Etiket arşivi: Bitcoin

Bitcoin ile kimyasal silah alırken yakayı ele verdi: 12 yıl hapis

ABD’de kendisini terkeden kadını öldürmek isteyen bir kişi, bitcoin ile kimyasal silah almaya çalışırken yakalandı. Suçüstü yakalanan adama 12 yıl hapis cezası verildi

Missouri eyaletinde yaşayan 46 yaşındaki Jason William Siesser, dünyanın en popüler kripto para birimi olan Bitcoin ile “kimyasal silah“ olarak tanımlanan ve kontrol dışı satışı yasak olan dimetil cıva almaya çalıştığını itiraf etti.

Yerel basında yer alan bilgilere göre,  Siesser, 2018 yılında yalnızca özel bir web tarayıcı ile bağlanılabilen ve yasa dışı ürün satışının yapıldığı bir platform üzerinden Bitcoin ile dimetil cıva satın almak istedi. İlk girişimi başarısız olan Siesser, sonrasında ise 150 dolarlık Bitcoin karşılığında 10 mililitrelik üç dimetil cıva siparişinde daha bulunmayı denedi.

Apple’ın açığını bulan Ünüver: Elimizde henüz bildirmediğimiz zafiyet var

Konuyla ilgili olarak ABD Adalet Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarda Siesser’in sipariş etmek istediği kimyasalların 300 yetişkin insanı öldürme kapasitesine sahip olduğu aktarıldı. Siesser, söz konusu kimyasalları satın alamasa da ağır bir ceza almaktan kaçamadı.

ABD Bölge Mahkemesi’nin uzaktan yürüttüğü duruşmada Jason William Siesser, şartlı tahliye edilebilme imkânı söz konusu olmaksızın 12 yıl hapis cezasına çaptırıldı. Siesser’ın suçu işlememesine rağmen böylesine ağır bir ceza almasının nedeni ise itirafında söz konusu kimyasalı kendisinden ayrılan kadını öldürmek için satın almak istediğini söylemesi oldu.

Kripto para yatırımcılarına 5 altın güvenlik tavsiyesi!

Kripto para birimleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de popüler bir yatırım aracı haline geldi. Ancak bu yatırım aracılığıyla işlem yaparken siber güvenliğe çok dikkat etmek gerekiyor.

Siber güvenlik şirketi Kaspersky, kripto para birimlerine yatırım yapanlar için kritik öneme sahip güvenlik önerileri paylaştı.

1- İŞLEMLERİ HALKA AÇIK KABLOSUZ AĞLAR ÜZERİNDEN YAPMAYIN

Firmaya göre öncelikle tüm kripto işlemler için güvenli bir iletişim kanalı kullanmak hayati bir öncelik. Örneğin, bir platformun internet sitesine halka açık bir Wi-Fi ağını kullanarak erişirseniz suçlular işlem bilgilerinizi ele geçirebilir veya varlıklarınızı çalmak amacıyla bir internet sayfasını taklit edebilir.

Halka açık bir ağ yerine, düzgün bir şekilde güvenliğini sağlayacağınız ev ağınız üzerinden alım satım yapmak daha güvenlidir. İlk adım olarak, modemin varsayılan yönlendirici şifresini kendi oluşturduğunuz bir şifreyle değiştirmelisiniz. Fabrika ayarlarındaki şifre, aynı modeldeki tüm modemler için genellikle aynıdır ve Wi-Fi ağınızı kaba kuvvet saldırıları karşısında savunmasız hale getirir.

2- VPN KANALI ÜZERİNDEN İLAVE BİR GÜVENLİK KATMANI KULLANIN

Her durumda, ekstra bir güvenlik katmanı ekleyen şifreli bir VPN kanalı üzerinden tüm şifreleme işlemlerini yapmak her zaman en iyisidir. Bir VPN hizmeti seçerken, (sağlayıcının sunucu havuzu sayısına ve kalitesine bağlı olan) bağlantı hızına ve ani kapama özelliği (kill switch) olup olmadığına dikkat edin. İkinci adım, yüksek riskli işlemler için özellikle önemlidir: Güvenli iletişim kanalı herhangi bir nedenle düşerse ani kapama özelliği (kill switch), cihazınızın internet bağlantısını otomatik olarak keser ve verilerin şifrelenmeden gönderilmesini önler.

Apple’ın açığını bulan Ünüver: Elimizde henüz bildirmediğimiz zafiyet var

Elbette, bilgisayarınızda veya akıllı telefonunuzda bunun yanı sıra güvenilir bir güvenlik çözümü çalıştırıyor olmalısınız. Kripto dünyasında çok para dolaşıyor ve bu doğal olarak siber suçluları cezbediyor. Bu yüzden ne yazık ki, kripto cüzdan anahtarlarını çalmak üzere uzmanlaşmış kötü amaçlı yazılımlarla karşılaşma olasılığı epey yüksek.

3- YENİ BAŞLADIYSANIZ RİSKLİ İŞLEMLERLE UĞRAŞMAYIN

Bir borsaya kaydolmadan önce piyasayı inceleyin ve en azından yeni başlıyorsanız riskli işlemlerle uğraşmayın. Ani fiyat düşüşlerine karşı korunmak için farklı kripto para birimlerine yatırım yaparak risklerinizi çeşitlendirin.Ponzi şemalarından kaçınmak için yatırım yapmadan önce altcoinleri dikkatlice inceleyin.

4- ÇEVRİMDIŞI “SOĞUK” CÜZDAN KULLANIN

Kripto para biriminizin büyük kısmını çevrimdışı (diğer adıyla “soğuk”) bir cüzdanda, şifrenizi ise güvenli bir yerde tutun.

5- ÜNLÜLERİN BEDAVA KRİPTO VAATLERİNE KANMAYIN

  • Ünlülerin bile (hatta belki de özellikle ünlülerin) bedava kripto para vaatlerini yutmayın. Hesapları hacklenmiş olabilir, hacklenmemiş olsalar bile bu neredeyse kesinlikle bir aldatmacadır.
  • İnternet bağlantınızı koruyun ve kripto alım satımı yapmak için kullandığınız tüm cihazlara antivirüs programı yükleyin.

Fidye yazılımından kurtulan Spectra Logic’in hikayesi: “Saldırı anında hemen koşup fişleri çektik”

Colorado’da bulunan veri depolama şirketi Spectra Logic’te üst düzey IT yöneticisi olan Tony Mendoza için her zamanki bir Salı günüydü. Ta ki fidye yazılımı saldırısı başlayana kadar… 

“Ciddi anlamda anormal olan sistem hataları bildirimleri almaya başladık. Sonradan birçoğu birbiriyle alakasız sistem hatalarına dönüştü.” derken şirketin saldırıya maruz kaldığını, dosyaların şifrelenmeye başladığını fark ettiğini söylüyor Mendoza.

Saldırı başladıktan kısa süre sonra sunucu odasına ve veri merkezine koşup fidye yazılımının yayılmaması için tüm fişleri çekmişler. Bu da alt yapılarının çökmesine neden olmuş. Tüm çabalara rağmen totalde ürünlerinin dörtte üçü şifrelenmiş. Siber saldırganlar da şifre çözme programı karşılığında 3.6 milyon dolarlık ‘bitcoin’ ödenmesini talep eden bir fidye notu bırakmış.

Bırakılan fidye notunda kendilerini NetWalker olarak tanıtan grup için, “Ne olduğunu çözmek basit işti. Kendilerinin kim olduğunu ve parayı nereye göndereceğinizi söylüyorlar.” diyor Mendoza. 

Tüm bu yaşananların yanı sıra diğer bir sorun da saldırının 2020’nin mayıs ayında, yani çoğu çalışanın koronavirüs önlemleri nedeniyle uzaktan çalışmaya geçmesi esnasında yaşanmış olması. Evlerinde çalışanlarla iletişim kurmakta ayrıca zorlanmışlar.

Sorunların hepsine karşın bir toplantı alan IT ekibi, oluşan hasarı ve verileri geri almak için seçeneklerinin neler olduğunu değerlendirdi. Saldırının haricinde bir de şirketin ağdan ayrılmış yedeklemeleri vardı. 

Mendoza, “Saldırı hala sürüyordu, kanamayı durdurmamız gerekiyordu ve hasarın ne düzeyde olduğunu ölçemiyorduk. Bildiğimiz tek şey kurtarmamız gereken veriler olduğuydu.” diyor.

Fidye yazılımı saldırısına uğrayan her kuruluş hayati bir soruyla baş başa kalıyor: “İstenilen fidyeyi verecek miyiz?”

Her kuruluşun cevap bulmak zorunda kaldığı bu soru çeşitli sonuçlar doğuruyor. Siber güvenlik şirketleri ve kolluk kuvvetleri fidye ödenmesine kesin suretle karşı çıkarken istenilen fidyenin verilmesi hem siber saldırganların yaptıklarının işe yaradığını hem de yaptıklarının mükafatını vermek anlamına geliyor.

Üstelik fidyeyi ödemekle de iş bitmiyor. Çaresiz bir şekilde kalan kuruluşlar fidyeyi ödemeyi kabul edip istenilen miktarı yatırdıklarında siber saldırganlar parayı alıp gidebiliyor. Hatta fidyeyi alıp ikinci bir saldırı bile düzenleyebiliyorlar. 

AĞ DIŞI YEDEKLEMELER KRİTİK ROL OYNADI

Spectra Logic şirketinin kendisinden istenen fidye miktarını karşılayabilecek siber sigortası mevcuttu. En kolay çözüm yolu olarak görünen fidyeyi ödeyip verileri geri alma fikri her ne kadar cazip görünse de ağ dışı yedeklemelerin mevcut olması Spectra Logic’i fidye ödemekten vazgeçirdi. Böylelikle siber suçlularla iletişim kurmak yerine Mendoza, FBI ile temasa geçti. FBI da işe koyulup saldırının takip eden günlerinde Spectra Logic’i koruması için uzman bir ekip görevlendirdi.

“Panik halinde olmayı bırakıp böyle saldırılarla daha önce başa çıkmış insanlarla iletişime geçince yalnız olmadığımızı hissettik ve kendimize geldik. Bizi koruyacak araçları kurmaya başladılar. Bugüne kadar hissettiğim en büyük şey bu korunma hissiydi.” diye anlatıyor Mendoza.

Spectra Logic çalışanları, ağı geri yükleyebilmek için bir hafta boyunca 7/24 çalıştıklarını, hatta ofiste uyuduklarını söylüyor. “Salı sabahından itibaren beş gün boyunca 24 saat çalıştık. Nöbetleşe uyuduk. 2 kişi birkaç saat uyurken 3 kişi çalışmaya devam etti.” diyor Mendoza.

Ağır koşullar altında ağlarını geri yüklemeye çalışmalarının yanında bir de şirket yöneticilerine süreci anlatmak ve güncellemeleri paylaşma kısmı vardı. Yöneticiler bu konuda sürekli baskı uyguluyordu diye aktaran Mendoza “Onlara yalan söylemek istemedim ve sistemlerin ne zaman eski hale döneceğini bilmediğimi söyledim.” ifadelerini kullanıyor. 

Kia Amerika’ya Fidye Yazılım Saldırısı: Korsanlar 20 milyon dolar istiyor

Günler süren çalışmalarının meyvelerini ise yavaş yavaş almaya başlıyor Spectra Logic firması çalışanları. FBI’ın kendilerine zor yoldan gittiklerini ancak doğru yoldan gittiklerini söylediğini anlatıyorlar. BT departmanı, siber güvenlik uzmanları derken fidye yazılımı saldırısından bir hafta sonra hiçbir fidye ödemeden ağlarına bazı işlevleri geri yüklemeyi başarıyorlar. 

Yaşanan bu önemli anı, “Ekipler fidye yazılımını sistemden çıkarabilmek için çeşitli araçlar sağladı. Yaklaşık bir hafta sonra ise ‘yeşil ışık’ yandı. Saldırıyı durdurduk ve fidye yazılımını kaldırdık.” diye anlatıyor Mendoza. 

Tabii sonuçlar tatmin edici olsa da her şeyin normale döndüğü anlamına gelmiyordu. Örneğin şirket için hayati olmayan sistemleri yeniden yüklemek haftalar sürmüş. Bu süre boyunca da saldırganlar tarafından yeniden fidye yazılımı saldırısına uğramadıklarından veya yazılımın ağlarına tekrar yayılmadığından emin olmak için bir ay boyunca tüm etkinlikleri izlemişler.

TÜM ŞEFFAFLIĞIYLA SALDIRIYI ANLATTILAR

Çoğu fidye yazılımı saldırısı kamuya aktarılmaz veya ayrıntılara pek girilmez. Ancak Mendoza için bunu anlatmakta sakınca yok. Çünkü bu tarz saldırılara karşı koyma fikri, gerekli şeffaflığı sağlamak adına yeterli motivasyonu sağlıyor. Siber suçluların ceplerini doldurmadan bir saldırıdan kurtulmanın mümkün olduğunu göstermenin yaygın hale gelmesini savunan Mendoza, “Fark ettik ki fidye yazılımlarından kurtulmanın bir yolu varsa bunu anlatmanın nasıl bir sakıncası olabilir?” diyerek kuruluşlardan daha şeffaf olmalarını dile getiriyor.

Peki bu hikayeyi anlattıktan sonra çıkarılabilecek dersler nedir? 

Mendoza’nın cevabı aydınlatıcı: “Öncelikle yapılan saldırı, kimlik avı saldırısıyla bir çalışanın ağına sızarak başladı. Geçmişte bu konular üstünde pek durmazdık ancak şimdi şirkette siber güvenlik eğitimleri veriyoruz. Bu konuyu bir kenara koyduktan sonra aldığımız ikinci ders kesinlikle verileri farklı ortamlara yedeklemenin yaşanılacak zararlardan kurtulmanın en önemli yolu olduğu. Hepsinden önemlisi ise bu olay başımıza geldikten sonra hepimizde bir ‘farkındalığın’ oluşması oldu diyebilirim.”

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Dijital para popülerleştikçe mahremiyet endişeleri artıyor 

Akıllı telefonlar, kredi kartları ve para kartlarıyla başlayan ve bazı ülkelerin kendi dijital para birimini kurması ile başka bir boyuta taşınan “Dijital Para”nın artan popülaritesi, mahremiyet ve kişisel bilgi güvenliğine dair endişeleri de beraberinde getiriyor.

Dijital Para’yı destekleyenler, hiç banka hesabı olmayan kitleye ulaşmanın bir yolu olarak görürken harcadığınız her bir doların kaydının devletin eline geçebilecek olması göz korkutuyor. 

ABD hükümetinin hayata geçirdiği yardım paketi, kripto para yatırımcıları açısından büyük bir potansiyel taşıyor. ABD, vatandaşlara vereceği yardım çeklerini bir banka aracılığıyla doğrudan mevduat yoluyla elde edebiliyor. 

Öte yandan geçtiğimiz yıl “bekleme olmaksızın nakit avans” vaatleriyle birbirleriyle yarışan Venmo veya CashApp gibi ödeme uygulamaları aracılığıyla da elde edilebiliyor.  Ayrıca devlet tarafından basılıp ve postalanan çekler de mevcut.  Ancak bu süreç oldukça yavaş işliyor ve genellikle bir takım şirketlerin sizin için, muhtemelen bir ücret karşılığında teşvik çekinizi nakit paraya çevirebileceği anlamına geliyor. Kimden istediğinize bağlı olarak, teşvik çekinizi ele alacak olan sistemin klasik ve biraz da acımasız Amerikan rekabetinden besleneceği kesin.

ABD, MERKEZ BANKASININ DAHİL OLACAĞI BİR SİSTEMİ DÜŞÜNÜYOR

Geçtiğimiz bahar aylarında, çeklerin ilk ödeme turuyla ilgili tartışmalar sırasında, bir takım yenilikçi milletvekilleri hükümetin ödemeleri doğrudan “dijital dolar” ile yapmasını önermişti.  Böylece ekstra madeni para ve banknot basımının önüne geçilecek ve çeklerin postalanmasına gerek kalmayacaktı.  Hükümet, Federal Merkez Bankası’nda, insanların yerel bankalar hatta postaneler aracılığıyla ücretsiz olarak erişebilecekleri hesaplar açacaktı.

Bu, doların çoğunlukla zaten elektronik olduğu göz önüne alındığında kulağa garip gelebilir. Ancak Venmo hesapları ve kredi kartı borçları, gerçek dolar ve sent değil; bankalar tarafından tutulan veya borçlu olan paranın temsilleri olarak işlev görmekte. Bir vadesiz hesaba para yatırdığımızda veya GameStop hisseleri satın aldığımızda, bu bankalar hesap defterlerindeki çizgileri değiştirirler. Bazen de “dolar” fiziksel olarak aralarında el değiştirir. Ancak kafalardaki ideal ABD dolarını gerçek anlamda deneyimlediğimiz tek zaman dilimi, fiziksel banknot ve madeni para kullandığımız zamanlardır. 

Bununla birlikte, bir dijital dolar, tıpkı nakit gibi doğal bir değere sahip olacak, temsili bir şey olmayacak. Bu çeşitli biçimlerde gerçekleşebilir. Seçeneklerden biri ve belki de gözümüzde canlandırması en kolay olanı, telefonunuzda kayıtlı bir dijital token veya bir banka kartı gibi başka bir donanım parçası. Bir şey satın aldığınızda, bu “token”ı elektronik olarak başka bir kişiye göndermek, kasiyere fiziksel olarak “bir dolar” vermekten çok farklı değil. Ya da işlemlerin doğrudan Federal Merkez Bankası hesabınız ile yapıldığı “hesap tabanlı” bir form da olabilir.

BAHAMALAR DİJİTAL PARASINI PİYASAYA SÜRDÜ

Çin ve İsveç dahil olmak üzere bazı ülkeler bu fikrin değişik versiyonlarını test ediyor. Bahamalar halihazırda bir merkez bankası dijital para birimi veya “kum doları” olarak adlandırdığı CBDC’yi piyasaya sürdü. Diğer bir çok ülke de denemeler yapma aşamasında.  ABD’de, dijital dolar önerisi geçen yılki teşvik  paketi ile gündeme gelip rafa kaldırılmış değil. Hem Federal Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell hem de Hazine Sekreteri Janet Yellen son dönemde söz konusu konsepti onaylayan açıklamalarda bulundu.

DİJİTAL PARA İŞLEMLERİNİ KİM DENETLEYECEK? 

Ancak konuya ilişkin çok fazla soru işareti bulunmakta.  Dijital madeni paraları kim denetleyecek? Bu sanal para özel bankalara ve ödeme hizmetlerine nasıl entegre edilecek? Kullanan olacak mı? Almanya Würzburg Üniversitesi’nden ekonomist Peter Bofinger, dijital paranın en az diğer ödeme sistemleri kadar iyi olması gerektiğini düşünüyor. Ve ona göre bunun bir garantisi yok. 

Dijital dolar teklifleri üzerinde çalışan Willamette Üniversitesi Hukuk Profesörü  Rohan Grey, “Banka hesabı olmayan insanlara yardım etmek kulağa “çok yufka yürekli” bir insan davranışı gibi gelse de neticede ortaya çıkacak olan “gözetlenen bir banka hesap sistemi” Ve bunun sonuçları ne olur, tartışılması gerekiyor. 

Başka bir sorun da dijital ödemelerin “mahremiyeti” meselesi.  Banka hesaplarını ve kredi kartlarını kullanarak ödeme yaptığımızda, Faustvari bir anlaşma  yapıyoruz: İşlemlerimizin ilgili şirketler tarafından görüleceği bilgisi karşılığında elde ettiğimiz kolaylık. Bir başka deyişle “Her şeyin bedeli var.” 

Apple’ın açığını bulan Ünüver: Elimizde henüz bildirmediğimiz zafiyet var

GELİŞMİŞ KRİPTOGRAFİ SORUNLARI AZALTABİLİR AMA GÜVENLİK GARANTİSİ VERMEZ

Çin’de yetkililer, işlemin taraflarının birbirlerine anonim olduğu “dijital yuan” için “kontrol edilebilir anonimlik” kavramını ortaya koydular, ancak Merkez Bankası tüm bu işlemleri açığa çıkarabilir. Hükümetlerin bu işlemleri daha “mahrem” bir hale getirebilme noktasında “gelişmiş kriptografi” gibi yollar bulunmakta. Ama bunda da garanti vermek zor. Bu, çoğunlukla anonim olarak çevrimdışı işlev gören fiziksel paradan farklılık göstermekte. Neticede her işlemin veri olarak saklanabileceği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin sağlam bir sosyal grafiğini oluşturabilecek bir parasal sistemden bahsediliyor. Çin’de Alipay ve WeChat Pay gibi özel ödeme sistemleri neredeyse her yerde bulunabiliyor. Hükümet tarafından çıkarılan bir “dijital yuan”, geleneksel bankalar gibi rakiplerin ödemelere erişilmesine izin verebilir.

ÇİFT HARCAMA SORUNU DİJİTAL PARANIN EN BÜYÜK KUSURU

Peki dijital bir para birimi nakitin yerine geçer mi?  Geçen ay “nakit benzeri bir CBDC olasılığı üzerine” başlığıyla yayınlanan bir makalede, İsveçli Riksbank’taki araştırmacılar, bunun gerçekten mümkün olmadığını savundu. Neden olarak ise “gizlilik”i gerekçe olarak gösterdiler. Dijital para birimlerinin ‘double-spend-problem” (çift harcama sorunu) olarak adlandırılan bir kusuru bulunmakta. Çift harcama, tek bir dijital tokenin bir kereden fazla harcanabileceği potansiyel bir kusur olarak biliniyor. Dijital para fiziksel paradan farklı olarak,  kopyalanabilen veya tahrif edilebilecek bir dijital dosya içermekte. Bunu önlenmesi, işlemlerin takip edilmesini gerektiriyor.  Başka bir deyişle, dijital işlemlerin bir tür defter kullanılarak izlenmesi gerekmekte.  Ve bu da mutlak mahremiyeti sağlamayı imkansız hale getirmekte.  

Kripto para sistemi, inanılmaz teknolojik gelişmeleri temsil etmekte.  Bitcoin, küresel finansal sistem, için gerçek bir yedek para olması için daha çok yolu var gibi görünüyor. Teorik olarak, insanların dijital dolarlarını yükleyebilecekleri ve herhangi bir merkezi sisteme bağlanmadan işlem yapabilecekleri güvenli donanım biçimlerini kullanarak iz bırakmadan işlem yapabilmeleri mümkün.  Boston’daki Federal Merkez Bankası ile işbirliği içinde araştırmalar yapan MIT Dijital Para Birimi Girişimi Direktörü Neha Narula, mevcut güvenli donanım biçimlerinin hataya dayanıklı olmadığını bunun da beraberinde güvenlik endişelerini getirdiğini belirtiyor.  Narula, “Gizlilik, herhangi bir ödeme sistemi için en önemli öncelik olmalı” diyor. 

 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

Twitter’da Elon Musk’lı bitcoin tuzağı : Dolandırıcılar sahte hesapla binlece dolar vurgun yaptı

Teknoloji girişimcisi iş adamı Elon Musk’ın bitcoine destek vermesi sosyal mühendislik peşinde koşan dolandırıcıların gözünden kaçmadı. Sahte Elon Musk hesabı açan saldırganlar mağdurların birikimlerini gasp etti.

BBC’ye konuşan dolandırıcılık mağduru Sebastian, 564 bin dolar kaybettiği geceyi utanç ve öfkeyle hatırladığını söyledi. Sebastian o anları şöyle anlattı:

“Sıradan bir akşamdı. Eşim birlikte Netflix’te bir dizi izlemiş, o yatmaya gidince kendisi de koltukta biraz daha oturup telefonumu kurcalamaya başlamıştım. Bir twitter uyarısı geldi: Elon Musk mesaj paylaşmıştı. “Musk, ‘Dojo 4 Doge?’ diye tweet atmıştı, ben de bunun ne anlama geldiğini merak ettim. Llinke tıkladığında profesyonel görünen ve Bitcoin dağıtımının bütün hızıyla devam ettiği bir web sayfası açılmıştı.”

Sayfa, katılımcılara, yatırdıkları parayı ikiye katlama vaadinde bulunuyor, bir köşede ise kalan vakti gösteren bir kronometre geri sayım yapıyor. 

Yarışma Elon Musk’ın Tesla ekibi tarafından düzenlenmiş görünüyordu. Katılımcılardan 0,1 Bitcoinden (yaklaşık 6 bin dollar) ile 20 Bitcoine (yaklaşık 1,2 milyon dollar) kadar Bitcoin göndermeleri halinde iki katının kendilerine geri gönderileceği vaat ediliyordu. 

Sebastian, Musk’ın Twitter hesabındaki mavi tıklı teyitli logoyu yeniden kontrol edip 5 Bitcoin mi yoksa 10 Bitcoin mi göndermesi gerektiğine karar vermeye çalışıyordu. Sebastian “Bu kesinlikle gerçek, maksimuma oyna diye kendime telkinde bulunup 10 Bitcoin gönderdim” diye konuştu.

BITCOINLERİNİN İKİ KATINA ÇIKMASINI BEKLİYORDU

Ardından 20 dakikalık bekleme dönemi başladı. Almanya’nın Köln kentindeki evinde Sebastian, her 30 saniyede bir ekranını güncelleyerek Bitcoinlerinin iki katına çıkmış halde gelmesini beklemiş. 

Elon Musk’tan yeni bir kriptolu tweet gelince içine su serpilmiş, Bitcoin dağıtımıyla ilgili ilk tweetin gerçek olduğuna daha da inanmış. Ama ekrandaki kronometrede süre geri sayımı tamamlanıp 0’a ulaştığını aktaran Sebastian, “Bunun büyük bir dolandırıcılık olduğunu anladım. Kafamı koltuktaki yastıkların arasına gömdüm, kalp atışım hızlandı. Ailemin hayatını değiştirecek parayı, erken emeklilik ve çocuklarıma tatile gitme hayallerimi boşa düşürmüştüm.” ifadelerini kullandı.

“Robotların ne kadar akıllı olduğu tamamen size bağlı”

O gece hiç uyumayan Sebastian.”Üst kata çıkıp yatağın kenarına oturdum. Karımı uyandırıp ne büyük bir hata yaptığımı anlattım. Paramın tamamını ya da en azından bir kısmını geri alabilmek umuduyla dolandırıcılık yapan web sayfasına e-postalar gönderdim. Elon Musk’ın sahte Twitter hesabına tweetler attım. Sonuç alamayınca, paramı kaybettiğini kabullenmek zorunda kaldım.” dedi.

Amsterdam’daki blok zinciri teknolojisi danışmanlığı şirketi Whale Alert, Sebastian’ın 10 Bitcoin’i transfer etmesini ve birkaç gün içinde kimliği belirsiz kişilerce paraya çevrilmesini dehşetle izlemiş. 

Şirket, bu tür dolandırıcılık işlemlerine karşı yetkilileri harekete geçirmeye çalışmış, ama sonuç alamamış. Blok zincir analistleri, kripto paraların gerçek zamanlı hareketini takip edip eğilimleri gözlemliyor. 

BITCOIN DOLANDIRICILIKLARI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR

Eşantiyon Bitcoin “dağıtımı” yoluyla dolandırıcıların büyük paralar elde ettiğini tespit ediyorlar. Sebastian’ın 10 Bitcoini ise tanık oldukları en büyük tek işlemde transfer olmuş.

Dolandırılanların sayısı hızla artıyor Araştırmacılar, dolandırıcıların 2021’de rekor düzeyde para elde ettiklerini belirtiyor. Eşantiyon çeteleri 2021 yılının ilk üç ayında 18 milyon dolar dolandırmış. 2020 yılının tamamında yapılan dolandırıcılık ise 16 milyon dolar olmuş. 

2020’de bu tür dolandırıcılığa maruz kalanların kisi sayısı 10.500 iken, bu yıl bu rakam şimdiden 5.600’e ulaşmış. Dolandırıcıların taktikleri ise 2018’den bu yana pek değişmemiş. Elon Musk gibi ünlü yatırımcıların sahte Twitter hesaplarını açmak, gerçek hesaptan paylaşım yapılmasını ve daha da inandırıcı olsun diye birine cevap verilmesini beklemek. 

Bu tür dolandırıcılıklar için Twitter’ın yanı sıra YouTube, Facebook ve Instagram gibi diğer sosyal medya platformları da kullanılıyor. Bitcoin piyasası hareketli Whale Alert’in kurucusu Frank van Weert, “Bunu açıklayacak bir verimiz yok, ama genel Bitcoin piyasası ile ilgili olabilir. Bitcoin fiyatları yükseldikçe insanlar çılgına dönüyor ve çoğu bu piyasada yeni olduğu için hızlı para kazanma arzusu ağır basıyor. Ayrıca Elon Musk gibi kripto para destekçisi bir yatırımcının Bitcoin dağıtması da oldukça olası görünüyor.” değerlendirmesinde bulundu.

DOLANDIRILANLAR EĞİTİMSİZ DEĞİL

Van Weert ayrıca, kendi tanıtımları için eşantiyon Bitcoin dağıtımı yapan gerçek kripto para web sayfalarının olmasının da bu tür tuzaklara düşmeyi kolaylaştırdığını söylüyor. 

Olayın üzerinden üç hafta geçmesine karşın Sebastian hala utanç duyuyor, “Aptal biri değilim aslında” diyor. “İletişim teknolojisi alanında çalışan eğitimli biriyim. Eşim ve iki çocuğumla, bahçeli, güzel bir evde yaşıyorum. O gece açgözlü davrandım ve bu beni körleştirdi.” 

Apple’ın açığını bulan Ünüver: Elimizde henüz bildirmediğimiz zafiyet var

42 yaşındaki Sebastian Bitcoine ilk yatırımını 40 bin dolar ile 2017’de yapmış. Zaman içinde 10 Bitcoinin değeri 500 bin euroyu bulmuş. 

Sebastian, yetkililerin uluslararası çapta dolandırıcılara karşı harekete geçmesini, Bitcoin ticareti yapan şirketlerin de aktif yardımda bulunmasını istiyor. “Bitcoin çalmak çok kolay. 

Bitcoin ticareti yapan platformların müşterilerini tanıması ve birilerinin hırsızlar tarafından hedef alınıp alınmadığını kontrol etmeleri gerekiyor.” 

En çok yankı yaratan Bitcoin dolandırıcılığı ise 2020’de olmuştu. Bill Gates, Kim Kardashian, Elon Musk gibi ünlülerin sahte sosyal medya hesaplarını kullanan dolandırıcılar 118 bin dolarlık Bitcoin çalmış, olayla ilgili üç kişi tutuklanmıştı.

Kaynak: BBC Türkçe

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz