Etiket arşivi: blockchain

Hobbes, blokchain’i görse Leviathan’ı yazmaya ihtiyaç duyar mıydı? 

Hobbes, blokchain’i görse Leviathan’ı yazmaya ihtiyaç duyar mıydı? Blockchain gibi teknolojik gelişmelerin katlanarak etkilerini arttırdığı ve toplumsal yapıların buna karşılık veremediği bir çağdayız. Kartların yeniden dağıtılmak üzere olduğu bariz fakat sonuçlarını öngörebilmek oldukça zor. 

Günümüzdeki gelişmeler artık sadece hayatımızı kolaylaştıracak araçlardan ibaret değil güven olgusu gibi kavramlara yeni bir bakış açısı getirecek kadar etkileyici. Dolayısıylateknoloji bu gibi olguları değiştirdikçe var olan sistemlerin dönüşmek zorunda kalması kaçınılmazBu sistemlerden belki de en köklü olanlarından biri devlet ve vatandaş arasındaki ilişki. Blockchain aracılığıyla bu köklü ilişkiyi yeniden düşünmemiz teknolojinin ‘distruptive’ etkisinin en bariz örneklerinden biri olabilir. 

İngiliz filozof Thomas Hobbes, Leviathan’ı yazarken devlet kavramının oluşumunu temel bir ihtiyaca bağlar. Bu ihtiyaç bireyin can ve mal güvenliğidir. Ona göre, doğa durumunda bütün bireyler eşittir ve bu yüzden istediklerini yapabilirler. Bu durum kaos ile sonuçlanır ve güven ulaşılamayacak bir olgudur. Bu yüzden bireyler bazı haklarından vazgeçerek iktidar olgusunu kabul eder. Bunun karşılığında bireyler doğa durumunda bulunamayacak can ve mal güvenliğine ulaşır.  

Devletin can ve mal güvenliği sağlayabilmesinin temelinde bireylerin rızası yatar. Rıza aracılığı ile devlet meşru bir otoriteye sahip olur ve böylece vatandaşlarının birçok verisini kaydedebilir ve düzenleyebilir. Kısacası, güven olgusunu oluşturabilmek için merkezi bir yapıya ihtiyaç duyulmuştur. Blockchain’in felsefesi ise bu ihtiyacın farklı bir şekilde çözümlenebilmesinin mümkün olduğunu söyler.  Düşünün ki mülk, para ve evlilik gibi birçok önemli verinin güvenliği için devlete ihtiyacımız yok. Bu durumda, sınırları olmayan ve teknolojinin bize güven sağladığı bir dünya mümkün olamaz mıydı? 

2014 yılında Bitnation adında merkezi sisteme dayanmayan bir topluluk oluşturuldu. Evlilik kaydı, mültecilere vatandaşlık, arazi  ünvanı ve doğum sertifikası gibi birçok uygulama bu toplulukta  blockchain  teknolojisiile sunuluyor.

Kısacası, blockchain’in sunduğu felsefe bu oluşum ile somut bir örnek kazanıyor. Hobbes, bu teknoloji oluşturulurken Leviathan’ı yazsa devleti çözüm olarak görür müydü? Hobbes’u bilemem fakat ben faşist bir liderin mülklerinize konma ihtimaline izin vermeyen bir alternatif çözüme daha sıcak yaklaşırdım. 

BLOCKCHAIN DESPOTLARIN DA İŞİNE YARAYABİLİR Mİ? 

Blockchain’in manipüleye açık olmadığı bir veri kaydı sistemi sunduğunu biliyoruz. Bundan dolayı güven olgusunu oluşturabileceğimizi ve rızalarımızı buna dayandırarak devlete alternatif bir çözüm üretebileceğimizden bahsettik. Fakat, gerçek hayatta birçok olasılık mümkün olabilir. Örneğin, blokchain teknolojisinin sunduğu farklı yapı çeşitleri devletlerin geleceği açısından bize farklı bir perspektif sunabilir. 

Bu teknolojinin 4 çeşidi bulunuyor. Bütünüyle izin gerektirmeyen, kısmen izin gerektirmeyen, kısmen izin gerektiren ve bütünüyle izin gerektiren blokchain ağları şeklinde isimlendiriliyor.

Her verinin açıkça okunabildiği ve her bireyin bir blok ekleyebildiği zincirlere bütünüyle izin gerektirmeyen ağ denirken açıkça okunabildiği ama blok ekleme yetkisinin sınırlandırıldığı ağa ise kısmen izin gerektirmeyen ağ denir. Sadece izin verilen kişilerin okuyabildiği ama bu kişilerden hepsinin blok ekleyebildiği ağa kısmen izin gerektiren ağ denirken sadece izin verilen kişilerin okuyabildiği ve bu insanlar içinden yine belli kişilerin blok ekleme yetkisinin olduğu sistemlere de bütünüyle izin gerektiren ağ denir.

Kısacası, blockchain güvenli ve merkeziyetsizci bir yapı sunmasına rağmen devletler bütünüyle izin gerektiren  blockchain ağlarını kullanabilir ve vatandaşlarını manipüle edebilir. Böylece her zamankinden daha despot rejimlere maruz kalabiliriz. 

Özetle, toplumsal yapıların verdiği reaksiyonlar geleceğimiz dünyasında önemli bir yer edinmektedir. Teknolojinin bize sunduğu fırsatları nasıl değerlendirdiğimiz oldukça kritik. Sınırları olmayan, güvenli bir dünyaya da ulaşabiliriz, despot rejimlerin her adımımızı izlediği bir distopyada da yaşayabiliriz. Kesin olan ise teknolojinin dönüştürücü gücünden kaçınamayacağımızdır. 

Saldırganlar ransominer ile bir taşla iki kuş vuruyor! 

Siber suçluların yaygın olarak kullandığı Ad Blocker, OpenDNS gibi uygulamalara tıpa tıp benzeyen fakat zararlı yazılım içeren ransominer uygulamalarının 60 gün içerisinde 20 bin sisteme bulaştığı tespit edildi. 

Ransominer zararlı yazılımları bilgisayar gücünü kullanarak kripto para için madencilik yaparken aynı zamanda da verileri şifreleyerek kullanıcıdan fidye istiyor. Böylece siber suçlular bir taşla iki kuş vuruyor. Şubat ayında Monero ransominer’ının bir günde 2500 kişiyi hedef aldığı bildirildi. Geçtiğimiz ay antivirüs programı gibi gözüken zararlı yazılımın yeni kılıfı Ad Blocker ve OpenDNS hizmeti. 

Kaspersky’nin yayımladığı rapora göre, zararlı yazılım iki ay içerisinde 20 bin kişiye bulaştı. AdShield Pro adıyla sunulan ransominer, kullanıcıların istenmeyen reklamları görüntülenmesini engelleyen gerçek AdShield uygulamasının aynısı gibi görünüyor. 

Kullanıcıların ikisi arasındaki farkı anlaması neredeyse imkansız. Fakat ransominer olan AdShield uygulamasını yükleyen bir kullanıcının verilerinin fidye karşılığı şifrelenme tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. Aynı zamanda bilgisayarı bir başkası için kripto para madenciliği yapıyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

24 Ekim’i ‘blockchain günü’ ilan edecek Çin, gözünü dünya liderliğine dikti

Çin, yapay zeka konusundaki iddiasını blockchain teknolojilerine de taşımak istiyor. 2030 yılında dünyada yapay zeka liderliğini göğüslemek isteyen Çin’in Devlet Başkanı Xi Jinping, blockchain teknolojisini överek “Çin’in temel teknolojilerdeki ilerlemesinde anahtar rolünde’ şeklinde tanımladı. Çin, 24 Ekim’i de ‘Blockchain Günü’ ilan edilmesini planlıyor. Endüstri ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığın bünyesindeki bir birim blockchain konusundaki çalışmalarına hız verdi. Birimin stratejik amacı ‘reel ekonomiye katkı verecek blockchain projeleri üretmek’ olarak açıklandı.
Dünyanın en merkezi siyasi yapılarından biri olan ve Komünist Parti tarafından yönetilen Çin’in temel felsefesi merkezi olmayan bir yapıya sahip olmak olan blockchain teknolojisine yönelik yaklaşımlarının ulusal çıkar odaklı olması dikkat çekiyor.
Çin kripto para piyasasına karşı mesafeli yaklaşıyor fakat bu durum blokchain teknolojilerine yönelik çalışmaları engellemiyor. Ülkenin finansal istikrarına karşı olabileceğine dair tehditlerden dolayı İlk Jeton Teklifi olarak bilinen Initial Coin Offering’lere de karşı bir duruş sergiliyor. Çin Merkez Bankası bu devlet politikasının blockchain üzerindeki çalışmalarının engellemediğini düşünüyor olmalı ki, ulusal bir dijital para birimi çıkartma konusundaki teknolojik çalışmalara son sürat devam ediliyor.
Çin Komünist Partisi’nin yayın organı The People’s Daily’de blockchain teknolojilerine nasıl yaklaşılacağına dair yayınlanan yazıda lokal ve global alandaki rekabet şartları değerlendirildi. Yazıda “Blockchain teknolojisi hala gelişim aşamasında. Güvenlik, standartlar ve düzenleme ile ilgili geliştirmeye ihtiyaç duyuyor. İlerlediği doğrultu yanlış değil ama kalabalık ve aceleci bir rekabet yerine düzenli bir rekabet oluşturmalıyız.” ifadeleri kullanıldı. Ayrıca yatırımcılar kripto para piyasasındaki spekülasyonlara karşı da uyarıldı.

ÜRETİM EKONOMİSİ ZORA GİRİNCE ÇÖZÜM TEKNOLOJİDE

Çin devleti çeşitli konularda düzenlediği özel grup çalışmaları ile büyük veri, internet kullanımı ve yapay zeka üzerinde araştırmalarını yoğunlaştırıyor. Bu tür çalışmaların ana nedeni ise Pekin’in üretime dayalı ekonomisine olan bağımlılığı azaltmak. Çin ürünlerine yönelik gümrük vergilerinin ve kotaların artması ile iş gücü maliyetlerin yükselmesi orta vadede üretim ekonomisinin hız keseceğine dair işaretler arasında sayılıyor. Teknolojinin yükselen konularında inovasyon amaçlı yapılan çalışmaların ekonomik değere dönüşmesi Pekin için stratejik öneme sahip.
Çin’in teknolojinin farklı alanlardaki ilerlemesine karşı Washington’un nasıl karşı hamleler geliştireceği ise uzmanlar arasında önemli bir tartışma konusu. Çin, ABD ile arasındaki ticaret savaşı kapsamında Huawei’ye getiren kısıtlamaların ABD’nin Çin’in teknolojik meydan okumasına yönelik bir karşı tutum olarak algılıyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

İşte Hyperledger projesinin detaylı incelemesi

Hyperledger, sektörler arası blok zinciri teknolojilerini geliştirmek için oluşturulan açık kaynak kodlu bir işbirliği projesidir.

Bankacılık, finans, nesnelerin interneti (IoT), üretim, tedarik zincirleri ve teknolojide lider firmaları barındıran küresel bir işbirliğidir.

Hyperledger, yalnızca tek bir blok zincir üzerinde çalışmaz veya tek bir projeyi desteklemez.

Aksine, dünya çapında bir geliştirici topluluğunun birçok proje için birlikte çalışmasını; fikir, altyapı ve kod paylaşmasını amaçlar.

5 İLGİ ÇEKİCİ UYGULAMA

Döküman, Hyperledger projesinin detaylı bir incelemesini sunar: Neden yaratıldığı, nasıl yönetildiği ve neyi başarmayı umduğunu açıklar.

Blok zincirin farklı endüstrilerdeki kullanımını gözler önüne seren 5 ilgi çekici uygulamayı tanıtır. Ayrıca, Hyperledger’ın dünyanın dört bir yanındaki işletmelerin daha güvenli, daha kontrollü ve daha düzenli etkileşimler için blok zinciri çözümüne başvurmalarına yardımcı olmak adına geliştirdiği açık kaynaklı hazır yapıları ve araçları da açıklar.

Hyperledger Türkiye Platformu’nun Editörü Deniz Özgür büyük bir emek harcayarak, Hyperledger ile ilgili önemli bir dökümanı tercüme etti. Bu dökümanı Medium sitesinde okuyabilirsiniz

NETAŞ’ın blokzincir projesi Türkiye’yi söz sahibi yapacak

Türkiye, Netaş’ın dahil olduğu “Critical-Chains” projesi sayesinde Avrupa Birliği’nin blokzincir (blockchain) temelli yeni nesil finans merkezinin veri transferi güvenliğinde rol alacak.

Avrupa Birliği’nin bağımsız ödeme kanalları oluşturmak amacıyla başlattığı program kapsamında hibe almaya da hak kazanan projede Netaş, çok katmanlı yenilikçi bulut tabanlı bir hizmet modelinin kurulması, finansal veri akışlarının analitiği, modellemesi, madenciliği ve tehdit istihbaratı gibi konularda çalışacak.

Netaş ArGe Genel Müdür Vekili Bülent Kemal Mutlu, konu ile ilgili olarak şunları kaydetti:

“45 yıl önce Türkiye’nin ilk özel telekom ArGe’sini kuran Netaş, bugün geliştirdiği yeni nesil teknolojilerle sadece Türkiye’nin değil bölgenin de dijital dönüşümünde rol alıyor. “Critical-Chains” projemizi hayata geçirerek. AB’nin blokzincir üzerine kurmaya hazırlandığı bağımsız ödeme kanallarının veri transferi güvenliğinde pay sahibi olacağız. Üzerinde çalıştığımız proje; küresel finans ağındaki sağlıksız, kayıt dışı ticari işlemleri; siber saldırı tehditlerini, kullanıcı dostu olmayan, işlevsiz, yetersiz bankacılık süreçlerini, karmaşık sözleşmeleri, hantal finans ve sigortacılık altyapılarının Avrupa Birliği genelinde oluşturduğu engelleri ortadan kaldırmayı hedefliyor.

“Proje ile etkin, takip edilebilir, ulaşılabilir, hızlı ve verilerin korunduğu finansal sözleşme ve işlemler sunmak için yeni bir tümleşik altyapı oluşturulacak. Yalnızca parasal işlemler değil, finansal nitelikteki tüm sözleşme ve taahhütler de bu proje sayesinde kolayca ve güvenliği garantilenmiş bir şekilde yapılabilecek. Projenin temel inovatif düşüncesi, blokzincir, siber fiziksel güvenlik, kurum içi ve kurumlar arası bilgi akışının modellenmesi gibi yeni gelişmekte olan teknolojilerin birleştirilerek bulut tabanlı çerçevede kullanılması. Netaş olarak, bulut altyapısının kurulması, bulut güvenliğinin sağlanması, sistem entegrasyonu, siber güvenlik ve aykırılık tespiti gibi konularda hizmet vereceğiz.”

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz