Etiket arşivi: Kremlin

ABD, Kremlin’in kara kutusunu fena yakaladı

ABD, Kremlin’in kara kutusunu fena yakaladıRus asıllı teknoloji milyarderi Vladislav Klyushin, ABD’deki 2016 seçimlerine müdahale konusunda kritik bilgilere sahip olmaktan yargılanıyor. BT yöneticisinin, ABD tarafından yakalanması Kremlin’e bir darbe olarak değerlendiriliyor. 

Noel’den kısa bir süre önce Boston’daki ABD’li yetkililer, aylardır takip ettikleri bir Rus teknoloji milyarderini “içeriden bilgi sızdırmakla” suçladı. 18 Aralık’ta İsviçre’den iade edilen Klyushin, şirket gelirleri hakkında gizliliği ihlal edilmiş bilgilerle yasadışı olarak on milyonlarca dolarlık işlem yapmakla suçlanıyor..

Öte yandan yargılama sürecinde oldukça ilginç bir gerçek daha ortaya çıktı: Klyushin, sadece içeriden bilgi sızdıran biri değil, aynı zamanda Kremlin için çalışan bir kişiydi. Rus hükümetinin üst kademeleriyle çalışan bir bilgi teknolojisi şirketi yönetiyordu. Sadece 18 ay önce Klyushin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den onur madalyası aldı. Söz konusu şahsın, yakın zamanda yakalanıp ABD kolluk kuvvetlerine teslim edilen en üst düzey Kremlin görevlisi olduğu belirtiliyor.

ABD SEÇİMLERİNE MÜDAHALE SIRLARI AÇIĞA ÇIKABİLİR

Rus istihbaratı konusunda uzman kişilere göre, Klyushin’in siber güvenlik çalışmaları ve Kremlin bağlantıları kendisini ABD’li yetkililer için yararlı bir bilgi kaynağı haline getirebilir. Bu kişiler aynı zamanda, şahsın iş birliği yapmayı seçerse, Amerikalılara 2016 seçim manipülasyonuna en yakın bilgileri temin edebileceğini belirtiyor. 

Moskova’da Kremlin’e ve güvenlik güçlerine yakın olan kaynaklara göre, Rus istihbaratı, 41 yaşındaki Klyushin’in, 2016 ABD seçimleri sırasında Demokrat Parti sunucularını kesmek için bir Rus hack saldırısıyla ilgili belgelere erişebileceği sonucuna vardı. Bu belgeler, hacklemenin Rusya’nın GRU askeri istihbaratında ABD siber güvenlik şirketlerinin “Fantezi Ayı” veya APT28 olarak adlandırdığı bir ekip tarafından yönetildiğini ortaya koyuyor.  Bu kişilere göre, böylesi bir önbellek, ABD’ye ilk kez, iddia konusu olan Rusya’nın seçimleri etkileme çabalarına dair ayrıntılı belgesel kanıtlar sağlayacak.

Konuyla ilgili bilgi sahibi bazı kişilerin hesaplarına göre, Rusya’dan çıkışından iki yıl önce ABD’li ve İngiltereli istihbarat örgütleri Klyushin ile temasa geçti ve kendisine İsviçre’de yüksek düzeyde güvenlik sağlandı. Ayrıca, Moskova’daki birçok gözlemciyi şaşkına çeviren bir ihmal ile iadesine itiraz etmek için son bir şansı kaçırdı. Kaynaklardan birkaçına göre ise şahsın ABD’ye transferi Kremlin’e ciddi bir istihbarat darbesi vurulduğunu gösteriyor. 

Rusya kaynaklı dezenformasyon aktörlerinin Avrupa’da güven ortamını sarsmayı hedeflediği ortaya çıktı

Kaynaklardan üçü, Klyushin’in yurtdışındaki diğer üst düzey GRU operasyonlarının gizli kayıtlarına erişebileceğine inandıklarını da sözlerine ekledi. Son yıllarda Rus askeri istihbarat ajanları, bir dizi hacker saldırısının yanı sıra muhalif eski GRU albay Sergei Skripal ve kızının İngiltere’deki 2018’teki kimyasal zehirlenme suikastı girişimi ile bağlantılıydı. Rusya ise iddiaları reddediyor.

İŞ İNSANININ FİRMASI RUSYA HÜKÜMET YETKİLİLERİ İÇİN ÇALIŞIYOR

İddianameye göre Klyushin’in BT firması M-13, Rusya cumhurbaşkanlığı, hükümet ve bakanlıklar için çalışıyordu. Astları arasında iddianamede Klyushin ile birlikte suçlanan Ivan Yermakov adında eski bir askeri istihbarat yetkilisi de bulunuyor. Yermakov’un ayrıca, ABD Özel Danışmanı Robert Mueller’in ekibinden kendisini ve diğer 11 Rus’u Demokratların bilgisayar sistemlerine girmekle suçlayan 2018 tarihli iddianamede sanık olarak adı geçiyor. Dava henüz karara bağlanmadı zira sanıklar ABD dışında kalıyor, ancak savcıların yeni bilgiler ortaya çıkması halinde davayı takip edip genişletebileceği düşünülüyor.

Klyushin’in İsviçre’deki avukatı Oliver Ciric, müvekkilinin sahip olabileceği belgeler hakkında hiçbir şey bilmediğini söyledi. Ciric bir röportajında, müvekkilinin ABD makamları tarafından arandığını, çünkü kendisinin onlarca yıl parmaklıklar ardında kalmasını önleyebilecek Rusya’nın 2016 seçim korsanlığı hakkında içeriden bilgi sahibi olduğuna inandıklarını söyledi. Ciric, Klyushin’in bilgi sızdırma ve “varsayımsal seçim müdahalesi” suçlamalarıyla ilgili olarak masum olduğunu söylediğini de ifade etti.

Klyushin’in ABD merkezli avukatı Maksim Nemtsev ise, kefalet başvurusunda müvekkilinin “hükümetin davasına yasal, profesyonel ve ilkeli bir şekilde itiraz etme niyetinde olduğunu” söyledi.” Klyushin geçtiğimiz günlerde Boston Federal Mahkemesi’ndeki duruşmaya lockup’tan video bağlantısı aracılığıyla katıldığı ve duruşmada  beyaz bir tişört giydiği ve bir tercüman aracılığıyla konuştuğu göründü. Ancak hakim davayı erteledi ve Klyushin’in avukatından ek evraklar hazırlamasını istedi. 

Rusyanın hacking operasyonlarına yön veren gizemli şirket: Positive Technologies

ABD yönetimi, Rus siber güvenlik firması Positive Technologies’e, Moskova adına hackleme faaliyetlerinde bulunduğu gerekçesiyle yaptırım uygulama kararı verdi. 

ABD istihbarat raporlarına göre siber güvenlik firması Kremlin’e hackleme araçları sağlıyor, ayrıca Rus devleti adına operasyonlar düzenliyor. Söz konusu karar, Joe Biden yönetiminin siber faaliyetler yürüten altı Rus şirketine yaptırım uygulaması kapsamında çıktı.

Positive Technologies şirketindeki hackerların, yaptıkları işte oldukça iyi olduğu biliniyor. Rus siber güvenlik firması düzenli olarak  araştırmalar yayımlıyor, güncel bilgisayar güvenlik kusurlarını inceliyor ve ağ ekipmanı, telefon sinyalleri ve elektrikli otomobil teknolojisindeki güvenlik açıklarını tespit ediyor. 

Amerikan istihbarat teşkilatları ise merkezi Moskova’da bulunan ve dünya genelinde şubeleri olan 1 milyar dolar değerindeki şirketin faaliyet alanının çok daha geniş olduğu sonucuna vardı. 

Firma, ABD’nin yakın zamanda Rus istihbarat teşkilatlarını desteklemedeki rolü nedeniyle yaptırım uyguladığı bir dizi teknoloji işletmesinden biri. ABD Başkanı Joe Biden, Moskova’nın ABD için arz ettiği tehditle başa çıkmak için ulusal acil durum ilan etti. Ancak Hazine Bakanlığı yaptırımlarının detayları, Amerikalıların şu anda Pozitif Technologies şirketinin Rusya’daki rolü hakkında öngördüklerinin sadece küçük bir kısmını kapsıyor.

KREMLİN’E OFANSİF HACKLEME ARAÇLARI TEDARİK EDİYOR

MIT Technology Review dergisine göre ABD’li yetkililer söz konusu şirketin Rus casuslarına yönelik saldırılar da dahil olmak üzere birçok operasyonda korsanların kullandığı ofansif hackleme araçları ve bilgiler sağladığı sonucuna varmış durumda. 

Dergide şirketin, Rusya’nın jeopolitik hedeflerini destekleyen ve ABD’nin giderek daha fazla tehdit olarak gördüğü özel sektör firmaları ve siber suç gruplarından oluşan geniş bir topluluğun bir parçası olduğu değerlendirmesi yer aldı. 

Şirketin görünürdeki faaliyetleri birçok diğer siber güvenlik şirketinin sahip olduğu yüksek teknoloji güvenliği, yeni tehditlere odaklanan araştırmalar gibi operasyonlar.  Şirket, Rusya Savunma Bakanlığı ile ilişkiler de dahil olmak üzere 18 yıllık bir savunma siber güvenlik uzmanlığı siciline sahip. 

SolarWinds fırtınası kasırgaya dönüştü : Rus hackerlar Microsoft’un kaynak kodlarına erişmiş

Dikkati çeken bir konu da firmanın küresel telefon şebekeleri için kritik olan SS7 teknolojisi üzerinde yürüttüğü çalışma. Daha önce kapılarını Forbes’a açan şirket, SS7’deki zayıflıkları kullanarak şifrelemeyi nasıl atlayabileceğini göstermişti. 

ABD, Rus firmanın sistemdeki kusurları ve zayıflıkları keşfetmekle kalmayıp aynı zamanda Rus istihbaratı için çalışan hackerların siber operasyonlarda kullandığı güvenlik açıklarından yararlanmak adına ofansif hackleme araçları geliştirdiği sonucuna vardı.

BASKICI VE RAHATSIZ EDİCİ BİR İŞ BİRLİĞİ

Şirketin Rus hükümetinin hackleme operasyonları için yaptıklarını, Amerikan güvenlik şirketlerinin ABD istihbarat ajansları için yaptıklarına benzetmek mümkün. Ancak arada büyük farklılıklar mevcut.

Kimliğini açıklamak istemeyen eski bir Amerikan istihbarat yetkilisi, Positive gibi şirketler ile Rus istihbarat yetkilileri arasındaki ilişkiyi “karmaşık” ve hatta “rahatsız edici” olarak nitelendirdi. Ücret nispeten düşük, talepler tek taraflı, güç dinamiği çarpık ve iş birliği yapmama durumunda “gizli tehdit” yoluna seçenekler arasında.

Amerikan istihbarat teşkilatları, uzun zamandır Positive Technologies’in gerçek hackleme operasyonlarını da yürüttüğünü düşünüyor.  Rusya, ulusal çıkarlarına uygun olduğu sürece şirketin kendi siber operasyonlarını yürütmesine izin veriyor. 

Batı dünyası ise bu tür uygulamaları yasa dışı olarak kabul ediyor. Örneğin özel askeri kuruluşların, siber güvenlikle ilgili sözleşmeler sırasında çalıştıkları ajansın doğrudan ve günlük yönetimi altında.

Eski ABD’li yetkililer, şirketin Rus istihbarat teşkilatı FSB ile keşif, kötü amaçlı yazılım geliştirme ve hatta ABD gibi Batılı ülkeler tarafından Rusya’ya karşı kullanılan siber yeteneklerin tersine mühendisliğini içeren bir dizi çalışmayı ortaklaşa gerçekleştirdiğini ifade ediyor.  

Şirketin yıllık etkinliği olan Positive Hack Günleri, ABD’li yetkililer tarafından “FSB ve GRU için işe alım etkinlikleri” olarak geçiyor.  Söz konusu etkinlik, uzun süredir Rus ajanlarının uğrak yeri konumunda. 

SolarWinds fırtınası kasırgaya dönüştü : Rus hackerlar Microsoft’un kaynak kodlarına erişmiş

Politico’nun verdiği habere göre NSA Siber Güvenlik Direktörü Rob Joyce, yaptırıma tabi tutulan şirketlerin SVR’ye “uzmanlık sağlamaktan araç geliştirmeye, altyapı sağlamaktan operasyonel olarak destekleyici faaliyetlere değin bir dizi hizmet sunduğunu söyledi.

Yaptırımların açıklanmasından bir gün sonra, Positive Technologies ABD’nin “asılsız suçlamalarını” reddeden bir bildiri yayınladı. Suçlamaya zemin olabilecek herhangi bir “kanıtın” olmadığına dikkat çeken şirket, tespit ettikleri tüm güvenlik açıklarını istisnasız bir şekilde yazılım satıcılarına sağladıklarını ifade etti.

KISASA KISAS

Yaptırıma uğrayan Rus şirketlere dair yeni duyuru, Rus güvenlik şirketlerinin inceleme altına alındığı ilk operasyon değil.  

Rusya’nın en büyük siber güvenlik şirketi Kaspersky, Rus hükümetiyle olan ilişkileri nedeniyle yıllarca ateş altında kaldı. Sonunda ABD hükümeti şirketi yasakladı. Kaspersky Rus Hükümeti ile özel bir ilişkiye sahip olduğu iddialarını hiçbir zaman kabul etmedi. 

Ancak Kaspersky’yi Amerikan istihbarat yetkililerinin gözünde Positive Technologies’den ayıran şey, Kaspersky’nin antivirüs yazılımını Batılı şirketlere ve hükümetlere satması. Son yaptırımlar, ABD’ye karşı Rus destekli SolarWinds saldırısı da dahil olmak üzere Rusya’nın ABD’ye karşı siber operasyonlarını artırmasına bir cevap niteliği taşıyor.

Solar Winds saldırısı yüzünden Amerika’nın 9 federal ajansı uzun bir süre boyunca siber saldırıya maruz kalmıştı. ABD Siber Güvenlik Ajansı Başkan Vekili bu yılın başında yaptığı açıklamada bu saldırıdan kurtulmanın en az 18 ay sürebileceğini söylemişti. 

Putin’den Apple’a Çelme: Tüm Akıllı Cihazlara Rus Yazılımı Şartı Getirildi

Rusya’da yeni yürürlüğe giren bir yasa, elektronik cihazlarda Rus yazılımının yüklenmiş olmasını şart koşuyor.

ABD’li teknoloji devi Apple’a karşı bir hamle olarak yorumlanan yasa, Rus yazılım şirketlerine yabancı rakiplerine karşı avantaj sağlamayı amaçlıyor.

Ülkede geçtiğimiz Perşembe (1 Nisan) günü yürürlüğe giren bir kanuna göre, artık telefon, bilgisayar ve TV’ler dâhil olmak üzere tüm akıllı cihazlara önceden Rus yazılımları yüklü olacak. Kanunun Apple ürünlerine karşı hayata geçirildiği düşünülüyor.

Gelişmeyi abonelerine duyuran Reuters haber ajansı, söz konusu kanunun gündeme gelmesinin arkasında Rus yazılım şirketlerinin yabancı rakiplerine karşı bir destek verme fikri yattığı yorumunda bulundu. Rakip deyince akla gelen şirketin Apple olması sebebiyle korumacılık yanlısı yasa, “Apple’a karşı yapılan kanun” olarak yorumlanıyor.

Apple ise her şeye rağmen duruma uyum sağlamış görünüyor. Firma geçen ay ürünlerine Rus yazılımcılar tarafından geliştirilmiş uygulamaların yüklenmesini kabul etmişti. Buna göre, tüketiciler cihazlarının kurulumunu gerçekleştirdiklerinde Rus uygulamaları yükleyebilecekler. Bu da kullanıcıların Rus uygulamalarını yabancı uygulamalara tercih etme seçeneklerinin olacağı anlamına geliyor. Ancak söz konusu yazılım ve uygulamalarda Apple’ın gizlilik ve güvenlik politikalarına uyum şartı aranacağı da belirtiliyor.

Myanmar’da darbeciler sosyal medyaya da el koydu: Ülkede Facebook’a erişim engellendi

“RUS APPSTORE’U HAYATA GEÇİRİLMİŞ GÖRÜNÜYOR”

Tian Zhang adlı bir iOS geliştiricisi Perşembe günü Twitter’dan yeni kurulum sürecinin bir videosunu paylaştı. Tweet’te “Rus App Store’u hayata geçirilmiş görünüyor.” denildi. 

Kurulum aşamasında ekranda “Rusya’nın yasal şartlarına uygun olarak, indirilebilecek uygulamaları görüntülemek için devam edin.” yazısı çıkıyor. “Devam et” seçeneğine dokunulduğunda ise kullanıcı, Yandex’e ait birkaç uygulama da dâhil olmak üzere, Rus yapımı uygulamalar listesine yönlendiriliyor.

Rusya, ABD’li teknoloji şirketlerine karşı sert tedbirler alarak devlet kontrolündeki “bağımsız internet”in konumunu güçlendirmeye çalışıyor. Geçen ay Rusya, yasakladığı birkaç içeriği kaldırmayı reddeden Twitter’ı yavaşlattı. Ancak bunun üzerine Kremlin’in web sitesi de dâhil olmak üzere Rusya’da çok daha fazla alan adı engellendi.

Rus manipülasyon ağları ABD’li aşırılıkçı seçmenleri etkiliyor

Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Amerika Birleşik Devletleri 59. Başkanlık seçiminde, dört yıldır süren uyarı ve hazırlıkların ardından, Rusya’nın siber saldırı faaliyetlerinin etkilediği düşünülen 2016’daki seçimlerin benzeri senaryolar gerçekleşmedi.

Ancak Amerikalı eski ve mevcut istihbarat yetkililerine ve analistlere göre iyi haber, buraya kadar.

GELECEKTEKİ BAŞARILARININ TEMELLERİNİ ATMAKLA MEŞGULLER

Analistler ve istihbarat yetkililerine göre Ruslar, gelecekteki başarılarının temellerini atmakla meşguller.

Analistler ve yetkililer, Amerikalı seçmenlerin düşüncelerini ve görüşlerini, trol çiftliği ‘troll farms’ veya sahte sosyal medya hesaplarıyla etkilemeye güvenmek yerine, Kremlin’in desteklediği kişilerin, kendilerini aşırı sağ ve aşırı sol seçmenlere entegre edip, ABD’nin haber ve sosyal medya ekosisteminin bir parçası olmayı, böylelikle ABD üzerinde bir yer edinmeyi düşündükleri konusunda uyarılar yapıyor.

Çevrimiçi bilgi ortamını eşleştirmek için çalışan bir yapay zeka ve makine öğrenmesi şirketi olan Omelas’ın CEO’su Evanna Hu, “Bu kampanyaların çoğu milyonlarca katılımcıya ulaşım sağlıyor” dedi. Hu, “Yaptıkları işlerde, seçmenler üzerinde olumsuz veya olumlu bir duygu uyandırmada oldukça başarılılar” yorumunu yapıyor.

Savunma sanayisi için çevrimiçi aşırılıkları izleyen Washington merkezli bir firma olan Omelas, 3 Kasım seçimlerini kapsayan 90 günlük bir süre içinde 1,2 milyon gönderi toplayarak, 11 farklı sosyal medya platformunda ve birden fazla dilde yüzlerce RSS yayınında Rusça içerikleri izliyor. Ayrıca Omelas, Sputnik, TASS, RT ve Izvestia TV gibi devlet destekli Rus medya organlarını da izliyor.

 

ABD, İranlı dezenformasyon sitelerini tespit edip ele geçirdi

Omelas, Rusya’nın propaganda mekanizmalarının gönderilerinin yalnızca yüzde 20’si İngilizce olduğunu, içeriklerinin yüzde 40’ının Rusça, geri kalanı ise İspanyolca, Arapça, Türkçe ve bir avuç başka dilde yayımlandığını belirledi.

Yalnızca aktif etkileşimlere baktıklarını söyleyen Hu, “Bu nedenle bir şeylere fiziksel olarak tıklamanız veya yeniden tweetlemeniz gerekiyor” dedi. Ayrıca Hu, milyonlarca etkileşim için tahmin yürütmenin “kaba bir şekilde” gerçekleştiğini kabul etti.

RUS DESTEKLİ MEDYA

ABD yetkilileri, etkiyi ölçmenin kolay bir yolu olmadığı için, bu çabaların Amerikan vatandaşları üzerindeki etkisi hakkında kamuoyuna konuşmak konusunda çekimser davrandılar.

Örneğin, 2016 seçimlerinden sonra istihbarat yetkilileri, Rusya’nın, o seçimlerde adaylığını koyan Donald Trump’ı tercih ettiğini ve çabalarının karşılığını aldığı halde, sonuç olarak hiçbir Amerikalının bu çabalardan ne ölçüde etkilenip oy kullanma sürecinde görüşlerinin değişip değişmediğini söyleyemediklerini anlattılar.

Yine de konunun hassasiyeti göz önüne alındığında anonim kalmak koşuluyla gazetelere konuşan çok sayıda yetkili, etki operasyonları sonuç vermiyorsa Rusya’nın bu medya girişimlerine para harcamaya devam etmesinin olası olmadığını söyledi.

Ancak Dışişleri Bakanlığı Küresel Katılım Merkezi’nin Ağustos 2020 raporu, herhangi bir rakam paylaşmamakla birlikte, Moskova’nın “propaganda kanallarına, istihbarat servislerine ve vekil sunucularına (ing: Proxy) büyük yatırımlar yaptığı” sonucuna vardı.

ABD seçim güvenliği yetkilileri de Rusya’nın, haberlerde ve sosyal medya platformlarında kendine alan yaratma çabalarıyla ilgili endişelerini tekrar tekrar dile getirdiler.

Bir siber güvenlik şirketinin eski başkanlarından olan Christopher Krebs, Eylül ayında bir siber güvenlik zirvesinde yaptığı konuşmada “Size söyleyeceğim şu ki; RT, Sputnik veya Ruptly gibi arkasında Kremlin olan organlardan bir şeyler geliyorsa, niyetini sorgulayın. Sizden ne yapmanızı istiyorlar? Yüksek olasılıkla iyi bir şey değildir” cümlelerini kullanmıştı.

Üst düzey CISA yetkilileri, Seçim Günü’nde (3 Kasım) gazetecilere brifing verirken, Rus destekli medya konusunda Amerikalılara, Rus bağlantılı kaynaklardan gelen herhangi bir bilgiyi “en, en, en yüksek dozda şüphecilik” ile ele almaları için ciddi uyarılarda bulundu.

UYARILAR MEYVESİNİ VERDİ ANCAK DİKKATLİ OLMAK GEREKİYOR

Yetkililere göre bir dereceye kadar, RT ve Sputnik gibi Rusya destekli yayın organları hakkında tekrarlanan uyarılar, en azından bu ayki cumhurbaşkanlığı seçimleri söz konusu olduğunda, meyvesini verdi.

“Onlar (RT ve Sputnik), seçmen sahtekarlığına ilişkin yanlış anlatılar üzerine yaptığımız analizlerin hiçbirinde öne çıkmadılar” diyen Washington Üniversitesi profesörü ve Election Integrity Partnership baş araştırmacısı Kate Starbird, “Bu kanallar bazen yayılan dezenformasyonu güçlendiriyorlar ancak dezenformasyonun yayılma hızına göre çok yavaş kaldıklarından çok nadir bir şekilde yayılan bilgilerin gidişatını değiştirebiliyorlar” açıklamasında bulundu.

Yıllardır Rus dezenformasyon çabalarını araştıran eski özel FBI ajanı Clint Watts, “Amerika’da hala Rusça içerikler paylaşıldığını görebilirsiniz. Rusça haberlerin Amerika’ya ulaşmasının oranı diğer ülkelere göre çok daha yüksek bu sebeple, bu alana geri dönecekler”

Watts, “Bu geri dönüşün büyümesine yardımcı olmak ve “Rus devlet destekli” olarak belirtilen etiketlerden kaçınmak için, RT ve Sputnik gibi kuruluşların, popüler sosyal medya hesapları aracılığıyla içerik paylaşmaya başladığını” söylüyor. Bir de İnstagram üzerinde Redfish kanalı olduğunu söyleyen Watts, bu kanalın Rusya’ya ‘kayda değer etkileşim’ getirdiğini belirtiyor.

“George Floyd protestoları sırasında içerik üretmek için ek mesai yaptılar, Amerikalılar da bu içerikleri milyarlarca kez paylaştı” diyen Watts, “Dramatik bir biçimde profil rakamlarını yükselttiler, özellikle politik olarak sol görüşe yatkın olan ve afro-amerikanlar arasında.

AŞIRI SAĞ İLE ETKİLEŞİMİN YOLLARINI BULUYORLAR

Rusya, aynı zamanda aşırı sağ ile etkileşimde bulmanın yollarını da buluyor.

Global Engagement Center’ın Ağustos raporuna göre, Kanada’nın Küresel Araştırma internet sitesi ‘globalresearch.ca’ veya Rus devlet destekli Stratejik Kültür Vakfı gibi Rus vekil sunucuları, koronavirüs gibi konularla ilgili komplo teorilerini gittikçe güçlü bir şekilde yayıyor.

Watts gibi araştırmacılar, yapılan propagandanın bazen ZeroHedge veya The Duran gibi aşırı sağcı internet sitelerinde yeniden işe yaramaya başladığını söylüyor.

ANA AKIMA YERLEŞEBİLİYORLAR

Rus propagandasının tümü Amerikan politika alanlarına girmek için mesai harcamıyor. Anlatıların bazıları yeteri kadar tekrar edildiğinde artık görmezden gelmek gittikçe zor bir hale geliyor.

Omelas’tan Hu, “Böylelikle, Amerikan aşırı sağından veya solundan insanlar anlatılardan etkilendikçe bu anlatılar büyük bir kartopu halini alıyor. Büyük bir kartopuna dönüştükçe de Amerikan ana akım medyasına bile yerleşebiliyorlar” ifadelerini kullandı.

Bazı zamanlarda ise ergilerde veya gazetelerde yazı yazan Rus destekli kimseler de büyüyen kartopuna katkı sağlıyor.

Örneğin, 20 Kasım’da ABD Başkanı Trump, RT için düzenli olarak fikir yazıları yazan Wayne Dupree’yi defalarca retweetledi. Bundan birkaç gün öncesinde ise bir RT yazısında Dupre, “Demokratların hilekar ve utanmazca davranışları seçimlerin bütünlüğünü yok ediyor” gibi söylemlerle Demokratlara hakaretamiz cümleler sarf etmişti.

Bazı araştırmacılar ve ABD karşı istihbarat görevlileri, olayın çok tanıdık bir model haline geldiğini söylüyor.

Ekim ayında Hearst Television’a konuşan Ulusal Karşı İstihbarat ve Güvenlik Merkezi Müdürü William Evanina, “Artık kendi işlerini yapmaları gerekmediğini biliyorlar” sözlerini kullandı. Evanina, “ABD vatandaşlarının bilgilerini alıyorlar ve güçleniyorlar. İster komplo teorisyenleri ister yanlış bilgilerin kaynağı olan normal insanlar olsun, sürekli güçleniyorlar” vurgusunu yaptı.

 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Devlet dışı aktörlerin gerçekleştirdiği siber operasyonlarda devlet sorumluluğu

2007 yılında Estonya’yı hedef alan siber saldırıların sorumluluğunu Nashi adlı Kremlin yanlısı bir gruba bağlı hackerler üstlenmişti. Sony Pictures’ın bazı gizli verilerinin sızmasına sebep olan 2014 saldırısının arkasında ise Kuzey Kore destekli bir grubun varlığı iddia edilmişti. Bu ve benzeri siber saldırıların ardından yaptığımız tartışmalarında bu eylemlerin uluslararası hukukun hangi kurallarını ihlal ettiği üzerinde durmuştuk. Ancak bunun ötesinde tartışmamız gereken diğer bir husus ise hangi şartlar altında hacker gruplarının saldırılarından devletlerin sorumlu tutulabileceğidir. Çünkü saldırı bir devlete isnat edilemediği takdirde saldırının kaynaklandığı ülkeye yönelik karşı tedbirler (counter-measures) alınamayacağı gibi meşru müdafaa (self-defence) hakkı da doğmayacaktır.

Devletin organları ya da kamu gücünü kullanarak hareket eden kişi veya birimler tarafından gerçekleşen eylemler, uluslararası hukuka göre o devletin fiili olarak kabul edilmektedir. Bunun yanı sıra devlet dışı bir aktör, eylemi bir devletin talimatı, emri ya da kontrolü altında gerçekleştirmiş ise fiilin sorumluluğu doğrudan o devlete ait olacaktır. Yani kısaca eylemi gerçekleştiren aktör ile söz konusu devlet arasında nitelikli bir bağlantı aranmaktadır. Örnek olarak, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Afrin’de hukuka aykırı fiiller işlerse, bunlardan dolayı Ankara’nın sorumluluğu değerlendirilirken, TSK’nın ÖSO unsurları üzerinde ne ölçüde bir kontrolünün olduğu sorusunun cevaplanması gerekecektir.

Konu siber saldırılara geldiğinde ise yukarıda sayılan isnat edilebilirlik kurallarının uygulanması sorunlu hale gelecektir. İlk problem, siber saldırıyı gerçekleştiren aktörün yani hacker grubunun tespitindeki zorluklardır. Siber dünya, saldırıyı gerçekleştiren gruba kimliğini gizleme noktasında büyük olanaklar sunsa da başarılı iz sürme (trace back) sonucunda bu grupların tespiti mümkün olmaktadır. Ancak asıl sorun, tespit edilen aktör ile eylemin arkasında olduğu düşünülen devlet arasındaki bağlantıyı yakalayabilmektir. Bu noktada devletin saldırıya ilişkin talimatlarını veya hacker grubu üzerindeki etkili kontrolünü ispat edecek deliller aranacaktır.

Siber savaştaki tespit zorlukları, isnat edilebilirlik şartlarının daha esnek uygulanması önerilerini gündeme getirmiştir. Bu önerilerden bir tanesi, saldırının kaynaklandığı ülke tespit edildiğinde, o devletin bu saldırının arkasında olduğu kabul edilecek ve aksini ispat etmesi istenecektir. Kuzey Koreli hackerların Sony saldırısını Tayland’da bir otelden gerçekleştirdiği dikkate alındığında saldırının kaynağını oluşturan ülkeyi tespit etmek yeterli olmayacak ve hatta yanıltıcı sonuçlara yol açabilecektir.

Diğer bir öneri, devletlerin kendi toprakları ya da siber altyapısı kullanılarak gerçekleşen bir saldırıyı engellemek için gerekli özeni göstermesi gerektiği (due diligence) tezine dayanmaktadır. Buna göre hacker grubunun gerçekleştirdiği saldırıdan önceden haberdar olan ve bildiği halde gerekli tedbirleri almayan devlet, bu saldırıdan dolayı doğrudan sorumlu tutulacaktır. Diğer bir ifadeyle devlet, tedbir almadığı için sorumlu tutulmanın ötesinde saldırıyı bizzat kendi gerçekleştirmiş kabul edilecektir.

Hukuken tartışmalı olmakla birlikte bu öneriye dayanak oluşturabilecek örnekleri kinetik savaşta bulabiliriz. 11 Eylül sonrası El-Kaide’ye karşı başlatılan savaşta hükümette olan Taliban rejimi de hedef alınmıştı. BM Güvenlik Konseyi de aldığı kararlarla Afgan devletine karşı kuvvet kullanımını onaylamıştı. Benzer şekilde 2006’da Hizbullah tarafından saldırıya uğrayan İsrail, sadece bu grubu değil Lübnan devletini de doğrudan hedef almıştı. Dikkat ederseniz bu saldırılar, Batılı devletlerin Suriye’de IŞİD’e karşı operasyon gerçekleştirmesinin ötesinde bir durumdur.

Esad yönetimi, IŞİD’in eylemlerinden doğrudan sorumlu tutulmamış ve bu yüzden bir saldırıya maruz kalmamıştır. Yalnızca, Şam’ın rızası olmadan Suriye topraklarına müdahale edildiği için Suriye’nin egemenlik hakkı ihlal edilmiştir. Buna gerekçe olarak ise Suriye ordusunun IŞİD ile mücadelede isteksiz olduğu veya aciz kaldığı (unwilling or unable doctrine) gösterilmiştir. Ancak, El-Kaide ve Hizbullah’ın saldırılarını engelleyebileceği halde gerekli tedbirleri almadıkları ve örgütlere korunaklı alanlar oluşturduğu gerekçesiyle Afgan ve Lübnan devletleri, kendi unsurlarının gerçekleştirmediği saldırılardan dolayı doğrudan sorumlu tutulmuştur.

Bu yaklaşım ışığında en baştaki örneğe dönersek, Moskova’nın Estonya’ya saldıran hacker grubuna talimat verdiği ya da grup üzerinde etkili bir kontrole sahip olduğu ispatlanamasa dahi saldırının Moskova’ya isnat edilebilmesi mümkündür. Ancak bunun için Rusya’nın bu saldırıyı bildiği ve engellemeye gücü yeteceği halde hareketsiz kaldığının ispatlanması gerekecektir.

Sonuç olarak, uluslararası teamül hukukunda kabul edilen isnat şartları siber saldırılar için uygulandığında, hackerler tarafından gerçekleştirilen saldırıların bir devlete isnat edilebilmesi pek mümkün gözükmemektedir. Diğer yandan getirilen öneriler henüz ne uluslararası sözleşmelerde ne de teamül hukukunda yer bulmuştur. Ancak, El-Kaide ve Hizbullah örneğinde olduğu gibi devletlerin siber saldırılara karşı alacağı tedbirler zaman içerisinde bu teamülün değişmesi sonucunu doğurabilecektir.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz