Etiket arşivi: IBM

Türk şirketler veri ihlalini 225 gün sonra fark ediyor!

IBM Güvenlik İş Birimi ve Ponemon Institute, Veri İhlalinin Maliyeti adlı yıllık araştırmasını yayınladı. Bu araştırmada bir veri ihlalinin, Türkiye dâhil olmak üzere on üç ülkedeki ve iki bölgedeki şirketlerin kâr-zarar haneleri üzerinde yaptığı etkinin tamamı incelendi. Türkiye’deki bir veri ihlalinin ortalama toplam maliyeti 9,26 milyon TL olduğu ortaya çıktı.

IBM Güvenlik iş biriminin sponsorluğunda Ponemon Institute tarafından yürütülen çalışma 13 ülkede ve 2 bölgede gerçekleştirildi: ASEAN (Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliği), Avustralya, Brezilya, Kanada, Fransa, Almanya, Hindistan, İtalya, Japonya, Güney Afrika, Güney Kore, Orta Doğu (Suudi Arabistan Krallığı ve Birleşik Arap Emirlikleri dahil), Türkiye, Birleşik Krallık ve ABD. Bu yılki araştırmada, geçtiğimiz 12 ay içinde bir veri ihlali yaşamış olan 477 şirketten 2 bin 200 BT, veri koruması ve uyumluluk uzmanıyla mülakatlar yapıldı.

Türkiye’nin ilk kez dâhil olduğu bu araştırmada ihlallerin şirketlere, her bir kayıp ya da çalınan kayıt için kişi başına 451 TL’ye mal olduğu ortaya çıkarıldı. Aynı zamanda Türkiye’deki ihlallerin yüzde 38’inin temel olarak kötü amaçlı veya suç niteliğindeki saldırılardan kaynaklandığı, bunu yüzde 33 oranıyla sistem arızalarının ve yüzde 29 oranıyla insan hatasının izlediği ortaya çıktı.

İlgili haber>> Hem veri çaldırdı hem de milyon dolar ceza yedi

Bu araştırmada aynı zamanda ihlal maliyetini artıran veya azaltan faktörler de incelendi ve maliyetlerin, bir veri ihlalinin kapsama alınması için harcanan sürenin miktarından ve bunun yanı sıra müdahale süresini azaltan teknolojilere yapılan yatırımlardan büyük ölçüde etkilendiği ortaya çıkarıldı. Türkiye’de, araştırmada bir veri ihlalinin belirlenmesi için gereken ortalama süre 225 gündü ve belirlendiğinde bir veri ihlalini kapsama almak için gereken ortalama süre 86 gündü.

Bir ihlali 30 günden daha kısa sürede kapsama alan şirketler, bu sürenin 30 günden fazla olduğu şirketlere kıyasla 1 milyon ABD Doları tasarruf etti.

Araştırmada aynı zamanda bir veri ihlalinin sektörler üzerindeki etkisi de ortaya kondu. Türkiye’de veri ihlalleri için en pahalı sektörler listesinin başında finans, hizmetler ve teknoloji sektörlerinin yer aldığı ve kuruluşlara kişi başına maliyetin sırasıyla 615 TL, 560 TL ve 558 TL olduğu belirlendi.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

İnsan ve bilgisayar münazarada yenişemedi

ABD’li teknoloji devi IBM’in insanlarla konuşup argümanlar üretmek için tasarladığı yapay zekâ tabanlı bilgisayarı Project Debater, dün San Francisco’da bir münazaraya katıldı.

Project Debater, daha önceden hazırlık yapmadığı, son dakikada belirlenen iki konuda ‘görüşlerini açıkladı’, diğer tartışmacıları dinledi ve rakiplerinin tezlerini çürüttü.

İnternete bağlı olmadan veri tabanındaki çoğunluğu gazete yorumları ve akademik makalelerden oluşan yüz milyonlarca dosyayı tarayan sistem, insan rakipleriyle iki tartışmaya katıldı.

Tartışma konuları olarak uzay keşifleri ve tele tıp projeleri belirlendi ve katılımcılara bunlara daha fazla kaynak aktarılıp aktarılmaması gerektiği soruldu.

Her katılımcıya sunuş, karşı argüman ve sonuç için üç bölüm halinde toplam 10 dakikalık süre verildi.

İsrail’in 2016 münazara şampiyonu Noa Ovadia, uzay yolculuğu yerine daha acil sorunların çözümüne kaynak aktarılması gerektiğini söyledi. IBM’in makinesi, Ovadia’ya “Parayla yapılabilecek daha önemli şeyler olduğunu söylemek kolay. Buna itirazım yok. Harcama listemizdeki tek kalemin bu olduğunu söylemiyorum. Ama söylediğin şeyin konumuzla ilgisi yok. Uzay keşiflerine kaynak aktarmak toplumun yararına olacağı için hükümet bu yönde bir politika izlemeli” dedi.

Fikirlerini bilgiyle destekledi

Münazaranın sonundaki oylamada insan katılımcıların daha iyi bir performans sergilediği ancak IBM’in makinesinin tartışmaya daha fazla içerik katkısı sağladığı görüşü ağır bastı. IBM yetkilileri, amaçlarının da bu olduğunu belirterek sistemin insanların daha hızlı ve daha fazla veriyi temel alarak karar vermelerini sağlamayı hedeflediğini söyledi.

Tartışmacılara önceden neyi tartışacakları söylenmedi. Ancak IBM, hafızasındaki verilere dayanarak makinenin anlamlı görüşler bildirebileceği 100’e yakın başlıktan oluşan bir liste hazırladı.

IBM’in Araştırma Direktörü Arvind Krishna, BBC’ye “Zaman içinde, geliştirilecek iş uygulamalarıyla uyumlu olarak makineyi daha önce veri taraması yapılmamış alanlarda da kullanacağız” dedi.

‘Bilgiye dayalı karar’

Krishna, bu deneyle yapay zekânın sınırlarını zorladıklarını söyledi.

Karar verme süreçlerinin önemli bir ticari değeri olduğunu vurgulayan Arvind Krishna, “İş yaşamında kararlar vermeniz gerekiyor. Bunu bazen sadece iç güdülerinize dayanarak bazen de size akıl verenlerin önyargılarıyla yapıyorsunuz. Ancak Project Debater size bir konuda artıları ve eksileri söyleyerek iki tarafa da eşit bakmanızı ve daha etkili kararlar vermenizi sağlayabilir” diye konuştu.

Dundee Üniversitesi’nden Prof. Chris Reed, Project Debater’in gösterisi için “Çok önemli bir adım. Beni yapay zeka tekniklerinin kombinasyonunun kullanılması çok etkiledi. Bir tartışmaya katılmak tek boyutlu bir şey değil. Birçok sorunu çözmeniz ve tüm bu sorunları tasarlanmış bir çözümde bir araya getirmeniz gerekiyor” dedi.

Prof. Reed, yapay zekâ alanında gelecekteki en önemli zorluklardan birinin bu sitemlere yüklenecek verilerin niteliği ve bunların ne tür önyargılar içereceği olduğunu söyledi.

IBM’nin yapay zekâ kullanan süper bilgisayarı Watson 2011’de CBS televizyonundaki bir bilgi yarışmasına katılmış ve bir milyon dolarlık büyük ödülü kazanmıştı.

Şirketin Deep Blue bilgisayarı da Dünya Satranç Şampiyonu Garry Kasparov’u yenmişti.

Kaynak: BBC Türkçe

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Türkiye Yapay Zeka Zirvesi – Yeni Aşkımız Yapay Zeka

Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi tarafından, 14 Şubat’ta, İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde “Yeni Aşkımız Yapay Zeka” sloganıyla harika bir etkinlik gerçekleştirildi. Yoğun katılım olan etkinliğin sponsorluğunu da IBM, Google, SAP ve Yapı Kredi gibi önemli markalar üstlendi. Etkinlik, sanat ve teknolojinin birleşmesine ve 14 Şubat’a ithafen bir piyano dinletisi ile başladı. Akabinde GelecekHane kurucularından Halil Aksu’nun yapay zekanın günümüzdeki durumuna ve olumlu kullanımı sayesinde getireceği faydalara değindiği açılış konuşması ile devam edildi.

Kaçırılmayacak etkinlik >> Siber Güvenlikte Başarılı Kariyer -Mentor Burak Sadıç

Etkinlikteki dört panelden ilki “Finans Dünyasında Yapay Zeka” üzerine idi. IBM Veri Bilimcisi Dr. Eva Marie Multer-Stuler, panel öncesi yaptığı vizyon sunumunda finans sektöründeki yapay zeka örneklerine değindi. Panel, HBR Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turan’ın moderatörlüğünde ve Anadolu Sigorta GYM’si Mehmet Abacı, İşbankası CIO’su Hakan Aran, Yapıkredi COO’su Cahit Erdoğan, Miletos Kurucusu Berkin Malkoç ve IBM Türkiye Genel Müdürü Defne Tozan’ın panelistliğinde gerçekleştirildi. Bankacılık sektöründe de özellikle yapay zeka ve robotik uygulamalarının geliştirilmeye başlandığı vurgulandı.

Önümüzdeki dönemlerde bankaya girdiğimizde sıra numarasını robotlardan alıp, bekleme anında robot ile belli finansal işlemler yapabiliriz. Bunun yanında toplanan verilerin güvenilirliği ve siber güvenlik stratejileri de bu alanla ilgili önemli bir konuyu oluşturuyor. Örneğin, otomatik sistemlerin vardığı sonucun nedenini belirleyemiyorsak, bunun kullanılmaması gerektiğine yönelik mevzuat çalışmaları üzerinde duruluyor. Panelde dile getirilen finans sektörünün bu teknoloji ile ilgili beklentileri ise kısaca regülasyonlar ile önünün açılması.

Devamında verilen arayla birlikte, zirvede “Ticaret Dünyasında Yapay Zeka” paneline geçildi. İkinci panelin vizyon konuşmasını Google Cloud Machine Learning uzmanı Khalid Salama yaptı. Pazarlama danışmanı Hakan Akben’in moderatörlüğündeki panele, Vispera kurucusu Aytül Erçil, Google Cloud Genel Müdürü Önder Güler, Multinet CEO’su Demirhan Şener, LC Waikiki COO’su Osman Şentürk, Migros CIO’su Kerim Tatlıcı ve TANI Genel Müdürü Hülya Varlık panelist olarak katıldı. Panelde üzerinde durulan konular ise şöyleydi: Günümüzde özellikle analizlerde yapay zekanın kullanılıyor olması müşterilere daha iyi hizmet vermede iyi çözümler sağlıyor. Elimizdeki veriyi kullanarak sektörün ve dolayısıyla ülkemizin gelişmesine katkıda bulunabiliriz. Bu açıdan panelde verilen en önemli mesaj, start-upların desteklenmesi gerektiğiydi.

Verilen yemek arasının ardından “Yapay Zeka ve Etik” konusunda AI Ethics Lab kurucusu Cansu Canca ve Sabah Gazetesi yazarı Timur Sırt, yapay zeka teknolojisinin dokunduğu alanlardaki etik tartışmaların neler olduğuna ve ne gibi çözüm yolları getirilebileceğine dair interaktif bir konuşma yaptı.

Akabinde “Üretim Dünyasında Yapay Zeka” konulu panele geçildi. SAP İnovasyon Mimarı Stratis Pelekidis’in vizyon sunumunda üretim sektöründeki yapay zeka örneklerine değinildi. Fortune Türkiye Teknoloji Editörü Kerem Özdemir’in moderatörülüğündeki panel oldukça keyifliydi. Panelistler ise üretim sektöründeki önemli isimlerden oluşuyordu, SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan, Tazi.ai Kurucusu Zehra Çataltepe, Tüpraş CIO’su Barış Düzenli, Maersk CDO’su İbrahim Gökçen, Arçelik CDO’su Ahmet Hasanbeşeoğlu ve Ford Otosan CDO&IT Direktörü Hayriye Karakuzu Karadeniz idi.

Panelde vurgulanan noktalar ise şunlar oldu: Otonom araçlar ve akıllı cihazların geliştiriliyor olması, bu teknolojinin ilk olarak üretim sektörünü etkileyeceğinin habercisidir. Artık süreçler de dijitalleşiyor. Bir süre sonra ürünü satmak için reklamlara gerek kalmayacak, ürünler insanları buluyor olacak. Tedarikçilerin ürünün nereden geldiğini takip etmesi ve üretim bandında yanlış üretilmiş bir ürün varsa bunun ayırt edilmesi noktasında da yapay zekadan yararlanıyor olacağız. Özellikle insan olarak yapamadığımız, yeterli olamadığımız şeylerde yapay zekayı kullanmaya yönelmeliyiz.

Üretim dünyasındaki önemli isimlerin verdiği mesajlarla sonlanan panelin verilen aranın devamında zirvenin son paneline geçildi. “Türkiye ve Yapay Zeka” konulu panelde moderatör Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ idi. Türkiye’de teknoloji konusunda farklı uzmanlıkları olan isimleri bir araya getiren panelde, Etiya CEO’su Aslan Doğan, Dülger Hukuk Ofisi’nden Av. Volkan Dülger, TOBB Yazılım Meclis Başkanı Melek Bar Elmas, TTGV İstanbul Şube Müdürü Siber Eşder, ScaleX Ventures Partner’ı Alper Mat ve TEPAV ‘dan Selin Arslanhan Memiş panelist olarak yer aldı.

Türkiye’de bu alana kamusal olarak ne gibi destekler sunulması gerektiği ve özel sektörün önünü açacak düzenlemeler konusundaki beklentiler üzerinde duruldu. Dünyadaki benzer örneklerde olduğu gibi, devletin bir yapay zeka stratejisi belirlemesi gerektiği mesajı verildi. Bu bakımdan, Türkiye’nin de bu alandaki yarışa dahil olabilmesi için start-upların önünün açılmalı. Çok hızlı gelişen bu alanda kuşun konduğu değil, konacağı yer tespit edilmeli.

Türkiye’deki gelişmeler ve beklentileri konu alan panelin ardından, son olarak, George Mason Üniversitesi’nden Robin Hanson kapanış konuşması ile geleceğe yönelik önemli fikriler verildi.

TRAI olarak gelenekselleştirilmesi planlanan yapay zeka zirvesinin 2018 ayağı oldukça başarılıydı. Finans, üretim, ticaret, hukuk ve etik gibi pek çok konunun bu teknoloji karşısındaki değişimine ve gelişmesinde izlenmesi gereken yol haritalarına işaret edildi. Türkiye’nin de yarışa dahil olabilmesi, farkındalık yaratılabilmesi için bu gibi etkinliklerin artması dileğiyle…

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurun

“Makinelerden çok insanlardan endişeliyim”

Sinemalarda kötü niyetli robotların dünyayı ele geçirdiği filmler ile birlikte birçok kişi yapay zekanın insan hayatı üzerindeki etkisinden endişe ediyor.

Yapay zeka ve mühendislik uzmanı Profesör Zoubin Ghahramani ile insan ve yapay zekayı, öğrenen makinaları ve yapay zeka ile bizi nasıl bir gelecek beklediğini Deutsche Welle’ye anlattı.

  • Profesör Ghahramani, yapay zeka ve öğrenen makinalardan bahsetmeye başlamadan önce, bize insan zekasının ne olduğunu anlatabilir misiniz?

Zoubin Ghahramani: “Zeka” kelimesini duyduğumuzda genelde bireyler arasındaki zeka farklılıklarını düşünüyoruz, ancak aslında sorulması gereken soru “bizi hayvanlardan, bitkilerden ve bilgisayarlardan ayıran nedir?” olmalı. Evrim, insanları bazı konularda becerikli, bazılarında da eksik hale getirdi. Ayrıca her birey birbirinden farklı. Genellikle iyi olduğumuz alanlarda “zeki” tanımını kullanıyoruz. Bence bu diğer hayvanlara ve bilgisayarlara haksızlık.

İnsanlık olarak özel olduğumuzu düşünüyoruz. Bir şeyi kavramaya başladığımız anda o konudaki gizem perdesinin aralandığına inanıyoruz. Örneğin satrancın, zekanın doruk noktası olduğuna dair bir inancımız bulunuyordu. Daha sonra bu oyun yapay zekanın en çok ilgilendiği alanlardan birisi haline geldi ve 1997 yılında dönemin Dünya Satranç Şampiyonu Garry Kasparov IBM tarafından geliştirilen “Deep Blue” isimli bilgisayara yenildi. O andan itibaren bir bilgisayarın satranç oynayabildiğini öğrendik ve bir anda “gerçek zeka bu değil” yaftasını yapıştırdık.

  • Yapay zeka ile öğrenen makinalar arasındaki ayrımı nasıl yapıyorsunuz? Ve zeki bir makinayı nasıl tanımlarsınız?

Ghahramani: Bilgisayarları icat ettiğimizden bu yana onları nasıl daha zeki hale getiririz diye düşünüyoruz. İlk başta, kurallar koyarak ve bilgisayarların bu kurallara bağlı kalarak mantık yürütmesi ile onları daha zeki hale getirebileceğimizi düşündük.

Öğrenen makinalar ise yapay zeka araştırmalarından uzaklaşan bir grup insanın bilgisayarlara daha fazla kural yüklemek istememesi sonucu oluştu. Bu gruptaki kişiler, bilgisayarların verilerden ve bu verilerin bir araya gelmesi ile oluşan şablonlardan öğrenmesini istediler. Örneğin bir bilgisayarın kedi ve köpek arasındaki farkı anlamasını istiyorsunuz. Bana kalırsa hiçbir insan oturup bununla ilgili bir takım kurallar koymak suretiyle kedi ile köpek arasındaki farkı öğrenemez.

Aynı şekilde makinalar nasıl öğreniyor? Makinalara, üzerinde “kedi” ve “köpek” etiketleri olan milyonlarca resim yüklüyorsunuz. Sonrasında da zaman içerisinde daha fazla öğrenebilecekleri metotlar geliştiriyorsunuz. Makinalar işte böyle öğreniyor. İlk etapta makine, resimleri ayırt etme ve tanımlama konusunda hata yapıyor, ancak zaman içerisinde daha iyi hesaplamalarla birlikte performansını arttırıyor. Nihai olarak da verdiğiniz resimdeki hayvanın kedi mi yoksa köpek mi olduğunu size söylüyor. Ve gün gelecek, İngilizce’den Fransızca’ya çeviri yapacaklar, konuşulanları anlayacaklar ve hatta araba kullanacaklar.

  • Birçok kişi yapay zekadan korkuyor. Sizce yapay zekanın insanlık üzerindeki etkisi ne olacak?

Ghahramani: Yapay zeka hayatımızın birçok alanını etkileyecek. Tarım Devrimi, Sanayi Devrimi ve Bilgisayar Devrimi’nde yaşananlara benzer bir şekilde, insanlık tarihindeki dönüm noktalarında olduğu gibi bir etkisi olacak. Örneğin Sanayi Devrimi’nde elde üretilen birçok ürün, buhar makinasının devreye girmesiyle birlikte otomatik bir şekilde üretile hale geldi. Bilgisayar Devrimi de muhasebe gibi karmaşık mekanik hesaplamalar için otomasyon sağladı.

Bizim yapay zekada gördüğümüz şey ise, bir şablon üzerinden tanımlama yapmasının ve karar almasının otomatik hale gelmesi. Bu özelliklerin birçok alanda olumlu etkisi olabilir. Örneğin tıp alanında sağlayacağı faydaları bir düşünün: Tıbbi görüntüleme ile elde edilen fotoğrafları analiz eden algoritmalar ile daha hızlı, ucuz ve doğru bir şekilde çeşitli hastalıklara tanı koyulabilir; genetik verilerde çeşitli şablonlar gözlemlenebilir ve tedavi süreçleri kişiselleştirilebilir.

Yapay zekanın kentleşme üzerinde de dönüştürücü bir etkisi olacaktır: Sürücüsüz arabalar otomobil sahibi olmayı gereksiz hale getirecek; ulaşım daha ucuz, çevreye daha duyarlı ve kapıdan kapıya olacak ve otoparklar zaman içerisinde yok olacak. İnsanların bir yerden başka bir yere ulaşımı sırasında çalışmalarına olanak sağlanmasıyla birlikte tüm kentlerin doğası değişecek ve hepimizin daha fazla vakti olacak.

Ancak yapay zekanın, özellikle sosyal bir takım huzursuzluklar yaratacak olmasını göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Genel olarak bir süreç daha verimli ve etkin hale geldiğinde, o süreç etrafında gelişen istihdam ilişkileri de değişiklik gösteriyor ve bu durum, insanların artık o iş kollarında çalışmasının gereksiz hale gelmesiyle sonlanıyor. Böyle bir senaryoya karşı hazır olmalıyız, çünkü teknolojik ilerlemeyi durduramayız. Uzun vadede yapay zeka herkesin yaşam standardını, üretkenliğini ve sağlığını iyi yönde etkileyebilir. Ancak diğer yandan yapay zekanın eşitsizlik yaratmasına engel olmalı ve faydalarını eşitlikçi bir şekilde yaymalıyız.

  • Konusu açılmışken, artan yapay zeka kullanımından dolayı toplumların yaşadığı en büyük korkulardan birisi  işsizliğin artması ve işçilerin gereksiz hale gelmesi olarak öne çıkıyor. Sizce bu yerinde bir korku mu?

Ghahramani: Bu soru üzerinde çalışan birçok kişinin vardığı sonuca göre tüm iş kolları ortadan kalkmayacak, sadece bazı alanlarda otomasyon artacak. Nihai olarak bazı iş kollarının yok olmasından bahsedebiliriz, ancak ben yapay zekanın insanların yerine geçmesinden ziyade, onlara daha fazla güç bahşedeceğini düşünüyorum.

Günümüzdeki yaşantımızı yüz yıl öncesi ile karşılaştırdığımızda benzer süper güçlerimiz olduğunu görebiliriz: Dünyanın bir noktasından başka bir noktasına birkaç saat içinde uçabiliyor, her yerden insanla konuşabiliyor, daha önceden hiç adım atmadığımız kentlerde yönümüzü bulabiliyor ve cebimizden çıkardığımız aygıtlarla birçok dilde bilgiye anında ulaşabiliyoruz. Ben yapay zeka ile üreteceğimiz araçların bize benzer süper güçler vereceğini düşünüyorum.

Ancak burada sorulması gereken anahtar soru bu süper güçleri nasıl kullanacağımızla ilgili. Bu süper güçleri herkesin hayatını daha iyi hale getirmek için mi kullanacağız, taşımacılığın verimini mi arttıracağız, insanları daha sağlıklı hale mi getireceğiz, küresel mutluluğu mu tesis edeceğiz ya da savaşları mı engelleyeceğiz? Yoksa bütün bu süper güçleri insanlığa ve dünyaya zarar vermek için mi kullanacağız?

Aslına bakarsanız ben makine tarafından ziyade insan tarafından daha çok endişe ediyorum. Çünkü yanlış ellere geçen her türlü teknoloji kötü amaçlara alet edilebilir. Ve böyle bir ihtimale karşı her zaman tetikte ve korumada olmamız gerekiyor.

Zoubin Ghahramani İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nde Bilgi Mühendisliği öğretim üyesi ve Uber uygulamasının bilim insanı ekbinin lideri.

Kaynak: DW 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

İşte  dünyanın en büyük 10 siber güvenlik şirketi 

Siber suçlar artık insanlar, şirketler ve hükümetler için önemli bir endişe kaynağı. Son olarak bu yaz başında 150’yi aşkın ülkeyi vuran fidye yazılımı WannaCry saldırısı gibi büyük ölçekli siber saldırılar, hükümetlere ve şirketlere milyarlarca dolar para kaybettiriyor, şirketlerin hisse senetleri üzerinde uzun vadeli olumsuz etkilere yol açıyor. Siber saldırıların sadece geçen seneki toplam maliyeti dudak uçuklatıyor: 400 milyar dolar.

Özellikle son iki yıldır gerçekleştirilen küresel çapta korsan saldırıları tehlikenin boyutlarını ortaya koyarken, siber güvenlik pazarını da devasa bir sektör haline getirdi. WannaCry benzeri bir siber saldırının mağduru olmak istemeyen şirketler, siber güvenliği öncelik olarak gündemlerine alıp, dışardan hizmet alıyor. Tabii bu konuda danışmanlık hizmeti veren şirketler de ihya oluyor. Bu alanda hizmet veren binlerce şirket var.

Peki en çok tercih edilen IT danışmanlık ve siber güvenlik şirketleri hangileri?

DÖRT BÜYÜKLER

Consultancy.uk’nin analizine göre siber güvenlik pastasında en büyük payı dört şirket alıyor. Araştırmaya göre İngiliz Deloitte ile Ernst & Young (EY), Amerikan Price Water House Coopers (PwC) ve İsveçli  KPMG dünyanın en büyük siber güvenlik danışmanlığı şirketleri.

İlgili haber>> Şirketler ulusal siber caydırıcılığın bir parçası haline geldi

Listenin başında yıllık 2.8 milyar dolarlık geliriyle Deloitte yer alıyor. 2015 yılına göre yüzde 14’lük gelir artışı elde İngiliz şirket, ittifaklar ve ortaklıklar kurarak siber güvenlik alanında büyümeye devam ediyor. Listenin ikinci sırasında ise yıllık 2.3 milyar dolarlık geliriyle yine bir İngiliz olan Ernst & Young bulunuyor. Open Windows Identity firmasını bünyesine katan şirket bir önceki yıla oranla yüzde 8.2’lik bir büyüme kaydetse de bir numaradaki Deloitte ile arasındaki makas oldukça fazla.

Müşterilerini dijital saldırılara karşı korumak için 2016 yılının sonlarında bir siber merkez açan Amerikan PwC şirketi ise yıllık 1,9 milyar doların üzerindeki geliriyle Top 10 listesinin üçüncü sırasında. Şirketlere siber güvenlik yatırımlarını artırma çağrısında bulunan KPMG de siber alemin dördüncü büyüğü. Şirketin yıllık kazancı 1,6 milyar dolar. Bu son iki şirket de geçen yıla göre gelirlerinde % 17,8’lik bir artış planlıyor.

ACCENTURE İDDİALI GELİYOR

‘Dört Büyükler’in hemen ardından bu yıl başlarında WMG Cybersecurity Center ile ortaklık kuran IBM var. 2015 yılına göre 2016’da gelirini yüzde 0,6 oranında artırabilen şirketin yıllık kazancı 731 milyon dolar. Listenin altıncı sırasında hızlı bir şekilde yükseliş gösteren Amerikan Accenture var. Gelirlerini yüzde 6.2 artıran şirketin kasasına geçen yıl 601 milyon dolar girdi. Şirketin hedefi ise 1.8 milyar dolar.

İlgili haber>> Beş büyük şirketten sadece biri siber sigorta yaptırıyor

Bu şirketi ise müşterilerine yeni bir siber tehdit istihbarat hizmeti sunmak için bu yaz Splunk’la ortaklık kuran Booz Allen Hamilton firması bulunuyor. Yedinci sırada yer alan bu şirket, 2015’e oranla az bir artışla (yüzde 2.1) geçen yıl 482 milyon dolar para kazandı.

Listede bir önceki yıla göre gelirleri düşen tek şirket ise HP Enterprise. Sekizinci sırada yer alan HP düşüşe rağmen 388 milyon dolar gelir elde etti. İlk 10’daki en dikkat çekici şirketlerden biri de Optiv Security.

Diğer şirketlerin muhtelif alanlarda faaliyet göstermesine rağmen daha çok güvenlik çözümlerine odaklanan şirket, geçen yıl KKR şirketi almasının ardından yüzde 15.5 gibi etkileyici bir büyüme rakamı yakalayarak 373 milyon dolar gelir elde etti.

Top 10’nun son sırasında ise İngiliz savunma, güvenlik ve havacılık şirketi BAE Systems var. Londra merkezli şirket geçen yıl güvenlik danışmalığı hizmetinden 290 milyon dolar kazandı. Bu rakam bir önceki yıla göre % 14,2’lük bir artışa tekabül ediyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz!