Albay Gregory Conti, belki de Amerika’daki en zorlu işlerden birine sahip. Çünkü o, yeni nesil Amerikan askerlerinin siber eğitiminden sorumlu Amerikan West Point Harp Akademisi bünyesindeki Siber Enstitü’nün direktörü. Aynı akademide Bilgisayar Mühendisliği bölümünü 1989 yılında tamamlayan Conti, Johns Hopkins ve Georgia Institute of Technology gibi başarısıyla ünlü okullarda yine aynı alanda yüksek lisans ve doktora çalışmaları yürütmüş. Kendisini bir röportajda ‘eski hackerlardan’ olarak adlandırsa da; Albay, hacker kelimesini bir yerlere sızan, zarar veren değil de araştıran, merak eden kişi anlamında kullanmayı seçenlerden.
Teknolojiye merakı, onu ordu yıllarının en başından itibaren diğer askeri temelli siber liderler gibi sinyal istihbaratına yöneltmiş. Siber güvenliğin akademi ayağındaki yoğun çalışmaları, 75’i aşkın makale ve sayısız demeci üzerine bir de doktora tezini verince, ordu Conti’yi siber alanla ilgili tehditlere karşı koyabilmek için kurulan siber savaş araştırma merkezine atamış. Başlangıçta yanında 5 kişi ile yola koyulan Conti, merkezi kısa sürede yüze yakın personeliyle Amerikan Ordusu Siber Enstitüsü ismine kavuşacak şekilde geliştirmiş. Şimdiye kadar okuduklarınızdan Conti’nin teorik çalışan bir subay olduğu anlaşılabilir, ancak aslında Körfez Savaşı esnasında sahada olan Conti, Desert Shield ve Desert Storm operasyonlarında da bizzat görev almış.
SİBER LİDERLER DİZİSİNİN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Albay Conti, siber savaş konusuna oldukça farklı yaklaşan bir asker, bu konuda diğer ordu mensubu siber güvenlik çalışanlarından miras aldığı bir karamsarlık da gözlenmiyor değil. Silahların sanal ortamda saniyeler içinde üretilebildiğinden, siber alandaki ‘mermilerin’ ışık hızında yol aldığından, etkisiz hale getirilmiş hedeflerin yeniden canlanabileceğinden ve hatta 17 yaşındakilerin dahi siber bir orduya hükmedebileceğinden bahseden Albay, siber savaşta insanların, bilgisayar karşısında ciddi bir dezavantajı olduğunu da üsteliyor. Tam da bu nedenle, Conti’nin asıl hedefi teknolojiyi ya da politikaları tek başına incelemektense, bu iki alanı ilgilendiren tüm konuları, disiplinler-arası bir perspektifle ele almak. Conti, bu anlamda tarihçilerin, ordu mensuplarının, istihbaratçıların, siyasetçilerin, mühendislerin, psikologların, güvenlik uzmanlarının, sosyal mühendislerin, hukukçuların ve hatta etik üzerine çalışanların bir arada hareket etmesi gerektiğini savunuyor.
Teknoloji, hukuk, siyaset, psikoloji ve etiğin kesiştiği noktada uzmanlaşacak, oldukça donanımlı bireylerin geleceğin siber liderleri olması gerektiğini yineleyen Albay, yeni nesil savaşları ve yeni nesil siber savaşçıları yönetebilecek kapasitede, stratejik düşünebilen siber liderler yetişirilmesine, bu liderlerin global düzeydeki olaylara yön verecek olması nedeniyle büyük önem veriyor.
Yazıyı hazırlarken inceleme fırsatı bulduğum “Could Googling Take Down A President?” (Bir Başkanı Googlelayarak İndirebilir miyiz?) ve “There is a Fly in My Digital Soup” (Dijital Çorbamda Bir Sinek Var) makaleleri, bu seriyi hazırlarken ilk defa yazının uzun bir parçası olarak paylaşmaya değer bulduğum makaleler. Diğer siber liderlerden, özellikle asker kökenli Amerikalı siber liderlerden farklı olarak Conti yazılarında pek çok ordu mensubunun sıcak bakmayacağını tahmin ettiğim düşüncelere yer veriyor, bu da post-Snowden Amerikası’nda yetişen Harp Okulu öğrencilerini siber güvenlik derslerini mahremiyet, özel hayat ve benzeri konularda aklındakini söylemekten çekinmeyen bir öğretmenin yetiştirdiği anlamına geliyor. Aslında ilk makalesinde değindiği temel konu, her Google’ladığımızda özelimizden ve mahremiyetimizden ödün verdiğimiz gerçeği etrafında dönüyor. Fiziksel adresimiz, sağlık bilgilerimiz, şahsen tanınmamıza ve hatta profillenmemize neden olacak pek çok hassas bilginin güvenliği, aldığımız ve gönderdiğimiz her şeyin İnternet Servis Sağlayıcılar (ISPs) tarafından izlendiği, toplandığı ve hatta değiştirilebildiği gerçeği pek çok kişinin üzerinde çalıştığı konular.
Yazılanlardan farklı olarak Conti profilleme, data madenciliği ve gün geçtikçe daha da gelişen makine öğreniminin (yapay zeka) bir başkanı yerinden edebilecek kadar ileri gidebileceğini söylüyor. Diğer makalesinde Albay’ın değindiği bir başka düşündürücü konu, inetrnette attığımız her adımda karşımıza çıkan, neredeyse akıllı olmaya başladıklarını düşündüğümüz pop-up reklamlar. Conti, günümüzde karşımıza çıkan her içeriğin (content) bir Web bug halini alma yolunda ilerlediğini söylüyor, bu da her hareketimizin etiketlenip, kayıt altına alınmasıyla ilgili ciddi teknolojilerin geliştirildiğini söylemekle aynı şey aslında. Belki de bu makalenin en can alıcı noktası, gelecekte en derin düşüncelerimizi, isteklerimizi ve hatta arzularımızı biz daha ne olduklarını bilmiyorken bilecek kadar donanımlı ve akıllı hedefli reklamlarla (targeted ads) karşılaşmayı beklememiz gerektiği.
Oldukça korkutucu değil mi?
HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ
[wysija_form id=”2″]