaklandığından şikayetçi olunduğunu vurguladı.

Ulusal Teröerle Mücadele Merkezi Direktörü Nicholas Rasmussen, geçtiğimiz ay Washington’da yaptığı bir konuşmada  IŞİD’in, Irak ve Suriye’de toprak kaybetmesine rağmen küresel erişimine büyük oranda dokunulmadığını belirtti. Örgütün binlerce sayfa propaganda metni basmaya, mensuplarını organize etmek ve yeni saldırılar gerçekleştirmek için online uygulamalar kullanmaya devam ettiğini söyledi.

SİBER ÖZEL KUVVETLER

Rasmussen’in bu değerlendirmesi Amerikan Özel Kuvvetler timlerinin siber muadili olan siber görev timlerinin kurulmasından bir yıl kadar sonra geldi. En iyilerin seçildiği bu birimin askerleri, dünyanın çeşitli yerlerine gönderilerek ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un korunması ve geleneksel operasyonlarla koordineli olarak siber saldırılar düzenlemekle görevli. Bu birimin, örgütün propaganda uzmanlarının hesaplarının hacklenmesi, telefon ve bilgisayarların izi sürülerek drone saldırıları için hedef belirlenmesi gibi standart görevleri var.

RAKKA VE MUSUL’DA SİBER VURUŞ

Bu birim, Musul ve Rakka’ya yönelik hava harekatlarına entegre bir şekilde siber saldırılar gerçekleştiriyor. ABD önderliğindeki IŞİD karşıtı koalisyonun komutanı General Jeffrey L. Harrigian bunu, geçen aralık ayında verdiği bir mülakatta, “Onları kör edebiliyoruz veya bizi duymalarını engelleyebiliyoruz. Musul ve Rakka’da bile önemli sonuçlar elde etmek için hem uzay hem de siberle etkin bir şekilde senkronize yaptığımız şeyler var.” sözleriyle dile getirmişti.

ABD’nin Rusya’ya yaptırımları havada kaldı

ABD istihbarat daireleri geçen Ekim ayında Demokratik Ulusal Komite’nin (DNC) hacklenmesinde Rus hükümetinin izini tespit ettikten 10 gün sonra Başkan Yardımcısı Joe Biden, hükümet olarak Kremlin’e “bir mesaj” gönderme sözü verdi. İki ay sonra, Beyaz Saray bir avuç Rus yetkiliye ve şirkete karşı yeni yaptırımlar açıkladı ve 35 Rus diplomatı sınır dışı etti. Aradan geçen altı aydan sonra, mesajın tamamen göz ardı edildiği anlaşılıyor.

DNC, Colin Powell ve Clinton kampanyalarının e-postalarını neşeli bir şekilde ortaya döken Rus hackerlar yine şimdiye kadar olduğu kadar meşguller; bu sefer hedeflerinde Fransa ve Almanya seçimleri var. Siber güvenlik analistleri, Rusya’nın bu çevrimiçi maceracılığının durdurulamamasının, dijital diplomaside nadir bulunan bir başarısızlığa işaret ettiğini düşünüyor: Modern tarihte ABD hedeflerine karşı en sert ulus devlet saldırılarının arkasındaki bilgisayar korsanlarını açıkça belirlendikten sonra bile, Amerika hala onları nasıl durduracağımı bulabilmiş değil.

Ayıyı Dürtmek

Güvenlik kuruluşu Trend Micro, Pawn Storm olarak bilinen korsan grubunun izlerini (APT 28 veya Fancy Bear) Kremlin’e kadar takip ettiği yeni raporunda, sol eğilimli Emmanuel Macron ve Angela Merkel’in Almanya ve Fransa’da sol eğilimli seçim kampanyalarını hedef alan bazı kimlik avı sitelerini tespit etti.

İlgili haber >> Rus hackerlar, Fransız lider Macron’u hedef almış

Analistler ayrıca, kimlik avı sitelerinin 2017 yılının Mart ve Nisan aylarında kaydedildiğini belirledi, yani bu saldırıların, ABD hükümetinin geçen yıl aldığı caydırıcı kararların ardından başladıklarından şüphe yok.

Wired’da yer alan habere göre Trend Micro araştırmacısı Ed Cabrera, “Ters etkilemiş gibi görünüyor. Pawn Storm saldırılarında kesinlikle bir yavaşlama yok. Bu bir cesaret.” diyor.

Senato’da konuşan FBI direktörü James Comey (10 Mayıs tarihinde görevinden uzaklaştırıldı), Obama yönetiminin aldığı müdahale önlemlerinin Rus korsanlarını gelecekte Amerikan seçimlerinden uzak tutacağından şüpheli. Comey, Senaryo İstihbarat Komitesine, hitaben yaptığı konuşmada, “Rusların bu olaydan aldığı derslerden birinin bu çalışmalar olduğunu düşünüyorum. Bir sonraki başkanlık seçimleri için 2018’de ve özellikle 2020’de geri gelmelerini bekliyorum.” dedi.

İlgili haber >> Uluslararası hukuk açısından Rusya’nın ABD seçimlerine müdahalesi

New America Foundation’dan stratejist Peter Singer’a göre Rusya’yı, “etki operasyonları” da denilen belge çalma ve sızdırma girişimlerinden caydırmada başarısız olunması, bu caydırmanın devlet destekli hacklemeleri durdurmayacağı anlamına gelmiyor. Bu, ABD’nin yeterince ileri gitmediği anlamına geliyor.

Singer, “Şimdiye dek yapılmış en önemli siber saldırıya böyle tepki vereceksek, bana asla siber caydırıcılıktan söz etmeyin. Bu mesajı yalnızca APT28’e veya Rusya’ya değil, düşük maliyetli yüksek kazançlı devlet destekli veya devlet desteksiz tüm saldırganlara ilettik.” dedi.

Singer, geçen ay Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’ne verdiği ifadede, Obamalı Beyaz Saray’ın Rus şirketlerine ve bilgisayar korsanlarına yaptırım uygulama, diplomatları sınır dışı etme ve Rusya’nın ABD topraklarında sahip olduğu iki yerleşkeye el koyma adımı için “çok az, çok geç” dedi. Singer’ın işaret ettiği bu tepkinin somutlaşması altı aydan fazla sürdü, özel sektördeki siber güvenlik topluluklarının bile saldırının arkasında Rusya’nın olduğuna kani olmalarından bile sonra. Singer, bu yaptırımların Rusya’nın en üst düzey liderleri için bile yeterince derine inmediğini savunuyor.

Baskı Noktaları

Singer, bunun yerine ABD’nin, Putin’in şahsen kendisinin de hissedeceği bir şekilde misilleme yapması gerektiğini söyledi: gizli kişisel servetini ortaya çıkarmak gibi.

Singer, “Rusya oligarşisine karşı üstünlük puanı almak zorundasınız.” dedi. Putin’i öfkelendiren ve gizli varlıklarının bir bölümünü ortaya çıkaran Panama Belgeleri sızıntısına işaret etti. Singer, “Gizlenen şeylerini ortaya çıkarın. Hayatlarını zorlaştırın.” diye ekledi.

İlgili haber >> Trump, Rusya’ya yaptığı siber casusluk çağrısını geri aldı

Daha geniş anlamıyla, Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’ndeki bir siber güvenlik ve dış politika analisti Jim Lewis’e göre; Rus yetkililer yolsuzluklarını ortaya çıkaran kanıtlardan korkuyor. Bu tür karşı sızıntıların ABD için önemli bir kart olabileceğini söylüyor: “Yanıtlarımızda daha agresif olmak istiyorsak biraz düşünmemiz gerekiyor. Bunu yapmaya devam etmelerinin onlar için nasıl daha acı verici olacağını düşünmek zorundayız.”

Geçtiğimiz Aralık ayında yaptırımların ardından Lewis, WIRED’e yaptığı açıklamada Kremlin’i kızdırmaya yetecek kadar güçlü olduklarını hissettiğini belirtmişti. Yaptırımları “Soğuk Savaş’tan bu yana Rus casusluğuna karşı en büyük misilleme hareketi” diye nitelemişti. Lewis bununla birlikte her ne kadar yaptırımlar ABD’ye yardım etse de, caydırıcılık etkisinin Fransa ve Almanya gibi ABD müttefiklerine ulaşmadığını düşünüyor.

Dolayısıyla, Pawn Fırtınası korsanlarının Macron kampanyasını hedef alması – Macron’un çalışanları bir saldırının başarısız olduğunu açıklamıştı -, aynı zamanda Almanya’nın Başbakanı Angel Merkel’in Hıristiyan Demokratlar Birliği partisi ve Alman parlamentosu ile bağlantılı bir düşünce kuruluşunu hedef alması gibi başarısız oldu. Ancak ikinci saldırı, Avrupa Birliği’ni istikrarını bozmaya yönelik başka bir Rus girişiminde, Eylül ayındaki seçimlerden önce hala sızdırılma ihtimali bulunan belgelerin fiilen çalınmasına neden oldu.

İlgili haber >> Almanya seçimleri de hackerların hedefinde

Lewis, “Ruslar, yaptırımları yalnızca ABD’ye karşı gerçekleştirilen eylemler için uygulanıyor gibi yorumladılar. Kolektif düzeyde NATO ve AB’nin nereden harekete geçebileceğini düşünmemiz gerekiyor.” dedi.

Eylem Eksikliği

Bu da Amerika’nın dijital diplomatik stratejisi ile ilgili üçüncü sorunu ortaya çıkarıyor: Başkan Trump. Trump yönetimi, Avrupalı müttefiklerine olan bağlılığını zayıflattı ve Obama’nın tutumunu yumuşatması, Rusya’nın girişimlerini engellemekten ziyade Rusları daha da cesaretlendirdi. Trump, 2016’daki seçim kampanyasında Demokrat hedeflere yönelik saldırıları, kendi istihbarat yetkilileri tarafından defalarca Kremlin’in müdahalesine işaret edilmesine rağmen, Rusya’dan kaynaklandığından şüphelenmeye devam etti. Rusya’nın müdahalesini bir an kabul etmesinden üç aydan fazla bir süre sonra, Trump bu haftanın başında saldırıların arkasında “Çin olabileceği” fikrini tekrar gündeme getirdi.

Peter Singer, Rusya’nın adını verme kararlığının olmayışının, ABD’yi bu konuda bir adım geri attırdığını düşünüyor. Singer, Obama’nın çok hafif veya çok geç yaptırımlarını eleştiren Mitch McConnell ve Paul Ryan gibi Cumhuriyetçi liderlerin bile, şimdi sadece Rusya’ya karşı yaptırımları kaldırmak yerine sürdürmek için mücadele ettiğini söylüyor. Singer, “Bir şeye çok az tepki vermek bazen daha fazlasını yapmaktır, hiçbir şey yapmamak değildir.” diyor ve “Ve o zaman yaptığımız da buydu.” diye ekliyor.

Bunların hepsi, seçimlere veya sivil topluma yönelik Rus saldırılarını caydırma fikri, şu an için yok oldu. Kremlin’in seçimlerle uğraşma alışkanlığının iyileşmeden önce kötüleşmesi haricinde-birisi onlara böyle yapmamaları için bir sebep verene kadar.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 [wysija_form id=”2″]

Çinli hacker korkusu Obama’ya otel değiştirtti

ABD Başkanı Barack Obama Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için geldiği New York şehrinde her zaman kaldığı otel yerine başka bir oteli tercih etti.

ABD Başkanı Obama’nın New York’a geldiği zaman kaldığı Waldorf Astoria oteli yerine yakınlarındaki New York Palace Otel’inde kalmasının arkasında Waldorf Astoria’nın geçtiğimiz aylarda Çinli bir sigorta şirketi tarafından satın alınmasının olduğu yorumu yapılıyor.

İLGİLİ HABER >> ABD SİBER SAVAŞTA ORDUDAN ÇOK SİLİKON VADİSİNE GÜVENİYOR

Beyaz Saray ise bu iddiaları red etmeyerek, Başkan’ın otel tercihinde fiyattan güvenliğe kadar birçok konunun rol oynadığını açıkladı. Anbang Sigorta grubu 2014 yılının sonuna doğur lüks oteli 1.95 milyar dolara satın almıştı. Yüz yıldan fazla bir süredir işletilen otelde ABD’nin BM Büyükelçiliğine ait bir suit de bulunuyor.

Çin ile ABD arasında, Çin’in siber espiyonaj operasyonları nedeniyle uzun zamandır gerginlik olduğu biliniyor. Amerikan şirketlerini ve kamu kurumlarını hedef alan veri hırsızlıklarının, Pekin yönetiminin desteklediği hackerlar  tarafından yapıldığı düşünülüyor.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]