Etiket arşivi: Google

Babasının verdiği 15 dolar sayesinde hacker oldu: Tersine mühendislik ustası Maddie Stone’un hikayesi (1)

Google’ın Project Zero bug-avı ekibinde öne çıkan bir araştırmacı olan Hacker Maddie Stone’un ilgi çekici hikayesi birçok zorlukla başladı.

Stone’un güvenlik araştırma topluluğu saflarında yaptığı yolculuk her zaman kolay olmadı, dahası bu yolculuk onu özellikle de Twitter gibi teknoloji ve mühendislik endüstrisindeki önemli mecralar hakkında  konuşma için harekete geçirdi.

Teknoloji dergisi Wired’a konuşan Stone, “Fiziksel olarak güçlü olduğunu anladığında, bu birçok ruhsal meselelerde dönüşüm sağlıyor.” diye konuştu.

Stone, “Sanırım bu, şu gibi durumlarda bana yardımcı oldu: İlk işimde (Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuvarı’nda) ordudan bir sürü erkekle dolu pek çok yerde bulundum. Peki o zaman, dedim, şınav çekebilirim. 305 pound ağırlığında halter kaldırabilirim.” ifadelerini kullandı.

TERSİNE MÜHENDİSLİK BECERİSİYLE PROJECT ZERO’YA KATILDI

Stone, Project Zero’ya 2019’da Android güvenlik ekibi üzerine 2 yıl çalıştıktan sonra, katıldı. Buraya donanım ve yazılım tersine mühendisliğindeki becerilerinden dolayı işe alınmıştı.

Android’de kötücül bir yazılımı etkisiz hale getiren bir ekibe öncülük eden Stone, devletin gizli bilgilerine erişmeye çalışan siber tehdit unsurlarını engellemişti.

Stone, Android odaklı çalışmasını şöyle anlattı: “Potansiyel zararlı uygulamaları buluyorum, yazılımı zayıflatıyorum ve geliştirdiğimiz savunma sistemi 2,8 milyar cihaza yayılıyor. Bu öylesine devasa, somut bir etkiydi ki çoğu insan bunu mesleğinde bulamıyor.”

KONUŞMASINDAN SONRAKİ 72 SAAT İÇİNDE KODLAR DEĞİŞTİ

Stone’a düşen görevlerden biri hackleme araçlarından birine karşı saldırı yapmayı içeriyordu, fakat diğer zamanlar daha kişisel bir hal aldı. Bir keresinde Stone ve çalışma arkadaşları, Android cihazlara bulaşmaya niyetli ve caydırıcı silahları bozma konusunda yetenekli bir botnet saldırganıyla  18 ay savaştı. 2018 yazında savaş kızışırken Stone, Las Vegas’taki Black Hat güvenlik konferansında Botnet yazılımının analiz edilmeden gizli kalmasını sağlayan  özellikler hakkında bir konuşma yapmıştı. Saldırgan grup ise 72 saat geçmeden bahsettiği özelliklerden her birini değiştirmeye başladı, halbuki konuşma halka açık yapılmamıştı.

2050 Öngörüsü: İnsan botnetler ve hacklenebilen hafızalar

 

Project Zero genişlemeye karar verdiğinde Android üzerindeki deneyimi Stone’u doğal olarak uyumlu hale getirmişti. Keşfedilmemiş yazılım “bug”larını önceden bulmak ve geliştiricileri çabucak uyumlu hale getirmek için motive etmek grubun misyonunun özünü oluşturuyordu. Fakat 2019’da ekip, odağını genişletti. Sadece sıfır-gün açıklarını ortaya çıkarma ve araştırmacıların kendilerini, vahşi ortamda siber saldırganların aktif bir şekilde kötüye kullandığı şeylerin izini sürerken ve çalışırken bulmasının ötesinde bir çalışmaydı bu. Ayrıca, saldırganların istifade ettiği şeyler, Stone’un Android üzerinde kökünü kazıdığı kusurlara benzer türdendi.

Dergiye konuşan Project Zero yürütücülerinden ve kurucu üyelerinden biri olan Ben Hawkes ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Üzerinde çalıştığımız problem teorik değil. Bunlar, insanları etkileyen, kullanıcı zararına yol açan ve toplum üzerinde etkisi olan sorunlar. Temel fikir esasında Project Zero içinde karma bir rol yaratmaktı.” Stone şu ikisi arasındaki boşluğu kapatacaktı:  Bireysel hatalar bulma amacıyla kod taramak ve saldırganların nasıl davrandığı ve daha geniş çapta nasıl geliştiğine bakmak.

Stone, Project Zero’ya daha geniş bir bakış açısı verme konusunda yardımcı oldu. Ne tür zaafların saldırganlara değerli göründüğünü anlamak ve onlara bu tür bugları bulma ve kullanmayı nasıl çok daha zor ve maliyetli yapmak konusunda çalışmalarını sürdürüyor.

PROJECT ZERO’DAKİ İLK YILI

Project Zero’daki ilk yılında Stone aktif bir şekilde istifade edilmiş onlarca yazılım hatasını araştırdı. Bu araştırmayı, her birinin nasıl çalıştığını, kullandığı tekniklerin yeni veya yaygın olup olmadığını, saldırganların başlangıç “bug”ını bulmak için hangi araçları kullanmış olabileceğini ve yazılımdaki yapısal iyileşmelerin her türden saldırının çalışmasını zorlaştırıp zorlaştırmadığını belirlemek için yaptı.

Şimdiye kadarki bulguların pek çoğunun beklemedikleri sonuçlar olduğunu vurgulayan Stone, “Bundan benim nihai çıkarımım şu oldu: Biz, bu işi istediğimiz şekilde yapmak için henüz yeteri kadar veri sahibi değiliz.” ifadelerini kullandı.

Project Zero’nun takip hesap tablosu, şu anda aktif olarak kullanılan sıfır-gün açıkları için bu yıl su yüzüne çıkan 15 örnek gösteriyor. Bunlardan üçü anti-virüs yazılımı gibi güvenlik tarama araçlarında bulundu. Stone konuya ilişkin şu tespitlerde bulundu:

“Chrome, Windows ya da iOS gibi devasa platformlara kıyasla kullanıcı tabanının ne kadar alçak gönüllü olduğunu göz önünde bulundurduğunuzda, anti-virüsle ilişkili girdilerin bu miktarda olması şaşkınlık verici. Fakat, onların özellikle savunmasız olup olmadıklarını ya da diğer faal olarak kullanılmış sıfır-gün açıklarının gün ışığına çıkıp çıkmadıklarını söylemek zor.Temel olarak veri, pek çok şeyi gözden kaçırdığımızı gösteriyor.”

Antivirüs şirketleri tarayıcı güvenliğinde sınıfta kaldı

GÜVENLİK ENDÜSTRİSİNDE DAHA İYİ BİR ŞEY İNŞA ETMEK

Pek çok kullanılmış sıfır-gün açığının hala devam etmesi, Stone’un en önemli görevinin sadece fare kapanlarını kontrol etmek olmadığını gösteriyor. Project Zero ve bir bütün olarak güvenlik endüstrisinin nasıl daha iyi bir şey inşa edebileceğinin bir yolunu bulmak gerekiyor.

Rockwall, Texas’ta Dallas’ın doğusunda küçük bir kasabada büyüyen Stone, erkek kardeşleri ve amcaları, ABD savaşlarında çarpışan ya da özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra görevlendirilen arkadaşlarla çevriliydi. Her sabah okul, andımız, sonrasında Texas eyalet bağlılık yemini, sonunda bir dakikalık saygı duruşuyla başlıyordu. Stone yetiştiği çevre için, “Böyle bir atmosfer içinde büyüdüm, dünyaya yardım etmenin en iyi yolu ülkeni desteklemektir.” ifadelerini kullandı.

STONE’UN HAYATI

Rockwall, Lake Ray Hubbard, 1960’ların sonunda lanetlenmiş bir havza, üzerine kurulmuş. Dallas’a yakın olmasına rağmen, Interstate 30 (eyaletler arası yol) 1990’ların ortalarında göl üzerine doğru genişleyen ve Dallas merkezine gidiş geliş zamanını azaltana kadar Rockwall çok daha izole bir yerdi. Stone’un annesi şehirdeki hukuk şirketinde yöneticiydi ve babası oradaki bir yatırım firması için çalışıyordu. Babası daha sonra Rockwall’da ilkokul ve ortaokul öğretmeni oldu.

Stone çocukken elektronik parçaları ayırmıyordu, bir bodrum bilgisayarında saatlerce kod yazmıyordu ya da diğer tipik hacker işleriyle uğraşıp durmuyordu. Bunun yerine, teknolojiyle ilk etkileşimi bir ana akım milenyum deneyimini yansıtıyordu. 2000’lerin başlarında, ilk AIM ekranının ismi Keepsmilin27’ydi, bugün Stone’a çocuksu ve utanç verici gelen bir lakap, fakat bugün dahi onun parlak kişiliğini özetliyor.

Mükemmel AIM’i uzaktan mesaj göndermeye ayarlamak ve Reader Rabbit ve Math Blaster oynamak dışında bilgisayarlar Stone’un zihninden çok uzaktı. “Bilgisayarla olan asıl ilişkim batik yazı sanatını PowerPoint sunumlarında renkli arka planlarda kullanmaktı,” dedi

Yedinci sınıfta zorla tenis takımına girdi: bir seneye kalmadan en iyi oyuncuydu. Stone “O andan sonra tenis dönüştü ve yapmak istediğim her şey oldu,” diye konuştu.

Babası Steve Stone onun özgürlüğünü, gayretini ve çok erken bir yaşta gelişen özgüvenini hatırlıyor. Fakat ilk yıllarda onu tenis oynarken izlemek çok daha derin bir şey açığa çıkarıyordu.

“Onun ilk tenis kulübü turnuvasını hatırlıyorum, yedinci sınıfta tenisi seçtikten hemen sonraydı,” diyor babası. “Bir şekilde finallere kadar geldi ve dereceye girmiş bir kıza karşı oynuyordu. Üç set olmuştu ve Maddie kaybetmişti fakat bu kızı böyle koşturmaya hakkı yoktu. Vay canına dedim, bu çocuk çok özel bir şeye sahip-çocuklarda çok sık görmediğim bir dayanıklılığı var. Bu yüzden onu o zamanlarda “Maddog” (saldırgan köpek) diye çağırmaya başladım, çünkü asla vaz geçmiyordu.”

LİSE ZAMANLARI

Stone lisede iç tasarımı kovalamak istediğini düşünmüştü. Fakat ülkesine hizmet etme fikri de kafasına takılı kalmıştı. Yazın lise üçüncü sınıftan önce Ulusal Öğrenci Liderlik Konferansı sayesinde ulusal güvenlik ve istihbarat meselesine odaklanmış bir programa katıldı. Ulusal Güvenlik Teşkilatı, Merkezi İstihbarat Teşkilatı ve Pentagon’a ziyaretler savunma işiyle alakalı ilgi uyandırdı, her ne kadar bunu hala anlaşılmaz bulsa da.

Bu arada lisedeyken üstün başarılar ve ileri seviye programlara yerleşme hakkı kazandı, ayrıca notları çok iyiydi, ama matematik ve bilime özel olarak odaklanmamıştı. Okulu, AP Calculus dersini önermedi, bu yüzden bağımsız bir öğrenim olarak ders çalışmaya teşebbüs etti. Stone böylesine doğaçlama bir ortamda konuları kavramak için mücadele etti, bilgisayar bilimini bağımsız çalıştı. Stone “Herhangi bir üniversitede beni programlamaya giriş için hazırlayan hiçbir şey yoktu” diyor.

“SİNEMAYA GİTMEK İÇİN O 15 DOLARA İHTİYACIM VARDI”

Üniversiteye başvurma zamanı geldiğinde Stone’un babası onun ulusal güvenlik ve matematiğe olan ilgisinin ümit verici kariyer yolları açabileceğini düşündü. Bu yüzden ailenin oturma odasında ayakta beklerken ona bir teklif sundu: mühendislik bölümü olan her yere başvurursa ona 15 dolar verecekti. Stone bu durum için, “Arkadaşlarımla sinemaya gitmek için o 15 dolara ihtiyacım vardı. Bu yüzden bilgisayar mühendisliğini seçtim. Bilgisayar bilimi ve bilgisayar mühendisliği arasındaki farkı dahi bilmiyordum.” yorumunu yaptı.

Yine de “adli bilişimi” Tim McGee, polisiye dizi NCIS’deki hacker karakter, sayesinde duymuştu. Birkaç yıldır yayında olmasına rağmen, Stone diziyi lisenin ilk zamanlarında annesiyle birlikte izlemeye başladı. Bir yılbaşı, anne babası ona kaçırdığı sezonların DVD box setini bile aldı.

Stone, “Dizide, çok pozitif olan ‘insanlara yardım ediyoruz, dünyayı kurtarıyoruz’ tarzı bir yönlendirme vardı.Fakat McGee’yle alakalı bir durum vardı. Bilgisayarlar sayesinde çözülemez problemleri çözebilir gözüküyordu.” ifadelerini kullandı.

Stone başvurduğu elit üniversitelerden birinde bekleme listesine alınmıştı. Baltimore’daki John Hopkins Üniversitesi hariç-ayrıca (kurgusal) Tim McGee okulundan mezun oldu, Stone üzerinde etkisi kaybolmamış hala.

John Hopkins’te öğrenci kabul gününde bilgisayar mühendisliği etkinliğinde, elektronikten ve donanım-odaklı tanıtımlardan McGee hissi alamıyordu. Bu yüzden babasıyla birlikte yakınlardaki bilgisayar bilimi açık hava etkinliğine gitti. “NCIS dizisinden McGee gibi adli bilişime gerçekten ilgiliyim” dedi Gerald Masson’a, bölümü kuran ve onun ilk başkanı olan kıdemli bir bilgisayar uzmanı. Onun kendisine gülmesini bekledi, referans almayı değil. “Bunu yapabiliriz.” diye cevapladı Masson. “Seni McGee yapabiliriz.”

Kaynak: Wired Magazine

(Devam edecek)

 

Reklam verenler ‘kullanıcı verisi’ toplamak için her adımımızı kontrol ediyor

Markalar, reklam yaparken mesajlarını mümkün olduğunca ‘kişiye özel’ hale getirmenin yollarını arıyor. Telefonunuzu elinize aldığınızda veya koşuya çıktığınızda veri toplayan bir uygulama ise markalara bu konuda yardımcı olabilir. NumberEight gibi uygulamalar, cep telefonlarının kendi dahili özelliklerini kullanarak hareketlerimizden anlam çıkarıyor. Bu tür uygulamalar, nereye gittiğimiz, ne kadar yolculuk yaptığımız, sabah erken mi geç mi kalktığımızı belirleyebilen sensörler sayesinde müşteri profilleri çıkarabiliyor. Bu da reklam verenler için hazine değerinde bilgiler demek. 

Google ve Apple bu yıl, kullanıcıların çevrim içi davranışlarına ilişkin müşteri profilleri çıkaran yüzlerce şirkete karşı tüketiciyi koruyan önemli adımlar attılar. Bu sırada boş durmayan şirketler ise reklamlarla nokta atışı yapmak uğruna hayatımızı daha derinlemesine araştırmanın yollarını arıyor. 

Google, ocak ayında Chrome tarayıcısındaki üçüncü taraf çerezlerini aşamalı olarak kaldırarak reklam verenlerin tüketicilerin tarayıcı alışkanlıklarını izlemesini zorlaştırdıklarını açıkladı. İnternet yayını yapan kuruluşlar ve reklam verenler, müşteri profili çıkarmak üzere,  alışveriş, tarama ve arama verilerimizi toplamak için çerezleri kullanır. Bu profiller siyasi eğilimlerimizi, sağlık durumumuzu, alışveriş davranışımızı, ırkımızı, cinsiyetimizi ve daha birçok şeyi yansıtmakta.  

BBC: ‘Mobil uygulamalar kullanıcıları dinliyor’ iddiası tam bir efsane

GOOGLE VE APPLE KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI YÖNÜNDE ADIMLAR ATIYOR

Google’ın yanı sıra Apple de iOS’un gelecek sürümünde, kullanıcılara aldıkları hizmetlerde takip edilip edilmeyeceğinin sorulacağı uygulamalara yer vereceklerini ifade etmişti ancak bu kararın yürürlüğe girme tarihi, Facebook’tan gelen şikâyetlerin ardından bir sonraki yıla ertelendi. Haziran ayında yapılan bir anket, katılımcıların yüzde 80’inin bu tür bir izlemeyi tercih etmeyeceğini gösteriyor.

Google ve Apple’ın bu girişimleri birlikte değerlendirildiğinde veri toplayarak kullanıcı profili oluşturan aracı firmaları zorlayacak gibi görünüyor. Ancak uygulama analiz şirketi Kochava’nın CEO’su Charles Manning’e göre tüketicileri hakkında büyük veri havuzlarına sahip dev şirketler, bu durumdan çok fazla etkilenmeyecek. 

UYGULAMA BAĞLAMSAL ZEKA YARDIMIYLA DAVRANIŞLARIMIZI TAHMİN EDİYOR 

Kullanıcıları sınıflandırmanın ve içeriği bu kategorilere göre uyarlamanın yeni yollarını arayan şirketler ise yeni bir araca yöneliyor: Telefonun kendisinden gelen fiziksel sinyaller.

İngiltere’de akıllı telefonlardaki sensörler yardımıyla kullanıcı davranışını ortaya çıkaran ve  “bağlamsal zeka” şirketi olarak bilinen NumberEight’ın kurucu ortağı Abhishek Sen, “Apple’ın duyurusunu, tüketicilerin gizlilik konusunda daha bilinçli hale geldiği ve çerez olayının artık bitme noktasına geldiği şeklinde değerlendiriyoruz” diyor.

Sen, NumberEight’ın ana ürününü “bağlam tahmin yazılımı” olarak tanımlıyor. Buna göre söz konusu yazılım, uygulamaların akıllı telefon sensörlerinden alınan verilere göre kullanıcı etkinliğine ilişkin tahminde bulunulmasına yardımcı oluyor ve şu gibi soruların cevabını tahmin ediyor: Kullanıcı çalışıyor mu oturuyor mu, şu anda parkta mı yoksa müze yakınlarında mı, araba mı kullanıyor yoksa trene mi biniyor?

Akıllı telefonların çoğu, telefonun hareketlerine ilişkin verileri kaydeden bileşenlere sahiptir. Daha önce telefonunuzda pusula kullandıysanız bu, baktığınız yönü söyleyebilen ivmeölçer ve manyetik kutuplara çekilen manyetometre gibi dahili sensörler sayesinde mümkün olmakta. Bu ve diğer sensörler, telefonu elinize aldığınızda cihazın açılmasını sağlayan “uyku modundan çıkmak için kaldır” veya video izlerken telefonu çevirince yatay yöne döndürülmesini sağlayan özellikleri de çalıştıran şeyler. 

YOLCULUK SÜRESİNDEN BİLET FİYATINI HESAPLAYAN TEKNOLOJİ

Sen, daha önce Blackberry ve Apple ile birlikte çalıştığı için telefonlardaki sensörler hakkında çok şey biliyor. NumberEight teknolojisinin benzer bir versiyonu daha önce ulaşım sektöründe  kullanılmıştı. Sensör otobüs ve tren ücretleri kat edilen mesafeye dayalı olan Londra’daki yolcularla ilgili araştırmanın bir parçası olarak veri topluyordu. Sen, bir kişinin tren veya otobüsten ne zaman indiğini belirlemek ve ücretlerini buna göre otomatik olarak tahsil etmek için sensör verilerini kullanarak araştırma yaptı. 

NumberEight veya rakip Sentiance ve Neura gibi şirketler, kullanıcıları kategorilere ayırmak için bu tür sensör verilerini kullanıyor. Örneğin, bu sensör teknolojisi sayesinde  “sabah erken kalkanlar” kolaylıkla belirlenebildiğinden, bu kitleye hitaben reklam kampanyaları oluşturulabilir.  Sensörlerden gelen geri bildirim, kullanıcının fiziksel davranışı hakkında “bağlam” sağlamakta.

Tüketici olarak bizlerin ne satın aldığımız, nereye gittiğimiz, hatta nereye baktığımıza ilişkin veriler dijital ekonomiyi besleyen bir nevi yakıt niteliğinde. 

Akıllı şehir teknolojisi hackerların elinde kaosa dönüşebilir mi?

GELENEKSEL VERİ TOPLAMA YÖNTEMLERİ TARİHE KARIŞABİLİR

Abhishek Sen, kişisel verilerin korunmasına ilişkin düzenlemelerin arttığı bir ortamda pazarlamacıların artık bir kullanıcının çevrim içi etkinliği üzerine inşa edilmiş profilleri bir araya getiremedikleri için ‘davranışsal bağlamın’ daha önemli hale geleceğini düşünüyor. Sen’e göre şirketler, kullanıcıların demografik bilgileri veya kişisel tercihlerini bilmek yerine, bir kullanıcının kendi uygulamalarındaki etkinliği hakkında öğrendiklerini o sırada fiziksel olarak ne yaptıklarına ilişkin bilgilerle birleştirme yoluna gidecek. 

Sen, “Markalar, bu zamana kadar ‘Bireyi tanımak ve tercihlerini bilmek istiyorum’ mantığıyla hareket eden kampanyalarını yeniden düşünmek zorunda kalıyorlar” diyor. Ona göre artık bireyi tanımaya gerek yok, sadece ürününüzün veya hizmetinizin doğru kitleye ulaşıp ulaşmayacağını bilmek çok daha mantıklı. 

Kochava CEO’su Manning, Apple’ın yaptığı değişikliklerin bazı uygulamaların geleneksel veri paylaşımından tamamen vazgeçmesine neden olabileceğini söylüyor. Ona göre uygulamalar kullanıcılara ‘onları izledikleri mesajını’ göndermektense verileri toplamamayı tercih edecekler.

 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

  

Google’dan ‘otomatik tamamlama’ özelliğine seçim ayarı

Google yöneticileri ABD başkanlık seçimleri öncesinde aldıkları yeni tedbirleri duyurdu. 

Google, ABD başkanlık seçim arifesinde “Google aramalar” kısmının kalitesini artıracak bir dizi yeni girişim başlattı. En büyük değişiklik ise Google’ın otomatik tamamlama özelliğine geliyor. 

 

 

OTOMATİK TAMAMLAMA ÖZELLİĞİNE YENİ DÜZENLEME 

Google, bir siyasi partinin veya adayın desteklenmesi ya da karşı propaganda yapılmasının önüne geçmek, seçim sürecinde ve oylamada oluşabilecek uygunsuz içeriklerin önlenmesi amacıyla otomatik tamamlamanın kaldırılacağını duyurdu. 

“Oy vermek için telefonunuzu kullanabilirsiniz” ya da “Oy vermek için telefonunuzu kullanamazsınız” gibi öngörülerin Google otomatik aramalar kısmından kaldırılacağı anlamına geliyor. 

Google, ‘Kariyer Sertifikalarını’ iş başvurusunda 4 yıllık diploma ile eşdeğer sayacak

RİSKLER MİNİMUMA İNDİRİLECEK 

Google bu uygulamanın sadece otomatik tamamlama üzerinde gerçekleşeceğinin altını çiziyor. Kullanıcılar seçimler veya adaylar hakkında bilgi edinmek için araştırma yapabilecek ancak Google, kullanıcılara herhangi bir otomatik tamamlama seçeneği sunmayacak.  

Google’dan David Graff, bu uygulamanın yeni bir şey veya filozofik bir yaklaşım olmadığını bunun yalnızca mevcut şirket politikalarının genişletilmesi olarak düşünüldüğünü söyledi. Ayrıca David Graff “Yaklaşan seçimin ne kadar zor geçeceğinin farkındayız. Çünkü insanların kafasında seçim süreciyle alakalı birçok soru işareti var. Tabii bu düşüncelerin arkasında Covid-19 var. Bunun nasıl bir rol oynayacağını kestirmek zor” dedi. 

Graff, Google’ın bu süreçte oluşabilecek riskleri en aza indirgemeye çalıştığını ve seçim sürecini etkileyecek usulsüz içerikleri engellemenin “korumacı” bir yaklaşım olarak tanımladığını belirtti. 

Google’ın vurguladığı diğer değişiklikler ise analistlerden oluşan ve tehdit içeren bilgileri izleyen bir haber alma masasının oluşturulması, son dakika haberlerinin hızlıca tespit edilebilmesi, Wikipedia’daki vandalizmin arama sonuçları yanında görünen Bilgi Grafiği panellerinde yer almasını engellemek için tasarlanacak yeni programlar ve Google Görseller’in doğruluk kontrollerinin geliştirilmesi yer alıyor. 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Google, ‘Kariyer Sertifikalarını’ iş başvurusunda 4 yıllık diploma ile eşdeğer sayacak

Google’ın duyurduğu Google Kariyer Sertifikaları eğitimleri başlıyor. ‘Yüksek talep gören çalışma alanlarında kariyere başlamak ve konumunuzu ilerletmek için iş becerilerini öğrenmek, ilgili roller için çalışan en iyi uluslararası işverenlerle çalışmak’ temasıyla duyurulan tamamen Google tarafından hazırlanan sertifika programları yakında hizmete başlıyor.

Çeşitli meslek dallarıyla alakalı olan bu sertifikalar, öğrencilerin bu alandaki mesleklerde yer edinmelerine yardımcı olacak. Proje müdürü, UX tasarımcısı, veri analisti gibi mesleki dallarda sertifika eğitimi verecek olan Google bu anlamda öğrencilere yeni bir kariyer alanı sunacak.

LİSANS EĞİTİMİYLE EŞDEĞER

4 yıllık lisans derecesine eşdeğer olarak değerlendirilecek bu sertifikalar iş başvurularında, mülakatlarda, işe alım süreçlerinde ve ücret konusunda öğrencilerin önünü açacak bir araç olacak.

Yaklaşık 6 ay sürecek olan çevrimiçi kursların ücreti ise 300 dolar olacak. Google maddi imkansızlıklar içinde olanlar için burs da verecek.

Sertifikaların ayrıntılarına buradan ulaşabilirsiniz.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

 

ABD Başkanlık Seçimleri öncesinde Google’dan kritik hamle: Reklam politikası değişiyor

1 Eylül’den itibaren Google, yanlış bilgilendirme, uydurma haber, dezenformasyon ve şeffaflık konusundaki eksiklikler ve politik olarak etkili içerikleri yaymak gibi sorunlara son vermek için çalışmalara hız verecek.

Amerika Birleşik Devletleri bu yılın Kasım ayında yapılacak başkanlık seçiminden önce dezenformasyon kampanyalarını engellemek için sonbahar seçim sezonuna girerken Google da kendi reklam politikasında iki değişikliğe gidiyor.

ŞEFFAFLIK ZORUNLU KILINIYOR

Google, politika, sosyal meseleler veya ‘’toplumsal kaygı’’ konularındaki koordineli faaliyetleri önlemek için Google Ads Yanlış Beyan Politikası’nı güncelliyor. Bunun için öncelikle reklam verenlerin kimlikleri konusunda şeffaflık sağlamasını zorunlu kılacak.

Google, 1 Eylül itibariyle ‘’kimliğinizi veya kendinizle ilgili diğer önemli bilgileri gizlemek veya yanlış bilgi vermek’’ konusunda büyük cezalar verileceğinin altını çiziyor.

Google’ın yaptığı açıklamada “Bu politikanın ihlal edildiğini tespit edersek, Google Ads hesaplarınız tespit edilecek ardından herhangi bir uyarı olmaksızın hesabınız askıya alınacak ve bizimle çalışmanıza tekrar izin verilmeyecek” ifadesine yer verildi.*

KOORDİNELİ FAALİYETLER TAKİP EDİLECEK

Viral içerik ve yapay yankı odaları oluşturmak için reklamların diğer sitelerle veya hesaplarla iş birliği içinde kullanılması ‘’koordineli faaliyet’’ kapsamına sokulacak. Bu kampanyaların ayırt edici özellikleri ise dezenformasyon ve sahte haber etkisi sağlaması.

Örneğin bir sosyal medya platformu olan Twitter, Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya ve Türkiye’den 32,242 hesabı yanlış bilgi yaydığı iddiasıyla askıya aldı.

DEZENFORMASYON SİBER GÜVENLİK SORUNLARIYLA EŞDEĞER

Google’ın önlemlerini yorumlayan Netenrich’den Brandon Hoffman ‘’Hiç kimse reklamın gücünü inkar edemez. Bu güçle gerçekleştirilebilecek manipülasyonlar ise bir siber güvenlik sorunuyla eşdeğer kabul edilebilir. Politika önlemlerini uygulamaya koymak ve bunları önceden duyurmak seçim döneminde ortaya çıkabilecek yanlış bilgi gelgitinin önüne geçmek için olumlu bir yöntem’’ dedi.

SALDIRIYA UĞRAMIŞ SİYASİ MATERYALLERİN KULLANIMINA KISITLAMA GETİRİLİYOR

1 Eylül’de de geçerli olacak olan ikinci değişiklik ise Google Ads Hacklenmiş Siyasi Materyaller Politikası’nın başlatılmasını içeriyor. Bu politikanın amacı, saldırıya uğramış materyallerin, özellikle de siyaset bağlamında pazarlanmasını engelleyerek dolaşımını önlemek olacak. Böylelikle siyasi olarak şantaj ve benzeri girişimleri azaltılabilir.

Suriye’deki Türk askeri üslerin konumları Strava ile açığa çıktı

HACKLENEREK ELDE EDİLMİŞ BİLGİLERİN ERİŞİMİ KISITLANACAK

Google yaptığı açıklamada “Google’ın seçim reklam politikaları kapsamında politik varlıklarla ilgili saldırıya uğramış materyallere doğrudan erişimi kolaylaştıran reklamlara izin verilmiyor. Bu, üçüncü bir tarafça dağıtılmış olsa bile, bir bilgisayara, bilgisayar ağına veya kişisel elektronik aygıtına izinsiz olarak giriş veya erişim yoluyla elde edilen tüm korumalı malzemeler için geçerlidir. İhlaller öncelikle bir uyarı alır ve ardından uyarının dikkate alınmadığı anlaşılırsa yedi gün sonra askıya alınır’’ ifadelerine yer verdi.

ABD seçimlerinin hacklenmesi iddianamesi ortaya çıktı: Ruslar hedef tahtasında

Ayrıca Google açıklamasında önemli bir denge sağlamaya çalışıyor: “Reklam veya açılış sayfasının bu materyallere doğrudan erişim sağlamaması veya kolaylaştırmaması koşuluyla, saldırıya uğramış siyasi materyallerin tartışılmasına veya yorumlanmasına izin verildiğini unutmayın.”

Acceptto’dan Fausto Oliveira Google’ın yeni politikaları hakkında ‘’Google’ın güçlü bir yayından kaldırma politikasıyla hacklenerek elde edilen siyasi malzemelerin kullanımını önlemeye çalıştığını, bunun üçüncü tarafları kimliklerini yanlış tanıtmaktan caydıran bir politika ile birleştirdiğinde, ABD başkanlık seçimleri öncesinde önleyici bir adım olacağını’’ düşündüğünü belirtti.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz