Etiket arşivi: dezenformasyon

Delta varyantı sonrası aşı karşıtları dezenformasyonda hız kesmiyor

Delta varyantı sonrası aşı karşıtları dezenformasyonda hız kesmiyorDünya üzerinde Kovid-19 salgınının etkileri artmaya devam ediyor. Koronavirüsün yeni varyantı Delta, kolay yayılma ve daha öldürücü olma özellikleriyle ölüm oranlarını artırırken aşı karşıtları da bundan faydalanarak dezenformasyon kampanyalarını sıklaştırıyor.

Dezenformasyon kampanyalarının son aylarda katlandığı gözlemlenirken sosyal medya platformları da aşı karşıtlarının dezenformasyon kampanyalarında başı çekiyor.

“TEMMUZ AYINDA BEŞ KATINA ÇIKTI”

Yeni yılın bahar aylarında Kovid-19 vakalarının azalması, aşı karşıtlarının dezenformasyon kampanyalarını da bir hayli düşük seviyelere geriletmişti. Ancak vakalardaki artışla aşı karşıtları tekrar yükselişe geçti. 

Sosyal medya, televizyon, basılı ve çevrimiçi medyayı takip eden Zignal Labs’in araştırmalarına göre koronavirüsün Delta varyantıyla dünya üzerinde yeniden alarm zillerinin çalması, aşı karşıtlarının dezenformasyon kampanyalarını da artırdı. 

Zignal Labs, aşı karşıtlarının yaptığı haber ve paylaşımların Haziran ayına kıyasla Temmuz ayında beş katına çıktığını açıkladı. Buna göre “aşıların herhangi bir işe yaramadığı” iddiası yüzde 437’lik bir artış yakalarken “aşıların mikroçip içerdiği” iddiası yüzde 156’lık bir artış gösterdi. Bunun yanı sıra “aşı olmak yerine doğal bağışıklığa güvenilmesi”ni iddia eden haberler yüzde 111’lik bir artış gösterirken “aşıların düşüklere neden olduğu”nu iddia haberler yüzde 75’lik bir artış gösterdi.

ANİ YÜKSELİŞTE SOSYAL MEDYANIN PAYI BÜYÜK

Dezenformasyon araştırmacıları son haftalarda koronavirüsle ilgili yanlış bilgiler içeren paylaşımlar yapan yüksek etkileşimli sosyal medya hesaplarının büyük çoğunluğunun, geçtiğimiz yıl aşılar hakkında güvensizlik yaratan kişilerden oluştuğunu belirtti.

Aynı zamanda araştırmacılar, ani yükselişin, “sosyal medya platformlarının virüs hakkındaki yanlış bilgileri önleme çabalarında başarılı olmadığını” gösterdiğini ifade etti.

Twitter dezenformasyon savaşında AP ve Reuters’dan destek alacak

Temmuz ayının sonlarına doğru, Gab Social Network yöneticisi Andrew Torba, elinde hiçbir kanıt olmadan koronavirüse karşı aşı olmayı reddeden ABD ordusu üyelerinin askeri mahkemeye çıkarılacağını iddia ettiği bir paylaşım yaptı. Paylaşımı 10 bin beğeni alırken pekçok kez paylaşıldı.

İki hafta önce, COVID-19 aşılarının bir sonucu olarak en az 45 bin ölümün gerçekleştiği iddia edilen başka bir temelsiz paylaşım çevrimiçi ortamlarda dolaşmaya başladı. İddiayı içeren gönderiler, alternatif bir video programı olan Bitchute’te 17 bin görüntülenme alırken, sohbet uygulaması Telegram’da çoğunlukla İspanyol kullanıcının paylaştığı gönderiler 120 bin görüntülenme aldı. 

Tüm bunlar yaşanırken Britanya’nın baş bilim danışmanı Patrick Vallance’ın hızla düzeltse de bir anlık hatayla hastanede yatan hastaların yüzde 60’ının iki doz aşılı olduğunu söylemesi, aşı karşıtı çevrelerin ağzına meze oldu. Bu hatayı Fransızca ve İtalyancaya çeviren aşı karşıtları Facebook’ta 142 bin beğeni ve paylaşım aldı.

Amerikalı muhafazakâr yorumcu ve siyasi aktivist olan Candace Owens, Britanya’nın baş bilim danışmanının hatasını paylaşarak, “Bu şok edici!” ifadesini kullandı. Owens, “Hükümetin baş bilim danışmanına göre İngiltere’de Kovid-19 nedeniyle hastaneye kaldırılan insanların yüzde 60’ına iki doz koronavirüs aşısı yapıldı.” dedi. 

Patrick Vallance hatasını telafi ettiğindeyse Owens, Facebook gönderisinin altına doğru bilgileri ekledi. Ancak bu güncellemeden önceki üç saat içerisinde gönderi, 62 binden fazla beğeni aldı ve pekçok kez paylaşıldı.

İDDİALAR ÇÜRÜTÜLSE DE YAYILMAYA DEVAM EDİYOR

ABD’deki askeri liderlerin ordu mensuplarını aşılanmaya zorladığı ve Savunma Bakanı’nın koronavirüs aşılarını zorunlu kılmaya çalıştığı haberleri bilinse de Gab Social Network yöneticisi Andrew Torba’nın yaydığı “koronavirüs aşılarını reddeden ordu mensubu üyeleri askeri mahkemelerde yargılanacak iddiası”na yönelik herhangi bir kanıt bulunmuyordu.

Komplo teorileriyle tanınan avukat Thomas Renz ise yine Temmuz ayında 45 bin kişinin koronavirüs aşıları sebebiyle öldüğünü iddia ettiği bir video yayımladı. Renz’in yaydığı videoda “Biden’ın, tıpkı kendisinden önceki başkan Trump gibi çevresindeki bürokrat grubu tarafından yanlış yönlendirildiğine inanıyoruz.” cümleleri sarfediliyordu. İddia, hükümet veri tabanındaki doğrulanmamış bilgilere dayansa da aslında çürütülmüştü. 

Washington University’de çevrimiçi komplo teorileri üzerine çalışan araştırmacı Rachel E. Moran, “Bu söylemler o kadar içselleştirilmiştir ki insanlar, ortaya çıkacak her yeni varyantla bu aşı karşıtı hikayeleri ileri sürmeye devam edebilir.” açıklamasını yaptı. Moran, “Şimdi Delta varyantıyla ilgili eski ve aynı iddiaları görüyoruz. Sırada gelecek olan neyse yine eski ve aynı iddiaları göreceğiz.” dedi.

FACEBOOK’TAKİ AŞI KARŞITI GRUPLAR BÜYÜYOR

Kovid-19 salgınının hayatımıza girdiği günden bugüne yanlış bilgilendirme politikasını uygulama konusunda daha katı davranan Facebook yine de yanlış bilgileri tartışan insanların popüler uygulaması olmaya devam ediyor. Bunun bir örneği olarak kendilerini aşı karşıtı tartışmalara odaklamış yaklaşık 400 bin üyeli, herkes tarafından erişilebilir veya özel 200’den fazla Facebook grubu keşfedildi. Bu gruplaraysa son yedi günde 13 bin üye eklendi.

Gruplarda yüksek etkileşim alan gönderilerin çoğu aleni şekilde yalan haber içermiyordu. Örneğin bir hayaletin maskesini düşüren bir Scooby Doo karakterinin resminin yer aldığı paylaşımda “Sizi diğer tüm varyantlardan daha korkutucu yapan şeyin ne olduğunu görelim.” ifadesi yer alıyordu. Maskenin kaldırılmasıyla birlikte MSNBC ve CNN’in logoları ortaya çıkıyordu ki bu kanallar aşı karşıtlarına göre Delta varyantını ciddiye alma hususunu abartıyordu. 

Söz konusu fotoğrafın altında ise yine asılsız iddialar sular seller gibi akıyordu. Hatta “savaş çığlıkları” bile vardı. Bunlar arasında “Tüm suç Çin’in!”, “Eninde sonunda onlarla savaşacağız, bu nedenle onlara karşı nükleer saldırıyı savunuyorum!” yorumları bulunuyordu.

FACEBOOK AŞI KARŞITLARINA YÖNELİK YAPTIRIMLARINA DEVAM EDECEK

Facebook, koronavirüs yanlış bilgilendirme politikasıyla onaylanan ihlallerin yorumlardan kaldırdığını ve insanları virüs hakkında güvenilir bilgilerle ilişkilendirdiğini söyledi.

Facebook sözcüsü Aaron Simpson yaptığı açıklamada, “COVID-19 ve aşı politikalarımızı ihlal eden herhangi bir hesap veya gruba karşı yaptırım uygulamaya devam edeceğiz.” dedi.

AŞILARA YÖNELİK TEYİTLİ BİLGİLERE ULAŞIN

Delta varyantıyla birlikte son haftalarda koronavirüs testi pozitif çıkan kişilerle ve koronavirüs nedeniyle hastaneye kaldırılanların büyük bir bölümünün aşısız hastaları içermesine rağmen yayılan yanlış bilgilerin aşıya yönelik tereddütlere yol açtığı biliniyor. 

Yanlış bilgilerin fazla oluşu doğru bilgilerin bulunmasını bulanıklaştırsa da araştırmak ve doğru bilgiye ulaşmak çok da zor değil. Aşılar hakkında yayımlanmış bilimsel makalelere, uzman görüşlerine, faz çalışmalarına, yan etkilerine veya akla takılabilecek her türlü soruyu cevaplandırmaya sadece bir tık uzaktayız. Bu sebeple sağlık çalışanları ve uzmanlar çevrimiçi ortamlarda gördüğümüz bilgileri teyitlemenin söz konusu tereddütleri bir nebze azaltacağına inanıyor.

Trump destekçilerinin sosyal ağı radikal grupların propaganda alanına döndü

ABD’nin eski başkanı Donald Trump’ın beyin takımı tarafından kurulan GETTR isimli platform, kısa sürede kafa kesme videoları ve aşırılık yanlısı içeriklerle doldu.

Sanal âlemde yakın zamanda gerçekleşen bir olay, belli bir grubun propagandasını yapmak için kurulan platformların tam tersi görüşteki kişilerin hedeflerine hizmet edebileceğini gösterdi. Trump yanlısı sosyal ağ GETTR, açılmasının üzerinden sadece birkaç hafta geçmesinin ardından IŞİD destekçileri tarafından yayılan terör propagandasıyla dolup taştı.

Eski Başkan Donald Trump’ın beyin takımı tarafından bir ay önce kurulan sosyal ağda kafa kesme videoları ve Batı’ya karşı şiddeti teşvik eden fotoğraf ve videolar dikkat çekiyor. Bunlar içinde bir örgüt militanının Trump’ı Guantanamo Körfezi’nde kullanılanlara benzer turuncu tulum içinde idam ettiğini gösteren bir görsel öne çıkıyor.

Trump ve destekçileri, ünlü Kongre binası baskınının ardından Twitter ve Facebook gibi ana akım sosyal medya platformlarında yer alamamaları üzerine harekete geçerek GETTR isimli bir platform kurmuştu. Trump’ın beyin takımı, maruz kaldıkları yasakların da etkisiyle GETTR için düşünce özgürlüğü vurgusu yaptılar.

IŞİD DURUMU FIRSATA ÇEVİRDİ

Ana akım sosyal medya platformlarınca engellenmek istenen ve sürekli propagandalarını kitlelere ulaştırmak için yeni mecralar deneyen terör örgütü IŞİD ise, bu durumu avantaja çevirmekte gecikmedi. Yüzlerce örgüt destekçisi hesap propaganda nitelikli çok sayıda içeriği platformda paylaştı.

ABD, dezenformasyon yaptığı için İran destekli web sitelerine el koydu

Birbirlerini GETTR’e davet ettikleri görülen örgüt militanlarından birinin “Şu ifade özgürlüğü de ne güzel bir şeymiş.” şeklinde alaycı ifadeler kullandığı görüldü. Buna karşılık, GETTR yetkililerinin bir süre sonra bazı terör yanlısı paylaşımları sildikleri ortaya çıktı.

Yaşanan ikilem ifade özgürlüğüyle terör propagandasını engelleme arasındaki hassas dengeyi de bir kez daha gündeme getirdi.

Derin sinir ağlarıyla oluşan içerik çok tehlikeli bir silaha dönüşebilir

Araştırmacılar, kamuoyunu etkilemek ve QAnon 2.0’yi (ABD’de aşırı sağcı komplo teorileri hareketi olarak bilinen girişim) güçlendirmek adına bir bot ordusu oluşturmak için devreye sokulan derin sinir ağlarının ne kadar tehlikeli olabileceğini ortaya koydu.

Dünyanın en önemli Siber Güvenlik Eğitim Programı olarak bilinen Black Hat’te Georgetown Üniversitesi Güvenlik ve Gelişen Teknoloji Merkezi’nin kıdemli araştırmacısı Drew Lohn tarafından sunulan araştırma, GPT teknolojisine odaklanan bir çalışma. GPT teknolojisi insan veya makine dili gibi bir dil yapısına sahip içerikler oluşturmada kullanılan çok güçlü bir yapay zeka modeli. 

2019 yılında Elon Musk tarafından kurulan OpenAI tarafından geliştirilen GPT’nin (GPT-2) ikinci nesil sürümü, sahtesi ve gerçeği ayırt edilemeyen haberler, makaleler ve sosyal medya yayınları oluşturma yeteneği ile biliniyor. Bu sürüm, onu geliştiren şirket de dahil olmak üzere bazı kesimler tarafından “piyasaya sürülmesi çok tehlikeli” olarak kabul ediliyor.

OpenAI kendi web sitesinde, “Teknolojinin kötü amaçlı uygulamalarıyla ilgili endişelerimiz nedeniyle tam eğitimli yapay zeka modeline erişim sadece araştırmacılara sağlandı.” ifadesi yer aldı.

GPT-3 SÜRÜMÜ KUTUPLAŞMALARI ARTIRMADA KULLANILABİLİR

Neden tehlikeli olduğuna gelince. GPT-2, şaşırtıcı derecede “konuyla alakalı” bir içerik oluşturmak için 1,5 milyar makine öğrenimi dil faktörünü (40GB) elemek üzere programlanabiliyor.

Asıl endişe ise aracın yanlış ellerde, interneti yanlış bilgilendirme ve sahte haberlerle doldurmak için kullanılabileceği konusunda yaşanıyor. 

GPT-2’nin gücünün ne denli büyük olduğunu anlamak adına Inferkit’teki araştırmacılar, kullanıcıların metin girebileceği ve yapay zekanın, girilen düşünceye ek yaparak “konuyla alakalı” metin üreteceği aracın hafif bir versiyonunu oluşturdular.

Lohn, Black Hat katılımcılarına Mayıs 2020’da piyasaya sürülen GPT-3 sürümünün sosyal medya bağlamında daha güçlü ve potansiyel olarak tehditkar olduğunu söyledi. GPT-2’nin 1.5 milyar parametreye göre sıralandığı yerde, GPT-3, 175 milyar parametreye kadar eleme yapabiliyor.

Pandemide yalan haberler davranışlarımızı gerçekten etkiliyor mu?

GPT-3 ayrıca kutuplaşmaları tetiklemek, kötü niyetli yalan haberleri yaymak için özel olarak tasarlanmış yapay zeka tepkileri üretebiliyor.

Araştırmanın GPT-3’ün yalan ve sahte haber yaymak isteyen bilgi operatörleri için ne kadar yararlı olabileceğini göstermeye çalıştığını söyleyen Lohn, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yanlış ellerde, bu araç toplumun dokusuna zarar verebilir ve dezenformasyon kampanyalarına tamamen yeni bir boyut kazandırabilir.”

DEZENFORMASYON KAMPANYALARI 2016’DAN BERİ ARTIŞTA

2016’daki ABD başkanlık seçimlerinden bu yana, tehdit aktörleri dezenformasyon kampanyaları başlatmakta giderek daha yetkin bir hale geliyor – ve Facebook, Twitter ile diğer platformlarda radara yakalanmadan isteklerini gerçekleştirebiliyor. 

Lohn’un testlerinde, bot orduları, dezenformasyonu veya manipüle edilmiş bakış açılarını yineleyen beyaz ırkın üstünlüğünü savunan, iklim değişikliğini inkar eden veya QAnon ile ilgili tweet’leri otomatik olarak oluşturmak için yaratıldı. İnandırıcılık konusunda daha etkin olabilmek adına GPT-3, saygın kaynakların yazı tonunu ve stilini de taklit edebiliyor.

Raporda şu ifadeler yer aldı: “GPT-3’ün mesajlarının aslında QAnon takipçilerine hitap edip etmeyeceği, etik olarak test edemediğimiz bir şey ve bu araştırmamız için önemli bir sınırlama.” 

20 HABERDEN 11’İNİN GERÇEK OLDUĞUNA İNANDILAR 

Georgetown öğrencilerinin katıldığı testlerde katılımcılara gösterilen tweet’lerdeki mesajların inandırıcı olup olmadığı soruldu. Bir örnekte, sistem bir AP haberi için bazıları sağ bazıları sol eğilimli olmak üzere 20 varyasyon hazırladı. En az bir öğrenci 20 haberden 11’inin gerçek olduğuna inandığını söyledi.

Lohn, testlerde GPT-3’ün “Şiddetli ve kutuplaştırıcı söylemleri yukarı veya aşağı çevirecek şekilde” yapılandırıldığını söyledi. Botlar tarafından oluşturulan farklı tweet türlerine örnek olarak, Hıristiyan seçmeni sandıktan uzak tutmaya yönelik oluşturulan şu tweet dikkat çekici: “Seçimler kimsenin ruhunu kurtarmaz. Bir Hıristiyan için oy vererek tarihin akışını değiştirebileceklerini düşünmek saçmalıktır. Birinin kurtarılmasının tek yolu Mesih’in kanıdır.” 

“NEYSE Kİ ÇOK MALİYETLİ BİR TEKNOLOJİ”

Siyasi atmosferin sosyal medya botları tarafından yaratılan bir dünyaya ne kadar yakınız? İyi haber şu ki, GPT-3 ve GPT-2’nin çalışması için çok fazla bilgi işlem gücü gerekiyor. Lohn, mevcut olan GPT-2’nin bile bellek gereksinimleri nedeniyle sistemleri sık sık çökerttiğini söyledi.

Twitter dezenformasyon savaşında AP ve Reuters’dan destek alacak

Tam ölçekli bir dezenformasyon kampanyası yürütmek için gereken altyapı da maliyeti artıran bir faktör. Örneğin, 90.000 kelime üretmek 87.50 dolara mal oluyor. Buna karşılık, tek bir Tweet oluşturmak yaklaşık 0,02 dolara patlıyor. Araştırmacılar, Twitter kullanıcılarının yüzde 1’ine ulaşmak için yeterli Tweet üretmenin yılda 65 milyon dolara mal olabileceğini tahmin ediyor. Lohn, bunun çok maliyetli olsa da, bir ulus devlet tarafından karşılanabileceğini düşünüyor.

Etkili bir dezenformasyon kampanyasının yürütmek de masraflı bir iş. Araştırmacılar, tweet’leri  spam dedektörlerine yakalanmadan inandırıcı hale getirmek için rakiplerin binlerce Twitter hesabı oluşturması gerektiğini tahmin ediyor.

“Özetle, bu durum için GPT-2 ve GPT-3 var. GPT-2’yi ücretsiz olarak indirebilir ve binlerce ve milyonlarca farklı düşük kaliteli Tweet oluşturabilirsiniz. GPT-3 kullanılabilir olduğunda, daha kaliteli içerik oluşturabilirsiniz. Bunu belli bir ölçekte yapmak istiyorsanız maliyet daha yüksek olacaktır. 

Twitter dezenformasyon savaşında AP ve Reuters’dan destek alacak

Sosyal medya platformu Twitter, gerçek dışı ve yanıltıcı içerikle mücadele amacıyla habercilik kuruluşları Associated Press ve Reuters ile çalışacak.

Söz konusu birlikteliğin Twitter’ın son zamanlarda dezenformasyonla mücadele kapsamında pilot uygulamasına başladığı Birdwatch’ın kalitesini de artıracağı düşünülüyor.

KÜRASYON EKİBİ İLE HAREKET EDİLECEK

Twitter’da top trende giren ve keşfet sayfasında karşımıza çıkan içeriklere ekstra bilgi eklemek, anahtar kelime ve hashtag aramalarında arama sonuçlarının nasıl listeleneceğine karar vermek, yüksek kalitedeki içerikleri önceliklendirmek ve pandemi gibi acil durumlarda keşfet sekmesinde görünen içeriklere müdahale etmek gibi çeşitli görev ve sorumluluklara sahip olan Twitter’ın Kürasyon ekibi, AP ve Reuters ile hareket ederek Twitter’da paylaşılan gönderilere doğru bilgilerin eklenme sürecini hızlandıracak.

Kürasyon ekibi, AP ve Reuters desteğiyle, platformdaki dezenformasyon gönderilerini kısa süre içerisinde kaldırmaya çalışacak. 

AP ve Reuters’ın destekleriyle Twitter’ın dezenformasyonla mücadele kapsamında geliştirdiği yeni araç Birdwatch’ın kalitesinin de artacağı düşünülüyor.

Twitter’ın teyit sitesi olacak Birdwatch da bu vesileyle AP ve Reuters’tan destek alacak. Söz konusu uygulama henüz ABD’de sınırlı kişilerce deneniyor olsa da Birdwatch üyeleri, Twitter’da paylaşılan gönderilerin değerlendirmesini AP ve Reuters tarafından iletilen geri bildirimler sayesinde gerçekleştirebilecek.

EDAM raporu: Tükiye’de veri doğrulama platformları ne durumda?

BIRDWATCH NEDİR?

Twitter kullanıcılarının yanlış bilgi içerdiğini düşündükleri paylaşımlarla ilgili ek bilgi ve belge sunma imkanı veren Birdwatch, “topluluk odaklı” teyit sitesi işlevi görecek. Söz konusu paylaşımlar Twitter yerine Birdwatch adlı sitede kullanıcılara sunulmasının yanında, içeriğe puan da verilebilecek.

Birdwatch’a katkıda bulunanlar arasına girmek için Twitter’a doğrulanmış bir telefon numarası ya da e-postası ile kayıtlı olmak, iki aşamalı kimlik doğrulamasını yapmış olmak ve yakın zamanda Twitter kurallarını ihlâl etmemiş olmak gerekiyor.

Bununla birlikte dezenformasyonu engellemek adına bir nevi teyit sitesi gibi çalışacak olan Birdwatch, “topluluk odaklı” yaklaşımı nedeniyle eleştirilerin hedefi olmaya devam ediyor.

“Bilgi Düzensizliği ile Mücadele Eğitimi” Projesi: Dezenformasyon Eğitimi çevrimiçi aracı açıldı

NATO Kamu Diplomasisi tarafından desteklenen “Türkiye’de Bilgi Düzensizliği ile Mücadele Etmek: Eğitici Temelli Program” başlıklı proje, bilgi düzensizliğine neden olan ve bu yolla bilgi ekosistemine derinden zarar veren faktörlerin neler olduğu, neden ve nasıl meydana geldiği ve hangi kanallarla engellenebileceği konusunda eğitim yaklaşımıyla farkındalık yaratmayı ve Türkiye’de “bilgi güvenliği” üzerine düşünen ve tartışan bir topluluğun oluşmasını hedefliyor.

Projenin koordinatörlüğünü Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emel Parlar Dal ve İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Erdoğan yürütüyor. Projede ayrıca Şaban Çaytaş, Ayda Sezgin ve Sude Karahasan da görev yaptı.

Projenin ilk iki aşaması Haziran ayında Eğitici Eğitimi Programı ve Kursiyer Eğitimi Programı ile tamamlandı. Bu aşamada bilgi düzensizliği konusuyla ilgilenen 20 eğitici, proje koordinatörleri tarafından gerçekleştirilen iki günlük bir eğitimden geçerek bu konuda detaylı olarak bilgilendirildi.

Bir sonraki aşamada eğiticiler yaklaşık ikişer saatlik çevrimiçi derslerle günümüz bilgi ekosistemi, yanlış bilginin dijital ortamda yayılımı, yanlış bilgiyle mücadele, küresel politikada dezenformasyon gibi konularda eğitimler verdiler; bu eğitimlere toplamda 300’den fazla katılımcı katılarak sertifika almaya hak kazandı.

Son olarak www.dezenformasyonegitimi.org internet sitesinde dileyen herkesin ücretsiz bir şekilde her an ulaşabileceği açık erişimli bir ders tasarlanarak Dezenformasyon Eğitimi başlığıyla kamuoyunun erişimine açıldı.

Türkiye’de bu konuda ilk defa hazırlanan bu açık erişimli çevrimiçi eğitim yanlış bilgi ile ilgili temel kavramları, yanlış bilgilerin dijital platformlarda nasıl yayıldığı, yanlış bilgilerden kaçınmak için hangi araçların kullanılabileceği, küresel politikada enformasyonun ve dezenformasyonun rolü gibi konuları içeriyor.

Bilgi düzensizliği ile mücadele etmek amacıyla hazırlanan Dezenformasyon Eğitimi dersine çevrimiçi olarak erişebilir, ders videolarını izleyebilir, bilgi düzensizliği ile ilgili çeşitli okuma ve linklere ulaşabilir, eğitimleri tamamlayarak sertifikanızı alabilirsiniz.

Bu çevrimiçi araçta katılımcılar aşağıdaki derslere katılabilirler.

  • Dezenformasyon: Temel Kavramlar – Prof. Dr. Emre Erdoğan
  • Güvenlik Sorunu Olarak Dezenformasyon – Dr. Gökçe Gezer
  • Yanlış Bilginin Yayılımı: Platform Mimarileri – Doç. Dr. Akın Ünver
  • İnfodemi – Prof. Dr. Emre Erdoğan
  • Yanlış Bilginin Psikolojisi – Doç. Dr. Sinan Alper
  • Yanlış Bilgiyle Mücadele Araçları – Koray Kaplıca
  • Dezenformasyon ve Dayanıklılık – Doç. Dr. Suncem Koçer
  • Yanlış Bilginin Yayılımı: Dijitalleşme – Doç. Dr. Bilge Narin
  • NATO ve Yanlış Bilgi – Prof. Dr. Emel Parlar Dal
  • NATO, Rusya ve Güvenlik – Dr. Ziya Meral