Etiket arşivi: Biznet

Suçlar geliştikçe, siber güvenlik sektörü istikrarlı büyümeye devam edecek

Türkiye siber güvenlik sektörü, pandemi döneminde önemli bir aktörün doğuşuna tanıklık etti. Şartlar nedeniyle sessiz sedasız bir şekilde ülkenin önde gelen güvenlik şirketlerinden üçü Cyberwise çatısı altında bir araya geldi.

Özel sermaye yatırım fonu Taxim Capital ile Biznet ve Securrent firmalarının birleşmesiyle kurulan Cyberwise, bir süre sonra Innovera’yı da bünyesine kattı. Böylece siber güvenliğin farklı alanlarında hizmet veren kurumlar Cyberwise markasında güç birliği yapmış oldu.

Sektörde daha önce benzeri görülmemiş bu birleşmenin ardından 1 sene geçti. Şirketin ilk yaş gününde Cyberwise Genel Müdürü Aret Kıllıoğlu, Cyberwise Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı ve Taxim Capital Kurucu ve Yönetici Ortağı Selahattin Zoralioğlu’nun katıldığı basın buluşmasında geleceğe yönelik şirket hedefleri paylaşıldı.

Cyberwise Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı

Etkinlikte konuşan Eczacıbaşı, siber güvenlik sektöründe büyüme öngörüsünde bulunarak, bu durumun arkasında siber saldırıların teknolojik olarak daha güçlü hale gelmesini gösterdi. Kriminalitenin dünyanın hiç bir yerinde azalmadığına dikkati çeken Eczacıbaşı, “Hatta gittikçe daha karmaşık hale gelmeye başladı. Siber güvenliğin çok büyük ve çok önemli bir geleceği olduğunu düşünüyorum.” dedi. Siber güvenlik sektörüne yaptığı yatırımlarla bilinen iş insanı gelecekte bu trendin böyle devam etmesinin güvenlik yatırımlarını da artıracağını söyledi. 

Taxim Capital Kurucu ve Yönetici Ortağı Selahattin Zoralioğlu da siber güvenliğin yatırımcılar için çekici bir alan olduğunu ifade ederek: “Taxim Capital olarak büyüme odaklı bir fonuz. Ciddi büyümenin olduğu, o fırsatı görebildiğimiz alanlara yatırım yapmak istiyoruz. Siber güvenlik de bu alanlardan biriydi.” diye konuştu. 

“BU TOPRAKLARDAN ÇIKMIŞ EN BÜYÜK SİBER GÜVENLİK FİRMASI OLACAĞIZ”

Türkiye’den çıkan bir değer olarak Cyberwise’ın bölgesel hedefleri olduğunu vurgulayan Genel Müdür Kıllıoğlu, hedeflerinin İngiltere başta olmak üzere Avrupa, Ortadoğu ve Orta Asya’daki potansiyel müşterilere ulaşarak siber güvenlik hizmeti vermek olduğunu söyledi.

Şirketin şu an Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere Türkiye’de 3 ofisi bulunurken, Hollanda ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde olmak üzere iki yurtdışı ofisi bulunuyor. Kıllıoğlu, Orta Doğu’ya yönelik büyüme stratejisinde Suudi Arabistan’ın öncelikli rolüne dikkat çekerek bu ülkede inorganik büyüme faaliyetleri için adım attıklarını belirtti. 

Geçtiğimiz yıllarda petrol üretim tesisleri siber saldırıların hedefi haline gelen Suudi Arabistan, bölgede siber güvenliğe geniş bütçe ayıran ülkelerin başında geliyor. Kamuya açık kaynaklara göre, ülkedeki siber güvenlik piyasası 2018-23 yılları arasında ortalama olarak yüzde 16’nın üzerinde bir büyüme gerçekleştirecek.

Cyberwise’ın bünyesine kattığı Biznet, Türkiye’de kritik altyapıların siber güvenliği ile ilgili küresel standartlarda gerçekleştirdiği çalışmalarla biliniyordu. 

Cyberwise geçtiğimiz yıl toplam 42 milyon dolar ciro yaparak, 250 yeteneği istihdam etti. Kıllıoğlu finansal kazancın nihai hedefleri olmadığını ifade ederek “Finansal karın ötesinde, bu topraklardan çıkmış en büyük siber güvenlik firması olmak bizim en önemli kazancımız olacaktır.” ifadelerini kullandı. 

ANADOLU’DAKİ KOBİLERE SİBER GÜVENLİK HİZMETİ

Cyberwise yöneticilerinin altını çizdiği noktalardan bir tanesi firmanın ‘glokal’ bir karakterinin olması. Diğer bir deyişle Cyberwise hem yerelde hem küreselde birbirini destekleyen süreçlerle güçlü olmaya çalışıyor. Bu amaçla Türkiye’deki üçüncü ofisini İzmir’de açan şirketin Genel Müdürü Aret Kıllıoğlu, Anadolu’daki KOBİ’lerin siber güvenlik ihtiyacının sürekli arttığını, ‘yönetilen güvenlik hizmetleri’ ile bu firmalara ulaşmaya çalıştıklarını dile getirdi.

KOBİ’leri hedef alan fidye yazılım saldırılarının siber güvenlik farkındalığını artırmaya katkı yaptığını söyleyen tecrübeli yönetici şu değerlendirmelerde bulundu:

Ne yazık ki KOBİ yöneticilerinin genel anlamıyla siber güvenlik farkındalığı henüz oluşmadı. Sadece kendi sistemleri çalışmadığında ne olduğunu anlamaya başlıyorlar. Üzülerek söylemek isterim ki, çeşitli saldırılara maruz kalan KOBİ’lerin hala siber güvenlik konusunda çekimser yaklaşması durumu geçerliliğini koruyor. Ancak biz bunun değişeceğini düşünüyoruz. Bu sebeple İzmir’deki ofisimizi açtık ve Anadolu’ya da yayılmak istiyoruz. Siber güvenlik alanında direnç artırabilmek önemli önceliğimiz.” 

“YETENEKLERİ KAÇIRMAK İSTEMİYORUZ, YURT DIŞI OFİSLERİNE YÖNLENDİRİYORUZ”

Türkiye’de ve dünyada siber güvenlik sektörünün önde gelen sorunlarından bir tanesini yetişmiş eleman eksikliği oluşturuyor. Türkiye’de yetişmiş olsa dahi, siber güvenlik alanında uzmanlaşan genç yeteneklerin yurtdışından gelen tekliflere olumlu yanıt vererek Türkiye’den ayrıldığı bilinen bir gerçek. 

Bu durum hakkındaki görüşleri sorulan Kıllıoğlu, yetenekleri Türkiye’deki ekosistem içerisinde tutmak için, yurtdışına gitmek isteyen çalışanlarına Avrupa ve Orta Doğu’daki ofislere yönlendirmeyi bir çözüm olarak gördüklerini açıkladı. Kıllıoğlu sözlerine şöyle devam etti:

Bizim hedefimiz uzmanları yetiştirmek, ancak yetiştirdikten sonra onları burada tutabilmek daha zor. Ancak bu yüzden Avrupa ofislerimiz var. Yurt dışı hayali olan arkadaşlarımıza yurt dışı ofislerimizi açıyoruz. Bu anlamda karşılıklı olarak bir güven ortamı tesis etmiş oluyoruz.”

“YENİ ÜRÜNÜMÜZÜ GLOBAL PİYASAYA ÇIKARTACAĞIZ”

Siber güvenlik gibi ulusal güvenliğe entegre edilmesi amaçlanan bir alanda yabancı menşeli ürünlerin kullanılması sık dile getirilen bir sorun olsa da,  Cyberwise Yurtdışı ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Hakan Terzioğlu, Cyberwise’ın yakın zamanda yerli bir ürünü global piyasaya sürmeye hazırlandığını söyledi. 

Terzioğlu “Gelirlerimizin yüzde 70’i, yurt dışına ithal ettiğimiz ürünlerimizden geliyor. Dünyaya baktığımız zaman siber güvenlik araçlarının ABD-İsrail ekseninde döndüğünü görüyoruz. Kendimizi bu alanda geliştirmeye ve ortaya yeni araçlar koymaya çalışıyoruz. Bunun için güzel bir ekibimiz var, yakın zamanda da yeni ürünümüzü global piyasaya çıkartacağız. Umarım güzel sonuçlar elde edebiliriz.” ifadelerini kullandı. 

Siber Güvenlik sektöründe büyük iş birliği: Cyberwise ve Innovera güçlerini birleştirecek

Biznet ve Securrent’in birleşmesinden doğan Türkiye’nin önemli siber güvenlik şirketlerinden Cyberwise, sektörün en güçlü oyuncularından Innovera ile Cyberwise bünyesinde bir araya gelecek.

Cyberwise’dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Türkiye’nin siber güvenlik alanındaki en büyük birleşmesi olarak nitelendirilen iş birliğini hayata geçirmek için anlaşmaya varan iki firma, müşterileri için uluslararası standartlarda uçtan uca siber güvenlik çözümleri sunmaya ve sektöre değer katmayı hedefliyor.

Cyberwise Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Aret Kıllıoğlu anlaşmaya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Cyberwise vizyonunu oluşturduğumuzda siber güvenlik sektöründe dinamikleri değiştireceğimizi ve bunu büyük bir hızla hayata geçirmek istediğimizi belirtmiştik. Bu çerçevede sektörün önemli oyuncularından Innovera ile yürüttüğümüz görüşmeler sonucunda hedeflerimizin örtüştüğünü gördük ve güçlerimizi birleştirmek üzere anlaşmaya vardık. Bu anlaşmaya göre iki firma Cyberwise bünyesinde bir araya gelecek. Innovera’nın da aramıza katılımı ile hem Türkiye’deki hem de bölgedeki konumumuzu daha da sağlamlaştırma ve genişletme yolunda büyük bir adım atmış olacağız. Cyberwise olarak ulaştığımız müşteri portföyümüzü, sunduğumuz çözümlerin çeşitliliğini ve ürün geliştirme kabiliyetlerimizi sürekli geliştirirken, hedeflerimiz doğrultusunda birleşme ve satın alma yatırımlarımız devam edecek.”

Harvard, 30 ülkenin siber gücünü hesapladı: Türkiye ilk 20’ye giremedi

​HEDEF SİBER GÜVENLİK ALANIN BÖLGENİN EN BÜYÜK GÜCÜ OLMAK

Bu anlaşmanın Türkiye siber güvenlik sektöründe bu ölçekte gerçekleşen en büyük birleşme olacağını ifade eden Innovera Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Murat Tora ise : “2019 yılı başında kendimize hedef olarak koyduğumuz ‘Bölgesel genişleme ve inorganik büyüme’ stratejimiz doğrultusunda uzun zamandır çalışmaktaydık. Atılan bu adım ile her iki firmanın tüm paydaşları; çalışanları, müşterileri ve iş ortakları açısından çok olumlu sonuçlar doğacağına inanıyoruz. Birbirini tamamlayan bu iki firmanın güçlerini birleştirmesi ile ilk hedefimiz, siber güvenlik alanında Türkiye’nin en geniş uzman kadrosuna, en geniş ürün ve hizmet ağına, en güçlü ekonomik yapısına sahip firmayı oluşturmak olacak. Hedef siber güvenlik alanında sadece Türkiye’nin değil bölgenin en büyük gücü olmak. Süreçte M&A danışmanımız olarak çalışan Core Finans ve emek veren herkese teşekkür ederiz.” ifadelerini kullandı.

İki şirket arasında 4 Aralık 2020 tarihinde imzalanan anlaşma ile süreç resmen başladı. Her iki şirkette de iş süreçleri mevcut haliyle 1 Ocak 2021 tarihine kadar devam edecek. Rekabet Kurumu onayının ardından süreç tamamlandığında Cyberwise çatısı altında harmonizasyon sürecine başlanacak.

CYBERWISE VE INNOVERA’NIN HANGİ ALANLARDA HİZMET VERİYOR?

Cyberwise, siber güvenlikte 30 yılı aşkın tecrübeye sahip iki firma Biznet ve Securrent’in birleşmesiyle çatı marka olarak 2020 yılında duyuruldu. Özel sermayeli fon yönetim şirketi Taxim Capital’in de ortaklık yapısına dahil olduğu Cyberwise; siber güvenlik alanında, danışmanlık, ürün satışı, teknik destek ve yönetilen hizmetlerden oluşan bir iş modeliyle hizmet veren bir siber güvenlik çözüm sağlayıcı olarak İstanbul ve Ankara’nın yanı sıra Dubai ve Hollanda ofisleri ile 3 ülkede 130’un üzerinde çalışanıyla 500’den fazla kurumsal müşteriye hizmet veriyor.

Innovera ise 2007 yılından bu yana Türkiye’de siber güvenlik sektöründe 120 kişilik güçlü ekibi ile danışmanlık ve entegrasyon hizmetleri sunuyor. Siber Güvenlik teknolojilerinin küresel liderleri ile çözüm ortağı olan Innovera, müşterilerine sağladığı uçtan uca siber güvenlik teknolojileri, siber güvenlik danışmanlık servisleri ve yedekleme, depolama, felaket kurtarma çözümleri ve hizmetleri ile 500’ün üzerinde kurumsal müşteriye hizmet veriyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

‘Çocuklarınızı hacker olarak yetiştirmekten korkmayın’

Biznet Bilişim tarafından gerçekleştirilen “Ya Hacklenirseniz?” etkinliğinin onur konuğu ve dünyaca ünlü siber güvenlik araştırmacısı ve strateji analisti, Keren Elazari yaptığı konuşmada “Hackerlardan korkmamalı, onlardan öğrenmeliyiz. Siber Güvenlik saldırılarına nasıl yaklaştığımız, kurumların gelecekteki siber dayanıklılığını belirleyecek en büyük unsurdur. Beyaz ya da siyah şapka farketmez; hacker’lardan öğrenmeme lüksümüzün kalmadığı bir dönemdeyiz.” ifadelerini kullandı. Aynı zamanda TED konuşmacısı da olan Elazari, ‘Çocuklarınızı hacker olarak yetiştirmekten korkmayın.’ tavsiyesinde bulundu.

“Hackerlık kötü bir fikir ya da iş değildir. Önemli olan Hacker’ların bu yeteneklerini nasıl kullandığıdır. Günümüzde siber güvenlik profesyoneli olarak kurumların yararına çalışan pek çok hacker var. Siber güvenlik sanat ve bilimin bileşimidir. Bilim işini zaten bilgisayarlar yapıyor. Sanat kısmı insanlar tarafından gerçekleştirilmeli.” dedi.

Etkinlikte Faruk Eczacıbaşı’nın Borusan Holding eski CEO’su Agah Uğur ile gerçekleştirdiği sohbette üst yönetimler tarafından siber güvenliğin nasıl ele alındığı ve ele alınması gerektiğine dair önemli noktalara değinildi.

Siber güvenlik farkındalığı için yöneticilerin çocuklarına ulaşın

Eczacıbaşı, C seviye yöneticilerde siber güvenlik farkındalığının artırılması için radikal bir çözüm önerisinde bulundu: “Eğer yöneticilerin dijital dünyada güvenlik konusunda daha uyanık olmasını istiyorsak, güvenlik biriminde sorumlu çalışanların şirket yöneticilerinin çocuklarına ulaşması gerekir.” Tecrübeli iş insanı bu sayede siber alanda yapılabilecek ve kurumsal zararları olabilecek siber güvenlik olaylarının dijital çağa daha fazla uyum sağlayan yeni nesil aracılığıyla önüne geçilebileceğini söyledi.

Agah Uğur da güvenlik yatırımlarını gölde yüzen kuğu analojisiyle anlatmaya çalıştı: “Göle dışarıdan baktığınızda kuğunun sessiz ve sakin bir biçimde su üzerinde ilerlediğini görürsünüz. Halbuki suyun altında kuğunun ayakları motor gibi çalışır fakat siz bunu görmezsiniz. Güvenlik yatırımları kuğuyu suda yüzdüren paletler gibidir.”

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

“Türkiye’de siber güvenlikle ilgili hukuki mevzuat teknolojinin gerisinde kalıyor”

Ankara’da geçtiğimiz hafta düzenlenen ISAF Exclusive Güvenlik Fuarı ve Konferansı’nda siber suçlarla mücadelede hukuki mevzuat eksikliğine dikkat çekildi.

Ankara Sheraton Otel’de güvenlik sektöründen birçok firmayı ve kamu kurumlarının temsilcilerini bir araya getiren etkinlikte, kamu ve özel sektörde siber güvenlikle ilgili hukuki çerçeve ile personele yönelik farkındalık ve yerli ürünlerle küresel siber güvenlik piyasasında rekabet konuları ön plana çıktı.

Konferansta konuşan Keçeciler & Ortaklar Hukuk Bürosu, Kurucu Ortağı Avukat Murat Keçeciler, “Siber güvenlik meselesi sadece siber uzayda, networkte, internette gelişen meseleler olmaktan öte, bunun fiziki dünyaya yansımaları, fiziki dünyadan siber saldırılara dönük olarak kullanılacak hibrit metodolojilerin geliştiği yeni yöntemlerin de uygulandığını görüyoruz.” dedi

Teknolojik gelişmeleri yargı tarafının takip etmekte zorlandığına dikkati çeken Keçeciler, “Teknolojideki değişim ve dönüşüm hızlanmasına karşın mevzuat arkasından geliyor. Sistematiğin içerisinde hukuk yapma tekniğinin içerisinde yasal süreçlere baktığımızda teknolojini hızı bunu beklemiyor.” diye konuştu.

“Siber suç konusunda tek bir tanımlama yok”

Siber suç tanımında ülkelerin farklı yaklaşımlar sergilediğini belirten Keçeciler, “Her ülkenin kendi mevzuatı anlamında siber suç tanımında bir yeknesaklık yok maalesef. Doğrudan herkesin kabul edebildiği bir şablon yok. Teknolojik bir arka planı olmasından dolayı da bu tanımlamanın kolay yapılabilmesi mümkün değil.“ ifadelerini kullandı.

Avrupa Konseyi’nde 2001 yılında  imzalanan Budapeşte Anlaşması olarak adlandırılan siber suç sözleşmesini hatırlatan Keçeciler şunları kaydetti:

“Türkiye 2010 senesinde imzacı oldu. 2014 senesinde de bunu yürürlüğe koydu. 2016 yılında sözleşmenin ceza hükümlerine ilişkin olarak bizim ceza kanunumuzda değişiklik yapıldı. Delillerin toplanması anlamında  bizim mevzuatımız Budapeşte sözleşmesine çok uyumlu bir şekilde gitmiyor açıkçası. Adli bilişim tarafında bazı eksikliklerimiz var. Bu anlamda jandarma ve polis teşkilatımızın önemli çabalar ortaya koyduğunu görüyoruz. Ancak savcılık tarafında bazı aksaklıkların olduğunu maalesef gözlemlemek mümkün.”

Konferansta “Akıllı devlet için siber güvenlik” konulu bir sunum yapan Siber Güvenlik, E-Yönetişim ve E-Devlet Kıdemli Uzmanı Mustafa Afyonluoğlu Türkiye’de kritik altyapılardaki bazı alanların siber güvenliğiyle ilgili ulusal planlarda henüz tanımlanmadığını söyledi.

Afyonluoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) ile geçen Ocak ayının sonlarında farklı ülkelerden, uluslararası kuruluşlardan ve bazı üniversitelerden 75 üst düzey uzmanla siber güvenlik riskleri üzerine bir çalışma gerçekleştirdiklerini belirtti.

Çalışmanın en önemli başlıklarından birisinin kritik alt yapılar olduğunu ifade eden Afyonluoğlu, “Akıllı şehirlerle beraber aslında biz kritik altyapılara hayatımızda fark etmeden biraz daha yaklaşıyoruz. Ama oradaki sıkıntılardan daha çok etkileniyoruz.” dedi.

Geçtiğimiz yıllarda (2016) San Francisco’nun ulaşım sistemine yapılan siber saldırıda metro hattı hizmet dışı kaldığını hatırlatan Afyonluoğlu, “Başta AB olmak üzere siber güvenlik konusunu gündemlerinin üstünde tutan ve AB ülkelerinde yıllık orandaki harcamaları milyar Avro’yu geçen ülkeler için esas olan kritik alt yapı başlıklarından bazıları sağlık, nükleer endüstri, gıda endüstrisi, uzay, savunma sanayisi gibi alanlar henüz ülkemizde kritik alt yapılar olarak ilgili ulusal planlarda tanımlanmış değil.” diye konuştu.

“Türkiye’de müstakil bir siber güvenlik kanununa ihtiyaç var”

Afyonluoğlu, Türkiye’de siber güvenlikle ilgili hukuki mevzuatta eksiklikler olduğuna işaret ederek şunları söyledi:

“Türkiye’de her şeyden önce müstakil bir siber güvenlik kanununa ihtiyaç var. Siber güvenlikle ilgili muhtelif mevzular elektronik haberleşme konuları içine dercedilmiş durumda. Fakat siber güvenlik kendi altında da o kadar geniş başlıklara sahip ki bu konuda birçok yol alabilmiş ülkelerin bunu müstakil kanun olarak düzenlediklerini görüyoruz.”

Siber güvenlik alanındaki problemin aslında sadece yazılım, donanım ve yatırımlar tarafında olmadığını vurgulayan Afyonluoğlu, “İnsan kaynağı tarafında da küresel bir kapasite sıkıntısı var. Halen dünya çapında 2 milyon siber güvenlik uzmanı ve 6 milyon siber güvenlik analist açığı mevcut. Bu açık kapatılamadığı gibi her geçen gün hızla büyüyor.” ifadelerini kullandı.

Logo Siber Güvenlik ve Ağ Teknolojileri A.Ş. ve Berqnet Firewall Genel Müdürü Dr. Murat Apohan ise “Yerli ve rekabetçi siber güvenlik ürünleri oluşturma sürecinde stratejiler” konulu sunumunda, yerli yazılım konusuna değinerek, “Siber güvenlik alanındaki yazılımların yerlilik oranının tespit edilmesine ilişkin veri bulmak kolay değil. Pazar araştırmaları ve analizler var. Oralardan birtakım veriler toplayıp derlemeler yaparak grafikler oluşturmak mümkün.” diye konuştu.

“Türkiye’de siber güvenlik yazılımlarından yerlilik oranı yüzde 3”

Ülkelerin siber güvenlik harcamalarının milli gelirlerine göre oranlamasına göre bir numaranın İsrail olduğunu belirten Apohan, “İsrail’den sonra iki numara İngiltere, üç numara da ilginç bir şekilde Singapur. Benim yaptığım hesaplara göre Endonezya’ya yakın bir pozisyonda duruyoruz. Türkiye pazarının yüzde 3’ü şu anda yerli üretim tarafından karşılanıyor. Bu rakamlar daha detaylı analize muhtaçtır. “ ifadelerini kullandı.

Siber güvenlik pazarında önemli bir potansiyel olduğunun altını çizen Apohan, “Genel olarak yapacak çok işimiz var ve fırsat da var. Burada inanılmaz bir pazar var. Hem küresel çapta hem de Türkiye’de değerlendirilebilecek büyük bir pazar var.” dedi.

“Siber güvenlik devlet politikası olarak benimsenmiş olmalı”

Siber güvenlikle ilgili sıkıntıların kolaylıkla aşılabilmesi için devletin öncü rol oynaması gerektiğine dikkati çeken Apohan, “Dijital ekonomiden bahsediyoruz. Bu ekonominin sağlıklı çalışabilmesi için siber güvenlik alt yapınızın sorunsuz çalışıyor olması gerekiyor. O yüzden bunun tepede bir devlet politikası olarak benimsenmiş ve aşağı doğru uygulanıyor olması çok önemli.“ diye konuştu.

“Psikologlara ihtiyaç var”

Birçok alanda olduğu gibi siber saldırılara karşı da çeşitli uzmanlara ihtiyaç olduğunu ifade eden Apohan şunları kaydetti:

“Siber güvenlik yazılımı üretmek istiyorsanız hem içerde hem de dışarıda rekabet edebilecek ürünler ortaya koymalısınız. Rekabette çok gerideyseniz daha dikkatli hareket etmeniz lazım. O alanda yetenekli ekibiniz ve uzmanlarınız var mı? Siber güvenlikte birçok alan var. Hepsi farklı segmentlerde birçok uzman gerekiyor. Yatırım uzmanları, donanım uzmanları, süreç inşa edecek uzmanlar, hatta psikologlar. Bunlara ihtiyacınız var. Sosyal mühendislik diye bir kavram var.”

“Siber güvenlikte kamunun istihdam sağlaması zor”

Biznet Bilişim, Satış Öncesi Hizmetler Yönetimi Direktörü Ahmet Kapusızoğlu ise kamu sektöründe insan kaynağı ihtiyacının karşılanmasında sıkıntılar yaşanmasının normal olduğunu belirterek, “Siber güvenlikte kamunun istihdam sağlaması zor. Biz özel sektör olarak bu konuda yetkin personeli bulmakta zorlanıyoruz. Kendimiz yetiştiriyoruz. Yetiştirdiğimiz personeli elimizde tutmak için uğraşıyoruz. Hatta belli bir seviyeye ulaşınca maalesef yurtdışına çıkma olasılıkları var.” diye konuştu.

İyi üniversitelerden mezun kişileri eğiterek, piyasaya da eleman yetiştirmeye çalıştıklarını belirten Kapusızoğlu, “Bu kaynaktan kamu dışarıdan hizmet alımı şeklinde faydalanabiliyor. Son olaylardan sonra hizmet alınabilecek kurumların da güvenlikleri sağlanmış durumda. Çoğu kamuyla çalışırken güvenlik belgelerini sağlıyor.” ifadelerini kullandı.

“Son kullanıcıda farkındalık yok”

Siber güvenlikten en büyük sorunlardan birinın son kullanıcı tarafı olduğuna dikkati çeken Kapusızoğlu, “Son kullanıcı tarafında bizim ABD ve İsrail gibi ülkelerden geri kalmamızın sebebi, son kullanıcıda bu farkındalık yok. Siber güvenlik alanında birçok ülkede ilköğretim seviyesinde bile farkındalık eğitimi veriliyor. Bizim de belki ta oradan başlamamız gerekiyor.” dedi.

Kapusızoğlu, kişisel verilerin korunması gibi bilgi güvenliğinin kalitesinin ölçüldüğü sistemlerde de kurumların kendisini geliştirmesi gerektiğini belirterek, konuya ilişkin kurumlara ciddi destekler sağladıklarını söyledi.

“Önce personeli eğitmemiz gerekiyor”

Türk Nippon Sigorta, Sistem Altyapı ve Bilgi Güvenliği Müdürü Hüsnü Tavlaş ise kişisel verilerin korunması konusunda şirketlerin içeriden veri sızıntısına önem vermesi gerektiğini söyledi.

ING Bank’ta içeriden veri sızıntısı nedeniyle yaşanan olayı hatırlatan Tavlaş, “Geçtiğimiz hafta ING Bank’ta bir ihlal ortaya çıktı. İçeriden veri sızmasıyla karşı karşıya kalındı. İçeriden olan tehditler her zaman daha çok baş ağrıtan ve birinci dereceden kurumu sorumlu tutan tehditler olduğu için kurum içerisinde personel eğitimlerini ön planda tutarak, önce personeli eğitmemiz gerekiyor.” diye konuştu

Tavlaş personelde kişisel veriler konusunda bir farkındalık oluşturmak gerektiğine dikkati çekerek, “Yani bütün teknik tedbirleri aldığınız yatırımları yaptınız, prosedürleri oluşturdunuz. Ama personeli de bu anlamda bilinçlendirmezseniz, birtakım veri sızıntılarıyla karşılaşabiliyorsunuz. Çok sayıda bilinçsiz personel yazıcıdan aldığı çıktıları yazıcı üzerinde bırakabiliyor. Kişisel veri bulundurduğu mailler atabiliyor.” ifadelerini kullandı.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Siber güvenlikteki uzman açığını kapatmak için ortak hareket etmeliyiz

Bahçeşehir Üniversitesi’nde geçen hafta perşembe günü düzenlenen ‘Siber Güvenlikte Özel Sektör – Akademi İş Birliği ve İstihdam’ panelinde Türkiye’de siber güvenlik sektörünün gelişimi için atılması gereken adımlar masaya yatırıldı.

Etkinliğin ana sponsoru Biznet’ten takım lideri Can Demirel, Trapmine CEO’su Celil Ünüver, Picus Security eş-kurucusu Süleyman Özarslan ve Barikat Akademi Direktörü Bahtiyar Bircan, Siber Bülten genel koordinatörü Minhac Çelik moderatörlüğünde siber güvenlik eğitimleri, üniversitelerde siber güvenlik derslerinin açılması, Türkiye’de siber güvenlik girişimlerinin önündeki engeller, dünyadaki fırsatlar, ülkemizin bölgesel bir merkez olabilmesi gibi konularda görüşlerini paylaştı.

İki saat süren ve yüzden fazla katılımcının bulunduğun panel uzman yetiştirmek için düzenlenen eğitim kampları üzerine katılımcıların düşüncelerini paylaşması ile başladı.

Siber güvenlikteki uzman açığının kapatılması için özel şirketlerin ve akademinin iş birliği yapmasının önemini vurgulayan Can Demirel Biznet’in Sakarya Üniversitesi ile birlikte düzenlediği Endüstriyel Güvenlik Kampı’nı (EKS) kampını örnek gösterdi.

Uzman açığını kapatmaktaki temel bakışlarının “ortaklık” olduğunu vurgulayan Demirel, “Temel anlamda inancımız Biznet de bu işi tek başına yapamaz. Çok değerli firmalar var. Üretici firmalar var. Bu firmalarla işbirliği yapmanın da bir yolunu aramalıyız” dedi.

Üniversiteden çıkan bireylerin iş aradığını ve şirketlerin de çalışan aradığını belirten Demirel, “Bu iki segmenti birleştirecek çözümler bulmalıyız. Amacımız şikâyet etmeyi bırakıp işin bir tarafından tutup uzman kaynağı problemini nasıl çözebilirizi araştırmaktır” diye konuştu.

Akademi ile özel sektör arasında bir iletişim kopukluğunu olduğunu da belirten Demirel, “Temel problemlerimizden biri bu. İki taraf da birbiriyle konuşmuyor. Ortada bir strateji olması ve herkesin buna katkı yapması gerekiyor. İletişim kurmamız gerekiyor. Şu an akademinin vizyonu ve gittiği taraf farklı. Özel sektör ise hizmet verip ürün çıkarmak istiyor. Aynı amaca hizmet edebilecek şekilde bir potada birleştirebilirsek başarılı olabiliriz. Bu ortak çalışma kültürünü geliştirmek lazım,” dedi.

DİPLOMA İLE SERTİFİKA BİR YERE KADAR, GAYRET VE MERAK BAŞARININ ANAHTARI

Trapmine CEO’su Ünüver, siber güvenlik kamplarındaki eğitim süresinin yetersiz olduğunu kabul ederken önemli olanın katılımcıların gösterecekleri gayret olduğunun altını çizdi. Kendisinin iktisat mezunu olmasına karşın kendi gayretleriyle bir şey öğrendiğini anlattı. Ünüver, “Bu 3-5 günlük eğitim programları profesyonel olmaları için yeterli değil ama biz bu kamplarda kapının girişini göstermiş oluyoruz. En azından biz alamadığımız bir eğitimi öğrencilere vermiş oluyoruz” ifadelerini kullandı.

Kocaeli Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent olan Özarslan da ilginin önemine dikkat çekti. Mühendislik mezunlarının bir adım önde olabileceğini ancak gerekli ilgiyi göstermemeleri halinde farklı bölümlerden gelenlerin arkasına düşebileceklerini anlattı.

Barikat Akademi Direktörü Bircan siber güvenlikte ilginin önemine katıldığını fakat sadece başlangıç için yeterli olduğunun altını çizdi:  “Lise mezunu olup sertifika bile almadan yaptığı işlerle ortaya çıkan insanlar var. Merak ve gayret daha kıymetlidir. Google ve Facebook gibi firmalar işe alımlarda üniversite mezuniyeti şartını kaldırdılar. Geleneksel eğitim bizim ihtiyaçlarımızı karşılamıyor. Özellikle siber güvenlik… Özgeçmişi doldurup iş aramaya çıkayım devri bitti. Beceri temelli daha önemli” ifadelerini kullandı.

Bircan siber güvenlik programlarında, katılımcılara sızma testlerinin ardından rapor yazmaları gerektiğinin veyahut olay müdahale ekibinde çalışanların farklı saatlerde çalışmak zorunda kalacaklarının anlatılmadığını hatırlattı. Bircan, “Mesela sızma testi uzmanı olarak çalıştığınızda vaktinizin yarısı bunu anlatacak rapor yazmanızla geçecek” dedi. Olay müdahale ekiplerinin ise cuma akşamları ve insanların genel olarak tatil yaptığı saatlerde çalıştığına dikkat çekti.

HER ŞEY TEK TIKLA HALLOLUYOR

Panelistler, dünyanın çeşitli ülkelerindeki deneyimlerini de paylaştı. Estonya’nın başkenti Tallinn’de şirketini kurmuş olan Trapmine CEO’su Celil Ünüver, Estonya’nın start-uplar açısından cazip olduğunu, Start-up Estonya adlı kurumun girişimcilere birçok konuda yardımcı olduğunu vurguladı.

“Yatırım ve fon bulma noktasında da çalışmaları oluyor. Size çeşitli programlar hakkında bilgi veriliyor. Dinamik bir destek var. Bürokrasi yönünden de avantajları var. Türkiye’de 2016 yılında şirket kurduğumuzda iki günümüz resmi işlerle geçti. Estonya’da yarım günde bilgisayar başında halloldu.” şeklinde konuştu.

Kısa süre önce Avrupa’nın en geniş güvenlik kümelenmesi olan Hague Security Delta’ya katılarak oluşumun ilk Türk üyesi olan Biznet’in Hollanda tecrübelerini paylaşan Demirel, memurların, özel sektör zihniyeti ile hareket ettiğine dikkat çekti: “Bir şey sorduğunuzda özel sektör gibi takip ediyorlar. Danışmanlık şirketi gibi çalışıyorlar” dedi.

DÜNYADA SİBER MİLLİYETÇİLİKLER GÜÇLENİYOR

Panel sırasında Trapmine CEO’su Celil Ünüver, siber güvenlikte küresel seviyede kutuplaşma yaşanmaya başladığına dikkat çekti. Siber güvenliğin artık siyasi olarak algılandığı, özellikle Rus menşeli Kaspersky’nin ABD’den sınır dışı edilmesi ile bu kutuplaşmanın daha da sertleştiğini vurguladı. Çin’de bazı hacker gruplarının Amerika’daki yarışmalara katılmasının yasakladığını hatırlatan Ünüver, “ABD ve Avrupa’da kendi ürünlerimizi alalım akımı var” dedi.

Biznet takım lideri Can Demirel de siber milliyetçiliğin oluştuğunu belirtti. Demirel, “Gittiğimiz konferanslardaki konulardan biri mutlaka bu oluyor. Rusya ve Çin’in stratejilerden bahsediliyor” diye konuştu.

Ünüver, şirketinin Estonya merkezli olmasına rağmen şirketteki Türk izlerinden dolayı müşterilerde soru işaretleri oluştuğunu kaydetti. Yardımcı Doçent Özarslan da bir önyargı olduğunu doğruladı. “Bir fuarda stant açtık. İnsanlar gelip ürünü sorunca anlatıyoruz. Sonrasında nereden geldiğimizi soruyorlar. Türkiye’den geldiğimizi duyunca bir duraksıyorlar. Türkiye, mühendislik ve siber güvenlik bir araya gelince duraksıyorlar. İnsanlar inanmıyor. Bu önyargıyı kırmamız vakit aldı” diye konuştu.

Süleyman Özarslan, yurtdışındaki önyargının yanı sıra Türkiye’deki kurumlar da benzer bir durum olduğunu anlattı. “Yerli ürünlere karşı olumsuz bakış açısını Türkiye’de de kırmak lazım” ifadelerini kullandı.

NE KADAR DEĞER KATTIĞINA BAKMAK LAZIM

Celil Ünüver, konuşması sırasında Türkiye’deki “yerli ve milli” rüzgârına da değindi. “Yerli ve milli olabilirsin ama sende bir zafiyet olabilir. Bu zafiyeti bulan başka bir ülke bunu kullanılabilir. Bütün kurumlara sızabilir. Yerli ve millilikte ölçü ürünün ülkeye ne kadar fayda getirdiği olmalı. Ne kadar döviz kazandırabildiğin olmalı” diye konuştu.

Barikat Direktörü Bircan, ülke sınırlarını kapatıp her şeyi yerli olarak yapacağız anlayışının “çok gerçekçi” olmadığını vurguladı. Bircan, açık kaynaklı teknolojilerin kullanılabileceğine dikkat çekti.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz