Etiket arşivi: Cambridge Analytica

Rusya, Brexit ve İskoçya seçimlerine ne kadar müdahale etti?

Uzun süren bir bekleyişten sonra İngiliz Parlementosu İstihbrat ve Güvenlik Komitesi “Rusya Raporu”nugeçtiğiniz günlerde yayınlandı. Rapor Rusya’nın Birleşik Krallık’a ne kadar tehdit oluşturduğunu ve Birleşik Krallık yönetiminin bu konuda neler yaptığını konu alıyor.

Raporda Rusya’nın seçimlere etkisi, geleneksel ve siber casusluk iddiaları ile Rusya’nın yurt dışındaki düşmanlarını etkisiz hale getirmesi konu ediliyor.

2016 yılında düzenlenen ve İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasını halk referandumuna sunan Brexit oylamasıyla İngiltere halkı AB üyeliğinden vazgeçme kararı almıştı. Oylamaya giden süreçte Rusya’nın ‘daha parçalanmış bir AB’ istediği ve bu yüzden AB’ye hayır oylarını arttırmak için çeşitli yollara başvurduğu yorumları yapılmıştı. Bu yollardan bir tanesi de uydurulmuş haberler ve sosyal medya mecralarına reklam vererek, AB’ye çekimser duran kesimlerin ‘AB karşıtlığını güçlendirmek’ olarak öne çıktı.

CAMBRİDGE ANALYTİCA’NIN ROLÜ ORTAYA ÇIKMIŞTI

Brexit sonrası dönemde, siber yollarla seçmen davranışının etkilendiği şüphesiyle İngiltere’de başlatılan soruşturmada veri analitiği şirketi Cambridge Analytica, İngiliz seçmeler ile ilgili verileri Brexit yanlısı politik gruplar ile paylaşarak bu seçmenlere yönelik sosyal medya mecralarından ‘hedefli kampanyalar’ düzenlemişti. 2017 ekim ayında İngiltere Parlamentosu Facebook, Twitter ve Google’dan Brexit kampanyası sırasında Rusya’dan gelen reklam ödemelerini açıklama çağrısında bulunmuştu.

Rusya’nın 2016’daki ABD başkanlık seçimlerine siber operasyonlarla müdahalesi yakın zamanda Birleşik Krallık’ta yapılan seçimlerde de benzer müdahaleler yaptığı ihtimalini akıllara getirdi. Bu seçimlere İskoçya seçimi ve Brexit de dahil. İngiliz hükümeti geçen hafta 2019 genel seçimlerine de Rus müdahalesi olmuş olabileceğini belirtti. Medya araştırmaları daha önce de benzer faaliyetlere işaret etmiş olsa da bunların önemli bir etki edip etmediği net değil. Cambridge Analytica, hem ABD başkanlık seçimlerinde hem de Brexit sırasında seçmenlere yönelik siyasi kampanyaların daha etkili olması için Facebook’tan kullanıcı verilerini yasal olmayan yollarla aldığı belirlenmişti.

RUS FİNANSAL GÜCÜ İNGİLTERE’DE NE KADAR GÜÇLÜ?

Rusya’nın İngiltere’de yürüttüğü etki operasyonlarına Londra hükümetinin yetersiz tepki verdiği değerlendiriliyor. Bu durumun bir sebebi Rus finansal gücünün İngiltere’deki büyük etkisi. Özellikle Londra’da avukatlardan insan kaynakları çalışanlarına birçok alanda birçok insan Rus fonları ile zenginleşmiş durumda, dolayısıyla da Ruslara karşı yaptırım uygulamak zor hale gelmekte. Fakat asıl tartışma bu paranın politik ayağına dikkat çekilmesi durumunda yaşanacak gibi görünüyor. Bazı tanınmış Ruslar İngiltere’de siyasi partilere mali destek verse de raporda isim geçme olasılığı düşük görünmekte.

RAPORUN HAZIRLANMASI NEDEN UZUN SÜRDÜ?

Siyasi bağışlar ile alaklı konulardan dolayı başbakanlığın geçen sene aralık ayındaki seçimden önce raporu yayınlatmadığı konuşulmakta. Fakat durum bundan daha derin olabilir. Raporun gecikmesi Muhafazakar Parti ile Brexit oylaması döneminde Muhafazakar Kamçı’yı geri çekmekte önemli rol oynayan bağımsız aday Dominic Grieve arasındaki bir güç çekişmesinden dolayı da olabilir.

KAMUOYU RAPORUN NE KADARINI GÖRECEK?

Kamuoyunun raporun ne kadarına erişiminin olacağı da merak konusu. Raporun kamuoyuna sunulurken bazı redaksiyonlardan ve sansürlerden geçeceği rivayet ediliyor. Devler görevlileri için ise gizli bilgileri de içeren bir versiyonu hazırlanacak.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

İLGİLİ TED TALK: BREXIT’TE FACEBOOK’UN ROLÜ -Türkçe altyazılı- 

İngiliz meclisinden Facebook’a ağır suçlama: Dijital Gangster

İngiliz meclisi raporunda, Facebook, gizilik ve rekabet kurallarını kasıtlı olarak çiğnemekle suçlanarak “dijital gangster  gibi davranmakla” suçlandı.

İngiltere Parlamentosu Dijital, Kültür, Medya ve Spor Komitesi’nin dezenformasyon ve sahte haber ile ilgili hazırladığı 108 sayfalık raporda, Facebook’un kullanıcıların verilerini kâr amaçlı sattığı, sosyal medya platformunun çok daha katı bir düzenlemeye tabi tutulması gerektiği vurgulandı.

Komite’nin bir yıldan uzun süren çalışması sonucu ortaya çıkan raporda, şirkete ağır eleştiriler getirildi:

Facebook, kârı veri güvenliğine tercih etmeyi sürdürüyor. Kullanıcı bilgilerinden kazanç elde etmek için risk alıyor. Bizce çok açık ki Facebook sadece ciddi güvenlik açıkları kamuoyunda duyulunca önlem alıyor” denildi.

Geçen yıl Facebook’un 50 milyon kullanıcı profiline ait verileri Cambridge Analytica şirketi ile paylaştığı ve bu bilgilerin şirket tarafından usulsüz kullanıldığı ortaya çıkmıştı. İngiliz şirket, kişisel verileri 2016 ABD başkanlık seçimlerini etkilemek için kullanmakla suçlanmıştı.

‘Demokrasiyi riske atıyor’

Facebook’un sahte ve manipülatif haberlerin platformda yayılmasını engellemek için acil eyleme geçmesi gerektiği belirtilen raporda, “Yabancı güçlerin yaydığı gerçek dışı hikayeler İngiltere demokrasisini riske atıyor” ifadesi kullanıldı.

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Tom Watson da “Parlamenter demokrasimiz çok az kişi tarafından, Zuckerberg’in yaptığı şekilde hakir görülmüştür. Ülkemizin geçtiği şu zor dönemde tüm renkten siyasilerin ayın fikirde olduğu bir konu varsa o da Zuckerberg’i ve Facebook’u hizaya getirmektir” dedi.

Facebook: Anlamlı düzenlemelere açığız

İngiliz meclisinin bu raporuna, Facebook’tan tepki gecikmedi. Şirketin Kamu Politikaları Müdürü Karim Palant “Anlamlı düzenlemelere açığız ve komitenin seçim kanunu reformu konusundaki önerilerini destekliyoruz” dedi.

Karim Palant, “Halihazırda büyük değişiklikler yaptık. Facebook’taki her siyasi reklam onaydan geçmeli, parasını kimin verdiğini beyan etmeli. Ardından bu reklamlar 7 yıl boyunca arşivde kalıyor” dedi.

Palant bir yıl öncesine göre çok yol kat etmiş olmalarına rağmen daha yapmaları gereken çok şey olduğunu belirtti. 30 bin kişilik bir ekiple, kullanıcıları istismar etmeye yönelik içerikle mücadele ettiklerini ve sorunu çözmek için yapay zekaya yatırım yaptıklarını da ekledi.

Ayrıntılar için: BBC Türkçe

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

2018’de öne çıkan 12 veri sızıntısı

2018 yılı, veri sızıntılarının gündemi meşgul ettiği bir yıl oldu. Veri sızıntılarıyla ilgili haberlerin oldukça rutin hale gelmesi nedeniyle vakalar her seferinde çok hızlı şekilde unutulsa da 2018, şirketlerin ciddi veri sızıntılarıyla hasar gördüğü ve masum kullanıcıların kişisel bilgilerinin risk altına girdiği pek çok vaka ile geride kaldı.

8 dolara 1 milyar kişinin bilgisi

Hindistan’daki Tribune gazetesi, siber suçluların ülkenin biyometrik veritabanını WhatsApp üzerinden sattığını raporladığında, yılın daha ilk günleri yaşanıyordu. Habere göre gazetenin muhabirleri yaklaşık 8 dolara, 1 milyardan fazla kişinin ismine, mail adresine, telefon numarasına ve posta koduna erişim sağlayabilmişti. Daha da kötüsü, fazladan beş dolar ödeme karşılığında kendilerine benzersiz bir Hint kimlik kartı teklif edilmişti. Aadhaar Card olarak bilinen bu kart, bedava okul yemekleri ve yakıt giderleri gibi devlet hizmetleri için kullanılabiliyordu.

FedEx bilgileri kime teslim etti?

Şubat’ta global kargo şirketi FedEx, güvenliksiz bir Amazon AWS sunucusu nedeniyle kullanıcı bilgilerini açığa çıkartan pek çok şirketten biri olarak gündeme geldi. Güvenlik araştırmacıları halka açık bırakılmış sunucunun, isimleri, adresleri, telefon numaralarını, pasaport fotoğraflarını, sürücü belgelerini ve faturaları içeren 119 bin doküman içerdiğini tespit etti. Güvenlik zafiyeti bulunan diğer bulut parçaları gibi, hackerlerin hassas verilere erişim kazanması için bir şifre girmesine bile gerek kalmamıştı.

Facebook skandalı gündemi sarstı

Çevrimiçi gizliliği gündeme getiren Mart, teknoloji şirketlerinin kullanıcı verilerini nasıl dikkatsiz bir şekilde açığa çıkardığını tüm halkın ilgisini çeken Cambridge Analytica vakasıyla gösteren bir ay oldu.

Bu vakada Facebook’ta bulunan bir kişilik testini çözen 270 bin kullanıcının ve bu kişilerin toplam 50 milyon arkadaşının kişisel bilgileri çalınmıştı. Normalde Facebook uygulama geliştiricilerinin kullanıcıların verilerini üçüncü partilerle paylaşmadığı düşünülse de test ile toplanan veri, Cambridge Analytica ile paylaşıldı.

Facebook verilere erişildiğini fark edince, verilerin yok edilmesini talep etse de karşı taraf sözünü tutmadı. Teknik olarak düşünüldüğünde bu bir Facebook veri sızıntısı yerine bir veri politikası açığı olarak düşünülebilir ancak sonuçları pek çok veri sızıntısından daha kötü oldu.

Sağlık derken bilgiler gitti

Nisan ise MyFitnessPal uygulaması kullanıcılarının zarar gördüğü bir dönem olarak 2018’de yer aldı. Hackerlerin kullanıcı adları, mail adresleri ve şifreleri çalmasının ardından 150 milyon kullanıcı, kişisel bilgilerinin ele geçirildiğini fark etti. Bu vaka, kırılması zor şifreler seçme ve aynı şifreyi birden fazla web sitesi veya uygulamada kullanmama gibi basit kuralların önemini bir kez daha gösterdi.

GDPR yürürlüğe girdi

25 Mayıs 2018’de Avrupa’nın GDPR yasasını devreye koyması ve bu sayede şirketlerin kullanıcıların özel bilgilerine karşı dikkatsiz olmasının daha çok engellenmeye başlanması ile Mayıs, veri güvenliği için iyi bir ay oldu.

GPDR ile devletler ilk kez, güvenliği zayıf şirketlere ciddi maddi cezalar verme gücü kazandı. Ancak tabii ki GDPR gibi yeni veri koruma kanunlarının hiçbiri veri sızıntılarının sonunu getirmedi.

Facebook’a bağlı “myPersonality Facebook” uygulamasına kayıtlı altı milyon kullanıcının özel, hassas verilerinin GitHub’da dört sene boyunca açık olarak görülecek şekilde yayınlandığı ortaya çıktı. Facebook, profillere dair çok fazla bilgi depoladığı için bu ve başka 200 uygulamanın çalışmasını askıya alsa da, tam bir çözüm geliştiremedi.

Bilet devi bilgileri çaldırdı

Yılın yarısı geride kaldığında, veri sızıntıları ardı arkası kesilmemeye devam ediyordu. Haziran, Ticketmaster vakasıyla çalkalandı. Kötü niyetli bir kodun Ticketmaster sitesine yerleştirildiğini fark eden yetkililer, isim, adres, mail adresi, telefon numarası, giriş ve ödeme detayları gibi kullanıcı bilgilerinin sızdırılmış olabileceğini duyurdu.

Sorunun Ticketmaster’in ödeme sayfasına yerleştirdiği üçüncü parti kodundan kaynaklandığı ortaya çıktı. Dijital bir banka olan Monzo, Ticketmaster ile Nisan ayında iletişime geçerek websitelerinin sızıntıya uğramış olduğuna inandıklarını belirtmiş ancak Ticketmaster problemin gerçekliğini Haziran’a kadar doğrulamamıştı.

10 milyon kişinin bilgileri sızdı

İngiltere’deki popüler mağazalardan Currys PC World, Carphone Warehouse ve Dixons Travel’in yaklaşık 10 milyon kullanıcısı, ödeme bilgileri ve kişisel kayıtların hackerler tarafından çalındığı bir veri sızıntısından etkilendi. Bu şirketler Temmuz ayını kullanıcıların tepkisi nedeniyle alarm halinde geçirdi.

Air Canada: 1,7 milyon kişi şifresini değiştirmek zorunda kaldı

Ağustos’un veri sızıntısı gündeminin merkezine Air Canada oturdu. Bu vakada hackerler, kullanıcı isimleri, telefon numaraları, mail adresleri, Air Canada hesap numaraları, tüm pasaport detayları, cinsiyet, ikamet edilen ülke ve doğum yıllarına erişim kazandı.

Hackerlerin 20.000 hesabı ele geçirdiği duyurusunun ardından Air Canada’nın mobil uygulamasını kullanan 1,7 milyon kişi, şifrelerini değiştirmek zorunda kaldı. Bu bilgilerin sigorta şirketleri, mobil operatörler ve bankalarla paylaşılması ihtimali nedeniyle durum oldukça korku yarattı.

Tekrar Facebook gündemde

Eylül ayında Facebook tekrar gündeme geldi. Facebook, ciddi bir güvenlik zafiyeti nedeniyle hackerlerin hesaplara ve giriş için Facebook’u kullanan üçüncü parti uygulamalara dair bilgilere erişebilmesine neden olan bir güvenlik zafiyetinin varlığını kabul ederek yaklaşık 50 milyon hesaba ulaşıldığını bildirdi. Başkasının Gözünden Gör (“View As”) güvenlik sızıntısı olarak bilinen bu sorunun kurbanları arasında kurucu Mark Zuckerberg’in ve Facebook operasyon müdürü Sheryl Sandberg’in bile bulunduğu söylendi.

Bu sefer Pentagon

Ekim’de 30.000 askeri çalışan ve sivil personelin kredi kartı ve kişisel bilgileri, Pentagon’a yönelik bir güvenlik sızıntısında açığa çıktı. Veri sızıntısı, Savunma Bakanlığı’na seyahat yönetimi hizmetleri veren, ismi açıklanmayan bir üçüncü parti sağlayıcıdan dolayı gerçekleşti. En gizli olarak kabul edilen bilgilerin durumdan etkilenmemiş olduğu duyurulsa da, bilgileri hackerlerin eline düşen kullanıcıların içi rahatlatılamadı.

Marriott Otel, 500 milyon kişinin bilgisini çaldırdı

Şimdiye kadarki en geniş kapsamlı veri sızıntılarından biriyle Kasım ayında Marriott Hotel yüzleşti. Otelin açıklamasına göre, ziyaretçi rezervasyon veri tabanındaki 500 milyon kişinin bilgileri risk altına girdi.

Bu bilgiler, isim, mail adresi, telefon numarası, pasaport numarası, hesap bilgisi, doğum tarihi, cinsiyet, giriş ve çıkış bilgileri ile rezervasyon tarihiydi. Bazı kullanıcılara göre kart bilgileri ve kartların son kullanma tarihleri de çalınmıştı. 2013’te Yahoo’nun yaşadığından sonra bu veri sızıntısı tarihteki en büyük ikinci sızıntı vakası olarak kaydedildi.

Ve kapanış Google Plus ile…

Sorunun Mart ayında keşfedilmesinin ardından Google, Ekim 2018’de Google+ sosyal ağında gizlilik hakkında ciddi bir eksikliğin olduğunu kabul etti.

Bu durumun karşılığında şirket, Google+’yı Ağustos 2019 sonunda kapatmaya karar verse de 2018’de Google’ın yaşadığı veri gizliliği problemleri bununla bitmedi.

Google Aralık ayında bu sefer de yaklaşık 52 milyon Google+ profil bilgisinin açığa çıkmasıyla sarsıldı. Açıklamaya göre ara yüzdeki bir zafiyet, üçüncü parti uygulamaların ve geliştiricilerin kullanıcıların kişisel bilgilerine izinsiz erişmesine yol açtı.

Veri skandalları 2018’e damgasını vurdu

2018 yılı teknolojik gelişmelerin birbirini izlediği, bunun yanında skandalların özellikle de veri skandallarının yaşandığı bir yıl oldu. 2018’in ilk aylarına dönecek olursak, Cambridge Analytica şirketinin milyonlarca Facebook kullanıcısının verilerini usulsüz kullandığının ortaya çıkması pek çok eleştiri almıştı. Facebook yöneticileri de sık sık ifade vermeye çağrılmıştı.

Mark Zuckerberg, Nisan ayında ABD Senatosu ve Mayıs ayında Avrupa Parlamentosu ile karşı karşıya kalmıştı. Yakın zamanda ise Washington DC Başsavcılığı, sosyal medya platformu Facebook’a kullanıcıların verilerini uygunsuz bir şekilde paylaştığı gerekçesiyle dava açtı. Başsavcı Karl Racine, yaptığı yazılı açıklamada Facebook’u kullanıcılarını kişisel verilerine kimlerin erişebildiği ve nasıl kullanıldığı konusunda da yanıltmakla suçladı. ( https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46628697) Normal bir yılda bu olaylar inanılmaz kabul edilecekken, yılın devamında yaşananlar bunları biraz gölgede bıraktı diyebiliriz.

Bu yıl en çok tartışılan ve gündemde kalan konularından biri Amerika’da gerçekleşen Uber kazası idi. Tempe kentinde meydana gelen kazada, Uber’in Volvo SC 90 model aracı sokakta karşıdan karşıya geçen birine çarpmış ve kişi hayatını kaybetmişti. Kaza anında aracın direksiyonunda bir sürü otursa da aracın “otomatik sürücü modunda” olduğu görülmekteydi. Dolayısıyla konuyla ilgili uzun zamandır tartışılan hukuksal tartışmalara yönelik ilk somut olay gerçekleşmiş oldu. Uber olay sonrası sürücüsüz araçlara yönelik olan test çalışmalarını durdurduğunu açıklamıştı. (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43500904)

Gündemde olan diğer tartışmalar ise büyük çapta güvenlik ve mahremiyet üzerine idi. IBM’in NY polis departmanı ile gizlice çalıştığı ve New York sokaklarında binlerce insanın polis kamerasını kullanarak, ırk temelli yüz tanıma için “etnik köken tespiti” özelliği geliştirdikleri ortaya çıkmıştı. Bu durum, başta Amerika olmak üzerine devletlerin ve teknoloji şirketlerinin elde ettikleri verileri etik dışı kullandığı tartışmalarını artırmıştı. (https://theintercept.com/2018/09/06/nypd-surveillance-camera-skin-tone-search/)

 VERİ, 2018’E DAMGA VURDU

2018 yılının konusu ise kesinlikle “veri” idi. Özelikle yüksek riskli alanlarda kullanılan yapay zekâ sistemleri pek çok hak ihlaline sebep oldu. Mayıs ayında, İngiltere’de göç sahteciliğini tespit etme amacıyla tasarlanan bir ses tanıma sistemi binlerce vizeyi iptal etti ve bunun sonucunda birçok insan yanlışlıkla sınır dışı edildi. Temmuz ayında ise IBM Watson’ın “güvenli olmayan ve hatalı” kanser tedavisi önerileri ürettiği bildirildi.

Öte yandan Amazon’un kullandığı makine öğrenim sisteminin son zamanlarda kadınlara karşı ayrımcılık yaptığı, hatta sadece “kadın” kelimesini içeren özgeçmişleri aşağı sıralara çektiği ortaya çıktı. IBM, Facebook ve Microsoft gibi şirketler yapay zekâ sistemlerinde önyargı sorunlarının hafifletilmesine yardımcı olmayı vaat etmesine rağmen, yaşanan bu olaylar, bu sistemleri kullanan şirketlerin hesap verebilirliklerine yönelik eleştirilerin dalga dalga yayılmasına sebep oldu.  (https://medium.com/@AINowInstitute/ai-in-2018-a-year-in-review-8b161ead2b4e)

YAPAY ZEKÂ: BÜYÜK BİR SORU İŞARETİ

Birleşmiş Milletlerin yayımladığı raporda, yapay zekânın insanlığın en acil ihtiyaçları ile uyumlu olacağının garantisi bulunmadığı söylendi. Raporda ayrıca, YZ sistemlerinin “insan duygularını manipüle etmek ve yanlış bilgi yaymak ve hatta nefreti yaymak” ve “mevcut önyargıları ve dışlanma biçimlerini pekiştirme riskini üstlenmek” için daha fazla kullanıldığı belirtiliyordu. (https://www.un.org/development/desa/dpad/wp-content/uploads/sites/45/publication/WESS2018_full_web.pdf )

Üst üste yaşanan bu skandalları teknoloji şirketlerinin sektöre yönelik etik kodlar yayınlaması takip etti. Google YZ ilkeleri bunların en önemlisi olmuştu. (https://www.blog.google/technology/ai/ai-principles/) Bu ilkelerin dikkat çekenlerinden bazıları ise şöyle idi: Yapay zekâ;

  1. Toplumsal fayda sağlamalıdır.
  2. Ön yargıların doğmasına veya artmasına neden olmaktan kaçınmalıdır.
  3. Güvenli bir şekilde geliştirilmeli ve güvenliği test edilmelidir.
  4. İnsanlara hesap verebilir olmalıdır.
  5. Gizlilik ilkelerine uygun tasarımda olmalıdır.

 Verinin artan önemi karşısında bazı yasal düzenlemeler de 2018’in önemli gelişmeleri arasında yer aldı. Bunlardan en önemlisi şüphesiz 25 Mayıs’ta yürürlük kazanan, Avrupa Birliği ve Avrupa Ekonomik Bölgesi içindeki tüm bireyler için veri koruma ve mahremiyet ile ilgili düzenlemeler içeren AB Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) idi. Bunu takiben, Kaliforniya, ABD’deki en güçlü gizlilik yasasını yürürlüğe koydu.

TERMİNATÖRLERE HAYIR

Askeri alanda robotik teknolojilerin kullanımının yaygınlaşmaya başlaması karşısında artan tepkiler de 2018 gündeminde idi. Ağustos ayında BM nezdinde gerçekleşen ve 70’ten fazla ülkenin temsilcisinin katıldığı görüşmelerde biri kez daha bu teknolojinin askeri alanlardaki kullanımının kısıtlanmasının altı çizildi. Akabinde AB Parlamentosu da bu teknolojilerin askeri alanlardaki artan kullanımını desteklemediğine yönelik görüşlerini açıklamıştı. (http://www.europarl.europa.eu/news/en/press-room/20180906IPR12123/european-parliament-speaks-out-against-killer-robots)

AB 2018 yılı boyunca yapay zekâ konusunda pek çok çalışma gerçekleşti. En önemlisi Nisan ayında yayınlanan Yapay Zekâ Bildirisi olmuştu. (https://robotic.legal/ab-yapay-zeka-bildirgesi/) Bu bildiri çerçevesinde şu hususların altı çizildi:

  • Yapay zekâ kullanımında sorumluluğu temin etmek için, yapay zekâ ile ilgili etik ve yasal çerçeve konusunda görüş alışverişinin yapılması,
  • Avrupa düzeyinde yoğun bir Dijital İnovasyon Merkezi ağının kurulmasına katkıda bulunulması,
  • Şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi prensiplerin yanı sıra kişisel verilerin gizliliği ve korunması da dahil olmak üzere, AB temel hak ve değerlerini temel alan yeterli yasal ve etik bir çerçeve sağlanması,
  • İşgücü piyasasının dönüşümü ve AB vatandaşlarının becerilerinin artırılması da dahil olmak üzere Avrupa’daki eğitim ve öğretim sistemlerinin modernize edilmesi gibi sosyo-ekonomik zorlukların ele alınması.

Bu bildiri sonrasında ise AB, Aralık ayında yapay zekâ ve etik konusunda yeni bir rehber yayınladı.( https://robotic.legal/guvenilir-yapay-zeka-icin-taslak-etik-esaslar/)  Bu rehberde “güvenilir yapay zekâ” için bir çerçeve oluşturmak amaçlanıyor. Bu rehbere göre güvenilir yapay zekanın iki bileşeni vardır: (1) Etik bir amaç sağlayacak şekilde temel haklara ve uygulanabilir düzenlemelere, muhtemel ilke ve düzenlemelere saygı göstermelidir. (2) Teknik olarak sağlam ve güvenilir olmalıdır, çünkü iyi niyetli olsa bile teknolojik hakimiyet eksikliği istenmeyen zararlara sebep olabilir.

DUPLEX: BÜYÜK TARTIŞMALARI TETİKLEDİ

Her ne kadar skandallar yılı olarak özetleyebilsek de teknolojik gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu 2018. Örneğin, Haziran ayında Google’ın geliştirdiği Duplex büyük ses getirdi. Sesli asistan özelliğine sahip olan Google Duplex, karşıdakinin gerçek bir kişiyle konuştuğunu hissedecek kadar doğal görüşmelere girilebilmekte, hatta “hmm” gibi düşünce ifadeleriyle konuşmaya gerçekçilik katabilmekte.(https://ai.googleblog.com/2018/05/duplex-ai-system-for-natural-conversation.html)

Öte yandan, Ford, Waymo, General Motors ve Tesla gibi şirketlerin araç teknolojisi ile ilgili çalışmaları da ses getirdi. SpaceX şirketinin ürettiği Falcon Heavy isimli roket, Elon Musk’ın Tesla spor arabasıyla beraber Florida eyaletindeki Kennedy Uzay Üssü’nden uzaya fırlatıldı. (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-42980048)

 TÜRKİYE’DE YAPAY ZEKÂ VE ROBOT POPÜLERLİK KAZANDI

Dünyada yaşananların paralelinde Türkiye’de de birtakım gelişmeler olduğunu söylemek mümkün. Yapay zekâ ve robot konuları 2018’de her kesim için popüler hale gelmeye başladı. Deep Learning Türkiye ekibinin Ekim ayında düzenlediği DeepCon konferansı şüphesiz en çok ses getiren etkinliklerden biri olmuştu.

Öte yandan Ocak ayında İstanbul Barosu’nda da yapay zekâ ve robotlar hukuksal boyutuyla tartışıldı. Yılın ilerleyen aylarında da sürücüsüz araçlar ve hukuk üzerine ikinci konferans düzenlendi ve bu konferansta da hem teknik hem de hukuksal tartışmalar üzerinde duruldu.

Bu yıl edebiyatta da robotların izlerini görmeye başladık. Sevgili Ayşe Acar’ın Türk edebiyatına kazandırdığı Bay Binet romanının devamı olan “Yeşil Adam” bu yıl okuyucusuyla buluştu. Yılın ilerleyen aylarında ise Prof. Cem Say’ın yapay zekâ konusunda oldukça sade bir dille yazılmış ve teknik alt yapısı olmayan kişilerin de kolayca okuyabildiği “50 Soruda Yapay Zekâ” kitabı yayınlandı.

Türkiye ve dünyada 2018, teknolojik gelişmelerin yaşandığı bir yıl olsa da büyük çapta veri konusunda yaşanan skandallarla geçen bir yıl oldu diyebiliriz. Bu da bize bireyleri koruyan yasal gelişmelerin teknolojinin hızına yetişmesi gerektiğini gösteriyor. 2019 yılının büyük teknolojik gelişmelere ve bunu takip eden akılcı yasal düzenlemelere sahip olması ümidiyle…

Facebook, şimdi de kullanıcıların mali durumlarının peşinde mi?

Sosyal paylaşım sitesi Facebook, kullanıcılarının finansal işlemlerine dair detaylı bilgileri bankalardan istediğine yönelik iddiaları reddetti.

Şirket bu açıklamayı Wall Street Journal gazetesinde yer alan bir haber üzerine yaptı. Wall Street Journal, Facebook’un, site ile etkileşimlerini artırmak için, ABD’deki başlıca bankalardan kullanıcılarının kredi kartı hareketleri ve hesap bakiyeleri gibi bilgilerini istediğini yazmıştı.

Haberde, şirketin, platform üzerinden alışverişe imkan tanıma planlarının olduğu da yazıyor.

Facebook’tan yapılan açıklamada, şirketin müşteri hizmetlerini iyileştirmek için banka ve finans kurumlarıyla görüşmeler yaptığı doğrulandı, ancak bunun başka bir amaç taşımadığı kaydedildi.

İlgili haber>> Peşindeki sosyal medya canavarı: Facebook

Bir Facebook yetkilisi, kullanıcıların banka bilgilerini girmeleri halinde şirketin bazı finansal bilgilere erişebildiğini, ancak bunların reklam ya da müşteri hizmetlerini iyileştirme dışında bir amaç için kullanılmadığını açıkladı. Yazılı açıklamada, “Bu bilgileri (müşteri hizmetleri) tarzındaki durumlar haricinde kullanmıyoruz” denildi.

Gazete, Facebook’un konuyla ilgili JPMorgan Chase, Wells Fargo, Citigroup ve US Bancorp gibi bankalarla görüşmeler yürüttüğünü öne sürmüştü.

Facebook’tan yapılan açıklamada, “(Facebook Messenger) üzerinden bir banka ile mesajlaşmanın, telefonda beklemekten daha iyi olabileceği düşüncesiyle hareket ediyoruz” denildi.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz