Etiket arşivi: Apple

Küresel çip krizi 2024’e kadar devam edebilir

Küresel çip krizi 2024'e kadar devam edebilirBütün dünyada teknoloji üretimini derinden sarsan çip krizinin en az 2 yıl daha sürebilebileceği belirtiliyor.

Syracuse Üniversitesinde tedarik zinciri sistemi profesörü olan Patrick Penfield, çip krizi için “Şu an küresel bir tedarik zinciri krizi var. Daha önce hiç bu kadar büyük bir şeyin bizi etkilediğini görmemiştik.” değerlendirmesinde bulundu.

Nissan, çip kıtlığı sebebiyle 500.000 araç eksik üreteceğini söylüyor. Yarı iletken çip eksikliği sebebiyle açık kamyonet üretiminin bir bölümünü kesmek zorunda kalan Genel Motors, üretimi tamamlanan fakat ihtiyaç duyulan çipleri henüz bulunmayan binlerce taşıtı bekletiyor. Apple CEO’su Tim Cook ise Temmuz ayında çip kıtlığının telefon ve tablet satışlarını etkileyeceğini söyleyerek uyarıda bulunmuştu.

Intel başkanı Pat Gelsinger, arzın talebi bir ya da iki yıldan önce karşılayamayacağını tahmin ediyor. Uzmanlar, alışverişe çıktığımızda alışık olduğumuz çeşitlilik ve seçenekleri göremeyebileceğimizi söylüyor.

Peki küresel çip kıtlığı nasıl yaşandı ve ne zaman sona erebilir?

ÇİPLERİN YAPISINDA NELER BULUNUYOR?

Genelde yarıiletken ve bazen de mikroçip şeklinde adlandırılan çipler, elektronik cihazlarımızın beyinleri gibi davranıyor. İçlerinde milyarlarca transistör barındıran bu cihazlar küçük birer teknoloji harikası. (Transistörler, elektronların geçişine izin veren veya onları engelleyen küçük birer kapıya benziyor.) Fakat boyutları değişiklik gösterebiliyor. Üretim süreçleri birçok adım, gün ve uzman gerektiriyor. Örneğin IBM’in en yeni çipi, iki nanometrelik tırnak boyutundaki bir alana 50 milyar transistör sığdırıyor.

Northeastern Üniversitesinde elektrik ve bilgisayar mühendisliği profesörü olan Matteo Rinaldi, “Dünya çapında her gün 100 milyardan fazla çip kullanıldığını düşünüyorum. Gündelik yaşamlarımızda ne kadar transistör ve yarıiletken kullandığımızı düşünün.”

Bu çipler, çağdaş toplumun can damarı. Fakat çip talebi, salgından önce bile arzı geçmiş durumdaydı. Bu yıl yarıiletkenlerin “yeni petrol” olduğunu belirten iktisatçı Rory Green, günümüzde çip üretiminde aslan payını Tayvan ve Kore’nin kaptığını belirtiyor. Bu çipler her ne kadar Amerika’da icat edilse de, çip üreten ABD’li üreticilerin sayısında ciddi bir düşüş görülmüş. CSIS Stratejik Teknolojiler Programı’nın başkan yardımcısı James Lewis, 1990 yılında çiplerin yüzde 37’sinin ABD’de üretildiğini söylüyor. 2020 yılında bu rakam sadece yüzde 12’de kalmış.

Intel’in eş kurucusu Gordon Moore’un 1965 yılında yaptığı bir tahmin, teknoloji endüstrisine onlarca yıl boyunca yön vermiş. Bu tahmine göre bir çipe yerleştirilen transistör miktarı, her 24 ayda bir hemen hemen iki katına çıkıyor. Yıllar yılı sürekli küçülen bu çipleri üretebilen bir fabrikanın kurulması ise 10 milyar doları bulabiliyor. Bu meblağ, çoğu şirket için imkansız boyutta.

ÇİP KRİZİ NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Dünyanın Kovid-19 salgını sebebiyle kapanması, beraberinde birçok fabrikanın da kapanmasına neden oldu ve çip üretimi için gereken tedarik malzemelerine aylarca ulaşılamadı. Tüketici elektroniğinde yaşanan talep artışı, tedarik zincirini sarsan değişimlere sebep oldu. Üreticiler artan talep seviyelerine yetişmek için yeterli miktarda çip üretmeye çalışırken, siparişler birikti. Yığılmalar başladı ve giderek büyüdü.

Ford gibi araba şirketleri, arabaları üretmek için gerekecek çip miktarını tahmin ederek önceden sipariş vermek zorunda kaldı. An itibariyle Penfield, bir çip siparişinin en az yarım yıl sonra alınabileceğini söylüyor. Mevcut çip talebi, üreticilerin bu noktada karşılayamayacağı kadar fazla. Dolayısıyla tüketiciler, yakında daha az ürün ve daha yüksek fiyatlar görecek.

Tayvan’ın pandemiyi hackleyen Dijital Bakanı: Audrey Tang

Fakat sorun sadece üretimle ilgili değil. COVID salgını Asya’da ilerlerken, limanlar bazen aylarca kapalı kaldı. Dünya’daki elektronik cihazların yaklaşık yüzde 90’ı, Çin’in Yantian limanından geçiyor. Limanın kısa süre önce kapanması, yüzlerce konteyner gemisinin limana yanaşmak için beklemesine yol açtı.

Limanlar yeniden açıldığında ise taşınmayı bekleyen ürünlerin birikmesi yüzünden darboğazlar ortaya çıktı. Nakil tedarik zincirinin birçok bölümü, oluşan birikmeyle başa çıkabilecek kapasiteye sahip değil. Bunun yanısıra işgücü açıklarının meydana gelmesi, tedarik zinciri krizinin daha da büyümesine sebep oldu.

ÇİP KRİZİNİN KAYNAĞI

“Kötü kararlar, kötü şans ve sonrasında artan talep. Bu üçünü birleştirdiğinizde, bir kıtlık ortaya çıkıyor.” diyor Lewis. Salgın, cihazlarda patlayıcı bir talep yükselişine sebep oldu. İnsanlar evlerinde kalıp hiç olmadığı kadar fazla tablet, telefon ve diğer yayın cihazları kullandılar. Ortaya çıkan ihtiyaç, üreticilerin yetişemeyeceği kadar arttı.

Otomobil endüstrisinin verdiği kötü kararlar da kıtlığı büyüttü. Lewis, Kovid-19 salgını başladığında pek çok şirketin ekonominin uzun süre darbe alacağını düşündüğü için çip siparişini iptal ettiğini söylüyor. Siparişleri özellikle araba şirketleri iptal etmiş. Dolayısıyla çip şirketleri, salgının sebep olduğu patlayıcı talebe yetişmeye çalışarak tüketici ürünleri için çip üretmeye geçmiş. Tesisler araba yerine tüketici ürünlerine yönelik çip üretimi için uyumlu hale getirilince, araba çipi kıtlığı patlak vermiş.

Dünyada fazla çip üretim tesisi bulunmuyor. Salgın sırasında çalışmayı sürdüren az miktarda tesis ise, üretim sürecini daha da geciktiren bir dizi talihsiz hava olayına maruz kalmış. Dünya çapındaki arabalarda kullanılan çiplerin yaklaşık üçte birini üreten Japonya’daki Renesas tesisi, yangın sebebiyle ciddi zarar görmüş. Teksas’ta meydana gelen kış fırtınaları ise Amerika’nın az sayıdaki çip tesisinde üretimin durmasına yol açmış. Bu çiplerin üretilmesi fazla miktarda su da gerektirdiğinden, Tayvan’da gerçekleşen şiddetli kuraklık da üretime darbe vurmuş.

ÇİP KRİZİNDE ÇİN’İN NASIL BİR KONUMU BULUNUYOR?

Jeopolitik endişeler bu çip krizinin ana sebebi olmasa da, devam eden bir endişe de Tayvan’ın Çin ile olan gerilimli ilişkisi. Tayvan dünyanın önde gelen çip üreticisi. Çin ve Tayvan arasındaki kuramsal savaş olasılığı, Amerika’nın çip endüstrisine erişiminde muhtemel bir tehlike yaratıyor. Bu durum, bel bağladıkları çipleri alamayacak pek çok endüstri için felaket olabilir.

ABD Başkanı Joe Biden, çip endüstrisine 50 milyar dolarlık bir yatırım yapılmasını isteyerek Amerika’daki çip üretimine yatırım çağrısı yapıyor. ABD Senatosu, çip üreticileri için vergi kredileri ve diğer teşvikler sunan bir yasa geçirdi.

Amerikan çip üreticisi Intel, çip üretimini artırmayı planladığını duyurdu. Tayvan Yarıilekten Üretim Şirketi ve Samsung ise Amerika’da kurmayı planladıkları fabrikalar için yer arayışında. Bu planlar umut verici olsa da, söz konusu fabrikaların üretim seviyelerini artırabilmesi yıllar alacak.

ÇİP KRİZİNİN OLUMSUZ SONUÇLARI NELER?

Harvard Üniversitesi İşletme Fakültesinde çalışan ve Intel yönetim kurulunda neredeyse otuz yıl hizmet vermiş olan Profesör David Yoffie, “Fiyatlar, yarıiletken gerektiren birçok cihazda kesinlikle yükselecek.Bazı ürünler kelimenin tam anlamıyla gönderilemeyecek veya gecikecekler.” ifadelerini kullandı.

Otomobil endüstrisi de büyük bir darbe alıyor. Bazı tahminlere göre ABD’li üreticiler bu yıl en az 1,5 ila 5 milyon daha az araba üretecek. Ford ve General Motors, halihazırda üretimlerini sınırlandırmış durumda. Tesla, üretim seviyelerini sürdürmek için alternaif çip sağlamak amacıyla kendi yazılımını yeniden elden geçirdi.

Apple ve Samsung gibi tüketici elektroniği şirketleri çipleri önceden stoklamaya başlayıp bunları otomobil endüstrisinin karşı karşıya kaldığı muazzam gecikmelerden korumuşsa da, Apple geçenlerde çip kıtlığı sebebiyle iPhone üretiminin gecikmesinin beklendiğini ve krizin halihazırda iPad ve Mac’lerin satışını etkilediğini duyurdu. Xbox’lar ve PlayStation’larda da kıtlık yaşanıyor.

KRİZ DAHA UZUN SÜRE ETKİSİNİ SÜRDÜREBİLİR

Kıtlığın biteceği zamana yönelik değişik görüşler var. Çip üreticisi STMicro’nun CEO’su, kıtlığın 2023 başlarında sona ereceğini tahmin ediyor. Otomobil üreticisi Stellantis’in CEO’su ise kıtlığın “2022’de de görüleceğini” belirtiyor. Intel CEO’su Patrick Gelsinger, kıtlığın en az iki yıl daha devam edebileceğini söylüyor.

Lewis, “Muhtemelen 9-10 ayı daha var.Bekleyebilirseniz, fiyatlar düşecek.” ifadelerini kullandı.

Yoffie’nin tahmini, önümüzdeki 6 ila 12 ayda talebin biraz düşmeye başlayacağı yönünde. Fakat arz talebe yetişene ve dengeye ulaşılana kadar iki yıl geçebileceğini düşünüyor.

Yoffie, “Sonraki nesil teknolojiden bahsettiğimiz seviyeler olan üç ile iki nanometreye ulaştığınızda, bu artık roket bilimidir ve roket bilimi bir nanosaniyede çözülen bir şey değildir.Sabırlı olmanız gerekecek.” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: Popular Science

2021’in öne çıkan fidye yazılım saldırıları

Dünyanın hemen hemen her yerinde güvenlik zafiyetlerini istismar ederek şirketlerin, hükümetlerin, sağlık kuruluşlarının ve birçok organizasyonun verilerini ele geçirip fidye yazılım saldırıları düzenleyen siber tehdit aktörleri, 2021 yılında da boş durmadı.

Colonial Pipeline, JBS Foods ve diğer büyük kuruluşların da hedef olduğu 2021’in öne çıkan fidye yazılım saldırılarını sizler için derledik.

FİDYE YAZILIMI NASIL TANIMLANIYOR?

ABD Siber Güvenlik ve Altyapı Ajansı’na (CISA) göre fidye yazılımı, “Bir cihazdaki dosyaları şifrelemek, dosyaları ve bunlara bağlı sistemleri kullanılamaz hale getirmek için tasarlanmış, sürekli gelişen bir zararlı yazılım biçimidir. Kötü niyetli aktörler şifre çözme araçları karşılığında fidye talep ederler. Fidye ödenmezse, hem elde edilen verileri hem de kimlik doğrulama bilgilerini sızdırmakla tehdit ederler.”

Son birkaç yılda, çoğu yüksek profilli saldırılar olan fidye yazılımı saldırılarında artış görülüyor. Bu saldırılar arasında Colonial Pipeline, Steamship Authority of Massachusetts, JBS, Washington DC Polis Departmanı’na karşı gerçekleştirilen saldırılar yer alıyor. ABD şirketlerine ve kuruluşlarına yönelik bu saldırılar, kritik altyapıların kapatılmasından mal/hizmet maliyetlerinin artmasına, faaliyetlerin durdurulmasından mali kayıplara kadar çeşitli zararlara yol açarken, tehdit aktörlerine ödenen fidye miktarlarında da geçmiş yıllara oranla yüzde 300’lük bir artış yaşandı.

2021’DE ÖNE ÇIKAN FİDYE YAZILIM SALDIRILARI

2021 yılında, ABD ve dünya genelinde şirketlere ve firmalara yönelik birçok yüksek profilli saldırı yaşandı. Sadece 6 fidye yazılım çetesi, 292 kuruluşun güvenliğini ihlal etmekten sorumlu olmakla birlikte söz konusu çeteler, saldırıları karşılığında da 45 milyon dolardan fazla fidye geliri elde etti.

İşte 2021’in öne çıkan en büyük 10 fidye yazılımı saldırısı.

COLONIAL PIPELINE

2021 yılında öne çıkan tüm fidye yazılım saldırılarından en fazla öne çıkanı Nisan ayı sonlarında ABD’nin en büyük boru hattı olan Colonial Pipeline saldırısı oldu. Touro College Illinois Siber Güvenlik Programı Direktörü Joe Giordano, “Colonial Pipeline saldırısı, büyük bir etki yarattı çünkü boru hattı ulusal kritik altyapı sisteminin önemli bir parçası. Sistemi kesintiye uğratmak, Amerika Birleşik Devletleri’nin Doğu Kıyısı boyunca gaz arzını kesintiye uğratarak kaosa ve paniğe neden oldu.” dedi.

Colonial Pipeline’a yönelik gerçekleştirilen saldırı sonrası bir hafta boyunca benzin tedariğinde sıkıntılar yaşandı. Benzin almak isteyen vatandaşlar uzun kuyruklarda bekledi. Paniği önlemek için Colonial Pipeline, fidye talebine boyun eğerek saldırının arkasında bulunan DarkSide siber suç örgütüne yaklaşık 4,4 milyon dolar değerinde bitcoin ödemesi yaptı.

Saldırı sürecinde tehlikeli olaylar da yaşandı. Doğu Sahili sakinleri, aldıkları benzini plastik torbalarda saklamaya çalışırken bazı arabalar alev aldı. Saldırı sonrasıda ABD kolluk kuvvetleri 4,4 milyon dolarlık fidye ödemesinin çoğunu kripto para hareketleri ve dijital cüzdanları izleyerek geri alsa da DarkSide siber suç örgütü varlığını ve etkinliğini sürdürüyor.

Colonial Pipeline saldırısı hakkında bilmeniz gereken 5 şey

BRENNTAG

Mayıs 2021’in başlarında Colonial Pipeline’ı hedef alan DarkSide aynı zamanda bir kimyasal dağıtım şirketi olan Brenntag’ı da hedef aldı. 150 GB değerinde veri çaldıktan sonra DarkSide, 7,5 milyon dolarlık bitcoin talep etti.

Brenntag uzun sürmeden 4,4 milyon dolar fidye ödedi. Ödenen bu fidye miktarı da Colonial Pipeline’la birlikte tarihin en yüksek fidye yazılımı ödemelerinden biri olarak kayıtlara geçti.

ACER

Tarihte istenen en yüksek fidye miktarlarından birinin kurbanı olan bilgisayar üreticisi ACER, REvil siber suç örgütü tarafından saldırıya uğradı. 

REvil, ACER’in finansal tablolarını, banka bakiyelerini ve banka iletişimlerini ortaya koyarak ACER’den 50 milyon dolar fidye talep etti. REvil, ACER’in verilerini ele geçirmek için Microsoft Exchange sunucusundaki bir güvenlik zafiyetinden yararlandı.

JBS FOODS

Dünyanın en büyük et tedarikçilerinden biri olan JBS Foods’a yönelik de yüksek profilli bir fidye yazılım saldırısı gerçekleşti. Saldırının arkasında ACER’e de saldıran REvil olduğu düşünülüyor. 

Söz konusu saldırıdan sonra tedarikte aşırı derecede sıkıntı yaşanmasa da JBS, 11 milyon dolarlık fidye ödemesi gerçekleştirdi. Bitcoin’deki bu büyük ödeme, tüm zamanların en büyük fidye yazılımı ödemelerinden biri oldu. Bu saldırının ardından da REvil, gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuştu.

QUANTA

Apple’ın ve diğer teknoloji devlerinin bir numaralı bilgisayar tedarikçilerinden olan Quanta Computer, REvil’in saldırısına uğradı. 

Tayvan merkezli bilgisayar şirketi Apple gibi dev firmalara ürünler üretiyordu. REvil, Quanta’dan ACER’de olduğu gibi fidye olarak 50 milyon dolar talep etti. Ancak Quanta fidyeyi ödemeyi reddetti. Daha sonrasında Apple’ı tehdit eden REvil’in tehditleri yanıtsız kaldı ve saldırı geçiştirildi.

AMERİKAN BASKETBOL LİGİ (NBA)

Hemen hemen her farklı sektörlerden işletmeler ve kuruluşlar, fidye yazılımı saldırılarının hedefi konumundadır. 2021’deki öne çıkan fidye yazılım saldırıları listesindeyse en şaşırtıcı olanlardan biri NBA oldu. 

2021’in Nisan ayının ortalarında, siber suç örgütlerinden Babuk, Houston Rockets’la ilgili 500 GB gizli veri çaldığını iddia etti. Babuk, mali bilgiler ve sözleşmeler de dahil olmak üzere bu gizli belgelerin, talepleri karşılanmadığı takdirde kamuoyuna açıklanacağı konusunda uyardı. Ancak Houston Rockets herhangi bir fidye ödemesi yapmadı.

AXA

2021’in Mayıs ayında Avrupalı sigorta şirketi AXA, Avaddon çetesi tarafından saldırıya uğradı. Saldırı, şirketin sigorta poliçelerinde önemli değişiklikleri duyurmasından kısa bir süre sonra gerçekleşti. 

AXA, müşterilerinin çoğuna fidye yazılımı ödemeleri için geri ödeme yapmayı bırakacaklarını belirtti. Bir siber sigorta şirketine yapılan bu benzersiz saldırıyla Avaddon çetesi 3 TB’lık devasa bir veriye erişim kazandı.

CNA

2021’in Mart ayının başlarında, başka bir büyük sigorta şirketi bir fidye yazılımı saldırısının daha kurbanı oldu. CNA’nın ağı 21 Mart’ta saldırıya uğradı ve siber tehdit aktörleri, uzaktan çalışan birçok çalışan bilgisayarı da dahil olmak üzere 15.000 cihazı şifreledi. 

Saldırının sözde hacker grubu Evil Corp ile bağlantılı olduğu ve Phoenix CryptoLocker adlı yeni bir zararlı yazılım türü kullandığı tahmin ediliyor.

CD PROJEKT RED

CDProjekt Red, Polonya merkezli popüler bir video oyunu geliştirme firması olarak biliniyor. 2021 yılının Şubat ayında firma, HelloKitty çetesi tarafından saldırıya uğradı.

Siber tehdit grubu, firmanın oyun projelerinin kaynak kodlarına erişti. Ancak, CDProjekt fidye parasını ödemeyi reddetti ve kayıp verileri geri yüklemek için yedekleri olduğunu belirtti.

KASEYA

Acer, Quanta ve JBS Foods’u hedef alan aynı tehdit aktörü REvil, 2021’in Temmuz ayında Kaseya’ya yönelik bir saldırıyla yine manşetlere çıktı. Tüketiciler tarafından yaygın olarak bilinen bir isim olmasa da Kaseya, dünya çapındaki büyük şirketler için BT altyapısını yönetiyor. Colonial Pipeline ve JBS Foods’a yapılan saldırılara benzer şekilde bu saldırı, ekonomik olarak belirli sıkıntılara yol açtı.

Rusya destekli REvil fidye yazılım çetesi, Kaseya’nın VSA yazılımındaki bir zafiyetten faydalanarak birden fazla yönetilen hizmet sağlayıcısına (MSP) ve onların müşterilerine yönelik bir tedarik zinciri fidye yazılımı saldırısı gerçekleştirdi. REvil’e göre, bir milyon sistem şifrelendi ve fidye için tutuldu. Kaseya’ya göre, müşterilerinin yaklaşık 50’si ve toplamda yaklaşık 1000 işletme etkilendi. REvil’se fidye olarak 70 milyon dolarlık bitcoin talep etti. İsveç’te bir market zinciri, Yeni Zelanda’daki okullar ve ABD’de KOBİ’ler saldırının kurbanları arasında yer alırken İsveçli market zinciri Coop, bir hafta boyunca 800 mağazasını kapatmak zorunda kalmıştı.

Saldırıdan kısa bir süre sonra FBI, REvil’in sunucularına erişim sağlayarak şifreleme anahtarlarını aldı. Neyse ki fidye ödenmedi ve Kaseya müşterilerinin BT altyapısını geri yükleyebildi. Yılın en büyük fidye yazılımı saldırılarından biri olarak başlasa da sonunda durum kurtarıldı. 

Tarihin en büyük fidye yazılım saldırısı Kaseya hakkında bilmeniz gereken 5 şey

FİDYE YAZILIM SALDIRILARINA KARŞI ÖNLEM ALMA YOLLARI

Söz konusu sorunu çözmek için gerekli iki temel bileşene ihtiyaç duyuluyor. Birincisi, şirketlerin siber güvenliği ciddiye alması ve siber güvenliğe yatırım yapması gerektiği. İkinci olaraksa, şu anda karşı karşıya olduğumuz fidye yazılımı saldırıları belasını ele almaya hazır daha yüksek eğitimli siber güvenlik uzmanlarına ihtiyaç olduğu. 

Giordano’nun belirttiği gibi, “Pek çok şirket ve kurum hala zayıf bir güvenliğe sahip ve güçlü güvenlik, bir kerelik bir yükseltme değil, sürekli uyanıklık hâli ve güncellemeler gerektiriyor. Daha fazla kuruluş siber güvenliği ciddiye almaya ve tehditlerle mücadele etmek için zaman ve kaynaklara yatırım yapmaya başladığında, bu tehditlerin azaldığını görmeye başlayacağız.”

Apple, Hayat Eve Sığar Uygulamasını 2021’in en iyisi seçti

Apple, Hayat Eve Sığar (HES) Uygulamasını  2021’in en iyi uygulaması seçti.

Apple, uygulama mağazaları için yılın en iyi uygulamalarını sıraladığı listeleri açıkladı. Şirket, bu yıl App Store Ödülleri ile farklı kategorilerde en iyi 15 uygulamayı da paylaştı. Genellikle AVM’lere giriş için kullanılan, aşı bilgileri ile Kovid-19 pozitiflik durumuna ilişkin bilgilerin yer aldığı HES uygulaması ilk sırada yer aldı.

Apple’ın 2021 için seçtiği en iyi uygulama ve oyunlar şu şekilde sıralanıyor: Yılın iPhone Uygulaması: Toca Life, World Yılın iPad Uygulaması: LumaFusion, Yılın Mac Uygulaması: Craft, Yılın Apple TV Uygulaması: DAZN Yılın Apple Watch Uygulaması: Carrot Weather, Yılın iPhone Oyunu: League of Legends: Wild Rift, Yılın iPad Oyunu: MARVEL Future Revolution, Yılın Mac Oyunu: Myst, Yılın Apple TV oyunu: Space Marshals 3,  Yılın Apple Arcade Oyunu: Fantasion

Dark Web’de skandal paylaşım: Sızdırılmış HES kodları ile aşısız kişiler sınırlamaları aşıyor

Yılın trendini ‘sosyal bağ’ olarak belirleyen Apple, Bumble, Canva, EatOkra ve Peanut uygulamalarını bu trende öncülük eden örnek uygulamalar olarak sıraladı.

Apple, Türkiye uygulama mağazasından seçtiği en iyi mobil uygulama ve oyunlar listesini de açıkladı.

Pegasus skandalı mahkemeye taşındı: Apple’dan casus yazılımcı İsrailli NSO’ya dava

ABD’li teknoloji devi Apple, casus yazılım Pegasus’u üreten İsrailli NSO aleyhine dava açarak hukuk mücadelesi başlattı.

NSO’ya dava açan Apple, iPhone kullanıcılarının telefonlarına sızıldığı iddiaları sonrası olayı yargıya taşıma kararı aldı.

Apple Blog’da  yer alan ” Apple, devlet destekli casus yazılımların kötüye kullanımını engellemek için NSO Group’a dava açtı” başlıklı paylaşımda, NSO’ya ABD’nin California eyaletinde dava açtığını duyurdu. Firma ayrıca NSO ile bağlı bulunduğu OSY Technologies şirketinin “Apple kullanıcılarını hedefleyen izleme faaliyetlerinden” sorumlu tutulmasını talep etti.

Kuzey California Bölge Mahkemesi’ne yaptığı dava başvurusunda Apple, NSO’nun yazılımlarının “2021 yılında Apple müşterilerini hedefleyen eşgüdümlü saldırılarda kullanıldığını” ve ABD vatandaşlarının NSO’nun casus yazılımı tarafından cep telefonlarından başka ülkelerde olsalar dahi izlenebildiğini kaydetti.

ABD, Pegasus casus yazılımını üreten İsrailli NSO’yu kara listeye aldı

Apple ayrıca NSO grubunun bu saldırıların yürütülmesinde kullanılmak üzere 100’den fazla sahte Apple ID kullanıcısı profili ürettiğini de öne sürdü. Dev teknoloji şirketi, ağ sunucularına sızılmadığını ama NSO’nun Apple kullanıcılarına yönelik saldırıları yapabilmek için sunucuları suistimal ve manipüle ettiğini de söylüyor.

NSO: PEDOFİLLER VE TERÖRİSTLERLE MÜCADELEYE DESTEK OLUYORUZ

NSO’dan yapılan açıklamada, “NSO Grubu’nun müşterileri tarafından kullanılan teknolojik araçları dünya çapında binlerce kişinin hayatını kurtardı. Pedofiller ve teröristler teknoloji cennetlerinde kol geziyor, biz de hükümetlere onlarla mücadele etmeleri için yasal araçlar temin ediyoruz. NSO grubu gerçeği savunmayı sürdürecek” ifadeleri kullanıldı.

NSO’nun Pegasus yazılımı iPhonelara da Android cihazlara da sızabiliyor ve kullanıcıların bu cihazlardan mesaj, fotoğraf ve e postaları sızdırabilmesini, telefon görüşmelerini kaydedebilmesini, farkettirmeden ses ve görüntü kaydı alabilmesini sağlıyor.

NSO Grubu söz konusu yazılımların “terörle ilgili suçları” ve genel olarak da suç örgütlerini hedeflediğini söylüyor. Fakat bu yazılımların aktivistler, siyasetçiler ve gazetecilere karşı da kullanıldığı iddiaları var. NSO yazılımı sadece “insan hakları sicili iyi olan” ülkelerin ordu, polis ve istihbarat teşkilatlarına sattığını söylüyor.

ABD ise bu ay yazılımın yabancı hükümetlerin sınır ötesi baskı yöntemlerini yürütmesine, yani pratikte otoriter hükümetlerin muhalifler, gazeteciler ve aktivistleri nerede olurlarsa olsun izlemelerine imkan verdiğini söyleyerek şirketi “kara listeye” aldığını açıklamıştı.

Apple’dan önce Microsoft, Meta Platformları (Eski Facebook), Google’a ait Alphabet ve Cisco Systems şirketleri de NSO’yu eleştirmişti.

Kaynak: BBC Türkçe

Sanal âlemi kontrol etmeye çalışan Rusya, Google ve Apple’ı nasıl suç ortağı yaptı?

Apple ve Google, Moskova’dan gelen baskı kampanyasına boyun eğdi. Teknoloji devi iki şirket, muhalif lider Alexei Navalny’nin seçimlerde stratejik oy kullanarak en güçlü muhalif adaya oy vermeyi kolaylaştıran Akıllı Oylama (Smart Voting) uygulamasını mağazalarından sildi.

Muhalif liderlere yurt içinde ve yurtdışında baskı politikaları uyguladığı bilinen Rusya, parlamento seçimleri öncesinde de bu tutumunu sürdürdü. Muhalif Alexei Navalny’nin seçim öncesinde geniş katılımlı anketler yaparak stratejik oy kullanımını kolaylaştıran Akıllı Oylama uygulamasının Apple ve Google mağazalarında satışını engellemek için haftalardır uğraş veren Moskova yönetimi, istediği sonucu elde etti.

Uygulamayı ulusal bir tehdit olarak göstermek isteyen Rusya’dan gelen baskılara boyun eğen iki firma, muhalif liderin uygulamasını mağazalarından kaldırdı. Rus hükümetinin sanal sansür ve Rus vatandaşlarının erişimine açık olan çevrimiçi içerikleri kontrol etme iştahı bir taraftan yönetimin perspektifini gösterirken dünya devi iki firmanın takındığı ‘suç ortaklığı’ tutumu da özgürlükler açısından endişe verici bulunuyor.

SANDIKTA ŞAİBE ‘AKILLI OYLAMA’YI DOĞURMUŞTU

2011 yılında gerçekleştirilen Duma seçimlerine düşen gölgenin ardından Vladimir Putin döneminin en büyük kitlesel protesto hareketi yaşanmış ve Kremlin o zamandan bu yana seçimlerde aday olmanın önüne koyduğu engelleri devam ettirmişti. İktidarın bu tavrını en net şekilde gösteren olay ise 2018 yılında yapılan başkanlık seçiminde bir mahkemenin muhalif lider Navalny’nin seçime giremeyeceğine hükmetmesi olmuştu.

Bu gelişmeler üzerine Navalny’nin ekibi 2019’nin Eylül ayında gerçekleştirilen yerel seçimlerden itibaren destekçilerini stratejik oy kullanmaya davet etti. Bu plana göre, tüm muhalifler Putin’in Birleşik Rusya partisine karşı kazanma şansı en yüksek olan adayı destekleyecekti. İşte Akıllı Oylama tam da burada devreye girdi.

UYGULAMA BAŞARIYA ULAŞTI

Rus seçmenin indirdiği uygulama üzerinden yapılan anketler, en güçlü muhalif adayın belirlenmesini sağladı. Böylece Birleşik Rusya partisine siyasi kayıp yaşatmak isteyen herkes bu adaylara yoğunlaştı. Birleşik Rusya’nın Moskova’da birkaç sandalye kaybetmesi üzerine Navalny, projenin ‘başarılı’ olduğunu ilan etti.

 

Seçime giden Almanya’dan Rusya’ya siber saldırı uyarısı

Navalny’nin ekibi, geçen yıl yapılan belediye seçimlerinde de aynı projeyi uyguladı ve sonuçlar muhalifler açısından bir kez daha olumlu yorumlandı. Navalny’nin stratejisti olarak bilinen Leonid Volkov kısa süre önce Associated Press ajansına yaptığı açıklamada uygulama hakkında şunları söyledi: “Şu ana kadar Akıllı Oylama tarafından onaylanan adayların yaklaşık yüzde 15 ila yüzde 20’si yasama meclislerinde sandalye kazandı. Şimdilik her şeyi yapacak gücümüzün olduğunu söyleyemeyiz. Daha gidecek çok yol var.”

TEHLİKEYİ FARK EDEN PUTİN HAREKETE GEÇTİ

Uygulama üzerinden sağlanan oy hareketliliği Kremlin’in hoşuna gitmedi. Anketler Putin’in Birleşik Rusya’sının oy oranlarının yüzde 30’un altına düşerek tarihi dipleri yaşadığını gösteriyor. Böyle bir siyasi konjonktürde muhalif oyların stratejik hareket etmesi iktidar cenahında alarm zillerinin çalması anlamına geliyor.

Tehlikeyi fark eden Putin yönetimi harekete geçerek söz konusu uygulamanın Google ve Apple mağazalarından satışını engellemek için dünya devi iki şirkete baskı uygulamaya başladı. 2 Eylül’de hükümet şirketlere uygulamanın kaldırılması talimatını gönderdi.

Şirketlerin kararı uygulamayı reddetmeleri üzerine konuyu diplomatik düzeleme taşıyan Rusya Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Moskova Büyükelçisini çağırarak ‘Rus seçimlerine müdahale’ edildiği konusunda şikâyette bulundu. Daha sonra ise Rus GSM şirketlerinin Google dokümanlara erişiminin durdurulduğu duyuruldu. Diğer yandan, Rusya’nın egemenlik komisyonuna davet edilen şirket yetkilileri uygulamayı kaldırmamaları durumunda ‘bazı engellerle’ karşılaşacakları konusunda uyarıldı.

TEKNOLOJİ DEVLERİ PES ETTİ, MOSKOVA KAZANDI

Uluslararası boyut kazanan konuda Rusya’nın ardı ardına gelen hamleleri sonuç verdi. Navalny’nin ekibi uygulamanın her iki şirketin mağazalarından kaldırıldığı bilgisini açıkladı.

Haber üzerine hayal kırıklığı yaşayan muhalif kamuoyu şirketlerin kararına sert tepki verdi. Navalny’nin stratejisti Volkov, şirketlerin “Kremlin’in şantajına boyun eğdiklerini” yazdı.

TÜM PLATFORMLAR KREMLİN’İN RADARINDA

Başarısız bir suikast girişiminin ardından ülkeye dönen ve derhal tutuklanan Navalny’nin destekçileri tarafından düzenlenen protestolar, Moskova yönetimi tarafından yakından izleniyor. Uluslararası haber ajansları, Navalny destekçilerinin sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklandığı bilgisini geçiyor.

Uluslararası imajının sarılmasını istemeyen Moskova bu görüntülerin yayılmasını da engellemek istiyor. Rus yetkililer, gerek ulusal ve uluslararası basına gerekse yabancı (YouTube, Facebook, Twitter ve TikTok) ve yerli platformlara (VKontakte ve Odnoklassniki) bu içerikleri kaldırması mesajını verdi. Şirketlerin çoğu bu çağrıya da olumlu yaklaşarak Kremlin’e istediğini verdi.