Etiket arşivi: Reyhan Güner

Hacker Dünyasının Karanlık Çocuğu: Stephen Watt

İki metreyi aşkın boyuyla siber dünyaya kuşbakışı bakan Stephen Watt, nam-ı diğer “Unix Terörist”, bulaştığı siber dolandırıcılık suçlarıyla henüz erken yaşta siber dünyanın en azılı hackerları arasında yer aldı. Hacker dünyasının “Speedy Gonzales”i olarak nitelendirdiğimiz Albert Gonzales’le sıkı dost ve aynı zamanda suç ortağı olan efsane hacker, hakkında açılan yeni siber suç davalarıyla sıkça gündeme gelmeye devam ediyor.

 

[ilink url=”https://siberbulten.com/makale-analiz/hacker-dunyasinin-speedy-gonzalesi-albert-gonzales/”]Hacker Dünyasının Speedy Gonzales’i: Albert Gonzales[/ilink]

 

“Çok uzundum. Gözlüklüydüm. Sivilceliydim. Herkes benden nefret ederdi,” sözleriyle oldukça sorunlu çocukluk ve yeni gençlik dönemlerini özetleyen Watt, günlerini bir programlama dergisi olan Dr. Dobbs’u okuyarak geçirirdi. Sonrasında kendi deyimiyle “herkese kin kusabileceği, dünyadan intikamını alabileceği, fakat bunu yaparken kimseyle yüzyüze iletişime geçmek zorunda kalmayacağı” bir dünya arayışına giren Watt, Bitch X isimli sohbet uygulamasını bilgisayarına indirdi ve siber dünyanın en sevdiği yönü olduğunu söylediği “insanların hayatını cehenneme çevirme” amacıyla kullanmaya başladı.

Watt, siber dünyanın karanlık yüzünü keşfetmeye başladığı 1998 yılında, kendi gibi çocuk yaştaki hackerlarla iletişime geçerek bir grup kurmayı başarmış ve TCP/IP ağlarını hackleme denemeleri başarıyla sonuçlanmıştı. Siber dünyanın yeraltı grupları arasında ünü her geçen gün daha da yayılan Watt’ın siber dünyasındaki dönüm noktası ise, henüz lise öğrencisiyken Albert Gonzales’le tanışması olmuştu. Gonzales; sahte pasaport, sahte sağlık sigortası kartı, sahte sürücü belgesi, nüfus cüzdanı çıkartmak için kullanılan sahte doğum belgeleri gibi sayısız sahtekarlıkla milyonlarca dolar çalmayı başaran 4.000 üyeden oluşan ShadowCrew’un (Gölge Tayfası) önde gelen üyelerindendi.

 

[ilink url=”https://siberbulten.com/efsane-hackerlar/” style=”note”]EFSANE HACKERLAR YAZI DİZİSİNİN TÜMÜNE ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ[/ilink]

 

Siber yeteneklerini gün geçtikçe daha üst seviyeye taşıyan Watt, bir yandan lise eğitimine devam ediyor, bir yandan da Florida’daki Identitech’te çalışıyordu. 2004 yılında Morgan Stanley adlı çokuluslu bir finans kurumunda yazılım mühendisi olarak çalışmaya başladığında tam 90 bin dolar kazanıyordu. 2007’de Imagine Software’le 130 bin dolara anlaşan Watt, günlerini çeşitli uyuşturucu maddeleri denediği gece klüplerinde geçiriyordu.

Kısa zamanda siber dünyanın en tehlikeli ikilisi haline gelen Watt ve Gonzales, narkotik suçlardan cinsel istismara kadar, siber dünya üzerinde birçok siber suça bulaşmışlardı. Fakat bunlardan en tehlikelisi, Gonzales’in gerçekleştirdiği ve Amerikan tarihinin en büyük kimlik hırsızlığı olarak kabul edilen TJ Maxx vurgunuydu. ABD’nin saygın şirketlerinden TJ Maxx’ın sistemi üzerinden 2005-2007 yıllarında toplam 45.6 milyon kredi kartı bilgisini çalan Gonzales’e, Watt’ın da suç ortaklığı yaptığı iddia ediliyordu. O dönem Morgan Stanley’de çalışmaya devam eden Watt’ın “blabla” isimli bir veri hırsızlığı programı yazarak Gonzales’e yardım ettiğine karar veren federal mahkeme, Watt’ı 2 yıl hapis 3 yıl da gözetimli serbestlik cezasına çarptırdı. Mahkeme ayrıca kimlik hırsızlığı sonucu ortaya çıkan 171.5 milyon dolarlık zararın da Watt ve Gonzales tarafından geri ödenmesine karar vermişti.

 

[ilink url=”https://siberbulten.com/strateji-guvenlik/fbi-otcu-hackerlara-muhtac-mi-kaldi/” style=”tick”]FBI ‘otçu’ hackerlara muhtaç mı kaldı? [/ilink]

 

Geçmişte karıştığı siber suçlara rağmen, ABD’nin en azılı siber suçluluları arasında gösterilen 25 yaşındaki Watt’ın, TJ Maxx vurgununda gerçekten suçlu olup olmadığına dair herkesin kafasında soru işaretleri vardı. Zira TJ Maxx vurgununun esas karakteri Gonzales bir doğum günü partisinde 100 bin dolara yakın para harcayabilirken, Watt’ın neredeyse beş parasız olduğu konuşuluyordu. Watt’ın avukatı, liseyi yaşıtlarından birkaç yıl erken bitiren ve çok başarılı olan Watt’ın, siber dünyaya olan ilgisinin para beklentisinden değil entelektüel merakından kaynaklandığını ve TJ Maxx vurgununda masum olduğunu savunuyordu. Fakat mahkeme, Gonzales ve Watt arasında geçen 300 sayfalık internet yazışmalarını delil göstererek, Watt’ın maddi çıkar gözetmese bile suça yardım ettiği gerekçesiyle ceza almasına karar verdi.

Siber dünyanın azılı ismi Watt, en son 2013 yılındaki Boston Maratonu bombalı saldırılarının ardından polis sorgulamasına alınmış ve her türlü sisteme kolyaca sızabildiği göz önünde bulundurularak, kendisine “Bombalı saldırılardan önceden haberdar mıydın?” sorusu yöneltilmişti. Konuyla ilgili herhangi bilgisi bulunmadığı tespit edilen hacker, hapis cezasının ardından büründüğü sessizliğe geri döndü.

 

SİBER BÜLTEN ABONESİ OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

Evsiz Hacker: Adrian Lamo

Adrian Lamo, nam-ı diğer evsiz hacker, mahallenin internet kafesinden dünyanın en seçkin bilişim şirketlerine kadar, sızılmadık sistem bırakmayan iflah olmaz bir hacker. Azılı bir suçludan ulusal kahramana dönüştüğü sıra dışı hayat hikayesiyle haklı bir üne kavuşan efsane hacker, yalnızca siber kabiliyetleriyle değil, ilginç politik duruşuyla da dikkat çekiyor.

Efsane hacker Lamo, 1981 yılında ABD’nin Boston kentinde dünyaya geldi. Dahi hackerların çocukluk hikayelerinden alışık olduğumuz gibi, sosyal hayatında sıkça sorunlar yaşayan Lamo, ilkokul eğitiminden sonra liseye devam etmedi. ABD’nin Kaliforniya eyaletinde bulunan bir lisede birkaç ders alsa da, Lamo düzenli bir eğitimi almayı reddetmişti. Oldukça hareketli bir çocuk olan Lamo, vaktinin büyük bölümünü seyahat ederek, tehlikeli spor dallarını deneyerek geçiriyor ve evsiz olduğu için çoğu kez terk edilmiş binalarda yaşamaya çalışıyordu. Onu çevresindeki diğer aykırı gençlerden ayıran özelliği ise, sıkça ziyaret ettiği internet kafelerin, üniversitelerin ve kütüphanelerin ağlarındaki güvenlik açıklarını tespit edebilecek kadar yetenekli bir bilgisayar korsanı olmasıydı.

EFSANE HACKERLAR İLE İLGİLİ DİĞER YAZILARA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ

Lamo bir yandan siber kabiliyetlerini geliştiriyor, diğer yandan birçok politik kuruluşta gönüllü çalışmalar yürütüyordu. 90’lı yılların ortasında LGBTQ destekli Planet Out isimli medya şirketinde çalışmalar yürütmeye başlayan evsiz hacker, San Francisco’daki danışmanlar komitesinin önerisiyle Sorgulayan Gençlik Timi’nin üyeleri arasında yer almıştı. Lamo’nun aykırı yaşantısının karanlık noktalarından biri de uyarıcı hap kullanımıydı. 2001 yılında aşırı doz nedeniyle ciddi sağlık sıkıntıları yaşayan Lamo’ya hastanede yapılan tetkiklerde, Asperger Sendromu adlı sosyal etkileşim zorluğu teşhisi konmuştu.

İyileştikten sonra sokaklardaki yaşamına devam eden Lamo, 6 tuşu eksik olan 8 yıllık bir Toshiba bilgisayarla siber alandaki tehlikeli girişimlerine devam ediyordu. Fakat Lamo’nun bu kez hedefi üniversiteler ya da kafeler değil, dünyaca ünlü şirketlerin internet sistemleriydi. İşe ABD’nin AOL adlı küresel medya kuruluşunun internet sistemlerine sızarak başladı. AOL deneyimi sonrası fark ettiği açıkları New York Times gazetesinin web sisteminde de gözlemleyen Lamo, kısa zamanda gazetenin açıklarından yararlanmaya başladı ve sadece yüksek profilli kullanıcıların erişebileceği bilgilere ulaşmayı başardı. Dünyaca ünlü New York Times’ın bunu fark etmesi ise 2 yıl sürdü. Gazetenin şikayeti üzerine uzun bir soruşturma dönemiyle karşı karşıya kalan Lamo’nun, Microsoft’tan Yahoo’ya kadar sayısız siber devinin sistemlerine sızdığı ve kritik bilgilerini ele geçirdiği fark edildi. İsmini tüm ülkeye duyuran efsane hacker, 2004’te FBI tarafından yakalanarak cezaevine gönderildi.

2 yıllık hapis cezasının ardından, Lamo 2006 yılında serbest bırakıldı. 2009 yılının Şubat ayında WikiLeaks olayı patlak vermiş ve Amerikan Hükümeti’nin gizli kalması gereken birçok belgesi WikiLeaks aracılığıyla dünyaya duyurulmaya başlamıştı. Lamo’nun isminin de WikiLeaks’in belge donörleri arasında geçmeye başlaması uzun sürmedi. Fakat durum tam tersine döndü ve Lamo, Bradley Manning adlı bir Amerikan askerinin WikiLeaks’e binlerce gizli belge sızdırdığını iddia etti. Yapılan soruşturma neticesinde Lamo haklı çıkarken, Manning 35 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Günün sonunda Lamo kahraman olmayı başarmıştı.

Tüm bu yaşananlar Lamo’nun adını temizlemeye büyük ölçüde yetmişti. Yaşamını konu alan bir belgesele (Hackers Wanted) ve sayısız röportaja sahip olan Lamo, şu sıralar tehdit analizi uzmanı olarak hayatına devam ediyor.

NOT: Yazıya 17 Mart Güncellemesi: Amerikalı “evsiz hacker” ölü bulundu

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Siber Dünyanın Çete Lideri: Ehud Tenenbaum

Ehud Tenenbaum, nam-ı diğer “The Analyzer” ya da “Udi”, ABD Hava Kuvvetleri’nin bilgisayarlarından Hamas’ın resmi web sayfasına kadar, siber alanda hacklenmedik platform bırakmayan bir İsrailli hacker. İsmi son olarak ABD ve Kanada’daki çeşitli bankaların hesaplarından milyonlarca doları kendi hesabına aktarmasıyla yeniden gündeme gelen Tenenbaum, 17 yıllık bilgisayar korsanlığı macerasının neredeyse tamamını hakkında verilen tutuklama kararlarından kaçarak geçirmesine rağmen bir türlü iflah olmuyor.

Tüm zamanların siber suç çeşitliliği bakımından “en zengin” eylemlerini gerçekleştiren Ehud Tenenbaum, 1979 yılında İsrail’in Hod HaŞaron kentinde dünyaya geldi. Diğer hacker hikayelerinin aksine, Tenenbaum’un çocukluğu ve siber dünyaya merak salışıyla ilgili detaylar net olarak bilinmiyor. Fakat efsane hackerın ismine ilk kez Pink Pony (Pembe Midilli) adlı hacker grubunun üyeleri arasında rastlıyoruz. Pink Pony’de kendi gibi bilgisayar korsanlarıyla iletişime geçip siber kabiliyetlerini geliştiren ve farklı siber saldırı taktikleri öğrenen Tenenbaum, kısa zamanda etrafında toplanan yetenekli ve bir o kadar da tehlikeli bilgisayar korsanlarından oluşan bir siber grubun liderliğini yapmaya başladı.

EFSANE HACKERLAR İLE İLGİLİ DİĞER YAZILARA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ

1998 yılı, Tenenbaum’un tüm Amerika’da şok etkisi yapacak bir olayla adını duyurduğu yıl olacaktı. Henüz 19 yaşında olan Tenenbaum’un, liderliğini yaptığı siber grup üyeleriyle birlikte NASA, Pentagon, ABD Hava Kuvvetleri, ABD Deniz Kuvvetleri, İsrail Parlamentosu’na ait bilgisayarlar ile MIT, Dharma gibi ABD ve İsrail üniversitelerinin bilgisayarlarını hacklediği ortaya çıktı. Grup bununla da kalmamış, Lawrence Livermore Ulusal Laboratuarı’na ve birçoğu İsrail hükumeti tarafından fonlanan araştırma merkezlerine ait bilgisayarlardaki kritik bilgileri de ele geçirmişti. Tüm bunların fark edilmesinin ardından, ABD ve İsrailli yetkililer harekete geçti. Tenenbaum’un çete lideri olarak arandığı sırada, İsrail Cumhurbaşkanı Ezer Weizman’ın bilgisayarının da Tenenbaum ve ekibi tarafından ele geçirildiği ve İsrail Savunma Kuvvetleri’ne ait oldukça gizli belgelerin de sızdırıldığı fark edildi ve büyük yankı uyandırdı.

Harekete geçen Amerikan yetkilileri, 2001 yılında düzenledikleri Solar Sunrise kod adlı operasyon kapsamında, Tenenbaum’u yakalamayı başardılar. Sorgu esnasında Tenenbaum ve ekibinin siber suç ağının tahmin edilenden çok daha geniş olduğu fark edildi. Filistinli birçok siyasi grubun bilgisayarlarını ve Hamas’ın resmi web sayfasını hacklediği ve sayısız bilgisayara Truva atı (Trojan) adı verilen ve bilgisayarlara zararlı program yükleyen yazılımlar yerleştirdiği ortaya çıktı. Zamanın ABD Savunma Bakan Yardımcısı John Hamre, Tenenbaum ve ekibinin ABD’ye ait kurumlara yaptığı siber saldırıları “Şimdiye dek gördüğümüz en organize ve sistemli saldırı biçimi” olarak nitelendirmişti. Kısa sürede Tenenbaum ve ekibinden iki kişinn yargılamaları sonuçlandı ve Tenenbaum 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Daha sonra bu ceza 8 ay kamu hizmetine çevrildi.

2003 yılında kendine 2XS ismini verdiği bilgi güvenliği şirketi kuran Tenenbaum, bir süreliğine normal bir hayat sürmeye çalıştı. Fakat şimdiye dek gördüğümüz tüm hacker hikayelerinde olduğu gibi, Tenenbaum için hacking artık bir tutku halini almıştı. 2008 yılında bir siber suç vakasıyla daha yeniden gündeme gelen iflah olmaz hacker, bu kez stilini değiştirmiş ve ABD ve Kanada’da bulunan finans kurumlarının bilgisayarlarına sızarak kredi kartı şifrelerini ele geçirmişti. Tenenbaum’un yol açtığı maddi zarar milyon dolarlarla ölçülüyordu.

Hacker dünyasının en azılı üyelerinden biri olan Tenenbaum, işlediği son suçun ardından ABD ve Kanadalı yetkililerin işbirliğiyle yakalandı. Suçunu itiraf eden efsane hacker, 503.000 dolar para cezasının yanında aldığı hapis cezasını çekmeye devam ediyor.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

Hacker Dünyasının Speedy Gonzales’i: Albert Gonzales

Sadece iki yıl içerisinde tam 170 milyon kredi kartı ve ATM numarasını ele geçirerek adını hacker dünyasının en azılı üyeleri arasına yazdırmayı başaran Albert Gonzales, nam-ı diğer J4guar, bilgisayar dünyasının gelmiş geçmiş en büyük siber dolandırıcısı olarak nitelendiriliyor. Siber dünyada karışmadığı neredeyse hiçbir suç çeşidi kalmayan Gonzales, siber suçlardan hüküm giyenler arasında en uzun hapis cezasına çarptırılan hacker olarak da biliniyor.

Gonzales, 1981 yılında Küba göçmeni bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk bilgisayarına 8 yaşında sahip olan hacker, Florida’da bulunan bir lisede okurken, kendi gibi bilgisayar meraklısı birkaç öğrenciden oluşan oldukça problemli bir grubun liderliğini yapıyordu. Henüz erken yaşlarda deneyimlemeye başladığı hacking girişimleriyle küçük çaplı siber suçlar işlemeye başlayan Gonzales, ismini ilk olarak liderliğini yaptığı 4.000 üyeden oluşan ShadowCrew (Gölge Tayfası) ile duyurdu. 1.5 milyon kredi kartı numarasını çalıp online olarak satan ShadowCrew üyeleri, ayrıca sahte pasaport, sahte sağlık sigortası kartı, sahte sürücü belgesi, nüfus cüzdanı çıkartmak için kullanılan sahte doğum belgeleri gibi sayısız sahtekarlıkla, 4.3 milyon dolar çalmayı başardı.

Ele geçirdiği kart bilgilerini Carderplanet ve Darkprofits gibi siber suç gruplarıyla da paylaşan ShadowCrew’un işlediği suçlar kısa sürede Amerikan Gizli Servisi’nin (CIA) dikkatini çekti. 2004 yılının Ekim ayında Kalkan Operasyonu ismi verilen ve ABD, Bulgaristan, Beyaz Rusya, Kanada, Polonya, İsviçre, Hollanda ve Ukrayna’da eş zamanlı yürütülen operasyonda 28 ShadowCrew üyesi tutuklandı. Çok sayıda sahte kredi kartına sahip olduğu iddia edilen çete lideri Gonzales ise, Gizli Servise yasadışı işleri yürüten grup üyeleri hakkında bilgi vererek, kısaca itirafçı olarak, hapis cezası almaktan kıl payı kurtuldu ve 75.000 dolar hapis cezasına çarptırıldı.

İLGİLİ HABER >> HACKER-FBI İŞBİRLİĞİ: HECTOR MONSEGUR OPERASYONU

Hacker dünyasının tüm azılı üyeleri gibi, Gonzales de artık iflah olmaz bir siber suçlu haline gelmişti. Kalkan Operasyonundan sonra Miami’ye taşınan Gonzales, burada eski alışkanlıklarına geri döndü ve siber dolandırıcılık girişimlerine devam etti. 2005 yılında TJX Company isimli ünlü bir Amerikan şirketinin sistemine sızarak, 18 ay boyunca 45.6 milyon kredi kartı numarasını çaldı. Bununla yetinmeyen Gonzales, Card Systems Solutions isimli kredi kartı üretim şirketinden de 40 milyon kredi kartı bilgisini sızdırdı. Miami’nin kablosuz ağ sistemindeki açıklıkları bulmak için gece gündüz demeden çalışan Gonzales, sonunda Barnes & Noble’dan T. J. Maxx’a kadar sayısız şirketten sızdırdığı bilgilerle, 2006 yılının sonuna kadar 170 milyon kredi kartı bilgisine erişim sağlamıştı. Bu rakam, ABD nüfusunun yarısından fazlaydı.

EFSANE HACKER DİZİSİNİN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ

Dave & Busters’tan kredi kartı bilgilerinin çalındığının fark edilmesi uzun sürmedi ve ABD gündeminde büyük yankı uyandırdı. 2007 yılının Eylül ayında şirketten 5.000 kart numarasını çaldığı ve bu kartların yalnızca 675’inden 600.000 doları kendi hesabına geçirdiği tespit edilen Gonzales, Miami sahilinde bulunan lüks bir otel odasında yakalanarak tutuklandı. Tutuklandığında yanında 1.6 milyon dolar nakit para bulunuyordu. 1.1 milyon doları ise plastik bir çantaya koyarak ailesinin yaşadığı evin avlusuna gömmüştü. Paranın yanı sıra Gonzales’in yanında çok sayıda laptop ve silah da bulunması, alacağı cezayı katlamıştı.

İLGİLİ RÖPORTAJ>> HACKİNG BİR LANET VE BUNDAN KURTULUŞ YOK

Tüm zamanların en büyük siber dolandırıcılık davasının sanık koltuğuna oturtulan 28 yaşındaki Gonzales, yaptıklarından ne kadar pişman olduğunu şu sözlerle anlatıyordu: “ShadowCrew davasında bana bir şans verildi, affedildim. Fakat bu şansı değerlendiremedim. Yaptığım her şeyin tek sorumlusu benim. Bahçelerine yasadışı yollarla elde ettiğim parayı gömerek, ailemin yaşadığı evin kutsallığına zarar verdim. Bana vereceğiniz cezayı hafifletirseniz, aileme onları ne kadar çok sevdiğimi ispatlamak için elimden geleni yapacağım.” Fakat son pişmanlık fayda etmemiş ve Gonzales teknoloji tarihinin siber suçlara verilen en büyük cezası olan 20 yıllık hapis cezasına çarptırılmıştı.

Hacker dünyasının en azılı isimlerinden biri olan Gonzales, şimdilerde Kansas’ta bulunan bir hapishanede özgür kalacağı yıl olan 2025’i bekliyor.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ULAŞMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

UFO seven hacker: Gary McKinnon

Tüm zamanların en büyük askeri hacking eylemini gerçekleştirerek haklı bir üne kavuşan Gary McKinnon, nam-ı diğer Solo, Amerikan ordusunun başına gelmiş en büyük siber belalardan biri olarak anılıyor. 11 Eylül saldırılarından kısa bir süre sonra ABD’nin kritik askeri savunma sistemlerine yaptığı saldırılar sebebiyle başı belaya giren efsane hacker, sıradışı hayat hikayesi ile Pink Floyd şarkılarına konu olmayı başarıyor.

1966 yılında Glasgow’da dünyaya gelen İskoç hackerda, kısa bir süre sonra Asperger sendromu baş gösterdiği anlaşılır. Otizme benzeyen ve bulunduğu kişilere oldukça kısıtlı sosyal kabiliyetlere karşı ortalamanın çok üzerinde zihinsel beceri kabiliyeti veren bu sendrom, McKinnon’ın daha çok küçük yaşta hızla gelişen bilgisayar becerilerine sahip olmasına yardımcı olur. İlk bilgisayarına 14 yaşında sahip olan efsane hacker, aynı yıl içerisinde bilgisayar programları yazmaya başlar. 17 yaşındayken okuldan ayrılıp kuaför olarak çalışmaya başlayan McKinnon, arkadaşlarının da teşvikiyle, 1990’ların başında bir bilgisayar kursunu tamamlayarak bu alanda bireysel çalışmalar yapmaya devam eder.

Efsane hackerın 1990’ların sonuna doğru hacking kabiliyetlerini yakından ilgi duyduğu bir konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için kullanmaya karar vermesi, hikayesinin çok ilginç bir hale gelmesine yol açacaktır. Zira McKinnon’ın ilgi duyduğu konu UFO’lardır. İzlediği filmlerin ve okuduğu kitapların etkisiyle Amerikan hükümetinin UFO’larla ilgili kritik bilgileri gizlediğine inanan McKinnon, bu bilgilere ulaşmayı kafasına koymuştur. Yıllar sonra BBC’ye verdiği bir röportajda, “Derdim uçan daireleri ve içlerindeki küçük yeşil adamları keşfetmek değil. İnsanların haberi olmadan etrafta uçan uzay araçları olduğuna inanıyorum,” diyordu. ABD’nin ele geçirdiği uzay araçlarında yer çekimine karşı gelebilen bir tahrik sistemi bulduğunu, fakat bunu gizli tuttuğunu iddia eden McKinnon, bahsi geçen gizli bilgileri halkın bilgisine sunarak insani bir misyonu yerine getireceğine inanıyordu. Hastalığının da etkisiyle UFO merakı kısa sürede bir saplantı halini alan McKinnon, Londra’daki kız arkadaşının halasının evinde bulunan bir bilgisayarı “Solo” takma ismiyle kullanarak, Şubat 2001’den Mart 2002’ye kadar Pentagon ve NASA’daki 97 askeri bilgisayarı hackler ve böylelikle tüm zamanların en geniş çaplı askeri hacking eylemine de imza atmış olur. Orduya ait 950 şifreyi çalan, Amerikan donanmasına ait 300 bilgisayarı kullanım dışı bırakan, böylelikle 800 bin dolarlık zarara yol açan McKinnon, ABD otoriteleri tarafından “teröristten farksız” sözleriyle nitelendirilmişti.

EFSANE HACKER DİZİSİNİN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ

13 ay boyunca üzerinde pijamalarıyla evden çıkmadan Amerikan ordusuna ait bilgisayarlara girip “Siber güvenliğiniz berbat” mesajı bırakan ve kritik bilgilere ulaşmaya çalışan efsane hackerın kimliği, Amerikan ordusunun Washington’da bulunan 2 bin bilgisayarlık ağının 24 saat kullanım dışı kalmasına yol açtıktan sonra hızlıca tespit edilir. 19 Mart 2012’de İngiltere’nin Ulusal İleri Teknoloji Suç Birimi tarafından sorgulanır. 3 yıl boyunca akıbeti tartışma konusu olan McKinnon, sonuç olarak 70 yıl hapis cezasına çarptırılır. ABD tarafından yargılanması talep edilen McKinnon’ın ABD’ye iade talebi ise büyük yankı uyandırır. Ünlü rock grubu Marillion’un, McKinnon’ın ABD’ye iade edilmeme mücadelesine katkı sunmak için bir konser organize edeceğini duyurması üzerine Sting, David Cameron, Peter Gabriel gibi ünlü isimler de McKinnon’u desteklediklerini duyurur. İskoç girişimci Luke Heron’ın McKinnon’ın hukuki süreç boyunca yapacağı harcamalar için 100 bin pound ödemesi, eski Pink Floyd üyelerinden David Gilmour’un McKinnon için Dünyayı Değiştir isimli bir şarkı bestelemesi de kampanyayı uluslararası boyuta taşır. Bu desteğin en büyük nedeni, efsane hackerın tüm hacking girişimini insanların daha fazla bilgiye erişebilmesi gibi iyi niyetli bir yaklaşımla yaptığına inanması ve verilen cezanın çok fazla bulunmasıydı. 2010 yılında Obama ile Cameron’ın Beyaz Saray’da yaptıkları bir basın toplantısında gazeteciler McKinnon davasının nasıl sonuçlandırılacağını sormuşlar ve iki liderin bu konuya uygun bir çözüm bulmaya çalıştıkları cevabını almışlardı. Dolayısıyla McKinnon iki ülke ilişkilerinin önemli bir meselesi haline gelmişti.

ABD’ye iade edilmemek için verdiği yaklaşık 10 yıllık mücadeleyi kazanan efsane hacker, şimdilerde sık sık ABD ordusuna ait bilgisayarlarda bulduğu gizli UFO ve uzay bilgilerini basınla paylaşarak hacker dünyasının en ilginç isimlerinden biri olmayı başarıyor.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ULAŞMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]