Oğuzcan Balyemez tarafından yazılmış tüm yazılar

Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu. Hobi olarak film çeviriyor

Derse girdiğinde klima bakıcısı sandılar, şimdi parola avcılığı yapıyor

Dünyanın en büyük şirketlerinin sistemlerini hacklemek için milyonlar ödediği, Gürcü göçmen bir ailenin İsrail’e gelen oğlu Reuven Aronashvili, gizli İsrail askeri biriminde edindiği bilgilerle saldırı amaçlı siber şirket CYE’yi kurdu.

Reuven Aronashvili, Tel Aviv Üniversitesi’nde Lineer Cebir dersi için sınıfa girdiğinde, öğretim görevlisi, haftalardır bozuk olan klimayı tamir etmeye gelen bakımcı olduğunu sanıp kendisine sinirlenmişti. “Belki de ona biraz farklı göründüm. İnsanlar bana saygısızca davrandığında mızmızlanmayıp kendim için doğru olanı yapmaya çalıştım. Sonraları o profesörü her gördüğümde ona klimanın durumunu sordum ve sınıfındaki en iyi notu aldım” diyor İsrail’e göçen iki Gürcü ebeveynin oğlu Reuven Aronashvili.

Daha 16 yaşındayken liseden mezun olamayan öğrencilere ders veren Aronashvili, ders verdiği çocukların kendilerinden hemen hemen daha genç olan birinin onlara ders vermesine şaşırdıklarını söylüyor. Bunları komik bulduğunu söyleyen Aronashvili kendi okulunda da 100 üzerinden 96 ortalamayla mezun oluyor.

Bir matematik öğrencisi, bir öğretmen, saygın bir teknoloji biriminde askeri görevli gibi görünse de bunların kendi ruhuna uymadığını yalnızca onun özgeçmişini oluşturan parçalar olduğunu söylüyor.

Hayali matematik öğretmenliğiydi; hackerların anneannesi oldu

GENÇLiĞiMDEN BERi YANIMDA OLAN TEK ŞEY BAŞARIYA AÇLIĞIM

“Sahip olduklarımla yetinmiyorum, başarıya yönelik bu açlığım gençliğimden beri beni terk etmeyen tek şey” diyen Aronashvili, annesinin hemşire olduğunu babasının da mobilya fabrikasında çalışan bir işçi olduğunun altını çiziyor.

Bu, bugün çocuklarımın yaşamadığı bir açlık türüdür. Beş buçuk yaşındaki kızım ne zaman telefon ve tablet alacağını bilmek istediğinde, bunun farklı bir çocukluk olduğunu anlarsınız. Bunu sevmiyorum, çocuklarımın bu şekilde büyüdüğünü görmek beni biraz üzüyor. Onlar için hiçbir şey eksik değil ve hayatları rahat. Asıl kaygım, çocuklarımın dürtüleri eksik olduğunda, bunun onları nereye götüreceğidir. Bir şeyi yapmak için açlık dürtüsü olması gerekiyor. Yiyecek için fiziksel açlıktan bahsetmiyorum, yani başarı için açlıktan bahsediyorum” diyen Aronashvili, ailesinin çok çalıştığını bu yüzden de kendi çocuklarını bu kadar çalışmak zorunda bırakmayacağını da ekliyor.

HAYALLERİM DAHA FAZLASIYDI

Üst düzey bir öğrenci olan Aronashvili, imtiyazsız öğrencilerin faydalandığı bir programda asker-öğrenci olarak Tel Aviv Üniversitesi’nde lisans eğitimine başlamak için Acre’den ayrıldı. Üniversitenin gözlerini açtığını söyleyen Aronashvili “O zamana kadar hayalim Rafael Gelişmiş Savunma Sistemleri şirketinde çalışmaktı. Çünkü Acre’de yaşayan insanlar için en iyi iş buydu. Orada çalışanlar, villalarda yaşarlardı ve orada işe girdiğinizde hayatta bir şey başarmış olurdunuz” diyor.

Daha sonra öğretmenlerinin kendi şirketleri olduğunu duyunca hayallerinin ve isteklerinin bundan daha yüksek bir şey olduğunu anladığını söylüyor.

Liselerde siber güvenlik eğitimi mümkün mü? Türkiye ve İsrail örnekleri

ASKERi ELiT BiRiM MATZOV

Üniversitesini bitirdikten sonra Aronashvili, gizli askeri elit birim Matzov tarafından işe alındı.

Matzov hakkında konuşmadan önce önemini anlatmak gerekiyor. Dünyada kişi başına start-up’ın en yüksek olduğu ülke olan İsrail’de Birim 81 ve Birim 8200, sinyal istihbaratı, kod ve şifre kırma, orduya teknik donanım sağlama gibi görevlerden sorumlu birimler olarak ön plana çıkıyor. İlginin çoğu bu birimlerde olsa da Matzov gibi daha birçok birim de bu alanda faaliyetini yürütüyor. Matzov ise şifreleme anlamında ön saflarda yer almasına rağmen çok daha az üne sahip.

Matzov, kendini şifreleme ve bilgi sistemleri güvenlik teknolojileri geliştirmeye adayan birimlerden biri. Hatta İsrail’in şifreleme ve siber güvenlik konusunda en yüksek otoritesi olarak ön planda. Halihazırda hizmetlerini de ülkenin tüm güvenlik kuruluşlarına sunuyor.

2005 yılında Aronashvili, Matzov’un güvenlik açıklarını tespit etmek ve ele almak için İsrail ordusunun bilgisayar sistemlerine saldırmakla görevli kırmızı ekibini kurmakla görevlendirildi.

O zamanki komutanların saldırıya uğrama fikrinden heyecan duymadıklarını anlatan Aronashvili, ekibinin o dönem Genelkurmay Başkanı olan Dan Halutz’un dikkatini çekmeden önce Bilgisayar Hizmetleri Müdürlüğü içindeki hedeflere saldırarak yola çıktı. Sonradan Halutz, ekibin yeni hedeflere saldırmasına izin verdi. “Bir start-up gibiydi ve kendimizi pazarlamak zorunda kaldık” diyor Aronashvili.

Aronashvili, sistemlerin boşluklarını tespit etmek için hassas askeri sistemlere saldırdıklarını ve bir organizasyon ve aynı zamanda bir devlet birimi olarak saldırı ve savunma yeteneklerinin arasındaki boşluklar hakkında çok fazla şey öğrendiklerinin altını çiziyor.

İsrail siber askerlerine Pokemon temalı eğitim

CYE HEM SALDIRIYOR HEM SAVUNUYOR

7 yıllık askeri hizmeti sırasında Aronashvili, Bilgisayar Bilimleri alanında yüksek lisansını da tamamlıyor. 2012 yılında terhis olunca iş sektörüne geri dönüyor. İki yıl sonra Aronashvili, orduda biriktirdiği bilgileri kullanarak CYE’yi kuruyor. CYE, saldırı lisansına sahip olan ve bunu şirketlerin açık rızasıyla yapan birkaç şirketten biri olarak faaliyetlerini yürütüyor.

Bir bakıma aile işletmesi olan CYE’de Aronashvili, şirketin insan kaynakları başkan yardımcısı olan lise aşkı Reut Diei ile evlendi ve üç çocuğu var. Ağabeyi Haim ise baş satın alma görevlisi olarak çalışıyor. Şu anda Bilgisayar Bilimi okuyan küçük kız kardeşi Sivan da şirkete katılmayı planlıyor.

Aronashvili kendi şirketini, “sonuna kadar giden” gerçek bir hacker gibi tanımlıyor. Müşterilerine “Bir üretim hattının tamamen kapatılmasının neye benzediğini size göstermek 150 milyon dolara mal olabilir bu yüzden size nasıl yapılacağını göstereceğiz” diyerek işe başlayan şirket, müşterilerinin sistemlerini kapatan arayüze kadar girip orada duruyor. Son durak olarak da müşterilerinin fikri mülkiyetini veya başka türlü gizli bilgilerini çalabileceklerini, ticari faaliyetlerini sonlandırabileceklerini veya banka hesaplarını ele geçirebileceklerini gösterdiklerini söylüyor Aronashvili.

Riskler son derece yüksek olduğunda, örneğin bir saldırının hayatlara mal olabileceği havaalanları, trenler ve altyapı söz konusu olduğunda, şirketin daha geleneksel bir yaklaşım izlediğini söyleyen Aronashvili “Bizim yol gösterici ilkemiz, kimin hangi araçlarla saldırabileceğini ve saldırı yoluyla ne kazanabileceklerini bulmak” diyor. Böylelikle herhangi bir şirketin acil olarak neyi ele alması gerektiğini bilmesi için risk düzeylerini derecelendirdiklerini ifade ediyor.

Aronashvili, birisinin kendi sisteminizi isteyerek hacklemesine izin verme fikrinin riskli olarak göründüğünü ancak müşterilerin CYE aracılığıyla gerçeklerle yüzleşmeyi tercih ettiklerini çünkü bu fikrin gerçeklerden daha az tehdit oluşturduğunu söylüyor. Aynı yöntemleri kullanan gerçek bir saldırının bir felakete yol açabileceğinin de altını çiziyor.

YALAN MAKiNESi VE DOĞRULUK TESTi iŞE ALIMIN GEREKLiLiKLERiNDEN

Bu yöntemler hem Aronashvili hem de müşterilerinin son derece hassas bilgilere maruz kaldıkları için her bir CYE çalışanına tamamen güvenebilmelerini gerektiriyor. Gri diye bir şeyin olamayacağını bir insanın ya iyi ya da kötü olduğunu düşünen Aronashvili “Yalan makinesi ve doğruluk testleri işe alma gereksinimlerimiz arasında yer alıyor ve kirli bir işe karışmış olan hiç kimse bizimle çalışamıyor” diyor.

Aronashvili “Çalışanlarım için endişelenmiyorum, onları bir bankanın önüne koysam ve kimsenin farkına varmadan 100 milyon doları nasıl çalacaklarını göstersem bile” diyor. “Ancak sabıka kaydı olan birini eğitmek, almak istemediğim bir risk” diye de ekliyor.

GECELERİ MIŞIL MIŞIL UYUYABİLEN TEK BİR SEKTÖR YOK

Aronashvili, CYE’nin müşterileri arasında finans kurumlarının yanı sıra altyapı şirketleri, üreticiler ve çoğu İsrailli olmayan teknoloji şirketleri bulunuyor. Sıkı düzenleme nedeniyle finans sektörünün nispeten korunduğunu, sigorta ve MedTech şirketlerinin ise çok savunmasız olduğunu söylüyor. “Bugünlerde geceleri mışıl mışıl uyuyabilen tek bir sektör olduğunu sanmıyorum” diyor.

Merkezi İsrail’de Herzliya’da bulunan ve Almanya, İngiltere, İsviçre ve ABD’de ofisleri bulunan CYE’de 70 kişi çalışıyor. İlk günden beri kar elde ettiklerini söyleyen Aronashvili, yatırımcılarının paradan çok bağlantılara ihtiyaçlarının olduğunu bildiğini ekliyor.

Bilgisayar korsanlarından uykuları kaçırtacak 5 saldırı

10 DAKiKA iÇiNDE BiR KURUMUN ŞiFRELERiNiN YÜZDE 50’SiNDEN FAZLASINI KIRABiLiYORUZ

Kurumsal sistemleri hackleyen bir şirket olarak, kurumların savunma sistemlerini nasıl bulduğu sorulan Aronashvili “İnanılmaz savunma araçları görüyoruz yani bir mahsulün kremasını. Ancak sonra kuruluştaki çalışanların %80’inin 30 saniyeden kısa sürede kırılabilen şifreleri olduğunu fark ediyoruz. Tek bir kullanıcıyı alıp her olası şifreyi denemiyoruz, bunun yerine tüm kullanıcıları alıp her birinde iki veya üç olası şifre deniyoruz. Böylece kilitlenmiyoruz veya sistemi şüpheli etkinlik konusunda alarma geçirmemiş oluyoruz. Saldırıdan sonraki 10 dakika içinde ise bu yöntemi kullanarak bir kuruluşun şifrelerinin %50sinden fazlasını kırabiliriz” diyor.

Aronashvili, koronavirüs salgını nedeniyle evden çalışmaya geçilmesiyle siber saldırganların kendilerini cennette gibi hissettiklerini, insanların genellikle cep telefon numaralarını modem şifresi olarak koydukları evlerine saldırmanın daha kolay olduğunu ancak yine de bir kuruluşu hedeflemek isterlerse çalışanların bir listesini bulup onları evlerinde yine hackleyebileceklerini” söylüyor.

“Pek çok kuruluş kendisini en aptalca viral saldırılardan bile koruyamıyor. Bu nedenle önemli olan saldırıya uğramayı önleyip önleyemeyeceğimiz değil, ne zaman saldırıya uğrayacağımız ve zararın minimum düzeyde olmasını sağlamak için ne gibi önlemler alabiliriz düşüncesi olmalı” diyor Aronashvili.

STUXNET VE WannaCry EN CiDDi SALDIRILARDANDI

İsrail’in ortalığı kasıp kavuran siber saldırganları beslediği iddiasını cevaplayan Aronashvili, bunun doğru olduğunu İsrail’de çok ciddi zararlar verebilecek pek çok yetenek olduğunun altını çiziyor.

“Stuxnet’i (2011’de İran nükleer sistemine saldıran İsrail ve ABD tarafından geliştirildiği iddia edilen kötü niyetli bir bilgisayar solucanı) ele alalım, şimdiye kadarki en şiddetli siber saldırılardan biriydi diyor. “En ciddi siber saldırılardan biri olan WannaCry (2017’de gerçekleşen binlerce bilgisayara yapılan fidye yazılımı saldırısı) ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’ndan (NSA) sızdırılan bir araca dayanıyordu. Bunun mali etkisini bir düşünün, bazı saldırıların insanları fiziksel olarak öldürebileceğinden bahsetmeyin” diyerek bu saldırılarla verilebilecek zararları anlatmaya çalışıyor.

Stuxnet’in perde arkası: Hedef alınan İranlı şirketler -2

BÜYÜK KURULUŞLARIN KENDiLERiNi SAVUNMASI DAHA ZOR

Kurumlara saldıranları mı yoksa güvenlik açıklarını mı buldukları sorusuna bir örnekle cevap veren Aronashvili “Bir zamanlar yüzbinlerce çalışanla dünyanın en büyük elektrik şirketlerinden biriyle çalıştıklarını ve sistem üzerine tam kontrole ulaştıklarına sistem sunucularında çok sayıda porno sitesi bulduklarını söylüyor. Şirketi kim hacklediyse kuruma kötü niyetli bir saldırı ile zarar vermemiş, sadece sunucularını ücretsiz bir barınma hizmeti olarak kullanmış” diyor. Kuruluşların ne kadar büyük olduğu ve onlara saldırmanın ne kadar kolay olduğu arasında doğrudan bir ilişki olduğunu ve büyük kuruluşların kendilerini savunmakta daha çok zorlandığını dile getiriyor.

Aronashvili, ülke saldırılarına karşı korunmanın ise çok daha zor olduğunu vurguluyor.

Aronashvili’nin bir saldırıyı önlemenin gizli tarifi ise bir saldırganın kazanmayı umduğuna kıyasla zahmete değmeyecek kadar pahalı olmasını sağlamak.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

Tayvan’ın pandemiyi hackleyen Dijital Bakanı: Audrey Tang

2020 yılının Şubat ayının başlarında, Tayvan’da maske tedarik problemi yaşanıyordu. Yazılım mühendisi olan Howard Wu sosyal medya hesabındaki mesajlarda Covid-19 sebebiyle stres seviyesindeki artışı gözlemledi. Tayvan’ın en popüler mesaj uygulaması olan LINE’da insanlar hangi yerel mağazalarda maske stokunun olup olmadığını bildiren anlık mesajlar alıyordu. Yalnız başlayan bir günün ortasında Wu’nun aklına parlak bir fikir gedi. Mesajlaşma uygulamasından gelen kaynağı belirsiz mesajları koordine etmek için Google Haritalar’ı kullanarak içerisinde maske stoku bulunan marketleri ‘’yeşil’’ stoku biten mağazaları ‘’kırmızı’’ olarak gösteren internet sitesi hazırladı.

O zamanlar Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) küresel bir pandemi kararını vermesine daha 1 ay kadar zaman vardı. Ancak Aralık ayı sonlarına doğru Wuhan’daki vakalara dair bilgiler sosyal medya üzerinden yayılmaya başlamıştı. Tayvan ise Covid-19’a karşı dünyanın en başarılı seferberliklerinden birini organize etmek için tüm kurumlarıyla çalışıyordu. Şubat ayında Wuhan’da her gün düzinelerce ölüm bildirilirken Tayvan yüksek alarma geçmişti ve Wu’nun maske haritası popülerleşmeye başlamıştı.

GOOGLE’DAN GELEN SÜRPRİZ FATURA

Fakat ortada bir aldatmaca vardı. Bir geliştirici Google Haritalar’ı bir web uygulamasına entegre ettiğinde, haritanın kullanıcılar tarafından erişildiği her 1000. sefer için Google birkaç dolar ücret kesiyordu. Site yayına açıldıktan sonraki ilk günün öğlesinde, Wu 2000 dolarlık bir fatura aldı. Ertesi gün toplam miktar 26.000 dolara fırlamıştı. Wu, sivil teknoloji sektörüyle popüler olmuş halka açık olan ve hackerların iş birliği yaptığı HackMd’ye gönderdiği bir belgede şöyle diyordu: “Bu şekilde devam etmek kabul edilebilir değil.”

TAYVAN’IN DİJİTAL BAKANI AUDREY TANG WU’DAN ESİNLENDİ

Tayvan’ın dijital bakanı Audrey Tbag, Tang Wu’nun haritasına atlayan binlerce insandan biriydi. Gülerek “Faturalarına katkıda bulundum sonra da işe gittim” diyor.

Tang, açık veriye, açık yönetime ve sivil toplum-hükümet iş birliğine inanan teknoloji  insanı. Wu’nun maske uygulaması Tang’a düşüncelerini uygulaması konusunda bir yol sundu. Maske haritasının viral olmasının ertesi günü Tang, ülkenin maske sistemini iyileştirmenin yollarını aramak için Tayvan başbakanıyla bir araya geldi. Tang’ın önerisi, Tayvan’ın Ulusal Sağlık Sigortası’na  (NHI) bağlı eczanelerin stoklarını hükümetin düzenlemesiydi. Böylece gerçek zamanlı olarak NHI’ın veri tabanında hangi eczanelerde stok olup olmadığına hızlı bir biçimde erişilebilecekti. Tayvan vatandaşlarının daha doğru ve kapsamlı verilere kolayca ulaşabilmesi için NHI’ın tüm verilerini halka açmasını önerdi.

Öneri kabul edilmişti. Daha sonra Tang, yeni izleme sisteminin haberini Tayvan’ın sivil teknoloji korsanlarının uğrak bir kanalına gönderdi. Onları verileri almaya ve istedikleri gibi geliştirmeye davet etti. Böylece Tang için bu portal, sistemin gittikçe yayılmasına ve geliştirilmesine olanak sağlamış olacak ve herkesin katılımını sağlayacaktı.

TAYVAN VE TANG TEKNOLOJİNİN KULLANIMI KONUSUNDA FARKLI BİR NOKTADA

Tayvan ve Audrey Tang, internet ve dijital teknolojinin yükselişiyle oluşan ABD ve Çin’deki gibi teknolojik olarak gözetlemeci ve sansürcü uygulamalarının tam tersi olarak daha açık, hesap verilebilir, dijital araçların daha efektif ve insanların yeteneklerini sergilemeleri için bir alan olarak görmesiyle tüm dünyada farklı bir yere sahip.

Gelecek Enstitüsü’nden Nick Monaco “Tang açıkçası ilham veriyor. Tayvan bu araçların insanlığa hizmet etmek için kullanılabileceğini herkese gösterdi” diyor.

O halde karşımıza şu soru çıkıyor ; Tayvan’ın modeli başka ülkelerde de başarılı olabilir mi yoksa bu başarıyı sağlamak Tayvan’ın kendi kültürüne mi özgü?

HARİKA ÇOCUK AUDREY TANG

Tang 1981’de doğuştan kalp kusuru ile doğdu ve doktorlar öfkesini ve duygularını kontrol altında tutmanın zorunlu olduğunu söylüyordu. En eski anılarından biri, kalp atışını sabit tutmak için tasarlanmış Taoist meditasyon ve nefes alma tekniklerini uygulamak olduğunu söylüyor. İlkokula başlayan Tang, Tayvan’daki devlet okulunun yaşam, sağlık sorunları ile mücadele eden utangaç bir çocuk için gelişime uygun olmadığını söylüyor. Tang düzenli olarak zorbalığa uğradığını ve alay edildiğini ekliyor. Tayvan basını tarafından düzenli olarak 180 IQ ile harika bir çocuk olarak adlandırılan Tang, 8 yaşında bilgisayar programlamaya adım atıyor, 12 yaşına geldiğinde ise bir programlama dili olan Perl’de kod yazmaya başlıyor. 15 yaşına geldiğinde ise 10 Perl korsanından oluşan bir ekibin önderi olarak kendi işletmesini kuruyor. Perl Vakfı’nın eski müdürü Allison Randal, Tang için “İnsanların daha iyi işler yapmasına, birbirlerini destekleyen, sağlıklı topluluklar inşa etmek için daha iyi olmaya çabalamasıyla herkese ilham verdiğini” söylüyor.

2005 yılında cinsiyet değiştirmenin ona “kırılganlık” verdiğini ancak toplum baskısına uğramadığını anlatıyor. Tayvan basını da trans kimliğinden dolayı Tang ile gurur duyan haberler yapıyor. Bu arada bir not olarak eklemek de fayda var: Tayvan (Asya ülkelerinde bir ilk olarak) 2019 yılında aynı cinsiyetten evlilikleri yasallaştırdı.

YENİ BİR DİJİTAL ÇAĞIN İLK ADIMLARI

Tang, 2014 yılında sivil katılım üzerine odaklanmaya başlıyor. Ayçiçeği İşgali’nde protestoculara teknik destek sağlıyor. 2016 yılında Demokratik İlerici Parti hükümetinin seçilmesinden önce Kuomintang veya KMT olarak da bilinen Milliyetçi Parti’nin dijital bakanı Jaclyn Tsai, Tang’dan Uber’in nasıl düzenlenebileceğiyle alakalı yardım istiyor. Bu durum Tang için açık kaynaklı yazılım araçlarıyla sivil toplumun “kolektif istihbaratı” dediği şeye oturan vTaiwan’ın yaratılmasına yol açıyor.

2016 yılında Demokratik İlerici Parti yönetimi Tang’ı hükümetin dijital bakanı olarak atıyor. Bu olay en genç kabine üyesi olarak internet üzerinden gelişen Tayvanlı bir neslin hükümet arenasında somutlaşması olarak görülüyor. Tang’ın özgür ve açık kaynak kodlu yazılım hareketlerini toplumun ilerici bir şekilde yeniden örgütlenmesi fikrini oturtması için bir fırsat oluyor. Tang yeni bir dijital çağ başlatma konusunda bir adım daha atıyor.

Tayvan’ın Covid-19’un olağanüstü başarılı bir şekilde yönetmesinin ardından Tayvan’ın uluslararası profili yükseliyor.

Akıllara ise şu soru düşüyor: Tayvan’ın sırrı neydi ve başarısını nasıl çoğaltabiliriz?

Audrey Tang’ın yaklaşımına yakından bakıldığında ortaya net temalar çıkıyor. Açıklığı ve şeffaflığı teşvik etmek hem karşılıklı güveni hem de hükümet ile halk arasında uyumlu bir sürecin işlemesini sağlıyor.

Böylece sorulması gereken soru güveni tesis etmek için dijital araçların nasıl kullanılacağı oluyor.

Tang, Tayvan’da işleyen karşılıklı güvenin Ayçiçeği İşgali ruhuyla alakalı olduğunu ve Ayçiçeği İşgali hükümet ile hark arasındaki güveni yeniden tesis ettiğini düşünüyor. Tang’a göre Ayçiçeği İşgali hükümet ile halk arasında yeni bir ilişki başlatıyor.

AYÇİÇEĞİ İŞGALİ

Ayçiçeği İşgali, Çin’le uzun süredir devam eden gerilimlerle beraber kimliğini oturtamayan Tayvan’da, hükümetin Çin’le yürürlüğe koymak istediği 21 ticaret anlaşmasıyla ortaya çıkıyor. Çin’in Tayvan üzerinde daha fazla tahakkümü anlamına gelen bu anlaşmalar insanları tedirgin ediyor. Ülkede basın ve ifade özgürlüğü gittikçe kısıtlanıyor. Hükümet muhalif sesleri bastırıyor. Gençlerin gelecekleriyle ilgili ciddi endişeye düşmesiyle, 2014’ün Mart ayında gençler, Tayvan meclisini şeffaflık, özgürlük ve demokrasi talepleriyle işgal ediyor.

“Parlamento işgalinden sonra kimse ölmedi. Buna katılan herkes bir şeyleri değiştirmeye kaba da olsa çoğu konuda fikir birliği üretmeye daha istekli olduğunu gördü. Bunu fark ettik ve daha sonra yönetimi yeni siyasi yetkilerle, yeni toplumsal normlarla ve insanların beklentilerine uyacak şekilde yeniden inşa ettik. Bir anlamda, işgalin ortaya çıkardığı enerjinin bir ürünüyüz” diyor Tang.

TOPLUMDA KOLEKTİF BİLİNÇ OTURUYOR

Tang maske uygulamasının, Tayvan’da gelişen kolektif bilinçle hareket eden bir proje olduğunu düşünüyor. Hükümet, insanların NHI verilerine erişmeyi kötüye kullanmayacağına güveniyor ve bu insanlar bu güveni Howard Wu’nun ilk denemesinin çok ötesine geçen daha kapsayıcı özellikler eklemek (örneğin sağırlar için ses yardımı özelliği) gibi şeyler yaparak hükümetle iş birliği içine giriyor. “Bu tür katılımcı mekanizma bir kural haline gelirse, o zaman toplumsal yaşamda bir değişiklik göreceksiniz ve insanları bir şeyleri kendi yararına kullanmaktansa diğerleriyle nasıl iş birliği yapacaklarını düşünmeye başlarlar” diye ekliyor Tayvanlı bakan.

Bugün ABD gibi kutuplaşmış bir toplumda böyle bir toplum biçiminin olup olmadığını sorgulayabiliriz. Ama bir şey çok net ortada; sivil teknoloji uygulamalarının işe yaraması için “katılmaya istekli ve iş birliğini yaşamının bir parçası haline getiren” vatandaş kitlesine ihtiyacınız var.

MEI-CHUN LEE

UC Davis’te bir antropoloji öğrencisi olan Mei-Chun Lee, Tayvan’ın hacker toplulukları üzerine tezini yazmakta. Ayrıca Tayvan’ın sivil teknoloji sektöründe örgütlü bir yapıya sahip olan “g0v” topluluğunun emektarlarından biri.

Tayvan’da internetin gelişimiyle birlikte sosyal meselelere değinmek isteyenlerin açık kaynak programcıları topluluğu olduğunu söylüyor. Topluluğun öne çıkan özelliklerinden birini “Tayvan’daki sivil bilgisayar korsanları ellerini kirletmeye isteklidir böylelikle Tayvan’da hem hükümetle iş birliği yapmak hem de hükümete direnmek çok harika oluyor” diye anlatıyor.

AÇIK KAYNAK KULLANIMI YAYGINLAŞIYOR

g0v topluluğu, Tayvan’daki açık kaynak kullanmanın, demokrasinin ve internetin kesiştiği en parlak nokta olarak duruyor. Tayvan hükümetinin şeffaflığından memnun olmadıkları için 2012 yılında bir grup programcı tarafından kurulan g0v, kendisini “kamu yararına teknolojiyi kullanmayı amaçlayan ve sivil bilgileri koordine etmek için kolay erişim sağlamayı amaçlayan topluluk” olarak tanımlıyor.

Ayçiçeği İşgali’ni takip eden yıllarda g0v üyeleri kendilerini hükümet süreçlerini halka daha şeffaf bir şekilde anlatmaya adıyorlar. Örneğin Budget.g0v.tw, Tayvan hükümetinin resmi bütçe bakanlığı internet sitesinin bağımsız bir sürümüdür.

g0v’den çıkarılan sivil teknoloji aktivizminin bir başka örneği de gönüllü denetmenleri birliği olan Co-Facts oluyor. Tayvan’ı bağımsız bir ulus olarak kabul etmeyen Çin’le on yıllardır süren gerilim nedeniyle, dünyanın geri kalan hükümetlerinden daha fazla dezenformasyona maruz kalan Tayvan’da Co-Facts dezenformasyonuna karşı mücadele veriyor.

KALABALIKLARI BİRBİRİNE BAĞLAYAN ARAÇLAR vTaiwan, Pol.is ve Join

vTaiwan ise Audrey Tang’ın “katılım alanı” oluşturmadaki ilk ayağı oluyor. vTaiwan bugüne kadar birçok düzenlemede hükümet için konuşlandırılmış. Tamamen devlet tarafından yönetilen ve aynı zamanda Tang tarafından denetlenen Join adında benzer bir girişim ise 23 milyonluk bir ülkede 10,5 milyon ziyaretçi kaydetmiş.

Join ve vTaiwan, tartışmalı konular üzerinde fikri birliği geliştirmek için en iyi mekanizma olarak tanımlanan açık kaynaklı bir yazılım programı olan Pol.is üzerine kurulmuş. Kuruculardan Colin Megill “Pol.is, kalabalıkları birbirine bağlayan bir araç” diyor. Megill, bölünmeden ziyade uzlaşma alanlarını bulmak için “yeni yöntemlerin” uygulanabileceğine inanlardan biri ve Pol.is’in “gündem belirleme gücünü halka geri verdiğini” söylüyor.

Pol.is, geleneksel internet ortamında beslenen kutuplaşmaya karşı bir panzehir olarak düşünülüyor. Tang’ın Pol.is’te en sevdiği özellik ise Pol.is’te cevap düğmesinin olmaması. Yapabileceğiniz tek şey belirli bir konuyla ilgili bir beyanı kabul etmek veya katılmamak. Örneğin, Tayvan’da referanduma gidilmeli mi gidilmemeli mi?

Cevap butonlarının, yanıltma haber yayarak toplumsal tahribat yaratmaya yönelik çaba sarf eden trollere bir davetiye olduğunu söyleyen Tang, katılım yalnızca onay ve onaylamama ile kısıtlanırsa trollerin ilgilerinin kaybolacağını ekliyor. Tang Pol.is’in başarısının “kaba görüş birliği” yaratmasıyla alakalı olduğunu söylüyor.

 KABA FİKİR BİRLİĞİNİN ÖNEMİ

Tang “kaba fikir birliğinin o kadar da güçlü olmadığını, programcıların bir kod yazıp daha sonra tartışmayı bırakabileceği bir şey” olduğunu düşünüyor. Ancak bu tür kaba fikir birliği Tayvan normlarının şekillendirilmesinde anahtar olduğu, insanların toplumsal olarak birlikte yaşaması için ortak konularda anlaşmasını sağladığı için önemli olduğuna inanıyor. Herkesin her zaman aynı tarafta olmasına gerek olmadığını da ekliyor.

Gelecek Enstitüsü’nden Nick Monaco “Vatandaşların önderliğinde sivil toplumun, demokratikleşmeye teknolojiyle entegre olması açısından Tayvan’ı en canlı sivil teknoloji sektörü” olarak tanımlıyor.

Peki bu tam olarak nasıl oldu?

TAYVAN’DA DEMOKRASİ İNTERNET İLE BİRLİKTE GELDİ

1987’de Tayvan’da sıkıyönetimin sona ermesi, dünyanın en büyük bilişim merkezi IBM’nin kişisel bilgisayarlar konusunda hızla yayılması Tayvan’ın bilgisayar konusunda gittikçe gelişmesiyle kabaca aynı döneme denk geliyor.

Benzer şekilde, serbestçe tartışılan ilk cumhurbaşkanlığı seçimi, 1996’da (aynı yıl Tang ortaokuldan ayrıldı), internetin ana akım bir fenomen olarak ortaya çıkmasına denk geliyor. Tayvan’da kamu yararına çalışan çok fazla sivil bilgisayar korsanının olmasını Tang “Tayvan’da demokrasi ve internetin birlikte gelişmesiyle alakalı’’ diyerek açıklıyor. “Bizim için internetten önce demokrasi yoktu, Demokrasi internet ile birlikte geldi.”

“Demokrasinin kendisi bir teknolojidir” diyen Tang, 1991’den 2005’e kadar anayasanın yedi değişiklik geçirdiğini ve bunun kendilerine “anayasanın bile bir sosyal teknoloji olduğunu” gösterdiğini söyleyen Tang böylelikle aynı bilgisayar kodları gibi anayasayı da farklı şekillerde yeniden yazabiliriz düşüncesini ön plana çıkardığını söylüyor.

ASIL İTİCİ GÜÇ ÇİN KORKUSU

Chiang Kai-shek liderliğindeki Milliyetçi KMT hükümetinin Çin İç Savaşı’nı komünistlere kaybetmesinden bu yana Çin ve Tayvan arasındaki gerginlikler devam etti. On yıllar boyunca hem Tayvan’ın KMT’si hem de Çin’in ÇKP’si kendilerini her iki devletin yasal yöneticisi olarak görüyordu.

Tayvan siyasetini inceleyen Stanford’dan Kharis Templeman’a göre, Tayvan’ın kendini görme biçiminde önemli bir değişiklik, son on yıllarda gelişti. “1996’dan beri herkes, Tayvan merkezli bir eğitim müfredatı altında eğitim gördü, Çin’in bir parçası olmayan yeni bir eğitim” diyor. “Çin’den kaynaklanan tehdide karşı hayatlarını savaşmak, mücadele etmek için harcaması gereken bir şey olarak gören birçok genç var’’ diyerek ekliyor.

Asıl itici gücün, Mei Chun Lee’nin Tayvan’ın ‘en hırslı komşusu’ dediği Çin korkusu olduğu fikri ön plana çıkıyor. Audrey Tang ve Mei-chun Lee’nin nesli için Çin’in Tayvan’ın fiili bağımsızlığına karşı gittikçe artan düşmanlığı hem net bir eyleme hem de teknolojinin nasıl kullanılmaması gerektiğine dair sürekli bir hatırlatma olduğunda hemfikir. Tang “Siyasi tartışmalarımızın çoğu Çin’in olmamasına bağl” diyor.

TANG’A YÖNELİK ELEŞTİRİLER

Tang’ın dijital bakan olarak atanması hükümetin Ayçiçeği İşgalcileriyle olan uyumunun bir sembolü olarak görülüyor. Yönetimde önemli bir yüz olarak görünen Tang için Templeman “Eğer yönetim sivil toplumla etkileşime girmeye hazır olmasaydı Tang bu pozisyonda olmazdı” diyor. Tang bir lider gibi davranmayı reddettikçe zaman zaman g0v üyelerini hayal kırıklığına uğratıyor. Tang’ın insanları ortak noktalarda buluşturma fikrini hoş bir şey olarak görse de insanların Tang’dan emir vermesini istediklerini söyleyen Lee hükümetin bazı işlerini gerçek anlamda kamuya açmadığını ve Tang’ın bu konuda harekete geçmesini istese de Tang’ı hükümet içerisindeki şeffaflığın önemli bir değeri olarak görüyor.

Tang’ın sivil toplumla kurduğu bağın çok doğru olduğunu söyleyen Waligora tek taraflı emir vermek bu bağlamda insanlara hitap etmeyeceğini düşünüyor.

İNSANLARA KATILABİLECEKLERİ ALANLAR YARATMAYA BAŞLAYIN

Tayvan’daki insan yararına kullanılan teknolojinin başka ülkelerde uygulanılabilir olup olmadığı konusunda Tang, insanlara şu cümlelerle tavsiye veriyor; “Benim öncelikli önerim, her işe küçük küçük başlamak ve kimseye bir şey tembihlememek. Uzun konuşmalar yapmayın ve insanlara katılabilecekleri alanlar yaratmaya başlayın.”

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

Google, ‘Kariyer Sertifikalarını’ iş başvurusunda 4 yıllık diploma ile eşdeğer sayacak

Google’ın duyurduğu Google Kariyer Sertifikaları eğitimleri başlıyor. ‘Yüksek talep gören çalışma alanlarında kariyere başlamak ve konumunuzu ilerletmek için iş becerilerini öğrenmek, ilgili roller için çalışan en iyi uluslararası işverenlerle çalışmak’ temasıyla duyurulan tamamen Google tarafından hazırlanan sertifika programları yakında hizmete başlıyor.

Çeşitli meslek dallarıyla alakalı olan bu sertifikalar, öğrencilerin bu alandaki mesleklerde yer edinmelerine yardımcı olacak. Proje müdürü, UX tasarımcısı, veri analisti gibi mesleki dallarda sertifika eğitimi verecek olan Google bu anlamda öğrencilere yeni bir kariyer alanı sunacak.

LİSANS EĞİTİMİYLE EŞDEĞER

4 yıllık lisans derecesine eşdeğer olarak değerlendirilecek bu sertifikalar iş başvurularında, mülakatlarda, işe alım süreçlerinde ve ücret konusunda öğrencilerin önünü açacak bir araç olacak.

Yaklaşık 6 ay sürecek olan çevrimiçi kursların ücreti ise 300 dolar olacak. Google maddi imkansızlıklar içinde olanlar için burs da verecek.

Sertifikaların ayrıntılarına buradan ulaşabilirsiniz.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

 

ABD Başkanlık Seçimleri öncesinde Google’dan kritik hamle: Reklam politikası değişiyor

1 Eylül’den itibaren Google, yanlış bilgilendirme, uydurma haber, dezenformasyon ve şeffaflık konusundaki eksiklikler ve politik olarak etkili içerikleri yaymak gibi sorunlara son vermek için çalışmalara hız verecek.

Amerika Birleşik Devletleri bu yılın Kasım ayında yapılacak başkanlık seçiminden önce dezenformasyon kampanyalarını engellemek için sonbahar seçim sezonuna girerken Google da kendi reklam politikasında iki değişikliğe gidiyor.

ŞEFFAFLIK ZORUNLU KILINIYOR

Google, politika, sosyal meseleler veya ‘’toplumsal kaygı’’ konularındaki koordineli faaliyetleri önlemek için Google Ads Yanlış Beyan Politikası’nı güncelliyor. Bunun için öncelikle reklam verenlerin kimlikleri konusunda şeffaflık sağlamasını zorunlu kılacak.

Google, 1 Eylül itibariyle ‘’kimliğinizi veya kendinizle ilgili diğer önemli bilgileri gizlemek veya yanlış bilgi vermek’’ konusunda büyük cezalar verileceğinin altını çiziyor.

Google’ın yaptığı açıklamada “Bu politikanın ihlal edildiğini tespit edersek, Google Ads hesaplarınız tespit edilecek ardından herhangi bir uyarı olmaksızın hesabınız askıya alınacak ve bizimle çalışmanıza tekrar izin verilmeyecek” ifadesine yer verildi.*

KOORDİNELİ FAALİYETLER TAKİP EDİLECEK

Viral içerik ve yapay yankı odaları oluşturmak için reklamların diğer sitelerle veya hesaplarla iş birliği içinde kullanılması ‘’koordineli faaliyet’’ kapsamına sokulacak. Bu kampanyaların ayırt edici özellikleri ise dezenformasyon ve sahte haber etkisi sağlaması.

Örneğin bir sosyal medya platformu olan Twitter, Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya ve Türkiye’den 32,242 hesabı yanlış bilgi yaydığı iddiasıyla askıya aldı.

DEZENFORMASYON SİBER GÜVENLİK SORUNLARIYLA EŞDEĞER

Google’ın önlemlerini yorumlayan Netenrich’den Brandon Hoffman ‘’Hiç kimse reklamın gücünü inkar edemez. Bu güçle gerçekleştirilebilecek manipülasyonlar ise bir siber güvenlik sorunuyla eşdeğer kabul edilebilir. Politika önlemlerini uygulamaya koymak ve bunları önceden duyurmak seçim döneminde ortaya çıkabilecek yanlış bilgi gelgitinin önüne geçmek için olumlu bir yöntem’’ dedi.

SALDIRIYA UĞRAMIŞ SİYASİ MATERYALLERİN KULLANIMINA KISITLAMA GETİRİLİYOR

1 Eylül’de de geçerli olacak olan ikinci değişiklik ise Google Ads Hacklenmiş Siyasi Materyaller Politikası’nın başlatılmasını içeriyor. Bu politikanın amacı, saldırıya uğramış materyallerin, özellikle de siyaset bağlamında pazarlanmasını engelleyerek dolaşımını önlemek olacak. Böylelikle siyasi olarak şantaj ve benzeri girişimleri azaltılabilir.

Suriye’deki Türk askeri üslerin konumları Strava ile açığa çıktı

HACKLENEREK ELDE EDİLMİŞ BİLGİLERİN ERİŞİMİ KISITLANACAK

Google yaptığı açıklamada “Google’ın seçim reklam politikaları kapsamında politik varlıklarla ilgili saldırıya uğramış materyallere doğrudan erişimi kolaylaştıran reklamlara izin verilmiyor. Bu, üçüncü bir tarafça dağıtılmış olsa bile, bir bilgisayara, bilgisayar ağına veya kişisel elektronik aygıtına izinsiz olarak giriş veya erişim yoluyla elde edilen tüm korumalı malzemeler için geçerlidir. İhlaller öncelikle bir uyarı alır ve ardından uyarının dikkate alınmadığı anlaşılırsa yedi gün sonra askıya alınır’’ ifadelerine yer verdi.

ABD seçimlerinin hacklenmesi iddianamesi ortaya çıktı: Ruslar hedef tahtasında

Ayrıca Google açıklamasında önemli bir denge sağlamaya çalışıyor: “Reklam veya açılış sayfasının bu materyallere doğrudan erişim sağlamaması veya kolaylaştırmaması koşuluyla, saldırıya uğramış siyasi materyallerin tartışılmasına veya yorumlanmasına izin verildiğini unutmayın.”

Acceptto’dan Fausto Oliveira Google’ın yeni politikaları hakkında ‘’Google’ın güçlü bir yayından kaldırma politikasıyla hacklenerek elde edilen siyasi malzemelerin kullanımını önlemeye çalıştığını, bunun üçüncü tarafları kimliklerini yanlış tanıtmaktan caydıran bir politika ile birleştirdiğinde, ABD başkanlık seçimleri öncesinde önleyici bir adım olacağını’’ düşündüğünü belirtti.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

Huawei, yapay zeka yarışması düzenliyor; 16 ülke içinde Türkiye de var

Huawei’in dünyayı daha “akıllı” bir yere hale getirme fikriyle yürüttüğü çalışmalarına bir yarışma programı eklendi. Yapay zeka algoritmalarının doğruluğunu arttırmaya yönelik yapılan 2020 DIGIX Global AI Challange yarışmasında genç beyinler ön plana çıkacak.

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülkeden lisans, lisans üstü ve halihazırda bir eğitim kurumunda çalışan araştırmacılardan oluşabilecek ekipler A ve B olarak belirlenen iki yarışma aşamasında kendilerini gösterecek.

İsrailli şirket yarışma açtı, 16 ülkeden 3500 hacker saldırdı

BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ 30 BİN DOLAR

Yarışacak olan ekipler, internet sitelerinde çıkan reklamların veri setlerini inceleyerek en doğru tahmin algoritmalarını makine öğrenmesi yoluyla bulmaya çalışacak. Diğer aşamada ise ekipler, kendilerine verilen veri setleriyle, mobil cihazlarda arama motoru tahmin sıralamalarının doğruluğunu arttırmaya yönelik algoritmayı bulmaya çalışacak.

Jüriler arasında Nanjing Üniversitesi’nden Profesör Zhi-hua Zhou, Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden Profesör Pascal Van Hentenryck, Roma Üniversitesi’nden Profesör Guiseppe de Giacomo bulunuyor. Eylül’ün 20’sine kadar yarışmaya katılım devam edecek. Birincilik ödülü ise 30 bin dolar.

Yarışmanın ayrıntılarına buradan ulaşabilirsiniz

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz